Şimdi Ara

- Ekonomik KRİZ kime KRİZ? - (40. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
869
Cevap
6
Favori
28.301
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3839404142
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Mart ihracatı 11.7 milyar doları aştı, ‘Cumhuriyet rekoru’ kırdı

    TİM verilerine göre, yüzde 22.81 artışla 11 milyar 723 milyon dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek mart ihracatı rekoru kırıldı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, aynı zamanda kriz sonrasının ve son 32 ayın en yüksek rakamına ulaşıldığını belirtti.
    NCEKİ gün açıklanan 2010 yılı büyümesinin beklentilerin de üzerine çıkarak, yüzde 8.9’u yakalamasının ardından mart ayı ihracatında da rekor kırıldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, bu yılın mart ayında yüzde 22.81 artışla 11 milyar 723 milyon doları yakalayan ihracat, Cumhuriyet tarihinin en yüksek mart ayı rakamı oldu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Mart ayı ihracat rakamları kriz sonrasının en yüksek rakamları. Son 32 ayın da en yüksek rakamı. Sadece mart ayları göz önüne alındığında Cumhuriyet tarihinin en yüksek mart ayı rakamları. Bir rekordur” dedi. İlk 3 ayda yapılan ihracat yüzde 20.74 artışla 31 milyar 390 milyon dolar olurken, son 12 aylık dönemde bir önceki döneme göre yüzde 15.15 artışla 119 milyar 368 milyon dolarlık ihracata ulaşıldı.

    Otomotiv yine lider

    İhracat rakamlarını Devlet Bakanları Zafer Çağlayan ve Faruk Çelik ile birlikte Bursa’da Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde açıklayan Mehmet Büyükekşi’nin verdiği bilgilere göre, mart ayında en fazla ihracatı 1 milyar 955 milyon dolar ile otomotiv endüstrisi sektörü yaptı. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 1 milyar 430 milyon dolar ile ikinci sırada, çelik sektörü ise 1 milyar 391 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı.
    Ortadoğu ülkelerinde çıkan isyanların Türkiye’nin ihracatını nasıl etkilediğine de değinen Mehmet Büyükekşi, ilk 3 aylık ihracat rakamlarına bakıldığında Ortadoğu ülkelerine ihracatın yüzde 33 artarak, 5.7 milyar dolara yükseldiğini söyledi. İlk çeyrekte Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapılan ihracatın yüzde 72, İran’a yüzde 48, Irak’a yüzde 40, Suudi Arabistan’a yüzde 16 artış gösterdiğini belirten Büyükekşi, şu bilgileri verdi: “Diğer taraftan siyasi karışıklık yaşayan bazı Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine ihracatımız geriledi. Libya’ya yaptığımız ihracat ilk çeyrekte yüzde 43, Mısır’a ve Yemen’e yüzde 24, Tunus’a yüzde 20, Suriye’ye yüzde 5 azaldı. Mart ayı rakamlarına baktığımızda ise, aylık ihracatın Libya’ya yüzde 87, Yemen’e yüzde 63, Ürdün’e yüzde 28, Mısır’a yüzde 27, Bahreyn’e yüzde 22, Suudi Arabistan’a yüzde 11, Cezayir’e yüzde 11 ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne de yüzde 5 azaldığını gördük. Yaptığımız simülasyona göre, eğer Ortadoğu’da bu karışıklıklar yaşanmasaydı ihracatımız bu ay yüzde 22,8 değil, yüzde 29 artış gösterecekti.”

    Çağlayan 1 Nisan’da 23 Nisan sevinci yaşadı

    DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, ihracat rakamlarının ayın ilk gününde açıklanmasına atıfta bulunarak, 1 Nisan şakası yapmadıklarını söyledi. İhracat rakamlarında yakalanan başarının sevincini anlatmak isterken 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı şiirin sözlerini, 1 Nisan’la karıştırdı. Çağlayan, “Biz kriz öncesi döneme 2010-2011’de döneceğimizi söylemiştik. GSMH’da 736 milyar doları yakaladık ve şimdi ihracatımızı kriz öncesine, 132 milyarın da üzerine çıkaracağız. Size 1 Nisan şakası yapmadım.Hani derdik, hatırlıyor musunuz? ‘Bugün 1 Nisan neşe doluyor insan.’ Hakikaten çok neşeliyiz” dedi.

