Şimdi Ara

Sadece hafızadan mı ibaretiz?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
1.236
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Karanlık Şehir (Dark City) filmini izleyenler konu başlığıyla ne demek istediğimi daha iyi anlarlar.

    Sizce insanların hafızaları tamamen nakledilebilseydi neler olurdu? Misal 30 yaşında fakir bir adamsınız. Hayatınız çok zor geçiyor. Derken hafızanız bir başka adamınkiyle değiştiriliyor. Bu sefer de geçmişinizde hiç fakirliği tatmamış, sıkıntı yaşamamış bir adam haline geliyorsunuz.

    Böyle bir şey mümkün olursa insanların sadece hafızalarından ibaret olduğunu söyleyebilir miyiz? İnsanları, bütün kişilik özellikleriyle beraber özel kılan tek şey hafıza mıdır? Yoksa beyindeki fonksiyonlar dışında insanı diğer canlılardan ayırt eden bir şeyler var mıdır?



  • inanç olarak bakarsak hepimiz ruhuz aslında benliğimizden bahsedersek yani beden kıyafet gibi bişey ,insanlar sadece kendine özgü kişiliği olmadan sadece yetiştirildiği gibi olsaydı dediğin gibi sadece hafızadan ibaret olurdu ama nerde olursa olsun nasıl yetişiyorsa yetişsin bence o kişinin hayat prensipleri hep aynı yerde kesişecektir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fatal3ty -- 6 Kasım 2009; 21:27:40 >
  • Fiziksel görünümü hesaba katmaz isek hafızadan başka ayrıt edici birşey yok...
    Ama fiziksel görünüm bence önemli bir rol oynuyor.
    Bir dizi de bile bir karakteri canlandıran oyuncu değiştiği zaman izleyenler çoğu zaman o karaktere yabancılık çekiyorlar. Sanırım bir kişiyi benimserken düşüncelerinin, duygularının yanında yüz hatlarını da benimsiyoruz.
    Karınızın, annenizin babanızın hafızası başka bir yüze yani insana aktarılsa ne kadar kabullenebiliriz ki?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fatal3ty

    inanç olarak bakarsak hepimiz ruhuz aslında benliğimizden bahsedersek yani beden kıyafet gibi bişey ,insanlar sadece kendine özgü kişiliği olmadan sadece yetiştirildiği gibi olsaydı dediğin gibi sadece hafızadan ibaret olurdu ama nerde olursa olsun nasıl yetişiyorsa yetişsin bence o kişinin hayat prensipleri hep aynı yerde kesişecektir


    Sizi anlıyorum. Ancak şöyle bir örnek daha vermek isterim:

    Bir adam düşünün. Sevgiden olabildiğince uzak, çok zor bir çocukluk geçirmiş. Yetişkinlik dönemlerinde şiddete meyilli olmuş ve kolayca cinayetler işlemeye başlamış.

    Diğer bir adam düşünün. Çok mutlu bir çocukluk geçirmiş. Sevgi ve destek görmüş. Büyüdüğünde bir atom mühendisi olmuş, bilim dünyasına ve topluma büyük faydaları olmuş.

    Bu iki adamın hafızalarını yer değiştirsek kişilikleri de değişir mi? Atom mühendisi olan adam birden bire cani olur mu? Cani olan adam birden bire topluma fayda sağlar mı?

    quote:

    Orijinalden alıntı: metalok

    Fiziksel görünümü hesaba katmaz isek hafızadan başka ayrıt edici birşey yok...
    Ama fiziksel görünüm bence önemli bir rol oynuyor.
    Bir dizi de bile bir karakteri canlandıran oyuncu değiştiği zaman izleyenler çoğu zaman o karaktere yabancılık çekiyorlar. Sanırım bir kişiyi benimserken düşüncelerinin, duygularının yanında yüz hatlarını da benimsiyoruz.
    Karınızın, annenizin babanızın hafızası başka bir yüze yani insana aktarılsa ne kadar kabullenebiliriz ki?


