Şimdi Ara

'Benim gibi eğitimli insanla çobanın oyu bir mi?' meselesi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
1.350
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Gerçi verdiğiniz örnek konumuz dışında, tartışmaya açık.

    Doğru kabul etsek bile, trafikte kaza yapan araçların sürücülerinin ekseriyetle ehliyet sahibi olması eğitimin sınırları olduğunu gösteriyor. Durum böyle diye trafik sınavlarını kaldıralım dermisiniz?


    Eğitim derecesinden ziyade belki bir demokrasi eğitimi yapılabilir. 18 yaşından hemen önce, demokrasi ve siyaset ile ilgili temel kavramlar verilir, oy verebilmek için sınavı geçmek gerekir.

    Bu öneri nasıl geliyor kulağa? Eleştirisi nasıl yapılabilir?

  • sh7rk kullanıcısına yanıt

    Ehliyet hakkı kazanamayan kişiler hayatını köle olarak yaşamıyor o kadar büyütmeye gerek yok bence bu da liyakatin bir parçası.


    Minimum üni şartı getirmek elenen kişilerin fiziksel yükünü azaltıp zihinsel yükünü artırabilir (oy atamama ezikliği :D) diğer yandan gelişim daha hızlı olur siz diyorsunuz ki deneyimleyip görelim önceden belli olan sonuçlar için deneyip zaman ve emek kaybına ne gerek var?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-4D62BFE91 -- 15 Ekim 2020; 23:48:26 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sailor64

    Gerçi verdiğiniz örnek konumuz dışında, tartışmaya açık.

    Doğru kabul etsek bile, trafikte kaza yapan araçların sürücülerinin ekseriyetle ehliyet sahibi olması eğitimin sınırları olduğunu gösteriyor. Durum böyle diye trafik sınavlarını kaldıralım dermisiniz?


    Eğitim derecesinden ziyade belki bir demokrasi eğitimi yapılabilir. 18 yaşından hemen önce, demokrasi ve siyaset ile ilgili temel kavramlar verilir, oy verebilmek için sınavı geçmek gerekir.

    Bu öneri nasıl geliyor kulağa? Eleştirisi nasıl yapılabilir?

    Demokrasi ve siyaset ile ilgili temel kavramlar zaten başka derslerde veriliyor, kaldı ki bu konularla ilgili istediğin kadar insanı eğit farketmez.

    Örnek; bu ülkede "siyaset bilimi" diye üniversitede bölüm var, ne oluyor? Tüm siyaset bilimi mezunları tek bir siyasi partiye mi oy veriyor, yooo.

    Koskoca Siyasi Bilgiler Fakültesi var, burdan mezunlar tek bir siyasi partiye mi oy veriyor, yooo.

    Kısacası, sağlıklı oy verme kriterinin kişinin eğitimi ile hiçbir ilgisi yoktur, ve kesinlikle bir çobanın oyu kesinlikle bir sinema artistinden daha değerlidir.

    Buradan eğitimsiz insan daha sağlıklı oy veriyor anlamı da çıkmasın, eğitimli veya eğitimsiz farketmez, sağlıklı oy verme kriterinin eğitimle bir ilgisi yok.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 16 Ekim 2020; 0:23:55 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Novagate

    Demokrasi ve siyaset ile ilgili temel kavramlar zaten başka derslerde veriliyor, kaldı ki bu konularla ilgili istediğin kadar insanı eğit farketmez.

    Örnek; bu ülkede "siyaset bilimi" diye üniversitede bölüm var, ne oluyor? Tüm siyaset bilimi mezunları tek bir siyasi partiye mi oy veriyor, yooo.

    Koskoca Siyasi Bilgiler Fakültesi var, burdan mezunlar tek bir siyasi partiye mi oy veriyor, yooo.

    Kısacası, sağlıklı oy verme kriterinin kişinin eğitimi ile hiçbir ilgisi yoktur, ve kesinlikle bir çobanın oyu kesinlikle bir sinema artistinden daha değerlidir.

    Buradan eğitimsiz insan daha sağlıklı oy veriyor anlamı da çıkmasın, eğitimli veya eğitimsiz farketmez, sağlıklı oy verme kriterinin eğitimle bir ilgisi yok.



    Alıntıları Göster

    Rektör Yardımcısı Bülent Arı’dan skandal sözler: Ülkeyi ayakta tutmak için cahil nesil lazım

    Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Arı, "Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim" dedi.


