Şimdi Ara

Koss Porta Pro ve Sporta Pro (Fil züccaciye dükkanında)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
196
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Beni bilen bilir, bilmeyen bilmez. Bilen zaten biliyor, bilmeyen de şimdi öğrenmiş olacak, zira üründen ziyade kendimden bahsetmek için konuyu açtım. Bi baktım en son 2017 yılında kulaklık incelemesi yapmışım, dile kolay tam 7 sene geçmiş, tam değil aslında 6 küsür ama neyse...


    Bu aradaki yıllarda doğmuş olanlar bilmez, o dönem tam bir çılgınlık vardı, çünkü var olan insanlar ve zamanın ruhu genel olarak çılgındı hatta manyaktı. Şöyle bir göz attım beklediğim üzere bu çılgınlık sadece benim için değil herkes için son bulmuş görünüyor. Muhtemelen herkesin sebepleri de aynıdır, bu sebeplerden bazılarını saymak gerekirse; Mesela doların yükselmesini en başta sayabiliriz, tabii doların yükselmesi de çok önemli bir sebep olarak kendini gösteriyor, öte yandan doların yükselmesi yine en önemli sebeplerden biri olarak sayılabilir.


    Fazla kısa kesmeyip bu dönemde benim için nelerin değiştiğinden bahsetmek istiyorum, bahsetmek istememi istemeyenler aşağılara doğru kayabilir. En önemli değişken hazretleri kuşkusuz ki, yaklaşık 17 sene boyunca yakamdan düşmeyen ve kulakiçi dışında hiçbir kulaklık takamamama (mamma mia) sebep olan tükrük bezimle alakalı problemin ameliyatu ile çözüme kavuşmuş olması ve 100 civarı kulakiçi kulaklık alışverişim sonrasında artık nihayet 2024 yılı itibariyle züccaciye dükkanına girmiş fil gibi büyük kulaklıklar evrenine kendimi atmış bulunuyor olmam.


    Peki bu manyakça kulakiçi kulaklık alıp sattığım dönemin bana son tahlilde kattığı ne olmuştu ? Bugün elimde kalanlara baktığım zaman şunları görüyorum:


    A) Ben aldıktan sonra üretimden kalkan "Phiree (HA-INFO) mini-ear" isimli fişe takılan cins kulaklık amfisi (V3 isimli mobil olan çöple karışmasın). Bu amfi bana bu dönemin en büyük armağanı oldu ve bunun sayesinde şuanda yüksek ohm'lu dana gibi kulaklıkları bile korkmadan yüksek seste bas-tiz kökleyerek kullanabiliyorum. 35-50 dolara hatta 100 küsür dolarlı aldığım hiçbir amfi bunun performansını yakalayamamıştı. Bunun sizin için anlamı ne ? Ucuz ürünler kullanan birisi olmama rağmen, ekipmanımın tesadüfen de olsa sağlam olması dolayısıyla, yüksek ses-bas-tiz kapasitesi konusunda saçma sapan atıp tutanlara kıyasla daha doğru yorumlar duyacağınız anlamına geliyor. Bu amfi hala danalar gibi çalışıyor ve gittiğinde yerine kimi seveceğimi maalesef bulabilmiş değilim.


    B) Kulakiçi kulaklıklarda şunu görmüştüm, kim ne atıp tutarsa, ne zırva saçmalarsa saçmalasın, kulaklığın başarısı büyüklüğüyle doğru orantılıydı. Soğan cücüğü kadar kulaklıkların hiçbirisi anlatıldığı gibi geniş veya "havadar" sahneli falan değildi (Sennheiser CX vb.). Büyük kasalı-sürücülü kulaklıklar ise fark yaratıyordu (Audio-Technica CKS770 vb.). Büyük kulaklıklara geçmeden önce kulakiçindeki bu tecrübemin meyvesini yedim, aynı şekilde şuanda da 30mm civarı kulaklıklarla 40-50mm sürücülü kulaklıklar arasındaki farkları hemen alıyorum ve kulakiçindeki tecrübemin ne kadar doğru olduğunu görüyorum. "Size matters" kavramını sen mi keşfettin diyebilirsiniz ancak piyasadaki incelemecibicili kardeşlere söyleyecektiniz bunu çünkü bundan bağımsız olarak elmaya armut, armuta elma diyenler bizzat onlardı.


