Hrıstıyan türkler

kesinlikle katılıyroum ortodoks hamiliği bizde olmalı ortodokslar bize biat etmeli

Hocam kendi açtığın konudaki mesaja biraz erken cevap vermemiş misin ya  

Katıldığım fikirdir.

Türkler hırıstiyanlığa geçmeden kurtuluşa eremez.

O söylemi yerleştirenler Türk-İslam sentezcileri ve esasında kendi mantıkları bir safsatadan ibaret. Onların mantığından yola çıkarsak Müslüman Araplarla savaşmış ve onları frenlemiş Hazar Kağanlığı ve Türkleri Türk değildir. Asimiledir. Keza İslamiyet öncesi veya İslam'la tanışmamış ya da İslam'ı benimsememiş diğer tüm Türkler de asimiledir. Neredeyse kafalarına göre Türkik dillerden birisini konuşan, alışıldık Türkik yaşam tarzını ya da gelenek ve göreneklerini sürdürenlere bunlar asimile edilmiş diyorlar. Kendi ucuz ve tutarsız ideolojilerini öne çıkarabilmek için. En komiği de bir de böyle bir tutum takınarak sanki İslamiyet Türkiklerin arasında vuku bulmuş bir dinmiş gibi bir izlenim bırakıyorlar. İslamiyet geleneği tıpkı Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi orijinalinde Sami halkların ürünü olan ve Türklerin ancak daha sonradan parçası olduğu ve karşılıklı etkileşim bazında kendi etkilerini kattıkları bir gelenektir. İslamiyet monoteist İbrahimik / Sami geleneğin parçasıdır. Suriye monoteizminin Arap yarımadasındaki oldukça başarılı bir uzantısıdır. İslamiyet Türklükle ve Türklerle tarihte yoğun bir etkileşime girmiştir bu doğru ama menşeinin Türklükle ve Türklerle bir alakası bulunmaz. Arap Yarımadası Arapları, yaşam tarzları ve inanç sistemleri Türklerinkini andırır, bu da Türklerin ciddi bir kısmının İslamiyet'i benimsemesinde - Ahmed Yesevi gibi kimselerin becerileriyle - bir katalizör görevi üstlenmiştir ancak bu tarihsel süreç veya gelişme tüm Türkleri kapsamamıştır. Gagavuzlar, Karaman Türkleri, Tengrici kalmış Türkik topluluklar gibi.

Bu arada anekdot olarak paylaşayım, Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u alıp kendisini Kayzer-i Rum ve Autokrator ve Basileus şeklinde selamlatarak yalnızca Ortodoks Hıristiyan Türklerin değil, tüm Ortodoks Hıristiyanların hamiliğini üstlenmiştir. Yani Türkiye Türklerinin monarşik siyasi geleneğinde hükümdarlar zaten Müslümanların sultanı - ve sonradan halifesi - olduğu kadar Hıristiyanların da imparatorlarıdır. İstanbul Çargrad'dır yani Sezar'ın Şehri. Yeni veya öbür Roma'dır. Diğer bir deyişle Ortodoksluk geleneğinin en önde gelen siyasi ve ruhani unsurları imparatorluk ve şehri Osmanlı Türklerinin eline, imparatorluğun kılıcının himayesindeki patrikhane de Osmanlı Türklerinin himayesine geçmiştir. Bu hamilik veya sahiplik meselesi tarih boyunca aynı geleneği prestijinden ötürü sahiplenmeye kalkan Türk, Rus ve sonradan da Yunan emperyal devletleri arasında bir diplomatik kriz ve savaş meselesine dönüşmüştür. Osmanlı Türkleri Müslüman oldukları halde bu Ortodoks geleneğin sahibi ve koruyucusu oldukları ısrarını inatla sürdürmüştür. 19.yüzyılda Osmanlı hakimiyetini kırmaya çalışan Yunan aydınlarının ve milliyetçilerinin nefret ettiği Ortodoks din adamları da bu konuda kendi cemaatlerini yönetme sorumluluğuyla Osmanlı ile işbirliği yapmıştır. Osmanlı ise Konstantiniyye Patriğinin kendisi de dahil olmak üzere bu anlaşmayı yerine getiremediğine inandığı Ortodoks din adamlarını gözünün yaşına bakmadan cezalandırmıştır. Bu anlamda Osmanlı Patrikhane'yle sorun yaşayan bir takım eski Rum imparatorları gibi davranmıştır. Siyasi erkinin üstünlüğüyle ceza icra etmiştir, ki Ortodokslar üstündeki keskin kılıçlı hami otoritesini tesis edebilsin. Bir yandan sözünü ettiğimiz gibi Osmanlı Ortodoks Rum Kilisesi ve Cemaati ile tıpkı Rum imparatorluk rejimi gibi organik bir bağ kurmuştur. Osmanlı onları himaye etmiş ve kilisenin cemaat üstündeki nüfuzunu ve kilisenin bekçiliğini tıpkı imparatorlar gibi garantilemiş, karşılığında kilise mutlak Osmanlı egemenliğini meşrulaştırmıştır. Osmanlı egemenliğine tanrıdan bahşedildiğine inanılan hükmetme statüsü (basilea) vermiştir. Fatih Sultan Mehmed'e hayran Rum aydınları da böylesi bir tavrın içerisine girmiştir. Mehmed'in kendisine Rum imparatorlarına dendiği gibi autokrator, basileus ve benzerini demişlerdir. Fatih Sultan Mehmed de kendi cihanşümul siyasi iddiasına uymasından ve işine gelmesinden mütevellit bunu seve seve kabul etmiştir. Padişahlar onunla beraber Kayzer-i Rum unvanı almışlardır.

