Şimdi Ara

Aile kavramının çöküşü

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
851
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bugün tahribata uğrayan kavramların en başında aile geliyor.
    Fedakârlık ve özveri üzerine inşa edilen sıcacık yuvalar yerine, bireysel özgürlük ve bireysel yaşam öneriliyor alternatif olarak… Batıdan ithal modern hayat tarzı, aile mefhumunun altını oyuyor sinsice. Popüler kültürün sivrilttiği insanların demeçleriyle evliliğin aşkı öldürdüğü kanaati nakış nakış işleniyor genç zihinlere. Sonra, aynı yastığa aynı kişiyle 50-60 yıl baş koymanın ne kadar dayanılmaz bir iş olduğu işleniyor alttan alta. Bir de bunların üzerine çocuk bakmanın, ev geçindirmenin zorlukları ekleniyor; aile kurmanın ağır bir sorumluluk olduğu vurgusu ihmal edilmeden.

    Çözüm olarak, "seviyeli birliktelik" öneriliyor aile kurmak isteyenlere… Yuvayı dişi kuş yaptığına göre, genç kızlar ve hanımlar hedefleniyor öncelikle… Mesela onların kulağına çocuk doğurdukları takdirde vücutlarının bozulacağı fısıldanıyor satır aralarında. Artık çocuk yapacak yaşı aşmış olanlara da evlat edinmeleri tavsiye ediliyor, aynı yöntemi deneyen yerli ve yabancı sanatçılar örnek gösterilerek… Çalışan hanımların işi ise daha zor. Onlara keskin bir yol ayrımı sunuluyor, biraz da duyguları ajite edilerek… Eş, çocuk ve yuva mı yoksa kariyer mi sorusu atılıyor ortaya… Zihinler çatallaşınca da kariyer yapmanın faziletleri anlatılıyor vakit geçirilmeden.

    Toplum olarak Osmanlı'dan bu yana hep Batı'yı örnek alarak daha iyi bir hayat süreceğimizi zannettik. Batı'yı örnek aldıkça kendi kültürümüzün yozlaştığını bir türlü göremedik. Bir zaman sonra öyle bir hale geldik ki Batı hayranlığı neredeyse hayatımızı kuşattı. Bu özenti millet olmamızın en sağlam ve temel yapısı olan aile mefhumuna bakışı da bozmaya başladı.

    ilkokula giderken hayat bilgisi kitaplarında aile kavramı geniş kapsamlı olarak ele alınırdı. mesela orada çekirdek aile üzerinde pek durulmazdı. neydi çekirdek aile? bir anne, bir baba ve çocuklardan oluşan klasik aileydi. eskiden ise halalar, teyzeler, amcalar, dayılar ve büyüklerden oluşan bir kavramdı. 2000'li yıllara geldikçe bu kavram yerini çekirdek aileye bıraktı. belki de en güzel ve rahat aile tanımı budur. hem az kişi var hem de bireyler birbirleriyle daha çok zaman geçirebilir.

    günümüzün değişen sosyal/ekonomik/kültürel olayları yüzünden yavaş yavaş çatırdamaya başlamıştır bu kavram. bazıları için "çok da şeyimdeydi" olsa da çoğu kişi için böyle değildir. 10 yaşındaki çocuklar "çıkmak" eylemini gerçekleştiriyorlarsa ben korkarım. bu çocuklar televizyonda gördükleri süslü yaratıklara özenip makyaj yapıyorlarsa yine korkarım. yavaş yavaş bazı şeylerin silindiğinin kanıtıdır bu.

    bizi bir arada tutan şey ailedir. eğer ailesi çocuğu umursamazsa başına ne gibi işler geleceği bilinir. bir kere umursanmadığı için içindeki her şeyi dışarı vuracaktır. bu da günümüzdeki psikoloji sorunlu gençleri meydana getirmektedir. artık "ya ben çocuk yapmayacağım" ya da "babasız çocuk yapacağı" gibisinden son derece bencilce sözler söylenmektedir. ama en güzeli de "single" anlayışıdır.

    insanın temel ahlak bilgisini aldığı yerler ailesidir. burada oturup kalkmasını, yemek yemesini, insanlara nasıl davranmasını, nasıl konuşması gerektiği gibi konuları ilk olarak burada öğrenir. ve burada en büyük sorumluluk anneye düşmektedir. bu yüzden üç yaşına kadar çocuk anne bakımında olmalıdır. yapılan araştırmalar da bunu açıklamaktadır.

