Şimdi Ara

Yüksek hızlı elektronlar Einstein'ı bir kez daha doğruladı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
23
Cevap
0
Favori
657
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  
    Einstein, bilim dünyasında çığır açan Genel Görelelik Kuramının temellerini ilk olarak 1905 yılında Özel Görelelik Kuramı ile atmıştı. Özel görelilik kuramı sezgisel olarak anlaşılamayacak, yalnızca deneysel olarak kanıtlanabilecek bir kavramdır. Bunu basit bir örnekle açıklayalım:

    Örneğin bir A aracı düşünelim 100 km/saat hızla gidiyor olsun. Onun arkasından 20 km/saat hızla gelen B aracı düşünelim. B aracından bakan gözlemce sanki hareket etmiyormuş gibi hissedecek A aracını 80 km/saat hızla gidiyormuş gibi görecektir. Ya da A aracının hızına çıkarsa onu yavaşlamış ve en nihayetinde durmuş olarak görecektir. Ancak bu durum ışık hızı için geçerli değildir. Işığın hızı gözlemciden bağımsızdır ve her zaman aynıdır.

    Erivan Devlet Üniversitesi’nden bilim adamları Vahe Gurzadyan ve Amur Margaryan, Avrupa Sinkrotron Radyasyon Merkezi’nde ışığın hızına ilişkin yapılan iki deneyi incelemişler. İlk deneyde fotonun hızı hareketli bir pencereden ölçülmüş. Yüksek hızlı elektronlara ateşlenen lazer demetinden yansıyan fotonların hızı bir detektör yardımıyla elektronlar referans alınarak ölçülmüş. Bu deneyi arabada giderken farlarımızdan çıkan ışığın hızını ölçmekle özdeşleştirebiliriz.
     

    Diğer deneyde ise ışığın hızı sabit bir pencereden ölçülmüş. Deneyde eta mezonu iki adet fotona ayrılmış ve sabit olan mezonun perspektifinden ışığın hızı ölçülmüş. Bu deneyi de hareketsiz arabanın farlarından çıkan ışığın hızını ölçmeye benzetebiliriz. Deneylerde referans alınan elektronların çok yüksek hızda olması, ışık hızları arasında olası farkları belirlemeye imkân tanıyacak nitelikte. Kısacası, deneyleri araba gibi yavaş bir cisim üzerinde gerçekleştirmek mümkün değil. Bu açından deney, referans aldığı yüksek hızlı elektronlar nedeniyle bir ilki temsil ediyor.

    Gurzadyan her iki deneyin de çok hassas ölçekte ve büyük dikkatle gerçekleştirildiğini, netice olarak ölçülen ışık hızları arasındaki farkın yedi trilyonda birden daha az olduğunu gördüklerini, kısacası ışığın hızının ölçülen cisimden bağımsız olduğunun net ve kati suretle ortaya konduğunu, kısacası Einstein’ın bir kez daha haklı çıktığını belirtiyor.
     







  • Vay be Einstein gibi insanlarda nasıl bir kafa vardı da böyle teoriler üretibilmişler, merak ediyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sniper23 -- 12 Ağustos 2018; 22:54:21 >
  • adam haklı beyler

  • Adam einstein beyler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • einstein adam beyler

  • Çok sinir bozucu değil mi? Ne demek ışığın bağıl hızı olmaması. Hiç deterministik gelmiyor kulağa. Zamandan bağımsız bir hareket gibi.

  • hopeyoung H kullanıcısına yanıt
    Gündelik hayatta hız tanımını /h, /s cinsinden yapıyoruz. Yani sürekli zamana endeksliyoruz. Söz konusu ışık olunca bu geçerli olmuyor. Sanki mihenk oymuş gibi. Kısacası zamanı ışık tanımlıyor gibi. Ve bu tanımlamayı başka cisimden bağımsız yaptırıyor. Işık hızına yaklaşsan bile o yine de aynı hızda. Bu sefer zaman senin için farklı dışarıdaki gözlemci için de farklı akıyor. Ya biz olayı anlamıyoz ya da hafsalamız kavramak da yetersiz kalıyor :D
  • İşin ilginç yanı bu teoriyi beğenmediğimiz Ermenistan'lı bilim adamları doğruluyor. Bilim alanında ermenistanın dahi gerisinde kalıyoruz maalesef.