    Artık zamanı geldi, Türk markalı otomobil üretelim

    BURSA’daki otomotiv sektörünün önemine değinen Mehmet Büyükekşi, otomotiv sektörünün 2023 ihracat hedefinden de söz etti. Otomotiv sektörünün 2023 ihracat hedefi 75 milyar dolar olduğunu hatırlatan Büyükekşi, “bu hedefi yakalarsak dünya ticaretinden aldığımız payı, yüzde 2.40’a çıkaracağız. Artık Türk markalı otomobil üretme zamanı geldi” dedi.

    kaynak : hürriyet




  • Sevgili Chakra,

    2010 Şubat ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %70,2 iken, 2011'in ilk 2 ayında bu oran %57,7'ye düştü. Sizce bunun anlamı nedir? Bu konuda da bir yorumunuz var mı?

    Yoksa, krediyle Ferrari aldık diye sevinelim mi? Tabii öğretmen maaşına sahipken...
  • Birisi de bugünkü Hürriyet gazetesindeki Ege Cansen yazısını koysun da son 8 -9 yılımızın basit matematiği ne der bir baksak? Ülkemin bamya ihracatı yapıp ihracatı on bin dolardan yirmibine çıkınca memleket kalkınıyor demeci veren dahi ve yalaka iş adamlarından doğrusu ben bıktım!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Sevgili Chakra,

    2010 Şubat ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %70,2 iken, 2011'in ilk 2 ayında bu oran %57,7'ye düştü. Sizce bunun anlamı nedir? Bu konuda da bir yorumunuz var mı?

    Yoksa, krediyle Ferrari aldık diye sevinelim mi? Tabii öğretmen maaşına sahipken...



    Haberde ihracat cumhuriyet tarihi rekoru kırıyor içeriği var, ithalat rekor kırdı yazmıyor. Veya ithalat hız kesti de denilmiyor. Sadece ihracata yönelik bir tesbit var. Ama siz bunu nasıl boşa çıkarabilirim, nasıl gölgede bırakabilirim çabası içinde hemen başka rakamlar bulma çabasına giriyorsunuz. Bizim ihracatımız bu kadar artarken ithalatımız da aynı süratle düşse sanırım bir mucizeyi gerçekleştirmiş oluruz. Hepsi birden olmuyor. Bakarsınız zamanla onu da yaparlar. Veya bahsettiğiniz oranı aklınızdaki rakama çekebilecek bir siyasi parti varsa onu da yazın bilelim. Kadrosu kimlermiş, nasıl daha iyisini yaparlarmış bakalım. Geçmişte neler yapmışlar onu da konuşalım.
    Şimdi oturup ihracat tarihi rekor kırdı diye ağlayacak halimiz yok.

    Son olarak; öğretmen maaşı ile ferrari alamazsınız. Zaten bu ülkenin en büyük dertlerinden birisi de tüketim çılgınlığı ve karşılığı olmadan yapılan harcamalardır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    Haberde ihracat cumhuriyet tarihi rekoru kırıyor içeriği var, ithalat rekor kırdı yazmıyor. Veya ithalat hız kesti de denilmiyor. Sadece ihracata yönelik bir tesbit var. Ama siz bunu nasıl boşa çıkarabilirim, nasıl gölgede bırakabilirim çabası içinde hemen başka rakamlar bulma çabasına giriyorsunuz.



    Adamda akıl varsa ve bu dezenformasyon haberini yemiyorsa suç mu işlemiş oluyor?
    Bu kadar avamlaşmak, önüne sunulan çöp bilgileri doğru diye yemek zorunda mı herkes?
    Eleştirilecek olan bu yalanları yutmayanlar değil, koyun gibi silip süpürenlerdir.

    Burası KB, burada akıl ve bilgi esastır. Konudışı size daha uygun gibi duruyor.
  • Ankara'da yaşıyorum,çamaşır makinesi satan adam dükkanın önüne elbise dizmiş satmaya çalışıyor,bakkal çuvalla patates getirmiş satmaya çalışıyor,telefoncular korsan forma satıyor,ekmek alamayan işsiz olan ve borcu olan insanlar tanıyorum.Türkiyenin durumu hep kötüydü de gerçekten bir kriz içerisinde oldugumuzu düşünüyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    Haberde ihracat cumhuriyet tarihi rekoru kırıyor içeriği var, ithalat rekor kırdı yazmıyor. Veya ithalat hız kesti de denilmiyor. Sadece ihracata yönelik bir tesbit var. Ama siz bunu nasıl boşa çıkarabilirim, nasıl gölgede bırakabilirim çabası içinde hemen başka rakamlar bulma çabasına giriyorsunuz.