    çözülen aile kavramıyla artık toplumda serseri gibi dolaşan ve her an ne yapacağı belli olmayan insanlar bulunmaktadır. ilk temeli 80'lerde başlamış ve günümüzde son sürat hızla devam etmektedir. siz siz olun ailenize sahip çıkın.

    memleketimizde aile kavramının cumhuriyetten itibaren gelmiş geçmiş en büyük düşmanı televizyondur. televizyon bir kitle empoze, hatta kitle imha aracıdır bir bakıma. empozenin ne olduğunu bilmekten gayet uzak olan halklar televizyonun verdiği derslerle büyür ve ona göre kişilik sahibi olurlar.

    devlet kanalı olan trt'den sonra ilk kurulan televizyon kanalı tele on televizyonuydu. o zamanlar ben sekiz yaşlarındaydım en fazla. televizyonu seyretmek için başına geçtiğimde* gördüğüm manzarayı o zaman anlayamamış fakat çok ciddi bir yıpratma görevi gören sahneler olduğunu hissetmiştim. ki bu sahne, aleni bir tecavüz sahnesiydi. o sıkıntıyla televizyonu kapattığımı hatırlıyorum.

    aileler bir şeyleri "sanat" adına seyre alıştıkça, kendi anlayışlarını sorgulamadıklarından dolayı gördükleri zıt fikirleri doğru olarak almaya başladılar. çocuklarının maddi ve manevi eğitimine hiç dikkat etmeyen aile sayısı çok fazlaydı, bugünkü kadar olmasa da. bu sebepten naşi, her bir insanın gönlüne göre görmek istediği şeyler çeşitlendi, evlatlar yaşları ilerledikçe asileşmeye başladılar* ve insanlar giderek yalnızlaştılar.

    en önemli etken düşünmemektir. düşünmemek ve bilmemek. televizyonu aslında zararlarını yalıtarak kullanmak da mümkündür oysa. ama bunun zararlarının olabileceği gerçeğini yeni keşfetmiş bulunuyoruz.

    yavaş yavaş türk toplumunun içine düştüğü çukurun ta kendisidir. ait olduğumuz kültüre baktığımız zaman hep aile bizim için kutsaldır, önemlidir, onlara layık olmak boynumuzun borcudur gibi düsturlar benimsenmiş ve bunların dışına çıkılmamasına gayret gösterilmiştir.

    ancak son dönemlerde türk toplumuna bakıldığı zaman toplumda bir buhranın, bir krizin olduğu gün gibi aşikardır. bunun birçok sebebi vardır. siz buna ekonomik diyin kültürel diyin, kuşak çatışması diyin. yani bu çözülmenin başlıca sebepleri bunlar gibi gözükmüş olsa bile temel faktör aile kavramının yavaş yavaş kutsiyetini yitirmesidir.

    felsefe biliminde sosyal çözülme diye bir fenomen vardır. açıklaması ise oldukça basittir. herhangi bir topluma, cemaate, kesime, gruba dahil olamamış insan belli bir süre sonra aitlik kavramını yitirir ve anomi denen olgu gerçekleşir. işte bugün ülkemizin yavaş yavaş geldiği nokta budur. manken ablalarımızın ''çocuk doğuracağım ama babasız'' söylemleri bazı kişiler tarafından feminen bir yaklaşım olarak görülse bile nesli mahvetmekten öteye gitmez.


    (alıntıdır)







  • Sosyal yaşamın gereği ailedir, bu imzayla olur, dini olur vs. olur farketmez. Önemli olan birlikteliktir. İmzanın önemi ise taraflar arasındaki anlaşmazlıkta birbirlerinin haklarını koruyabilmeleridir, bu yüzden de gereklidir. Aslında bu paradokstur biraz. Evlenmeden fazla birşey yaşamayanlar ilerde birbirlerini tanıdıkça yanılmış olduklarını anlayabilirler. Tersi şekilde evlenmeden zaten evli gibi olan beraber yaşayanlarda bu sefer evliliğin gereksiz olduğunu düşünebilirler. Evlilik sorunluysa bitirmek taraflar için iyi olabilir ama ortada çocuk varsa işler değişir. Çözüm nikahlı veya nikahsız birlikte bir süre yaşayıp, çocuk yapmamaktır. Eğer gerçekten uzun bir süre, en azından çocuk büyüyünceye kadar beraber olucaklarına inanıyorlarsa o zaman çocuk yapmalıdırlar. Böylece sosyolojik olarak ailenin önemi, çocuk için yukarda sayılan öğrenimleri sağlanmış olunur. Görücü usulu, kadınların ailesinin, erkeğin sözünden çıkamadığı durumlarda da, çocukla baba mutlu olsada anne mutlu olamayacaktır. Yani herkesin mutlu olabilmesi için tek çözüm yukarda yazdığım gibi görünüyor.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Jean de Joinville