  • Adam einstein beyler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ardicli2000

    Gündelik hayatta hız tanımını /h, /s cinsinden yapıyoruz. Yani sürekli zamana endeksliyoruz. Söz konusu ışık olunca bu geçerli olmuyor. Sanki mihenk oymuş gibi. Kısacası zamanı ışık tanımlıyor gibi. Ve bu tanımlamayı başka cisimden bağımsız yaptırıyor. Işık hızına yaklaşsan bile o yine de aynı hızda. Bu sefer zaman senin için farklı dışarıdaki gözlemci için de farklı akıyor. Ya biz olayı anlamıyoz ya da hafsalamız kavramak da yetersiz kalıyor :D
    mihenk olan isik degil, uzay-zamanin dokusu. sadece isik degil evrende herseyi birarada tutan birbirine baglayan guc alanlarida isik hiziyla hareket ediyor. vucudundaki atomlari bir arada tutan elektro-manyetik kuvvette isik hiziyla hareket ediyor, o atomlarin cekirdegini birarada tutan nukleer kuvvetlerde. kisaca o atomlardaki degisimler, atomum ve atom alti parcaciklarin zamaninida isik hizinda calisiyor, bu yuzden isik hizina yaklastikca maddenin kendi zamani yavasliyor, gozlemci icin zaman yavasladigindan isiga yakin bir hizda bile olsa isigi gene isik hizinda gozlemliyor cunku olcum yaptigi zaman artik daha yavas akiyor.




  • Atom altı alemde determinizm yoktur. Çok aramışlar ama malesef bulamamışlar.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • karbon12 K kullanıcısına yanıt
    Şimdilik belirsizlik kabul görüyor ama her şeyin mutlaka bir sebebi olmalı. Aksi durumda iş şu hale bürünüyor: Denkleme bir sabit atadım, bak doğru sonuucu veriyor. Sınayamadığımız zaman doğruyu verdiğini nereden bilebiliriz?
  • hopeyoung H kullanıcısına yanıt
    Misket büyüklüğünde, sonsuz yoğunlukta ve muazzam sıcaklıkta bir şeyin patlaması sonucu meydana gelen bir madde evreninde yaşadığımızı kabul etmek, evrendeki tüm maddenin Bu şeyden türediğini (Ve hatta aynı parçacıkların bir araya geldiğinde farklı özelliklere sahip olduğunu kabul etmek) bile ne kadar saçma ve akla mantığa ne kadar ters. ama tüm deliller bunu gösteriyor ve bugün bu kadar kabul edilmiş alternatif bir teori yok. Ancak gidemiyorsun big bang öncesine de...
    Ah dostum keşke dediğin gibi akılla herşey anlaşılabilse... Ama Yunus'un dediği gibi "bu aklu fikr ile Mevla bulunmaz".

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sniper23

    Vay be Einstein gibi insanlarda nasıl bir kafa vardı da böyle teoriler üretibilmişler, merak ediyorum.
    Einstein'ın beyninin kıvrımları biz normal insanlarınkinden farklıymış güzel bir yazı okumanızı tavsiye ederim

    https://www.matematiksel.org/kavanozdaki-beyin-einsteinin-tuhaf-son-yolculugu/


    Ayrıca 2008 yapımı belgesel tadında Einstein and Eddington filmini de izlemenizi tavsiye ederim teoremiyle ilgili.

    https://www.imdb.com/title/tt0995036/




  • karbon12 K kullanıcısına yanıt
    Evet şimdilik açıklanabilir durumda olmasa da bir gün sebebinin bulunabileceğine dair inancım oldukça güçlü. Sebebi düşünsel bir kurguya ithaf etmektense, mutlak gerçeğe ulaşmaya çalışmak daha asil bir davranıştır bence.
  • hopeyoung H kullanıcısına yanıt
    Mutlak gerçek, Yunus ve Yunus gibilerin hayatı boyunca aradığı ve sonunda bulduğu şeydir. Onların hayatını okuyan bilir. Senin tabirinle düşünsel bir şey değil bu. Sadece gördüğüne inanan ancak bunca imkansızın nasıl olup aynı anda gerçekleştiğini asla sorgulamayan pozitivist determinist materyalist v.b. insanlar için zor birşey bu bilirim. Einstein ömrünün kalanını kuantumun indeterministliğini çürütmek için harcamış. Tanrının zar atmadığındam eminim lafı burdan gelir. Ama başaramamış. Sizin mutlak gerçek dediğiniz fiziksel dünya ve bunun determinist kuralları (ki sadece atomüstü dünyada) elektrikten ibarettir. O parçacıklar yüklü olmazsa ve ışıkla muazzam bir ilişki içinde olmazsa ortada hiçbirşey olmaz veya algılanamaz. Dün gördüğün bir rüyayla dün yediğin yemek arasında da zihninde algı bakımından hiçbir fark yoktur. İkiside 1 voltun yaklaşık binde biri oranındaki elektriksel sinyallerdir. Bu durumda mutlak gerçek hangi elektriktir? Velhasılı kelam Diyeceğim şu ki "Uyuyan uyuduğunu bilmezse gördüğünün rüya olduğunu anlayamaz". Ne zaman uyanırsan o zaman anlarsın. Burda uyanamayanı da vakti gelince uyandırıyorlar.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • adamda düşünen bir kafa varmış,
    biz ise bize öğretilen akılla düşünmeye çalışanlarız !