    Fiziksel özellikte önemli tabii ki. Peki başka bir adam çoktan ölmüş olan bir yakınınızın (misal) hafızası ile karşınıza çıksa onu kapı dışarı eder miydiniz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iZCi_500 -- 6 Kasım 2009; 21:38:53 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: iZCi_500

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatal3ty

    inanç olarak bakarsak hepimiz ruhuz aslında benliğimizden bahsedersek yani beden kıyafet gibi bişey ,insanlar sadece kendine özgü kişiliği olmadan sadece yetiştirildiği gibi olsaydı dediğin gibi sadece hafızadan ibaret olurdu ama nerde olursa olsun nasıl yetişiyorsa yetişsin bence o kişinin hayat prensipleri hep aynı yerde kesişecektir


    Sizi anlıyorum. Ancak şöyle bir örnek daha vermek isterim:

    Bir adam düşünün. Sevgiden olabildiğince uzak, çok zor bir çocukluk geçirmiş. Yetişkinlik dönemlerinde şiddete meyilli olmuş ve kolayca cinayetler işlemeye başlamış.

    Diğer bir adam düşünün. Çok mutlu bir çocukluk geçirmiş. Sevgi ve destek görmüş. Büyüdüğünde bir atom mühendisi olmuş, bilim dünyasına ve topluma büyük faydaları olmuş.

    Bu iki adamın hafızalarını yer değiştirsek kişilikleri de değişir mi? Atom mühendisi olan adam birden bire cani olur mu? Cani olan adam birden bire topluma fayda sağlar mı?




    Bu soruya tam anlamıyla cevap vermek olanaksız.İnsanların tabikide kişilğinin oluşmasında yetiştiği ortamın çok büyük etkisi var fakat sevgi ile yetişip belirli yerlere gelen insanlarda dahi kişilik bozuklukları,isyankarlık ,asilik vs.. olabiliyor.Zaten dinen baktığımızdada eğer böle olsaydı zaten adeletsizlik olurdu




  • Senin bahsettiğin yer uç beyin denen yerdir.
    Kişilik özellikleri ve duygusal tüm olaylar o bölgede gerçekleşir.

    Ama seni sen yapan şey düşünce ve maddenin birleşimi olan vücuttur.
  • "İnsanları, bütün kişilik özellikleriyle beraber özel kılan tek şey hafıza mıdır?
    güzel soru ama
    "...Yoksa beyindeki fonksiyonlar dışında insanı diğer canlılardan ayırt eden bir şeyler var mıdır? "
    pek uymamış.farklı katogori soruları bunlar

    hafıza beynin fonksiyonlarından birtanesidir ve insanda oldugu gibi birçok canlıdada vardır
    köpegin sahibini unutmaması vs
    hatta cansızlardada hafıza vardır diyebiliriz
    yolda gördügümüz bir lastik izi o yola kazınmış bir veridir veya 1000yıllık bir zırh üzerindeki kılıç izleri,10yıl önce sevgilinin yazdıgı mektup vs vs
    bunlar cansız maddelere işlenmiş hafıza/verilerdir
    kısaca insanı insan yapan şey hafıza olamaz
    ------
    her anımız sadece hafızamıza kazınmaz.bazı anıları bedenimizdede saklar
    ameliyat izi gibi...
    hafızan degişse dahi bunlar degişmez,eger degiştirirsek ""İnsanları, bütün kişilik özellikleriyle beraber özel kılan tek şey hafıza mıdır? "" sorusuna cevap hayır olur.Çünkü beyindeki hafıza ile birlikte başka özellikleride degiştirmiş oluyoruz...
    degiştirmezsek yeni hafızamız bu izleri sorgular ve kişiligide ister istemez bu sorgulardan etkilenir
    düşünsenize
    sabah kalktınız 1- bacagınız 1-gözünüz yok ve neden yok bilmiyorsunuz...




  • Alışkanlıkların yatağı hafızadır fakat bir irade tarafından yönetilirler. Bir insanı temsil eden davranışları, alışkanlıkları veya suratı değil bilincinin bilincinde olmasıdır. Maruz kaldığı veya yarattığı düşünceler, hafızada saklanır veya bir başka açıyla hafıza hiç yoktur. Düşüncelerimiz bizi seyahatlere çıkartıyordur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kazuya58

    "İnsanları, bütün kişilik özellikleriyle beraber özel kılan tek şey hafıza mıdır?
    güzel soru ama
    "...Yoksa beyindeki fonksiyonlar dışında insanı diğer canlılardan ayırt eden bir şeyler var mıdır? "
    pek uymamış.farklı katogori soruları bunlar



    Zaten sizin de belirttiğiniz üzere hafıza da beyin fonksiyonları içerisinde yer alıyor. Fakat insan olarak kendimizi diğer canlılardan farklı görüyoruz. Düşünme ve konuşma yeteneği ayırt edici özellikler arasında.

