Şimdi Ara

Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
1.327
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Paramedik 112 kullanıcısına yanıt
    ev elektriği 1.56TL/kWh, yaptığı işe karşılık bu fiyat inanılmaz ucuz.

    bu denli ucuz olabilmesinin sebebi gerçekte hiçbir hammadde (kömür, d.gaz) kullanmadan üretilmesi.

    aslında sadece bu noktadan yola çıkarak bile elektrik işinde oyun olduğunu anlayabilirsiniz. Rusyadan gelen d.gaz, kömür yakılarak üretilse elektriğin fiyatı bu denli ucuz nasıl olabilir?

    elektriği fabrikalara konutların 2-3 misli fiyattan veriyorlar, parayı da oradan kazanıyorlar. bu işte bir de süreklilik var.

    elektrik işi yıllar boyunca garanti hasılat demek. hasılat garanti olunca, fiyatları çok yükseltmeseler de uzun vadede trilyonlarca dolar kazanabilirler nitekim öyle oluyor.

    yine de eve elektrik ne zaman kurulur. tüm yerleşim birimlerinden çok uzakta geniş araziniz varsa orada düşünülebilir ancak o durumda arazinize şalt saha, trafo, pilon vs ekipmanları getirirken yaşayabileceğiniz gümrük sorunlarına ek olarak, atmosferik elektrik gerçeğini bilen kişi olarak sorunlar yaşayabilirsiniz cunku atmosferden elektrik üretimi dünya çapında ticari bir sır. Bu sırrı elinde tutan kişilerden kendi arazisine atmosferik elektrik tesisi kurmak isteyenler için özel bir prosedür sözkonusu olabilir, o prosedüre uygun kurulum isteyebilirler Yani bu işin finans ve teknik yönlerine ek olarak sosyal riskleri de var.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Başka konularda hakarete varan saçma yazılar yazanlar gibi yapmayıp düzgünce yazdığın ve aydınlattığın için tebrikler.

    Dediklerin iyi güzel de en basitinden çin milyonlarca ton kömürle uğraşacağına bu işe niye girmiyor? Engelleyen dış güçler mi var yoksa yaptı da gizliyor mu? Geçtiğimiz aylarda bin liraya yakın elektrik 2 bine yakın doğalgaz gelince yasal olmayan ısınma yollarını bende düşünmeye başlamıştım.

    Bu metodun dünyaya bir zararı mı oldu veya başka bir korku mu var gibi düşünceler aklma gelmedi değil. Bunu da harp gibi deprem suçlusu yaparlar.

  • makine26 M kullanıcısına yanıt

    Bireysel olarak kristal radyolar var. Bataryasız çalışan radyolar. Radyo sinyalinin enerjisi ile çalışan radyo. Ama başka pek çok kullanım alanı yok gibi. Yakalanan enerji çok düşük.

  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Türkiye'de o bahsettiğiniz gerilim değerleri kullanılmaz.

    O 3 telli hat 380 bin volttur. Tabi artık 400 de deniyor bu hatlara. Diğer hattaki tek telli devreler ise 154 bin volttur. Tabi hatlardaki yüke ve dengeye göre voltaj bir miktar daha düşebilir de yükselebilir de.

    Orta gerilimde ise 23 kV diye bir değer yok bizde. Bu fotoğraflardaki hatlardaki voltaj transformatörlerle 34,5 kV değerine düşürülür. Tabi bunlar da yine yerine göre 31500 volt, 33000 volt gibi değerlere de sahip olabiliyor. Düşük voltajdaki kademe de üç fazda 380 volt, tek fazda 220 volt kadar.

    Daha eskiden ise, ki hatta tek tük bazı yerlerde kalan eski şebekelerde 60 bin volt ve 15 bin volt civarı voltaj kademeleri var. Ancak bunlar dediğim gibi çok az ve zamanla daha da azalacak. Eskişehir'de mesela orta gerilim arası dönüşüm yapan trafolar var şehir içlerinde.

