Şimdi Ara

Ülkemizdeki YAYA Profili !!! (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
95
Cevap
0
Favori
7.004
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • kendisini sanki bir holdingin genel müdürüymüş te toplantısına geç kalmış sanan yayalar delirtiyor beni, yayaya kırmızı yanmasına rağmen karşı kaldırıma geçmek 10 saniye bekleyemeyen bu mallar yola atlayıp hem kendi canını düşünmez hem karşıdan geleni. ki bunların çoğu ya kahveye gidip günü laklakla öldürür, ya kadınlar gününe gidiyordur. ama yok, gününü böyle şeylerle geçiren kişiler herne hikmetse ışıkta 10 saniye beklemez, onlara görede tek akıllı da onlardır..
  • araba kullananların tabiri caizse % 75 i hayvan.yayaların geçiş üstünlüğü vardır.ama yayalara saygı gösteren çok az .bu da vatandaşlarımızın ne kadar seviyesiz ve saygısız olduğunu gösteriyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: gorkemuse

    Türkiye:
    Üstgeçitten geçmek yerine üstgeçidin altından koşarak karşıya geçen yayaların olduğu tek ülke

     Ülkemizdeki YAYA Profili !!!


    Orda yayalar için lamba da var madem üst geçit var onu kaldırın bari.




  • Yolun kenarında duran kamyonetin kasasının yan kapısından adamın teki önüme atlamıştı. Önüme de değil baya kaputa atladı ama ben manevra yapıp kurtardım. Durdum napıyorsun sen kardeşim biraz dikkatli olsana dedim. Sende biraz yavaş git dedi. Küfür etsen edilmez ezsem arabaya yazık bastım gittim ne yapayım.
  • Bence sürücülerde yayalarda kendine göre bazı konularda haklılar.Çünkü yayanın yürüyeceği genişlikte kaldırımı olmayan bir ülkede yaşıyoruz kaldırımı çok yüksek yapıp araçlar parketmesin dersen bu sefer yaşlılar ve engellileri mağdur ediyorsun ayrıca araçlar yanışırkende kapıların altları sürtüyor.Kaldırım alçak olsun dersen park yeri olmadığı için mecburen araçlar park ediyor.Yani esas mesele aslında park yeri olmayışı kimse aracını yol kenarına bile bırakmak istemiyor ama mecbur kalıyorsun.Yeterli park yeri olsa bu sefer gerçekten düşüncesiz insanların yollara atlayışı ve yukarıda gördüğümüz fotografları yaşıyoruz.Londrada kaldığım süre içerisinde size gördüklerimi anlatayım.İki çeşit karşıdan karşıya geçme çeşidi var 1.olanı trafik ışıklı yaya geçitleri 2.olanı ışıksız yaya geçitleri. ışıklı yaya geçidinde trafik akarken yola atlarsanız araç çarpsa bile suçlu sizsiniz çünkü geçme hakkı aracındır ama ışıksız yaya geçidinde yol kenarında beklediğiniz anda araçlar durmak zorunda. Peki ingilterede doğanlar çok mu kültürlü de bunu uyguluyorlar? hayır aslında kuralları serbest bıraksan Türkiyeden beter olur ortalık ama cezalar çok ağır ve Londra dünyada sokak kameralarının en çok olduğu şehirlerden biri. Bir arkadaş bana şunu söylemişti "Sokak aralarında bile kavga etmeye kalkma kameralar her yerde..." Sonuç olarak eğitim seviyesi hemen yükselmeyecek birşey olduğu için insanları hayvanlara yapıldığı gibi cezalarla terbiye edilmesi gerekiyor.Biz de ceza varmı??? yok!!!




  • Bu tartışarak bir yere varılacak bir konu değil. Burada herkes haklı.

