Şimdi Ara

Samimiyet, İki Yüzlülük ve Uyum Sağlamak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
16
Cevap
5
Favori
1.761
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir yakınım bana şöyle diyor; sen çok anlayışlı ve uyumlu birisin seni tepki göstereceğin şekilde kızdırmayı başaran düşünmeli önce ben ne yaptım diye seni suçlamak yerine. Açıkçası bu lafı işitmeden kısa süre önce kendimi yargılayıcı, acımasız ve anlayışsız birisi olarak suçlayıp bunun vicdan muhasebesini yapıyor idim. Peki hem bana yakıştırılmış olumlu nitelikler hem de bunların tamamen zıttı denebilecek olumsuz nitelikler aynı anda nasıl bendeki baskın karakter özellikleri olabilirlerdi? İç muhasebe yaptığım ve kendimi suçladığım için önce vicdanlı olduğuma karar verdim ama vicdanımı veya merhametimi susturmak benim için pek zor değil. Bu durumda her zaman olduğu gibi son derece çelişkili, içeride kısmen acımasız dışarıya doğru ise anlayışlı duran içe dönük iki yüzlü doğamı yaşam mücadelesinde beni güçlü kılan bir şey olarak mı görmeliyim yoksa tavrımın ve içimin - esasında bence buna da çok yatkınlığım var - bir olmasına gayret göstererek gerçek anlamıyla anlayışlı ve uyumlu mu olmalıyım yapmacıklıktan kaçınarak? İçten içe gerçekten yumuşadığımda kendimi bir nihilist, kusurları görmez veya umursamaz gibi hissediyorum ya da başkaları tarafından yanlış yollara sürüklenme riski altına gireceğime inanıyorum. En yakınlarım hariç - aslında zaman zaman onlar da dahil - insanlardan fazla hazzetmiyorum. :( Dramatik monoloğumu paylaşmak istedim arkadaşlar. Kendimden taviz vermeden insanlarla uyum içinde yaşamayı öğrendim çünkü bu huzurlu ve bir noktada keyifli. Muhabbet etmek güzel ama bir yere kadar ya. Bir de insanlar beni oturaklı ve zeki görse de zekamı hafife alır bir halleri var olduğumdan aptal gibi görünüyorum bilinçli bilinçsiz bu da sürekli dünyayı gizlice deşifre eden bir casus veya müfettiş gibi hissetmeme yol açıyor kimsenin de bundan haberi yok gibi. Saçma monologlarla narsistikler gibi bütün gün kendimi irdelemek de istemem ya da sapıklar gibi insanları gözetlemeyi. Adaletsiz bir dünyada maksimum seviyede adalet talep edecek kadar da ahmak değilim. Yine de bu sosyal sistemdeki hiyerarşiler genellikle gülünç (liyakatin olmadığı az gelişmiş ülkelerde bu daha şiddetli hissediliyor), insanların geneli de oldukça rezil ve özgünlük yoksunu. Ne kadar gelişmeye ve başarılar elde etmeye muktedir olsam da ben de bir insan olarak duyguların ve mevcut ilkel sistemlerin beni geriye çekmesinden nasibimi aldım. Hepimiz alıyoruz.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • İç dünyanı en iyi kendin bilirsin. Ancak iç dünyanda acımasız ve yargılayıcı olup dışarıda bunu yansıtmıyorsan bu korktuğundandır büyük ihtimalle. Yargılarken yargılanabilirsin sonuçta. Otosansür de bu yüzden var. Korkmak fiilini kullandım ama bunu zayıflık olarak vurgulamadım. Biyolojik varlık olarak korkmak temel içgüdümüz. Senin yerinde olsam biraz sosyoloji okuması yapardım. Eğitimli insanlar bilgi edindikçe çevresindekilerini küçümsemeye başlıyor. Fakat bunun bir üstü sosyoloji ile tanışmak. İnsanlar bulunduğu çevresinin ürünü. Taliban'ı herkes kötülüyor ama kimse oradaki çoğu gencin daha küçük yaşlarda ailesinden zorla alıkoyulup dini okullarda militan olarak yetiştiriliğinden farkında değil. Senden benden tek farkı yanlış zamanda yanlış yerde olması. O insanları yargılamak bu kadar kolay olmamalı.

