Şimdi Ara

Iran ile Turkiye arasindaki farklar ve benzerlikler nedir?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
0
Favori
1.363
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Arkadaslar bizi iran'dan ayiran veya onunla denk dusuren ozelliklerimiz nedir? Sosyolojik, psikolojik, politik, mimari, tarihsel birikim, muzik, sinema, egitim, siyasi, ekonomi akliniza ne gelirse.


    Dipnot:
    Iki ulkenin yurttaslari da asiri politize oldugu icin genellikle en nihai-sade-açik memnuniyetsizliklerini sergilediklerini her konu ve baslik icerisinde gormek cok mumkun. Yani youtube'da real madrid-barcelona ozet videosunun altindaki yorumlarda turkiyede iktidar probleminin tartisildigini bile gordugum icin bu baslikta da dolayli dokundurmalar olabilir diye dusundum. olmalidir da. ama cok da temelsiz, safsata, carpik bilgi icermemesine ozen gosterelim

    Aslinda bu politik tavrin net olmasi kotu birsey degil ama dikkat edelim
    .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi legen wait for it dary -- 13 Eylül 2020; 11:22:13 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • İran Türkiye'den daha kadim bir devlet ve uygarlık (ortaya çıkış: antik çağlar), Türkiye İran'dan çok daha yeni ve birçok açıdan da İranî etkiler altında gelişmiş bir Küçük Asya ve Balkan uygarlığı (ortaya çıkış: Ortaçağ). Türkiye bulunduğu coğrafya uyarınca İran'a nazaran Batılı etkilere daha açık ama İran'ın Batı'dan etkilenme açısından Türkiye'den fazla aşağı kalır bir tarafı yok. Türkiye'de Atatürk tarafından yaratılmış bir seküler kültür, seküler rejim ve seküler ideoloji var; İran'da ise sekülerleşme çabası inanılmaz büyüklükte bir fiyaskoyla tersine dönmüş ve seküler kültürü sindiren molla rejimi kurulmuştur. Türkiye'de sekülerizmle gerilim yaşayan, Türkiye'yi pratikte otokrasiyle yöneten ancak sekülerizmi de kabullenmek zorunda kalan İslamist (Sünni) bir kesim bulunuyor; İran'da ise İslamist (Şîa) bir kesim teokratik olan bir rejimin baştan aşağı sahibi ve yerleşik tarzda oligarşik bir formda organize olmuş. Otokratlaşmış günümüz Türkiyesi'nde hükümet yapısı ülkedeki eski demokratik parlamenter gelenekler uyarınca oligarşiden ziyade daha çok geçici süreli makamların paylaşımı ve belirli çıkar grupları şeklinde karakterize olmuş. Türkiye'de tarikatler siyaseten oldukça etkin olsalar da, Atatürkçü cumhuriyet rejiminin varlığı sebebiyle resmi iktidar statüsü kazanamıyor; İran'da ise tarikatler her şeyin üstünde olan dinsel bir klerjiye (molla sınıfına) vücut vermiş ve rejimin birebir kendisi olmuş.