  • Rising_Sun kullanıcısına yanıt

    Arkadaş kendi hayal dünyasında yaşayıp kendi hayal dünyasından bir şeyler üretiyor. Kaynak olarak kullandığı yerler yetersiz şeyler içerdiği için baya saçmalayabiliyor yer yer. İdare edin arkadaşı. Haberleşme konusunda da olmak üzere böyle senaristler var forumda. :)

  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Elektrik şalt sahalarında burada gösterildiği gibi sabit girdi çıktı diye bir şema ile akmaz. Bunu çizenin de baya saçma çizdiğine eminim. Aynı değerlerde bir hattan enerji gelip o kadar hatta dağılması için o hatların ucundaki tüketimin çok az olması lazım. Ya da o tek hattan 380 kV ile akım gelir ve 154 kV ile çevredeki trafo merkezlerine yayılır.


    Ancak şalt sahalarında durum genelde şöyledir. Şalt sahaları birbirine böyle hatlarla bağlıdır. Enerji tüketimine göre akış yönü değişebilir, sabit olmak zorunda değildir. Bir denge vardır, o dengedeki değişime göre yön ve frekans vs. değişir. Gece rüzgar enerjisinden dolayı enerji hatlarda kuzeyden güneye akarken öğleden sonra artan güç tüketimini karşılamak için devreye giren doğalgaz santralleri ile akış yönü güneyden kuzeye dönüşebilir. Onarım bakım ile kapanan hatlarla yine akım yönleri değişebilir. Hatta bu görsellerinizin kaynağı Alman şebekeleri mesela, Kuzey Güney yönlü enerji taşıma kapasiteleri yetersiz kaldığı için Avrupa enterkonnekte şebekesi üstünden Polonya şebekeleri üstüden taşıyorlardı yüklerini ve Polonya da bundan şikayet ediyordu.





  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Peki bu atmosferdeki elektrik bitebilir mi

  • sis651 kullanıcısına yanıt
    Verdiğim rakamlar speklerden bakılarak iletilmiş kesin rakam değil, bir soruyu cevaplarken yaklaşık rakamlar.

    Birçok kişi, yeraltı elektrik kablolarından sadece 220 yada 380V geçtiğini sanıyor, biliyor. Yeraltı kabloları için verdiğim 23kV bu sanıya karşı örnek değerdi, siz "orta gerilimde 23 kV diye bir değer yok 34,5 kV var" demişsiniz. Orada konu "orta gerilim" değil, yeraltından geçen elektrik kablolarındaki voltaj boyutuna dair fikir vermekti ancak yine de rakamlarla ilerleyecek isek kimi büyük şehirlerde 500kV üstü yeraltı kabloları da var, örnek birinin fotoğrafı altta. Sizin 34,5 kV nedir, 500kV nedir?

    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor


    Pilonlar üzerinden 1 milyon Volt üstü DC (AC değil!) akım ileten pilon hatları var. O hatlar, pilonlarla atmosferik elektrik çekildiği iddiasını doğrular nitelikte cunku atmosferik elektrik kolaylıkla milyon Volt düzeyine cıkabilen DC elektrik yüküdür.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • makine26 M kullanıcısına yanıt
    objektif bilgi tartışıldığı sürece kimsenin alınmasına gerek kalmaz. coğu kişi bilgi degil, sanı tartışıyor.