  • Merak etmeyin korkmadan neyi kastettiğinizi anlıyorum. Huzursuzluk, gerilim ve sonunda tamamen yalnız kalmak beni korkutuyor. Haliyle bu sebeple çekincem var. Yalnız başkalarınca yargılanmak sınır tanımamazlık veya gerçekten saçmalama düzeyine ulaşmadığı sürece hatta bazen bu koşullarda bile fazla tiye aldığım bir durum değil; ki yer yer nadiren de olsa açıkça yargıladığım kadar başkalarınca yargılandım da. Hatta bana sorarsanız bu sağlıklı insan ilişkilerinin bir noktada kaçınılmaz bir parçası gibi. Sosyolojide serpilme ve kendine açık sözlü olmanın bir yolunu açma önerinize kesinlikle katılıyorum; ancak ulu orta düz sosyolojik yorum dahi kasmam kolay kolay. Varsa eğer görüş ve yorumlarımı yakınlarımla veya güvendiklerimle sınırlı tutuyorum. Atıyorum, bir taksi şoförü olsun, denk gelip konuşmak durumunda kaldığım birisi olsun; rengimi belli etmem. Yine de çok güzel bir tavsiye. Yani sosyoloji ile, hatta diğer disiplinlerle tanışmak. Etrafımızdaki dünyayı anlamak ve tanımak açısından faydalı. Afganistan Taliban coğrafi talih örneğinizdeki gibi ben de şimdiye kadar genel anlamda hep şanslı olduğumu düşündüm. Şimdiye kadar hep bir şekilde dört ayak üstüne düştüm veya önüm açıldı. Elimin altında hep büyük denebilecek imkanlar oldu. Afganistan'ın dağlarında pek çokları bu imkanlardan mahrum veya soyutlanmış tabii ki. Onların koşulları güncel standartlarda oldukça iptidai. Bilişsel olsun, maddi olsun, kültürel olsun vs. Bir yandan problemler yarattıkları ve potansiyel olarak yaratabilecekleri için - esas mesele de bu - böyle coğrafi, kültürel veya sosyal talihsizlik unsurlarını tamamen gözmezden de gelemiyorsun. Yine de herkeste bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibisinden bir tavır olduğunu ve belirli ölçülerde diğer problemlerden veya insanlardan soyutlanmış gibi kaldığımızı bence söylemek gerekiyor. Soyutlandığımızda sırt çevirmek çok kolay, kendimde de böylesi bir risk veya potansiyel görüyor gibiyim yani tamamen soyutlanma durumu. Neyse ki bunu istemiyorum. Düpedüz yalnızlık bir yerden sonra sıkıcı ve çok depresif olurdu. Böyle bir lüksüm yok. Aslında hiç kimsede yok.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • İnsanın kendi kendisini yeterince değerlendiremediğine inanıyorum. Karşımızdaki insanlar bir nevi bize ayna tutan kimselerdir, konuştuğumuz kişiler ve arkadaşlarımız sayesinde kendimizin nasıl biri olduğunu, davranışlarımızın normal mi anormal mi olduğunu değerlendirebiliriz, re - balance yani yeniden ayarlayabiliriz. İnsandaki ayna reseptörlerinin bulunmasının nedeni de bu bana kalırsa. Karşımızda biri olmadığı zaman, gerekli sosyal ilişkileri yeterince kuramadığımız zaman bu aynadan yoksun kalırız. Aynadan yoksun kalmak ise zaman içerisinde doğru ve yanlış konusunda tereddüte düşmemize yol açar. İçimizdeki evhamlar büyür ve gelişir bizse neyin doğru olduğunu anlayamayız. Nasıl biri olduğumuzu farkedememeye başlarız.


    Ben açıkçası şu forum ortamında bulunan en değerli insanlardan biri olduğunuza inanıyorum. Fakat benim neye inandığımdan çok bunu benim gibi farklı insanlardan duymanız büyük önem taşır. Fikirlerinizi başka insanlara aktarıp onlardan dönüt almak dengenizi bulmanız için büyük önem taşır. Fakat siz okumaya öğrenmeye ve algı seviyenizi - ufkunuzu genişletmeye devam ettikçe bu sorgulamayı ve dönütü alabileceğiniz insan sayısıda bir o kadar azalacaktır.


