Şimdi Ara

Füzyon enerjisinde tarihi bir eşik daha aşıldı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
1
Favori
692
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
8 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Füzyon enerjisinde tarihi bir eşik daha aşıldı
    Yıldızlara güç veren süreç olan nükleer füzyon, temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak büyük umutlar vadediyor. Ancak bunu ticari ölçekte başarmak için bir reaktör içinde son derece sıcak ve yoğun plazma üretmek ve aynı zamanda bu plazmayı stabil bir şekilde hapsetmek gerekiyor. ABD Enerji Bakanlığı altında çalışan General Atomics'teki araştırmacılar, plazmayı yüksek yoğunluk seviyesine çıkarmayı ve bunu uzun süre korumayı başardı.



    Yoğunluk ve hapsetme zorluğu



    Füzyon enerjisinin ticari ölçekte hayata geçirilmesi için daha yoğun ve daha iyi hapsedilmiş plazma elde etmek büyük önem taşıyor. Yüklü parçacıklardan oluşan bir gaz olan bu plazmanın, parçacıklar arasındaki doğal itme kuvvetinin üstesinden gelmek ve atom çekirdeklerinin birleşerek muazzam miktarlarda enerji açığa çıkardığı süreç olan füzyonu başlatmak için yüz milyonlarca santigrat derece sıcaklığında olması gerekiyor.



    Güçlü manyetik alanlardan yararlanan halka şeklindeki tokamak reaktörleri, füzyon enerjisinden yararlanmak için önde gelen teknolojilerden biri olarak araştırmalarda sıklıkla kullanılıyor. Ancak tokamak reaktörlerinin süper yoğun plazma üretme konusunda engellere sahip olduğu biliniyor. Buna Greenwald limiti deniyor.



    Greenwald limiti nedir?



    Füzyon enerjisinde tarihi bir eşik daha aşıldı
    Greenwald limiti, spesifik olarak plazma basıncının manyetik alan basıncına oranı ile ilgili bir durum. Adını fizikçi Martin Greenwald'dan alan Greenwald limiti, manyetik olarak hapsedilmiş bir füzyon plazması boyunca sürdürülebilecek maksimum basınç miktarını tanımlayan kritik bir eşiği ifade ediyor.



    Füzyon reaksiyonunda plazma basıncı, manyetik alan basıncında belirli bir eşiği aştığında tokamak içerisinde plazmanın muhafaza edilmesi ve reaksiyonun ilerletilmesi bozuluyor veya kararsızlıklara sebebiyet veriyor. Ayrıca bu limitin aşılması, tokamak'ın kendisine de büyük zararlar verebilir.



    Daha önceki haberlerimizde aktardığımız gibi, tokamak’lar ve stellarator gibi nükleer füzyon reaktörlerinde amaç, füzyon reaksiyonlarının gerçekleşebileceği ve büyük miktarlarda enerji üretilebileceği koşullara ulaşmak ve bu koşulları sürdürebilmektir. Buradaki en önemli zorluklardan biri, füzyon için gerekli olan aşırı sıcak plazmayı kontrol etmek ve sürdürülebilir halde tutmaktır.



    Potansiyelin kilidi açıldı



    Füzyon enerjisinde tarihi bir eşik daha aşıldı
    General Atomics'teki araştırmacılar ise uzun süredir devam eden bu engeli aştı. Yapılan deneylerde araştırmacılar, standart yüksek hapsetme modundan yaklaşık yüzde 50 daha iyi bir enerji hapsetme kalitesiyle Greenwald limitinden kabaca yüzde 20 daha yoğun kararlı plazma üretmeyi başardıklarını söylüyorlar. Araştırmacılar, Greenwald sınırını aşmaya yönelik önceki girişimlerin, hapsetme kalitesinde güçlü bir düşüşe ve hatta plazma enerjisinde ani veya tam bir kayba neden olduğunu söylediler.



    Tokamak reaktörlerindeki bir diğer engel de plazma içindeki kararsızlıkların yönetilmesi. Bu kararsızlıklar reaktörün iç bileşenlerine zarar verebiliyor. Yeni araştırma sadece Greenwald limitini aşmakla kalmıyor, aynı zamanda bu kararsızlıkları kontrol etmek için potansiyel çözümlerin ipuçlarını da veriyor. Tokamak reaktörlerdeki bir diğer zorluk da plazmanın merkez sıcaklığıyla en dış uçlarındaki sıcaklıklar arasındaki dengeyi koruyabilmek. Füzyonu tetiklemek için çekirdeğin kavurucu derecede sıcak (yüz milyonlarca santigrat derece) olması gerekirken, reaktör duvarlarıyla temas halinde olan kenarın ise hasara yol açmayacak kadar soğuk tutulması gerekiyor. Araştırmada bu zorluğun çözümüne dair potansiyel çözümlere değiniliyor.




