Şimdi Ara

Duygularımızla Hareket Etmemiz Marifet Midir Yoksa Zayıflık Mıdır? (konuyu okumadan cevaplamayın)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
243
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Çoğu kişi duygularıyla hareket etmeyi, düşünmeyi marifet sayıyor. Çoğu kimsenin duygusallık gösterdiği bir konuda çıkıp sağduyunun gerektirdiği bir açıklama yaptığın zaman hemen "Sen insan değilsin, senin insanlığın bitmiş!" gibi söylemlerle saldırıyorlar. Hatta sırf bu linçi yememek için görüşünüzü ifade etmekten kaçındığınız olmuştur illa ki. Bugün giriş seviye anatomi dersinde öğrendiğiniz ilk şeylerden biri insanı diğer canlılardan ayıran şeyin duyguları değil, düşünme yeteneği olduğudur. Çünkü beynimiz diğer canlılardan farklı bir şekilde gelişmiştir. Elbette duygularımız bizim için vazgeçilmez bir unsur. Duygularımız olmasaydı hayat daha sıkıcı bir yer olurdu ama duygularımız bize genelde hata yaptırır. Duygularımızı da işe koşacağız ama önüne de aklımızı koyacağız. Bunlar birbiriyle uyum içerisinde çalışabilir ama ola ki ikisi kendi arasında çatışırsa üstün gelen taraf akıl olmalıdır.


    Sağduyuyla düşünmüş liderler, iş adamları, komutanlar hatta daha da geniş alalım ve toplumlar diyelim, tarihte hep daha başarılı olmuş ve bugün de başarılı olmaya da devam etmekteler. Bugün gündemdeki tüm olaylara bakın. Sonra düşünün neden böyle oldu diye. Bu olayın en temeli neye dayanmakta diye bir düşünün. Bugün inanılmaz derecede bir romantizm hakim ve yükselişte. Realist ve rasyonalist insanlar bir insta gönderisinin altında bile linç yiyor. Her yerde duyar kasanlar vs. inanılmaz yani.








  • Rasyonaliteye duygulara nazaran ama duyguları da hiçe saymadan öncelik vermek makul bir fikir ama sürekli rasyonaliteye telkin edici vaazlarda bulunmak bence manasız bir çaba, büyük bir ahlakçı yanılgısı veya sendromu. Çünkü Nietzsche'nin dediği gibi davranış çoğu zaman bilgiyi (nasıl davranılması gerektiğine dair etik kodu, normatif yargıyı) izlemez. Akıl kendi başına büyük bir güç ama tabiatta belirli sınırları var. Akıldan istifade eden bu güçten istifade eder, etmeyen de basitçe etmez ve telkinle böylesi etkili bir aygıta başvurması veya bu aygıtı öncellemesi sağlanamaz. Bu durumda kendisi akıl etmelidir...


    Ve bence aklın en büyük olayı hayatımızı düzenleme ve öngörme yetisi vermesi. Hayatı kolaylaştıran bilginin ve teknolojinin biçimlendirilmesini sağlaması. Aklını yerinde biçimde kullanan insanlar kullanmayan insanlardan o sebeple - evrimsel adaptasyon manasında - daha güçlü ve üstün. Yoksa aklın da diğer dürtülerin yanında öyle çok da özel bir olayı yok. Akıl kendi kendisini farklı farklı şablonlar doğrultusunda düzenleyebilen ve soyutlama yoluyla çok yönlü ele alma becerisi gösteren dinamik bir içgüdü setinden ibaret. Yine de "aklımız var" diye kendimizi diğer organizmaların yanında özel bir şey zannediyoruz ama - evrimsel açıdan - değiliz. Akıl sadece biz insanlar açısından, adaptasyonun "akıl" denilen kulvarında özelleşmiş olduğumuz için önemli. Bizim gibi soyunu devam ettirebilen ve el yapımı teknoloji ile değil de özel hücre zarı ve diyeti sayesinde volkan kraterinde dahi yaşayabilen bir bakteriden temelde farkımız yok. Akıl sadece ve sadece (buna hepsi dahil olmamak üzere diğer türlerdeki vaziyetten farklı olarak) hayatta kalmamıza yardımcı olduğu için uzmanlaştığımız, adaptasyon sağlayıcı spesifik bir evrimsel kulvar. Sürekli büyük felaketlere yol açtığımız için de akıl konusunda ne kadar "uzman" olduğumuz da tartışılır. Belki de kendi felaketlerini hazırlamayan ve karşılaştıkları zorlukları kolayca alt eden ahtapotlar akıllarını insanlardan daha yerinde kullanıyorlardır kim bilir!