    Ancak son dönemlerde türk toplumuna bakıldığı zaman toplumda bir buhranın, bir krizin olduğu gün gibi aşikardır. bunun birçok sebebi vardır. siz buna ekonomik diyin kültürel diyin, kuşak çatışması diyin. yani bu çözülmenin başlıca sebepleri bunlar gibi gözükmüş olsa bile temel faktör aile kavramının yavaş yavaş kutsiyetini yitirmesidir.

    (alıntıdır)







    Bence bunun tek sebebi gelen geçen yöneticiler ve şuan baştakilerdir kiii ekonomik olarak güçlü olmayan ahlaksızlıkların ahlak olarak kabul edildiği örneğin rüşvet sayın başbakanımızın gemiciği artı halka hakaretleri(askerlik yan gelip yatma yeri değildir)

    Senin üslubun ile yanlış anlama tek cevabı var aslında İmam böle yaparsa cemaat ne yapmaz:)




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Dreatlord


    quote:

    Orjinalden alıntı: Jean de Joinville


    Ancak son dönemlerde türk toplumuna bakıldığı zaman toplumda bir buhranın, bir krizin olduğu gün gibi aşikardır. bunun birçok sebebi vardır. siz buna ekonomik diyin kültürel diyin, kuşak çatışması diyin. yani bu çözülmenin başlıca sebepleri bunlar gibi gözükmüş olsa bile temel faktör aile kavramının yavaş yavaş kutsiyetini yitirmesidir.

    (alıntıdır)







    Bence bunun tek sebebi gelen geçen yöneticiler ve şuan baştakilerdir kiii ekonomik olarak güçlü olmayan ahlaksızlıkların ahlak olarak kabul edildiği örneğin rüşvet sayın başbakanımızın gemiciği artı halka hakaretleri(askerlik yan gelip yatma yeri değildir)

    Senin üslubun ile yanlış anlama tek cevabı var aslında İmam böle yaparsa cemaat ne yapmaz:)


    Sizin için konunun ne olduğu önemli değil. Önemli olan içinizdeki zehiri kusmak ve komplekslerinizi sergilemek. Tansiyonunuz düşse eminim ki yine gemicik filan diye sayıklarsınız.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Jean de Joinville


    quote:

    Orjinalden alıntı: Dreatlord


    quote:

    Orjinalden alıntı: Jean de Joinville


    Ancak son dönemlerde türk toplumuna bakıldığı zaman toplumda bir buhranın, bir krizin olduğu gün gibi aşikardır. bunun birçok sebebi vardır. siz buna ekonomik diyin kültürel diyin, kuşak çatışması diyin. yani bu çözülmenin başlıca sebepleri bunlar gibi gözükmüş olsa bile temel faktör aile kavramının yavaş yavaş kutsiyetini yitirmesidir.

    (alıntıdır)







    Bence bunun tek sebebi gelen geçen yöneticiler ve şuan baştakilerdir kiii ekonomik olarak güçlü olmayan ahlaksızlıkların ahlak olarak kabul edildiği örneğin rüşvet sayın başbakanımızın gemiciği artı halka hakaretleri(askerlik yan gelip yatma yeri değildir)

    Senin üslubun ile yanlış anlama tek cevabı var aslında İmam böle yaparsa cemaat ne yapmaz:)


    Sizin için konunun ne olduğu önemli değil. Önemli olan içinizdeki zehiri kusmak ve komplekslerinizi sergilemek. Tansiyonunuz düşse eminim ki yine gemicik filan diye sayıklarsınız.





