- Bizler, atalarının kader arkadaşı olduğu bu toprakların farklı milletlerden ve inançlardan insanları olarak, doğuya da batıya da barışın, huzurun ve adaletin ne demek olduğunu öğretecek tek ve büyük bir milletiz. Yeter ki kendi gerçekliğimizle yüzleşelim, karşılıklı hoşgörüyü kimsenin yok edemeyeceği şekilde sağlamlaştıralım. Kendimiz için istediğimizi başkası için de isteyelim. Herkes için adalet, herkes için hürriyet diyelim. Bizi bölmek isteyenlerin kışkırtmalarıyla hareket etmeyelim. Bu papazın konuşması bize ders olmalı. Biz din ırk ayırmaksızın asırlar boyu mazlumlara sahip çıkmış, kandan zulümden beslenenlere, sömürgecilere, yağmacılara karşı durmuş büyük bir millet, büyük bir medeniyetiz. Ekonomi başta olmak üzere her anlamda adaletsizlik üzerine, talan ve sömürü üzerine yükselmiş sözde medeniyetlerden en büyük farkımız bu. Dünyanın güç merkezi yeniden bu topraklar olabilir. Biz yeter ki inanalım ve buna uygun yaşayalım. Batı dışarıya karşı olmasa da kendi içinde ırkçılığı bitirdiği an yükselişe geçti, şimdi ırkçı düşüncelerle bölünseler ne ekonomik refahları kalacak ne de huzurları. Kimin söylediğini bilmiyorum ama hoşuma giden güzel bi söz var; "Bölünürsek yok oluruz, bölüşürsek çok oluruz." 2.ek: Arkadaşlar tamam anlıyorum bir papazın Osmanlı'ya, büyük Türk-İslam medeniyetine attığınız bütün iftiraları sadece 2 dk'lık konuşmasıyla çökertmesi çok zorunuza gitti, çünkü yıllarca "Osmanlı müslüman olmayanlara zulmetti" iftirasını attınız diğer yüzlerce iftiranız gibi. Ama üzgünüm yapacak bi şey yok, hakikatleri sonsuza kadar hasır altı edemezsiniz. Çünkü bi süre sonra o hasırın altı dolar ve üstünü örtmeye çalıştıklarınız diğer taraftan çıkmaya başlar. Bu milletin gençlerini kirli ideolojilerinize alet edip kendiniz gibi devlet ve milletin değerlerine düşman yapmaya çalışıyorsunuz ama başaramayacaksınız. Vatanına hürriyetine göz dikenlere karşı cephelerde açlıktan çarıklarını yerken bile geçit vermeyen kahramanların kanının nesilden nesile halen damarlarda aktığının farkında değilsiniz. YUNAN PAPAZ: Türkler Olmasaydı Ayasofya Düşerdi Bunları da konuyla bağlantılı olarak paylaşayım: SON SÖZ: Zorunlu kalmazsam bu konuda daha fazla polemiğe girmek, sataşanlara cevap vererek vaktimi heba etmek istemiyorum. Herkes kimin ne niyette olduğunu biliyor. Son sözüm; Kemalizm, Atatürk'ün şahsıyla bağı kalmamış, baştan itibaren onun arkasına saklanıp sinsi hesaplar peşinde koşan Türkiye düşmanlarının kullandığı bir ideolojidir. Bu konuda da bunun ispatını yaptı birileri. Bir Yunan papazın Türkleri övmesi bu arkadaşları çılgına çevirdi, içlerindeki Türk düşmanlığını dibine kadar ortaya çıkardı, sağa sola sataşmaya başladılar. Bunu yaparken de her zamanki gibi Atatürk'ün arkasına saklandılar. Atatürk'ün öldürüldüğü iddiası zayıf da olsa ara ara gündeme geliyor, zaman zaman benim de düşündüğüm bir konuydu. Bu malum güruhu gördükçe neden olmasın diyorum. Ona dostmuş gibi görünüp, üzerinden güç devşirip ihtiyaçları kalmayınca da öldürmüş olabilirler, Atatürk'ün arkasına saklanıp azılı Türkiye düşmanlığı yapanları görünce neden olmasın diyor insan... Atatürk yaşamıyor ama birileri onun adını kullanarak yapmak istediklerini yapmaya devam ediyor. Her vatandaşın sorgulaması gereken bir durum bu. < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sonic.Storm -- 19 Nisan 2021; 23:26:59 > < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
YUNAN PAPAZ: Türkler Olmasaydı Ayasofya Düşerdi
-
-
Umarım bu sayede kurtuluş savaşının önemini anlamışsınızdır.
