Şimdi Ara

Ukrayna, Türkiye'den Ada sınıfı korvet satın alacak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
16
Cevap
0
Favori
774
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Ukrayna, Türkiye'den Ada sınıfı korvet satın alacakUkrayna’nın Türkiye ile savunma sanayi alanında son dönemde yaptığı anlaşmalar, oldukça ses getirmişti. Türkiye’den 5 adet Bayraktar İHA satın alacak Karadeniz ülkesi, Karadeniz ve Azak Denizi’nde güvenliğin artırılması için bu kez de donanmasına yatırım kararı aldı.



    Ayrıca Bkz.İngiltere, Rolls-Royce ile birlikte uzay araçları için nükleer enerjiyle çalışan motor geliştirecek



    Bu kapsamda Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı Oleksiy Neizhpapa yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın Türkiye’den dört adet Ada Sınıfı korvet satın alacağını söyledi. Ukrayna’nın alacağı korvetlerden ilkinin inşasına yakın zamanda başlanacağı kaydedildi.



    Yüksek yerlilik oranıyla MİLGEM projesi kapsamında üretilen Ada sınıfı korvetler ülkemiz donanmasına TCG-HEYBELİADA, TCG-BÜYÜKADA, TCG-BURGAZADA ve TCG-KINALIADA adlarıyla hizmet veriyor.



    Ukrayna, Türkiye'den Ada sınıfı korvet satın alacak



    Ada sınıfı korvetlerin hava, suüstü ve sualtı hedeflerinin tespiti, konumunun belirlenmesi, sınıflandırılması, teşhisi ve imhasını gerçekleştirmek  ve deniz topçu ateşi desteği sağlama gibi etkileyici özellikleri bulunuyor. Ada sınıfı korvetlerin diğer özelliklerine aşağıda göz atabilirsiniz.



    Sensör ve Silahlar




    • 3D Gozetleme Radarı

    • E/0 Sensörler

    • F/C Radarlar

    • LPI Radar

    • Elektronik Destek Sistemi

    • Lazer ikaz Sistemi

    • Torpido Saptama / Karşı Tedbir

    • Karinaya Monteli Sonar

    • SSM (HARPOON)

    • 2 x 12,7 mzm Makineli Tüfek (E/0 Kabiliyeti)

    • RAM

    • Aldatıcı Sistem



    Kabiliyetler | Yetkinlikler




    • Yüksek manevra kabiliyeti

    • Dayanıklılık ve stabilize

    • Yangın ve hasara karşı yüksek dayanıklılık ve algılama sensörleri

    • Titreşime ve hasara karşı şok emici ve azaltıcı uygulama ve zırhlı koruma

    • Stealth tasanm ve düşük radar kesit alanı

    • Dalmış tehditlere karşı su altı ortam gürültüsünü azaltma ve geminin manyetik izini azaltıcı degaussing sistemi

    • Kızılötesi iz takip sistemi

    • Yedeklilik felsefesi




    Kaynak:https://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/3056570-resmen-aciklandi-turkiyeden-4-adet-savas-gemisi-alacaklar/?detay=1







  • Ukrayna ile bu ilişkiler umarım daha da artar. Geçmişte de yerli tank projesini ortak yapmayı teklif etmişlerdi, biz Kore'nin tankını seçtik. Ukrayna Türkiye gibi gelişen ülke. Birçok askeri projede ortaklık yapılabilir. Ayrıca STM'nin her satışı sonrası eli de güçleniyor, bir sonraki satışın önünü açıyor bir önceki satışı. Çok daha iyi yerlerde, büyük projelerde de görürüz umarım.

  • Ukrayna ile bu ilişkiler umarım daha da artar. Geçmişte de yerli tank projesini ortak yapmayı teklif etmişlerdi, biz Kore'nin tankını seçtik. Ukrayna Türkiye gibi gelişen ülke. Birçok askeri projede ortaklık yapılabilir. Ayrıca STM'nin her satışı sonrası eli de güçleniyor, bir sonraki satışın önünü açıyor bir önceki satışı. Çok daha iyi yerlerde, büyük projelerde de görürüz umarım.

