Şimdi Ara

Turkler Araba Konusunda Doyumsuzy (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
75
Cevap
1
Favori
5.631
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
64 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 5 yıldır 30.000 liralık arabama biniyorum, aylık gelirim 10.000 TL. İşyerinde diğer arabalarla benim arabam arasında uçurum var. Diğerleri 100.000 bandında. Adam yeni evlendi, krediyle Passat alıyor. Evi yok, kirada oturuyor, her yıl araba yeniliyor. Bana göre akıl karı değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sukber -- 8 Kasım 2019; 7:11:12 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Türkiye de süper zenginler hariç ki onlar %1bile değildir, 4 kesim var,

    1. 2. Sınıf zenginler: Para sorunu yok arsa marsa babadan dededen miras ya da siyasi bağlantı kullanarak zengin olmuş, sürekli araba değiştirirlerve hayatlarının %40i araba üzerinedir oraari %5i geçmez ama ortalıkta sağda solda çok görünür Favori arabaları passattir.
    2. Memurlar, genç öğretmenler : genelde 100k ya kadar araba alirlar hayatlarının ve hayallerinin %65i araba üzerinedir para biriktirip 2 sene sonra üst modellere geçmeyi hayal ederler.Devlette oldukları için er ya da geç bir araba alırlar.
    3. Asgari ücretin biraz üstü calisanlar:, 50k ya kadar araba alanlar, genelde aile desteğiyle bir araba alabilirlerse alırlar ya da hiç alamazlar, araba onlar için çok önemlidir, yine bu grup çoğunluğu oluşturur, aile işleri için ve toplu aktiviteler için arabayı kullanırlar
    4. Hiç araba almayanlar ve alamayacaklar: malesef bu grup hayatının hiç bir döneminde araba alamamış ve alamayacaktir. Arabası olan kişiler pikniğe sağa sola vs giderken bizide arabası olan biri götürse diye düşünürler, aileden sansizlardir ne para arsa miras kalmıştır kırk kanaat gecinirler. Malesef ülkenin büyük bir kesimini oluştur ve varlıkları arabası olanlar tarafından fark edilmez.


    Arada bir iki grubu atlamış olabilirim ama Türkiye araba sahibi olmak orta ve alt kesim için gerçekten bedel ister. Zaten sosyal hayatı ve yaptığı aktiviteler çok az olan bir milletiz o nedenle araba herkes için bir özgürlük alanı sosyal eksikliği ve mutsuzluğu giderme seklidir. Arabayla akşam bir tur atma Turklere özgü bir şeydir. Çocuklar bile arabalara inanılmaz hayranlık duyar.

    Araba Türkiye de bir araç değil bir amaçtir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi V2 -- 8 Kasım 2019; 7:38:56 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Avrupa'da otomobillere arac, Bizde ise statü olarak bakılıyor.
    Avrupa'da neredeyse tüm araçlar ulaşılabilir seviyede. Bizde ise çok çok yüksek olduğu için fiyatlar ulan adamın parası var beee deniyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Turkler Araba Konusunda Doyumsuzy

    ARABA SEVDASI, Recaizade-i Mahmut Ekrem...

    KİTABIN ANAFİKRİ

    Bu eserden dış görünüşün insanı yanıltabileceği ve dış görünüşe fazla aldanılmaması gerektiği yargısı çıkarılmaktadır. Bunun yanında insanın olayları kendi istediği gibi agılamayıp gerçeği görmesinin gerektiği, o zamanlarda görülen ve yabancı hayranlığından kaynaklanan Fransızca ile karışık bir dil kullanma durumunun kişilerin anlaşmasında zorluklar yarattığı ve önyargılı davranışların insanı ne derece hataya sürüklediği anlatılmaktadır.

    KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

    Bihruz Bey: Şık görünmeyi seven, valide parasını yiyen tutarsız ve savurgan bir gençtir. İnsanların dış görünümüne önem verir. Kendi kendine gelin ve güvey olur. Olayları işine geldiği şekilde algılar. Umursamaz ve düşüncesiz bir karaktere sahiptir. Gittiği heryerde tanıştığı her insanla Fransızca konuşarak tiraj yapmaya çalışır.

    Periveş Hanım (blond): Bihruz Beyin zengin bir hanım sanıp, gönlünü kaptırdığı kişidir. Gerçekte zengin değildir. Alaycı bir karaktere sahiptir. Sarışın, yirmi yaşlarında, orta boylu ve güzel bir kızdır.