    Adamda akıl varsa ve bu dezenformasyon haberini yemiyorsa suç mu işlemiş oluyor?
    Bu kadar avamlaşmak, önüne sunulan çöp bilgileri doğru diye yemek zorunda mı herkes?
    Eleştirilecek olan bu yalanları yutmayanlar değil, koyun gibi silip süpürenlerdir.

    Burası KB, burada akıl ve bilgi esastır. Konudışı size daha uygun gibi duruyor.







    Kimin nereye uygun olduğunu belirlemek sizin haddiniz değildir. terbiyesizliğe gerek yok.
    Koyun benzetmesini de size iade ediyorum.
    Ben kimseye saygısızlık yapmıyorum ama işine gelmeyen şeyleri okuyunca şirazeden çıkıp küfesinde taşıdığı hakaretleri yağdıran sizin gibiler fikir yerine ancak onu sunuyor ve saygısızlık yapıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    Haberde ihracat cumhuriyet tarihi rekoru kırıyor içeriği var, ithalat rekor kırdı yazmıyor. Veya ithalat hız kesti de denilmiyor. Sadece ihracata yönelik bir tesbit var. Ama siz bunu nasıl boşa çıkarabilirim, nasıl gölgede bırakabilirim çabası içinde hemen başka rakamlar bulma çabasına giriyorsunuz.



    Adamda akıl varsa ve bu dezenformasyon haberini yemiyorsa suç mu işlemiş oluyor?
    Bu kadar avamlaşmak, önüne sunulan çöp bilgileri doğru diye yemek zorunda mı herkes?
    Eleştirilecek olan bu yalanları yutmayanlar değil, koyun gibi silip süpürenlerdir.

    Burası KB, burada akıl ve bilgi esastır. Konudışı size daha uygun gibi duruyor.







    Kimin nereye uygun olduğunu belirlemek sizin haddiniz değildir. terbiyesizliğe gerek yok.
    Koyun benzetmesini de size iade ediyorum.
    Ben kimseye saygısızlık yapmıyorum ama işine gelmeyen şeyleri okuyunca şirazeden çıkıp küfesinde taşıdığı hakaretleri yağdıran sizin gibiler fikir yerine ancak onu sunuyor ve saygısızlık yapıyor.



    O zaman sessizce izlemek ve kendinizi geliştirmek düşer. Karşınızdakileri akıldışı ithamlarla "neden böyle düşünmüyorsun" diye itham edemezsiniz. Ederseniz hak ettiğiniz yanıt verilir. Bu saygısızlık değildir gerçekçiliktir. Asıl saygısızlık akıldışılığı gerçek diye dayatmaktır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    Haberde ihracat cumhuriyet tarihi rekoru kırıyor içeriği var, ithalat rekor kırdı yazmıyor. Veya ithalat hız kesti de denilmiyor. Sadece ihracata yönelik bir tesbit var. Ama siz bunu nasıl boşa çıkarabilirim, nasıl gölgede bırakabilirim çabası içinde hemen başka rakamlar bulma çabasına giriyorsunuz.



    Adamda akıl varsa ve bu dezenformasyon haberini yemiyorsa suç mu işlemiş oluyor?
    Bu kadar avamlaşmak, önüne sunulan çöp bilgileri doğru diye yemek zorunda mı herkes?
    Eleştirilecek olan bu yalanları yutmayanlar değil, koyun gibi silip süpürenlerdir.

    Burası KB, burada akıl ve bilgi esastır. Konudışı size daha uygun gibi duruyor.







    Kimin nereye uygun olduğunu belirlemek sizin haddiniz değildir. terbiyesizliğe gerek yok.
    Koyun benzetmesini de size iade ediyorum.
    Ben kimseye saygısızlık yapmıyorum ama işine gelmeyen şeyleri okuyunca şirazeden çıkıp küfesinde taşıdığı hakaretleri yağdıran sizin gibiler fikir yerine ancak onu sunuyor ve saygısızlık yapıyor.