    Bizim "kültürel varlıklar" da olmamız meseleyi çok çetrefilleştiriyor. Ama insan olmak güzel. İyi ki sofistike bir aklım var. Varoluşu muhakeme edebiliyorum. Evrende veya doğada bir unsur olarak evreni veya tabiatı düşünebiliyorum. Yüklediğim değeri derecelendirebiliyor, adlandırabiliyorum. Düşüncemi ve algımı algılayıp irdeleyebiliyorum.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Marifet olduğu yerler de var zayıflık olduğu yerler de var. Diyelim bir arkadaşımızın babası öldü, ona gidip de baban kötü bir insandı ve cehennemi hak etti vb gibi bir ifade saçma olmaz mı? Başın sağolsun deyip onun yanında olup onun acısını hiç hissetmesen de ona değer verdiğini göstermek marifettir bence. Tamam belki adam kötü birisiydi ama bu gerçeğin söylenmesi kime ne kazandıracaktır?


    Diyelim bize değer vermeyen bir insanı seviyoruz ve bizi bu kötü etkiliyor ancak duygularımıza öyle kapılmışız ki mantık devre dışı kalmış. Bu durumda ise duygular temiz ve güzel olsa da bunu yok yere devam ettirmek ve mantıksız hareket etmek bir zayıflıktır.


    Ayrıca (duygusuzca) mantıklı hareket etmek neye göre mantıklı bunu da irdelemek lazım. Karşıdaki insanın/toplumun istemediği bir şey bizim için doğru olan da olsa onlara bunu zorla yaptırmak mantıklı mıdır?


    Abes bir örnek vereyim. Hitler Almanya'yı ihya etti kısa süre içerisinde. Bir çok devlet ile aynı anda savaşmak zorunda kalmasa idi büyük ihtimalle eninde sonunda tüm devletleri teker teker devirecekti. Hitler bu süreçte Alman ekonomisini millileştirmek için ülkedeki Yahudileri yok etti. Alman devleti için mantıklı olan bir şeyi yaptı diyebiliriz duygusuzca. Peki ölen milyonlarca Yahudi için duygulanmaması mı gerekir bir Alman'ın veya herhangi bir insanın?


    Bununla beraber bizim toplumumuz daha çok duygulara değer verir. Yani duygusal olarak yaklaşabilen insanlar diğerleri üzerinde daha etkili olmuştur hep. Mantık bizim toplumumuzda çok beğenilen bir olgu değil. Bunun sıkıntısını ben de çokça yaşarım. Beni duygusuz olmakla suçlayan çok kişi olmuştur halbuki kendisi asıl mantıksız. Duygularımı göstermeden mantıklı olan doğru olandır diye yaptığım eylemlerde ben de bir çok kez tepki ile karşılaştım, bu ülkede yaşamanın bir sonucu bu maalesef.


    Bu arada House M.D. dizisini(Amazon prime içerisinde var) izlemeni öneririm şayet izlememişsen. Oradaki ana karakter bence bu soruyu çok güzel açıklayan birisi.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: torlofan

    Marifet olduğu yerler de var zayıflık olduğu yerler de var. Diyelim bir arkadaşımızın babası öldü, ona gidip de baban kötü bir insandı ve cehennemi hak etti vb gibi bir ifade saçma olmaz mı? Başın sağolsun deyip onun yanında olup onun acısını hiç hissetmesen de ona değer verdiğini göstermek marifettir bence. Tamam belki adam kötü birisiydi ama bu gerçeğin söylenmesi kime ne kazandıracaktır?


