Şimdi Ara

Alman Nükleer Silah Programı Neden Başarısız Oldu

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
2
Favori
1.250
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Alman Otto Hahn ve asistanı Fritz Strassmann aralık 1938’de nükleer fizyonu keşfettikten sonra, Nisan 1922’de ilk nükleer fizyon reaktörünü yapmak üzere Uranverein,(Uranyum Kulübü) adı altında Alman nükleer programı başladı. Almanya nükleer fizyon reaktörü çalışmalarını dünyada başlatan ilk ülke olmasına rağmen program başarısızlıkla sonuçlandı. Başarısızlığın nedeni olarak bazı kaynaklar sabotaj ihtimali üzerinde dursa da, tarihçiler ve fizikçiler arasında genel kanı başarısızlığın doğal nedenlerden kaynaklandığı yönündedir.


    Sabotaj iddiasına daha ilerde döneceğim. Şimdi kronolojik olarak görünen nedenler üzerinde bazı bilgiler aktarmak istiyorum.


    Adolf Hitler ocak 1933’de iktidara geldi. İktidara gelir gelmez ilk işlerinden biri eğitime el atmak oldu ve nisan 1933’de eğitimi nasyonal sosyalist fikirler çevresinde yeniden düzenleyen Profesyonel Yurttaşlık Hizmetlerinin Restorasyonu adı altında bir kanun çıkarıldı. Kanunla, Alman soyundan gelmeyen (aryan olmayan), Yahudiler öncelikli olmak üzere birçok akademisyen görevinden uzaklaştırıldı ve Alman üniversiteleri nasyonal sosyalist ideoloji çerçevesinde politize edildi. Böyle uzaklaştırılanların sayısı yaklaşık 1400 civarındadır ve bu sayıya, üniversitelerin politize edilmesinden rahatsız olup kendi isteğiyle akademiden ayrılanlar dahil değildir.  


    İkinci olarak, Deutsche Physik adıyla anılan ve tamamıyla ideolojik temellerde yükselerek Alman fizik toplumunu aryanlaştırmayı ve kuantum fiziği gibi alanlardan uzaklaşmayı amaçlayan bir siyasi hareket başlatıldı. Bu hareketin başlamasıyla, o tarihlerde uluslararası camiada bilinen ve tanınan 26 Alman fizikçiden 13’ü Almanya’yı terk etti. Terk edenler arasında 11 fizikçi ile 4 kimyacı vardı ki bunlar ya Nobel ödüllüydü ya da ileride Nobel alacaklardı. Bu akademisyenlerin arasında Albert Einstein, Max Born, Hans Bethe, Erwin Schrödinger ve Otto Stern ilk anda aklan gelen isimler olarak göze çarpıyor.


    Son olarak, gelecek vadeden, parlak beyinli, nükleer programa katkısı olabilecek pek çok genç fizikçi ve kimyacı 1939 yılında askere alındı ve çoğu cephede kaybedildi. Örneğin Uranverein programında yer alan fizikçilerden  Georg Joos, Wilhelm Hanle, Reinhold Mannkopff, Paul O. Müller ve Karl-Heinz Höcker nükleer programda çalışırken askere alındı. Müller cephede ölürken, Höcker esir düştü ama bozulan sağlığı nedeniyle ülkesine iade edildi. Onların askere alınmasıyla Göttingen üniversitesinde başlayan 1. Uranverein programı sona erdirildi. Nazilerin nükleer programda çalışan fizikçileri askere alması programı yeterince önemsemediklerinin göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir.


    Tüm bunlar, genelde Alman akademiasının, özelde fizik alanının içinde büyük bir beşeri boşluk oluşturuyor ve Alman nükleer programının başarısız olmasının nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Nükleer programın başarılı olabilmesi için ön şartlardan biri olarak çok gerekli olan sayısız değerli bilim adamı büyük bir ideolojik körlükle ya harcanıyor ya da elden kaçırılıyor.


    Bunlar başarısızlığın insan kaynaklarına ilişkin tarafıyla ilgili olarak söylenebilecek unsurlar. Başarısızlığın daha başka nedenleri de var.  Söz konusu nedenler de şöyle özetlenebilir:


    ·        Alman nükleer programı disorganizeydi ve kurumlar arası işbirliği yok denilecek kadar azdı. Toplantılarda bir araya geldiklerinde her biri diğerinin program için gereksiz olduğunu söylüyordu.