    konutlara gelen elektriğin, şehir dışında bir yerde termik santralde kömür, d.gaz yakılıp, jeneratör döndürülüp şalt sahasında 200 kV (ortalama rakam) a yükseltilerek yer üstü pilonlarla şehre gönderildiği, sonra şehir içinde şalt sahasında 20-35bin kV'a düşürülerek yeraltı kablolarla (genelde kırmızı renk olur) mahallelerdeki trafolara dağıtıldığı, en son trafoda 220 yada 380V'a düşürülüp konut ve işyerlerine dağıtıldığını sanıyoruz. Bu kesin doğru bir bilgiden ziyade, doğru olduğuna inanılan bir sanıdır. Herşeyden önce, sözkonusu termik santrale gidilip, içinde gerçekten kömür/d.gaz yakıldığını görebiliyor muyuz? O santrallerde çalışan personel ile röportaj yapabiliyor muyu? O santrallerin içindeki işleyiş haberlere hiç konu oluyor mu? Tüm bu sorulara yanıt, hayır. Sadece bu sorularla bile gerçeğin kapısını aralamız mümkün.

    Ortalıkta dolaşan, doğru sandığımız sanılara inanmak zorunda değiliz. Onun yerine kendimiz bizzat araştırarak bilebiliriz. Benim maruzatım budur: İnanmak değil, bilmek.

    Şimdi "çin milyonlarca ton kömürle uğraşacağına bu işe niye girmiyor? Engelleyen dış güçler mi var yoksa yaptı da gizliyor mu?" sorunuzu yanıtlayalım:

    Çin'in milyonlarca ton kömür yakarak elektrik üretmesi sadece bir sanı. Onu gerçekten doğrulayabiliyor muyuz? Hoş, Çin kapalı muamma bir ülke, birçok şeyin gerçekte nasıl döndüğünü de bilmiyoruz, uzaktan, çıkan haberlerler ile yalnızca iletilen bilgilere inanıyoruz.

    Koskoca Çin endüstrisi, sadece kömür / d.gaz tabanlı elektrik santralleri ile ne kadar istikrarlı sürdürülebilir? Dünya elektrik üretimi olan 25 trilyon kWh'nın 6 trilyon kWh'sını Çin üretiyor.

    Çin 6 trilyon kWh/yıl elektriği, güvenli, düzenli, kesinstisiz, sürdürülebilir ve ekonomik biçimde nasıl üretiyor? Bu elektriğin bir kaynağı olmalı. Çin'de yüksekliği 400metreye varan dev pilonlar ipucu verir mi?

    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor


    Bu pilonların atmosferle bir ilişkisi olmalı. Bunun için çok teknik, fizik bilgiye de gerek yok. Dedektif gibi düşünmek kâfi.

    Elektrik, atmosferden çekiliyor. Bu bir iddia. Bu iddia doğru ise, tüm ülkeler elektriği atmosferden çekiyor olur bu durumda "ülkeler, dış güçler" anlamını yitirir. Tüm ülkeler, elektriği atmosferden üretip kömür/d.gaz yakarak veya milyarlarca dolarlık rüzgar türbini, güneş paneli yatırımıyla üretiyormuş gibi gösteriyor. Elektrik, aynen su gibi %100 doğal bir kaynak ancak bu kaynağı endüstriyel üretim gibi göstermeye çalışıyorlar. Bunun tam tersi olan durumlar da var. Lityum, elmas, benzin. Bunları madenlerden, yeraltından cıkarılan doğal kaynak olarak biliyoruz değil mi? Ancak gerçekte öyle mi? Lityum, kimyasal prosesten geçmiş reaktif tuz; elmas, karbonun allotropesi; benzin özel prosesle ile yanıcılık katılmış su olabilir. Bu iddialar kesin doğru demiyorum. Sadece araştırıp bilmeye çalışıyorum. Bilmek uğruna, 18.yy kimya bilimini okumaya başladım. Eski kimya kitaplarında maddelerin yanıcılık özelliği üzerine çok değişik çalışmalar yapılmış, onları bilince bazı taşlar yerli yerine oturuyor. Lityum reaktif alkali metal olarak doğada bulunmayan, ancak üretilebilen bir madde. Benzin de öyle. Elektrik atmosferde trilyonlarca kWh'sı bulunan doğal kaynak, "üretim" olarak gösteriliyor, lityum, benzin doğada bulunmayan madde "doğal" olarak gösteriliyor. Hiçbirşeye inanmak zorunda değiliz, bilebiliriz.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • sis651 kullanıcısına yanıt
    1. uydu fotoğrafında santralden gelen pilon boyutu ile çıkan 6 pilon boyutu aynı, 3'ü bir boy küçük.