    C) Elimde kalan son şey ise bir soruydu, kulakiçinde size matters idi ise, bu kafaüstü kulaklıkların her türlü kulakiçini ezip geçeceği anlamına gelmiyor muydu ? Bunların sahne mahne dediği şey aslında stereo kanalların kulağa uzak gelerek, kayıtta sağ ve sol volümleri farklı olarak kaydedilen estrümanları birbirinden daha rahat ayırt elmek, bunun için de sesin büyük kasada oluşarak kulağa uzak gelme hissiyatı idiyse, biz onlarca yüzlerce kulakiçi model arasında crazy gibi gidip gelip sürekli tatminsizlik yaşarken, neden kafaüstü alıp geçmiyorduk ? Daha doğrusu ben engelli sayılırdım da, bunların derdi neydi ? Kendi tarafımdan kendi sorunun cevabını kendim verdim, engelime rağmen aklımla bulduğum yanıt doğru idi. Benim dışımdaki karakterlerin derdini ise çok net söylüyorum psikologlara danışmak lazım. Çünkü kafaüstü kulakların her bakımdan kulakiçlerini ezip geçip üstünde tepindiği dut gibi gerçek. Piyasada kafaüstüne bir süre dönüp, sonra sesini özleyip en uyduruk kulakiçlerine dönen insanlar vardı, engelimden dolayı dudağımı ısırıyordum ancak şimdi bunlara rahat rahat sallayabilirim.









    KOSS HİKAYEM


    Sennheiser-Creative-Sony-Philips vs. kullanırken ilk defa daha değişik bir şey alayım diyerek Koss RUK30 almıştım. Yüksek sesi, yüksek seste bas başarısı, dar sahneli olmayışı ve çöp fiyatı gibi etmenler beni şaşırtmıştı. Tizleri biraz afedersiniz leşti ancak o dönemin KZ saçmalıkları gibi de yok hükmünde değildi. 6 kat fazla ödeyip KDX100 ve KDX200 alıp RUK30'dan pek farkları olmadığını görüp bir kez daha şaşırmıştım. Anladığım kadarıyla Koss ucuz fiyatlara üretebildiği en iyi ürünü koymaktan gocunmayan, parası olana ise imaj satan bir strateji sahibiydi. En son yine belediye çöpü fiyatına satılan Plug alıp son noktayı koymuştum. Plug son derece değişik tasarımıyla tartışmasız her bakımdan bir üst seviye idi. Ancak genel olarak Koss'larda bulunan 250hz-1khz civarı arttırımlar (Kafaüstü kulaklarda da devam ediyor bu durum!) Plug'da zirvedeydi, ekstrem EQ ayarları olmadan ve bu konuda tecrübeli olmadan kulaklık düzgün kullanılamaz haldeydi. Elbette bu konularda malum subjektivite uyarısını yapmamız gerekiyor, zira herkesin kulağı farklı vs. Teorik olarak böyle olsa da ben bugüne kadar iki insanın doğru koşullarda farklı sonuç verdiğine tanık olmadım ancak yine de mevzu mevzudur.









    NÜÇÜN PORTA PRO ?


    Nispeten olumlu Koss maceram sonucu, büyük kulaklıklar serüvenime dünya çapında meşhurluğu bulunan bu seriyle başlamaya karar verdim. Korka korka fiyatlara bakmaya başladım ancak pek korktuğum gibi olmadı. Türkiye'de bazı mecralar oldukça rekabetçi fiyatlara ürünleri sunuyorlar. Kupondu, geri ödemeydi, zarttı zurttu Akalın Müzik'in e-ticaret sitelerindeki uzantılarından Porta Pro'yu 1700 küsüre, Sporta Pro'yu ise 1600 küsüre getirdim.









    ÖNCE KÖTÜ HABER


    Porta Pro'yu bilgisayarımda efsane amfim eşliğinde kullandığımda herhangi bir bas arttırımı yapmadığım halde yüksek seste bas çatlağı yaptığını gözlemledim (Bas yerine cızırtı gelme meselesi). Bas arttırımı yapmıyorum dedim ama EQ ile sert basları kıstığımız zaman derin baslar kendiliğinden artıyor o yüzden "ekstra" arttırım yapmadım desem daha doğru olmuş olacak. Bu sorun kasanın dayanıksız olması ile ilgili sanırım zira mobil şekilde tasarlanmış ürünler bunlar, parmağınızla sert şekilde kulağınıza doğru bastırıp sıkıştırdığınızda bu cızırtı sorunu ortadan kalkıyor. Benim kadar yüksek sese çıkmıyorsanız sizi zaten rahatsız etmeyebilir yada bana gelen ürünler sorunlu olabilir. Ancak daha sonra satın aldığım başka markalara ait neredeyse hiçbir üründe -ki bazıları bunun yarı fiyatı hatta çeyrek fiyatı- benzer bir problemle karşılaşmadığımı ve internette arattığımda reddit'lerde falan "maalesef bana gelen Porta Pro'nun basları çatlama sesi yapıyor, hayal kırıklığı oldu" diyen gavurlara rastladığımı da bilin.


