Türkiye'deki İnançsızların Yalnızlığı (5. sayfa)

Aynı şeyleri yazıp tekrara düşmek istemiyorum. Eğer islam dini ile ilgili kutsal sayilanlara İnternet ortamlarında saygı gösterilmez hakaretler devam ederse muslumanlar tepki gösterecektir. Saygısızlık, ifade özgürlüğü ile karistirilmamali

Ara ara paylaşayım, misliyle iade etmek için😎

Konu 1993mü günümüz mü o güne göre öyleydi Bu günümüzde kimse çekinmeden dinsizliğini ilan ediyor gençlerin boynunda haç kolyesi hiç sormadan bile gözüne sokma çabası var hatta kimsede yakılmak istenmiyor

Zaten zamanı gelince gereğini görürler   

12 yıldır burda takılıyorum. Ben şu forumda ateistlere laf atmayı adeta görev edinmiş bir Müslüman görmedim fakat aksini sürekli görüyoruz. Dh'ye bu yüzden girmiyorum artık. Çekirdek çitleyip forumu böyle kalitesiz tiplere bırakan yönetim bedelini ödüyor. İnş bu forumun kapandığı günleri de göreceğiz...

İslamı araştırıyorsan bana falanca hocanın laflarıyla gelme. Dinini değiştiren öldürülür mü diyorsun. O zaman getir delilini. Bak ben sana delili nasıl getiriyorum. İslam'ın ana kaynağı Kuran'dır. Bak Kuran ne diyor.

Yunus Suresi 99.Ayet : Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?

Şimdi ayeti okudun. Omzunun üstünde kıymetli bir organ var. Onu da kullan. Şimdi ben senin boynuna kılıcı dayadım. Diyorum ki ya Müslüman ol ya da öl. Sen de korkudan kabul ettin. Şimdi sen Müslüman mı oldun ? Hayır sen münafık oldun. Bak ayette münafıklarla ilgili ne diyor ?

Nisâ Suresi 145.Ayet: Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın.

Mesela kafir birine ölüm hali gelse ve ölüm korkusuyla iman etse onun imanı kabul olmuyor. Yani korkuyla edilen iman geçerli değildir. Münafıklar cehennemin en alt tabakasındaysa Allah bizlere gidin insanları tehdit ederek münafık olmaya zorlayın der mi !!!

Mürted konusunu iyice bir deşelim.

Hz. Muhammed (sav) yirmi üç yıllık peygamberlik döneminde kimseye inanç dayatmadığı gibi dinî uygulamalar konusunda da zorlayıcı olmamıştır. O, hem Mekke hem de Medine döneminde insanları öğütle, delille ve ikna yoluyla dine davet etmiş, hiçbir zaman zor kullanma yoluna gitmemiştir. Mekke döneminde inen bir âyette Hz. Peygamber"e, “insanları dine davet ederken hikmet ve güzel öğütle çağırması ve onlarla en güzel şekilde mücadele etmesi” 20 emredilmiş, buna uyan Allah Resûlü"nün nasıl başarılı olduğu Medine"de nâzil olan şu âyetle tescil edilmişti: “Allah"ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi...” 21 O, düşmanlarıyla ve diğer din mensuplarıyla ilişkisinde hep barışçı yolu tercih etmiş, zayıf veya kuvvetli olduğu durumlara göre bu tutumunda bir değişiklik olmamıştır. Bu nedenle, Medine"ye gelen Necrân Hıristiyanlarına kendi mescidinde ayin yapmalarına izin vermiş, imkânı olduğu hâlde onları alıkoyma veya baskı uygulama yoluna gitmemiştir.22 Bu yüzden, çeşitli bölgelere gönderdiği valilerine, oradaki Hıristiyan ve Yahudilerin dinlerinden dönmeye zorlanmamaları talimatını vermiştir.23 Peygamber Efendimiz kendi döneminde ve sonraki dönemlerde Müslüman olmayanların İslâm"la tanışmaları için yapılacak fetihlerde insanların önce İslâm dinine davet edilmesini, bunu kabul etmedikleri takdirde kendilerinden cizye istenmesini, bunu da kabul etmemeleri hâlinde son çare olarak savaş seçeneğine başvurulmasını istemesi de24 diğer din mensuplarına karşı tutumu hakkında bilgi vermektedir. Hayber Savaşı sırasında sancağı teslim alan Hz. Ali, “Yâ Resûlallah,ben bu insanlar Müslüman oluncaya kadar onlarla savaşacak mıyım?” sözüne karşılık Allah Resûlü"nün şu cevabı çok manidardır: “Selâmetle onların bulunduğu yere var. Onları İslâm"a davet et ve dinin gerekli olan prensiplerini onlara haber ver. Allah"a yemin ederim ki senin vasıtanla Allah"ın bir kişiye hidayet vermesi, kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” 25