    Diyelim bize değer vermeyen bir insanı seviyoruz ve bizi bu kötü etkiliyor ancak duygularımıza öyle kapılmışız ki mantık devre dışı kalmış. Bu durumda ise duygular temiz ve güzel olsa da bunu yok yere devam ettirmek ve mantıksız hareket etmek bir zayıflıktır.


    Ayrıca (duygusuzca) mantıklı hareket etmek neye göre mantıklı bunu da irdelemek lazım. Karşıdaki insanın/toplumun istemediği bir şey bizim için doğru olan da olsa onlara bunu zorla yaptırmak mantıklı mıdır?


    Abes bir örnek vereyim. Hitler Almanya'yı ihya etti kısa süre içerisinde. Bir çok devlet ile aynı anda savaşmak zorunda kalmasa idi büyük ihtimalle eninde sonunda tüm devletleri teker teker devirecekti. Hitler bu süreçte Alman ekonomisini millileştirmek için ülkedeki Yahudileri yok etti. Alman devleti için mantıklı olan bir şeyi yaptı diyebiliriz duygusuzca. Peki ölen milyonlarca Yahudi için duygulanmaması mı gerekir bir Alman'ın veya herhangi bir insanın?


    Bununla beraber bizim toplumumuz daha çok duygulara değer verir. Yani duygusal olarak yaklaşabilen insanlar diğerleri üzerinde daha etkili olmuştur hep. Mantık bizim toplumumuzda çok beğenilen bir olgu değil. Bunun sıkıntısını ben de çokça yaşarım. Beni duygusuz olmakla suçlayan çok kişi olmuştur halbuki kendisi asıl mantıksız. Duygularımı göstermeden mantıklı olan doğru olandır diye yaptığım eylemlerde ben de bir çok kez tepki ile karşılaştım, bu ülkede yaşamanın bir sonucu bu maalesef.


    Bu arada House M.D. dizisini(Amazon prime içerisinde var) izlemeni öneririm şayet izlememişsen. Oradaki ana karakter bence bu soruyu çok güzel açıklayan birisi.

    1. Paragraf: Hocam zaten akıl ve duygular uyum içerisinde de çalışabilir çoğu zaman. İlk örneğinize bakacak olursak hem duygusal hem de akılci düşünürsek zaten baban şöyleydi böyleydi demenin bir anlamı yoktur. Yanında olmak daha mantıklıdır. Ama şöyle bir şey de var. İnsanların çoğunu kandırmış, kötü etkilemiş, etkisi doğmamış çocuğa kadar ulaşmış insanların arkasından ailesinin yanında olmadığı sürece kötü konuşmakta bence bir mahsur yoktur. Çünkü onu bir halt zannedip izinden gidecek olanları uyandırmak lazımdır. Mesela ölülerin arkasından konuşulmaz lafı bana efsane geliyor. Hayatta iyi bir iz ya da kötü bir iz bırakmak insanların elinde. Kötü bir iz birakmissa bu benim sorunum değil.