    Malum doların efsane yükselişi sadece fiyatlara yansımıyor, ne ucuza alsak refurbished, ikinci el, sorunlu seri falan çıkıyor. Benim gibi ölücüler bunu özellikle bilir. Sporta Pro'yu sırf bu yüzden aldım, Porta Pro bozuk seri ise Sporta'nın en azından farklı bir ürün olduğundan farklı bir üretim de olacağı aşikardı. Üstelik ilk başlarda bu problem gerçekten "yok gibin" idi çünkü Sporta'nın basları bir miktar kısılmış. Ses kaynağınızdaki ayarlardan Sporta'yı Porta ile aynı bas seviyesine çıkarttığınızda ise maalesef birebir aynı sorunu yaşıyorsunuz. Bu çatlama sorunu kısmen çözülmüş gibi olsun diye bu bas indirimini kasten mi yapmışlar bilemiyorum.


    İnternette araştırığınızda Porta Pro, Sporta ve KSC75 gibi benzer tasarımlı ürünlerin hepsi aynı sesi veriyor çünkü aynı sürücüyü kullanıyor diyorlar. Çok az kişi ise bunlar arasında fark olduğunu iddia ediyor, onların da tamamen doğru olup olmadığı tartışılır. Ancak ben en azından bazı kimselerin de değindiği bas farkı konusuna yukarda da dediğim gibi katıldım. Öte yandan iki ürün arasındaki bas farkı yüksek sayılmaz bu yüzden EQ veya ses kaynağınızın bas ayarlarıyla iki ürün birbirine kolayca dönüştülebiliyor. Porta'nın baslarını kısın, Sporta olsun. Sporta'nın baslarını arttırın Porta olsun. Normalde fabrikadan bas kısıtlı gelen kulaklıklar arttırımlara iyi tepki veremez ancak dediğim gibi burada fark az olduğundan bunu hissedemiyoruz, sonuçta belli bir seviyede ikisi de tıkanıyor. Eğer bas çatlağı limiti olmasaydı o zaman belki farklı konuşabilirdik.


    Bu sorunun nerelerde çıktığından da biraz bahsedeyim, kötü haberin iyisi babında. Mesela hiçbir Rock-Metal parçada sıkıntı yaşamadım. Derin bas şarkılarında da çok problem hissetmedim. Ancak Youtube'da devamlı takip ettiğim bir kanalın 10 saniyelik bir introsu var, sert bas vuruşlu bir parça girmişler, orada canıma dikti. Transformers gibi yüksek efektli filmlerin en yoğun bas efektli yerlerinde yine cırtlamalar duydum. Tariflerimden anladınız mı bilmiyorum ancak çok ekstrem bir problem değil aslında, çoğu kişinin sorun yaşamayacağını tahmin edebiliyorum ancak şahsen yüksek ses ve baslarda neler oluyor konusu en çok ilgilendiğim ve incelemelerimde fark yarattığım konulardan olduğu için buna biraz fazla odaklanıyorum ben.









    BASLAR


    Yurtdışındaki yorumlarda yine, barlarda cut-off var diyorlardı, yani derin baslar belli bir yerin altına inemiyor deniyor. Evet doğru ancak bas fakiri kulaklarla yan yana kesinlikle konamaz. Düşük frekansları rahatlıkla duyuyorsunuz, sadece en alt yere gelince, o hareket etme, titreşme bölümünde biraz nazlanıyor, bence derin bas kulaklığı kategorisine girer, sadece sert bas kulaklığı değil. Daha önce dediğim gibi özellikle Rock-Metal gibi subwoofer tarzı yüksek alt frekansların bok edeceği şarkılarda otomatik tak kullan EQ gibi çalışıyor.