    İkinci olarak da açıkçası ben ufkumu genişlettikçe dünyanın daha çirkin ve sıkıcı bir hale geldiğini gördüm. Ünlü filozoflara baktıkça sadece çaresizliklerinden ötürü sızlanan, acı içinde bir avuç zavallı adam gördüm. Dolayısıyla sizinde farketmiş olabileceğiniz üzere gittiğiniz yön gerçeğin çölünden öte birşey değil. Ambalajın altındaki sığ dünyayı farketmek mlsf işleri kolaylaştırmayacak.


    Okumanında aslında ufkumuz genişlemiyorsa hiçbir anlam ifade etmediğini, dolayısıyla resmi ünvanların aslında çok birşey ifade etmediğini , dünyanın önyargılar ve irrasyonelite üzerinde yürüdüğünü düşünmek hayatı ciddiye almayı gitgide zorlaştırıyor. Bu konuda önerebileceğim tek çözüm daha cüretkar olmanız ve insanları denemeye devam etmeniz yolunda olacaktır emin olun kabuğunuza çekilmek size bir çözüm sunmayacak. Zihninizi rahatlatabilmenin tek yolu kafanızın içerisindekileri paylaşmaktan geçer, her ne kadar bizim gibi insanlar bunu fazla sevmese de.





  • Ben çoğu insan için istesem de tahammül edebilecek gibi hissetmiyorum.Tabi bunda korku da etken fakat direkt çekici bulmamak daha büyük bir etken

  • şahsı fikrim,yaşadığımız çevresel faktörler bunu tetikleyen unsurlar,ki tabulaşmış bir söz olan 'coğrafya kaderindir' ilkesini bir çok kesim tarafından da kabul görülmüş,cahil özgüveni had safhada,kendini geliştime çabası içerisindeysende ( kendimde dahil ) zor bir zanaat oldugunu kabul etmemiz gerekiyor,yıldırma politikaları hem ailende hemde dışarıda fazlası ile mevcut

    en iyi bildiğimiz şey,kendimizi bilmek olmalı,vesselam...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Merak etmeyin korkmadan neyi kastettiğinizi anlıyorum. Huzursuzluk, gerilim ve sonunda tamamen yalnız kalmak beni korkutuyor. Haliyle bu sebeple çekincem var. Yalnız başkalarınca yargılanmak sınır tanımamazlık veya gerçekten saçmalama düzeyine ulaşmadığı sürece hatta bazen bu koşullarda bile fazla tiye aldığım bir durum değil; ki yer yer nadiren de olsa açıkça yargıladığım kadar başkalarınca yargılandım da. Hatta bana sorarsanız bu sağlıklı insan ilişkilerinin bir noktada kaçınılmaz bir parçası gibi. Sosyolojide serpilme ve kendine açık sözlü olmanın bir yolunu açma önerinize kesinlikle katılıyorum; ancak ulu orta düz sosyolojik yorum dahi kasmam kolay kolay. Varsa eğer görüş ve yorumlarımı yakınlarımla veya güvendiklerimle sınırlı tutuyorum. Atıyorum, bir taksi şoförü olsun, denk gelip konuşmak durumunda kaldığım birisi olsun; rengimi belli etmem. Yine de çok güzel bir tavsiye. Yani sosyoloji ile, hatta diğer disiplinlerle tanışmak. Etrafımızdaki dünyayı anlamak ve tanımak açısından faydalı. Afganistan Taliban coğrafi talih örneğinizdeki gibi ben de şimdiye kadar genel anlamda hep şanslı olduğumu düşündüm. Şimdiye kadar hep bir şekilde dört ayak üstüne düştüm veya önüm açıldı. Elimin altında hep büyük denebilecek imkanlar oldu. Afganistan'ın dağlarında pek çokları bu imkanlardan mahrum veya soyutlanmış tabii ki. Onların koşulları güncel standartlarda oldukça iptidai. Bilişsel olsun, maddi olsun, kültürel olsun vs. Bir yandan problemler yarattıkları ve potansiyel olarak yaratabilecekleri için - esas mesele de bu - böyle coğrafi, kültürel veya sosyal talihsizlik unsurlarını tamamen gözmezden de gelemiyorsun. Yine de herkeste bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibisinden bir tavır olduğunu ve belirli ölçülerde diğer problemlerden veya insanlardan soyutlanmış gibi kaldığımızı bence söylemek gerekiyor. Soyutlandığımızda sırt çevirmek çok kolay, kendimde de böylesi bir risk veya potansiyel görüyor gibiyim yani tamamen soyutlanma durumu. Neyse ki bunu istemiyorum. Düpedüz yalnızlık bir yerden sonra sıkıcı ve çok depresif olurdu. Böyle bir lüksüm yok. Aslında hiç kimsede yok.