    Boyut taşınan elektrik gücü ile orantılı ise, 1 Watt elektrik giriyor, en az 6 Watt olarak olarak çıkıyor demektir.

    Bu tabi ki genel bir bakış ancak bir fikir de verir. Pilon hatları şehirlerin etrafında ağ gibi dolanıyor. Hepsinin üstü çıplak kablolar ile dolu.

    Atmosferle çıplak temas içindeler. Atmosferle alıp verdikleri birşey olmalı. Atmosferde yerden sadece birkaç yüz metre yüksekte bile milyonlarca Volt elektrik potansiyeli (yere göre) var. Bu deneyler (Florida'da ardına kablo bağlı roket fırlatma deneyi) tarihi fizik kitapları (1750'lerde Benjamin Franklin'in elektrik kablo bağlı uçurtma deneyi) ile sabit bir bilgi. Atmosferde elektrik var ve o atmosfere yükselen kimisi yüzlerce metre yükseklikte pilonlar var. Bunlar, elektriğin atmosferik elektrikten üretildiği iddiasını destekler nitelikte.


    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor

    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Shadow Temples kullanıcısına yanıt
    Yeryüzünde doğal bir enerji döngüsü var. Atmosferde yaşamsal enerji var. Elektrik potansiyeli, bu enerjinin sadece bir tanesi. Bu enerji olmasa tüm canlılar yok olurdu. Ancak yaşam devam ediyor. Cunku enerji devam ediyor. Bu da atmosferdeki elektrik enerjisinin de sürekli devam etmesi demek.

    Elektriğin bitecek olması, elektriğin endüstriyel tesislerde (termik kömür santrali, rüzgar türbini, hidroelektrik baraj gibi) üretildiğini sanmamızla ilgili bir düşünce. Elektrik, atmosferden çekildi için hiç bitmeyecek. Nitekim dünya geneli elektrik üretimi 25 trilyon kWh. Bu kadar devasa elektrik, her yıl artarak üretiliyor. Bu kadar devasa elektrik, 100 yıldır kesintisiz üretiliyor, hala üretiliyor. Bu ancak hiç tükenmeyen bir kaynak ile mümkün olabilir o kaynak da atmosferik elektrik.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sadece kendi evimize yetecek kadar elektrik çekmeyi denesek başarabilir miyiz

  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    23 kV diye bir değer bizde yok hocam. Yer altı kablolarında da yer üstü kablolar gibi tek faz 220, 3 faz 380 ve daha yüksek gerilimlerde, 6,5kV 15kV, 34,5kV 154 kV 380 kV gibi değerler var. Türkiye'de kullanılan daha yüksek voltaj değerleri yok. Ancak Amerika'da vs. 500 kV ve üstleri de var. Çin'de HVDC olarak bir milyon volt hatlar vs. var.


    Atmosferik elektrik milyonlarca volta ulaşabilir ama bu statik elektrikten alacağın yük kısa sürede ortadan kalkar. Şimşek çaktı bitti, yıldırım düştü bitti gibi. Bekle havada sürtünmeler olsun, uzaydan kuarklar insin yıldırımlar oluşsun vs.