-
Kadir Mısıroğlu
-
Kadir Mısıroğlu para vermiş. 24 saat yayarsak AB, hükümeti düşürüyormuş. Y.Özdil dedi kesin bilgi yayalım lütfen.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Eee yani?
-
İşte bak bilmiyormuşsun. Kemalizm ayağına saçmalayarak Atatürk düşmanlığı yapmaya çalışan ve osmanlı hayranlığı yapan bu savaşın değerini nasıl bilsin?
Sizin zihniyet bu ülke kurulduğundan beri düşman ama ülke hala ayakta.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi captain_turkiye -- 29 Temmuz 2020; 20:51:22 > -
Osmanlı yabancıya zulmetmedi zaten, Türk'e zulmetti.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Yeterince açamadınız aynı konudan biraz daha takviye çağırın da 15-20 tane daha açın
-
O papazlardan Fatih Sultan Mehmet han zamanında da vardı. İşte O papazın bile görebildiğini burda ki papaz olmayanlar görmüyor yada görmek istemiyor :)
Haa önemi varmı zerre kadar yok. O zihniyet değil mi ab abd hayranı olup ab abd den ne gelirse kabulümdür diyen.
Diyorum işte biz söyleyince zorlarına gidiyor. Onun için fazla bir şey yazmadan şu videoyu atıyorum yetiyor :)
-
O oyunları yapanlar, çeşitli iftiralar yapanlar sizin gibiler. O yüzden Atatürk'e de bu kadar düşmansınız. Bunu herkes çoktan öğrendi.
-
Eline sağlık hocam. Bunlardan sonra daha fazla sivrilik yapmasın diye susturdular malum :) pkk meselesini de deşiyordu Mumcu, işin ucu orada da Kemalist yapıya dokunacağı için ipini güzel bi tezgahla çektiler.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı.
Halifeliğe kadar olan Osmanlı İmparatorluğu,
Halifelikten sonra Araplaşan Osmanlı İmparatorluğu.
Ve Araplaştıkça daha çok batan koca İmparatorluğumuz…
Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…
O günün koşullarında Halifeliği gerekli gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i Memlüklülerin elinden halifeliği almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını düzenlediler.Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla halifelik Türklere geçti.(1517)
Ama çok büyük bir sorun çıktı.Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıktılar.Türk halifenin emrine girmek istemediler.
İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulundu.
Mısır’dan ve Arap ülkelerinden seçilecek iki bin civarında ulema, molla Istanbul’a davet edildi.Para, mal, mülk, arazi verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlandı.Osmanlı imparatorluğunu Araplaştırmak, diğer bir değişle İslam’ın Türk versiyonu terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar.
Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçti.Bundan sonra imparatorlukta Türk kelimesi yasaklandı.“Türk’üm!” “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılandı.Dışlandı.Bu dönemde Kuyucu Murat Paşa'nın “Türk’üm!” “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 000 dir.
Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türk'lere zulümle geçer, sıkı bir Arap ağırlıklı mezhepçilik kurulur, 1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır.Bunun yerine Halid-i Nakşi Kürt Tekke'leri(Kurucusu şeyh Halid Iraklı bir Kürt'tür) kurulur.
Yine bu dönemde Kürtlere sayısız ayrıcalıklar verilir.1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten muaf tutulurlar.
Yine bu dönemde Türkler, saraydan, ordudan ve devlet dairelerinden uzaklaştırılır.
Arap mollalar yine de Türklerin var olan askeri ve siyasi gücünü kırmak için çeşitli fetvalar verirler.Böylece serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır. Kırdırılır ancak savaş ganimetlerinden yeteri kadar yararlandırılmazlar.
Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…
Ordudan, saraydan ve devlet düzeninden yavaş yavaş uzaklaştırılan, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler.
Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır.
Buna tarihimizde “Ekrad Türkmenlar” denir…Dersim Bölgesinde İran kökenli sonradan Kürtleşen ,Türkmenlere "Ekrad"denmiştir.
Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…)
Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.
Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir ne de imparatorluğun kan kaybetmesi durdurabilir.
Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmıştır, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…
Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler.Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar.Rönesans’ı İngiltere kapar… (Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir.1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur.Rumlar ise 1563’te matbaaya kavuşur. Bu meşhur mollalar her defasında yeni bir fetva ile Osmanlı'nın matbaaya kavuşmasını engellerler.Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan tam 240 yıl sonra 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz.Artık bilgiye ulaşmak için çok geçtir.
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır.1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar tüm savaşları kazanan bir "Türk imparatorluğu" Osmanlı varken, neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?Osmanlı bu dönemde 1683 Viyana Bozgunu’ndan, 1922’de Sakarya Savaşı’na kadar tüm savaşları kaybetmiştir.
Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi?
Osmanlıyı kuran Şeyh Edebalilerin İslam’ı, Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değil miydi de Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu…!
İskilip'li Şeyhülislam Ebu Suud Efendi önce medreselerden matematik,geometri ve fen bilimlerini kaldırmış Yunus Emre'nin şiirlerini yasaklamıştır.Kızılbaş olarak nitelediği Anadolu Türkmenlerinin mal ve canlarını almak helaldir.Kızılbaşlarla çarpışırken ölmek en yüce şehitlik makamıdır,kestiği hayvanın eti murdardır,yenmez diyerek Anadolu müslümanlığına darbe vurmuştur.Yedi kızılbaş öldüren cennete gider diyen bu kişi sünni şeriatını yerleştirmeye çalışmıştır.Türkiye Cumhuriyetinin en yüksek makamlarını işgal edenlerin Ebu Suud,İskilipli Atıf Hoca hayranlıkları üzerinde düşünülmelidir.
Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.
Pir-i Türkistanlı Ahmet Yesevi der ki: “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!”
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hakiki Osmanlı Torunu -- 29 Temmuz 2020; 21:21:31 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Ne parti pırtısından bahsediyorsun?
Zor değil arama kısmına "yunan papaz" yazıp bakmak.
-
quote:
Orijinalden alıntı: Hakiki Osmanlı TorunuGerçekte iki farklı Osmanlı vardı.
Halifeliğe kadar olan Osmanlı İmparatorluğu,
Halifelikten sonra Araplaşan Osmanlı İmparatorluğu.
Ve Araplaştıkça daha çok batan koca İmparatorluğumuz…
Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…
O günün koşullarında Halifeliği gerekli gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i Memlüklülerin elinden halifeliği almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını düzenlediler.Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla halifelik Türklere geçti.(1517)
Ama çok büyük bir sorun çıktı.Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıktılar.Türk halifenin emrine girmek istemediler.
İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulundu.
Mısır’dan ve Arap ülkelerinden seçilecek iki bin civarında ulema, molla Istanbul’a davet edildi.Para, mal, mülk, arazi verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlandı.Osmanlı imparatorluğunu Araplaştırmak, diğer bir değişle İslam’ın Türk versiyonu terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar.
Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçti.Bundan sonra imparatorlukta Türk kelimesi yasaklandı.“Türk’üm!” “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılandı.Dışlandı.Bu dönemde Kuyucu Murat Paşa'nın “Türk’üm!” “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 000 dir.
Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türk'lere zulümle geçer, sıkı bir Arap ağırlıklı mezhepçilik kurulur, 1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır.Bunun yerine Halid-i Nakşi Kürt Tekke'leri(Kurucusu şeyh Halid Iraklı bir Kürt'tür) kurulur.
Yine bu dönemde Kürtlere sayısız ayrıcalıklar verilir.1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten muaf tutulurlar.
Yine bu dönemde Türkler, saraydan, ordudan ve devlet dairelerinden uzaklaştırılır.