    Katıldığı televizyon programında çok çarpıcı açıklamalar yapan Rektör Yardımcısı Bülent Arı, “Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır” dedi.


    https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/rektor-yardimcisi-bulent-aridan-skandal-sozler-ulkeyi-ayakta-tutmak-icin-cahil-nesil-lazim-1147218/





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sailor64

    Rektör Yardımcısı Bülent Arı’dan skandal sözler: Ülkeyi ayakta tutmak için cahil nesil lazım

    Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Arı, "Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim" dedi.


    Katıldığı televizyon programında çok çarpıcı açıklamalar yapan Rektör Yardımcısı Bülent Arı, “Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır” dedi.


    https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/rektor-yardimcisi-bulent-aridan-skandal-sozler-ulkeyi-ayakta-tutmak-icin-cahil-nesil-lazim-1147218/



    Alıntıları Göster

    Çok güzel bir örnek.

    Bu adam eğitimli okumuş profesör olmuş birisi.

    İki bakış açısı var;

    1-Bu adam okumuş profesör olmuş o halde doğru söylüyor.

    2- Bu adam okumuş profesör olmuş o halde sahip olduğu siyasi görüş doğrudur.

    Sen hangi bakış açısınıdan bakıyorsun?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 16 Ekim 2020; 0:41:10 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Adam okumuş doğru söylüyor diyeyim bari...

    Adam cehalet ile AKP arasındaki KORELASYONU görmüş...

    Eğitim ile AKP seçmeni arasındaki ters ilişkiyi FARKETMİŞ.

    O yüzden dua ediyor aydınların sayısı artmasın diye, neticede doğrucu bir adam.

    İstatistikleri tevil etmiyor, gördüğünü söylüyor.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sailor64

    Adam okumuş doğru söylüyor diyeyim bari...

    Adam cehalet ile AKP arasındaki KORELASYONU görmüş...

    Eğitim ile AKP seçmeni arasındaki ters ilişkiyi FARKETMİŞ.

    O yüzden dua ediyor aydınların sayısı artmasın diye, neticede doğrucu bir adam.

    İstatistikleri tevil etmiyor, gördüğünü söylüyor.

    Ama bu profesör kuvvetle muhtemel bir Ak Parti seçmeni.

    Sana göre nasıl bir sonuç çıkar bilmiyorum ama son seçimde CHP büyükşehirleri aldı, o zaman son seçimde CHP cahil seçmen sayesinde büyükşehirleri aldı diyebilir miyiz?

    Bana göre cahil kesim / eğitimli kesim diye bir ayrım yok. Herkesin siyasi olarak kendi değerleri / kırmızı çizgileri / tercihleri var. Cahil kesimin tercihlerine ve değerlerine kimse yanlış diyemez, eleştiremez.

    Bu oy verme işinin farklı dinamikleri var ve herkes kendine göre haklı, bu iş eğitim işi değil.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 16 Ekim 2020; 18:32:35 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Eğitim ile yüksek bilişsel fonksiyonların genel manada artışı arasında yüksek korelasyon var.

    Nedir bu bilişsel (kortikal) fonksiyonlar:

    Algı, nedensellik bağlantıları kurma yeteneği, mantık, hafıza, kendilik bilgisi, matematik yapma ve sayıları yorumlayabilme becerisi (istatistikten anlama diyelim hadi) doğa kanunlarını bilme ve dinsel mefhumlardan ayırt edebilme becerisi, tarih bilgisi (nereden geldik nereye gidiyoruz), psikoloji bilgisi (karşıdaki kişi kim ve ne yapmak istiyor-zihin okuma becerisi), dil bilgisi, okuma ve yazma, okuduklarını anlama becerisi, yabancı dil ile yabancı kaynakları okuyabilme, yaşadığı sınırların dışına çıkarak haber alma kapasitesi


    Bu beceriler eğitim sürecinde dersler esnasında uğraşa, oyalana artıyor. Nasıl spor kasları güçlendiriyorsa, eğitim de beyindeki nöronların arasındaki bağlantı sayısını artırıyor.


    Eğitimsiz kişi verilen herhangi bir problemde yetersiz zihinsel yetenekler ve veri eksiği nedeni ile yanlış sonuçlara varıyor. Neyi bildiğini neyi bilmediğini bilemediği için yargılarının üzerinde eleştirel bir biçimde durma yeteneğinden de yoksun oluyor.


