Şimdi Ara

Hintli Teknoloji Milyarderi: Başarımın Eğitimle Hiçbir Alakası Yok !

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5
Cevap
1
Favori
648
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sridhar, Hindistan'da ve ABD'de işini kurmadan önce çok iyi okullarda eğitim görmüş fakat bugün eğitim sistemine yönelik sert eleştirileri var.


    Hindistan'da Madras'daki Teknoloji Enstitüsü'nü bitirip ardından ABD'deki Princeton Üniversitesi'nde master ve doktorasını yapan Sridhar, başarısının bu eğitimle hiçbir alakası olmadığını düşünüyor.


    Okullarda bağlamından koparılmış teorilerin, henüz günlük hayatı yeterince çözememiş öğrencilere dayatıldığını söylüyor.


    Bu konudaki tutkulu görüşleri onu Zoho okullarını açmaya yöneltmiş. Buralarda geleneksel eğitim ve öğretim yöntemleri kullanılmıyor.


    Bu okullardan ikisi Tamil Nadu eyaletinde ve Sridhar, Tenkasi bölgesindekini sık sık ziyaret ediyor.


    Zoho okulları yazılım teknolojisi, idarecilik, tasarım, yaratıcı yazarlık gibi konularda iki yıllık yoğunlaştırılmış programlar yürütüyor.





    Hindistan'da yetişip ardından Silikon vadisinde büyük bir tekonoji şirketi kuran Sridhar'a göre eğitim hayattan ve bağlamından kopartılmış ve sündükçe sünen ve bittiğinde size bilgi değil saçmasapan bir damga yapıştırmak dışında bir halta yaramayan bir süreç. Adam bir noktadan sonra geleneksel okullara bırakarak kendi okullarını kuruyor ve bizde, dünyada gittikçe yayılan aşırı sünmüş , uzamış ve lakayt hale gelen. İnsanları çürüten aşırı eğitim yerine 2 yıllık yoğun programları tercih etmiş. Ayrıca doğrudan verilen eğitim şirketin ihtiyaçlarına yönelik hayattan kopmamış insanların yatmadığı gerçekten çalıştığı mekanlar !


    Artık üniversitedeki zerzevatların öğretim görevlisi bilgi öğretmek için değil sadece bilgi öğrenmenize yardım etmek için ordadır diye zırvalayarak zaten iyice kolay - lakayt hale gelmiş aşırı sünmüş mesleklerinde son sorumululklarınıda sırtlarından atarak orada alalede çalıştıkları boş mekanlar haline gelemden. Eğitimi yeniden yorumlamak zorundayız.


    Ücretsiz eğitimden tutun, öğretim görevlilieri arasındaki rekabete kadar, eğitimin aşırı derece uzayıp içinin boşaltılmasına karşı kısa ve yoğrun gençleri çürütmeden iş hayatına sokacak şekilde proglamlamayı düşünmeliyiz. Size verdikleri şeyin eğitim olmadığını hayattan kopuk olduğunu ve oradaki görevlilerin inanılmaz verimszi gençliğin inanılmaz verimsiz olduğunu hepimizi biliyoruz. Bu eğitim sistemi kökten bir biçimde sarsılarak yeniden düzenlenmeli ve orada yatan öğretim görevlisi ve öğrencilerin hepsinin rahatınız bozmalıyız ki insan gibi yaşayalım !!!


    Sridhar Vembu: İşlerini Hindistan'da ücra bir köyden yöneten Silikon Vadisi milyarderi - BBC News Türkçe




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 17 Nisan 2021; 16:53:32 >







  • Eğitim tabii ki teorik, gerekirse de bağlamından biraz kopuk olacak. Bağlamı kişinin kendisi yeniden kuracak ki orjinal olsun, gelişim tarihinde bir şansı olabilsin. Yoksa elli senedir sadece daha hızlı transistörler üretiriz, nicelik gelşir ama nitelik değil.


    20 yıl tecrübem, kendimce bir kariyerim var. Bir dönem stajyerlik taleplerine yetişemiyordum, yani akademiden de haberim var. Örgün eğitimin eksikli olduğuna katılıyorum ama sektörün bilgiye olan ilgisizliğinden hiç bahsetmeden, eğitimin iş hayatından kopuk ve pratik değil diye eleştrilmesi biraz mide bulandırıyor. Sanki standardın biraz üserine çıkmak istedikelrinde soluğu akademide alanlar bu pek avant-garde kuruluşlar değiller.


    Eğitim kötü ama iş hayatı daha kötü. Bunu bir defa görelim. İş hayatı, fabrikalar, geliştiriciler, ofisler... kendilerini eğitime uyarlayabilirlerse yol katetmiş olacaklar. Eğtimi, özellikle de akademik eğitimi son yirmi senede bozan zaten iş hayatının pratik talepleri ve akademilerin pragmatik şekilde cevap vermeye çalışması.


    Kendi bilgi kütüphanesini oluşturamamış kuruluşların deli saçması akademi eleştirilerini dikkate almak bence zaman kaybı.





  • Karbon 12 K kullanıcısına yanıt

    Benim bu konuda bazı eleştirilerim var.


    Benim en büyük itirazım özünde üniversitelerin doğasına yönelik. Biz üniversiteleri o alanda bilimsel anlamda düşünme kapasitesi olan insanlar yetiştirebilecek şekilde kurguluyoruz. Fakat üniversiteye gelen insanların ezici bir bölümünün bilim umurlarında dahi değil. Oraya gelen insanlar mühendilikte çığır açmak için gelmiyor veya doktor olmak isteyen kişilerin ezici bir çoğunluğunun amacı yeni bir aşı geliştirme yöntemi elde etmek değil.


