Şimdi Ara

Zina yasasının Anayasa mahkemesince iptali ve Haşim Kılıç'ın düşündürücü tutumu.

Bu Konudaki Kullanıcılar:
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
43
Cevap
0
Favori
9.711
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 1996 yılından önce zina ile ilgili yasalar şöyle idi.
    Kadının zinası ile ilgili yasa:
    madde 440:
    "Zina eden karı hakkında altı aydan üç seneye kadar hapis cezası tertip olunur. Karının evli olduğunu bilerek bu fiilde ortak olan kimse hakkında da aynı ceza hükmolunur."

    Oysa erkeğin zinası ile ilgili yasa şöyle idi:
    madde 441:
    "Karısı ile birlikte ikamet etmekte olduğu evde yahut herkesçe bilinecek surette başka yerde karı koca gibi geçinmek için başkası ile evli olmayan bir kadını tutmakta olan koca hakkında altı aydan üç seneye kadar hapis cezası hükmolunur. Erkeğin evli olduğunu bilerek bu fiilde şerik olan kadın hakkında da aynı ceza verilir."

    Görüldüğü gibi önceleri ciddi anlamda bir eşitsizlik söz konusu idi. Erkek için metres tutmak ve karı koca gibi yaşamak şartı aranırken kadın için bir kere cinsel ilişkide bulunmak yetiyordu.

    Anayasa mahkemesi 1996/34 sayılı kararı ile eşitlik ilkesine aykırı olduğu için 441 nolu yasayı iptal ediyor.
    http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K1996/K1996-34.htm

    Altına Haşim Kılıç'ın da imza attığı ve oybirliği ile kabul edilen iptalin gerekçesinden çarpıcı paragraflar şöyle:
    ...
    Kimi kişilerin başka kurallara bağlı tutulmalarında haklı nedenler varsa, yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemez. Bu nedenle, yaradılış ve işlevsel özelliklerin zorunlu kıldığı ayırımlar haklı bir nedene dayandıkları için eşitliği bozmadıkları halde cinsiyetten başka bir nedene dayanmayan ayırımlar eşitlik ilkesine açık bir aykırılık oluştururlar.
    ...
    Kocanın eyleminin zina suçu sayılabilmesi için kadının zinasında aranmayan kimi koşul ve öğelerin aranması, karı karşısında kocaya yasal üstünlük tanınması anlamına gelir. Evlilik birliği içinde kocaya bu tür üstünlük tanımak için haklı bir neden yoktur. Çünkü, karşılıklı sadakat yükümlülüğü bakımından karı ile koca arasında fark bulunmamaktadır. Bunun için kocanın basit zinasının cezalandırılmaması, ona kadına karşı çağdaş anlayışa uymayan bir ayrıcalık tanınmasına yol açarak cinsiyet ayırımını reddeden kadın erkek eşitliğini bozar.

    Ve 441 madde iptal ediliyor. Yasanın iptali yüzünden doğacak hukuki boşluğun giderimesi gerekliliği nedeni ile bir yıl sonra yürürlüğe girecek şekilde iptal ediliyor.

    441 madde iptal edilmiştir. Artık zina erkekler için suç değildir. Oysa kadınlar için hala suçtur. Sıra kadının zinasını düzenleyen yasanın iptaline gelince Haşim Kılıç karşı oy kullanıyor.
    http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/kararlar/IPTALITIRAZ/K1998/K1998-28.htm

    Hem de iki yıl önce altına attığı eşitlik ve cinsiyet ayrımcılığına karşı olma ilkeleri ile çelişerek karşı oy kullanıyor. Ahlak, namus, inanç, gelenek v.b. öne sürerek karşı oy kullanıyor.
    Haşim Kılıç'ın karşı oy yazısından çarpıcı bir paragraf şöyle:

    Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen “yasa önünde eşitlik”, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Yasaların uygulanmasında, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması Anayasa katında geçerli görülemez. Bu mutlak yasak, birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir. Ancak kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları ise eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.

    Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmezmiş.

    Neyse ki olaya objektif bakabilen ve insan haklarına duyarlı Anayasa mahkemesi üyeleri sayesinde eşitsizlik ortadan kaldırılıyor ve yasa iptal ediliyor. Ya bütün üyeler Haşim Kılıç gibi olsaydı anayasadaki eşitlik iklesi hepten rafa kalkacaktı. Anayasa mahkemesi üyeleri birer birer görev süreleri dolarak emekliye ayrılacak. Gün gelecek bütün üyeler Haşim Kılıç gibi olacak. İşte o zaman anayasadaki eşitlik ilkesinin somutluğunu yitireceğini, soyut bir ifade gibi kalacağını görebilmemiz gerekir.



  • Bu, 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu'nun en iğrenç çelişkilerinden biri idi.
    Erkeğin zinasının, metresine ev tutma koşuluna yani "sürekli ikametgâh" ölçütüne dayalı tutmak bu suçun işlenmesini erkek için zorlaştırmıştı.
    Yani erkek bir defa eşini aldatsa sorun yoktu. evlilik dışı ilişkiyi teşvik idi.
    Oysa kadın tek bir kez bile cinsel ilişkiye girse, TCK ya göre "zina" idi.
    Erkek için buna dayalı kişissel hürriyeti bağlayıcı ceza kaldırılmışken kadının zinasının "tek" seferde vukubulması insafsızlıktı.
    Oysa Anayasa'nın 10 ncu maddesine göre "Yasa önünde eşit olmak" mutlak bir eşitliktir.
    Bu nedenle Haşim KILIÇ'ın kadının zinasının kaldırılmaması görüşüne katılmak mümkün değildir, eşitsizliktir,
    Hatta bu en başta H.Kılıç'ın inandığı dine aykırıdır.
    Çünkü islamda kadının zinası ile erkeğin zinası arasında bir nitelik farkı bulunmamaktadır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: was

    Çünkü islamda kadının zinası ile erkeğin zinası arasında bir nitelik farkı bulunmamaktadır.



    Recm edilen erkek var mı sn. Was?

    Not: İslam'da recm diye bir ceza yoktur demeyin. Bir çok İslam ülkesinde uygulanıyor ve kimsenin Müslümanlık derecesini sorgulama hakkı yok.
  • @was, yorumlarınız için teşekkür ederim.

    @leher35
    was hukukçu olarak bir görüş bildirmiştir. O soruyu direkt olarak was'ın şahsına değil, müslüman geçinen herkese sormak gerekir.
  • Son haftalarda basına yansıyan sapık haberlerinde patlama var. Üzmez'in tahliyesi sanki patlamanın miladı oldu. Hukukun, gereken cezayı vermemesi kuşkusuz suçu patlatan temel unsurdur. Ceza olmazsa suç oranının yükselmesi doğal. Beni asıl düşündüren güya dindarlaşan toplumda bu suçların patlaması. Demekki din olgusu bu suçları önleyemiyor aksine patlamasına neden oluyor. Hele bunlar sisteme tümden egemen olurlarsa Türkiye yaşanacak bir coğrafya olmaktan çıkacak.
  • özal'ın adamları hala devletin bi yerlerindeler yazık..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: was

    Çünkü islamda kadının zinası ile erkeğin zinası arasında bir nitelik farkı bulunmamaktadır.



    Recm edilen erkek var mı sn. Was?

    Not: İslam'da recm diye bir ceza yoktur demeyin. Bir çok İslam ülkesinde uygulanıyor ve kimsenin Müslümanlık derecesini sorgulama hakkı yok.




    Bana güvenilir bir İslami kaynakta recm cezasını gösterirmisin?Sakına sakın İran deme sana kilise ve Galile örneği veririm!
  • Recm konusunda hükmü devam eden, fakat Kur'an ayeti olarak okunması neshedilen bir ayet de nakledilir. Abdullah b. Abbas (r. anhümâ), Hz. Ömer'in minberde şöyle dediğini rivâyet etmiştir. "Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim, Hudûd, 15).