    Diğer insanları görüyorsun ama tam da görmüyorsun gibi oluyor.Bu da soyutlanmayı getiriyor.Karşındaki belki öyle hissetmiyor ama sen diğeriyle iletişim halinde olsan da o an tam olarak öyle hissediyorsun




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 18 Eylül 2021; 11:40:6 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    İnsanın kendi kendisini yeterince değerlendiremediğine inanıyorum. Karşımızdaki insanlar bir nevi bize ayna tutan kimselerdir, konuştuğumuz kişiler ve arkadaşlarımız sayesinde kendimizin nasıl biri olduğunu, davranışlarımızın normal mi anormal mi olduğunu değerlendirebiliriz, re - balance yani yeniden ayarlayabiliriz. İnsandaki ayna reseptörlerinin bulunmasının nedeni de bu bana kalırsa. Karşımızda biri olmadığı zaman, gerekli sosyal ilişkileri yeterince kuramadığımız zaman bu aynadan yoksun kalırız. Aynadan yoksun kalmak ise zaman içerisinde doğru ve yanlış konusunda tereddüte düşmemize yol açar. İçimizdeki evhamlar büyür ve gelişir bizse neyin doğru olduğunu anlayamayız. Nasıl biri olduğumuzu farkedememeye başlarız.


    Ben açıkçası şu forum ortamında bulunan en değerli insanlardan biri olduğunuza inanıyorum. Fakat benim neye inandığımdan çok bunu benim gibi farklı insanlardan duymanız büyük önem taşır. Fikirlerinizi başka insanlara aktarıp onlardan dönüt almak dengenizi bulmanız için büyük önem taşır. Fakat siz okumaya öğrenmeye ve algı seviyenizi - ufkunuzu genişletmeye devam ettikçe bu sorgulamayı ve dönütü alabileceğiniz insan sayısıda bir o kadar azalacaktır.


    İkinci olarak da açıkçası ben ufkumu genişlettikçe dünyanın daha çirkin ve sıkıcı bir hale geldiğini gördüm. Ünlü filozoflara baktıkça sadece çaresizliklerinden ötürü sızlanan, acı içinde bir avuç zavallı adam gördüm. Dolayısıyla sizinde farketmiş olabileceğiniz üzere gittiğiniz yön gerçeğin çölünden öte birşey değil. Ambalajın altındaki sığ dünyayı farketmek mlsf işleri kolaylaştırmayacak.


    Okumanında aslında ufkumuz genişlemiyorsa hiçbir anlam ifade etmediğini, dolayısıyla resmi ünvanların aslında çok birşey ifade etmediğini , dünyanın önyargılar ve irrasyonelite üzerinde yürüdüğünü düşünmek hayatı ciddiye almayı gitgide zorlaştırıyor. Bu konuda önerebileceğim tek çözüm daha cüretkar olmanız ve insanları denemeye devam etmeniz yolunda olacaktır emin olun kabuğunuza çekilmek size bir çözüm sunmayacak. Zihninizi rahatlatabilmenin tek yolu kafanızın içerisindekileri paylaşmaktan geçer, her ne kadar bizim gibi insanlar bunu fazla sevmese de.

    Ufuk açıcı türden cevap için teşekkür ederim. Bence de söz konusu kendimiz olduğunda bir kör nokta veya çarpılma durumu var. Yani biz kendimizi başkalarını görebildiğimiz kadar iyi göremiyoruz. Bu da bizi hadsizlik, tembellik, bağımlılık, agresiflik, tutku veya çekingenlik gibi tanımlanan parametreler bazında en derin karanlıklara kök salmış aşırılığa, sonunda büyük hatalar yapmaya, önyargılar veya giderek büyüyen negatif hisler içinde insanı boğulmaya itebiliyor. Kuruntular sarmalı insanları yutuyor. Enerjilerini emip onları tükürüp atıyor. İzolasyon bu çerçevede bir kaçış gibi ancak çözümsüz olabileceği kolayca varsayılabilecek bir kaçış zira, biz başkalarına kendi sıhhatimiz için en azından uzun vadede muhtacız bir, kendimize karşı kör bir noktada durduğumuz için neye dönüştüğümüzü görebilecek durumda değiliz iki. İnsanlardan tamamen kopmak bencilce ve tehlikeli. Girişgenlik ise meziyetlerin şüphesiz en büyüklerinden. Atfettiğiniz değer için teşekkür ederim. Yarattığımız değere başkalarınca değer yüklenmesi iç okşayıcı ve düşündürücü. Ancak değer yaratabilen değer verebilir. Teorik veya pratik değer büyüdükçe insanlar ondan kopuyorsa varsın kopsunlar. Ay'a veyahut Mars'a giden gidiyor. Bu dünyada hepimizden büyük şeyler var büyüklük göreli de olsa.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Diğer insanları görüyorsun ama tam da görmüyorsun gibi oluyor.Bu da soyutlanmayı getiriyor.Karşındaki belki öyle hissetmiyor ama sen diğeriyle iletişim halinde olsan da o an tam olarak öyle hissediyorsun