Hayber"de Hz. Ali"ye hitaben söylediği gibi Allah Resûlü Müslümanların öncelikli görevlerinin insanlara İslâm"ı ulaştırmak olduğunu beyan etmişti.

Peygamber Efendimiz, kimseye inanç dayatmadığı gibi İslâm dinini terk ettiği gerekçesiyle de kimseyi öldürmemiş ve cezalandırmamıştır. Bu konuda Buhârî"nin Sahîh "inde yer alan bir hadise göre Hz. Peygamber, kendisine biat edip Müslüman olan, sonra da hastalığını öne sürerek bundan vazgeçip Medine"yi terk etmek isteyen bir bedevînin bu isteğini uygun bulmamış ancak gidişine de engel olmamıştır. Sadece, “Medine, kirini, pasını atan, temizini tutan bir körük gibidir.” buyurarak ona karşı kırgınlığını ifade etmekle yetinmiştir.26 Hâris b. Süveyd"in27 ve İslâm"a girip irtidad eden, sonra yine İslâm"ı kabul eden Mekkeli bir grubun olayı da başka bir örnektir. İslâm tarihinde ilk irtidad eden kişi olduğu kabul edilen Mukayyis b. Subâbe için Hz. Peygamber tarafından verilen ölüm emri ise onun din değiştirmesinden dolayı değil yanlışlıkla kardeşini öldüren bir Müslüman"ı, diyetini aldığı hâlde kasten öldürmesinden dolayıdır.28

“Dinini değiştireni öldürünüz.” 29 “Allah"tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah"ın Resûlü olduğuma şehâdet eden Müslüman bir kimsenin kanı ancak üç şeyden biri ile helâl olur: Evli iken zina etme, adam öldürme ve dinini terk edip cemaatten ayrılma.” 30 şeklinde İslâm"dan dönenlerin ölümle cezalandırılması gerektiğine dair hadisler, bireysel bir din değiştirmeden dolayı diyaneten katledilmeyi değil, Müslümanlara karşı savaş içinde olma gibi siyaseten ve savaş hukuku gereği öldürülme müeyyidesini ifade etmektedir. Nitekim Peygamber Efendimizin fiilî uygulaması göz önünde bulundurulduğunda kendi döneminde İslâm dininden çıktığı için hiçbir kimseyi ölümle cezalandırmadığı görülecektir. Meselâ, Peygamber Efendimiz döneminde ölümle cezalandırılması gerektiği bildirilenlerden biri olan Abdullah b. Sa"d b. Ebû Serh, Resûlullah"ın (sav) vahiy kâtibi idi. Şeytan onu saptırdı ve İslâm"dan çıkıp kâfirlere iltihak etti. Bunun üzerine Resûlullah (sav) onun Mekke fethi günü öldürülmesini emretti. Ancak Osman b. Affân onun için eman (güvence) istedi ve Resûlullah da ona eman verdi.31 Hz. Osman bu şahsın artık Müslümanlara zararlı olmayacağına, düşman safında yer almayacağına dair güvence verince Allah Resûlü"nün onun güvencesini kabul ettiği anlaşılmaktadır. Risâletin verildiği ilk dönemde saf değiştirenler genellikte düşman tarafına geçtikleri için doğrudan hasım kabul edilirlerdi. Allah Resûlü"nün yakınında bulunup vahiy kâtipliği yapan bu kişinin Kureyş müşriklerine katılmasından sonra öldürülmesine karar verilmesi de onun İslâm"dan dönmesinden ziyade, Müslümanlara ihanet ve savaş hâlindeki insanlara katılıp aynı konumda yer almasıyla ilgili idi. Nitekim zarar vermeyeceği anlaşılınca da Allah Resûlü tarafından affedilmiş ve nihayet zaman içinde Abdullah b. Sa"d tekrar Müslüman olmuştu.32

Kaynak:https://hadislerleislam.diyanet.gov.tr/sayfa.php?CILT=5&SAYFA=358

Anlamak isteyen için bu kadar bilgi kafi...