    Şehirler insanlar içindir. İnsanlara göre dizayn edilir. Otomobil, otobüs, metro gibi araçlar bu insanları bir yerden bir yere taşımak için varlar. Bizdeki şehircilik anlayışı mega köy, şehirlimiz de mega köylü olunca siz ne deseniz boş. Köylü köyde, şehirli şehirde güzeldir. Ben köye gidip şehirli davranışları sergilesem hiç hoş olmaz. Köylü de şehirde köylü davranışları sergileyince hoş olmuyor. Belediyeler de şehirleri büyük köyler haline getirmekte buluyor çareyi. Köyünde dere atlayan teyzem 30 sene sora şehirde havuz atlıyor:

    Melih abi kızılayda iki şerit arasına havuz koyup çift zincir çekiyor, metro girişi aynı zamanda alt geçit ve yürüyen merdiven var. Teyzem iki zincir bir havuz atlıyor, daha ne diyeyim. Yemin ederim bir polis memuru yayalara ceza yazmalı da çıçlarında plakaları yok ki...

    Melih abi şehrin ortasından çevreyolu geçiriyor. Cinnah ve protokol yolunda rahat gidebiliyorum 100-110 ile. Burada insanlar yaşıyor. Karşıdan karşıya geçiyor. Okul var.Nasıl bir zihniyettir bu. Arabaya göre şehir planı değiştiren birtek biz varız herhalde...

    Medeniyetle tam anlamıyla henüz barışmadığı için halkımız, yöneticilerimiz de barışık değil. Şehirde herkes bir çakal, anadolu köylü kurnazı... Şehirlerimiz köylü, köylerimize duble yollar var, onlar şehirli... Zihniyet meselesi tamamen. Zamanla taşlar yerine oturur, inanmak istiyorum buna...




  • Bir yayanın hatalı davranışına gaza gelip artistik hareketlere giren, yayayın üzerine araç süren ve neticede ölümüne sebebiyet veren sürücü Türk Ceza Kanunu 81 vasıtasıyla müebbet hapis cezasına çaptırılır. Burada kusurun derecesi "kaza" değil, "kasıt" olur. O bir dakikalık erkekliğin nelere mal olabileceğine inanamassınız bile. Şimdilerde her yer kamera, mobese. İspat konusuda eskisi kadar zor olmaz. Yaralanan yada ölenin yakınları sizin "orada üst geçit vardı neden kullanmadı ?" veya "caddeye sazan gibi atladı" beyanlarınıza itimat etmez, linç etmek öldürmek ister. Genelde tutuklama çabuk gerçekleştirildiğinden sürücünün canı kurtarılır.

    Bir diğer olasılığı düşünelim; yaya %100 kusurlu olsun. Bu kez taksirle adam öldürme TCY 85. madde; iki yıldan altı yıla hapis söz konusu. Araç sahibinin sorumluluğu pek çok sürücünün "bilmediği" üzere KUSURSUZ SORUMLULUKTUR. Nedir kusursuz sorumluluk ? Adı üzerinde; kişinin sorumlu olması için kusurlu olmasının gerekmediği sorumluluk çeşididir. (istisnadır yasada özel olarak belirtilmiştir. merak eden açıp Karayolları Trafik Kanunu 85'e bakabilir) Genel kural neydi ? Ne kadar kusur o kadar mesuliyet. Fakat otomobil kullanınca işler değişik. Trafikte yaya veya yayalara çarpmanın sonucu her olasılıkta cezaevidir. Hapis süresi az veya fazla olur fakat muhakkak olur. Hapis süresine bağlı olmaksızın yüklü birde tazminat davası açılır.

    Mahkeme olaya nasıl bakar ? Kontağı çalıştırıp hareket ettiğiniz anda hanenize bir kusur işlenir. İnsanların arasında ağırlığı bir ton metal bir taşıt ile dolaşmak en baştan kusurlu bir hareket olarak kabul edilmektedir. Demin bahsettiğim "kusursuz sorumluluğun" gerekçesi budur. Doğal olan insanların yürüyerek rahatça gezebilmesidir. Bu gün trafikte ağız tadıyla araç kullananlar kanuni durumu ve uygulamayı bilmediğinden mutlu bir hayata yelken açmıştır. Herkes seçimlerinde özgürdür ancak bir yayaya çarpma halinde neticelerin aşağı yukarı ne olabileceğini bilerek hareket etmek daha hayırlıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi In absentia -- 31 Ocak 2012; 11:58:32 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: günerkanat

    Bir yayanın hatalı davranışına gaza gelip artistik hareketlere giren, yayayın üzerine araç süren ve neticede ölümüne sebebiyet veren sürücü Türk Ceza Kanunu 81 vasıtasıyla müebbet hapis cezasına çaptırılır. Burada kusurun derecesi "kaza" değil, "kasıt" olur. O bir dakikalık erkekliğin nelere mal olabileceğine inanamassınız bile. Şimdilerde her yer kamera, mobese. İspat konusuda eskisi kadar zor olmaz. Yaralanan yada ölenin yakınları sizin "orada üst geçit vardı neden kullanmadı ?" veya "caddeye sazan gibi atladı" beyanlarınıza itimat etmez, linç etmek öldürmek ister. Genelde tutuklama çabuk gerçekleştirildiğinden sürücünün canı kurtarılır.