    Alıntıları Göster

    İnsanları görmüyoruz çünkü yansımalarını görüyoruz. Yansıma gerçeğinin bazen neredeyse aynısı gibi ama su bulanınca bozuluyor. Su bulanınca suyun altı da görünmüyor bazen yansıma bile tamamen kayboluyor. Bağlamdan kopup anlam verememeye başladın mı, kesiklilik, aşinalik veyahut belirsizlik devreye girdi mi soyutlanma (kısmen) vuku buluyor.





  • Periah kullanıcısına yanıt
    Hocam okadar iyi cevap vermişsinizki ben cevap vermekten vazgeçtim

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt

    Ufkun açılmasına özel bir önem verdiğiniz sonucunu çıkardım yazdıklarınızdan. Bunu bilincin yükselmesiyle eşdeğer görüyorum. Bilinç yükseldikçe, çevrede paylaşım yapılabilecek insanlar da azalıyor doğal olarak. Ufkumuzu genişletmiyorsa, okumanın da bir anlam ifade etmediği konusuna da değişmişsiniz.


    Ben ufku açmak ve bilinci yükseltmek amacıyla spiritüel ve metafizik türü kitapları tercih ettim hep. Bunun faydasını gördüm. Ancak sizin ne türde kitaplardan faydalandığınızı merak ettim. Mesela karşımızdaki insanların bize ayna tuttuğu bilgisine sahipsiniz ve ünlü filozoflardan da bahsetmişsiniz.


    Aslında şunu da anlamaya çalışıyorum. Konuları bilimsel ve materyalist anlayışla mı değerlendirmeye daha yatkınsınız yoksa manevi yöne mi daha çok kayıyorsunuz? Bunları sorgulamamın nedeni, bilinci yükseltmekle ilgili olarak, farklı kişilerin kendince izlediği yollardan haberdar olup, bunlardan da faydalanmak. Okumak dışında başka yöntemleriniz varsa, onları da bilmek isterim elbette. Neden? Çünkü insanın yapabileceği en değerli yatırım zihnine yaptığıdır ve ben de bu yönde herkesin gayret içinde olması taraftarıyım ve öncelikle de kendim gayret ediyorum.


    Özet soru: Ufkumuzu nasıl daha çok açarız?