Arap mollalar yine de Türklerin var olan askeri ve siyasi gücünü kırmak için çeşitli fetvalar verirler.Böylece serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır. Kırdırılır ancak savaş ganimetlerinden yeteri kadar yararlandırılmazlar.
Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…
Ordudan, saraydan ve devlet düzeninden yavaş yavaş uzaklaştırılan, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler.
Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır.
Buna tarihimizde “Ekrad Türkmenlar” denir…Dersim Bölgesinde İran kökenli sonradan Kürtleşen ,Türkmenlere "Ekrad"denmiştir.
Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…)
Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.
Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir ne de imparatorluğun kan kaybetmesi durdurabilir.
Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmıştır, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…
Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler.Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar.Rönesans’ı İngiltere kapar… (Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir.1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur.Rumlar ise 1563’te matbaaya kavuşur. Bu meşhur mollalar her defasında yeni bir fetva ile Osmanlı'nın matbaaya kavuşmasını engellerler.Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan tam 240 yıl sonra 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz.Artık bilgiye ulaşmak için çok geçtir.
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır.1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar tüm savaşları kazanan bir "Türk imparatorluğu" Osmanlı varken, neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?Osmanlı bu dönemde 1683 Viyana Bozgunu’ndan, 1922’de Sakarya Savaşı’na kadar tüm savaşları kaybetmiştir.
Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi?
Osmanlıyı kuran Şeyh Edebalilerin İslam’ı, Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değil miydi de Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu…!
İskilip'li Şeyhülislam Ebu Suud Efendi önce medreselerden matematik,geometri ve fen bilimlerini kaldırmış Yunus Emre'nin şiirlerini yasaklamıştır.Kızılbaş olarak nitelediği Anadolu Türkmenlerinin mal ve canlarını almak helaldir.Kızılbaşlarla çarpışırken ölmek en yüce şehitlik makamıdır,kestiği hayvanın eti murdardır,yenmez diyerek Anadolu müslümanlığına darbe vurmuştur.Yedi kızılbaş öldüren cennete gider diyen bu kişi sünni şeriatını yerleştirmeye çalışmıştır.Türkiye Cumhuriyetinin en yüksek makamlarını işgal edenlerin Ebu Suud,İskilipli Atıf Hoca hayranlıkları üzerinde düşünülmelidir.
Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.
Pir-i Türkistanlı Ahmet Yesevi der ki: “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!”
İstedikleri zaten din odaklı bir devlet. Gerisi boş onlara göre. Yani sevr uygulansaydı ama siyasal islamcıların istedikleri bir osmanlı kalsaydı bunlar tercih ederlerdi. Kemalistler diyerek kendince düşman yaratıp aslında ülke düşmanlığı yapanlardan bugüne kadar aksini görmedim.
-
Devletin nasıl çökertildiğini, masonlar tarafından nasıl kademe kademe ele geçirilip darbelerle esir alındığını, Osmanlı'nın çöküş sürecinin başlamasında İzmir'li, kendini mesih ilan edip diğer yahudileri de sapkınlıklarıyla yoldan çıkaran Sabetay Sevi'nin büyük rolü olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Devletin istihbaratı biliyor artık bu gerçekleri, Sabetayistlerin, masonların nasıl örgütlenerek devleti ele geçirdiğini, halen daha bunun için uğraşanları devletimiz çok iyi biliyor. Türk bile olmadıkları halde, siyonizmin çıkarları ve İsrail'e giden yolda Türk ırkçılığını nasıl ortaya çıkardıklarını, Türkçülüğün fikir babalarından Moiz Kohen gibilerini biz iyi tanıyoruz.
İnsanlar gelir geçer, devlet aklı kalıcıdır. Osmanlı zulümleri sebebiyle halk tarafından yıkılmış bir devlet değildir. Karşınızda sokak röportajlarındaki vatandaşların olduğunu sanmaya devam edin siz. Bu Kemalist propagandalara vatandaş da doydu artık.