    Hz. Ömer'in sözünü ettiği okunuşu mensuh ayet şudur: "İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları recmedin" (Mâlik, Muvatta', Hudûd 10; İbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183). Hz. Ömer'in recmi, Medine minberinden ilân etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karşı çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir (Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1978, VIII, 350). es-Serahsî (ö. 490/1097). Ömer (r.a)'in şöyle dediğini nakleder:

    "Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ın haşiyesine yazardım" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37).

    Hz. Peygamber'in recm cezasına uygulama örnekleri:

    1. İşvereninin eşiyle zina eden bekâr işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır.

    Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)'e başvurarak bu konuda "Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi:

    "Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

    Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber'in emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13). Ebû Hanife'ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, ayete ilâve niteliğinde olup, ayet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak İslâm devlet başkanı böyle bir cezayı ta'zir cezası olarak verebilir.

    2. Zinasını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)'in recmedilmesi.

    Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle" dedi. Hz. peygamber "Yazık sana, çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Resulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz; "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu. Mâiz "Evet" cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yarılarına gelen Resulullah (s.a.s) "Mâiz b. Mâlik için dua edin" buyurdu. "Allah Mâiz'e mağfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi" (Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.).

    3. Gâmidiyeli evli kadının zinadan dolayı recmedilmesi.

    Mâiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi ve "Ey Allah'ın elçisi! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber "Yazıklar olsun sana. Çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Kadın dedi: "Beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun" Hz. Peygamber, "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadın kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadın "Evet" dedi. Hz. Peygamber "Doğuruncaya kadar git" buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber'e gelerek; "Gâmidli kadın doğurdu" dedi. Çocuğun bakımını da Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi" (Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; İbn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudûd, II). Başka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Hâlid b. Velîd (r.a)'ın üzerine kan sıçraması üzerine kadın hakkında kötü sözler söylediğini işiten Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu nakledilir:

    "Ey Halid! yavaş ol. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim. Bu kadın öyle bir tövbe etti ki, onu bir baççı (vergi memuru) yapsaydı, şüphesiz mağfiret olunurdu" Sonra kadının hazırlanmasını emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedilmiştir (Müslim, Hudûd, 23).

    4. Evli bulunan Yahudi erkeği ile Yahudi kadınının zina sebebiyle recmedilmesi. Abdullah b. Ömer (r.a)'tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber'e, zina etmiş bir yahudi erkeği ile bir yahudi kadını getirmişler. Allah elçisi, yahudilere, Tevratta ki zina hükmünü sormuştur. Yahudiler; "yüzleri karaya boyanır, sırt sırta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır" demişler. Tevrat getirilmiş, ancak okuyan yahudi genci recm ayetine gelince ceza kısmını parmağı ile kapatıp atlayınca durumu farkeden ve yahudi iken İslâm'a giren Abdullah b. Selâm, Hz. Peygamber'e yahudinin Tevrat'ın üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını istemiştir. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti görülmüş ve her iki yahudi hakkında da evli olarak zina ettikleri için recm uygulanmıştır (Müslim, Hudûd, 26).

    Bera b. Azib (r.a)'ten nakledilen, iki yahudinin recmedilmesi olayı ise şöyledir: Hz. Peygamber'e, yüzü kömürle karartılmış ve dayak vurulmuş bir yahudi getirildi. Allah elçisi yahudilere evlilerin zinasının Tevrat'taki hükmünü sordu. Onlar, bu şekilde olduğunu söyleyince, bir yahudi bilginine "Sana, Tevrat'ı Musa ya indiren Allah aşkına soruyorum. Zina edenin Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu yahudi bilgini; Tevrat'ta recim var. Fakat zina eşraf arasında artınca, şerefli birini getirirlerse serbest bırakır, yoksul biri yakalanırsa onu recmeder olduk. Bu iki sınıfa eşit ceza için recmi terkettik, kömürle boyayıp, dayak vurmayı recmin yerine koyduk". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allahım! Senin emrini onlar değiştirdikten sonra ilk uygulayan benim. Bunun üzerine emir verdi ve yahudi recmedildi" (Müslim, Hudûd, 28).
  • Nisa Suresi:

