Şimdi Ara

büyük titan kazası!

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
3
Favori
8.742
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Hiç kimse onun dünyanın en büyük kehanetlerinden birisini yaptığını bilmiyordu. Hatta kendisinin dahi haberi yoktu. Adı; Morgan Robertson´du,
    Amerikalıydı, 1861´de doğdu, gençken denizcilik yaptı, sonra ise bir elmas eksperi oldu ve New York´da kuyumculuk yaptı.

    Sonra Kipling´in bir öyküsünü okudu ve yazar olmaya karar verdi. İlk öyküsü 25 $´a satıldı, daha sonra
    yazdığı 10 öyküden ise 1000 $ kazandı.
    Yazmak ona artık kolay ve kazançlı geliyordu. 1897 yılının bir kış gecesinde 24.Caddedeki dairesinde yeni bir deniz öyküsü yazmayı planladı.
    Bu bir uzun öykü olacaktı.
    Hayali Titan KazasI''
    Hayalinde dev bir yolcu gemisi vardı, asla batmayan bir gemi. Bir aşk teması üzerine kurulu olan öykünün kahramanları bu dev gemiye binip, İngiltere´den ABD´ye gidiyorlardı ve aşk hikayesi dünyanın en lüks gemisinde sürecekti.

    Ama öykünün hayali kahramanları beklenmedik bir sürprizle karşılaşacaklar ve bir deniz kazası batmaz denen gemiyi okyanusun dibine yollanacaktı.
    Robertson´un teması buydu, oturup yazmaya başladı ve öyküye iki isim verdi;
    "Futility"yani "Nafile" ve "Titan Kazası"... Evet, yanlış okumadınız; Titan...

    Şimdi beraberce Robertson´un romanından bİr bölümü; "Titan"ın batış sahnesini okuyalım.

    "Gözcü haykırdı; ´buzdağı! Birinci subay, kaptana haber verdi ve derhal makine dairesine tornistan yani geri git emri verildi. Fakat dev gemi durmuyordu, hızını kesmesi için zaman lazımdı ve sisler arasında görünen buzdağı yaklaşıyordu. Aşağıdan ise orkestranın ve eğlenen insanların sesleri duyuluyordu. Sonra buzdağı gemiye ulaştı, bu arada gemi ters çalışan pervanelerin gayretiyle yan dönmüştü ama yetersizdi ve kaptanla
    yardımcılarının çaresiz bakışları arasında buzdağı Titan´ın sancak tarafına çarptı.

    Darbe hafifti hatta pek hissedilmedi, kaptan o anda ucuz atlattık diye düşünüyordu. Ama birkaç dakika sonra gemi birden yan yattı, buzdağı asıl yarayı su kesiminin altında açmıştı, yara öldürücüydü çünkü uğursuz buzdağı Titan´ın bordasını jilet gibi keserek, parçalamıştı."

    Daha sonra Robertson öyküye; gemi hızla su aldığını. Alarm verildiğini,filikaların indirilerek, önce kadınlar ve çocukların Bindirildiğini, yardım çağrıları yapılırken, Avrupa´nın en ünlü ve zengin ailelerinin mensuplarının birbirlerine ebediyen veda ederken, dev yolcu gemisi Titan ın buzlu kutup
    sularına hızla gömüldüğünü anlatarak devam ediyordu.


    İnanılmaz kehanet gerçekleşiyor...
    Ve Robertson 1898 yılında öyküsünü küçük bir kitap olarak yayınladı. Kitap onu çok daha sonra ölümsüz yapacaktı, dünyanın en çarpıcı ve en dehşet verici kehanetini yazmıştı ama sonuç yayınladığı dönem için aynen kitabın adı gibiydi yani "Boşyere" Aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda, başka bir gemi, asla batmaz denen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi Titanik, İngiltere’nin Southampton limanından yeni dünyaya doğru denize açıldı.

    Sonra, 1912 yılında 14 Nisan´ı, 15 Nisan´a bağlayan gecede sisler arasından birden ortaya çıkan bir buzdağı batmaz denen Titanik in katili olacaktı. Yukarda okuduğunuz Robertson´un romanındaki batış sahnesi aynen gerçekleşti. Sadece o kadar mı? Bakın Morgan Robertson Titanik´den 14 yıl önce yazdığı romanında daha neleri bilmişti;

    Robertson´un romanındaki Titan adlı gemi Southampton limanından yola çıkıyordu ve 14 yıl sonra Titanik de aynı limandan yola çıktı.

    Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece 4 metre fark vardı.
    Titan 248 metre, Titanik 252 metreydi.
    İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanında Titan´ı 70.000 ton ağırlığında yazmıştı; Gerçek Titanik ise
    66.000 tondu.

    Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000’er yolcu taşıyorlardı. Gerek romandaki hayali Titan´a gerekse de gerçek Titanik´e Avrupa´ nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.
    Daha da ötesi var;
    Robertson´un romanındaki dev Titan, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik´de bir buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; Talihsiz
    Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.


    Ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik´de ise 22 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.
    Sonra...Gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu.

    Aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi... Robertson´un romanındaki Titan´da ise 1500 kişi ölüyordu. Her iki gemi de 3000 kişilikti ve Titanik´e 2224 kişi binmişti.
    Aynı asla batmaz denen gemi,Aynı yerden aynı yere yolculuk,Aynı tarihte, aynı yerde kaza,
    Aynı buzdağı ve aynı tür batış,Aynı yolcu ve ölü sayısı,Hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar...

    Bir kez daha okuyun ve düşünün...
    Büyük kehanet farkedilmiyor...

    Morgan Robertson başarılı olamadı, kitabı satmadı, daha sonra yazdıkları da ilgi görmedi. Bunalıma girerek, bir hastanede psikolojik tedavi gördü. Sonra yeni bir öykü yazdı, bir Fransız dergisinde yayınlanan bu öyküde de,denizaltılardan söz ediyor ve periskopu tarif ediyordu.
    Ama yine ilgi görmedi. Başarısız bir yazar olarak, Mart 1915´de bir otel odasında ayakta geçirdiği bir kalp kriziyle yaşama veda etti.
    Asıl inanılmaz olay burada çünkü Robertson mart 1915´de öldü. Yani gerçek Titanik´ in batışından üç yıl sonra...Ve hiç kimse Robertson´la ilgilenmedi, yine kimse farketmedi ve hiç kimse onun 14 yıl önce Titanik´i aynen nasıl anlatabildiğini merak etmedi.
    Kimse onu anımsamadı, ta ki 1980´lerde inanılmaz olaylarla ilgili araştırmalar yapılıncaya kadar...

    Morgan Robertson;Titanik batmadan 14 yıl
    önce, gemiyle ve kazayla ilgili herşeyi tıpatıp aynen nasıl yazmıştı ?
    Raslantımıydı? O, başarısız bir yazar olarak tarihin karanlıkları arasında kayboldu, şimdi ise ruhu hatırlanmanın sevinci içinde olmalı...
    Kehanet sıradan bir iş değil, ve asıl gizem kendi yapısında, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı hiç belli olmuyor; oysa gelecekte nelerin olacağı konusunda çevremiz sayısız ipucu dolu; yeter ki görmek için çaba gösterelim.

    Titanik´in gizemi burada da bitmiyor. Biri daha var;
    "Denizde tehlikede olanlar için dua ediyoruz..."
    Kanada, Winnipeg´de Rosedale Metodist Kilisesi´ndeyiz, Rahip Charles Morgan
    bir pazar sabahı erkenden kalkmış, o günkü ayin için hazırlık yapıyordu.
    Okunacak ilahinin numarasını karatahtaya yazdı. Tüm hazırlıklarını bitirdikten sonra, ayine kadar biraz uyumak amacıyla odasına çekildi ve derin bir uykuya daldı.
    Birden kendini çok canlı ve etkin bir rüyanın içinde buldu. Karanlıkların içinde, dev bir kütle vardı, dalgaların sesleri duyuluyordu, çanlar çalıyor ve Rahip Morgan´ın çok uzun yıllardır işitmediği bir ilahi duyuluyordu. Rüya o kadar etkili ve rahatsız ediciydi ki, Morgan uyandı, ilahi ve çan sesleri kulağından gitmiyordu. Saatine baktığında,fazla zaman geçmemiş olduğunu gördü, rüyanın kötü etkisinden kurtulmaya çalışarak yeniden uyumaya çalıştı ve yeniden uykuya daldı. Rüya tekrar başladı, ilahi, çan sesleri, karanlık, dalga sesleri ve devrilen dev kara kütle. Morgan bu kez, panikle uyandı ve kendini boş kiliseye attı,karatahtaya giderek o bir türlü kulaklarından gitmeyen ilahinin numarasını
    yazdı.

    Ayin saati gelmişti, cemaat toplanıyordu, Rahip Morgan ilahiyi başlattı, notalar kilisede çınlarken, aynı anda binlerce mil ötede okyanusun ortasında aynı ilahi buzlu denizi çınlatmaktaydı; "Duy, Kutsal Baba, Sana denizde tehlikede olanlar için dua ediyoruz." İlahi biterken, Rahip Morgan´ın gözlerinden yaşlar akıyordu.

    Aynı günün sonraki saatlerinde, Rahip ilahiyi okudukları sırada Atlas Okyanusu´nun derinliklerinde büyük dramın yaşandığını öğrendi.

    O gün, 14 Nisan 1912´idi ve Atlantik´in kuzeyindeki
    buzlu sularda Titanik suların içinde yokolmuştu.
    Titanik’de bir gariplik var...
    Titanik battığında, ünlü İngiliz gazeteci William T. Stead gemide bulunuyordu.1892 yılında Stead hikayeler yazarak yaşamını kazanıyordu.
    Gazeteciliğinin yanısıra Stead, ölüm ötesi ve Spiritüaliizm ile yani Ruhçuluk’la da ilgileniyor, araştırmalar da bulunuyordu. O yıl yazdığı kısa hikayelerden birinin adı neydi biliyormusunuz? "Titanik" ve yine Titanik´den
    20 yıl önce...