    TİZLER


    Kulakiçi f/p maceramda en başarılı ortalama performansı CKS770'de bulup olayı sonlandırmıştım (endgame). Ancak tizlerinin kral olmadığı aşikardı ve çok daha iyi tizler farklı ürünlerde görmüştüm. CKS770'den Porta'lara geçince tizlerde kalite artışı hemen dikkat çekti. Ancak uçmadığı da dikkat çekti. Bu da yeni bir şey değil, yurtdışındaki incelemelerde yine bahsedilen bir durum. Ayrıca şuandaki en iyi kulaklığım Kozmos KHDP-S300'le kıyaslayınca bazı yoğun yerlerde çıkmakta zorlanan tizler dikkatimi çekti. Yani tizlerin kalitesi dışında başka sesler yoğunken tizlerin duyulmaması da söz konusu oluyor ancak bu sadece çok daha iyi bir kulaklıkla kıyaslayınca dikkatinizi çekecek bir detay. Burada yine sahne dediğimiz şey devreye giriyor. Koss neticede 35mm civarı bir sürücüye sahip ve küçük kasalı bir kulaklık. Ne kadar akustik o kadar birbirinden ayrı sesler. Neticede tizleri ben başarılı sayıyorum. Ancak bundan daha başarısızı var mıdır bilemiyorum şuan. Aldığım bir iki Sony-Philips kulaklıkta Koss'tan daha kötü bir performans görmedim. Kötü tiz zaten bence kulakiçine mahsustur, kafaüstünde karşılaşacağımı sanmıyorum. Kısacası Porta'ların tizlerinde uçar kaçar bir şey yok ancak başarısız da saymıyorum. EQ konusunda sıkıntılı arkadaşlar bu sakin, çok parlamayan tizleri ayrıca beğenebilirler öte yandan.









    AKUSTİK


    32mm sürücülü birkaç Sony-Philips kulaklık edindim tecrübe olsun diye, Koss çok farklı olmadığı halde 40mm ürünlere daha yakın duruyor. Arkası açık kulaklık olmasından mı bilinmez, Plug da çok ilginç bir üründü. Ancak neticede daha geniş kulaklıkların yerini tutmuyor. Elektrogitar sololarında falan daha küçük kulaklıklarda sıkışan akustik detaylar Koss'ta uçuyor. Kapalı Kozmos kulaklığımda biraz oda yankısı eşlik etti gibi hissettim, kulakiçinde alamadığım bazı farkları burada alıyorum artık. Kafaüstünde açık kapalı olayı gerçekten bir iki detayı etkiliyor gibi. Ancak bence diğer faktörler son tahlilde daha önemli. Koss kullanan birinin sahneden şikayet edeceğini pek sanmam. Keşke bahsettiğim sıkıntılar olmasaydı, daha mobil ve rahat bir kulaklık olarak elde tutulmaya değer olabilirdi.


    Şunu not etmem gerek, ESI Audio Extra 10 yada yukarda bahsettiğim Kozmos gibi danalarda enstrüman ayrımı dediğimiz şeyden ziyade sesin daha büyük çıkmasının bir rahatlığını hissettim ben. Tabii bunu Koss'la kıyaslayarak söylüyorum yoksa 32mm Sony-Philips'lerde enstrüman ayrımında da ufak bir tatsızlık alınıyor. Burada Koss'un başarısına dikkat çekiyorum, güzel bir oran tutturmuş gibiler. Ortalama üstü diyip geçelim o zaman. Koss'un meşhur frekans arttırımları bu ürünlerde de söz konusu daha önce bahsettiğim gibi ancak ekstrem seviyede değil. Vokaller ve davulların, sert bas vuruşlarının yüksek çıkması bundan. EQ kullanmayanların yorumları da bu şekilde oluyordu zaten. Yüksek seste kullanacakların özellikle bir elinin EQ'da olması gerekecek.









    SONUÇ


    Açıkçası şaşırıyorum bunu söylerken ama daha ucuz kulaklıklar da var. Daha sonra inceleme yaparım belki bilmiyorum. Yüksek sese dayanıklı, bası dana kesen, tizi parlayan bir sürü kulaklık var piyasada fiyatları da daha ucuz. Koss'un bazı artılarından bahsettim, ancak yeterli mi ? Özellikle yüksek ses ve bas konusundaki çatlak olasılığı sizi etkilemeyecek gibiyse, mobilite daha önemliyse, uzun süre kulakta durma konusunda rahatlık sorunu kafanıza takılıyorsa, EQ'su kısıtlı ses kaynağı kullanmak zorundaysanız vs. Koss boyutunu aşan akustik başarısıyla üzmeyecektir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vaziyetu -- 1 Şubat 2024; 14:42:45 >







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.