  • karbon12 K kullanıcısına yanıt
    Değerli eleştriniz için teşekkür ederim. Ama gerçeği düşünsel anlamda bulabildiğini düşünmek bir inanç türüdür. Pozitif bilimlere gönül verenler rasyonalisttir. Sorgulamaksızın kabul etmek diye birşey pozitif bilimlerde olamaz.(Kütle çekimi kanunu bile sorgulanmaktadır. Öceki mesajımda denklemdeki sabit derken buna atıfta bulunmak istemiştim.)
    Bir olgunun olasılığını, verilerin ışığında, matematik ile hesaplarız. Bu verileri sağlayan da pozitif bilimdir. İhtimallerin düşük olması bir olgunun gerçekleşemeyeceği anlamına gelmez ki; İhtimal hesaplamaları yapabilmek için yeterli bilgi birikimine kimse ulaşılabilmiş değildir. (Mesela abiyogenez hala çözümlenememiş bir konudur, büyük patlama bir teoridir vb.)
    Einstein ömrünü quantumu çözümlemek için harcadı, becerebilsem ben de harcamaktan çekinmezdim; Hele ki Einstein öldükten sonra, fizik dünyasında quantumla ilgili olmayan herşeyin reddildiği bir ortamda iken.
    Beynin algılaması konusunda kaynaklar varsa yararlanmak isterim.




  • hopeyoung H kullanıcısına yanıt
    Kıymetli Hopeyoung öncelikle kibar üslubunuz için teşekkür ederim. Farklı fikirlerde olmamız eğer birbirimizi dinleyebiliyorsak bize artı bilgi ve değer katar. Bunun içinde ayrıca teşekkür ederim. Şu noktaya değinmek isterim. Sizin düşünsel dediğiniz şey Einstein ve diğer tüm bilim insanları için de geçerli. Şöyle düşünün Einstein patent enstitüsü'nde çalışırken Zürih metrosunda seyahat ediyordu ve hergün önünden geçtiği Saat Kulesi'nin önünden yine geçerken birgün aklına bir fikir olarak Görelilik geldi. Yani görelilikte Düşünsel bir şeydi fakat bu fizik dünyada yani Madde aleminde bir karşılığı vardı. O aradı ve karşılığını Bu alemde buldu. Umarım anlatabilmişimdir. Size spesifik olarak bir kaynak önermem haddime değil. Herkesin meşrebi farklıdır. Aynı konuda benim hoşuma giden bir kitap sizin hoşunuza gitmeyebilir. Önemli olan içinizdeki istek ve arzudur. Evliyaullahın ileri gelenlerinden Cüneyd-i Bağdadi'nin dediği gibi "Allah aramakla bulunmaz. Ama Allah'ı bulanlar arayanlardır." Sevgiyle kalın.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • karbon12 K kullanıcısına yanıt
    Öncelikle ben de size teşekkür ederim. Topluluk halinde yaşamanın temel kuralı birbirimize saygı duymak değil mi. Aksi taktirde kimsenin yaşamaktan keyif almadığı bir dünya yaratırız.
    Düşünsel kelimesini seçmemin nedeni, hissiyatı da içerebilen mantık ürünleri olmalarından kaynaklıdır. Gerçeğe yalnızca düşünsel olarak ulaşabileceğimizi düşünmek yerinde olmayabilir, zira insan aklı manüplasyonlara açıktır. Dolayısıyla denenmesi oldukça doğaldır. Denemek içinse verilere olan ihtiyacımızı en güvendiğimiz kaynak olan bilim sağlıyor.
    Affınıza sığınarak Einstein'ın zamanın göreliliği ile ilgili teorisini zamandan yola çıkarak değil de ışıktan yola çıkarak buldu diye biliyordum. O'nun tek zoru ışıkla idi.
    Aradım aramasına fakat bulabildiğim şu oldu:
    "Nedir; dedim bu yaşamak?
    Bir düş, dedi; birkaç görüntü." Ö.Hayyam Saygılarımla.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.