    İnsanlar üniversiteyi bilimi geliştirmek için, okudukları alanın bilimine bir katkı sağlamak için okumuyorlar. İnsanlar oraya meslek edinmek için geliyorlar. Yani adamın umrunda dahi değil hocam mühendisliğin geleceği veya geçmişi. Adam sadece ve sadece senden teknik bilgi bekliyor başka hiçbir şey beklemiyor. Bu adamları üniversiteye zorla doldurup ardından bu adamlara inanılmaz verimsiz bir bilimsel müfredat dayatmanın mantığı nedir ?


    "Sıvıların nasıl hareket ettiğinin teorisini bilmeden de harika bir muslukçu olabilirsiniz. Bilgisayar biliminin en derin prensiplerine hakim olmadan da iyi bir programcı olabilirsiniz. Bunu hatırlamakta fayda var."


    Kısacası üniversiteler bir çeşit amaç bunalımı içerisindeler. Üniversiteler bilim yuvası olmak için kurgulanıyor fakat üniversiteye gelenler bilim adamı olmak için gelmiyor. Bilim insanı olmak hiçkimsenin umrunda dahi değil.


    işte bu yüzden ben size diyorum ki. Bırakalım bu bilimsel tarafı. Üniversiteyi meslek edinmek için hedef olarak gören ve bunu mecbur bırakan algıyı bırakalım. Mühendislikten tutun, eczacılığa, öğretmenlikten tutun veterinerliğe pekçok alanı liseye indirelim. Bilimsel eğitim değil teknik eğitim verelim. Yani hayatı boyunca bir köyde sağlık ocağında çalışacak olan bir doktorun tıp felsefesi falan öğrenmesinin ne anlamı var ? Ne yararı var ?


    Meslek eğitimini yoğunlaştırıp, kısaltalım ve bu insanları bir an önce iş hayatına sokup pratik bilgiyle pratik sorunlarla uğraşmalarını sağlayalım.


    Bütün bu üniversitelerde okunan alanlarda meslek yeyerliliğini üniversiteden alıp lise seviyesine indirip yoğun bir eğitimle bu insanlara bu nitelikleri kazandırdıktan sonra. İşin pratik tarafını değil bilimsel tarafını önemseyen. Gerçekten o alanı ekmek parası için değil sevdiği ve merak ettiği için yapan insanların gittiği yerler olsun üniversiteler. Kısacası bu mesleki yeterliliği elde ettikten sonra hala kişi kendini mesleki olarak değil bu alanın bilimsel ilerlemesi için adamak istiyorsa. Bu süzgeçten geçen ve gönüllülük esasına göre çalışıp kazanacağı parayı yakmak pahasına, az sayıda olan ve tamamen işin bilimsel ve teorik tarafına yönelen , az sayıda okul, az sayıda öğretim görevlkisi dolayısıyla çok nitelikli ve bilimsel bir ortama sahip yeni ekosistemde tam olarak bu ortama uygun öğrenciler okusun.


    Kısacası üniversiteleri parçalayalım. Aslında üniversite olmayan sadece uzun ve lakayt meslek eğitimi veren kurumları lağvedelim. Mesleki eğitimi kısaltıp yoğunlaştıralım. Kalan kurumları ise mesleğe değil bilime yönlendirip. Çok daha az, çok daha nitelikli, çok daha bilime hyönelik ve herşeyden önce oraya ekmek parası için değilde gerçeketen o alanda birşeyler başarmak isteyen yetenekli öğrencilerin okuduğu elit kurumlara sahip olalım demek istiyorum.


    Bugün Öğretmenlik mesleği için yüksek lisans zorunluluğu konuşuluyor. Bu üniversiteyi katletmek demektir. Yüksek lisans kesinlikle bir meslek eğitim alanı değildir. Yüksek lisans okumuş birini gidip sınıf öğretmeni yapmaya kalkarsanız orayı bir meslek alanı haline getirirseniz. Öğretmenliğin seviyesini değil tam tersine o disiplinin bilimsel kalitesinin içine edersiniz.


    Bence eğitimi yeniden yorumlamamız gerekiyor diye düşünüyorum.





  • Yalnız şöyle bir şey var bilimsel anlamda hindistan veya Amerika gerçektende üniversiteler konusunda sadece ticarethaneye dönmüş bir sistemle yönetilmekte.


    Bilim konusunda ciddi anlamda atılım yapan üniversitelerin çoğu Avrupada Almanyada ki Max plack üniversitesi gibi... Amerikada ki çoğu üniversite vakıf üniversitesidir. İngiltere kendi dışında ki bir zamanlar sömürgesi olan ülkelerde gerek tarım, madencilik, sağlık, hukuk ve bir çok alanda eğitim özellikle bunları sömürebilmek için çeşitli şekillerde içini boşaltmıştır.


    Bu gün bunun hala etkileri devam etmektedir.


    Peki gerçek anlamda Amerikada bilim alanında bir şeyler yapan üniversiteler var mı? Elbette var ama bunların çoğunu ABD'ye yerleşmiş ingilizler tarafından idare edilmekte.


    Bilim konusunda ciddi atılım yapan üniversite ve fakülteler genelde Avrupadadır. Amerika biraz şişirme açıkçası...


    Uzay konusunda ileride olabilirler ancak bunuda 2. Dünya savaşından kaçırdıkları Alman bilim insanlarına borçlular.


    Bu şu demek değildir üniversiteler çöptür. Hayır üniversiteler çöp değildir. Kaliteli bilim konusunda çeşitli etikleri olan üniversiteler vardır birde para işine dönmüş sözde eğitim veren ama içi boş kurumlar vardır ve bunlarıda zengin elit aileler fonlar...





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.