    Şimdi aşağıdaki videolardaki kafa karışıklığına bakalım, ne düşünüyorsunuz söyleyin..





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sailor64 -- 16 Ekim 2020; 21:27:42 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sailor64

    Eğitim ile yüksek bilişsel fonksiyonların genel manada artışı arasında yüksek korelasyon var.

    Nedir bu bilişsel (kortikal) fonksiyonlar:

    Algı, nedensellik bağlantıları kurma yeteneği, mantık, hafıza, kendilik bilgisi, matematik yapma ve sayıları yorumlayabilme becerisi (istatistikten anlama diyelim hadi) doğa kanunlarını bilme ve dinsel mefhumlardan ayırt edebilme becerisi, tarih bilgisi (nereden geldik nereye gidiyoruz), psikoloji bilgisi (karşıdaki kişi kim ve ne yapmak istiyor-zihin okuma becerisi), dil bilgisi, okuma ve yazma, okuduklarını anlama becerisi, yabancı dil ile yabancı kaynakları okuyabilme, yaşadığı sınırların dışına çıkarak haber alma kapasitesi


    Bu beceriler eğitim sürecinde dersler esnasında uğraşa, oyalana artıyor. Nasıl spor kasları güçlendiriyorsa, eğitim de beyindeki nöronların arasındaki bağlantı sayısını artırıyor.


    Eğitimsiz kişi verilen herhangi bir problemde yetersiz zihinsel yetenekler ve veri eksiği nedeni ile yanlış sonuçlara varıyor. Neyi bildiğini neyi bilmediğini bilemediği için yargılarının üzerinde eleştirel bir biçimde durma yeteneğinden de yoksun oluyor.


    Şimdi aşağıdaki videolardaki kafa karışıklığına bakalım, ne düşünüyorsunuz söyleyin..


    Eğitim hakkında söylediklerine katılıyorum ama eğitim seviyesinin sağlıklı oy verme üzerinde hiçbir etkisi yok.

    Yukarıda örnek vermiştim siyaset bilimi bölümü okumuş bitirmiş mezun olmuş, hatta Siyasi Bilgiler Fakültesi mezunlarının hepsi aynı partiye oy veriyor olmalılar ama öyle değil, hepsi farklı bir siyasi tercih yapıyor.

    Koyduğun videolar bir defa doğru mu? Videoda konuşanlar gerçekten yoldan geçen vatandaş mı, yoksa röportaj yapan medyanın paralı "yoldaş" ı mı?

    Bak eminim sen de okumuş eğitimli birisin, ama bunu düşünemedin, o konuşanların röportaj yapan medyanın paralı adamaları olabileceğini aklına getirmedin değil mi.

    İşte bunun gibi, bizzat örnek sensin, yanlış bilgilerle kandırılmış olabilirsin.

    Ayrıca bu röportajların CHP'li versiyonları da var. Mesela koronayı ülkeye Erdoğan'ın yaptı yeni havaalanı getirdi diyen CHP'li videosu var mesela.

    Bireysel düşünme, genel düşün.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 16 Ekim 2020; 21:38:8 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Demokrasiyi gerçekten işler hale getirmenin; cahil/alim ayrımına dayanarak yapılan oy değerlendirmelerinin (cahil oy vermesin, cahilin verdiği oy yarım sayılsın vb) dışında başka çözümleri de var. Bu çözüm yolları, gerçek bir demokratik düzen kurabilmek adına; farklı siyasi görüşler, cinsiyetler, etnik temeller, diller ve dinler bazında, bireyleri devlet ve çoğunluk baskısından korumayı görev edinmiş ANAYASA VE ANAYASAL KURUMLARIN tesisi ile sivil toplum kuruluşların bizatihi demokratik arenada söz sahibi olmalarını ve siyasi aktivite içinde bulunabilmelerini içerir.


    Toplumsal Katılım ve Gelişim Vakfı’nın Avrupa Birliği’nin desteğiyle yayınladığı "İnsan Hakları Gençlik Araştırması" başlıklı kitaptan demokrasinin tanımı:"Modern siyasal kuram içinde demokrasi kavramına verilen anlam sadece:

    1.Siyasal partilerin varlığı ve çokluğunu,  

    2.Seçimlerin sürekliliğini,

    3. oy verme eyleminin gizli ve özgür niteliğini ve

    4.devlet iktidarının bireysel hak ve özgürlük temelinde sınırlandırılmasını içermemektedir.