    ·        Döneminin gereği olarak böyle bir program devasa bir lojistik ve finans desteği gerektiriyordu. Alman hükümeti ise programın olumlu sonuçlanacağına dair belirsizlik yüzünden bunu bir kumar olarak görüyor ve gerekli kaynakları programa tahsis etmekten kaçınıyordu.

    ·        Projede çalışacak bilim adamı sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle çok yetersizdi. Programın yalnızca bütçesi değil, insan kaynakları da çok kısıtlıydı.

    ·        Program Hitler’in fazla ilgisini çekmemişti. Hitler en çok V-2 balistik füzenin geliştirilmesiyle yakından ilgileniyordu ve savaşın geleceğini V-2 füzesinde görüyordu. Bu nedenle, nükleer program Hitler’in çevresinden de ilgi görmüyordu. Nitekim Hans Bethe anılarında Alman nükleer programının lider bilim adamı Heisenberg’in bilim adamlarına ve hükümet yetkililerine fizyon ile ilgili verdiği bir derste çoğunun konuya ilgisiz kaldığını gözlemlediğini söylemişti.


    ·        Dahası, projenin sorumlusu silah bakanı Speer, ikna edici sonuçlar elde etmeden projeyi Hitler’e sunmaktan kaçınıyordu. Heisenberg, savaş sonrası İngiltere’de tutulduğu Farm Hall’da şöyle demişti: “Hükümet yetkilileriyle projeyi yürüten biz bilim adamları arasındaki ilişki o kadar zayıftı ki, biz çok istemiş olsaydık bile hükümet yetkililerinin bize olan güvensizliği nedeniyle projede net bir sonuca ulaşmayı başaramayacaktık.”

    ·         Hükümetle koordinasyon son derece zayıftı. 1942’de bakan Speer’in de dahil olduğu bir toplantıda, Heisenberg bomba yapmak için gereken U-235 miktarından söz edince, bomba sözcüğünü duyan toplantıdaki yetkililer çok şaşırdılar. Daha projenin nihai amacının fizyon reaktörü yapmak değil, bomba yapmak olduğunun farkında bile değillerdi. Projenin hükümetle koordinasyonundan sorumlu bilim adamı Walther Gerlach’ın projeye olan ilgisizliği tüm bunların üstüne tüy dikmişti.


    2. Uranverein olarak bilinen ve Heisenberg’in öncülük ettiği program 1942’de duraklatıldı ve sonradan sadece küçük çapta bir fizyon reaktörü yapımıyla sınırlandırılarak sürdürüldü. Yetkililer ve bilim adamları yolun çok başında olduklarını düşünüyorlardı. Üstelik projeye var güçleriyle katkıda bulundukları bile söylenemezdi. Bir nükleer reaktörün hayata geçirilebilmesi için hükümetin tam desteği olsa dahi en az 2 yıl gerektiği hesaplanıyordu ve bu durumun süren savaşa Almanlar lehine bir katkısının olmayacağı varsayılıyordu.


    Sonuç olarak Almanlar, 1945 yılına gelindiğinde, programın hedefleri sayılabilecek aşağıdakilerden hiç birini başaramamıştı:


    ·        İzotop seperasyonu (uranyum U-235 zenginleştirme)

    ·        Fizyon reaktörü inşa etme

    ·        Plutonyum elde etme

    ·        Atom bombası yapma.


    Başarısızlığın temel nedenlerinden biri de program için ayrılan bütçeydi. Amerikalılar kendi atom bombası programları (Manhattan Project) için o günlerin parasıyla 2 milyar dolar para harcarken, Almanlar kendi programları için yalnızca 2 milyon dolar (Amerikalıların binde biri) karşılığı bütçe ayırmışlardı. Dahası, Amerikalılar kendi projelerinde doğrudan 130.000, dolaylı olarak 500.000 insanın işgücünü kullanmışlardı. Almanlarsa – içlerinde Werner Heisenberg gibi bir dahi olsa bile - sadece bir avuç fizikçinin çabasına bel bağlamıştı.