  • Tersanelerimize ve elektronik ekipman yapan firmalarımıza büyük destek gelecek.
  • Silah ihracaatı demek oyun kurucu olmak demek .)

  • Allahim saka gibi haberler.. 80’lerin sonlarinda rahmetli Erbakan hoca kursude biz de yapabiliriz dediginde meclis siralarindan kikirdamalar geliyordu bu ulkede..
  • Şu sürekli dalga geçen tayfa haberi bile okumuyor, okumuyorlar niyeyse.
  • WB kullanıcısına yanıt
    Menderes de Erbakan da çok işler yapacaktılar ,vatan haini darbeciler olmasa.Erbakan Gümüş Motoru kurup Pancar motor üretmeye başladığında Menderes keşke 10 sene önce yapsaydın demiştir.link:https://www.subconturkey.com.tr/turkiyenin-ilk-motor-fabrikasi-gumus-motor/

  • Deniz ve askeri alanlarla ilgileniyorsanız küresel savaşçı Türkiye diye bir kanal var youtubede.


    Ukrayna ile ilişkiler karşılıklı. Bizim tank motoru ve gemi motoru konusunda da sıkıntımız var. Sanırım ukrayna ile gemi motoru geliştirilebilir. Her iki ülke içinde güzel bir durum. Artarak gelişmesi dileğiyle.

  • Savunma sanayiinin gelişmesi ülke güvenliği için önemli ve gurur verici. Ama Türk Savunma Sanayiine Ukrayna'nın bu kadar ilgi göstermesi biraz kuşku verici. Malum Ukrayna'nın bir numaralı düşman bellediği ülke Rusya. Bu silah ve mühimmatların hemen hemen hepsini de Rusya'ya karşı olası bir saldırı veya savunma amaçlı kullanacak bariz. Bu da Türkiye'yi otomatikman Rus-Ukrayna savaşında Ukrayna'nın müttefiki yapar. Umarım Türkiye'nin bir B planı vardır.

  • İstikbal göklerdedir.
    Mustafa kemalimiz zamanında bu millet uçak yapıyordu. Gemi yapmamız başarı değil.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Korvet görünce buna geldim


    Ukrayna, Türkiye'den Ada sınıfı korvet satın alacak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • son 10 yıldaki savunma alanındaki gelişmeler insanları büyülüyor

  • WB kullanıcısına yanıt

    Erbakan hoca siyasi yasakliligi kalktıktan sonra 1991 yılında milletvekili seçilmiştir. Yanı 80 li yılların sonunda vekil değildi.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: alfa-x

    Menderes de Erbakan da çok işler yapacaktılar ,vatan haini darbeciler olmasa.Erbakan Gümüş Motoru kurup Pancar motor üretmeye başladığında Menderes keşke 10 sene önce yapsaydın demiştir.link:https://www.subconturkey.com.tr/turkiyenin-ilk-motor-fabrikasi-gumus-motor/

    tarihi okuyup öğrenmekte fayda var.. yoksa gelir 100 yıl da geçse böyle menderes övücülüğü yapar yine oyunu mendereslere atar sonra bu ülke neden sürekli geriye gidiyor diye ağlarsın




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _Raistlin_Majere_ -- 17 Ocak 2021; 13:32:44 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • _Raistlin_Majere_ kullanıcısına yanıt

    Tarihi iyi biliyorum merak etme ,gerileme nedeni arayacaksan 10 yılda bir vatan hainlerinin yaptığı darbelerde arayacaksın Ukrayna, Türkiye'den Ada sınıfı korvet satın alacak 


    Menderese gelince onunda cumhuriyetin kuruluşundan itibaren diğer liderlerin yaptığı gibi hataları olmuş olabilir ,kötü yönetse 3 dönem üstüste %50 ile seçilmezdi ,rocafeller Menderesin gitmesini istiyorduk ama sonunun böyle olmasını istemiyorduk açıklamalarını da okuduk


    İşte David Rockefeller’in söyledikleri:

    "TÜRKİYE’YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA “MARSHALL YARDIMI” İLE EL ATTIK"