    Onun dışında iki ülke de imparatorluk geleneğinden gelir. Bu İran için Pers İmparatorlukları ve diğer Aryanî bürokrasiye sahip İran'da kurulmuş devletler iken bu Türkiye için doğrudan kadim tarihsel Pers devleti de olmak üzere eski Türk Hanlıkları, Arap İslam İmparatorluğu ve Bizans'tır. İki ülkenin de oturmuş bir devlet geleneği vardır. İki ülkenin de halkı oldukça perişan durumlara düşmüş olsa da ülkeleri ve haysiyetleri söz konusu olduğunda oldukça mağrur ve atılgandırlar. İki ülkede otorkasiye (yüce addedilen tek bir liderde çok sayıda yetkinin toplandığı mutlakiyetçi rejimlere) eğilimlidir. İki ülkede de Batı kaynaklı milliyetçilik ideolojisi çok tutmuştur. İki ülkenin de fakirliği ve Batı karşısında nisbi zayıflığından ötürü vakti zamanında güçlü bir komünist siyasi tabanı da meydana gelmiştir. İki ülkenin de siyasi açıdan Batı dünyası doğal düşmanıdır hatta bu vice versa da denebilir Batının doğal düşmanları her zaman için Türkiye, İran, Rusya gibi güçlü "doğulu" devletlerdir. Ancak milletlerarası ilişkilerde dengeler elbette mutlak şekilde çizilmez, sözgelimi Türkiye İran'a karşı Batı'dan faydalanabilir ya da İran Türkiye'ye karşı Batı'ya kayabilir. Bunlar çok olağandır özellikle denklem içerisinde Rusya gibi İran'dan çok daha Avrupai bir "doğulu" güç sözkonusuysa. İran'ın teokratik ve mezhepçi resmi ideolojisi İran devletinin Batı'yla ilişkilerinde esnek davranmasına engel olmaktadır. Türkiye de Rusya gibi İran'ın aksine daha esnek olabilir. Türkiye'nin şöhreti iyi olmasa da en azından İran için dendiği gibi Türkiye'ye terörist devlet demeye cesaret eden fazla çıkmaz. Buna mukabil İran'a açıkça terörist devlet diyen çoktur. İran'ın Şîa mezhepçisi resmi ideolojisinden ötürü başka ülkelerdeki kitleleri mobilize etme ve yabancı kitlelerden destek alma gücü hükümetleri çok daha değişken ve iç muhalefeti daha güçlü olan Türkiye'ye nazaran daha fazladır. Dolayısıyla İran'ın Ortadoğu coğrafyasında Şia Hilali denen bir etki alanı vardır. Türkiye'nin etkisi daha kısıtlı olduğu gibi Osmanlı'nın Ortadoğu Arap alemindeki yüzyıllar süren hakimiyetinden ötürü Araplar Türkiye'yi fazla sevmemektedir. Onların gözünde Türkiye Araplara boyunduruk takmış bir ülkenin devamıdır ve eline geçen ilk fırsatta aynısını yapmaktan (yani Ortadoğu Araplarına siyasi olarak hükmetmekten) çekinmeyecektir. Araplar (Şia olmayanları) İran'dan ise mezhebinden ötürü nefret ederler; ayrıca kadim Pers uygarlığı ve edebiyatını kendi uygarlık geçmişlerine dişli bir rakip olarak görürler.

    Ufak anekdotlar; eski hükümdarlarımızın bizzat padişah unvanı İran'dan gelir. Selçuklu sultanlarının isimleri genellikle Aryan'dır. Türk Divan edebiyatı Fars edebiyatından yola çıkar. Osmanlıca'da bir sürü Farsça kelime ve Farsça imla kuralları bulunur. Selçuklu mimarisinde İran etkisi vardır. Türkiye'ye bunun gibi sebeplerle Persio Türk Müslüman bir yakındoğu uygarlığı demekte bir sakınca bulunmaz. İran ile kültürel açıdan o denli can ciğer sayılırız, ki İran'da kurulmuş Türk devletleri de pek çoktur. Bizim esasında bolca Acem diyarı uzmanına ihtiyacımız vardır.
  • İran Türkiye'den daha kadim bir devlet ve uygarlık (ortaya çıkış: antik çağlar), Türkiye İran'dan çok daha yeni ve birçok açıdan da İranî etkiler altında gelişmiş bir Küçük Asya ve Balkan uygarlığı (ortaya çıkış: Ortaçağ). Türkiye bulunduğu coğrafya uyarınca İran'a nazaran Batılı etkilere daha açık ama İran'ın Batı'dan etkilenme açısından Türkiye'den fazla aşağı kalır bir tarafı yok. Türkiye'de Atatürk tarafından yaratılmış bir seküler kültür, seküler rejim ve seküler ideoloji var; İran'da ise sekülerleşme çabası inanılmaz büyüklükte bir fiyaskoyla tersine dönmüş ve seküler kültürü sindiren molla rejimi kurulmuştur. Türkiye'de sekülerizmle gerilim yaşayan, Türkiye'yi pratikte otokrasiyle yöneten ancak sekülerizmi de kabullenmek zorunda kalan İslamist (Sünni) bir kesim bulunuyor; İran'da ise İslamist (Şîa) bir kesim teokratik olan bir rejimin baştan aşağı sahibi ve yerleşik tarzda oligarşik bir formda organize olmuş. Otokratlaşmış günümüz Türkiyesi'nde hükümet yapısı ülkedeki eski demokratik parlamenter gelenekler uyarınca oligarşiden ziyade daha çok geçici süreli makamların paylaşımı ve belirli çıkar grupları şeklinde karakterize olmuş. Türkiye'de tarikatler siyaseten oldukça etkin olsalar da, Atatürkçü cumhuriyet rejiminin varlığı sebebiyle resmi iktidar statüsü kazanamıyor; İran'da ise tarikatler her şeyin üstünde olan dinsel bir klerjiye (molla sınıfına) vücut vermiş ve rejimin birebir kendisi olmuş.