    15. Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın).7
    16. Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

    Bana burda bir insanı taşlarla katletmenin yazılı olduğu yeri gösterirmisin?Ama dersenki dayak var.Evet var.Açık ve seçik belli.
  • Burada konu, ortaçağ'ın ilkel ceza hukuku değil, bu hukuku asıl hukuk kabul edenlerin bugün devletin en tepe makamlarına ulaşmış olmasıdır. Ülkenin yuvarlandığı uçurumdur. Konuyu amacı dışına taşırmayalım isterseniz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Burada konu, ortaçağ'ın ilkel ceza hukuku değil, bu hukuku asıl hukuk kabul edenlerin bugün devletin en tepe makamlarına ulaşmış olmasıdır. Ülkenin yuvarlandığı uçurumdur. Konuyu amacı dışına taşırmayalım isterseniz.




    Soru sordunuz, bende cevap verdim.Haklısınız konuyu amacın dışına taşımayalım.Yanlış bir karar veren adam, İslama bakmışta bunu böyle demişte demeyelim bi zahmet(doğrudan yada dolaylı yollardan dile getirmek suretiyle).
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    Recm edilen erkek var mı sn. Was?

    Not: İslam'da recm diye bir ceza yoktur demeyin. Bir çok İslam ülkesinde uygulanıyor ve kimsenin Müslümanlık derecesini sorgulama hakkı yok.



    Kur’an’da namus ve iffeti koruma müslüman erkek ve kadınların en önde gelen vasıfları olarak sayılır (el-Mü’minûn 23/5; en-Nûr 24/30-31; el-Furkan 25/68; el-Ahzâb 33/35). Kur’an’da, “Zinaya yaklaşmayın, zira o bir haya-sızlıktır ve çok kötü bir yoldur” (el-İsrâ 17/32) buyurularak hem zinanın apaçık bir çirkinlik ve sapma olduğu belirtilmiş hem de zinanın yanı sıra kişiyi zinaya götü-recek yol ve ortamlar yasaklanmıştır. Çünkü zina, nese-bin karışmasına, ailenin dağılmasına, hısımlık, komşu-luk, arkadaşlık gibi bağların çözülüp toplumun mânevî ve ahlâkî değerlerinin temelden sarsılmasına yol açan ve insanı bedenî zevklerinin esiri yapıp aşağılayan çirkin bir davranıştır. Böylesi zararlı ve kötü davranışın sa-dece ahlâkî ve dinî müeyyidelerle yasaklanması yeterli olmayacağından Kur’an’da zina eden erkek ve kadına bede-nî ceza (celde) uygulanması da emredilmiştir (en-Nûr 24/3). Hz. Peygamber’in tatbikatında ise bu konuda bir ayırıma gidilerek, Kur’an’da zikredilen bedenî ceza evli olmayan kimselerin zinasına uygulanmış ve ayrıca bu kim-seler bulundukları bölge dışına bir yıllığına sürgün edilmiş, zina eden evli erkek veya kadının ise taşlana-rak öldürülmesi (recm) yönünde uygulamalar yapılmıştır (Buhârî, “Hudûd”, 30, 32; Ebû Dâvûd, “Hudûd”, 23-25; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, VII, 91-97).

