Şimdi Ara

Bıkkınlığını nasıl ifade etmek istiyorum.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
612
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yıllardır bir konuya saplanıp kaldım.Toplumdan ne kadar soyutlanırsam okadar kendim olabilirim dedim.Ne zaman baksam birilerine ya kız muhabbeti açılır yada iş gücün zorluğu anlatılır.Okulda hocanın kazık soruları die bahsedilen gibi konular açılır.Bilmiyorum benim mi kimyam bozuk yoksa bunların hepsi bir şaka mı, hiç mi farketmiyorlar ne kadar saçmalık içinde yaşadıklarını.Yoksa ben mi saçmalık görüyorum.işte ben bu kesitlerde kala kalıyorum.Nasıl birisini anlayabilirim? nasıl dost edinebilirim.(bir ay içinde benim için canını ateşe atan biri diğer ay defalarca mesaj atmama rağmen çağrı çekmeme rağmen bu çocuk öldü mü kaldı mı demedikleri için) dost edinmekten kaçınırım.Çünkü işte buralarda takılıorum.Ben bu dünyada nerelerdeyim ne yapıyorum.Bi türlü anlayamıyorum.Giderek dünyadan tiksiniyorum ama yaşamamayıda bi cesaret edemedim gitti. Ben bıkkınlığımı dile getirmek istiyorum.

    Dostlarım hiç olmadı, oldu die düşündüysemde, söylediysemde nezaketimden kaynaklanıyor şuan daha iyi farkediyorum.Evet sizlerden şuan tiksiniyorum, dostlarım sizin umurunuzda olmadığımıda biliyorum.Ama sizden nefret ettikçe emin olun ki, siz ne yaparsanız yapın bana dokunamıyorsunuz...

    Ah toplum adını verdiğimiz canavar.öyle bir ağlarını sarmışsın ki, herkesi çevirmişsin.Artık yarım saat biriyle konuşacak vakit bırakmamışsın.Hepimizi iş güç okul nie nitelendirilen şeylerle hapis kılmışsın.Bunları okadar çok gereksinim duyurmuşsun ki bize onsız biz olmicak kadar bağlamışsın.
    Annem hep der, milletin oğlu astronot olup uçak yaptı aya gidiyor ben oturup insanları gözlemleyip eleştiriyorum.Doğru diyorsun anne, milletin oğlu uçluuu neyse kapatim konuyu gereksiz oldu size göre bilyorum ama öyle işte...Ben kime anlatıyorum ki,







  • dost dediğin her zaman yanında olur, seni arayamaz soramaz ama yanında olur, bilirsin orda olduğunu. arkadaşlık farklıdır, dostluk farklıdır. arkadaşlarınla vakit geçirirsin, dostlarınla hayatı paylaşırsın kısacası. bir telefon, bir mesaj bitiremez samimiyeti, keza dostluk yüzyıllardır var, telefon, mesaj vs haberleşme yolları yeni dönem icatlarından. insan aramıyormu iki sohbet edelim, iki lafın belini kıralım diye ama konuşmamak da dostluğu zedelemez. en son 2002 de görüştüğüm dostumla taş çatlasın 10 defa konuşmuşumdur telefonda, geçen kış gittim yanına sonunda. bu kadar yıldan sonra o dostluktan çıkmadı, en ufak bi kırgınlık dahi olmadı. konuşacak çok şeyimiz vardı aksine, anlattıkça anlattık, 3 koca gün yetmedi dinlemeye. dostluk böyle işte, konuşmakla anlatmakla doyulmaz, yaşayabilirsin sadece. yanından ayrılırken bir parçan kalır orda, aklın orda kalır, düşüncelerin, fikirlerin, hislerin orda kalır. dostluk işte..
    toplumu yaratanlardan birininde sen olduğunu unutma, en kıdemlisinden sokakta yatacak yeri bulamayanlara kadar herkes toplumun parçası. maalesef millet olarak başkasını çekiştirmeyi, arkasından konuşmayı da çok severiz, daha fazla yaratıcı olamıyoruz maalesef. biri yere çöp atar arkasından söveriz, kimsenin aklına gelmez onun attığı çöpü alıp çöp kovasına atmak. böyle de bi toplumuz işte




  • greenhell ben aslında hiç bir şeyin ortasını bilmiyorum.Ne dostluğun ne arkadaşlığın nede toplumun.Kafam karma çorman...Kavram kaybı, benim için okadar şeyler saçmalık haline gelmiş ki, aslında sohbet edip konuşmakta saçma bana göre bilmiyorum.Belkide inzivaya çekilmek benim tutkum. inasanlar okadar çok kendisini hapis kılan şeylerle bağlı ki, anlamıyorum bunları.yada bunları yapan şeyi anlamıyorum. Niçin bunlara gereksinim duyuyor...Toplumdan nefret ediyorum, çünkü mekaniktir işleyişi, düşünsel değil, ne bilim toplum bişeyi onaylamıyorsa salt doğrular gibi yerleşmiş herkesin içine ve onu uyguluyorlar... Ben ailemden dahi uzaklaşmak istiyorum.Ben hiç kimseyi anlamıyorum çünkü, Ben zihnimi kaybettmişim galiba...
  • seninki bilmemek değil, bilmek istememek ya da red etmek. herşeyi çok fazla yargılıyorsun anlaşılan. toplumda herşey doğru değil ama herşey yanlış da değil. bu hapislik, bağımlılık ilk insandan beri var, ait olma isteği. herkesin iç güdüsüyle yaşadığını düşünsene; katil içgüdüsü olan gelir seni öldürür, başka biri gelir senin eşini alır götürür vs vs böyle uzar gider. toplumda bir kısıtlama olmalı ki özgürlük olsun, bireyler kendini bilsin. mesela evler küçüktür ama insanların kendini rahat ve özgür hissedebildikleri en iyi yerdir. sonuçta ev de toplumun bir oluşumu ama kimse bundan rahatsız değil. rahatsız olunan şey ulaşılamayan şeylerdir, sahip oldukları değil. böyle de dar bir bakış açısı var tabi. senin dediğine istinaden; ailenden uzaklaşmak istemen, sanırım bunu istemeyen çok az kişi vardır, daha rahat, daha keyifli bir yaşam. peki toplum buna olanak sağlasa ne olur peki? isteyen herkes ailesinden uzaklaşsa, kafasına göre bi yerde yaşasa? iyi mi olur kötü mü olur? toplumsal bir parçalanma söz konusu olmaz mı?




  • İnsanın içindekileriyle yaşamaması kadar kötü bir şey olabilir mi? sırf bu düzen sürsün die biz hapis mi kalmamız gerek.Bir ömre bir ömür mü vermemiz lazım.
    Doğru diyorsun ben çok yargılıyorum.yada ben normalimde diğer herkes az sorguluyor.Baksanıza robot olmak bile herkes için normalleşmiş. Aslında sorgulasanda hiç bir işe yaramıyor ya, genede yemek yemeye devam edilir, gene işe gidilir gene okullara gidilir sorguladın ha sorgulamadın hiç bir faydası yok.
    Tüm herşey neye hizmet ediyor sorusu bulmadığım müddetçe hiç bir şeyi çözemicem...
    aile ilede olmuyor, aileden kopukta olmuyor. Ama ortası nedir bilinmez.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.