Popülist milliyetçi ve Türk-İslam sentezcisi hakim anlatılar size bunlardan hiç bahsetmez. Tarihi basit milletlerarası bir çatışmaya indirger veya bir milletin bir dini misyonu yerine getirmek üzere yaratıldığını ve o din olmadan o milletin de var olamayacağını ya da var olmadığını zanneder. Bunlar ana kaynaklara aşina olmayan ve ana kaynaklar üzerinden düşünmeyen, yetkin akademik çalışmalara hiç başvurmayan kimselerin benimsediği gayet arkaik inançlardır.

Her ne kadar Türk tarihi doğru anlatılmıyor olsa da konudaki yorumlar da gerçekten facia. İslam düşmanlığı ile nasıl objektif tarihçilik yapılabilir ki.

Konuya ilgisi olanlar şu toplulukları araştırsınlar:

1. Peçenekler kimdir? Şu anda nerededirler?
2. Kumanlar kimdir? Şu anda nerededirler?
3. Kıpçaklar kimdir? Şu anda nerededirler?

Bunlar yok olan Türk topluluklarının en büyüklerinden birkaçı. Daha bir çok Türk topluluğu var yüzyıllar içerisinde asimile olmuş olan. Eğer araştırırsanız bulursunuz.

Konuda bahsi geçen Hazarlar kimdir? Polonya ve Rus Yahudilerinin ataları kimlerdir?

Bunların dışında genel itibariyle herkes tarafından bilinen Bulgarlar ve Macarlar neden kendilerine Türk dememektedirler?

Türk toplumları çok fazladır ve her çeşit dine girmiş çıkmış bir Türk toplumu bulabiliriz tarihte. Günümüze gelenlerin ise büyük çoğunluğu İslam dinine mensup olanlardır. Bunun sebebi İslam dini değildir ancak Hristiyanlığı seçenlerin büyük çoğunluğu özellikle Slavlaşmışken İslamı seçenlerden çok azı Araplaşmıştır, Persleşmiştir. Bu hususun nedenleri ayrıca tartışılabilir ancak Hristiyanlığa, Museviliğe veya başka dinlere girip yüzyıllar içerisinde kendi dilini, kendi örf ve adetlerini kaybeden yani asimile olan bir çok Türk topluluğu tarihte mevcuttur.

İslam dinine girip Araplaşan Persleşen Türkler de mevcuttur ancak büyük çoğunluk Türk kalmakta devam etmiştir.

Çeşitli dinlerden asimile olan Türk toplulukları yok, sadece Türk topluluklarının büyük çoğunluğu İslamiyet'i kabul ettiği için. Çoğunluk bir kültür dairesinde oluşmuş. Türk-İslam sentezinin iki önemli kısmı var. Birisi İstanbul kısmı, diğeri Semerkant-Buhara kısmı.

Ne saçmalıyorsun bilader bizzat tanıdığım Kuman ve Kıpçak dostlarım var benim. Hepsi de senden daha yüksek milli bilince sahip. Asimile olan sensin, Tengri kurtarsın.

Doğrudur senin bakış açına göre sanırım. Benim de atalarım Doğu Roma'nın Anadolu'ya Selçuklu ilerleyişini durdursun diye getirdiği Kumanlardan geliyor. Tengri inancından İslama dönen Kumanlar da var tarihte. Senin tanıdığın Kumanlar milli bilinçli ama ben değilim  Çünkü benim atalarım İslam dinine girdi eski inanışını bırakıp.

Din düşmanlığı yapmadan objektif bakış açısıyla mesaj yazdım ben. Senin bu bahsettiğin kişiler nerede yaşamaktadırlar ve sayıları kaçtır? Bir şey iddia ediyorsan altını doldurman gerekli. Hadi sana fırsat.