    Bir diğer olasılığı düşünelim; yaya %100 kusurlu olsun. Bu kez taksirle adam öldürme TCY 85. madde; iki yıldan altı yıla hapis söz konusu. Araç sahibinin sorumluluğu pek çok sürücünün "bilmediği" üzere KUSURSUZ SORUMLULUKTUR. Nedir kusursuz sorumluluk ? Adı üzerinde; kişinin sorumlu olması için kusurlu olmasının gerekmediği sorumluluk çeşididir. (istisnadır yasada özel olarak belirtilmiştir. merak eden açıp Karayolları Trafik Kanunu 85'e bakabilir) Genel kural neydi ? Ne kadar kusur o kadar mesuliyet. Fakat otomobil kullanınca işler değişik. Trafikte yaya veya yayalara çarpmanın sonucu her olasılıkta cezaevidir. Hapis süresi az veya fazla olur fakat muhakkak olur. Hapis süresine bağlı olmaksızın yüklü birde tazminat davası açılır.

    Mahkeme olaya nasıl bakar ? Kontağı çalıştırıp hareket ettiğiniz anda hanenize bir kusur işlenir. İnsanların arasında ağırlığı bir ton metal bir taşıt ile dolaşmak en baştan kusurlu bir hareket olarak kabul edilmektedir. Demin bahsettiğim "kusursuz sorumluluğun" gerekçesi budur. Doğal olan insanların yürüyerek rahatça gezebilmesidir. Bu gün trafikte ağız tadıyla araç kullananlar kanuni durumu ve uygulamayı bilmediğinden mutlu bir hayata yelken açmıştır. Herkes seçimlerinde özgürdür ancak bir yayaya çarpma halinde neticelerin aşağı yukarı ne olabileceğini bilerek hareket etmek daha hayırlıdır.

    O yüzden çarpmayacagız araçtan inip agzını burnunu kıracagız.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: günerkanat

    Bir yayanın hatalı davranışına gaza gelip artistik hareketlere giren, yayayın üzerine araç süren ve neticede ölümüne sebebiyet veren sürücü Türk Ceza Kanunu 81 vasıtasıyla müebbet hapis cezasına çaptırılır. Burada kusurun derecesi "kaza" değil, "kasıt" olur. O bir dakikalık erkekliğin nelere mal olabileceğine inanamassınız bile. Şimdilerde her yer kamera, mobese. İspat konusuda eskisi kadar zor olmaz. Yaralanan yada ölenin yakınları sizin "orada üst geçit vardı neden kullanmadı ?" veya "caddeye sazan gibi atladı" beyanlarınıza itimat etmez, linç etmek öldürmek ister. Genelde tutuklama çabuk gerçekleştirildiğinden sürücünün canı kurtarılır.

    Bir diğer olasılığı düşünelim; yaya %100 kusurlu olsun. Bu kez taksirle adam öldürme TCY 85. madde; iki yıldan altı yıla hapis söz konusu. Araç sahibinin sorumluluğu pek çok sürücünün "bilmediği" üzere KUSURSUZ SORUMLULUKTUR. Nedir kusursuz sorumluluk ? Adı üzerinde; kişinin sorumlu olması için kusurlu olmasının gerekmediği sorumluluk çeşididir. (istisnadır yasada özel olarak belirtilmiştir. merak eden açıp Karayolları Trafik Kanunu 85'e bakabilir) Genel kural neydi ? Ne kadar kusur o kadar mesuliyet. Fakat otomobil kullanınca işler değişik. Trafikte yaya veya yayalara çarpmanın sonucu her olasılıkta cezaevidir. Hapis süresi az veya fazla olur fakat muhakkak olur. Hapis süresine bağlı olmaksızın yüklü birde tazminat davası açılır.