Ayrıca "ebu suud" diye birisi yok EBUSSUUD'dur o ve bu da lakabıdır. Aklınca suudilerle bağlantı çağrışımı yapsın diye namertler bilerek öyle yazıyor. Her konuda bilgisizliğinizi belli etmeyin. Ebussud efendi'nin hayatını biraz araştır, utanırsık belki. Osmanlı en büyük sınırlarına ve gücüne bu insanlar zamanında ulaştı. Boş boş konuşuyorsunuz. Tarihi gidip dizilerden ya da Osmanlı kiniyle yanıp tutuşanların kaynaklarından öğrenirseniz olacağı bu...
Böyle kopyala-yapıştır şeylerle değil, kendi bilginizle gelin ki bişey bildiğinizi sanalım hiç olmazsa. Google'da olmasa bomboş kalacaksınuz, elinize bir kitap almak yerine 7/24 burada sağa sola sataşıyorsunuz anca.
https://islamansiklopedisi.org.tr/ebussuud-efendi
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sonic.Storm -- 30 Temmuz 2020; 3:42:53 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Osmanlı yabancıya zulmetmedi zaten, Türk'e zulmetti. |
Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı. Halifeliğe kadar olan Osmanlı İmparatorluğu, Halifelikten sonra Araplaşan Osmanlı İmparatorluğu. Ve Araplaştıkça daha çok batan koca İmparatorluğumuz… Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar… O günün koşullarında Halifeliği gerekli gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i Memlüklülerin elinden halifeliği almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını düzenlediler.Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla halifelik Türklere geçti.(1517) Ama çok büyük bir sorun çıktı.Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıktılar.Türk halifenin emrine girmek istemediler. İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulundu. Mısır’dan ve Arap ülkelerinden seçilecek iki bin civarında ulema, molla Istanbul’a davet edildi.Para, mal, mülk, arazi verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlandı.Osmanlı imparatorluğunu Araplaştırmak, diğer bir değişle İslam’ın Türk versiyonu terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar. Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçti.Bundan sonra imparatorlukta Türk kelimesi yasaklandı.“Türk’üm!” “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılandı.Dışlandı.Bu dönemde Kuyucu Murat Paşa'nın “Türk’üm!” “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 000 dir. Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türk'lere zulümle geçer, sıkı bir Arap ağırlıklı mezhepçilik kurulur, 1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır.Bunun yerine Halid-i Nakşi Kürt Tekke'leri(Kurucusu şeyh Halid Iraklı bir Kürt'tür) kurulur. Yine bu dönemde Kürtlere sayısız ayrıcalıklar verilir.1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten muaf tutulurlar. Yine bu dönemde Türkler, saraydan, ordudan ve devlet dairelerinden uzaklaştırılır. Arap mollalar yine de Türklerin var olan askeri ve siyasi gücünü kırmak için çeşitli fetvalar verirler.Böylece serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır. Kırdırılır ancak savaş ganimetlerinden yeteri kadar yararlandırılmazlar. Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar… Ordudan, saraydan ve devlet düzeninden yavaş yavaş uzaklaştırılan, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler. Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır. Buna tarihimizde “Ekrad Türkmenlar” denir…Dersim Bölgesinde İran kökenli sonradan Kürtleşen ,Türkmenlere "Ekrad"denmiştir. Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…) Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür. Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir ne de imparatorluğun kan kaybetmesi durdurabilir. Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmıştır, mezhepçiliğe kurban edilmiştir… Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler.Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar.Rönesans’ı İngiltere kapar… (Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir.1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur.Rumlar ise 1563’te matbaaya kavuşur. Bu meşhur mollalar her defasında yeni bir fetva ile Osmanlı'nın matbaaya kavuşmasını engellerler.Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan tam 240 yıl sonra 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz.Artık bilgiye ulaşmak için çok geçtir.
