Şimdi Ara

DH ŞİİR SEVERLERİ BURAYA (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
51
Cevap
6
Favori
2.800
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?


    Victor Hugo
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Amedra

    Şiir sevilmez mi ya, ben bizzat yazıyorum ve takip ediyorum ancak İngilizce şiirler daha çok ilgimi çekiyor.

    Görmek istersen imzamdaki şiir linkine bakabilirsin.

    türk edebiyatı varken ingilizce pek yavan geliyor bana
  • bu kadar az destek görmesi beni şaşırttı
  • Yıl oldu 2013 ama bende bir şiir yazdım ve youtube da paylaştım DH'de paylaşmak istedim ama en uygun konunun bu olduğunu farkettim bu yüzden eğer yanlış birşey yapıyorsam yani eski bir konu olduğu için yönlendirirseniz sevinirim, teşekkürler.
  • İki Attila İlhan Şiiri benden;


    Sisler Bulvarı
    elinin arkasinda günes duruyordu
    aylardan kasimdi üsüyorduk
    agacin biri bulvarda ölüyordu
    sehrin camlari kaygisiz gülüyordu
    her köse basinda öpüsüyorduk

    sisler bulvarina aksam çökmüstü
    omuzlarimiza çoktan çökmüstü
    kesik birer kol gibi yalnizdik
    daglarda ates yanmiyordu
    deniz fenerleri sönmüstü
    birbirimizin gözlerini ariyorduk

    sisler bulvar’inda seni kaybettim
    sokak lambalari öksürüyordu
    yukarida bulutlar yürüyordu
    terkedilmis bir çocuk gibiydim
    dokunsaniz aglayacaktim
    yenikapi’da bir tren vardi

    sisler bulvari’nda ölecegim
    sol kasigimdan vuracaklar
    bulvar duraginda düsecegim
    gözlüklerim kirilacaklar
    sen rüyasini göreceksin
    çiglik çigliga uyanacaksin
    sabah kapini çalacaklar
    elinden tutup getirecekler
    beni görünce tas kesileceksin
    aglamayacaksin! aglamayacaksin!

    sisler bulvari’ndan geçtim sirilsiklamdi
    islak kaldirimlar parliyordu
    durup duruken gözlerim daliyordu
    bir bardak sarabda kayboluyordum
    gece bekçilerine saati soruyordum
    evime gitmekten korkuyordum
    sisler bogazima sarilmislardi

    bir gemi beni afrika’ya götürecek
    ismi bilmem ne olacak
    kazablanka’da bir gün kalacagim
    sisler bulvari’ni hatirlayacagim
    kirmizi melek sarkisindan bir satir
    lodos’dan iki
    senin kirpiklerinden bir satir
    simsiyah bir satir hatirlayacagim
    seni hatirlatanin çenesini kiracagim
    limanda vapurlar uguldayacak

    sisler bulvari bir gece haykirmisti
    agaçlari yatiyordu yoksuldu
    bütün yapraklari sararmisti
    bütün bir sonbahar aglamasti
    aglayan sanki istanbul’du
    öl desen belki ölecektim
    içimde biber gibi bir kahir
    bütün siirlerimi yakacaktim
    yalnizlik bana dokunuyordu

    eger sisler bulvari olmasa
    eger bu sehirde bu bulvar olmasa
    sabah ezaninda yagmur yagmasa
    süphesiz bir delilik yapardim
    hiç kimse beni anlayamazdi
    on bes sene hüküm giyerdim
    dördüncü yilinda kaçardim
    belki kaçarken vururlardi

    sisler bulvari’ndan geçmedigin gün
    sisler bulvari öksüz ben öksüzüm
    yagmurun altinda yalnizim
    agzim elim yüzüm islaniyor
    tren düdükleri iç içe giriyorlar
    aklimi fikrimi çeliyorlar
    aksaray’da isiklar yaniyor
    sisler bulvari ayaklaniyor
    artik kalbimi susturamiyorum


    Üçüncü Şahsın Şiiri
    gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım


    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım


    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım





  • Olaylar olaylar..
     DH ŞİİR SEVERLERİ BURAYA
  • Var mi yeni şiir tutkunlari ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir aralar şiir yazmaya başlamıştım.Bir kaç tanesini konu altında paylaşayım.
    Okudukça gülüyorum

     DH ŞİİR SEVERLERİ BURAYA



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tastarakay -- 12 Kasım 2013; 13:46:15 >
  • çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek
    kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.

    kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz,
    mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz.

    eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma;
    yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez.

    vücudun mayası, vatan toprağıdır;
    bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz.

    dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir;
    insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.

    hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile
    geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir.

    insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir;
    insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler?

    kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır,
    fakat kendi nefsinden utanmaz.

    akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir.

    başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur;
    koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar.

    iktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar;
    metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer.

    kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar;
    milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma!

    zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir;
    bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.

    ışık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir;
    tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın.

    biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız;
    mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır.

    biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki
    bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik.

    biz o yüce yaratılışlı milletiz ki
    hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir.

    hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert,
    yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?

    cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa,
    yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir.

    felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin,
    millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.

    bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın;
    bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir.

    vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş,
    aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor.

    korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım;
    benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür.

    ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın;
    senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir.

    zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün;
    eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış.

    gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer;
    ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez.

    ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.
    gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.

    şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme;
    güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın.

    ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun;
    dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin.

    hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir;
    allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun.

    ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı,
    artık gaflet uykusundan uyan!

    Namık Kemal




  • Neylersin ölüm herkesin başında.

    Uyudun uyanamadın olacak.

    Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

    Bir namazlık saltanatın olacak,

    Taht misali o musalla taşında.



    Cahit Sitki Taranci Yas35

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tastarakay

    Bir aralar şiir yazmaya başlamıştım.Bir kaç tanesini konu altında paylaşayım.
    Okudukça gülüyorum

    Hocam o eski nick ne öyle?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.