    Mahkeme olaya nasıl bakar ? Kontağı çalıştırıp hareket ettiğiniz anda hanenize bir kusur işlenir. İnsanların arasında ağırlığı bir ton metal bir taşıt ile dolaşmak en baştan kusurlu bir hareket olarak kabul edilmektedir. Demin bahsettiğim "kusursuz sorumluluğun" gerekçesi budur. Doğal olan insanların yürüyerek rahatça gezebilmesidir. Bu gün trafikte ağız tadıyla araç kullananlar kanuni durumu ve uygulamayı bilmediğinden mutlu bir hayata yelken açmıştır. Herkes seçimlerinde özgürdür ancak bir yayaya çarpma halinde neticelerin aşağı yukarı ne olabileceğini bilerek hareket etmek daha hayırlıdır.

    Açıkçası kanun maddesini açık okumadım, ancak daha bir ay önce bir arkadaşım bölünmüş ana yolda giderken okul saati içerisinde bir öğrenciye çarptı ve öğrenci maalesef yaşamını yitirdi. Ancak kazanın meydana geldiği yol bariyerlerle yayalara kapatılmış bir yol idi ve yakında da yaya geçidi üst geçit vs yoktu. Zaten kaza anında çocuğun ( lise öğrencisi ) yanında bulunan diğer arkadaşları cesaret oyunu oynadıklarını söylemiş. Tabiki arkadaşım olay anında davaya kadar nezarethaneye alındı. Ancak ilk davada yaya geçidi yapmayan karayolları, öğrencinin ders saatinde okul dışında olmasına göz yuman okul müdürü kusurlu bulundu ve arkadaşım salıverildi.

    (*)süratle gelen ve yakınlaşmış olan araçların önünden karşıya geçmeye çalışma oyunu

    Bir diğer arkadaşım ise sokak köpeğinden panikle kaçıp yola fırlayan şahsa çarpıp ölümüne yol açtı, ancak o da diğer arkadaşım gibi ilk davada salıverildi.

    Yani bu iki örnek olaydan yola çıkarak "Kusursuz Sorumluluk" tabirinin farklı bir konu olup olmadığı konusunda uzman arkadaşlar varsa fikirlerini paylaşsın lütfen.

    Ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: feelnatural

    Açıkçası kanun maddesini açık okumadım, ancak daha bir ay önce bir arkadaşım bölünmüş ana yolda giderken okul saati içerisinde bir öğrenciye çarptı ve öğrenci maalesef yaşamını yitirdi. Ancak kazanın meydana geldiği yol bariyerlerle yayalara kapatılmış bir yol idi ve yakında da yaya geçidi üst geçit vs yoktu. Zaten kaza anında çocuğun ( lise öğrencisi ) yanında bulunan diğer arkadaşları cesaret oyunu oynadıklarını söylemiş. Tabiki arkadaşım olay anında davaya kadar nezarethaneye alındı. Ancak ilk davada yaya geçidi yapmayan karayolları, öğrencinin ders saatinde okul dışında olmasına göz yuman okul müdürü kusurlu bulundu ve arkadaşım salıverildi.

    (*)süratle gelen ve yakınlaşmış olan araçların önünden karşıya geçmeye çalışma oyunu

    Bir diğer arkadaşım ise sokak köpeğinden panikle kaçıp yola fırlayan şahsa çarpıp ölümüne yol açtı, ancak o da diğer arkadaşım gibi ilk davada salıverildi.

    Yani bu iki örnek olaydan yola çıkarak "Kusursuz Sorumluluk" tabirinin farklı bir konu olup olmadığı konusunda uzman arkadaşlar varsa fikirlerini paylaşsın lütfen.

    Ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum.