    2. Paragraf: Katılıyorum.

    4. Paragraf: Hocam şimdi bir hareketin duggusuzca olması onu akıllıca bir hareket yapmıyor. Şimdi akıl var akıl var. Hitler'in yaptığı şey akıllıca bir şey değildi zaten. Ne oldu başkentlerine kadar girildi. Her yer yıkıldı. İkiye bölündü vs. Temelinde Hitler'in hırsı, milliyetçilik ve nefret duggulari vs. yatıyordu yine. Akıllı olsaydı olacakları öngörebilirdi. Rusya, İngiltere gibi güçlü ülkelere bulaşirken ne düşünüyordu? Ki sonunda ABD de girdi savaşa vs. derken... Kaldı ki hadi akıllıca olanı yaptı diyelim. Devletlerin dış politikasını duygular yonlendirmemeli. Örneğin Almanya'yi bu yaptıklarından ötürü karşımıza alsaydık. Biz de savaş ilan etseydik. Ne olurdu? Zaten ülkemiz perişan haldeydi bir de Almanya ile ugrassak sonumuz iyi olmazdı. Biz o zaman akıllıca davrandik mesela. Hatta savaşın sonuna doğru savaş ilan etmemiz de yine akıllıca bir hareketti, bize artılari oldu. Peki Suriye konusunda nasıl bir politika izledik ve sonucu ne oldu?

    Son olarak tavsiye için teşekkür ederim. İzleyecegim.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • Birinci paragrafa cevabın pek beğenilmez bu toplumda işte. Benim amcam esrar satıcısı idi ve seveni çok nadirdi, ömrünün yarısı hapiste geçti, hiç evlenmedi, en yakınları bizdik; ben kendisinden geberdi diye bahsettiğimde bile ölünün arkasından konuşma tarzında tepkiler veya benim huyumu bilen kişilerden gülümsemelerle çokça muhatap olmuşumdur. Öldüğünde adet olan tebareke bile okutturmadım bizim evde tüm tepkilere rağmen; yine de kaç kişi bu çocuk haklı dedi sence  Yani bizim toplumumuz çoğunlukla kalıplaşmış duygusal durumlara göre hareket eder. Alkol içer ama domuz eti yemeye gelince dinden çıkacağını sanır vb. Bir de kurallar net değildir bizde, kurallara uymazsan yaptırım kesin değildir, adamını bulup iş yaptırmak adettir, hak hukuk hikaye. Zaten onun için iki yakamız bir araya gelmez.



    Hitler abes bir örnek ancak biz şu anda olmuş olana göre konuşuyoruz, başarılı da olabilirdi Hitler ancak bu konumuz değil; başarılı örnekler de var Cengiz Han gibi mesela. Adam her halde o güne göre dünya nüfusunun %1-2sini öldürmüştür. Bunların çoğu gereksiz diyebileceğimiz ölümlerdir, baktığımız zaman Cengiz Han tarihe adını yazdırmış bir insan kasabadır ancak kimse onu kötülemez desek yeridir. Objektif olsak Cengiz Han'ın da kötü gösterilmesi gerekir ancak bu böyle değildir.



    Batı toplumlarının da çok akil olduklarını düşünmüyorum bu arada, ABD Irak'ı işgal etti millet destek verdi, Rusya Ukrayna'yı işgal etti ve başına gelmeyen yaptırım kalmadı. İşin özetinde duygulardan veya mantıktan da çok "güç" devreye giriyor asında. Objektiflik insanda pek bulunan bir özellik değil.


    Suriye çok geniş tartışılması gereken bir konu ama şurası net politikaların nerdeyse hiç biri mantık üzerine alınmış kararlar olmadı.


    Akıl ve duygular her bünyede farklı bir uyum içerisinde çalışıyor bana göre bu arada. Hepimizin hormonları var ve bu bizim duygusal durumumuza direkt olarak etki ediyor. Duygusal zeka diye de bir şey var(bende pek yok bu işte) ve çoğunlukla duygulara hitap edebilen kişiler toplumca takdir edilebiliyor. Sen de sanırım bana yakınsın ve o sebepten duyguları yoğun insanlara karşı sıkıntılar yaşıyorsun.


    Ben 3. kez bitiriyorum şu sıralar, gerçekten türünün tek örneği diyebileceğim bir dizi. Her izlediğimde altta yatan bir sürü farklı mesaj da tespit ettim. Umarım ilgini çeker.





  • Yerine göre

    Bu kadar basit bir cevabı uzatmaya paragraflarla gerek yok dünyadaki herşeyi dengeye oturtup yerine göre uygulayacan


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.