  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Söz konusu termik santrale gidip içinde kömrü doğalgaz yakıldığını görememenin nedeni vaktini dorumda boş boş ötmekle geçirmen. :D Git basit bir güvenlikçi ol, bir santrale güvenlik görevlisi olsan, devriye gezerken bu göremediğin her şeyi görürsün. Hoş, senin görmeni geçtim, inanman için doğalgaz türbininin içine kafanı sokup 3 bin devir dakika hızda dönen türbin kanatları arasında doğalgaz alevinde yanmanı gerektirir ama, o başka. Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor  O santrallerde çalışan personelle neden röportaj yapılmasın hocam. Ya da haberlere neden konu olsunlar, yüz yıldır aynı şekilde işliyorlar. Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor Santraller içinden bir sürü videolar paylaşıyorlar. Pek çok içerik var. Santrallerde çalışanlar halkın arasında yaşıyor, gizli yerlerde yaşamıyorlar. Çok eski büyük devasa devlet santrallerinin lojmanları vardı, yenileri daha ufak olduğu için lojman bile yapılmıyor, adamlar servisle gidip geliyor santrale. Siz evden dışarı çıkmıyorsunuz diye, santrallerde çalışanlar Dünya'da yaşamıyor diyemezsiniz. :)


    Trollük yapacaksın diye böyle bir eseri görmezden gelemezsin hocam. :)

    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyorBS-GOLANDyoutube
    compressor blades, gas turbines, gas turbine turning tools #SHORTS
    https://www.youtube.com/shorts/JjfKyhdAxUc

    Çin 6 trilyon kWh/yıl elektriği, güvenli, düzenli, kesinstisiz, sürdürülebilir ve ekonomik biçimde üretemiyor ki hocam. Daha bu yaz elektrik kesintileri uygulanıyordu ülkede. Kuraklık fena vurdu onları da. Kışın da şehirleri kömür dumanından is kokuyor. Adamlar pandemiden önce maske takıyordu açık havada solumak için.





  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt

    Orası bir şalt sahası hocam. Switching station diye de araştırabilirsin. Elektrik bir yerden giriyor, altı yerden çıkıyor diye bir şey yok. Şalt sahalarında baralar vardır. Kalın borular ya da kablolar şeklinde. Direklere asılı tüm kablolar açma kapama için anahtarlar ve voltaj ve yük ölçümü için transformatörlerden geçtikten sonra bu baraya bağlanır. Bu şebekede elektrik bir dengededir diyebiliriz. Ne tarafta tüketim artar voltaj düşümü başlarsa o tarafa daha fazla enerji akar, ne tarafta üretim fazla ise o taraftan baraya ve oradan diğer hatlara elektrik akar.


    Mesela aşağıdaki görselde beş tane rüzgâr santrali var. Kıyıköy rüzgar santralinin hemen altında Kıyıköy'de bir trafo merkezi var, toplam gücü 50 MVA olan iki trafo var sanırım orada. Oradaki rüzgar santralinde üretim varken o kahverengi hat boyunca o hattan aşağı yani güneye doğru enerji akar, mor çizginin üstündeki rüzgar santralinin şalt sahasından geçer. Orada da biraz enerji eklenip görselin solundaki mor noktadaki trafo merkezinin 154 kV şalt sahasına gider, oradan da görselin en altındaki Çerkezköy'de yer alan trafo merkezinin şalt sahasına gelir. Buradan da hem trafo merkezinden enerji alan abonelere enerji gider, hem de diğer hatlar ile farklı trafo merkezlerindeki şalt sahalarına gider. Ayrıca o mor noktadaki 154 kV şalt sahasına gelen tek hat o değil. Yukarıda üç rüzgâr santrali ve bir çimento fabrikası var. O rüzgâr santralleri enerji üretip 154 kV şebekeye verir. Bir kısmını çimento fabrikası kullanır, geri kalanı da o mor noktadaki 154 kV şalt sahasına gider. Orada 154 kV barada enerji fazla olduğundan transformatörlerden geçip 380 bin volt şebekeye verilir ve mor çizgilerden İstanbul ve Kırklareli yönündeki hatlara enerji verilir ki daha uzaklardaki bölgelere de bu enerji taşınabilir. Böyle trafo merkezlerine havsa trafo merkezi denir. Çevrelerindeki farklı üretim kaynaklarından enerjiyi toplayıp yükseltip daha uzaktaki bölgelere gönderebiliyorlar.