    Kaynak:Diyanet

    İslamiyette zinanın cezasında kadın ve erkek ayrımı yapılmaz...
  • Benim dem vurmak istediğim şu:
    Başlangıçta Türk Ceza Yasasında erkek için de kadın için de zina suç idi fakat erkek lehine bir ayırım söz konusu idi. Adeta erkeğe torpil geçilmişti. Anayasadaki kanun önünde eşitlik ilkesi göz önünde bulundurularak erkeğe torpil geçen kanun kaldırıldı. Ama yasadaki boşluk düzeltilmek üzere kaldırıldı. Altına Haşim kılıç da imza attı. Şimdi zina erkek için artık hiçbir şekilde suç değil idi ama kadın için hala suç idi. İş kadın için zina kanununu kaldırmaya gelince Haşim Kılıç daha önce altına imza attığı anayasa önünde eşitlik ilkesini çiğneyerek karşı oy kullandı. Dedi ki "Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez".

    Şimdi hükümet kadın için zinayı suç kapsamına alan bir yasa çıkarsa, Haşim Kılıç yine aynı şeyi demeyecek mi?. Gün gelecek anayasa mahkemesi üyelerinin hepsi haşim Kılıç gibi düşünenlerden atanacak. Yine o zaman "Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez" diyecekler. Ahlak, inanç, namus, gelenek diyecekler. Tüm dünyanın kabul ettiği temel insan haklarından olan kanun önünde eşitliği hiçe sayacaklar. İşte ben buna dikkat çekmek istiyorum.
  • @kaotika doğru söylüyor @lehrer35, ben topiği hukuksal açıdan değerlendiriyorum.
    Haşim KILIÇ'ın azınlık muhalefet oyu'nu çifte standart olarak görüyorum.
    Kılıç'ın "sâik"i; yani içsel amacı, büyük ihtimal Türkiye'de kadının zinasının kaldırılmamasını "arzulamamakta olmasındandır".
    Ama bu da,
    Kişilerin "ahlâk" değil "hukuk"una ilişkin yasal denetim yapan AY Mahkemesinin işlevi yönünden isabetsizdir.

    Öte yandan zina için 4 tanık isteyen,
    Ve her 4 tanığın dördünün de penisin vajinaya girdiğini birlikte görmeleri gerektiğini şart koşan bir dinin,
    Porno film çekimleri hariç,
    Bu suçu"kanıtlanamayan ve fakat hakkında bir yaptırım da konulmak gereken bir suç olarak" gördüğünü sanıyorum.
    Zina için 4 kişinin yukarıda anılan manzarayı görmesini şart koşmanın ise,
    Özellikle kadının onurunu koruduğunu düşünüyorum.
    Bu yüzden islâmda prensipte "recm" varsa bile bu "ölü" bir ilke olarak "askıda" kalır...
  • konu aslında islamın bir emirinin tartışmaya açılmış olmasıdır. BU konuda en azında bildiklerimi yazarak katılma istiyorum.

    Zina, gerek islamın, gerekse islamdan önceki bütün vahye dayalı dinlerin yasaklamış olduğu bir suç.

    tartışılan konunnu ana boyutu ise tc kanunlarının islam ile ne kadar uyumlu olduğudur bir yerde. İslam da TC nin anladığı şekilde bir eşitlik yoktur. Hele hele bu cinsellik konusunda. Belli şartlar altında erkeğe 4 kadın nikahlama hakkı veriliyorsa, aynı hak kadınada verilmeli diye bir şey olamaz. bir erkeğin 4 kadınla evlenmesi ile bir kadını 4 erkekler evlenmesi farklı şeylerdir. Biri meşru, diğeri ise yasak olan zinadır. lütfen buna göre değerlendirin konuyu. İlk kanunu ele alalım. Şu sizin adaletsiz dediğiniz. Aslında pek çok adaletsizliğ getiren uygulamasıyla. Eğerki bir erkek (metres hayatı diye tanımlıyorsunuz, nerden biliyorsunuz aralarında nikah olmadığını, nikah sadece TC nin kabul ettiği sınırlarda değildir ki) ev açmışsa zina kavramı farklı, sadece bir defa yapmışsa farklı diye itiraz var.