    Heisenberg Sabotajı İddiası:


    Yukarıda kısaca özetlenen pek çok sebebe karşın, Almanların başarısızlığını, Heisenberg’in programı sabote ettiği iddiasına bağlayanlar da vardır. Az sayıdaki bu iddia sahibine göre Heisenberg ölüm korkusuyla programa gönülsüz olarak katılmıştı, daha doğrusu programa katılma davetini reddedememişti ama atom bombasının Nazilerin eline geçmesini de istemiyordu. Programa katıldıktan sonra moderatör olarak bilinçli bir şekilde ağır su (D2O) kullanılmasını istemişti. Oysa ağır su nadir bulunuyordu ve üretimi de çok yavaştı. Yerine, moderatör olarak hafif su, berilyum ya da grafit kullanabilirlerdi. Moderatör fizyon reaksiyonu yavaşlatarak kontrol altına almaya yarayan medyuma denmektedir. Yüksek enerjili nötronlar moderatör içinde sürekli çarpıştırılarak enerjileri düşürülmekte ve sonra fizil materyale ulaşmaktadırlar. Böylece zincir reaksiyon kontrol altına alınmaktadır. Söz konusu iddiaya inananlara göre Heisenberg bilinçli olarak ağır suyu seçerek programı yokuşa sürmüştür.


    Sabotaj iddiasına ikinci delil olarak Heisenberg’in Bohr’u Kopenhag’da ziyareti esnasında söylediği savlanan sözleridir. Buna göre Heisenberg Bohr’a atom bombasının yıkıcı etkilerinden çok korktuğunu, müttefikler atom bombası geliştirmezse, Almanların da geliştirmeyeceğini söylemiştir. Ancak, geçtiğimiz yıllarda üzerindeki “gizli” tasnifi kaldırılan Farm Hall tutanaklarına ve Bohr’un ailesinin yayınladığı Bohr’un Heisenberg’e yazdığı ve fakat göndermediği mektuba göre Heisenberg’in böyle bir şey söylemediği anlaşılmaktadır. Farm Hall tutanaklarında Heisenberg atom bombası yapılabileceğine hiçbir zaman inanmadığını söylemiş ve Hiroşima bombalamasını propaganda olarak nitelemişti. Bohr’un görüşmeden sonra Heisenberg’e yazıp göndermediği mektuptan ise Heisenberg’in gayet istekli bir biçimde proje için çalıştığı anlaşılmaktadır. İşin doğrusu Heisenberg atom bombası için gerekli fizil materyalin miktarını yanlış hesaplamıştır.


    Tüm bunların ışığında, Almanlar atom bombası yapmak şöyle dursun, yanına bile yaklaşamamışlardır. Almanlar atom bombası yapmak için gerekli nükleer reaktörü bile hayata geçirememişlerdir. Almanya düştüğünde işgal kuvvetleri çalışır durumda ya da çalışmaya yakın bir reaktör bulamamış ama reaktör olması hedeflenmiş görece basit bir teçhizatla karşılaşmışlardır. Hitler kendi bilim adamlarına inansaydı ve ülkenin kaynaklarını lüzumsuz silah projelerine akıtmak yerine nükleer programlarına tahsis etseydi, küçük de olsa bir ihtimal atom bombası yapabilirlerdi ama bu ihtimal çok küçüktür. 




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 5 Mart 2021; 0:51:59 >







  • güzel bilgi teşekkürler.

  • Teşekkürler. İngilizcen var mı bilmiyorum. Eğer varsa ve 2. dünya savaşı meselelerine meraklıysan, konuyla ilgili mükemmel bir kaynağı aşağıdaki linkte bulabilirsin. Çok detaylı, çok informatif bir kaynaktır.


    Kaynak:

    https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=&ved=2ahUKEwi9k6iL95nvAhUKCRoKHY11Cj4QFjAAegQIBRAD&url=https%3A%2F%2Fwww.mdpi.com%2F2673-4362%2F2%2F1%2F2%2Fpdf&usg=AOvVaw1Gz86eaHGSlBfwkVHhrMyO