    Mesela Türkiye’yi ele alalım. Türkler de yıllar boyu komünizme karşı savaşmıştır. 1950’lerde ülke yönetimine bizim desteğimizle Adnan Menderes gelmişti. Aslında Menderes bizimle başta gayet güzel bir diyalog kurmuştu. Bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki; ödeme günleri geldiğinde bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik. Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaşamaya başladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanışıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu şartlarda iktidardaki yerini uzunca bir süre için sağlamlaştırdığını zannediyordu. Bir darbe ile bu işe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalışma arkadaşlarıyla beraber idam edildi. Sadece CELAL BAYAR kurtuldu, çünkü bir MASONDU ve yakın arkadaşı Papa Roncalli ya da diğer adıyla 23. John, Vatikan’ın baskısıyla onu idamdan kurtardı.


    "1980 DARBESİ BİZİM İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA YAPILDI"

    Aynı ülkede gerçekleşen 1980 darbesi de bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelişmiş ülkelerin piyasaları doyuma ulaşmışlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuştuk. Bunun üzerine diğer az gelişmiş ülkelere uyguladığımız planı onları da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatın serbest bırakılmasını talep ettik. Bu istediğimizi kabul etmiş görünüyorlar, fakat işi uzatıyorlardı.


    BİNLERCE TÜRK GENCİ UYDURMA İDEOJİLER UĞRUNA CAN VERDİ

    En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. Aslında başında onay vermiş gibi göründüğümüz Kıbrıs Savaşı’ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canından bezmiş, ülkede yağ ve tuz bile bulunamaz olmuştu. Karaborsacılar zenginleşirken halk iyice sefalete düşmüştü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kışkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatışmaya başladılar. Olaylar öyle bir dereceye geldi ki, hergün elli-altmış kişi sokak çatışmalarında ölmeye başlamıştı. Bütün ülke terör korkusu altında eziliyordu. İnsanlar akşamları sokağa çıkamaz olmuştu. Her an bir serseri kurşuna hedef olmak vardı. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermişti. Hükümetler birbiri arkasına iktidara geliyor fakat olayları önleyemiyorlardı. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar bıçak gibi kesiliverdi. Zavallı ülke halkı bu sözde başarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiş, ülkeye huzur gelmişti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiş, sahneden çekilmişlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir.


    ÖZAL, İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA KAPILARI SONUNA KADAR AÇTI

    Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kişiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim şirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. İlk önceleri fiyatları çok düşük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düşürdüler. Ülke artık Amerikan ve Avrupa yapımı mallarla dolmuştu. Sanayi şirketlerimiz stoklarını eritirken finans şirketlerimiz de ülkeyi artan ithalatı karşılayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatağına sürüklüyorlardı. Böylece, gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırdığımız bu ülkelerin hemen hemen hepsinde uygulanan ve 80’li yıllarda başlatılan bu proje ile, bütün ülkeler, hem bizlerden aldıkları mallarla sanayi şirketlerimizi zenginleştirmeye devam ediyorlar, hem de bu malların karşılığı olan ödemelerini yapabilmek için bizim finans şirketlerimizden aldıkları yüksek faizli kredilerle, her sene artan bir borç batağına sürükleniyorlar.


    TÜRKİYE’DE PARA İTİBAR GÖRDÜ; ARKADAŞ, DOST, AİLE GİBİ KAVRAMLAR UNUTULDU

    Bu arada, Özal bütün bunların yapılabilmesi için gereken kanunları yavaş yavaş çıkarmıştı. Bu ülke vahşi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sağladı ki, bizim bile düşünemediğimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri keşfettiler. İnsanlar artık en kısa ve en kolay yönden servet yapmanın peşine düştüler. Rüşvet, devlet bankalarının çeşitli entrikalarla soyulmaları, banker skandalları birkaç örnek. Arkadaş, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parası olanlar itibar görmeye başladı. Bu arada, yerli sanayi can çekişiyor, küçük işletmelerden başlayarak yavaş yavaş büyük işletmelere doğru bir iflas dalgası yayılıyordu. Devlet işletmeleri ise bizim istediğimiz yöneticilerin atanmaları sağlanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu işletmeler ya kapatılıyor ya da özelleştirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla şirketlerimiz tarafından ele geçiriliyordu.