    Keşfi Bey: Bihruz Bey’e yalan söylemiştir. Şakacı bir yapısı vardır.

    Mişel: Bihruz Bey’in hizmetkarıdır. Her zaman kibar görünür ve Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşur.

    Andon: Bihruz Bey’in arabacısıdır. Bihruz Bey’in sarı renkli şık arabasını verilen emirler doğrultusunda kullanır. Bihruz Bey’den oldukça korkar.

    Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan, ona kitaplar getirip, okuyan orta halli bir profesördür. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlar.

    Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürüdür. Bihruz Bey’in arabasını pek beyenmiş ve göz koymuştur.
  • Bence yanılıyorsunuz. Aksine bizim insanımız son derece mütevazı. Bak sokakta neredeyse bütün araçlar 1.6 motor veya altı. Kaç tane 3-4 bin motor araç var?

    Ama amerika öyle mi, adamlar o kadar gözü doymamış ki 2 bin motorun altında araç neredeyse satılmıyor. Hatta bmw 1 serisini satmıyor bile orada. Ah bu amerikalılar ah.

    Keza avrupada da bakıyorsun adam 3 serisi almış, 3 bin motor. Bizim insanımız ise ne güzel mütevazılığından 316 alıyor.
  • Doymadığı için olabilir.
  • Bende bunu diyorum ama anlatamıyorum. Sorun; doyumsuz millet olmamız üretmeden tüketen manyak bir ülke olmamız.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: urugakhina

    Bence yanılıyorsunuz. Aksine bizim insanımız son derece mütevazı. Bak sokakta neredeyse bütün araçlar 1.6 motor veya altı. Kaç tane 3-4 bin motor araç var?

    Ama amerika öyle mi, adamlar o kadar gözü doymamış ki 2 bin motorun altında araç neredeyse satılmıyor. Hatta bmw 1 serisini satmıyor bile orada. Ah bu amerikalılar ah.

    Keza avrupada da bakıyorsun adam 3 serisi almış, 3 bin motor. Bizim insanımız ise ne güzel mütevazılığından 316 alıyor.
    ABD 'nin nüfusu 330 milyonlarda yani Türkiye 'nin 4 katı nüfus ve bundan dolayı da o galerilerde bir dünya araç görüyorsunuz misal ilkay zaman ve diğerlerinin paylaştığı videolar gibi ama bir de şuna bakın abd 'yi tanıtan abd 'yi iyi ya da kötü yanlarını anlatan ve video çeken youtuberler var açın bakın o videoları çekenlere ve sokaklarına bakın abd 'nin ne dediğimi göreceksiniz araçların çoğu 3 4 5 motorlu araçlar değil hatta mazda o kadar çok ki o araçlar bile 1,6 2 litredir. Açın bakın çok dikkat ettim buna özellikle sokaklarda caddelerdeki araçaların çoğu ülkemizdeki araçlar gibi satılan modeller.

    Keza Murat Özün 'ün videolarına bakın sokakta yaptığı çekimlere 2001 golf ler 2004 laguna lar var mazda 1 'ler mini arabalar var öyle 3 5 motor g63 ler falan yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-530508BB2

    Doyumla alakası yok. Türk insanı görgüsüzdür. Telefonu masanın üstüne koyar bakın

    -apon 11im var der. Karşılığında da saygı-ilgi alır.
    -mercedes alır. Herkes önünde eğilir. Anahtarı masa üstüne koyar bakın benim mercedesim var der.

    Bu olay Türklerin eziklik psikolojisi ile alakalı. Paran varsa doktorun bile tepkisi değişirAraplarda da dünya kadar para var ama görgüsüzlükleri bitmedi. Türkler Araplar kadar kazansa onlardan beter olurlar.
    4-5 senedir bu siteye üyeyimdir bu sürede gördügüm en güzel yorum bu.
    Hollandadayım , 7 tane türk çalışanımız var , hepsi bmw ve mercedes sahibi. 0 km üstelik.
    Bir tanesi 40,000 euro civarına taksitle bmw aldı 1 senedir aynı ayakkabıyla işe geliyor, 3 kişi aynı evde yaşıyorlar kirayı bölüsmek için.
    Ama çok havalı yav bmwye biniyor adam sorsan. Ben 2100 euro maaş alan 1 tane hollandalı görmedim daha 0 bmwye binsin bak 13 senedir buradayım. Bizim millet çok saf ve görgüsüz gerçekten.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: x2yk

