Şimdi Ara

‘TATİL KÖYÜ’ mü yoksa ‘KÖY TATİLİ’ mi?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
1.662
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Ülkemizdeki yaygın tatil anlayışı olan deniz-kum-güneş üçlüsü hayatım boyunca hiç ilgimi çekmemiştir. Bunda doğup büyüdüğüm yer olan Mudurnu’nun ormanlarla, göllerle ve yemyeşil çayırlarla kaplı doğasının etkisi büyüktür. Çocukluğumda yaz tatili demek köydeki rahmetli dedemlerin yanına gitmek, onlarla tarlaya gidip tırmık çekmek, bostana gidip çapa yapmak, sebzeleri sulamak, eriği kirazı dalından koparıp yemek, eşekle gezmek, yumurtayı sabah kümesten kendi elimle alıp, yeni sağılmış sütle, taze tereyağı ve koyun peyniri ile birlikte yemek demekti. Çocukluğumda tatillerde köye gitmek ya maddi imkânsızlıklar nedeniyle yapılmış bir tercihti ya da günümüzden daha sıkı olan aile bağlarının bir sonucu olarak aile büyüklerinin unutulmadığının bir göstergesiydi. Sebep her ne olursa olsun sonuçta çocukluk yıllarımda doğayla baş başa, şehrin gürültüsünden uzak, tüm besinlerin organik olduğu, günümüzün moda deyimiyle “ekolojik” bir köy tatili yapıyormuşuz da farkında değilmişiz. Bizim bu tatil şeklimiz bugün alternatif turizm başlığı altında seyahat acentalarının web sayfalarında kendine geniş yer bulmuş durumda. Ülkemizin dört bir yanında bu amaçla hizmet veren dağ evleri, çiftlik evleri, yayla evleri, köy evleri ve benzeri kırsal turizm merkezleri bulunuyor. Son yıllarda hem ulusal hem de Avrupa Birliği hibe fonları ile kırsal turizm yatırımları önemli ölçüde desteklenmektedir. Bu fonların en dikkat çekeni ise Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından kullandırılan hibe kredileri; kurum 2013 yılı için 400.000 Avro’ya kadar hibe kredisi verebiliyor. Bu fonların verilmesindeki ortak amaç turizmi kırsala yaymak ve kırsal kesimin kalkınmasına yardımcı olmak. Ama ne yazık ki Bolu bu kapsamda desteklenen iller asında değil ve birçok potansiyel kırsal turizm girişimcisinin bundan şikâyetçi olduğunu biliyorum.
    Güzel ülkemde insanların öyle olanakları olsun ki ailecek bir hafta sonu atlayıp Abant’a, Gölcük’e, Seben’e, Mudurnu’ya, Mengen’e, Gerede’ye gitsinler. Orada yamaçtaki bir köy evinde kalsınlar iki gün, sabah erkenden bir yürüyüşe çıksınlar dağa doğru, döndüklerinde ev sahibi Nuriye teyze kahvaltıyı hazırlamış olsun, kahvaltıdaki yumurta kümesten daha sabah alınmış, süt alt sokaktaki Hacer ninenin ineğinden taze sağılmış, peynir Münevver teyzenin kendi imalatı olsun, ekmek tandırdan çıkarılsın sıcak sıcak. Öğlen uykusundan sonra bu insanlar Mehmet amcanın bahçesini çapalamasına yardım etsinler, odun kessinler, sobayı yakıp uzansınlar bir köşeye. Akşamüstü köy kahvesinde bir çay içsinler, akşam yemeğini yöresel yemeklerin sunulduğu köy odasında yesinler, tarhana ya da kızılcık çorbasıyla başlayıp zeytinyağlı sarmalarla, keşli cevizli makarnayla, pazı dolması, armut hoşafıyla doyursunlar karınlarını. Ertesi gün meşhur Bolu pazarını gezsinler, çeşit çeşit sebze ve meyveleri, inek, keçi ya da koyun peynirini, patatesli köy ekmeğini, salçaları ve adlarını hiç bilmedikleri ilginç ürünleri görsünler, köylülerle sohbet etsinler, beğendiklerini alıp şehre götürsünler, şehirde bir iki gün onları yesinler. Tatil bittiğinde yorgunluktan ölmüş, güneşten soyulmuş, havuzdan, denizden mikrop kapmış, kulağı, gözü iltihaplanmış olacaklarına tazelenmiş olarak dönsünler evlerine ve bu minik tatili çevrelerindeki herkese anlatsınlar.
    Ben isterim ki, güzel ülkemin her bölgesinde her yöresinde yapılabilsin bu, mevsim yaz olsun, kış olsun, bahar olsun; Tire, bazen Manisa’nın Salihli’si olsun, bazen Ankara’nın Beypazarı, bazen Çanakkale’nin Dardanos’u, bazen Antalya’nın Beycik’i, bazen Doğubayazıt’ın Altıntepe’si, bazen Çarşamba’nın Karaağaç’ı olsun. Köy evi, dağ evi, bazen çiftlik evi, bazen yayla evi olsun. Kimi zaman odun kesen tatilciler kimi zaman kiraz toplasınlar. Kimi zaman narenciye, kimi zamansa çay; hatta kimi zaman arkeolojik kazılara katılsınlar, kovanlardan bal ayırsınlar, inekleri sağsınlar, keçileri otlatsınlar, kimi zamansa yemekleri yapsınlar. Köylüler tatilcilere, tatilciler köylülere alışmış olsunlar, sonrası tercih meselesi; tatil köyü mü yoksa köy tatili mi? Sizin tercihiniz hangisi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi volvoyenikullanıcı -- 21 Mart 2013; 3:12:34 >







  • kesinlikle köy tatili.

    tatil köylerinde çok tatil yaptım, her şey sınırsız bedava iyi güzel de; otelin içine hapsolup gittiğiniz yerden bihaber vakit geçiriyorsunuz.

    köy tatili bir başka, bir araba falan kiralayıp etrafı gezmek çok güzel oluyor. datça'da yapmıştım buna benzer bir şey, emecik yakınlarında bir yerde kalıp. tavsiye edilir :)
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.