    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor

    Peki rüzgârın esmediği ya da az estiği bir günde ne olur? Kıyıköy'dekiler hava esmiyor der ve klimalara abanır. Rüzgâr az ya da hiç esmediğinden üretim düşüktür. 380 kV şebekeden enerji o mor noktada 380 bin volttan trafolardan geçerek 154 bin volta düşürülür. O mor hattın boyundaki kahverengi hattan ilerler ve bir dal Çerkezköy yönüne, bir dal da Kıyıköy yönüne ilerler. Çerkezköy tarafında 154 kV trafo merkezinde 34,5 kV değerine düşürülerek fabrikaları besler, Kıyıköy tarafında da evleri ve klimaları besler.


    Evet, hatlar atmosferle temas halinde. Ve buradan büyük enerji kayıpları var. Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor  Hat değil havadan geçtiği için enerji kazansın, var olan, akan enerji bile kayboluyor o hatta. Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor  Ciddiyim. Hattaki yüksek voltajdan dolayı hat çevresindeki hava iyonlaşıyor ve iletken hâle geliyor. Buralardan da havaya kaçaklar oluyor ve yok oluyorlar orada. Böyle yüksek gerilimli hatlardan gelen cızırtı seslerinin sebebi bu. Gözle görülür hale geldiğinde ise, buna korona deniyor. Yağmurlu akşamlarda özellikle izolatörlerin üstünde görebilme şansınız yüksek. Eski hatlarda porselen izolatörler var. Kat kat izolatörler bunlar. Yağmur suyu üstünde birikiyor ama yeterince tuza sahip değil ve izolatörlerin yapısı da hat ile direk arasında kesintisiz bir su yolunu önlüyor. Böyle anlarda izolatörler arasında ışıltılı cızırdamalar görülebiliyor yeterince karanlık iken. Bir daha gördüğümde gidip o direğe dokunasım var ama, genelde yol kenarında yapmıyorlar direği, tarla içine koyuyorlar. :D


    O görseldeki soruya gelince de tek hattan daha yüksek voltaj akıtmaktansa, aynı voltajı daha fazla kablodan akıtarak bahsettiğim bu koronayı ve kayıplarını önlemek amaçlanıyor. Ha hatların her birinin farklı bir ihtiyaç bölgesine gidiyor olması da bir başka cevap. Son yıllarda uzun mesafelerde HVDC hatlar ile sadece direkler arasındaki iki hattan çok yüksek voltaj ve akım geçirerek daha verimli bir iletim sağlanabiliyor. Tabi AC DC dönüşüm merkezleri normal trafo merkezlerine göre daha pahalı yatırımlar. O yüzden belli kapasitelerin üstünde yapılıyorlar şimdilik.





  • sis651 kullanıcısına yanıt
    Daha önce de demiştim, sanırım anlaşılamadı: 23kV örnek bir rakam. Gerçekte 15kV olur, 20kV olur, bu önemli değil. Önemli olan herkesin yeraltı elektrik kablolarında sadece 220 yada 380V geçtiğini sanması, fakat gerçekte 10binler, 100binlerce Volt geçmesi.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • sis651 kullanıcısına yanıt
    Bilgiye erişmek için evden ofisten dışarı çıkmak mı gerekiyordu? Internet denen birşey var.

    Hocam konuyu başka yönden tartıştıgınız için çok yanıt vermeyeceğim.