    O zaman sessizce izlemek ve kendinizi geliştirmek düşer. Karşınızdakileri akıldışı ithamlarla "neden böyle düşünmüyorsun" diye itham edemezsiniz. Ederseniz hak ettiğiniz yanıt verilir. Bu saygısızlık değildir gerçekçiliktir. Asıl saygısızlık akıldışılığı gerçek diye dayatmaktır.





    Halen haddinizi aşıyorsunuz. ben burada kimseye kişisel saldırı yapmıyorum, kişisel yazmıyorum. Siz veya sizin gibiler ise işinize gelmediği an kendinize yakışan şekilde haddinizi aşıyor, kişisel saldırıya geçiyor, hakaret ediyorsunuz. Burada hep sizin gibilere müsamaha gösterilmiş. Bundan cesaret alıyorsunuz, istediğiniz gibi hakaret edip,saldırıp, at koşturuyorsunuz.
    Kimin ne yazacağı, sessiz kalıp kalmayacağını belirlemek sizin haddiniz değildir. Siz kendinize yoğunlaşın. Kendinizi geliştirin gibi bir terbiyesizliği ben yapmıyorum. Kimin neyi geliştirmesi gerektiğini çok iyi biliyorum.
    Sizin gibi düşünen, çok keskin düşünceleri olan pek çok üye var ama hiç biri kişisel saldırı yapmıyor, hakaret etmiyor. Bu da sizin fakınız olsa gerek. Sonra da utanmadan size konu dışı yakışır diyorsunuz. Kime ne yakıştığı ortada.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra
    Ama siz bunu nasıl boşa çıkarabilirim, nasıl gölgede bırakabilirim çabası içinde hemen başka rakamlar bulma çabasına giriyorsunuz.


    Bu sallamaları, bu tacizi yapan kim?
    Bunları yapıp yanıtını alınca hebele hjübele yapan kim?
    Kim saygısız, kim hadsiz?
    Börtü böcekten rahatsız olan bir doğa düşkününden başkaca bir şey beklenemez ya neyse...
  • Bir buyugum soyle demisti.

    Kriz filan yok keriz var.
  • malum partinin partizanlarıyla tartışma içine girmeyeniz sayın lehrer...
    biat etme kültürüyle büyümüş insanlardan objektiflik bekleyemezsiniz...
    onların icin dogru yada yanlış olasılıgı yoktur..mutlak dogru vardır!
  • Sevgili Chakra, sanırım bana da cevap hakkı doğmuş.

    Sorunun asıl kaynağı, dezenformasyondur. Yani ben hiçbir zaman bu ülkede ihracat rekoru kırılmadı demedim. Ya da iktidar partisi döneminde GSMH artmadı demedim. Ancak, bazı gerçekler var ve siz sanırım iyi niyetli olarak bu gerçekleri birtürlü kabullenmek ve kabullendirmek istemiyorsunuz. Sizin gibi bu rakamları günü gününe takip eden bir insan, nasıl olur da geçen ay çıkan ve bizim için asıl sorunu teşkil eden dış ticaret açığındaki rekoru görmez? Eğer gördüyse, neden paylaşmaz? Okuduğunuz gazetelerde sadece iktidarın başarıları çıkmıyor, bunların yanısıra içine düştüğümüz girdap ile ilgili haberler de var ve sizi itham etmek istemiyorum, ama "Propaganda" sonucuna varan şekilde iktidarı olumlu gösterecek herşeyi burada paylaşıyorsunuz.

    Konunun özü, bana göre hatanız objektif olamamanız. Nedeni ister çıkar olsun, ister saf duygular olsun, matematik var. Dış ticaret açığımız rekorlar kırarken, ithalat katlanarak artarken, siz sadece ihracatta rekor kırdık diye ortaya çıkarsanız, ben de siz haklı olduğunuzu ama bunun yanısıra çok daha kötü bir durumda olduğumuzu söylerim. Sizin söylediğiniz doğru, ihracat artışımız çok ciddi, ama dış ticaret açığımız rekor seviyede. Yani, gripten kurtulduk ama kanser olduk. Siz ise yakınlarınıza bu ikisini bildiğiniz halde, sadece gripten kurtulma başarısından bahsediyorsunuz.