    ABD 'nin nüfusu 330 milyonlarda yani Türkiye 'nin 4 katı nüfus ve bundan dolayı da o galerilerde bir dünya araç görüyorsunuz misal ilkay zaman ve diğerlerinin paylaştığı videolar gibi ama bir de şuna bakın abd 'yi tanıtan abd 'yi iyi ya da kötü yanlarını anlatan ve video çeken youtuberler var açın bakın o videoları çekenlere ve sokaklarına bakın abd 'nin ne dediğimi göreceksiniz araçların çoğu 3 4 5 motorlu araçlar değil hatta mazda o kadar çok ki o araçlar bile 1,6 2 litredir. Açın bakın çok dikkat ettim buna özellikle sokaklarda caddelerdeki araçaların çoğu ülkemizdeki araçlar gibi satılan modeller.

    Keza Murat Özün 'ün videolarına bakın sokakta yaptığı çekimlere 2001 golf ler 2004 laguna lar var mazda 1 'ler mini arabalar var öyle 3 5 motor g63 ler falan yok.

    Alıntıları Göster
    Olsun yine de Anadolu insanı bir başkadır hocam.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: NoyanDervis

    4-5 senedir bu siteye üyeyimdir bu sürede gördügüm en güzel yorum bu.
    Hollandadayım , 7 tane türk çalışanımız var , hepsi bmw ve mercedes sahibi. 0 km üstelik.
    Bir tanesi 40,000 euro civarına taksitle bmw aldı 1 senedir aynı ayakkabıyla işe geliyor, 3 kişi aynı evde yaşıyorlar kirayı bölüsmek için.
    Ama çok havalı yav bmwye biniyor adam sorsan. Ben 2100 euro maaş alan 1 tane hollandalı görmedim daha 0 bmwye binsin bak 13 senedir buradayım. Bizim millet çok saf ve görgüsüz gerçekten.


    Alıntıları Göster
    Çocukluk itibari ile başlıyor.

    İlkokulda küfür yarışı ile başlıyor barbarlık,

    Daha sonra şu kişiyle kavga etsen kim alıra dönüyor,
    Ben alamam dersen dalga konususun.

    Gözlük takmaktan bile dalga geçiliyor.
    Kısırsan eyvah eyvah.

    Sonra aşık oluyorsun. Kız kimle takılıyor zenginle.
    İnsanlar kimle ilgileniyor zenginlerle.

    Devlet memuru köpek gibi davranıyor, doktora gidiyorsun bırak sağlık almayı daha beter hala geliyorsun.
    X firmasının sahibi olarak x in tanıdığı olarak gidersen bir uzuvlarını yalamadıkladı kalıyor.

    Bir Mercedes almak Türkiye’ de birçok sorun çözüyor. Çünkü artık bir Mercedes’ in var. Diğerlerinin yok.
    Diğerlerinin tepkisi ise onun Mercedesi var bizim yok.

    İnsanlara insan olduğu için değer, saygı, sevgi göstermeyi öğrenmezsek bizim halk 2.000 taksite girer gene alır o Mercedesi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Viyana’ya gittim . Uzun yıllardır dünyanın en yaşanılır şehri seçiliyor üstüste. Refah seviyesi dünyada en iyi durumda olan şehirlerden. Ama arabalar İstanbul’un orta halli ilçelerindekilerle aynı gördüm . Lüks araç tek tük.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bizde son dönemde büyüklere oyuncak olacak 2 cihaz var
    birisi araba ,diğeri cep telefonu

    sabah akşam varsa yoksa araba ve cep telefonu konuları konuşuluyor ,diğer ülkelerde de bu konular var ama sanki bizde çok farklı gibi

    bir dönemlerde telsiz furyası vardı ,millet evine telsiz alıp "brek brek bayan arkadaş arıyorum" diye kendini yırtıp dururdu :)
    şimdi ise cep telefonundan ve bilgisayardan sosyal medyada kadın bulma derdinde ,yani teknolojiyi kullanma amacı aynı :)

    yani kimse alınmasın ama bence bizde biraz görgüsüzlük var gibi geliyor
    adam haftada veya ayda bir kullanacağı arabaya niye binlerce tl. verir ve garajı olmadığı için bu aracı sokakta ,yağmur kar aşırı güneş ihtimaline karşı korumasız bırakır yada özelliklerini dahi tam bilmediği telefona bir dünya para sayar (özellikle bazı yaşlılar cep telefonunun çoğu özelliğini kullanmıyor bile)