    Kaynak:https://www.rechargenews.com/energy-transition/-uncharted-territory-dual-fusion-breakthrough-in-generating-denser-and-safer-plasma/2-1-1633987
    Kaynak:https://www.nature.com/articles/s41586-024-07313-3
    Kaynak:https://www.independent.co.uk/tech/nuclear-fusion-plasma-clean-energy-b2534500.html







  • Bütçe azaldığında yada ödenekler kesildiğinde hemen bir eşik daha aşıldı diye haber yaptırıyorlar bu füzyon olayında.

    Olay kağıt üstünde süper birşey ama gerçekte, gerçekleşmesi çok zor bir rüya.

  • "bunu uzun süre korumayı başardı" ne kadar en önemli bilgi bu ama oda yok malesef.

  • 30 sene sonra füzyon evlerinizde. hangi 30 sene olduğunu sormayın yanlız.

  • apulunas kullanıcısına yanıt
    Füzyon gerçekten de "30 sene sonra evlerde" söyleminin vücut bulmuş hali. 60'lardan beri füzyona 30 yıl kaldı. Ama özellikle son 3-4 yıldaki gelişmeler gerçekten umut veriyor. Bu sefer 30 sene sonra evlere geleceğine inanıyorum.

  • "yıldızlara güç veren süreç olan nükleer füzyon"

    Bu füzyon vaadedildiği gibi binlerce GW elektrik gerçekten üretebiliyor olsaydı böyle etkileme amaçlı edebiyata gerek kalmazdı.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Füzyon enerjisi ile neredeyse belki en az otuz yıldır ilgileniyorum. Füzyon teknolojisi insanoğlunun başarabileceği en zor teknolojilerin başında geliyor. Her ne olusa olsun günümüzde elde edilen ilerlemeler gelecek için umut vadediyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi antigravity74100 -- 29 Nisan 2024; 16:47:12 >
  • antigravity74100 A kullanıcısına yanıt
    Fizikçimisiniz

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • 30 yildir füzyonla ilgilenirken

    Füzyon enerjisinde tarihi bir eşik daha aşıldı

  • Bizim bakanlıklığa bağlı kuruluşlarda o ara çay kaşığı neden bu kadar ısınıyor diye düşünen personeller geliyor aklıma 😄

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Füzyon enerjisinde tarihi bir eşik daha aşıldı 

  • Fearless_tr kullanıcısına yanıt
    Bu şekilde de füzyonla ilgilenilebilir, resimde bir gariplik göremedim. Evin rahatlığında bilim yapmak istiyorsa bunda ne sakınca olabilir ki?

  • UmutCAN41 U kullanıcısına yanıt
    Kendi alanımda alaylı fizikçiyim. Projemi başarırsam belki tam anlamı ile fizikçi ünvanı alabilirim. Ezber fizikçi değil fiilen çalışan fizikçiyim. Ezber fizikçi olsaydım eğer fiilen çalışan bir fizikçi olma ihtimalim kalmazdı. Size göre belki ezber fizikçiler gerçek fizikçi anlamına geliyor olabilir. Tercih sizin.

  • Bir 70-80 yılda elektrikli araçlar ekmek yer ondan sonra füzyona geçeriz

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Yıldızların basınç koşulları ve plazma bolluğunda zincirleme ve daimi termonükleer füzyon mevcut. Yeryüzünde taklit edilmesi çok zor haliyle. İnsanoğlu bu çekirdek kaynaşma enerjisini tek seferde ve aniden topluca saldı mı elde edilen hidrojen bombası, yani insanlığın imal ettiği en güçlü bomba. Ama bomba düzeneği değil de bir reaktör yapısı içerisinde kontrollü ve sürdürülebilir biçimde enerji üretmek bambaşka dava. Potansiyelde veya teoride edebiyat parçalama değil yani ama pratiği sıkıntılı.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ezber fizikçi dediğiniz sanırım teorik fizikçi oluyor. Einstein gibi.

    Çalışan fizikçi dediğiniz de deneysel fizikçi.


    Evet, iki grup arasında bir çeşit sevgi/nefret ilişkisi var, ama fizikçi olmayan bir dış gözlemci olarak söyleyebilirim ki, teorik fizikçilerin çalışmaları olmasa, deneysel fizikçiler çok daha verimsiz çalışırdı.

    Her iki grup ta önemli ve birbirini tamamlıyor.