  • Portalyoutube
    İnsan dediğimiz canlıyı tam olarak anlayabilmek, dünya üzerindeki en zor problemlerden biri belki de en zoru. Psikoloji insan ruhunu anlamlandırmaya çalışsa da, bu kadar kompleks bir canlıyı tam olarak anlayabilmek mümkün değil. Ama yine de insana dair belli çıkarımlar yapabilmek her daim uğraşımız oldu. Ve insan ruhunu anlamak adına hayatını adıyanlardan birisi de Carl Jung. Kendisinin bu kadar özel olmasının nedeni yalnızca ortaya koyduğu fikirler değil, bu fikirlerin aynı zamanda kendisinden önce gelen birçok kültürden beslenmesi ve günümüzdeki birçok kültüre de etki etmesi. İzlediğimiz bir filmde, dizide veya oynadığımız bir oyunda onun fikirlerine rastlamak çok olası. Jung 85 yıllık hayatının çok büyük bir kısmını işine adayarak ve üretken bir şekilde geçirmiş. Dolayısıyla onun fikirlerinin hepsini tek videoda anlatmaya çalışmak yerine, benim oldukça ilgimi çeken ve sizin de ilginizi çekebileceğini düşündüğüm üç konseptinden bahsedeceğim. Videoyu beğenip kanala abone olursanız benim motivasyonumu arttırmış olursunuz. Kullandığım Kaynaklar: Carl Jung - İnsan Ruhuna Yöneliş, Keşfedilmemiş Benlik, Kırmızı Kitap Jordan Peterson Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=JjfClL6nogo Müzikler: Theme for Autumn - Franz Gordon Awake - Megan Wofford Magnetic Assembly - Cobby Costa Silent Forest - Kikoru Bölümler: (00:00) Giriş (01:07) Gölge (04:52) Persona (08:12) Çocuk Adam TR: Bu videolardaki tüm materyaller eğitim amaçlı kullanılmaktadır ve adil kullanım kurallarına uygundur. Telif hakkı ihlali amaçlanmamıştır. Bu videoda kullanılan materyallerin telif hakkı sahibiyseniz veya bunları temsil ediyorsanız ve söz konusu materyalin kullanımıyla ilgili bir sorununuz varsa, lütfen e-postam aracılığıyla kanalımdaki "hakkında" sayfasından benimle iletişime geçin. ENG: All materials in these videos are used for educational purposes and fall within the guidelines of fair use. No copyright infringement is intended. If you are or represent the copyright owner of materials used in this video and have a problem with the use of said material, please contact me via my email in the "about" page on my channel. Etiketler: carl gustav jung,alfred adler,carl jung,carl jung türkiye,carl jung türkçe,sigmund freud,analitik psikoloji,keşfedilmemiş benlik,İnsan Ruhunu Anlamak | Carl Jung Felsefesi
    https://www.youtube.com/watch?v=4Xgle9811oo
  • bu şekilde videolar üreten hangi kanallara abonesiniz?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Maalesef sadece bu kanal. Hatta ülkenin bundan daha kaliteli kanalı var mı görmedim. Bunun adminiyle arkadaş olmak isterdim. Tam benim kafa adam. Oyunlar filmler üzerine felsefe düşünüyor. Persona serisini bilmesi ise takdirimi kazandı. Silent hill 2'ye analiz yaptı. Hani sanki benim felsefe bilen ve youtuber olmuş halim gibi.


    İşine yararmı bilmem ama psikolog Beyhan bey'i takip ediyorum. Videoları moral açısından iyi geliyor.


    Beyhan Budakyoutube
    Kaliteli bir hayata ulaşmak için potansiyelini etkili olarak nasıl kullanırsın? Kendini nasıl geliştirebilirsin? Akıllı Hedef Belirleme Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=I30P-mFWdwg Kişisel Swot Analizi Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=4oH7b_XPd5o Bahsettiğim Yönetmenler: Nur Bilge Ceylan Andrey Tarkovski Akira Kurosova Lars von Trier Abone Olmak İçin: https://goo.gl/sZvYO7 Altyazı Eklemek için: https://goo.gl/TFMtzj Video Konu Başlıkları Kaygı ve Stresle Nasıl Baş Edersin: https://goo.gl/yz48JA Motivasyon Videoları: https://goo.gl/aZRvQW Kitap ve Film Önerileri: https://goo.gl/qxgXEc Verimli Ders Çalışma ve Öğrenme Teknikleri: https://goo.gl/2LRkDr Özgüven Geliştirme Videoları: https://goo.gl/Gg9pKN Evlilik ve İlişki Sorunları: https://goo.gl/huVhjP Beyhan Budak Sosyal Medya Hesapları http://www.beyhanbudak.com.tr https://instagram.com/beyhanbudak/ https://twitter.com/beyhanbudak https://www.facebook.com/pskbeyhanbudak ÖNEMLİ NOT: Bu YouTube kanalındaki videolar bilgilendirme ve farkındalık amaçlı olarak hazırlanmıştır. Hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılamaz. Tanı ve tedavi gerektiren durumlar için lütfen hekimlere başvurunuz. Videolarda yer alan vaka öyküleri gerçek vakalardan (bazen birkaç vakanın birleşimi) esinlenilmiş kurgusal öykülerdir. Vaka öykülerinde hiçbir şekilde bir kişiye ait tanımlayıcı bir bilgi yer almamaktadır.
    https://www.youtube.com/watch?v=z95MLC6gm1s
  • Konu çok uzun yorumları okuyayım dedim onlar da çok uzun :(

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.