    Kişisel hakaretlere girmeseniz beyefendi neden cevap veremediğiniz şeylere hakaret yazma zorunluluğu yazıyorsunuz ki yazdıklarım yada sayın başbakanımızın yaptıkları yalanmı şimdi akp değil yanlış yapan başka parti olsa onu yazardım sanırım AKP hükümetinden kazancınız büyük yani özgür düşüncelerimi yazmak sana neden dokunduki bana hakaret etmeye başladınız ben size kişisel olarak bi uslup kullandım mı konu açmışsınız düşüncelerimi yazdım bu kadar basit uzatmayalım forum burası konu açmadan önce bence gelecek cevapları düşünerek aç TEŞEKÜRLER




  • foruma giripte genelde din, sosyal yaşam ve aile kavramları üzerine açılan konularda yazılan postlara dikkatlice bir göz attığınızda zaten aile kavramanın neden çökmeye yüz tuttuğunu kolayca anlayabilirsiniz hiç uzakalrda arayıp uzun uzun araştırmalar yapmaya gerek yok. @Jean de Joinville hocam sözüm sana değil zahmet edip yazmışzın uzun uzun, sadece sivrisinek saz misali...
  • Özellikle tv dizileri resmen yukarıda yazılanları özendirmek için yapılıyor gibi...
    Neredeyse 3-4 yıldır çok çok az bakıyorum tv'ye.
    İzlersem de sadece haber kanallarına bakıyorum.

    Atom bombasından sonra yapılmış en büyük kitle imha silahıdır tv...

    Ekonomik sorunlar sosyal sorunalara yol açıyor, sosyal sorunlar da ekonomik sorunları tetikliyor.
    Bu artık sarmal durumunu almış ve bizi sürekli aşağıya çekiyor.

    Ben artık demokrasiye inanmıyorum.
    Çünkü bu ülkeye ne kötülük geliyorsa demokrasi adına geliyor.

    Gelişmemiş toplumlarda demokrasi işlemez.

    Yönetim sistemlerini otomobil şanzumanına benzetirsek, demokrasi 5. vitestir.
    Gelişmişliği de motor devri temsil ederse...
    Bizim vitesi bir kaç kademe düşürüp gaza yüklenmemiz gerekiyor.
    Yoksa motor devri zaten düşük, üstüne 5. viteste gaza yüklenince motor güç üretemiyor, yığılıp kalıyor.,
    Araç o yüzden ilerlemiyor.

    Anlatabildim umarım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi denizhan_ -- 20 Nisan 2008; 0:26:21 >




  • Zaman gazetesinden alıntı gibi.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: denizhan_

    Özellikle tv dizileri resmen yukarıda yazılanları özendirmek için yapılıyor gibi...
    Neredeyse 3-4 yıldır çok çok az bakıyorum tv'ye.
    İzlersem de sadece haber kanallarına bakıyorum.

    Atom bombasından sonra yapılmış en büyük kitle imha silahıdır tv...

    Ekonomik sorunlar sosyal sorunalara yol açıyor, sosyal sorunlar da ekonomik sorunları tetikliyor.
    Bu artık sarmal durumunu almış ve bizi sürekli aşağıya çekiyor.

    Ben artık demokrasiye inanmıyorum.
    Çünkü bu ülkeye ne kötülük geliyorsa demokrasi adına geliyor.

    Gelişmemiş toplumlarda demokrasi işlemez.

    Yönetim sistemlerini otomobil şanzumanına benzetirsek, demokrasi 5. vitestir.
    Gelişmişliği de motor devri temsil ederse...
    Bizim vitesi bir kaç kademe düşürüp gaza yüklenmemiz gerekiyor.
    Yoksa motor devri zaten düşük, üstüne 5. viteste gaza yüklenince motor güç üretemiyor, yığılıp kalıyor.,
    Araç o yüzden ilerlemiyor.

    Anlatabildim umarım.




    Ki ben dünyada demokrasi görmüyorum sınırsız ve kullanılan bi demokrasi demokrasi değildir ki demokrasininde sınırları vardır




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Siempré

    Zaman gazetesinden alıntı gibi.



    ilginç
  • Madem 60 yıl yaşayacağız.ve bundan sonrasını göremeyeceğiz.Çocuk yapmanın mantığı ne? Çocuk tam bir iç parazittir.Hiç bir yararı yoktur.Anne rahmin de bile anneyi tüketir.Besinden kemiğe kadar her şeyi emer.Sonra çocuk doğar.Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ister ki büyük bir zamanınızı ona harcarsınız.Kendi aileme elbet minettarım ama beni doğurup büyütmek yerine kendilerine zaman harcasalar daha mantıklı olmaz mıydı? Zaten kısacık ömrümüz var bir de çocuk yaparak bu zamanı neden kısaltıyoruz? İlk insanların çocuk yapmak için mi çocuk yaptılar yoksa cinsel isteklerinin mi kurbanı oldular?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: You and Me

