Şimdi Ara

TÜRK FUTBOLU !

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5
Cevap
0
Favori
261
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 27 Eylül 2012 Perşembe 09:50
    ayhangk@gmail.com

    GANZİLİS'in Yeri

    Avrupa liglerinin özellikle tepeye oynayan takımlarını izlerken, maç sonunda hep aynı beylik söz tekrarlanır, “onların oynadığı futbol ise bizim burada izlediğimiz şey nedir”? Yıllardır aynı senaryoyu izliyoruz, süper ligi sürükleyen takımlar Avrupa’ya gidince sıradan takımlara boyun eğip geri dönüyor. Bu senaryo maalesef bizim için de geçerli. Takımımız Avrupa kupalarında dönem dönem başarılı sonuçlar alsa da, tarihimiz boyunca play off turu geçerek Avrupa’da gruplara kalamadığımızı hatırlayalım. Gruplara sadece geçen yıl kaldık o da şampiyon olup doğrudan katıldığımız içindi. Kulüp tarihi boyunca Avrupa kupalarında Şubat ayını da ilk kez geçen sene gördük. (Burada gereksiz bir bilgi vereyim Videoton maçından önce bir Macar taraftar internet üzerinden bana “Bizi küçümsüyorsunuz ama kulübümüz 1985 yılında Uefa kupasında Real Madrid ile final oynadı, siz tarihiniz boyunca bu başarının yanına bile yaklaşamadınız” demişti. Haksız da sayılmazmış…

    Konuya dönersek Avrupa’da hezimet yaşadığımız yıllarda hep aynı lafları duyardık, “Onların kondisyonu ve fizik tempoları çok iyi, yoksa bizim tekniğimiz onlarda yok, Almanlar zaten bu yüzden hep Türkleri seçiyor” Yıllar geçti, Türkiye’de futbol tembel oyunu olmaktan çıkıp tamamen fiziki mücadeleye dayanan -hatta ikili mücadelelerin güreşe yaklaştığı- bir spor dalına döndü ama senaryo değişmedi, Avrupa’da hezimetler hala devam ediyor. Süper lig yayın gelirleri itibariyle Avrupa’nın en değerli 7. ligi. İnanması gerçekten çok zor ama gerçek bu. Çok fazla detaya inmeye gerek yok. Altımızdaki liglerden birinin temsilcisi olan Porto’nun son 5 yılda tek başına topladığı puan, Ligimizi temsilen bu sezon Avrupa kupalarına katılan takımlardan sadece 18 puan daha az. İyi ama sorun tam olarak nerede? Bu kadar yatırım, sponsor desteği ve endüstriyelleşme hareketine rağmen bu ülkede oynanan futbol neden bu kadar yavan ve bu sorun neden yıllardır çözülemiyor?

    Bence Süper ligde oynanan futbolun temposuz ve zevksiz olmasının ana nedeni ligdeki takımların bütün hesabını puan üzerine yapmasına dayanıyor. “İyi de bunun neresi yanlış” dediğinizi duyar gibiyim, puana oynamakta yanlış bir şey yok yalnız futbol piramidinin en üst noktasına puanı koyarsanız geriye sadece zevksiz, futbolsuz güreş maçları kalıyor. Kimsenin futbol oynama gibi bir derdi yok. Süper ligde gol atmayı tamamen tesadüflere bırakan, en iyi yaptığı iş sertlikle oyunu soğutup rakibi kilitlemek olan ve bütün planlarını oyun akışındaki hatalar ve tesadüfler üzerine kuran birçok takım var. 1 golü bulan 2.yi atmayı düşünmüyor, geri çekilip rakibi karşılamayı ve onun hatalarından 2.yi atmayı hedefliyor. Oysa gol futbolun meyvesi, o meyve olmadıktan sonra sahadaki güreşi izlemeye kim gider? Dünyanın bütün liglerinde her hafta 5-6 farklı biten maçlar oynanıyor. Bizdeyse bu tip skorlar çerçeveletip kulüp girişine asılıyor! Takımlar sadece yenilgiden değil, farklı yenilmekten de çekiniyor. Oysa üzerine ne kadar anlam yüklerseniz yükleyin bu nihayetinde bir oyun ve bu oyunu izlerken kim gol yerine mücadele ya da taç atışı izlemek ister ki? Süper ligin bu korkunç (ve bence kurgu) değerine rağmen statların ilkelliğini ve maçları izleyecek taraftar bulamamayı ben başka türlü açıklayamıyorum. Taraftar meselesini fırsatım olursa başka bir yazıda paylaşarak başınızı ağrıtırım…