    Bu gemi batınca, emin olun siz de batacaksınız. Savunduğunuz görüş (ki aslında ortada bir görüş de yok. Kemal Derviş'in IMF'den paket olarak getirdiği uygulamalar var) çöktüğünde, altında kalmayacağınızı sanıyorsanız, size küçük bir örnek vereyim;
    2001 krizi sırasında bir televizyon kanalı, sokaktaki insanlarla röportaj yapıyordu ve orta yaşlı bir adamı göbek atarken gördüler. Yanına gidip, neden göbek attığını sordular. Adam cebinden 100 dolar çıkardı ve parasının değerinin ikiya katlandığını söyledi. Bunun söyleyen adam SSK'dan emekliydi.

    Sonuçta, şu anda göbek atanlar için de durum aynıdır. Benim herhangi bir siyasi parti ile ilişkim yok ve hiçbir zaman da olmasını istemiyorum, çünkü onlar orada olabilmek için ciddi yatırımlar yapan insanlar ve o yatırımları da bir şekilde çıkarmak zorundalar. Ne sizin fanatizm seviyesinde bağlı olduğunuz parti, ne de başkalarının babaları oy vermiş diye oy vermeye devam ettikleri partiler beni bağlamaz. Çünkü o partilerin başlarındakilere asla ama asla zarar gelmez. Bana gelir. Bunu kabul edin ya da etmeyin. Fukara avuntusundan ileri gitmeyen mutluluklarla bu ülke ayakta duramaz.




  • ithalatı karşılama oranımız düşüyor hmm, o zaman ekonomi iyi ellerde.
  • Türkiye'de mart ayı itibariyle yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında (TÜFE) yüzde 3,99, üretici fiyatlarında (ÜFE) yüzde 10,08 arttı.Enflasyon böylece 1970 Haziran ayında bu yana ilk kez yıllık bazda yüzde 4'ün altına indi.



    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2011 Mart ayında aylık bazda enflasyon TÜFE'de yüzde 0,42, ÜFE'de ise yüzde 1,22 artış gösterdi. TÜFE'de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,99, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7,29 artış meydana geldi.

    Piyasada mart ayına ilişkin TÜFE beklentisi yüzde 0,65-0,75, ÜFE beklentisi yüzde 1,30 dolayında idi. Merkez Bankasının mart ayı ikinci anketinde ise geçtiğimiz ayla ilgili TÜFE beklentisi yüzde 0,73, 12 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi de yüzde 6,85 olarak belirlenmişti. Buna göre TÜFE de ÜFE de piyasa beklentilerinin altında gerçekleşmiş oldu.

    Bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE'de en yüksek artış yüzde 8,01 ile lokanta ve oteller grubunda gerçekleşti. Ana harcama grupları bazında yıllık bazda TÜFE çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 7,86, ulaştırmada yüzde 6,91, ev eşyasında yüzde 6,11, giyim ve ayakkabıda yüzde 5,43, konutta yüzde 4,57, eğitimde yüzde 4,28 arttı.

    Yıllık TÜFE haberleşmede yüzde 4,17, eğlence ve kültürde yüzde 2,19 ve alkollü içecekler ve tütünde yüzde 1,49 oranında düştü.

    Martta endekste yer alan 445 maddeden, 67'sinin ortalama fiyatında değişim olmadı, 272 maddenin ortalama fiyatında artış, 106 maddenin ortalama fiyatında ise düşüş gerçekleşti.

    -ÜFE-

    2011 yılı Mart ayında aylık bazda ÜFE yüzde 1,22, yıllık bazda yüzde 10,08 ve on iki aylık ortalamalara göre de yüzde 9,36 arttı.

    Aylık değişim tarım sektöründe yüzde 0,68, sanayi sektöründe yüzde 1,34 olarak gerçekleşti.

    Tarım sektörü endeksi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,54, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 18 arttı. Sanayi sektörü endeksinde ise 2010 yılının mart ayına göre yüzde 9,98, on iki aylık ortalamalara göre de yüzde 7,54 artış meydana geldi.

    Bir önceki aya göre sanayi endeksi alt sektörlerinde, en yüksek aylık artış yüzde 15,06 ile metal cevheri, yüzde 9,08 ile kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, yüzde 6,88 ile ham petrol ve doğal gaz çıkarımı, yüzde 3,52 ile kağıt ve kağıt ürünleri imalatı, yüzde 2,94 ile tekstil ürünleri imalatı, yüzde 2,62 ile deri ürünleri imalatında görüldü.