    Madem 60 yıl yaşayacağız.ve bundan sonrasını göremeyeceğiz.Çocuk yapmanın mantığı ne? Çocuk tam bir iç parazittir.Hiç bir yararı yoktur.Anne rahmin de bile anneyi tüketir.Besinden kemiğe kadar her şeyi emer.Sonra çocuk doğar.Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ister ki büyük bir zamanınızı ona harcarsınız.Kendi aileme elbet minettarım ama beni doğurup büyütmek yerine kendilerine zaman harcasalar daha mantıklı olmaz mıydı? Zaten kısacık ömrümüz var bir de çocuk yaparak bu zamanı neden kısaltıyoruz? İlk insanların çocuk yapmak için mi çocuk yaptılar yoksa cinsel isteklerinin mi kurbanı oldular?




    Kesinlikle.
  • Neler oluyor bize?

    20.04.2008

    METİN ÖZKAN


    FARKINDA MISINIZ; “Memlekete yakışmıyor” dediğimiz birçok şeyi artık o kadar kanıksadık ki, sanki olağan şeylermiş gibi kabullenmeye başladık.
    Tıpkı bir grup yazar-çizer takımının “Avrupa’da da oluyor ama onlar bizim kadar abartmıyor” dediği gibi...
    Meğerse yakışmayanlarla yaşamaya alışmak, zamanla istemediğimiz her şeyi kendimize yakıştıracağımız anlamına geliyormuş!
    - Erzurum’da bir lise öğrencisi, 3 yıl boyunca akrabaları ve okul hademesinin tecavüzüne uğradı.
    - Antalya’da kendisinden ayrılmak isteyen ve ailesinin yanına dönen eşi 23 yaşındaki B.K.’yı silah tehdidiyle kaçırıp 4 gün boyunca alıkoyan ve tecavüz eden 29 yaşındaki O.K., polisin düzenlediği operasyonla yakalandı.
    - Adana’da tanımadığı üç kişi tarafından zorla bir otomobile bindirilip ormanlık alanda uyuşturucu hap içirilerek dirençsiz hale getirilen B.B.’ye sırayla tecavüz edilip sonra da vücudu jiletle keserek, kollarında ve bacaklarında sigara söndürerek işkence yaptılar.
    - Boşanan anne babanın bakmak istemediği ve İstanbul’daki bir yuvaya yerleştirdiği 12 yaşındaki kız çocuğuna, yuvaya 100 metre uzaklıktaki bir kuaför dükkânında iki esnaf tecavüz etti.
    - Adana’da 5 yaşındaki kız çocuğu, tecavüze uğradıktan sonra boğularak öldürüldü.
    - İtalyan sanatçı Pippa Bacca, Gebze yolunda tecavüze uğradı. Barış mesajı vermek amacıyla çıktığı yolda, hırsızlık suçundan sabıkalı M.K. tarafından tecavüz edilen Bacca, daha sonra öldürülerek toprağa gömüldü.
    Utanç tablosu...
    Evet ülkemizde yaşanan bu utanç tablosu geçtiğimiz birkaç haftanın iğrenç fotoğrafı.
    “Sözde”, kadına kutsal bir değer gibi bakıp “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisine kimselere söz söyletmezken; “özde” tecavüz eden, şiddet uygulayan, sapık ilişkilere zorlayan ve para için babası dedesi yaşındaki adamlara kızlarımızı “eş” yapanları kanıksar hale geldik.
    Televizyonlarda dünya ile ilgili basit bir çevre olayına bile “bu kadar da olmaz” diyerek tepki verip hayıflanırken, “burnunun dibinde” olanı görmezden gelen bir toplum olduk.
    Son günlerde televizyonlarda izlediğim ve gazete sütunlarında okuduğum bazı haberler moralimi iyice bozdu.
    Toplumumun giderek artan ruhsal bir buhranla karşı karşıya kaldığına üzüntüyle şahit oluyorum.
    Ve çevremdeki herkese aynı soruyu yöneltiyorum: “Neler oluyor bize?”
    Düşünün, ülkenizde 17 aylık bir bebeğe işkence yapılıyor, tecavüz ediliyor.
    Benim yüreğim titriyor, insanlık yanım isyan ediyor
    Van’ın bir köyünde hamile kadına silah zoruyla tecavüz ediliyor ve sonrasında tecavüze uğrayan kadın, akrabaları tarafından ahıra bağlanarak işkenceye maruz bırakılıyor, dövülüyor.
    Sonra, güya kan davası çıkmasın diye muhtar ve ihtiyar heyetinin kararıyla tecavüz eden adamın henüz 16 yaşındaki kızı tecavüze uğrayan kadının kocasına “karı” yapılıyor.
    Acı olanı da, tüm bunların “töre” kisvesi altında gerçekleşiyor olması. Adına “berdel” deniliyor.
    Değerlerimize ne oldu?
    BattIkça batıyoruz karanlık bir bataklığa...
    Toplum olarak bu noktaya nasıl geldik?
    Ne oldu bize Allah’ım? Ne oldu da bu derece şaşırdık, çıldırdık?
    Farkında mıyız bilmem ama ahlaki çöküntü içindeyiz ve insani değerler açısından her geçen gün biraz daha tökezliyor, insanlık yanımızı göremez oluyoruz. Oysa biz her şeyimizi kaybeder ama onurumuza, değerlerimize, vatanımıza ve milletimize laf ettirmezdik!
    Şimdi ise sosyal değerlerimizi, geleneklerimizi, güzel adetlerimizi, dünyayı ak gören kalp gözümüzü ayaklar altına almış çiğniyoruz
    Yazık ki ne yazık!
    El kadar bebeğe tecavüz eden sözüm ona insan müsvetteleri ile aynı havayı soluyor, aynı topraklar üzerinde yaşıyoruz.
    “Ortaya çıkan manzara, sadece varoş kültürün toplumsal uyumsuzluğudur” gibi sosyolojik açıklamalara sığınarak problemin yüzeysel bir sorun gibi geçiştirilemeyecek kadar derin olduğunun farkına varmalıyız.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: You and Me