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır.1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar tüm savaşları kazanan bir "Türk imparatorluğu" Osmanlı varken, neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?Osmanlı bu dönemde 1683 Viyana Bozgunu’ndan, 1922’de Sakarya Savaşı’na kadar tüm savaşları kaybetmiştir. Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi? Osmanlıyı kuran Şeyh Edebalilerin İslam’ı, Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değil miydi de Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu…! İskilip'li Şeyhülislam Ebu Suud Efendi önce medreselerden matematik,geometri ve fen bilimlerini kaldırmış Yunus Emre'nin şiirlerini yasaklamıştır.Kızılbaş olarak nitelediği Anadolu Türkmenlerinin mal ve canlarını almak helaldir.Kızılbaşlarla çarpışırken ölmek en yüce şehitlik makamıdır,kestiği hayvanın eti murdardır,yenmez diyerek Anadolu müslümanlığına darbe vurmuştur.Yedi kızılbaş öldüren cennete gider diyen bu kişi sünni şeriatını yerleştirmeye çalışmıştır.Türkiye Cumhuriyetinin en yüksek makamlarını işgal edenlerin Ebu Suud,İskilipli Atıf Hoca hayranlıkları üzerinde düşünülmelidir. Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir. Pir-i Türkistanlı Ahmet Yesevi der ki: “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!” |
İslamcıların yalandan ve komplo teorilerinden başka birşey konuştuğunu görmedim. |
O oyunları yapanlar, çeşitli iftiralar yapanlar sizin gibiler. O yüzden Atatürk'e de bu kadar düşmansınız. Bunu herkes çoktan öğrendi. |
İşte bak bilmiyormuşsun. Kemalizm ayağına saçmalayarak Atatürk düşmanlığı yapmaya çalışan ve osmanlı hayranlığı yapan bu savaşın değerini nasıl bilsin? Sizin zihniyet bu ülke kurulduğundan beri düşman ama ülke hala ayakta. |
Atatürk'e Yahudi diyen bir adamsın, ❗ Hem de delil olarak Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olduğu tescilli bir Yahudi'nin 1994 te yazdığı gazete küpürünü delil gösteriyorsun.❗ Burada millete akıl verecek ve Türklükten bahsedecek son kişisin. ❗ |
Yav Osmanlı Yüzbinlerce Türkü katlediyor sırf inançları sebebiyle, Anadolu Türklerine ait ne kadar tekke varsa yok ediyor, Mezhepçilik yapıyor. Hala daha laik diyorsun. Değil abicim değil. Bak gerçeklerden kaçarak uzlasamayiz. Kabugunuzu kiramazsinız gerçeği görmezsiniz. Tek kaynaktan almayın bilgilerinizi. Ben sizin okuduğunuz kaynakları biliyorum. Çünkü ben de o yalan girdabının içindeydim bir zamanlar. Hiçbir bilimsel bağı, bilim kaygısı olmayan Blog sayfaları ve Islami siteler uyduruyor bu yalanları. |
Yav hee Masonlar, sabatayistler, Yahudiler, uzaylılar şunlar bunlar.... Masonluğu kapatan zaten Atatürk'ün kendisi. Al sana EBUSSUUD HAZRETLERİ tarih çok bilen arkadaş |
Çok rica ediyorum şu “ Millet laiklik için savaşmadı “ tartışması bitsin artık. Evet, millet laiklik için savaşmadı ama din bezirganı - çöl bedevilerinin garabet hukuk sistemi için de savaşmadı. Türkler araplaşsın diye de savaşmadı. Öyle olsaydı eğer mevcut sistem yıllar önce yıkılırdı. İran’a bak mesela ..domino taşı gibi yıkıldılar çünkü sistem Araplaşmaya meyilli. Türkiye’de öyle bir istek - heves - danar yok kardeşim. Siz şeriatçılar olarak küçük bir azınlıksınız ve kafanızdaki Türkiye’yi hiçbir zaman göremeyeceksiniz çünkü millet sizin o komik yönetiliş tarzınızı istemiyor. Anlayın artık. İslami damarın büyük olduğu illerde bile sizin deyiminizle “ dinsiz “ CHP kazanıyor. Görmüyor musunuz yani bunları haha |
Benzer içerikler
- uyuz forum
- c30 beton kaç şiddetinde depreme dayanır
- elif can yetim
- biz kimlerin torunlarıyız
- kadir mısıroğlu ingiliz vatandaşı
- imam nikahı nasıl bozulur
- mavi taksi
- telefon iade edilir mi
- dünyanın en zengin ülkesi
- disney plus üyelik iptali
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X