Şimdi Ara

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ.(sitem:az ilgi.daha fazlası lazım.)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
118
Cevap
0
Favori
6.688
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ÇANAKKALE ZAFERİ'NİN 96.YILI
     18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ.(sitem:az ilgi.daha fazlası lazım.)




    Dualarınızı bekliyoruz DH..ŞEHİTLER İÇİN.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kartalaraz -- 18 Mart 2011; 16:53:01 >







  •  18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ.(sitem:az ilgi.daha fazlası lazım.)
  • KONUYA BAKAN BİLE YOK(karı kız yada biri vurulsa inlerdi anlıyorum her şeye bakacaksınız ama bu farklı ya)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kartalaraz -- 18 Mart 2011; 1:54:11 >
  • Ruhlarınız şad olsun bu vatan sizlere minnettar

    Elimden gelen ancak iki kuru gürültü kusuruma bakmayın.
  • Öyle Kuru Kuruya Anmak Olmasın...

    DH Konu Dışı olarak hatim in direlim şehitlerimiz için. Varmısınız?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi met.nar -- 18 Mart 2011; 1:23:43 >
  •  18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ.(sitem:az ilgi.daha fazlası lazım.)
  • "..Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.."
    bütün şehitlerimizi saygıyla anıyoruz..
  • şanlı tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri...
  • Hepsinden Allah razı olsun

    bu ülke için canlarını vererek bizim bir ırak, bir pakistan , bir libya bir afrika olmamızı engellemişler
  • Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
    Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
    'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
  • Saygıyla anıyoruz.....
  • Şuan olsa, şu vatan için canımı vermek için gözümü kırpmam. Herşeyden geçerim, vatanım benden önemli değil.
  •  18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ.(sitem:az ilgi.daha fazlası lazım.)
  • millet kavramının altını oydular.açılım saçılımlarla herkesi tepkisiz duyarsız hale getirdiler.
    siz inadına evet basmaya devam edin taaki tarih tekerrür edene kadar.Ama gene Atatürk tekerrür edermi orasını gene Allah bilir işte
  • Çanakkale Şehitlerine
    Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
    En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
    -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
    Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
    Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
    Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
    Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
    Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
    Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
    Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
    Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
    Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
    Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
    Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
    Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
    Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
    Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
    Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
    Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
    Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
    Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
    Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
    Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

    Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
    Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
    Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
    Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
    Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
    Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
    O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
    Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
    Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
    Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
    Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
    Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
    Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
    Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
    Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

    Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
    Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
    Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
    'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
    Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
    Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
    Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
    Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
    Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
    Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
    'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
    Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
    Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
    'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
    Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
    Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
    Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
    Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
    Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
    Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
    Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
    Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.


    Mehmet Akif Ersoy




  • saygıyla anıyorum hepsini, onlar olmasa şu anda özgür yaşamayacaktık.
  • Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz ruhları şad olsun..


  • Yazık size, yemin ediyorum yazık.. Başka bi ülkenin savaşından konu açılsa sayfalara onlarca satırlık yorum atıyorsunuz, bizi yeniden dirilten, onbinlerce şehit verdiğimiz savaşa 1yorum atmak zorunuza gidiyor. Ne diyim, alkışlıyorum sizi.




  • 57. Alaya burdan selamlar olsun.

    57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı kabul edilen Anzak Çıkarmasını durdurmak amacıyla 25 Nisan 1915 sabahı harekete geçen ve imha edilen Osmanlı alayıdır.
    19. Fırka'ya bağlı üç alaydan (72, 77 ve 57) biri olarak Tekirdağ Yarkışla mevkiinde 1 Şubat 1915 tarihinde kurulan[kaynak belirtilmeli] 57. Alay'ın alay komutanı, Hüseyin Avni Bey (Arıburun)'dir.
    22 Şubat 1915 tarihinde 19. Fırka Komutanı Yarbay Mustafa Kemal tarafından törenle sancağı verilen 57. Alay, 23 Şubat 1915 tarihinde Çanakkale’ye doğru yola çıkarak, 25 Şubat 1915 tarihinde eski adı Maydos olan Eceabat’a vardı. 19. Fırka'nın bağlı olduğu 5. Ordu Komutanlığı'nın Enver Paşa tarafından kurulmasından sonra 57. Alay, genel ihtiyat (yedek) olarak 26 Mart 1915’te Bigalı Köyü’ne intikal etti. Bu tarihten, 24 Nisan 1915 tarihine kadar bizzat Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni tarafından sürekli eğitime tabi tutulan 57. Alay Bigalı Köyü ve Turşun bölgesinde tatbikatlar yaptı.




  •  18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ.(sitem:az ilgi.daha fazlası lazım.)

  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.