    Madem 60 yıl yaşayacağız.ve bundan sonrasını göremeyeceğiz.Çocuk yapmanın mantığı ne? Çocuk tam bir iç parazittir.Hiç bir yararı yoktur.Anne rahmin de bile anneyi tüketir.Besinden kemiğe kadar her şeyi emer.Sonra çocuk doğar.Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ister ki büyük bir zamanınızı ona harcarsınız.Kendi aileme elbet minettarım ama beni doğurup büyütmek yerine kendilerine zaman harcasalar daha mantıklı olmaz mıydı? Zaten kısacık ömrümüz var bir de çocuk yaparak bu zamanı neden kısaltıyoruz? İlk insanların çocuk yapmak için mi çocuk yaptılar yoksa cinsel isteklerinin mi kurbanı oldular?




    İşin bir de şu boyutu var.
    Günümüzde çocuğa yapılan yatırım zararına yapılan bir yatırım oluyor.
    Doğumundan iş sahibi olana kadar geçen zamanda harcanılan kaynakların karşılığını çocuk ölene kadar zor karşılıyor. Yani ancak kendini amortiye çıkartıyor. Çok az bir kesim katma değer yaratabiliyor.

    Ortalama 25-30 yaş arası iş sahibi olunup kendi parasını karşıladığını düşünsek
    25 sene boyunca harcanan paraları hesap edin; yiyecek, giyecek, okul-dershane... geziler, eğlenceler...
    Ha tabiki ailedir yapacak, buna laf yok...
    Ben sadece ülkeye kazanç bakımından olaya bakmak istedim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi denizhan_ -- 20 Nisan 2008; 15:52:33 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: You and Me

    Madem 60 yıl yaşayacağız.ve bundan sonrasını göremeyeceğiz.Çocuk yapmanın mantığı ne? Çocuk tam bir iç parazittir.Hiç bir yararı yoktur.Anne rahmin de bile anneyi tüketir.Besinden kemiğe kadar her şeyi emer.Sonra çocuk doğar.Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ister ki büyük bir zamanınızı ona harcarsınız.Kendi aileme elbet minettarım ama beni doğurup büyütmek yerine kendilerine zaman harcasalar daha mantıklı olmaz mıydı? Zaten kısacık ömrümüz var bir de çocuk yaparak bu zamanı neden kısaltıyoruz? İlk insanların çocuk yapmak için mi çocuk yaptılar yoksa cinsel isteklerinin mi kurbanı oldular?