    Onun dışında iki ülke de imparatorluk geleneğinden gelir. Bu İran için Pers İmparatorlukları ve diğer Aryanî bürokrasiye sahip İran'da kurulmuş devletler iken bu Türkiye için doğrudan kadim tarihsel Pers devleti de olmak üzere eski Türk Hanlıkları, Arap İslam İmparatorluğu ve Bizans'tır. İki ülkenin de oturmuş bir devlet geleneği vardır. İki ülkenin de halkı oldukça perişan durumlara düşmüş olsa da ülkeleri ve haysiyetleri söz konusu olduğunda oldukça mağrur ve atılgandırlar. İki ülkede otorkasiye (yüce addedilen tek bir liderde çok sayıda yetkinin toplandığı mutlakiyetçi rejimlere) eğilimlidir. İki ülkede de Batı kaynaklı milliyetçilik ideolojisi çok tutmuştur. İki ülkenin de fakirliği ve Batı karşısında nisbi zayıflığından ötürü vakti zamanında güçlü bir komünist siyasi tabanı da meydana gelmiştir. İki ülkenin de siyasi açıdan Batı dünyası doğal düşmanıdır hatta bu vice versa da denebilir Batının doğal düşmanları her zaman için Türkiye, İran, Rusya gibi güçlü "doğulu" devletlerdir. Ancak milletlerarası ilişkilerde dengeler elbette mutlak şekilde çizilmez, sözgelimi Türkiye İran'a karşı Batı'dan faydalanabilir ya da İran Türkiye'ye karşı Batı'ya kayabilir. Bunlar çok olağandır özellikle denklem içerisinde Rusya gibi İran'dan çok daha Avrupai bir "doğulu" güç sözkonusuysa. İran'ın teokratik ve mezhepçi resmi ideolojisi İran devletinin Batı'yla ilişkilerinde esnek davranmasına engel olmaktadır. Türkiye de Rusya gibi İran'ın aksine daha esnek olabilir. Türkiye'nin şöhreti iyi olmasa da en azından İran için dendiği gibi Türkiye'ye terörist devlet demeye cesaret eden fazla çıkmaz. Buna mukabil İran'a açıkça terörist devlet diyen çoktur. İran'ın Şîa mezhepçisi resmi ideolojisinden ötürü başka ülkelerdeki kitleleri mobilize etme ve yabancı kitlelerden destek alma gücü hükümetleri çok daha değişken ve iç muhalefeti daha güçlü olan Türkiye'ye nazaran daha fazladır. Dolayısıyla İran'ın Ortadoğu coğrafyasında Şia Hilali denen bir etki alanı vardır. Türkiye'nin etkisi daha kısıtlı olduğu gibi Osmanlı'nın Ortadoğu Arap alemindeki yüzyıllar süren hakimiyetinden ötürü Araplar Türkiye'yi fazla sevmemektedir. Onların gözünde Türkiye Araplara boyunduruk takmış bir ülkenin devamıdır ve eline geçen ilk fırsatta aynısını yapmaktan (yani Ortadoğu Araplarına siyasi olarak hükmetmekten) çekinmeyecektir. Araplar (Şia olmayanları) İran'dan ise mezhebinden ötürü nefret ederler; ayrıca kadim Pers uygarlığı ve edebiyatını kendi uygarlık geçmişlerine dişli bir rakip olarak görürler.