    Adam bir kadınla resmi olarak nikahlı. Ancak çeşitli sebaplerden dolayı aralarındaki karı-kova hayatı bitmiş ve sürekli geçimsizlik, en azında boşanma konusu çocuklar , toplum gibi nedenlerden veya en azında mahkeme süresince her iki taraftada sorunlar var. şimdi erkeğin dine göre meşru bir yol izleyip, kendine birini nikahlayıp, ona meşru bütün haklarıyla nikah ile sahip çıkmasının neresi suç. Ama suçtu. resmi nikahlı kadın, bir yığın resillikle olayı yanlış yönlere çekiyordu. Toplumda ciddi sorunlara yol açıyordu. İlk kanun denemsi hatırladığım kadarıyla boşanmayı kolaylaştırmak oldu. Ancak onda da sorunlar çıktı. şu anki kanun ise bildiğim kadarıyla ( emin değilim) nesli cidden tehlikeye atan bir konumda.

    gelelim zinanın diğer boyutuna..

    Zina sakınması esas olarak,
    bir erkek, müslüman olmayan bir kadınla da evlenebilir. Ancak peygamber efendimizin önerisi ise, fakir veya dah az güzel de ve hata köle bile olsa müslüman olanla evlenilmesidir.

    Zina sakınması esas olarak
    Bir erkek dört adet nikahlama yapabilir. Ancak günümüzde bu uygulması oldukça zordur. nedenine gelince eğer müslüman erkekler bunun bir emir gibi telakki ederse, sadece ekonomik gücü olanlar 4 hatub alırken gücü olmayanlar veya az olanlar ise evlenecek hatun bile bulamayacaklardır. BUda asıl gayeye ters olduğu için sadece belli zamanlarda müsade veya çok kısıtlı şartlarda müsade edilmiştir.

    Zina sakınması esasa olarak
    Reşit olan her kız veya erkek, başkasıın (anne-baba dahil) izni olmaksızın nikahlanma hakkın sahiptir)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: was


    @kaotika doğru söylüyor @lehrer35, ben topiği hukuksal açıdan değerlendiriyorum.
    Haşim KILIÇ'ın azınlık muhalefet oyu'nu çifte standart olarak görüyorum.
    Kılıç'ın "sâik"i; yani içsel amacı, büyük ihtimal Türkiye'de kadının zinasının kaldırılmamasını "arzulamamakta olmasındandır".
    Ama bu da,
    Kişilerin "ahlâk" değil "hukuk"una ilişkin yasal denetim yapan AY Mahkemesinin işlevi yönünden isabetsizdir.

    Öte yandan zina için 4 tanık isteyen,
    Ve her 4 tanığın dördünün de penisin vajinaya girdiğini birlikte görmeleri gerektiğini şart koşan bir dinin,
    Porno film çekimleri hariç,
    Bu suçu"kanıtlanamayan ve fakat hakkında bir yaptırım da konulmak gereken bir suç olarak" gördüğünü sanıyorum.
    Zina için 4 kişinin yukarıda anılan manzarayı görmesini şart koşmanın ise,
    Özellikle kadının onurunu koruduğunu düşünüyorum.
    Bu yüzden islâmda prensipte "recm" varsa bile bu "ölü" bir ilke olarak "askıda" kalır...




    bildiğim kadarıyla hz.muhammed döneminde kayda geçen tek recm olayı var.burdada recm edilen şahıs kendi rızasıyla , ısrarıyla hatta zorlamasıyla recm ediliyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: combaba
    ......................
    konu aslında islamın bir emirinin tartışmaya açılmış olmasıdır.
    .....................
    tartışılan konunnu ana boyutu ise tc kanunlarının islam ile ne kadar uyumlu olduğudur bir yerde. İslam da TC nin anladığı şekilde bir eşitlik yoktur.
    .....
    Şu sizin adaletsiz dediğiniz. ... ev açmışsa zina kavramı farklı, sadece bir defa yapmışsa farklı diye itiraz var.