    Çocuklar bunu anlayamaz. Sizin gibi düşünür. Çocuk hayatın anlamıdır biz ebeveynler için. Garip bir şey ama zamanında bizde ebeveynlerimiz için tıpkı sizin gibi düşünürdük ancak kendimiz ebeveyn olunca bakış tamamen değişiyor. Bir özlü söz belki anlamaya yardımcı olur: Baba oğluna bağ bağışlamış, oğulsa bir salkım üzümü ona çok görmüş...




  • Kültürel yozlaşma.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Siempré

    Zaman gazetesinden alıntı gibi.

    Olabilir. Zaman yazdıysa yalandır zaten (!)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Jean de Joinville


    quote:

    Orjinalden alıntı: Siempré

    Zaman gazetesinden alıntı gibi.

    Olabilir. Zaman yazdıysa yalandır zaten (!)


    Ya da tam tersi.

    Bu konuya özel düşüncem; Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir.
  • Yazının kaynaği sorun değil, bence doğru bir analiz olmuş...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: You and Me

    Madem 60 yıl yaşayacağız.ve bundan sonrasını göremeyeceğiz.Çocuk yapmanın mantığı ne? Çocuk tam bir iç parazittir.Hiç bir yararı yoktur.Anne rahmin de bile anneyi tüketir.Besinden kemiğe kadar her şeyi emer.Sonra çocuk doğar.Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ister ki büyük bir zamanınızı ona harcarsınız.Kendi aileme elbet minettarım ama beni doğurup büyütmek yerine kendilerine zaman harcasalar daha mantıklı olmaz mıydı? Zaten kısacık ömrümüz var bir de çocuk yaparak bu zamanı neden kısaltıyoruz? İlk insanların çocuk yapmak için mi çocuk yaptılar yoksa cinsel isteklerinin mi kurbanı oldular?




    Çocuk, dünyanın zorunluluğudur. Çocuksuz dünya düşünülemez. Hiç bir zaman çocuğun olmadığı bir dünya olmayacaktır. Bak çocuk olmasa insanlık olmazdı di mi? Sence bunun neresi mantıklı peki. İnsanlığı çürütmek. Senin gibi düşünseydi herkes şimdi insanlar olur muydu? Çocuk aslında çok mantıklıdır. Sen zaten ölüceksin.olayı 50-60 yıl sonra ölcem ve çocuğu göremeyeceğiz mantığı ne demişsin. Çocuk yapmassanda ölüceksin... Çocuğun yaşamın kısalmasına bir katkısı varsa, bu yaşamı uzatmaya yönelik şeyler yaparak(sağlıklı beslenme, spor yapma, gereğinden fazla çocuk yapmama, eğlenme, gülme) gibi şeylerle giderilebilir. Dersinki ölcem ben zaten banane dünyadan. Ona bakılırsa kime ne dünyadan. Önemli olan yaşamın işeyişini gerçekleştirmek. Senin bir amacın vardır bu dünyada sen bu amacı gerçekleştirmelisin. Bana göre herkesin bir amacı vardır ve sen o amacı gerçekleştirmek zorundasındır. Çocuk yapmakta bunlardan biri. Bende şahsen çocuk yapmamayı düşünüyorum, ama senin gibi düşündüğümden değil tembellikten. Ama şu da var, sende tembel olduğundan öyle düşünüyorsun. Banane çocuktan bide onlamı uraşçam mantığıdır o düşüncenin altında yatan. Ama dünya umrunda olmasa bile yararlı bir şeyi dünyaya verebilmiş olmak önemli bir şeydir yaşantıda. Çocuğu nası yetiştirirsen öyle olur. Çocuğunu aydın olarak yetiştirip dünyaya bir hazine kazandırabilirsin. Ama, aynı şekilde çocuğun beynini yıkayarak saplantılı ve beyinsiz, zararlı bir şey halinede getirebilirsin. O sana kalmış, senin bilinçli biri olduğundan yola çıkarak öyle bir çocuğunun ortaya çıkmayacağını sanıyorum.Gene çocuk aydın olsa nolur ben ölcem görmücem dersin, o senin sorunundur bu tamamen bir çıkmazdır. Saygılar...




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.