    Yine Titanik´de olduğu gibi, Stead´ın hikayesindeki Titanik´de bir buzdağına çarparak batıyordu. Ve Stead´ın yazdığı hikayede, Stead kendisini kazadan kurtulan biri olarak anlatıyordu.
    Ve; 20 yıl sonra gerçek Titanik batarken, o buzlu ve soğuk denize gömülenlerden birisi Stead´ ın gerçekten kendisiydi.
    Ama; sonu romandaki gibi olmadı çünkü
    kurtulamayacaktı. Zira bu roman gerçekti ve başka bir romancı tarafından yazılmıştı.
    O anda Stead ne düşünmüştü? 20 yıl önce yazdığı hikayeyi düşünüp, kurtulacağına inanıyormuydu? Bunu asla bilemiyeceğiz...

    Biri daha var. Ama çok daha sonra; 1935´ de... William Reeves adlı bir denizci bu; İngiltere´den Kanada´ya giden "Titanian" adlı kömür yüklü buharlı gemi; soğuk bir Nisan gecesinde Kuzey Atlantik´de seyrediyordu Bütün denizcilerin ezbere bildikleri o uğursuz yere; Titanik´in battığı noktaya varmışlardı.

    Reeves, güverteden denize bakarak yıllar öncesindeki olayları düşlüyordu.
    Ve o gün Reeves ´in doğum günüydü, olabilir ama Reeves´in doğduğu tarih çok önemliydi, çünkü Reeves 14 Nisan 1912´ de doğmuştu.
    Yani Titanik´in battığı günde. İşte tam o günde; Titanik´in battığı gündeReeves doğum gününü; Titanik´ in battığı yerde kutluyordu.
    Ve birşey oldu...
    Reeves birden, suların kaynaştığını ve dev bir buzdağının geminin yolu üzerinde belirdiğini gördü. Tam o anda da, köprüden alarm verildi.
    Uzaklık yeterliydi.
    Mürettebat gemiyi zamanında durdurdu, buzdağının yanından geçeceklerdi ama olmadı...
    Çünkü bir saat içinde çevreleri; yüzlerce buz
    kütlesi tarafından sarıldı. Artık hareket etmelerine imkan yoktu. Reeves ve arkadaşlarının içinde bulundukları Titania adlı gemiyi, ancak 9 gün sonra yetişen buz kırma gemileri kurtardılar



  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri


    DEV TITANIC EFSANESİ,GERÇEKLERİ VE TARTIŞMA TOPİĞİ


  • çok ilginç
  • Soluksuz okudum gerçekten çok güzel olmuş emeğinize sağlık
  • Ilk olay cok guzelmis. Gercektende titaniki yapan muhendis titandan mi esinlendi yoksa o sartlar altinda o tahminleri yapmak nispeten kolay miydi (parasi olmayanin hikayeyi yazmasi parasi olanin gemiyi yapmasi ve parasini artirmak istemesi gibi ) bilemiyorum ama bilmediigm bir sey ogrendim. Tesekkurler.

    Diger olaylari henuz arastirmadim, onlarda baska sefere kalsin :)
  • Bu olay hakkında pek konuşulmamış galiba.Birazcık araştırdım ama belgesellerde hiç bahsetmemişler.
  • konu güzel hortlamış arkadaşında emeğine sağlık
  • Nasıl lan?
  • titanic gemisi 100. yılına özel nat geo bir belgesel yayımladı ve yapılan araştırmalara incelemelere göre geminin yapımında kullanılan perçin makinesi geminin pruvasında kullanılamadığı için tersanedeki işçiler kendi perçinlerinin kalıbını hazırlayıp dökmüşler. ve pruvanın borda saclarını da dökme perçinlerle perçinlemişler. patlamaması gereken bölmeler düşük sıcaklığa dayanamayan perçinlerin dağılması sonucu yarılmıştır ve gemi pruvasından batmaya başlamıştır.

    normalde yapılan hesaplamalarla geminin batmaması gerekiyordu fakat hava koşullarını gözden geçirememişler.
  • Titanic in her bir inciğini cıncığını İstiklal Marşımızdan daha iyi ezberledik

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bence titanic kazasının komplosunu kuranlar bu yazarın kitabından kopya çekmişler
    öyle olunca da sanki kehanet gibi olmuş
  • Değişik.
  • vay be
  • Ermiş bunlar...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuVNeRa

    Titanic in her bir inciğini cıncığını İstiklal Marşımızdan daha iyi ezberledik

    Güzel tespit. İstiklal Marşı'nın on kıtasını bilmeyen hadi on kıtasını da geçtik iki kıtasını düzgün okuyamayan ergenler ya amerikaya gitçem kaççam buradan sevgilim yok gibi şeylerle afyon almış gibi konuşur dururlar. Herkes fındık kadar şeyin derdine düşmüş.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.