  • Tip-1 medeniyet olma yolunda ağır ağır ilerliyoruz. Ama bizim her şeyden önce çözmemiz gereken çok büyük bir sorun var. Bilgiyi geleceğe aktarmak. Bunun için ya insan ömrünü en azından 200 300 yıla cikarmamiz gerekecek ya da bize bu konuda yapay zeka yardımcı olacak. Çünkü Newton Einstein gibi çok büyük dehalar genç yaşta ölüp gittiler. İnsanlık için büyük kayipti.

  • DH Misafiri D kullanıcısına yanıt

    Teorik fizik alanında matematiksel zarafet ve soyut düzlemde modelleme yeterli deneysel tetkik yöntemleri ortaya konmaksınız çok prim yapıyor ve spekülasyon hatta katıksız metafizik düzeyinde kalıyor. Deneyci veya deneysel fiziğin temsilcilerinin kuramsal fiziği yadırgamaları ve eleştirileri bu sebeple. Ama şu da var; kuramsal fiziksiz de fizik düşünülemez. Bir takım çok önemli fiziksel araştırma programları veya yönelimleri kuramsal fizikten çıkma. Özel ve genel görelilik mesela ışık hızının ölçülen sabitliği veya gravitasyonal etki gibi bir takım deneysel öncüllerden yola çıksa da ve en önemlisi de laboratuvar ortamında ya da astronomik gözlemlerde deneysel bir düzlemde tasdik edilse de bir kuramsal fizik ürünü. Mesela Dirac'ın kuantum mekaniği ve özel rölativistik fiziği matematiğini uzlaştırma çabası çalışması olmadan anti madde düşünülemez. Deneysel fizikçiler açısından ortada böyle bir şey yokken ve hatta gayet saçmasapan bir matematiksel varlıkken kuramsal fizik basitçe anti maddenin varlığını ima ediyordu ve anti maddenin empirik sahada varolduğu anlaşıldı. Karadelikler varlığı da kağıt üstündeydi ama doğada gerçekten benzer şeylerin varolduğu anlaşıldı ve karadelik tekilliği denen şey hala bir muamma. Genel göreliliğin matematiği bu olabilir diyor. Deneysel fizik için ise fiziksel realitede bir sonsuzluk düşünülemez. Ölçülebilir veya bölünebilir bir yönü olmak zorunda. Dolayısıyla kuramsal fizik ile deneysel fiziğin gerilimi bir noktada matematik ile realitenin de bir gerilimi. Mesela Hawking'ın başarılarından birisi - karadelikler bazında - bunu kısmen normalize edebilmesiydi. En ünlü çalışması karadelik gibi esasında soyut rölativistik bir varlığın kuantizasyonunu veya kuantum fiziği ve alanları ile ilişkisini irdeliyordu. Karadeliklerin - en azından başlangıçtaki - soyutluğunun aksine kuantum fiziği ve olguları fazlasıyla deneyseldir. Kuantum fiziği ve ondan çıkan modeller - standart model gibi - gerçeklikle matematiğin eriyip birleştiği bir pota. Deneysel fizikçiler işte bu buluşmayı arıyor. Gene aynı sebeple astronomi ve astrofizikteki önemi ciddi bir biçimde fark edilip yerleşene kadar deneyciler genel göreliliğe biraz burun kıvırdılar. Yaygın bir şekilde araştırmalarında yer alana kadar genel göreliliğe yalnızca özel koşullarda geçerli şık bir matematik ya da geometri diye baktılar.


    Oppenheimer kuramsal astrofizikte belki de çığır açabilecekken kendisini deneysel ve somutçu bir yönelimle atom bombası projesinin direktörlüğünde buldu. Karadelik oluşumunu gösteren astrofizik çalışmasını fazla kuramsal vs diye ciddiye almadı mesela. Kuramsal tarafa fazla kayılmasının ve bundan rahatsız olup daha somut bir şeylere uğraşmaya yönenilmesinin bir sebebi de bu örnekteki gibi çağın teknolojik koşulları. O çağda astronomik gözlem de malzeme bilgisi de şimdiki kadar net değildi. Şimdiki insanlara "kötü örnek" olacak ve onları verimsiz sicim kuramı çalışmalarına hapsedecek kuramsal fizik mucizelerinin potansiyeli de tam anlaşılamamıştı. O zamanlar her şey daha basit ve ilkel olduğu için bu denli derin bir kuramcı versus deneyci kutuplaşması yoktu.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bu durum tamamen toryum ile ilgilidir. Bu tip reaktorler toryum kullanımını arttıracaktır

    Ülkemiz bu teknoloji ye ulasabilmelidir. Son derece hayatıdır.

  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.