    1-2 mesaj gönderince, trollük yaptığımı iddia ettiniz. Güneş, rüzgar türbini, barajlarla dünyanın temiz elektrik sorunu çözülecek diyen 50 mesaj göndersem, trol demeyecektiniz. Dediğim gibi, konuyu başka boyutta tartıştığınız için yanıtlamayacagım.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çıkıp görmeyince böyle oluyor hocam. Biraz çık gez, daha gerçekçi senaryolar yazarsın. :D Malum, İnternet ne arıyorsan ona göre şerbet veriyor. :D


    Yaptığın gayet güzel trollemek hocam. Severim. Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor 

  • Amazon nehrinde dünyanın en büyük barajı yapılacak haberleri cıkmıştı. Brezilya şu anda elektriğini üretiyor mu? Evet. O halde Amazon'a elektrik barajı yapmaya ne gerek var? Sadece doğru soruları sorarak dahi, bu baraj işindeki bit yeniğini anlayabilirsiniz.

    Çin, türünün tek örneği dev barajın inşasında sona yaklaşıyor


    Baraj yapılır veya yapılmaz elektrik açısından bunun önemi yok cunku duvardaki prize gelen elektrik barajdan gelmiyor, hiç gelmedi, hiç gelmeyecek.

    Fakat diyelim ki duvardaki prize elektrik gerçekten barajdan geliyor. Bu durumda başka soruların kapısı açılır.

    Hidroelektrik barajların suyu azaldıkça ürettiği elektrik de azalır. Son aylarda baraj suları çok azaldı, %25 kaldı gibi haberler cıkıyor. Keban ve Atatürk barajlarında da su %25 kaldı mı? Kaldı ise ürettiği elektrik de %25 'e düşer. Keban 7 milyar, Atatürk 8.9 milyar kWh ile Türkiyenin yıllık 300 milyar kWh elektriğinin %5'ini karşılıyor. Bu %25 azalsa, Türkiyenin 3.75 milyar kWh elektriğinin üretilememesi bu da birçok ilçe, köy ve küçük kentin elektriksiz kalması demek. Bu çok ciddi bir durum değil mi? Sular azaldı, elektirk yok. Sular çoğaldı elektktrik var. Gerçekte hiç olmayan, yaşanmayan durum. Cunku barajlarda elektrik üretilmiyor.

    Barajları incelediğinizde öncelikli amacının içme suyu sağlamak olduğu görülür. Elektrik üretiminde soru işaretleri var. Örneğin Türkiye elektriğinin %3'ünü üreten Atatürk Barajındaki Francis türbinleri, onlara bağlı jeneratörler, jeneraördeki elektriği onlarca yüzlerce bin Volta yükselten elektrik devrelerinin bakımını gösteren bir belgesel yok. Var mı? Gösterin. 30-40 yıldır bu tesisler hiç mi bozulmaz, hiç mi bakıma girmez. Tesislerde çalışan kişiler olur, onlar nerede? Videolar gönderiyorlar demişsiniz, nerede o videolar, Instagram da mı TikTok'ta mı? İkisini de kullanmıyorum. Youtube'ta Atatürk Barajı türbin, jeneratör, yüksek gerilim şalt devreleri bakım videosu gösterin.

    Tüm bu soruların yanıtı, barajların Türkiye'de tüketilen 300 milyar kWh elektriğe gerçekte katkısı olmaması, sadece elektrik üretiyor görüntüsü vermek amacıyla orada olduğudur. barajlar yine de gerçekte bir işe yarar, içme suyu sağlar. Rüzgar türbinleri, güneş panelleri gerçekte hiçbir işe de yaramaz. Hepsinin amacı, "burad elektrik üretiliyor" görüntüsü içindeir.

    Barajlarda türbinler döner ancak orada elde edilen mekanik enerjinin, Türkiye'nin yıllık 300 milyar kWh'a gerçekte aktarıldığına dair kesin ispat yoktur, sadece türbinler "bakın burada Türkiyenin elektriğinin %5'i üretiliyor" izlenimi için dönmektedir. O yüzden gerçek bakıma ihtiyacı yoktur. Nitekim gerçek bir bakım olayı görülmemektedir.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.