    Benim hafızamı bir kediye aktarsak o kedi ben olmaz. Çünkü insan beyni yapısal olarak kedininkinden farklıdır. Benim vurguladığım nokta budur. İnsanı diğer canlılardan ayırt eden şey sadece beyin fonksiyonları mıdır? İnsanı insan yapan şey beyin fonksiyonlarının bir parçası olan hafıza mıdır?


    quote:

    her anımız sadece hafızamıza kazınmaz.bazı anıları bedenimizdede saklar
    ameliyat izi gibi...
    hafızan degişse dahi bunlar degişmez,eger degiştirirsek ""İnsanları, bütün kişilik özellikleriyle beraber özel kılan tek şey hafıza mıdır? "" sorusuna cevap hayır olur.Çünkü beyindeki hafıza ile birlikte başka özellikleride degiştirmiş oluyoruz...
    degiştirmezsek yeni hafızamız bu izleri sorgular ve kişiligide ister istemez bu sorgulardan etkilenir
    düşünsenize
    sabah kalktınız 1- bacagınız 1-gözünüz yok ve neden yok bilmiyorsunuz...


    Bu da çok güzel bir örnek. Peki bu adamın hafızası bir bacağı ve gözü olmayan bir adamdan nakledilmişse o zaman ne olurdu?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iZCi_500 -- 6 Kasım 2009; 22:12:42 >




  • him :)


    afrikada ve türkiyede yetişen mısırın tadı bir degildir.
    mısırın hafızasını yani dna/tohumunu türkiyeye getirip eksek tr dekinide afrikaya ne olur?
    büyüme ve tat farklılıgı olur olurmu?

    kesinlikle olacaktır.Nem,sıcaklık,hava vs vs

    beden aynı.ikiside toprak yapısal fark yok.tek fark bedenin dışındaki çevre
    sorunun cevabı burda :)
  • konu başlığı pek anlamlı ama içeriğe bakınca, konu çökmüş.
    ben en son mesaja atıfta bulunup bu konudan çıkmayı tercih edeceğim.

    şimdi bir insanda akıl var ise zaten aklını kullanır. ama akıl yoksa ise çalıştırmaya gayret etmesi boşuna.
    mesela arabanın benzini bitmiş, gaz pedalı olsa ne olur olmasa ne olur. motor çalışmaz.
    yani demek istediğim akıl çalıştırılmaz. akıl sahip olunur ve kullanılır.

    konuyu mısıra getireceğim ben. geçen gazetenin birinde bir yazı vardı. mısırın kökleri orta amerikaya uzanıyor diye.
    yazıyada tek bir tane yorum yapılmıştı, mısır da mı evrim geçirmiş? şeklinde
    şimdi insan hep hazıra konar. mısırı kendi yaratmadığı için ve yaratamadığı için bu ona dokunuyor sanırım.
    ve mısıra da evrim geçirtiriyor. yani türkiyede mısır var, amerikada da mısır var. ama amerikalı prof' un biri diyor ki mesela türk olan birine
    kardeş, senin mısır bizim oralardan gelmiş buralara. mısıra bakıyorsun bildiğin mısır..
    çevre faktörü olarak burada ben bir tek insan görüyorum. sonuçta güneş, toprak, hava, insan aynı insan. mısır da bildiğin mısır.
    işte bu noktada bir üstteki soruya geçme ihtiyacı duydum bir an.

    " Bu da çok güzel bir örnek. Peki bu adamın hafızası bir bacağı ve gözü olmayan bir adamdan nakledilmişse o zaman ne olurdu? "