    Bir önceki aya göre mart ayında tıbbi hassas ve optik aletler imalatı yüzde 1,02, giyim eşyası imalatı yüzde 0,89, mobilya imalatı yüzde 0,82, iletişim teçhizatı imalatı 0,57, elektrik gaz üretimi ve dağıtımı yüzde 0,45 geriledi.

    2011 Mart ayında ÜFE endeksinde yer alan 785 maddeden 161'inin ortalama fiyatlarında değişim olmadı, 439 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 185 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.

    -ÖZEL KAPSAMLI TÜFE GÖSTERGELERİ-

    Mart ayına ilişkin özel kapsamlı tüketici fiyatları endeksi göstergelerine bakıldığında, ''çekirdek enflasyon'' yerine açıklanan TÜFE göstergeleri martta aylık bazda mevsimlik ürünler hariç yüzde 0,69, işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 0,70 arttı.

    Fiyatlar, enerji hariç yüzde 0,26, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç yüzde 0,56, enerji, alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç yüzde 0,27, enerji, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve fiyatı yönetilen, yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç yüzde 0,30 arttı.

    Enerji, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve fiyatı yönetilen, yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç ve işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 0,66, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç, alkollü içkiler, tütün ürünleri ile altın hariç yüzde 0,57, enerji hariç gıda ve alkolsüz içecekler alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç fiyatlarda da yüzde 0,59 artış gerçekleşti.

    Yıllık bazda özel kapsamlı tüketici fiyatları endeksi göstergelerine bakıldığında ise ''çekirdek enflasyon'' yerine açıklanan TÜFE göstergeleri geçen ay,mevsimlik ürünler hariç yüzde 4,22, işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 4,54, enerji hariç yüzde 3,47, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç yüzde 4,03 arttı.

    Fiyatlar enerji, alkollü içkiler ve tütün ürünleri hariç yüzde 3,89, enerji, alkollü içkiler ve tütün ürünleri hariç ve fiyatları yönetilen, yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç yüzde 3,99, enerji ve alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç ve fiyatları yönetilen, yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç ve işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 4,82, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç ve alkollü içkiler, tütün ürünleriyle altın hariç yüzde 4,27, enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç yüzde 3,77 artış gösterdi


    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1117109&title=enflasyonda-tarihi-rekor