Problem sizin en ufak eleştiriyi bile saygısızlık olarak adlandırmanızda. Eğer siz inancınızın propagandasını yapma konusunda serbestseniz başkaları da karşı propaganda yapma konusunda serbest olabilmeli.

Öldürün diyor doğru ama kimi, nerde , ne zaman, hangi şartlarda öldürün diyor ? Kuran'ı okumayı bilmiyorsunuz ondan sonra çıkıp bak burda çelişki var diye geliyorsunuz. Kuran bir anda inmiş bir kitap değildir. Zamana yayılmış bir şekilde inmiştir. Mesela bir olay oluyor veya birisi peygambere soru soruyor bunun üzerine ayet geliyor. Şimdi sen olayın ne olduğunu bilmeden ayeti nasıl anlayacaksın ? Anlaman için siyer yani Hz.Muhammed(s.a.v) efendimizin hayatını bilmen lazım. Bir kısım ayetleri tarih bilmeden de anlayabilirsin ama bazılarını anlamak için bir temele ihtiyacın var. Burda bizde de suç var. Biz dini eğitimi iyi veremedik. Belki imam hatiplerde veya ilahiyat fakültelerinde Kuran'ın nasıl okunması gerektiği öğretiliyordur ama buralara gitmeyen adam nasıl öğrenecek ? Ya benim gibi kendi akıl edecek ya da orda burda bak çelişki var diye dolaşacak.

İslam'ı anlamak için gerekenler:

1. Kuran okumak

2. Hadisleri bilmek ve hangi hangi hadisin nerde, ne zaman, kime karşı, hangi olaya karşı söylendiğini bilmek. Mesela adam hadisi okuyor ama hangi olay üstüne söylendiğini bilmediği için yanlış yorumluyor.

3. İslam tarihini bilmek. Mesela ayetlerin ne zaman indikleri yazar(Örnek olarak Hicri X yılında Mekke veya Medine gibi) Ayetlerin iniş zamanında olan olayları bilirseniz Kuran'ı doğru anlarsınız. Yani Kuran'ı, İslam tarihiyle senkronize biçimde okumanız lazım.

4. Cahiliye devri Araplarının kültürünü, sosyolojik yapısını bilmek de bazı şeyleri anlamanıza yardımcı olabilir.

5. Zorunlu değil ama Arapça bilmek baya kolaylık sağlar.

Konu benim için burada biter. Anlamaya niyetiniz yoksa sabaha kadar da konuşsak bir yere varamayız.

Kendilerinde olmayan bir değerin başkalarında olabileceğini ve buna saygı duymaları gerektiğini idrak edemeyen bir güruh ile karşı karşıyayız. Her türlü çarpıtmayı yapıyorlar. Konuyu yine islam tartışmasına getirdiler. Yazdıklarımı ya okumuyorlar ya anlamıyorlar. Ben yoruldum artık. Verdiğin örnek ayetler aslında güzel açıklıyor olayı.

Size tavsiyem, din felsefesi, bilim felsefesi okumanız. Efe gibi tiplerden bişey öğrenemezsiniz.

Onlarin derdi zaten kendi dusuncelerini baskalarina dayatmak.

Bu uye forumda yillardir en ufak elestiriyi buyuk hakaret diye gorup millete laf atiyor. Birinin "bence din yok" tarzi yazilarini buyuk hakaret olarak degerlendirip, yasaklanmasi gerektigini bizzat soylemisti. Tabi sonra bloklayip kacti.

@Burak Holding

Aynısı sizin için de geçerli ama.

Bu konu boyunca hakaret edip durdunuz ve işin en kötüsü de hakaret etmiyormuş taklidi yaparak buna devam ettiniz

Güruhluktan tutun (ki değersiz ve aşağı anlamındadır) şımarık, boş hayat, sorunlu gibi sıfatları kullanıp durdunuz

bu sıfatları size karşı burada kullandılar mı? Size kullanılsa hoşunuza gider mi?

Hakaretler etmek sizi rahatlatıyor herhalde ki hiç durmadan yapıyorsunuz ama işte yapmasanız daha iyi.