    bacak ve göz birer organdır. hafıza ise bilgi deposudur. konuya uygun ollarak bir insan yaşamına ait tüm yaşantıların depolandığı bir depo olduğunu dikkate alırsak.
    bugünün teknolojisi ile bacağın ve gözün olmaması, hissetmenin eksik olarak gerçekleşeceği olarak yorumlanabilir.
    yani bugünün teknolojisi, elektrik-elektronik-uzay teknolojisi artık ne derseniz işte, bir robota hissetmeyi başarabilecek bir teknolojiye erişmiş durumda.
    nasıl yani? mesela ısı ölçerler, mesafe ölçerler, fotoseller, insan ve metali ayırt etmeyi sağlayan fotoseller, basınç algılama, sıcaklık değişimini ölçme,
    uzağı görme, yakına zoom yapma vs. kısaca insan vücudunun sahip olduğu tüm organları düşünürseniz eğer, tüm bunların karşılığı bugünkü teknolojimizde var!
    var olmayan nedir? ruh' tur. yani bugünün teknolojisi, muzzam bir robot yapabilir. o robota bir yazılım yükler ve mesela insanları yok ettirebilir misal yani
    sonra ne olacak, robot arayacak arayacak insan yok, arayacak arayacak insan yok. yakıtım bitti diyecek yakıtını takviye edecek, hadi yakıtını da üretsin.
    ama onu üreten insan olduğu için ortada insan yok yok etmesi lazım. ne olacak sonuçta? kendine yüklü ne var ise onu yerine getirmekle meşgul olacak.

    yani demek istediğim, hafızanın olması da pek birşeye yaramaz. hafızayı çalıştırmak ve yaşantıyı hissetmesini sağlayacak başka birşeyler olmalı.
    insan vücudu da bir makinadır. herkes sahip olduğu makinasına iyi muamele etsin. dişlerinizi iyi fırçalayın. tuvalete zamanında gidin. yiyeceklerinize özen gösterin ve zamanında alın.
    bol su için yoksa böbrekleriniz sorun yaratır. kansızlık başlar. güneşte fazla kalırsanız ultraviyole ışınlara fazla maruz kalmış olursunuz. güneşe hiç çıkmazsanız
    d vitamininden mahrum kalırsınız. hareket etmezseniz ve basınca maruz kalmazsanız (astronotlar) kemik erimesi ile karşı karşıya kalırsınız. yıkanmazsanız, kirlenirsiniz.
    vs vs. bu böyle sürüp gider. hafızanın içinde başka şeylerde var. mesela erkek ve dişi var.
    erkeğin hafızası dişiye nakledilirse ne olur? sistem değil çalışmak, syntax error bile vermez. aslında çok daha ilginç şeyler de yazabilirim ama bu kadar yetsin..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: iZCi_500

    Karanlık Şehir (Dark City) filmini izleyenler konu başlığıyla ne demek istediğimi daha iyi anlarlar.

    Sizce insanların hafızaları tamamen nakledilebilseydi neler olurdu? Misal 30 yaşında fakir bir adamsınız. Hayatınız çok zor geçiyor. Derken hafızanız bir başka adamınkiyle değiştiriliyor. Bu sefer de geçmişinizde hiç fakirliği tatmamış, sıkıntı yaşamamış bir adam haline geliyorsunuz.

    Böyle bir şey mümkün olursa insanların sadece hafızalarından ibaret olduğunu söyleyebilir miyiz? İnsanları, bütün kişilik özellikleriyle beraber özel kılan tek şey hafıza mıdır? Yoksa beyindeki fonksiyonlar dışında insanı diğer canlılardan ayırt eden bir şeyler var mıdır?


    Hepimiz deneyimlerimizden ibaretiz bana kalırsa. Deneyimlerimizin saklandığı yer de hafızamızsa bu geçerli olabilir




  • quote:

    Orijinalden alıntı: iZCi_500
    Bu iki adamın hafızalarını yer değiştirsek kişilikleri de değişir mi? Atom mühendisi olan adam birden bire cani olur mu? Cani olan adam birden bire topluma fayda sağlar mı?

    hafıza tek başına bir şey ifade eder mi bunu bir sorgulamak gerek diye düşünüyorum. ben hafızayı bir database olarak görüyorum. gerekli bilgilerin yeri geldiğinde alındığı bir database. dolayısıyla tek başına pek bir şey ifade etmez. kaldı ki insan sadece hafızadan ibarettir dersek bu sefer de insanda duyguların oluşumunu açıklayamayız. birisine babasının ölümü bir şey ifade etmezken diğeri aradan seneler dahi geçse hatırladığında hüzünlenir. demek ki insan sadece hafızadan ibaret değildir. insana insan vasfını kazandıran özelliklerinin ruhunda şekillendiği, hafızanın da bu şekillenmede bir veri bankası görevi yaptığını söylersek ne derece yanılmış oluruz? bir çok örnek verebiliriz bu söylediğimizi destekleyebilecek. bir kedinin ezilişine tanıklık eden iki kişiden birisi olayı hiç önemsemezken, diğeri bir kaç gün yemeden kesilebilir. ikisi de aynı olayı hatırlamakla birlikte verdikleri tepkiler tamamen farklı.