  • Kişi başına milli gelir 8 yılda 7 bin 600'den 10 bin 80 dolara çıktı

    MİLLİ gelir istatistikleri açıklandı. 2010 yılında Türkiye'nin milli geliri, 2009 yılına kıyasla yüzde 8.9 büyümüş.
    Bu, tek başına bakılırsa son derece iyi bir sonuçtur. O kadar iyi bir sonuçtur ki; konumları itibariyle iyimser olması gereken ve genellikle yüksek beklenti açıklayan hükümetin hayal ettiğinden bile yüksektir. Ne bütçede ne de “Orta Vadeli Programda” böyle bir büyüme öngörülmemişti. Bu büyümeye “kontrolsüz büyüme” de veya ekonomide “istenmeyen ısınma” denebilir. Hepimizin bildiği gibi bu büyümenin en önemli sebebi, ülkemize giren yabancı paradır. Şu sıralarda bu kontrolsüz büyümenin, daha doğrusu büyümeyi tetikleyen cari açık artışının “finansal istikrarsızlık” yaratmasından ürken Merkez Bankası, milli gelir artışını yavaşlatıcı önlemler almaktadır. Bu önlemler bankaların kârını azaltacağı için bankacılar isyanları oynamaktadır. Ne olursa olsun, 2010 milli gelirin rekor düzeyde büyümesi sevinilecek bir şeydir.
    ¡ ¡ ¡
    Milli gelir, ulusal parayla ve cari fiyatlarla ölçülür. Sonra sabit fiyata dönüştürülür. Bir önceki yılın sabit fiyatlarla hesaplanmış milli gelir toplamına bölünerek, büyümenin yüzdesi bulunur. Bir ülkenin milli gelirini toplam veya kişi başına olarak, diğer ülkelerle kıyaslamak için, ulusal parayla hesaplanan milli gelir rakamları, “Amerikan Doları”na tercüme edilir. Bu uzun yıllardır böyle yapılmaktadır. Akla niçin Euro'ya tercüme edilmiyor sorusu gelebilir. Bu doğru bir sorudur. Çünkü ABD Doları ciddi şekilde değer kaybeden bir para birimidir. Bu yüzden dolarlı ölçümler bazen kafa karıştırmaktadır. Bu sorun özellikle Türkiye için geçerlidir.
    ¡ ¡ ¡
    AKP, 2002 yılı son baharında iktidara geldi. Dolayısıyla AKP'nin ilk iktidar yılı 2003'tür. 2002 yılı sonuçlarına AKP'nin olumlu veya olumsuz bir katkısı yoktur. 2002'den AKP sorumlu değildir. 2003 ile 2010 arasında (2010 dâhil) AKP 8 yıldır iktidardadır. Bu sekiz yılda sabit fiyatlarla Türkiye'nin milli geliri toplam olarak yüzde 45.7 artmıştır. Yine bu son 8 yıl içinde Türkiye'nin nüfusu yılda yüzde 1.2 arttığı varsayımına göre yüzde 10 büyümüştür. Milli gelir artışı yüzdesi, nüfus artış yüzdesine bölünürse kişi başına milli gelir artışı oranı bulunur. Bu işlemi yapınca (1.457 bölü 1.1) sonuç 1.325 çıkmaktadır. Yani Türkiye'de kişi başına milli gelir 8 yılda yüzde 32.5 artmıştır. Buraya kadar kimsenin itiraz edeceği bir şey olamaz.
    ¡ ¡ ¡
    2010 yılının TL'li kişi başına milli gelir rakamının ABD Dolarına tercüme edilmesiyle bulunan büyüklük 10 bin 79 dolardır. Yukarıdaki paragrafta 8 yıllık AKP iktidarında kişi başına milli gelirin yüzde 32.5 arttığını hesaplamıştık. 2010 yılına ait kişi başına milli gelir rakamı olan 10 bin 79 dolar, 1.325'e bölünürse 7 bin 606 çıkar. İşte bu, AKP iktidara gelmeden önceki 2002 yılının kişi başına milli gelirinin “ABD DOLARININ BUGÜNKÜ SATIN ALMA GÜCÜ” ile hesaplanmış büyüklüğüdür. 2002 yılında ABD Doları'nın gerek dünyada gerekse Türkiye'deki satın alma gücü bugünkünden fazlaydı. Toplam veya kişi başına milli gelirin dolara tercümesinin doğru yöntemi yukarıda yapılan hesaptır. Cari kurlarla dolara dönüştürme yanlıştır.
    Son Söz: Dikkat et; seni hesapla aldatmasınlar.

    Kimse koymayınca iş bana kaldı! Ege Cansen'in birkaç gün önceki yazısı Hürriyet Gazetesindeki. Sık sık görüşlerinden hoşlanmam ama genellikle yazısının sonuna eklediği Son Söz'lere katılırım.
    Aldatma hesaba kadar girdiyse bu milletin işi çok zor galiba!




  • Neremiz Büyük?..


    Türkiye’nin “büyüdüğünü” ilk duyduğumda küçüktüm…

    Büyüdü…

    Büyüdü…

    Ve…

    189 ülke arasında:

    Gelişmişlikte 83’üncü…

    Refahta 80’inci…

    Yaşanabilirlikte 58’inci
    sırada Türkiye…

    *

    Önceki gün Başbakan, “İşte hızla büyüyerek 16’ncı ülke olma noktasına geldik” dediğinde ve dinleyen kalabalık, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye havaya zıpladığında bunlar geçti aklımdan…

    Neremiz büyüdü?..

    Tamam…

    Plazalar büyüyor, aynalı gökdelenler büyüyor, borsa büyüyor, yabancı sermaye büyüyor, döviz büyüyor, holdingler büyüyor, yeşil sermaye büyüyor…

    Cipler büyüyor…

    Harem-selamlık havuzlu villalar büyüyor…

    Gemicik gemi olmuştur…

    Mısır taneleri büyüyor…

    Tavuk yemi…

    Yumurtalar…

    Mücevheratçılar büyüyor…


    *

    Ama 189 ülke arasında Türkiye:

    Yoksulluk sıralamasında, 56’ncı…

    Beslenmede, 73’üncü…

    Kişisel alım gücünde, 61’inci…

    Gelir dağılımında, 131’inci…

    Çocuk sağlığında, 97’nci…

    Haliyle insan ömrü ortalamasında, 98’inci…

    İnsan haklarında, 78’inci…

    Can güvenliğinde, 65’inci…


    *

    Kimse televizyonlara çıkıp da ya da gazetede manşeti çekip “Neremiz büyük” diye soramıyor da…

    Suspus arkadaşlar…

    Çünkü…

    189 ülke arasında:

    Basın özgürlüğünde, 106’ncı sırada memleket…


    *

    Normal demokrasilerde olduğu gibi, bu toplumun “Ülke zenginse ben niye fakirim?” diye bir kez olsun başını kaldırıp sorması gerekmez mi?..

