Yeni Macbook duyurulduğunda, her zaman ki gibi inceltilmiş bir cihaz bekliyordur herkes. Apple son zamanlarda "en" çok taktığı durum "incelik" çünkü. Cihaz fansız bir işlemciyle gelince bir anda herkes kaldı. Aslında "tabletler" için üretilmiş bir platformu, Apple Mac'lerin içine entegre etmişti. 900 gram ağırlığında, 13.1 mm inceliğinde bir cihaz çıktır ortaya ve 2304 x 1440 gibi bir çözünürlük. Üstelik, tuşların mantığını da değiştirmişlerdi. Kelebek dedikleri "bir" tuş mantığı geliştirmişler, son olarak da büyütülmüş bir dokunmatik alan eklemişlerdi. Üstelik bu dokunmatik alan artık parmağınızla yaptığınız baskıyı anlayabiliyor, ona göre tepki veriyordu. Son olarak USB-C bağlantı birimini de ilk olarak bu cihazda görüyorduk. (Daha sonra chromebook'da bir hafta önce sanırım duyurdukları ortaya çıktı) Tabi buradaki en büyük sıkıntır "bir" tane çıkışın olması onun da USB-C olmasıydı. İncelemeler, şunlar bunlar derken, herkes cihazdan etkilenmişti. Ama gücü "bir" air değildi, bağlantı yetenekleriyse çok ama çok kısıtlıydı ve herkes tarafından eleştiriliyordu. Ben, uzundur macbook retina kullanıyordum. Amacım ne rende yapmak, ne de bu cihazla program falan yapmaktı. Amacım yazmak, nette sörf falandı, arada bir belki fotoğraflarımı düzenlemek. Uzundur kullandığım retinam giderek ağır gelmeye başlamıştır. İlk aldığım zamanlar da windows laptoplar bundan daha ağırdı ama zamanla onlar da hafifledi, dizimde bir süre sonra ısınan, ağırlaşan bir cihaz oluyordu. Performansından zerre kuşku duymuyordum ama yeni macbook kanıma girmişti bir kere. İncelemeler, takipler, şu bu derken her Allah'ın günü, Apple'ın sitesini takip eder olmuştur. Önce 4-6 hafta sonra 3-5 hafta temin süresi var diyordu. Bir sabah yine tam bakacakken bu sefer, SDN'de bir kutu açma gördüm, yeni Macbook'un kutu açması. Dedim ki, her halde yurt dışından aldılar, yooo, açtılar ve Türkçe klavye vardı. Küçük bir araştırma ile, bir çok teknolojik mağazaya 2-3 gün önce geldiğini bazılarına da yeni stoğa girdiğini gördüm. Hemen soluğu Neo'lardan birinde aldım. Uzundur beklediğim Altın rengi Macbook'a kavuştum. Yüzde 6 öğrenci indirimiyle birlikte cihaz 4000 bin küsüre geldi, bolca taksitle aldım. Cihazı yaklaşık 3-4 gündür kullanıyorum. Şimdi yazmam gerektiğini düşündüm. Cihazım 256 gb olan sürümü arkadaşlar. 1.1 ghz, turbo ile 2.4 ghz'ye çıkıyor. Altın rengi. Cihazı aldım, kutusundan usb-c kablo ve şarj adaptörü dışında bir şey çıkmadı. Her zaman Apple'ın yaptığı şey, boş kutu ve cihaz :) Hemen açtım ve kurcalamaya başladım. İlk dikkat ettiğim "gerçekten" çok ince ve hafif olmasıydı. Önceki Mac'imin yanında tüy gibiydi, tek elimle raha tutuyor, kullanıyordum. İpad'imle yan yana koyduğum bir fotoğraf ekliyorum. Cihaz hızla açılıdı, hemen karşıma tipik yükleme ekranı çıktı. Kısa sürede yüklendi ve açıldı. küçük bir güncelleme vardı, hemen yaptım. Pages falan direk yüklüydü, her şey kullanmaya hazırdı. Öncelikle dikkatimi ekranı çekti, bu boyutta bu parlaklık ve çözünürlükte ekranı Macbook retina da görmüştük. Bu ekran ondan da iyi, parlak ve güzel. Ama Boyutu küçük olduğu için "ölçekleme" gerekiyor. Onu da küçük bir ayarla yapabiliyorsunuz. -Windows'taki gibi "ikon" büyütmece değil bu, tüm işletim sistemini düzenleyen bir "büyütme.." Daha önce, "macbook Retina" kullandığım için, kenar çerçevelerinin ince olmasına alışkınım, o yüzden ona bir şey diyemeyeceğim ama gerçekten ekranı çok güzel görünüyor, işini de görüyor.. Arkasında klavyeye geçtim. İlk anda "durumu" garipsedim. Tuşlara basmak gibi değil, daha çok "vurmak" gibi bir his veriyordu yazmak. Macbook Retina'da bu his "basma" oluyordu. Yazdığını ucundan da olsa hissediyordun. Ama burada, tuhaf bir his vardı. sanki ince bir kontraplak'ın üzerine parmağını vuruyormuş gibi bir his. İlk başta "olmamış" dedim denerken Neo'da, olmuyor dedim, dur ya oluyor mu dedim ve aldım. İçimi en kemiren şey buydu, alışamazsam ne yapacaktım? Alıştım, hem de çok kısa sürede alıştım. Daha az yorulduğumu fark ettim, bu güzeldi. En başta "başka başka" tuşlara bastım ama sonunda alıştım. Bu arada klavye de "sadece" tıuş mantığı değil yanındaki çizgiler de incelmişti. Bu bir yandan iyi bir yandan kötü. Cihaz daha geniş klavyeli, büyük tuşlu duruyor ama tek elle tutarken, bir