  • Bu konu hep ilgimi çekmiştir. Hitler atom bombası yapsaydı ne olurdu düşünmesi bile korkunç tüm dünyaya karşı rahatlıkla kullanırdı, belki dünyanın sonunu getirirdi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Makaleden ve yazdıklarından anladığım kadarıyla Heisenberg zenginleştirmede çıkan esas tehlikeli fizil materyalin (U 235) miktarını yanlış hesapladığı için ve zenginleştirme sürecinde yer alan U - 238'in ortadan kaybolmasıyla U - 238'in salınım absorbe edici özelliğinin etkinliğini yitireceğini varsaydığı için reaktörün çabucak ısınıp patlayacağını düşünmüş dolayısıyla nötron emici niteliğinden ötürü ağır suyun (çok zor bulunan ve üretilen bir şeyin) moderatör olarak reaktörü desteklemek için kullanılması gerektiğini söylemiş. ABD tarafında ise Enrico Fermi grafit kullanımını önererek daha baştan bu moderatör sorununu aşmış ve Manhattan Projesi'nde reaktörün patlaması / fizil materyal miktarıyla ilgili Heisenberg'in düştüğü teorik hata yapılmamış. Almanlar belli ki hem bir yanlış hesaplamayla / konsept hatasıyla, hem de çok yavaş üretilen bir türlü istenen miktarda elde edilemeyen ağır suyun kullanımının teknik zaruriyet haline gelmesi sorunuyla baş başa kalmış. Başka bir deyişle Almanların fisyon reaktörü araştırmaları daha en baştan hem teorik hem de teknik açılardan çıkmaz yollara girip iflas etmiş gibi duruyor. Bu durumda gösterişli proje tanıtımları bekleyen Nazi liderliğinin ilgisini çekemezdi de. Makaleye göre zaten Heisenberg'in bile durumu savaş sırasında uzun süre boyunca sallantıdaymış; Naziler resmen "acaba onu da öldürsek mi?" diye düşünmüşler ama Himmler yerini dolduramayız diye vazgeçmiş. Bir yandan Üçüncü Reich'da Heisenberg'in hatasını düzeltebilecek, onunla aynı kalibrede araştırmacılar da yok görünüyor... Aynen dediğin gibi hepsi ya cephede savaşta ya da Yahudi, komünist vs addedildiği için sürgün / kaçmış vaziyette.

    quote:

    Bohr’un görüşmeden sonra Heisenberg’e yazıp göndermediği mektuptan ise Heisenberg’in gayet istekli bir biçimde proje için çalıştığı anlaşılmaktadır.


    Heisenberg projede istekli şekilde yer aldıysa da bunu galiba "for the sake of German science" düşüncesiyle yapmış çünkü makaleye göre kişisel olarak projeden pek hazzetmiyormuş. Esas ilgisi başka konulara dönükmüş:

    quote:

    Heisenberg was not the motor of the Uranium Project. That he never acknowledged the rather drastic mistakes he had made in his reactor theory can only mean that he never tried to improve it. Otherwise the brilliant physicist must have stumbled over his errors. Heisenberg’s letters to his wife exhibit clearly how boring the project was to him [63]. His real interest is reflected by a series of articles he wrote about the S-matrix and the theory of elementary particles [64–66]. He organized a conference about cosmic rays and edited the results [67]. He also wrote a philosophical publication on “Die Ordnung der Wirklichkeit” (Reality and its Order) [68,69], to which he must have given much thought. He spent time traveling to give lectures [18], on gardening, and on rehearsing and performing on the piano [63].


    Makale de yazın da şahane gerçekten. Çok bilgilendirici.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Teşekkürler Nat.


    Evet, büyük ölçüde öyle. Bir başka kaynakta okuduğuma göre, Heisenberg 1940 yılında yayınladığı makalesinde grafitin bir moderatör olarak neden verimsiz olduğunu göstermeye çalışmış, bir başka dikkat çeken Alman fizikçi, Walter da bu iddiayı desteklemişti. Heisenberg'in böyle düşünmesinin belli başlı 2 nedeni vardı. Birincisi U-235'in çapraz kesit nötron emilim oranını yanlış hesaplamıştı. İkincisi, grafit yapımında kullanılan boron karbitleri kısmen grafite karışarak çapraz-kesit emilim değerlerinin yanlış ölçülmesine yol açıyordu. Haliyle Almanlar grafit yerine döteryumlu su (ağır su) kullanmaya karar verdiler. Amerikalılarsa bu sorunu aşmak için saf grafit kullandılar ki içinde hiç boron yoktu ve bu nedenle ölçümlerde hesaplanan sonuçları verdi.


    Heisenberg, bir ara topun ağzındaymış. Himler onu açıkça tehdit etmiş ancak Heisenberg bizzat Himler'le görüşmüş, ayrıca birbirlerini iyi tanıyan eşleri devreye girmiş ve Himlerin saygı duyduğu isimleri aracı kılmışlar. Bu gelişmelerden sonra Himler yumuşamış, hatta Heisenber'i övmüş. Kuşkusuz Heisenberg bundan etkilenmiş ve başka açık vermemek adına projeye asılmış ya da en azından asılır görünmüştür diye düşünüyorum. Yani içinden gelmese bile sorun yaşamamak için ortaya somut bir şeyler koymak istemiştir.