    Konu islâmın zina anlayışını eleştiri değil. Türk Ceza Hukuk sisteminde zina ve Haşim KILIÇ çelişkisidir.
    Hele TC Kanaunlarının islâmla uyuşmayışı hiç değil. @kaotika bunu çok iyi bilen bir arkadaş.
    Ayrıca islâmda da erkek ve kadının bir kez bile suçu icra etmesi zina sayılır.
    Bu konuda eski Ceza kanunumuz ise erkeği kayıran bir içerik taşıyordu.
    İslâmda 4 kadın alabilem ile bugünkü tek eşlilik tartışması ayrı bir münakaşa konusudur.
  • Konu kanun önünde eşitlikten başlamış İslamiyet' teki zina suçuna girmiş.
    Eşlerden birinin diğerini aldattığını ispat etmesi bunun suç olarak kabul edilmesi delillere bağlıdır. Zaten o yüzden medeni devletlerde detektiflik denilen özel şirketler bu işten ekmek kazanıyorlar.
    Çünkü o medeni devletlerde ispatlanan bu suç üzerine suçu işleyene, ortak kazanılan mal ve mülkten yoksun bırakma hatta çocukların velayetinden bile mahrum bırakma gibi cezalar uygulanır. Sonuçta burada kanun önünde tanınan ve kutsal sayılan evlilik ve ona karşı işlenen suç esastır. Kişilerin inançlarından bağımsız kanun yapmayı onlar bizden 100 lerce yıl önce öğrendikleri için bizden 100 lerce yıl ileride bir uygarlığa sahipler.

    Uygarlık birçoğunun anladığı gibi en son teknolojik cihazlardan yararlanma değil, kişilerin birbirlerinin hakkına saygı gösterdiği haksızlığın en aza indirildiği bir düzendir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: TuVNeRa

    Konu kanun önünde eşitlikten başlamış İslamiyet' teki zina suçuna girmiş.
    Eşlerden birinin diğerini aldattığını ispat etmesi bunun suç olarak kabul edilmesi delillere bağlıdır. Zaten o yüzden medeni devletlerde detektiflik denilen özel şirketler bu işten ekmek kazanıyorlar.
    Çünkü o medeni devletlerde ispatlanan bu suç üzerine suçu işleyene, ortak kazanılan mal ve mülkten yoksun bırakma hatta çocukların velayetinden bile mahrum bırakma gibi cezalar uygulanır. Sonuçta burada kanun önünde tanınan ve kutsal sayılan evlilik ve ona karşı işlenen suç esastır. Kişilerin inançlarından bağımsız kanun yapmayı onlar bizden 100 lerce yıl önce öğrendikleri için bizden 100 lerce yıl ileride bir uygarlığa sahipler.

    Uygarlık birçoğunun anladığı gibi en son teknolojik cihazlardan yararlanma değil, kişilerin birbirlerinin hakkına saygı gösterdiği haksızlığın en aza indirildiği bir düzendir.

  • quote:

    Orjinalden alıntı: TuVNeRa

    .. zina ...bunun suç olarak kabul edilmesi....


    Aslında çağdaş devletlerde ceza kanunlarından bunu çıkarmak yerine,
    Evlilik içinde zina suç sayılmalıdır. Yoksa aile kurumunun temeli çöker, sadakat diye bir şey kalmaz. Nitekim toplum bu yüzden dejenere oldu.
    Anayasamız aileyi Türk toplumunun temeli saymış ve güvence altına almıştır.
    Kanaatimce zinanın evlilikte sadece boşanma nedeni sayılması yetersizdir ve eski uygulamaya dönülerek cezaya da bağlanmalıdır.
    Ama @kaotika'nın dikkatleri çektiği üzre:
    Erkek ve kadın için eşit nitelikte olmalıdır.
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.