Şimdi Ara

Şehzade Mustafa ile Mahmud Paşa Arasındaki Namus Davası

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
3
Cevap
1
Favori
1.905
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bu konu ile alakalı bir sunum yapmıştım. Aradan baya bir zaman geçtiği için bilgisayarımda sunuma ulaşamadım fakat bir blogda bu konu ile alakalı bir yazıya denk geldim. Osmanlı tarihi içinde farklı bir konudur , paylaşmak istedim.


    Fatih Sultan Mehmed'in oğlu Şehzade Mustafa ile Veziriazam Mahmud Paşa'nın aralarındaki soğukluk, hatta nefrete varan husumet çeşitli tarihçiler tarafından dile getirilmiştir. Ama bu nefretin sebebi hep değişik şekillerde yorumlanmıştır.. Örneğin Behişti tarihi ; "Geçmişte aralarında keder vardı, gidermemişlerdi.." diye yazar.. Solakzade ; "Şehzade Mustafa ile Mahmud Paşa arasında soğukluk vardı. Beyinlerinde hep keder bulunuyordu.." der..
    Kısacası bu bahsettiğimiz ve diğer tarihçiler, Şehzade ile Paşa arasında "çirkin" bir olay geçtiğinden dolayı birbirlerinden nefret ettiklerini kapalı bir şekilde anlatsalar da, olayın ne olduğunu açıkça yazmazlar.. Genelde Türk tarihçiler ; Şehzade Mustafa'nın ölümünden memnun olan Mahmud Paşa'nın, siyah matem elbisesi yerine beyaz giyerek, aleyhinde olanların da kışkırtması sonucu, bu duruma gücenen padişah tarafından önce hapsedilip sonra da katledildiğini yazarlar..
    16. yüzyılın ikinci devresinde yaşamış olan Ali, "Künhü'l-ahbar" ( Haberin Özü ) adlı eserinde ; Şehzade ile Paşa arasındaki nefretin, Şehzade Mustafa'nın "Mahmud Paşa'nın karısına olan tecavüzünden" ileri geldiğini yazar.
    En son olarak İsmail Hakkı Danişmend'in "İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi"nde ( c.1, s.330 ) ; "..Diğer bir rivayete göre yakışıklı ve çapkın bir genç olan Şehzade Mustafa, Mahmud Paşa'nın karısını baştan çıkarmış, işte bundan dolayı paşa, şehzadeyi zehirleterek intikam aldığı için padişah, paşayı idam ettirmiştir.." demektedir..

    Karamanoğulları Beyliği'nin Gedik Ahmed Paşa tarafından tamamen ortadan kaldırıldığı ve kalelerinin elde edildiği sırada Fatih Sultan Mehmed'in Karaman valisi olan oğlu Mustafa da Develi Karahisar'ı almak ister. O sırada kendisi hasta ve dermansız olduğundan bizzat gidemez ve maiyetindeki beylerden Koçi Bey'i yeterli miktarda bir kuvvetle göndererek Develi Karahisar'ı kuşattırır. Hisarbeyi olan Atmaca Bey, kaleyi teslim için bizzat şehzadenin gelmesini şart koşar. Durumu haber alan Şehzade Mustafa hastalığına aldırmaz ve hemen Develi Karahisar önüne gelip kaleyi teslim alır. Dönüş yolunda önce Niğde'ye, sonra da Bor'a gelir ve orada hamama girip yıkandıktan sonra, 1474'de, aniden vefat ediverir..
    Meali'nin "Hünkarname"sindeki kayda göre ( Topkapı Sarayı Hazine Kitapları, 1417 numara ) ; Şehzade Mustafa hastalıktan kurtulamayacağını anlayınca, lalası Ahmed Bey'i davet ederek, öldükten sonra, hasmı olan Mahmud Paşa'nın yine mevki sahibi olacağını, kendisinin uğradığı felaketin ( belki de zehirletmesinin ) sebebini Mahmud Paşa'dan sormasını ve intikam almasını vasiyet etmişti.
    Meali'nin anlatımına göre Şehzade Mustafa çok yakışıklı, uzun boylu ve pek güzel imiş. Ayrıca Meali, manzum eserinde şehzadenin vasiyetini şöyle anlatır :
    "Şehzade Mustafa hasta düştü, halk ve seçkin kişiler kederlendi, doktorlar tedavisine koştular, gerekli ilaçları verdiler ama derdine derman bulunamadı. Şehzadenin acısı dinmedi.. Yanında ne anası ne de babası vardı.. Anasının uzakta oluşu yüzünden daima içi sızlıyordu. Baba hasreti de ona çok ağır geliyordu.. Üzüntüsünden elbiselerini parçalamak istiyordu. Kah lalam, kah mevlam diye fertat ediyordu. 'Artık gücüm kalmadı, ayrılık derdimi söyleyecek kadar bile gücüm kalmadı. Canımın teli bir kıldan daha incedir, sevdiklerimin yüzünü açıkça görmek en büyük emelim olup ruhumun kuşu bu emele erişmek için uçmaktadır. Bundan başka hasretim yoktur. Ölümüm pek yakındır, madem ki anamı rüyada göremiyorum, vay bana, vay bu ayrılığa..
    Benim lalam, beni iyi dinle.. Bu sözlerim kulağında kalsın.. Ben öleceğim, Mahmud yaşayacak ve hünkarın hizmetinde kalacak. O da benim gibi dünya nimetinden ve ana baba yüzünü görmek mutluluğundan yoksun kalsın. Babam padişah olduğu sürece ondan bütün dünya nimetlerini gasp etsin. Babamdan en son dileğim şudur : Benim uğradığım bu felaketi Mahmud'dan sorsun. O, bana olan düşmanlığı yüzünden bu kötülüğü yaptı ; bu gerçeği bilin !..' " ( "Hünkarname", varak 172 b )