    Ufak anekdotlar; eski hükümdarlarımızın bizzat padişah unvanı İran'dan gelir. Selçuklu sultanlarının isimleri genellikle Aryan'dır. Türk Divan edebiyatı Fars edebiyatından yola çıkar. Osmanlıca'da bir sürü Farsça kelime ve Farsça imla kuralları bulunur. Selçuklu mimarisinde İran etkisi vardır. Türkiye'ye bunun gibi sebeplerle Persio Türk Müslüman bir yakındoğu uygarlığı demekte bir sakınca bulunmaz. İran ile kültürel açıdan o denli can ciğer sayılırız, ki İran'da kurulmuş Türk devletleri de pek çoktur. Bizim esasında bolca Acem diyarı uzmanına ihtiyacımız vardır.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Gözüme batan en büyük fark, Türkiye'nin İran'a nazaran hep daha seküler olması. Bunun da sebebi olarak biz, İran'a göre Batı'yla daha fazla iletişime geçtik. Bu konu için Bernard Lewis'in kitapları güzel ve isabetli bir kaynak olur.
  • Hem Iran hem de Türkiye coğrafyası farklı ve çeşitli kültür bakiyelerinii barındırıyor. Bu taraftan bakarsak, tarih boyunca sürekli yeniden çizilen siyasi sınırların bugüne tesadüf edenleri "kültür coğrafyası" tanımı için ne ifade ediyor ve sınırların ayırmaya yardım ettiği ortak kültürler kendi içlerinde bölgeden bölgeye nasıl algılnamalı benim için büyük bir soru işareti. Yine de tamamen zahiri bir ortalama için yazmak lazımsa, bence temel toplumsal farklar:

    1. Espri anlayışı, şaka yapmak, bunun hem günlük hayatın hem eski kültürün bir parçası olması. Şakayla eleştrimek, kontrollü (ahlaki karşılanan) alay. Komedi. Türkiye bu açıdan geçiş coğrafyasıdır ve doğuya doğru gittikçe bu kültürden pek bir eser kalmaz.

    2. İran tamamen olmasa da kısmen poligamik bir toplum. Bu aile yapısını, ahlakın aileden nesillere aktarılma şeklini ve düsürt olmayla ilgili öncelikleri tamamen değiştirebilen temel bir kültür farkı.

    Temel olarak bu ikisini görebiliyorum.

    3. İran sınıflı bir toplum. Kadın ve erkek hukuken karar alma yeteneği olarak eşit değillerdir. Ayrı ve güçlü bir ruhban sınıfı vardır.

    Persler'in Anadolu'daki etkileri Türkler'den de eski. Ama aynı zamanda Türkler'le karşılaşmaları da Türk'lerin Anadolu'daki tarihlerinden eski. Pek çok defa Anadolu'ya seferler düzenlemişlerdir. Edebiyat ve mutfak kültürlerinde benzerlikler var. Anladığıma göre benzerliklerin hangi kanaldan nasıl geldiğini tayin etmek pek kolay değil.

    Figüratif sanattaki temel fark İran desenlerinde kuşlar, kaplanlar v.b. figürler açıkça belliyken Türk figürleri tamamen abstrakt desenlerdir. Mutfak kültürü ise epey benziyor, hatta sebze, peynir gibi temel yiyecek isimleri Farsça'dan geçmiş.




  • Kültürel olarak İran bize yakın ama Türkiye daha modern, daha hoşgörülü bir ülke. İran'da bazı şeylerin affı yok.
  • Tarihsel birikim noktasında siyasete bakacak olursak Türkiye İran'dan geri kalmaz, mümkün değil. Türkler bilinenin aksine İran bürokrasisini direk emsal almamıştır. İran'ı emsal aldığı nokta ağırlıklı olarak kültür ve edebiyattır. Devlet teşkilatlanması, bilhassa kuruluş yıllarında, Türki unsurların elinde olduğu gibi Türk Devlet geleneği esas alınarak yapılmıştır. Daha sonraysa Fars unsurları hem teşkilatlanmanın esaslarını etkilemiş hem de bizzat bürokrat olarak dahil olmuştur. Aslında iki kuvvetli devlet geleneğinin karşılaşmasıdır bu hadise.
  • İkisinde de karşı devrim başarılı olmuştur.Ortadoğuda dokunulmayan az sayıdaki devletlerdendir
  • İran ve ülkemiz arasında dağlar kadar farklar vardır en büyük fark ise mezhep farkıdır ülkemizde yaşayan müslumanlar SÜNNİ ve genellikle HANEFİ mezhebine KÜRT kardeşlerimizde genellikle ŞAFİ mezhebine mensuptur bu iki mezhep aynı diğer hak mezhep olan HANBELİ ve MALİKİ mezhepleri gibi doğrudur ama dünyadaki müslumanlar olarak İran'lılar hep dışlanmış ve tek başlarına bırakılmışlardır çünkü ülkede ŞERİAT hükümleri olsada mezhepleri aynı ülkemizdeki ALEVİ'ler gibi yanlıştır zira ŞİİLİK mezhebi Hazreti Ali'yi oğulları Hazreti Hüseyin, Hazreti Hasan ve kızı Hazreti Zeyneb'i hep ön plana çıkartırlar diğer sahabileri bilhassa Hazreti Ömer'e düşmandırlar sadece bu düşmanlık bile yollarının yanlış olduğunu gösteren kanıtlardan sadece bir tanesidir