yerden bir yere giderken hep tuşlara basıyor elim, bunu sevmedim açıkçası, biraz daha çıta kalın olabilirmiş. Bu arada "bu" inceliğe, arka aydınlatmalı klavye koymuşlar ve çok güzel görünüyor. Oldukça iyi bir ışık veriyor, o da memnun edici. Asus'un bu incelikte bir laptobu vardı, onda arkadan aydınlatma yoktur. Adamlar ne yapmış etmiş koymuşlar, koymalılardı, olmasaydı alınmazdı.. Gelelim Force Touch trackpad dedikleri şeye. Bu "baskı" algılayan bir yapıya sahip. Bir kere trackpad büyümüş öncekilere göre, simetrik değil ama büyümüş. Space tuşunun oradan başlıyor, Command tuşunun sonuna doğru bitiyor, gönül isterdi ki Command'ın sonunda bitsin, simetrik olsun. Force Trackpad'in duygusu bir garip. Mac'lerde en önemli şey trackpad'dir. Onu kullanan bir daha Fare yüzüne bakmaz, o kadar rahattır. Parmağın kayar, ne yapmak istiyorsan yaparsın. Burada da durum değişmemiş ama derinden bir gelişme duruyor karşımızda. Baskıyı hissedebiliyor olması, bir çok yerde işe yarıyor. Artık "bastırmak" zorunda değiliz, küçük bir baskı ile cihaz hemen algılıyor, baskı boyutuna göre de ayarlanmış olan tepkiyi veriyor. Mesela bir dosyanın adına dokunup, biraz çok basarsanız dosya adı değiştirme seçeneği çıkıyor. Ya da safaride, bir kelimenin üzerine gelip, sert basarsanız, o kelimenin araştırmasını yapıyor wiki'de falan. Ya da bir linke biraz bastırırsanız o "linki" pencere içinde açıyor, böylece gitmek zorunda kalmıyorsunuz. Bunlar "safari ve işletim" sistemi için geçerli henüz daha "yolun" başındalar belli ki.. [DHTUBE=uJe-yT36BAQ] Bunun dışında cihazın işlemcisi "hep" soru işareti. Bir tablet işlemcisi ve güçsüz deniyor. Haklılar, işlemci güçlü değil. Bir görüntüyü i movie ile işlemek istedim, biraz uzun sürdü, bazı yerlerde, bekleme işareti olan o dönen şey geliyor, cihaz duruyor. Güçlü olmadığı "her" halinden belli ama zaten cihaz "güçlü" diye lansman edilmedi. Belli ki İnsanlar "ipad'in" hafifliğine alıştılar, ve aynı hissi bir laptopta yaşamayı istiyorlar. Eskiden netbook diye bir şey vardı, onun mantığı. Nette gezmece, film izlemece, müzik dinlemece ve yazı çizi işleri.. Bunlar için işlemci sorunsuz iş görüyor. İşletim sistemi de çok iyi olduğundan uyumlu çalışıyorlar. Çok ama çok az, yük altında cihaz ısınıyor, bunu imovie'de film işlerken gördüm, bazen flash içerikli siteleri açtığımda da oldu, ama rahatsız etmiyor macbook retina'da olduğu gibi. Retina bildiğin ısınıyordu dizimde. Hoparlörü "segmentine" göre iyi, İşini görüyor, en alt seviye falan değil, biraz tiz buldum sadece bas hissiyatını alamadım. Evet iş görür, sorun yaratmaz ama bass'lar bir tık daha fazla olabilirdi en çok onu aradım. usb-c işi sıkıntılı. Cihazlarınızın hepsinin kablosuz olması gerekiyor ya da bağlantı aparatlarını satın alacaksınız. Ortada gördüğünüz üç tane aparat ile cihaza başka özellikler kazandırılabiliyor. Birincisi sadece usb, ikinisinde hem usab hem de vga üçüncüsündeyse hem usb hem de hdmi var. Apple'ın stesinde üçüde var ama mağazada hdmi'ın dışındakiler var. ben sadece usb olanından aldım, kamera bağlamak için. Eksik mi, kesinlikle, bu paraya bir aparat ya da bir usb konmalıydı ama sanırım kasanın bu ince olması bahaneleri oldu. Ama Asus "aynı" kalınlıktaki bir kasaya her şeyi sığdırdı.. Mesele "yeni" aparatlar satmak, Apple'ın her zaman ki taktiği.. Pili "yine" her zaman ki gibi iyi gidiyor. Bu incelikte, bu görüntüde, retina kadar pil süresi ve fazlası vaadediyor, sözünü yerine getiriyor. Kısa sürede de şarj oluyor, eskisinden çok daha hızlı ama retina'da, şarj parçasının üstünde ışık yanıyordu. Yeşil olunca anlıyorduk dolu olduğunu, şimdi açmak gerekiyor. Ama "açma" süresi ve cihazın uyanması, Retina'dan çok ama çok daha iyi. Air'lerden de çok daha iyi, hemen açılıyor, hemen kendine geliyor. Bir de arka kapakta artık led Elma yok, o üzdü açıkçası, güzel görünüyordu. Son olarak, belki bunu çok az kişi okuyacak belki de sadece bakıp geçilecek ama ben yazmadan edemeyecektim. Çünkü eksiklerine rağmen "bu" cihazı sevdim. Elimden düşürmüyorum, hatta ipad'in yerini taca attı diyebilirim ucundan. Hafif ve ince olması, ısınmaması, her yerde kullanılması avantajları. Güçlü "olmayan" işlemcisi ve sadece usb-c olması eksisi, bunları kabul ederseniz, sorunsuz kullanır keyif alırsınız..
|