    işi gereği konforlu araç isteyene kimsenin sözü olamaz ama çoğu kişi sadece millete hava atmak için lüks araç peşinde
    değil diyen yalan söylüyordur :)

    bu nedenle bizde sosyal etkinlikler çok az ,millet parayı arabaya ve cep telefonuna dökmüşse sosyal etkinliklere nereden para bulacak
  • Trafik kurallarının çok iyi işlemesi de bir etken. Bizim ülkedeki gibi okul önünden 80 le geçse hapis yatar. O sebepten aşırı güçlü kuvvetli modellere de çok meraklı değiller. Yani araba , sadece araba çoğu gelişmiş Avrupa ülkesinde. Onun için golf falan satılır, ucuzdur, ergonomik , kolay kullanımlı araç.

    Almanya da daha kuvvetli araçlar satılıyor. Yüksek araç satış rakamları ise döngünün göstergesi. Eski araba kullanmıyorlar zaten. Bizdeki gibi 30 yaşında doğan şahin, mecburiyetten süren pek göremezsiniz.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben bu durumu İstanbul'un ulaşım sorununa bağlıyorum. Avrupa şehirleri düzenlidir, o yüzden trafik tıkanıklığı fazla yaşanmaz, yaşansa da İstanbul'daki kadar astronomik düzeylerde yaşanmaz. Otomobilinin içinde günde 1 saatten fazla zaman geçiren kişi yok gibidir o yüzden otomobil oralarda gün içinde fazla zaman geçirilen bir ortam değildir. 24 saatlik bir günün en fazla 30 dakikasını ha bmw içinde geçirmişsin ha reno içinde geçirmişsin ne fark eder ki? İstanbul'da ise insanların çoğu günde 2 saatini otomobilinde geçiriyor hatta günde 4 saatini otomobilde harcayan kişi sayısı hiç de az değil. Bir ortamda günde 2 saatten fazla harcayan kişi o ortamdan zevk almak, o ortamda boğulmamak ister. Kullanıcısına zevk vermeyen, kendini sevdirmeyen, her yanı gri plastiğe boğulmuş Renault, Hyundai tipi araçlarda günde 2-3 saat geçirmek insanı boğuyor, bunaltıyor. Haliyle insanlar günde 2-3 saat geçirdiği ortamın kendisine zevk veren, içi kaliteli malzemelerle döşenmiş, ferah iç mekanlara sahip BMW, Mercedes gibi araçlara yönelmek istiyor. Açıkçası ben de bizim arabada uzun zaman geçirdiğim ve arabamızdan zevk alamadığım için babamdan ara ara arabayı değiştirmesini, en azından Skoda Superb almasını istemekteyim.

    İstanbul dışına çıkıp herhangi bir Anadolu şehrine giderseniz oralarda da insanların varını yoğunu araçlara yatırmadığını, eski model araçların ağırlıkta olduğunu hatta çoğu kişinin hâlâ Renault 9, 12 tipi araçlara bindiğini görürsünüz. Az sayıda nüfus nedeniyle buraların da trafiği rahattır. Bu şehirlerde de insanlar aracında az vakit geçirir. Arabaya varını yoğunu yatırma olayı Türkiye geneli olan bir şey değil, İstanbul'da olan bir şey.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bunun birçok sebebi var aslında.

    öncelikle alım gücü avrupada yüksek, insanlar zaten istese sıfırını alabilecek durumda. örneğin q7 almanyada 60000 euro, Türkiye'de 1 milyonun üzerinde. yani araba bir güç göstergesi değil, bizde araba güç gösterisi.

    şöyle bir örnek vereyim, accent eraya biniyorduk. inşaat firmasıyız. herhangi bir yere anlaşmaya gittiğinizde geldiğiniz araba iyi bir araba değilse ciddiye bile almıyor insanlar. aynı yere bir sonraki sene q5 ile gittiğimizde kapıdaki adam inip kapılarımızı açtı. güç gösterisi dememin sebebi bu. şimdi x5 almayı düşünüyoruz, büyük iş yapıyorsanız bu ülkede ucuz arabayla gezemiyorsunuz.

    ikinci bir sebep bizdeki gereksiz takıntılar. birincisi kilometre takıntısı. 100000 kilometredeki arabaya öldü gözüyle bakanlar bu aralar 200000 kilometredeki arabalara öldü gözüyle bakmaya başladı. ee ölmüyormuş demek ki bak, yaptığımız yanlışın farkına varmak için kriz mi olması gerekiyor. beyin kullanılmıyor mu bu ülkede?

    diğer bir takıntı boya değişen. tamam memleket dolandırıcılık olaylarından geçilmiyor. ama bir karış lokal boya var diye bir arabaya çöp muamelesi yaparsanız insanlar yaptıklarını saklama peşine düşerler. üretimin yok, alım gücün yok ama havalar 1500. almanyadan dönüş yapan bir arkadaşım ki babası galericilik yapıyordu. buraya gelince abi böyle araba mı alınır dedi. tabi 3 ay sonra anladı. gevur dediğiniz millet bunları yapmazken bizde neler dönüyor, önce bir dönüp aynaya bakmak lazım değil mi?

