Şimdi Ara

Ve belki de aşk ciddi bir akıl hastalığıdır...

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
873
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  •  Ve belki de aşk ciddi bir akıl hastalığıdır...

    Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orasıdır.

    Aylardır sensiz kalmaktan yorulduğumu, kendi kendimle konuşmaktan
    delirdigimi düşünüyordum ama yalnızlığım -sımsıkı sarıldığım, elinden
    tutup gezmeye çıkardığım yalnızlığım- beni hiç bu kadar korkutmuyordu.

    Onda durup suyun akışını izlerken, bilinmeyen bir kentte
    mutlak aşkı
    bulacağıma inanmak yalnızlığımı dindiriyordu.

    Çünkü biliyordum, aşkı arayan herkes bulduğunda daha çok yalnızdır.
    Sonra sevmek, hep tek kisilik oynanir.

    Fuzuli'ye ya da Aragon'a gülsek de geçemiyorduk onlardan.
    Tam koklayacakken sağa sola savrulan bir çiçek, büyülü bir yüzük
    belki üç harfin tesadüfen bir araya gelmesiydi aşk.

    Ya da kaldırımlara oturulup yazılan şiirler ve belki de renklerini
    unutan denizsiz kentin martısıyla karganın öyküsü.
    Dekorlara, duvarlara çarpsam iyi ya, oyunun en olmadık yerinde
    sevdalara takılıp yine düştüm sahneden.

    Yaralarıma ne "zaman" iyi gelir şimdi ne yanıtlarından korktuğum için
    sana soramadığım sorulardan vazgeçmek,ne de seni anlamak için kendimi
    yeniden o büyük caddelerin kaldırımlarına atmak...

    Kafamı avucumun içinde ezip öylece dolaşmak istiyorum.

    Ne zamana kadar?

    Nereye kadar?

    Beynimin bütün kıvrımlarını bir ip gibi
    dolanan yalnız başına yaşlanmak korkusu niye?
    Anılara şahitlik eden
    eşyalarla başbaşa kalmaktan,yılların yükünü tek başıma
    taşıyamayacağımdan niçin bu kadar çok korkuyorum?

    Niye her ayrılıkta bir bahar temizliği istiyor içim?

    Şimdi "yüreğim" seni güneşe çıkarmak neye yarar?
    Ömür nasıl geçer istasyonlardan ya da istasyonlarda?
    Elimle yüreğimi bastırmaktan nasıl kurtulmalı?
    Ölüm yüzünü kanat seslerine gizlerken "alışkanlık" nasıl da sinsice
    yerleşti yüreğimize?

    Ne dersin?

    Kahrolası şehirlerde biraz daha mı yormalıyım yureğimi?

    Aşk, sevgi zamanla öğrenilir mi?
    Ögrenilirse ve aşık olmakla divane olmak aynıysa; delilik öğretilen
    herşeye dil çıkarmaz mı?

    Ah! bir el kitabı da AŞK için olsaydı.
    Her yanda reyhan kokusu.

    Onca anılardan verilmemiş sözlerden; bir gece
    iki şişe şarap ve kadehler mi kaldı?

    Bir bilsen bende neler bıraktın.

    Sonra bir yaprak ne hisseder yere düşerken?
    Şimdi uyusam ve zaman çok çok daha hızlı akıp geçse.
    Ben o suyla okyanusa karışsam.

    Erisem, yok olsam. Yok.

    Biri beni delirten bu sorulari benden alsa, birazcık okşasa hüznümü.

    Bu, sen olsan...!!!



  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.