    Şunu rahatlıkla iddia edebilirim, Avrupa’nın hiçbir liginde sağlık görevlileri Türkiye’deki kadar sahaya girmiyor ve yine Avrupa’nın hiçbir ülkesinde maç içinde bizimki kadar kaleci sakatlığı yaşanmıyor. Yine bir iddia daha, Avrupa’da oyun içinde tedavi görüp oyuna dönen oyuncu oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir bence. Bunun sebebi tabii ki sağlık ekiplerinin ya da sihirli soğutucu spreylerinin etkisi değil. Türkiye’de zaman geçirmek artık futbol taktiğinin bir parçası. Bazı takımlar vakit geçirmeye daha ilk saniyede başlıyor. İlk dakikada kullanacağı aut atışından önce çoraplarını düzeltip arkadaşlarına ileri hareketi yaparak 10 saniye el sallayan ve sonra altıpasa gidip topun yerini yastığını yumuşatırmış gibi özenle değiştiren kaleciyi gözünüzün önüne getirin. Hala abartıyor muyum? Hele de aynı takım hasbelkader 1 gol atarsa eğer, o zaman işkence katlanır, golden hemen sonra her oyuncu her ikili mücadelede kurşun yemiş gibi yere yatar. Sağlık ekibi hemen koşarak olay yerine gelir, o sırada oyuncu yerde acı içinde kıvranıyordur. Sedyeyle zavallıyı dışarı zor alırlar. Saha dışına çıkar çıkmaz aynı adam baldırını tutup acı içinde oyuna girmeye hazır olduğunu göstermek için hakeme el sallar, ve nihayet oyuna girerken birkaç aksak adım atarak rolünün son bölümünü tamamlar ve sonra hiçbir şey olmamış gibi koşmaya devam eder. Bu sahtekarlığı ( evet kim, hangi takımın oyuncusu yapıyorsa) yıllardır izliyoruz. Oyundan çalınan bu sürelerin tamamının oyunun sonuna eklendiğini kim iddia edebilir? Zaten bir süper lig maçında herhangi bir takımın rakibin sahasında ardı ardına 10 pas yaptığını izlemeniz neredeyse küçük bir mucizedir. Oyun genel olarak şöyle seyreder, Pas-pas, pas- Uzun pas- Kafadan seken top- Taç (burada en az 30 saniye geçer) Pas-pas-Uzun pas- Hava topu mücadelesinde faul (yerde yatan oyuncu varsa 2 dakikayı unutun)…

    Süper ligde özellikle bu sezon duran toplar fenomen haline geldi. Ligdeki gollerin neredeyse yarısı doğrudan veya dolaylı olarak duran toptan atıldı. Her duran top golünden sonra aynı özlü sözü duyuyoruz. “Türk futbolunda duran top meselesi bir türlü çözülemedi” Her şeyi çözdük, bir duran toptan gol yemek meselemiz kaldı! Oysa meselenin iç yüzü bence biraz farklı. Duran toplar, gol yememek için savunmasını sabitleyen takımların, gol aramak için topyekun cezasahasına girdiği anlardan ibaret. Ligimizde oyun içinde o kadar çok faul yapılıyor ve o kadar sık serbest vuruş kullanılıyor ki, bu organizasyonların birinden gol çıkartmak değil çıkartmamak mucize olabilirdi herhalde, zira takımlar sadece bu anlarda gerçekten topyekun gol arıyor!

    Süper ligin diğer liglerle olan rekabetini ölçebilmek için bence elimizde olması gereken en temel veri topun oyunda kalma süresidir. Oyunun akıcılığı, temposu yani atardamarı buna bağlıdır. Avrupa şampiyonasını izlerken özellikle dikkat ettim ve sağlık görevlilerin sahaya hiç girmediği birçok maç izledim. İngiltere liginde yere yatan oyuncu için topu taca atmanın yasaklanmasıyla (daha doğrusu fair-play lügatinden çıkartılmasıyla) oyun daha da tempo kazandı. Oradaki kurallara ve anlayışa göre sağlık hizmeti alacak oyuncunun önceliğini hakem belirler, oyuncular değil. Oysa bizde “yere yatma” bütün bu oyunu soğutma tiyatrosunun en önemli sahnesi ve futbolun aktörleri yıllardır bu sahtekârlığı yapmaktan us(t)anmadılar.

    Bu ülkede futbol gelişecekse ve kağıt üzerindeki değerine yaklaşacaksa bu arabesk mantıktan bir an önce vazgeçilmeli. Tff( tabii ki böyle bir dertleri yok) bunun için önlem alabilmeli ve bu konuyu ciddi olarak kamuoyu önünde kulüplerle yüksek sesle tartışmalı. Kaleciye geri pasın yasaklanması ve kalecinin topu elinde azami 6 saniye tutması futbolun temposunun artırmak için harika değişiklerdi. Kim bilir bakarsanız bizdeki bu sahtekarlıkları engellemek için; “Tacı 15 saniye içinde kullanmayan taraf atış hakkını rakibe verir” veya “Sakatlık için kenara giden oyuncu en az 5 dakika sahaya giremez gibi” marjinal kurallar konulur.

    Tabii ki bunlar zihn-i sinir fikirler. Önemli olan zihniyetin değişmesi, siz kurallarla ne kadar oynarsanız oynayın, sahaya çıkarken ilk amaç futbol oynamak değil, oynatmamak olursa siz gol atana saray da yapsanız nafile…

    http://www.ilkhabergazete.com/turk-futbolu-259yy.htm







  • sakatlanan oyuncu 5 dk ya giremez kuralı konursa kimse sakatlanmaz yeminlen.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dj_Gençkan

    sakatlanan oyuncu 5 dk ya giremez kuralı konursa kimse sakatlanmaz yeminlen.


    5'e gerek yok, 2 dakika bile yeterli.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: alone61

    quote:

    Orijinalden alıntı: Dj_Gençkan

    sakatlanan oyuncu 5 dk ya giremez kuralı konursa kimse sakatlanmaz yeminlen.


    5'e gerek yok, 2 dakika bile yeterli.

    Donanım haber yöneticilerini federasyona entegre edersek olur
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Piêr Dé Sans

    quote:

    Orijinalden alıntı: alone61

    quote:

    Orijinalden alıntı: Dj_Gençkan

    sakatlanan oyuncu 5 dk ya giremez kuralı konursa kimse sakatlanmaz yeminlen.


    5'e gerek yok, 2 dakika bile yeterli.

    Donanım haber yöneticilerini federasyona entegre edersek olur

    Farketmezki.Yine yanlı kararlar verilir,adamlar kayrılıyor derler.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.