    Uygulamada farklılıklar olabilecektir. Bu tip bir davada duruma sert yaklaşan bir hakime denk gelip üst sınırdan ceza yiyende çoktur maalesef. Neden kaderimizi başkalarının tayin ettiği bir vaka içerisinde yer alalım ? Görme özürlü bir vatandaşın adeta kendisini aracın önüne attığı bir örnekte sürücünün ciddi şekilde ceza aldığına yine alt geçitte seyreden aracın yukarıdan asla engel olamayacağı şekilde düşen sarhoş bir yayadan ötürü sorumlu tutulduğuna bizzat tanık oldum. Bahsettiğiniz bir ay evvelki olay adli bir vaka olarak çok yeni, birebir içeriğini bilmiyorum ancak sürücü henüz kurtulmuş değil. Bir ay olmuş; yakında ona duruşma davetiyesi gelecek, ve uzunca bir süre duruşmalara girecek. Şartların doğması halinde yeniden tutuklanmasına bir engel yok. (olacak demiyorum ama hala olasılık dahilindedir) Kusursuz sorumluluğun kurtuluşu yok, ölen çocuğun yakınları öyle yada böyle takip eder ise tazminat alırlar. (Karayolları Trafik Kanunu M. 85 aksinin ispatı çok çok zor bir done getirmiştir)


    Konuya ilişkin münferit örneklerden gitmektense sistemi anlamak en güzelidir. Kanunkoyucu toplum içerisinde ağırlık ve hacim olarak büyük, ezici bir makinanın kullanılmasına tereddüt ile yaklaşmıştır. Konuyu kusursuz sorumluluk kapsamına almıştır. Yasa sürücüye demektedir ki; senin bu araç ile ortada dolaşmanı mazur görüyorum fakat adımını denk al ! Oniki senedir uygulamada gözlemlediğim budur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi In absentia -- 31 Ocak 2012; 13:11:37 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: günerkanat

    quote:

    Orijinalden alıntı: feelnatural

    Açıkçası kanun maddesini açık okumadım, ancak daha bir ay önce bir arkadaşım bölünmüş ana yolda giderken okul saati içerisinde bir öğrenciye çarptı ve öğrenci maalesef yaşamını yitirdi. Ancak kazanın meydana geldiği yol bariyerlerle yayalara kapatılmış bir yol idi ve yakında da yaya geçidi üst geçit vs yoktu. Zaten kaza anında çocuğun ( lise öğrencisi ) yanında bulunan diğer arkadaşları cesaret oyunu oynadıklarını söylemiş. Tabiki arkadaşım olay anında davaya kadar nezarethaneye alındı. Ancak ilk davada yaya geçidi yapmayan karayolları, öğrencinin ders saatinde okul dışında olmasına göz yuman okul müdürü kusurlu bulundu ve arkadaşım salıverildi.

    (*)süratle gelen ve yakınlaşmış olan araçların önünden karşıya geçmeye çalışma oyunu

    Bir diğer arkadaşım ise sokak köpeğinden panikle kaçıp yola fırlayan şahsa çarpıp ölümüne yol açtı, ancak o da diğer arkadaşım gibi ilk davada salıverildi.

    Yani bu iki örnek olaydan yola çıkarak "Kusursuz Sorumluluk" tabirinin farklı bir konu olup olmadığı konusunda uzman arkadaşlar varsa fikirlerini paylaşsın lütfen.

    Ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum.

    Uygulamada farklılıklar olabilecektir. Bu tip bir davada duruma sert yaklaşan bir hakime denk gelip üst sınırdan ceza yiyende çoktur maalesef. Neden kaderimizi başkalarının tayin ettiği bir vaka içerisinde yer alalım ? Görme özürlü bir vatandaşın adeta kendisini aracın önüne attığı bir örnekte sürücünün ciddi şekilde ceza aldığına yine alt geçitte seyreden aracın yukarıdan asla engel olamayacağı şekilde düşen sarhoş bir yayadan ötürü sorumlu tutulduğuna bizzat tanık oldum. Bahsettiğiniz bir ay evvelki olay adli bir vaka olarak çok yeni, birebir içeriğini bilmiyorum ancak sürücü henüz kurtulmuş değil. Bir ay olmuş; yakında ona duruşma davetiyesi gelecek, ve uzunca bir süre duruşmalara girecek. Şartların doğması halinde yeniden tutuklanmasına bir engel yok. (olacak demiyorum ama hala olasılık dahilindedir) Kusursuz sorumluluğun kurtuluşu yok, ölen çocuğun yakınları öyle yada böyle takip eder ise tazminat alırlar. (Karayolları Trafik Kanunu M. 85 aksinin ispatı çok çok zor bir done getirmiştir)


    Konuya ilişkin münferit örneklerden gitmektense sistemi anlamak en güzelidir. Kanunkoyucu toplum içerisinde ağırlık ve hacim olarak büyük, ezici bir makinanın kullanılmasına tereddüt ile yaklaşmıştır. Konuyu kusursuz sorumluluk kapsamına almıştır. Yasa sürücüye demektedir ki; senin bu araç ile ortada dolaşmanı mazur görüyorum fakat adımını denk al ! Oniki senedir uygulamada gözlemlediğim budur.