    Bu ilkeler bir toplumu yöneten siyasal rejimin demokratik olup olmadığını belirleyen önemli ilkelerdir. Bir demokratik siyasal rejim otoriter ve totaliter rejimlerden bu temel ilkeler yoluyla ayrılır. Ancak otoriter ve totaliter rejimler de demokratik seçimlerle iktidara gelebilirler. Otoriter ve totaliter rejimler ancak açık toplumlarda ve katılımcı demokrasilerde engellenebilir.

    Hukukun egemen olduğu gerçek demokrasilerde anayasanın bağlayıcı ilkesi ile anayasanın üstünlüğü ilkesi bireyleri ve siyasal partileri sınırlandırır. Bu ilkeler uyarınca anayasa, iktidarı, devlet organlarını, idareyi, gerçek ve tüzel kişileri ve kurumları bağlayan ve kendine uymaya zorlayan normlar bütünüdür. Devlet organlarını da erkler ayrığı (yasama, yürütme ve yargı) ilkesi bağlar."




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sailor64 -- 17 Ekim 2020; 14:34:53 >




  • Kişileri istediğin kadar eğit, istersen toplumdaki bütün kişileri ordinaryus profesör yap, yine de tek bir siyasi partiye veya tek bir siyasi görüşe oy vermeyeceklerdir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Neye oy veriyoruz ? Toplumsal sözleşme kalmadı artık


    Sadece toplum mekanikleri açısından değil ontolojisi itibariyle de


    Bizler operatörüz.Eğitimsiz insanlar sadece işlerini iyi yapamayan operatörler.Ve operatörlerin oy hakkı yoktur.Oy denilen şey krallardan bize devredilmişti.Ben de oyu geri krallara veriyorum.Mantık krallığına

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Neye oy veriyoruz ? Toplumsal sözleşme kalmadı artık


    Sadece toplum mekanikleri açısından değil ontolojisi itibariyle de


    Bizler operatörüz.Eğitimsiz insanlar sadece işlerini iyi yapamayan operatörler.Ve operatörlerin oy hakkı yoktur.Oy denilen şey krallardan bize devredilmişti.Ben de oyu geri krallara veriyorum.Mantık krallığına

    Ben de oy hakkını işçi ve köylülere veriyorum.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Ben de oy hakkını işçi ve köylülere veriyorum.



    Alıntıları Göster

    Marksizm kıtacıların işi sanıyordum.Yoksa gizli bir kıtacı mısın

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Marksizm kıtacıların işi sanıyordum.Yoksa gizli bir kıtacı mısın



    Alıntıları Göster

    Kıta felsefesinde doğru düzgün Marksist yok ki. Hardt ve Negri tayfası Marksizm'i post-modernist, düalist akımlara kurban ettiler. Analitik felsefede de Analitik Marksizm isminde bir akım var ama bunlarda diyalektik materyalizmi, emek değer kuramını, sınıf çatışmasını kısacası Marksizm'in en temel unsurlarını reddediyorlar. Kendi ifadelerince "Zırva olmayan bir Marksizm" inşâ etmek istiyorlar ve bunlara "Marksist Olmayan Marksistler" gibi lakaplar takılıyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-596C9B846 -- 24 Ekim 2020; 1:15:9 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Kıta felsefesinde doğru düzgün Marksist yok ki. Hardt ve Negri tayfası Marksizm'i post-modernist, düalist akımlara kurban ettiler. Analitik felsefede de Analitik Marksizm isminde bir akım var ama bunlarda diyalektik materyalizmi, emek değer kuramını, sınıf çatışmasını kısacası Marksizm'in en temel unsurlarını reddediyorlar. Kendi ifadelerince "Zırva olmayan bir Marksizm" inşâ etmek istiyorlar ve bunlara "Marksist Olmayan Marksistler" gibi lakaplar takılıyor.



    Alıntıları Göster

    Frankfurt okulu ? Bir çok kıta felsefecisinin marksist gelenekten geldiğini söylemiyorum bile




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 24 Ekim 2020; 7:41:49 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Frankfurt okulu ? Bir çok kıta felsefecisinin marksist gelenekten geldiğini söylemiyorum bile



    Alıntıları Göster

    Frankfurt okulu revizyonistlerin kralı zaten. Kıtacılar Marksist gelenekten geliyorlar ama benim bildiğim hepsi Hardt ve Negri'nin peşine takılıyor.

  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.