    şimdiye kadar şirket dışında ya da baba dışında hangi arabalara sahip oldun derseniz;
    90 model corollam vardı ilk. 342.000 kilometrede sattım. hatasız boyasızdı ama eteklerden çürüme ve bagaj kapağında vernik atması başlamıştı. sene 2013te satım.
    ikinci araç mk3 mondeoydu, 2003 model. yatmış bir arabaydı, bakımı ve arabayı rayına koymam biraz uğraştırmıştı.
    üçüncü araç 2010 model active paket bravoydu. 2 yıl bindim bir gün üzmedi beni.
    şimdiki aracım yine başka bir bravo, eşim kullanacak diye otomatik alma ihtiyacım oldu. gidip aldık. hepsinde çevrem satamazsın bilmem ne diye tepki verdi. ben binmek için alıyorum, satmak için değil.

    biraz uzun bir yazı oldu, ancak bu doyumsuzluk sebepleri belli. düzelir mi, illa düzelir ama bir 30 yıl daha zaman lazım tabi.
  • At, avrat, silah.
  • şimdi olay tam olarak şu. Bende 30.000 tl lik bir araç var. 16 yaşında. vee aşırı memnunum. bakımlarını aksatmam. ancak eski model arabaların metal yorgunluğuna bakım maliyeti eklenince çok sıkıntıya düştüm. Gelin bakalım neymiş bunlar.

    hep titizdim bakım konusunda ama Çocuk olunca daha bir titiz davrandım, normal bakımlarını sanayide, hayati parçalarını da serviste değiştirttim. örneğin;

    - triger kayışı serviste değişti : 1500 tl herşey dahil ( sanayide 1100 tl istediler yan sanayi + işçilik tl herşey dahil ) ( sorun yoktu ama değişim zamanı gelmişti )

    - sonra araçta elektrik problemi çıktı. farlar kapanmıyordu. servisten çıkalı 3 ay olmuştu dışarda elektrikçilere baktırdım. Bulamadılar, beyin vs dediler ama ikna olmadım. Maddiyyatta ktüydü ve servise gittim. elektrik merkez sistemi diye birşey var disket gibi ( tam adını hatırlayamadım ) o gitmiş. Bir de kodsuz çalışmıyor, yani almanya arandı 15 euro da kod parası verdik. Dışarda yaptıramıyorsun. Herşey dahil 2500 tl

    - sonra aracın senelik bakımını vs yaptırdık. yağ + polen filt vs ( sanayide : 400 tl )

    - yaklaşık 1 ay sonra da aracım otobanda giderken şaaak diye istop etti. Bunun anlamını biliyor musunuz ? AYrıca tirgerde servis aracı kontrol etmişti sıkıntı yok diyordu. Mazot pompasının beyni arızalanmış. Servis bunu dışarıda yaptırın ama satın. Başka sorunlarda çıkarır artık dedi. Bizde bu parça 7000 tl dedi. neyseki dışarıda 500 tl ye hallettik. Yapan adam garanti veremem dedi. Şimdi arabaya korka korka biniyorum.

    Cebimden zaten bakımları vs derken 5 bin tl çıkmış 16 yaşında aracım var. 7 bin veripte mazot pompası aalsam yarın gene x yeri bozulacak yok beyni gitti çıkma bulalım vs onla mı uğraşacağım. Çıkma, tamir mazot pompası gibi hayati organlarda benim içime sinmiyor. araba yüksek hızda istop edince çok büyük sıkıntı. Bakımı yaptırır devam ederim diyordum ama şimdi 2-3 yaşında 2. el temiz araç arayacağım mecburen.

    yedek parçalar uçmasaydı ben satar mıydım arabamı ?

    Ülke şartları malesef buna zorluyor. Yooksa 2008 steyşın temiz opel alırdım ben de yoluma bakardım.
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.