Süzeren: Erdoğan. Krallık Merkezi: Aksaray. Vassallar: Kolin, Cengiz, Limak, Kalyon ve Makyol Şirketleri. Fieflikler: Vassallara ihsan edilmiş ihaleler. Vassallara Tabi Olanlar ve İşlerini Üstlenenler: Taşeron Firmalar. Serfler: Halk, alt ve orta sınıflar. Ekonomi: Rant ilişkileri, sömürü, istismar ve enflasyon. Düşmanlar: İtaat etmeyi veya aynı fikirde olmayı reddeden herkes. Genel söylem: Allah, namaz, ezan (ki asırlardır Türklerce benimsenen ve uygulanan, hiç de iddia edildiği gibi tehlike altına girmemiş kavramlar) saldırı altında. Her anlamda tutarsız. Faiz günahtır deniyor; maskeli faiz artışı yapılıyor. Dış mihraktan söz ediliyor; Suriye'nin iç işlerine müdahale ediliyor. ABD ile S-400 alım ve F-35 projesinden atılma krizleri yaşanıyor; ABD'ye lafta rest çekiliyor ama gidip ABD'den F-16 ve modernizasyon paketleri talep ediliyor. Yani 15 Temmuz'un plancısı Fetö'yü hala barındırmasına rağmen en potansiyel "dış mihrak" adayıyla askeri işbirliği yapılmaya devam ediliyor. Millet egemendir veya demokrasi vardır deniyor; TBMM'nin oylarıyla onaylanmış ve ancak TBMM'nin kararıyla çıkılabilecek İstanbul Sözleşmesi'nden TBMM aradan ekarte edilerek cumhurbaşkanı kararnamesiyle çıkılıyor. İçi boşalmış Danıştay ise kanunlar hiyerarşine ve anayasaya aykırı bu edimde bir sorun görmüyor. Yukarıdaki resimde millet egemenliğinin gerçek ifadesi ve cumhurbaşkanı kararnameleriyle bu yetkisi istismar edilse de gerçek yasama organı olan TBMM, hukukun ve mevzuatın üstünlüğü, orta sınıfın refahı ve gücü, dar ve sabit gelirlinin bekası ve huzuru, gerçek üreticilerin ve ihracatçıların kaygıları nerededir? Bu Ortaçağ'ın himaye ve kolay yoldan kısa vadeli karşılıklı çıkar ilişkileri özentisi Beton ve Taşeron İmparatorluğu uzun vadeli katma değer üretebilen demokrat ve seküler bir dünyada tüm ideolojik saplantıları ve istikrarsızlığıyla beraber nasıl ayakta kalabilir? Nasıl Türkiye Cumhuriyeti içerisinde meşru olduğunu iddia edebilir? |
Bildirim