Yazarı bu sürükleyici aşk romanı nı yazalı çok uzun yıllar oldu. Bir ressamın bitmeyen tablosu gibi binlerce el yazılı sayfanın arasında bekledi yıllarca, ta ki yazar amansız bir hastalığının tedavi günlerinde ”Bakın bu da var, bunu da okuyun ” deyinceye kadar.
Yazarın kendisi de tıpkı roman kahramanı gibi kendi istediği ve beklediği zamanda ayrıldı bu dünyadan.
Neler anlatmadı ki bu romanda; çocuk istismarı, cinsel taciz, canice işlenmiş bir cinayet, psikolojik travmalar, bir kez akıllıca planlanıp tekrar tekrar uygulanan seri cinayetler. Kadının bu dünyadaki yalnız yaşam ve intikam mücadelesi, akıl hastanesine hapsedilen bir akıllı, dışarıda yaşayan bir deli. Belki de psikologların bile meslek hayatları açısından incelemeleri gereken bilinçaltı düşünceler, rüyalarla gelen fırtınalar.
Tabiki tüm bunlara rağmen yeşeren imkansız bir aşk ve bu aşkı yaşatmak için verilen çabalar.
Belki de Türk Edebiyatında bir ilk olarak bir romanın içerisinde olaylar ve kahramanları kadar sabırla sırası gelmesi beklenen, yazılan veya yazılması gereken onlarca sayfayı üç-dört kıt’a da anlatan bir şiir pınarı.
Tam bundan başka daha ne olabilir ki derken okuyucuyu da içine alarak aynı duyguları ve korkuları yaşatan, şok eden bir şey daha…
Akıcı kitap mı arıyorsunuz? Sürükleyici aşk romanı mı dediniz? Ya da psikolojik aşk romanı mı arıyorsunuz? Bütün bunların yanında Türk cinayet romanına ne dersiniz?
Kayip sembolun konusunu unuttum bu arada galiba bi kripta mı bisey vardi sifre yanlis olursa icinde ki sivi kagidi yok ediyordu Ama begenmistim ben Bu arada ben de bu tarz ariyorum.