    Şehzade Mustafa ölünce devlet erkanı ve beyler siyah matem elbiselerini giyerek padişaha başsağlığında bulundular. Uzun Hasan seferinden dönüşte veziriazamlıktan azledilerek Havsa Kasabasında ikamete memur edilen Mahmud Paşa da, başsağlığı dilemek için İstanbul'a gitmeye karar verir. Hocası Kürd Hafız ona çağrılmadıkça gitmemesini öğütlemiştir ama onu dinlemez ve İstanbul'a gider. Saray kapısında eski kölesi Teftin Ağa da kendisine aynı şeyleri söyler ama onu da dinlemez ve padişahın huzuruna çıkar. "Mustafa öldü ise ( memleket hizmetinde ) ben varım" der. Bunun üzerine Fatih, Mustafa'nın düşmanının hayatta kalması mümkün değildir diye karşılık verir ve onu elli gün Hisar'da hapsettirir.
    Paşa, serbest bırakılması için emir beklediği halde hiçbir ses çıkmayınca, durumunu padişaha bildirmeye karar verir. "Beni ya bağışla veya öldür" anlamına gelen bir ariza sunar. Bunun üzerine Fatih onu huzuruna getirtir. Mahmud Paşa, padişaha yaptığı hizmetleri sayar, "Senin isminin yanında, halk arasında, benim adım da anılıyor ; eğer günahım büyükse mertçe öldür, değilse beni serbest bırak" der. Padişah onu dört sebepten ötürü suçlu bulur..
    Birincisi Eflak Voyvodasını serbest bırakmasıdır. İkincisi Dulkadıroğlu Şehsuvar Bey'i geri göndererek bir düşman kazanmasıdır. Üçüncüsü Uzun Hasan Bey'in izlenmesini engellemesidir ve dördüncüsü de Şehzade Mustafa ile aralarındaki düşmanlıktır..
    Böylece Mahmud Paşa 3 Rebiülevvel 879'da ( 18 Temmuz 1474 ) Yedikule'de idam edilir.( "Hadikatü'l- Cevami", c.1, s. 191 )

    İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Topkapı Sarayı belgelerini incelemesi sırasında bulduğu bir belge bu olaya biraz daha ışık tutar. Aynı zamanda ünlü Zağanos Paşa'nın da damadı olan Mahmud Paşa'nın ölümünden sonra, İkinci Bayezid döneminde, paşanın ikinci karısı ile birinci karısından doğma kızları arasındaki mülk ve vakıf anlaşmazlığı nedeniyle ; paşanın ikinci karısı tarafından açılan davaya karşı, diğer varislerin padişaha sundukları itiraz dilekçesidir bu...
    Bu belgeye göre ; Mahmud Paşa ile Şehzade Mustafa arasındaki düşmanlık ve nefret sebebinin kadın meselesi olduğu ; Mahmud Paşa'nın güzel olan ikinci karısının, paşanın seferde bulunduğu sırada çapkın ve yakışıklı bir şehzade olan Mustafa tarafından getirtilerek tecavüze uğramasından ileri geldiği anlaşılmaktadır.
    Davalılar, sundukları dilekçede ; paşanın ikinci karısı için, "..Bize akraba değildir ; çünkü babamız seferde bulunduğu sırada bu kadın şehzade Mustafa'nın annesinin evine giderek bir gece kalmıştır" derler. Mahmud Paşa seferden döndüğünde bunu öğrenince çok üzülmüş ve kadını boşamış ; bu hususta, dava tarihinde, Bayezid'in veziriazamı İshak Paşa da şahit imiş
    Mahmud Paşa, Uzun Hasan seferinden 1474'de döndüğünde veziriazamlıktan azledilip gözden düşünce, boşamış olduğu karısı, dönemin defterdarı olan kardeşinin de etkisiyle padişaha başvurur. Bunun üzerine Fatih, Mahmud Paşa'yı zorlayarak boşamış olduğu karısını tekrar almasını emreder. Paşa da korkusundan kadını almaya mecbur olur ama nikahını İstanbul'da yaptırarak, ikamet etmekte olduğu Uzuncaova Hasköy'e (Edirne-Havsa) , yanına getirmeyerek Edirne'ye yollar ve onunla bir daha hiç ilişki kurmaz. Bundan 7-8 ay sonra da, 1475'de Paşa idam edilir...

    Kaynak







  • vay be ilginç,paylaşim için teşekkurler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.