    Ama…

    189 ülke arasında:

    İnsani gelişmede, 83’üncü sırada Türkiye…

    Demokraside ise 89’uncu

    *

    Ne yapacaksınız…

    Belki de milletin durumu iyi de…

    Vatandaşın bundan haberi yok…


    Bekir Coşkun




  • quote:

    Ortalama yıllık hanehalkı kullanılabilir geliri 21 293 YTL’dir.

    Türkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 21 293 YTL iken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 9 396 YTL’dir.

    İstanbul Bölgesi 12 795 YTL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumundadır. Bunu, 11 501 YTL ortalama gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izlemektedir. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 4 655 YTL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir.

    Toplam gelir içinde en fazla pay maaş-ücret gelirlerine aittir.

    Maaş-ücret gelirleri % 42,9’luk oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahiptir. Bunu % 20,4 ile müteşebbis gelirleri izlemektedir. Müteşebbis gelirlerinin % 73,7’si tarım-dışı sektörden oluşmaktadır.

    2008 yılı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, bir önceki yıla göre maaş-ücret gelirlerinin payında 1 puanlık bir artış, müteşebbis gelirlerinin payında ise 2 puanlık bir azalış olmuştur.

    Sosyal transferler içinde emekli ve dul-yetim aylıklarının
    oranı % 93,6’dır.

    Sosyal transferlerin % 93,6’sını emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturmaktadır. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde % 18,3’lük paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı % 1,3’tür.

    Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplardan ilk yüzde 20’lik grupta sosyal transferlerin payı % 3,6, son yüzde 20’lik grupta % 45,2 olarak tahmin edilmiştir. Emekli ve dul-yetim aylıkları hariç diğer sosyal transferlerin oranı aynı gruplarda sırasıyla % 24 ve % 21,2’dir.

    Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre nüfusun
    % 17,1’i yoksulluk sınırının altındadır.

    Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri kullanılarak çeşitli göreli yoksulluk sınırları (eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin % 40, % 50, % 60 veya % 70’ine göre) hesaplanmaktadır.

    Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin % 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun % 17,1’i, yoksulluk riski altındadır. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran % 15,4 iken, kırsal yerlerde % 16,1’dir.

    Nüfusun yaşam koşulları göstergeleri

    Kurumsal olmayan nüfusun;

    • % 60,8’i kendilerine ait konutta oturmaktadır.
    • % 42,2’sinin konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunlar söz konusudur.
    • % 42,9’unun oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşanmaktadır.
    • % 59,3’ünün hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) bulunmakta, bu borç ödemeleri, % 29,3’ünün hanesine çok yük getirmektedir.
    • % 87,4’ü “evden uzakta bir haftalık tatili”, % 62,5’i “beklenmedik harcamalarını” ve % 82,1’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamamaktadır.


    Kaynak: Tuik




  • 2002 de vatandaşın bankalara borcu 4milyar dolardı, şimdi 160 milyar civarı.sağlık sektöründen bir olarak konuşuyorum antidepresanlar artık insanlara fayda etmemektedir.işin gizlisi doğrusu bir amerikan planı olan mortgage benzeri bir planla insanımız on yıllarını ipotek altına almış sözde araç ve ev sahibi olmuştur.bankalar bir yılda yirmi milyar tl kazanmıştır.ama emekli babam(12.000)iş günü ödemiş,1050 tl almaktadır.insanımız işimi kaybedip ödememi aksatırım korkusuyla sözde istikrarı desteklemektedir.gerçi başka şansıda yoktur.borçla hiç bir şey almamak lazım.
  • Sıcak parayla ekonomiyi şişiriyorlar sonrada GSYH de dünyada şu sıradayız diye hava atıyor şakirtler..
  • 
Sayfa: önceki 3839404142
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.