    “KÜRT DEVLETİ PROJESİNİ” HAYATA GEÇİRMEK İÇİN ÖNCE ÖRGÜT KURDUK

    Beyni yıkandığı için temiz hayallerle işe başlayan Özal, sonunda bu sistemin gerçeklerini görerek kendisini de kapitalizmin çarklarına kaptırdı. Ailesini ve yakın çevresini zengin etmeye başladı. Öyle bir duruma geldiler ki Özal’ın çevresinde prens ve prensesler ortaya çıkmaya başlamış, biz ülke monarşizme dönüyor diyerek kaygılanmaya başlamıştık. Aslında tam bir komedi oynanıyormuş. Her neyse, ülke insanının tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini istedik. Fakat bu düşünceler kendisine pahalıya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için PKK denilen bir örgüt oluşturuldu. Bu örgütle uğraşmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve şu anda koskoca Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr Antlaşması uyarınca hemen hemen tamamından fedakarlık etmek zorunda kalacak.


    TÜRKİYE BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ… SU KAYNAKLARININ ÖNEMLİ BİR KISMI BURADA

    Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince:

    Bir kere Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.

    İkincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.

    Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. 


    Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.


    EN ÖNEMLİSİ, TÜRKLER MEDENİYETİN BEŞİĞİDİR VE KÖKENLERİ SÜMERLERE KADAR DAYANIR

    Dördüncüsü, ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek.

    Beşincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yaşayan büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk’tandırlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurlular’ın da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.

    Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur: yani dünya medeniyetinin başlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araştırmalarına göre Türk kökenli insanlardır. Çünkü Sümerler o bölgenin yerli halkı değildirler; yani göçebedirler ve tarihçilerimizin araştırmalarına göre “kız” manasına gelen “kır” kelimesi, “öküz” manasına gelen “ökür” kelimesi gibi bugüne kadar çözülebilen 1000 civarında Sümerce kelime ve “Ayağını yere sıkı bas, Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır, Sel gibi silip süpürmek, Yağ gibi erimek” gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe’de kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı’nın simgesi olan “Yarımay”, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir.

    Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık. Daha da ilginç olanı, Yunanlılardan önce Mısır Medeniyeti başlamıştır; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlık düzeyine gelebilmişlerdir. Mayalar ve İknalar; Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarını aynı biçimde yapmışlardır.


    MEDENİYETİN BEŞİĞİ OLARAK TÜRKLERİ KABUL EDEMEZDİK, BU MİRASA EL KOYMALIYDIK

    Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk. Sümer Kralları Urukagina ve Urnammu, çok tanrılı bir toplum kurarak, insanlar arasında adaleti sağlamak ve haksızlıkları önlemek için yasalar çıkararak, çağımız toplumlarına öncü olurlarken, bugün tek tanrılı bir toplum olan Türkiye’de bizim çalışmalarımız sonucu, fuhuş, rüşvet, hırsızlık, haksız kazanç ve gelir dağılımı aşırı düzeylerdir.

    Aslında insanlar tarih kitaplarını açıp okusalar, bütün gerçeği görecekler ama insanoğlu için duyduğuna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir.

    Ben de o ana kadar en medeni ulus olarak İngilizleri görüyordum. Duydukları hiç hoşuma gitmeyince konuyu değiştirmek istedim.


    OSMANLI’YI YIKMAK ZOR OLMADI

    “Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:

    Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padişahlar genellikle Türk kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri başka din ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürem Sultan gibi bu kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir şekilde yönetmeye başladılar. Padişahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düşüncesiyle zevk ve sefaya dalmışlardı. Bu da Osmanlı’nın çöküş devrini başlattı. Mason örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Monarşizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i yani sentezi oluşturdu.




    Yoksa Türkiyenin gerçekten yerli marka olarak ürettiği tek uçak fabrikasını inönünün kapattırdığını da biliyoruz.alman ortak üretimi junkers ile açılan fabrikayı söyleceksen hiç uğraşma 30 lara gelmeden bitmişti zaten


    Ukrayna, Türkiye'den Ada sınıfı korvet satın alacak



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi alfa-x -- 17 Ocak 2021; 14:30:47 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.