    Anlatmaya çalıştığınız şeyi anlıyorum. Ancak, altımızdaki demir yığını makineden Türkiye genelinde milyonlarca var. Tamam, sürücüler yayalardan daha dikkatli olmak zorundalar, yayanın dikkatsizliği sürücü için bahane olmamalı... Ancak, kurallara uyan ve pür dikkat bir sürücünün üstüne gökten yaya düştüyse de kanun koyucu / uygulayıcı bu konuda sürücüye de müsamaha göstermeliler.

    Yani kanunlar caydırıcı olmalı ama taşıt sürmekten değil...




  • Ankara'da Meşrutiyet Caddesi buna çok güzel bir örnek.

    Yolun sağı sırf otobüs, 50m'de bir cadde boyunca üst geçit var,
    Kaldırımlar insan dolu, tabi kaldırıma parketmiş araçlarda var, otel önünde falan, araç giremeyen karanfil sokak vb. cadderin girişlerinde park halinde araçlar. Kaldırımlara sığmayan insanlar yolda yürüyor mecburen, ve istisnasız tek bir noktadan değil, yolun her metresinde karşıdan karşıya geçmeye çalışan insanlar sürekli yola fırlıyor. bazen yola atlamasınlar diye hızlanmak zorunda kalıyorum. hiç sevmiyorum orayı hakkaten. Çoğu zaman bulvardan dolaşmayı tercih ediyorum o yöne gideceğim zaman, gerçi bulvardan sağa döndükten sonra koleje doğru giden yolunda çok bi farkı yok. Sürekli yola atlayan birileri var oradada.

    Yanlış anlaşılma olmasın, yaya olarakda hiç sevmiyorum orayı, araçlada. Sevgili belediye başkanımızın ayrı bir sanat eseridir o cadde.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Engineered Rock -- 31 Ocak 2012; 14:12:31 >




  • Bende bir Türk vatandasiyim , almanyadan ikamet etmekteyim.
    Ne zaman güzel ülkeme gelsem ve bir aracin icinde yer alsam ( genelde taksi veya akrabanin arabasi olur )
    sacimi basimi yolarim..nedenmi ? Cünkü sürücülerin egoistliginden ve artistliginden.
    Maalesef güzel ülkemde sürücünün yayaya hic mi hic saygisi yok.
    Cahil ve bilincsiz yayalar elbetde vardir ama hersey sürücünün elinde.
    O üzerinize sürdügünüz insan akrabaniz veya ailenizin bir ferdi bile olabilir.
    Akkili ve sorumlu soförler illki vardir ama genel anlamda Türkiyede büyük bir trafik sorunu var, yazik.
    Allah cümlemizi korusun

    iyi günler
  • özellikle ana yollardan tali yollara geçerken yayalarla ilgi sorun yaşıyorum. tabi ki en kötü ihtimali düşünerek yavaşlıyorum. yayalar kaldırımdan inip 1 adım atıp duruyorlar. böyle durumlarda mümkün olduğunca geniş yay çizmeye çalışıyorum arka teker yayanın ayağının üzerinden geçmesin diye. ama tali yolun 1 şeridi doluysa bekliyorum ki yaya ya geçsin ya da bir adım geri atıp kaldırıma çıksın. kolay kolay bunu yapmıyorlar oldukları yerde duruyorlar.
    tam dönüş yerinde muhabbet edenler de var tabi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi helfgott -- 9 Mayıs 2012; 14:57:42 >
  • Bizim ülkemizde hele de istanbul da yayaların cogu neyse soylemeyeyim. Ban yemeyeyim simdi. O kadar kafasız varki yolda yürüyen mi dersin kendisine kırmızı yanarken gecen mi dersin. Sokakta karsidan karsiya gecicegine capraz yuruyen mi dersin. Al birini vur otekine. %80 i boyle.
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.