    birinin hafızasını diğerine nakletsek ne olur, bana kalırsa ortaya ucube bir şey çıkar. düşünsene banderas'ın hafızasını gayet çirkin ve eciş bücüş bir adama nakletmişsin, hayatı boyunca hatunların kendisine tav olmasını barındıran hafıza yeni bedenini görünce sanırım o an cazır cuzur servis dışı olurdu




  • Bu konuda yazacağım bazı kavramlar var tecrübelendiğim :

    Yeni doğmuş bir bebeğin kalıtımsal olarak edinime kavuştuğu bazı davranışlar olabilir(İç güdünün farklılaşması), farklı tepkiler verebilir fakat zamanla o bebeği davranış kalıplarına sokan ailenin, o bebeğin algısında nasıl bir seçiçi rol izlemesi gerektiği konusundaki otoriterliği önemlidir.Algıladıklarımız ve/veya algılamak istediklerimizin sınırını bebeklikten tabu olarak almışızdır.Geriye kalan tabu dışı davranışlardan kalan öğrenebilme özgürlüğüne sahip toplumca yararlı sayılan(Evrensel Ahlak Çerçevesinde) bilgileri ise sadece ve sadece özgür algı dediğimiz kavram ile öğrenebiliriz veya tecrübe edebiliriz.Burda algının kısıtlanıp kısıtlanmaması da sözkonusu olabilir.Bir konunun nasıl algılanması gerektiği hususunda grupsal veya ailesel veya çevresel baskılar var ise algılama yöntemimizi ister istemez değiştirmek zorunda kalabiliriz.Bu algının kalıplaşması durumu ortadan kalktığı zaman neyi nasıl algılayacağımızı özgür olarak kendimiz belirlediğimizi farz edelim, bu çerçevede gruplar arası fikir ayrılıkları ortaya çıkacağı için bir bütünlükten söz edemeyiz.Var olan tabular ve kalıplaştırılmış davranışlar algımızın nasıl işlediği konusunda bize yol göstermektedir.Grupların, toplumların, devletlerin bir arada olması ve bütünlüğün sağlanması için ortak bir algı tabusunun olması gerektiği konusunda tarihte birçok örneklerden söz edebiliriz(Din tabuları, totemleri, belirli davranış kalıpları vs).Konu hakkında daha detaylı bilgileri vermek isterdim lakin daha derinlere inmemiz bizi farklı konu dışı problemleri ile karşılaştırabilir.Özet ile, kişi hayata geldiği andan itibaren tabular ve kalıplaşmış davranışlar çerçevesinde büyümeye ve algılamaya başlar.Algısındaki seçiciliğin %20 sinin kalıtımsal olarak gelmesi durumunda geriye kalan kısmının tabulaşmış algı ve özgür algı ile çerçevelendirildiğini düşünelim.Beyin hafıza yani algıyı kaydetme(öğrenme) mekanizmasının gerçekleştiği yerdir.Kalıtımsal olarak bize gelen davranış şekillerinin beyin tarafından hafızaya kaydedilmesi ve algıda gerçekleşen tabuların işlenmesi durumunda bir veri yöneticisi ve arşivcisinden bahsedebiliriz.Hafızaların yer değiştirmesi durumunda kalıtımsal olarak şekillendirdiğimiz içgüdüsel davranışlarımız beynimizde arşiv olarak nitelendirdiğimiz bölmede saklanıyor ise dış dünyadan tabular ve özgür algı ile elde ettiğimiz bilgiler/algılar da arşivleniyor yani saklanıyordur.Bu durumda hafızamızın yer değiştirmesi kalıtımsal olarak bizde var olan özellikleri etkiler mi?.Genetik olarak bize gelen algıda seçme davranışını ne şekilde tetikler?.Bu konular hakkında araştırmaları dikkatle izlememiz gerekmektedir ki hafızaların yer değiştirdiğini görebilir ve tecrübe edebilirsek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gaea -- 2 Aralık 2009; 22:55:53 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.