    Her ne olursa olsun, Heisenberg çok değerli bir bilim adamıdır. Naziler olmasaydı bile ülkesi atom bombası yapsın diye yine de çalışırdı muhtemelen.





  • Heisenberg deyince akla gelen ilk şey kuantum matrix mekaniği ve doğrudan kendisinin adıyla anılan ünlü belirsizlik ilkesi (the uncertainty principle). Kuantum fiziğinin gelişiminde büyük katkıları var. Büyük bir bilim insanıydı şüphesiz. Gerçi Nazilerin kuantum temelli bir fiziğe karşı duruşları Yahudi kökenli Einstein'ın görelilik teorilerine karşı duruşları kadar ideolojik ve olumsuzdu diye biliyorum ama Heisenberg'in genel anlamda fizik dehasını ve vatansever içten kişiliğini görmezden gelmeleri onlara epey güç gelmiş olabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Katılıyorum.


    Sonuç olarak, bu topikle ilgili 6-7 makale okudum, çoğu akademik kaynaklardan. Hemen hepsinin üzerinde birleştiği husus Almanların atom bombası yapmada başarısız olduğu ve o zamanki konjektür ve şartlar altında zaten başarılı olamayacakları yönünde. Hatta Hintli bir akademisyen daha ileri gidiyor ve 1939-1945 arası Almanların atom bombası yapımında hiç bir şanslarının olmadığını söylüyor. Amerikalılar biraz boşuna korkmuş ama bu korku onlara nükleer teknolojiyi kazandırdı.


    Merak ettiğim bir konuydu, iyi kötü öğrendim diyebilirim.

  • arkadaş güzel bir konu açmış, tebriği hak etmiş.  


    diğer tüm yorumları da okudum ancak ben almanların başarısız olduğu konusunda aynı düşüncede değilim. bence başarısızlığa uğratılmış olmalı.


    hitler gibi bir zalimin eline böylesine güçlü bir bombanın teslim edilmesinin getireceği zararın farkındalığında olmak da var. işi bilen alman bilim adamlarının almanya'yı terk etmesi ile başarıdan mahrum kalınmış olması ve geri de kalanların da başarısızlığa oynamış olması muhtemel.


    tabi diğer ülkelerin, örneğin amerika'nın almanların başarısızlığına yönelik faaliyetlerde bulunmuş olması da bence ihtimaller dahilinde.




    bu konuya aslında şunu da ilave etmek gerekiyor. bugün almanya'da almanların kendisine ait atom bombası yok ama abd'ye ait atom bombalarına ev sahipliği yapmakta. hatta yenilenmesi ile ilgili faaliyetler de vardı. tab karşı çıkanlar da. son durum nedir bilmiyorum.


    bilinmesi gereken diğer bir konu da almanların bu işten iyi ki uzak kaldığı. yoksa avrupa'nın her yeri şu an radyasyondan geçilmezleri oynuyor olacaktı allahualem. tabi bu işte amerikalılara teşekkür etmek gerekmiyor. japonya'da, çoluk çocuk, yaşlı, genç, sivil ayırımı yapmaksızın atom bombası kullanan amerika, dünyanın en zalim ülkesi ünvanını kapmış ve bu falliyetinin haricinde de ortadoğu ve ortaasya'da ve ülkemizin dört bir yönünde yürüttüğü faaliyetler ile zalimlikte tek başına liderlğini bırakmamıştır. şu konu var okuduysanız eğer, ortadoğuda savaşlar ne zaman biter diye. cevabını burada verelim. zalime, yaptıklarının ne derece yanlış olduğunu, uyguladığı yöntemin şeytani olduğunu ve hata yaptığını ısrarla her daim ve her yerde tebliğ etmeye devam etmek gerekiyor. ama hey haaat, papa geliyor bu tarafa, pul basılıyor.. acımak lazım papa'ya. evrim var dedi ve çok büyük günaha girdi. bu benim kendi şahsi düşüncem. evrim nasıl olurmuş, ahiretde muhtemelen yaşayarak görecek.. Allah akıl fikir versin.





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.