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İran'ın pers kökenlerinden kayıp araplaşması, mollalarla yönetilmesi çok üzücüdür.
  • Genel anlamda doğru, fakat İran 79 öncesi modern bir ülke idi. 79 da Amerikan parmağıyla yapılan humeyni devrimine kadar.
    Muhtemelen, bizide aynı son bekliyor.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Araplar; din üzerinden kültürel asimilasyonu, emperyalist ortakları yardımıyla iyi yapıyorlar. İran ve Türkiye bu konuda iyi bir örnek teşkil ediyor. Atatürk buna dur dedi ama ömrü yetmedi malesef.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • pruvap kullanıcısına yanıt

    Sözde araplaşmayı asimilasyon olarak görüp batılılaşmayı asimilasyon olarak görmemek, bu da iyi.

  • ikiside devlet


    --------------


    osmanlıdan 60 a yakın devlet benzeri bir şey çıkardılar


    ama iran ve türkiye devlet olarak bu coğrafyada baya zorlanıyorlar.


    biden geldi iran yine şaha geçer. araplar yine hüsran.


    arapların parasına el konulacakken


    ikiz kuleler vurulduğu için


    bir tek türkiye karşı çıkmıştı burası dağ başımı diye.


    araplar trumpın kucağında paralarını kurtardı.


    şimdi biden bu paralarını alır ellerinden iran la kanka olur.


    iran ve türkiyede öyle veya böyle seçim var bir şekilde , bugün bu seçilir yarın başkası .


    demokratlar seçim olmayan yeri yıkıyor resmen ırak ve libyadaki gibi.


    iran hem türkler hem batı tarafından kuşatılmış hissediyor.


    bizim karadenizde bir birlikteliğe ihtiyacımız var


    akdenizde kaçtı

  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Eline saglik..👍

    Osmanli ve tutkiye perslerin tekrar avrupaya ulasacak imkana ulasmamasi ivin arac olarak romalilarca kurulmus desteklenmis devketlerdir.perslilik yeterince nufus ettikce ettiginde bati tarafindan re test olacaktir..




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sething -- 9 Kasım 2020; 3:13:1 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Iranli bir arkadasa Turkiyede olanlari anlattigimda devrimden kisa bir sure once olanlari anlatiyorsun tamamen ayni seyler olmustu demisti zamaninda. Suanda benzerlik goremiyor olabilirsiniz ama boyle giderse Turkiye = Iran olacak az kaldi

  • Son yaptiklari ile nefretimi celp eden bir devlet..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Oradaki insanlar biraz daha salık insanlar. Bizim türk toplumu biraz daha takıntılı sıkı ve biraz daha disiplinli. Tipik asalak arap kültürü orada da geçerli.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: serafon

    Sözde araplaşmayı asimilasyon olarak görüp batılılaşmayı asimilasyon olarak görmemek, bu da iyi.

    Biri siz Türk müsünüz diye sorunca ben batıcıyım veya ben batılıyım diyen birini daha görmedim.

  • farkımız


    filistinlileri isarailin dışlaması gibi veya yunanların arap botlarını batırması gibi.


    botlarımızı batırmıyorlarsa tek nedeni peki efendim dememizdir.


    atıp tutsakta peki efendim deriz.


    onları savunuruz , onlar hedefimizdir ,onlar gibi yaşamak, olmak, düstürümüzdür.


    başka türlü olursa zaten seni dışlarlar kapından dışarıya çıkamassın ,izin vermezler.


    nükleer dolu uçaklarını üzerinden uçururlar hiç bir sorun çıkmaz. sen yapmaya kalkarsan gerici yobaz insan hakları vs olur gidersin.


    mahallenin dayısı onlar ne derseler doğrudur.


    sende hayıflanırsın zamanında bizdik dayı yok sil o tarihini derler , o paşalar padişahlar 45 karıyla gezen zülmeden insanlardı derler.


    bunu demelerine gerek yok sen dersin zaten .


    adam darbe yapıp insanları asar onur ödülü verirler. kenan evren. pardonya sisi. yanlış oldu.


    demokrasi getirirler ırak libya gibi , onların işine gelmeyen demokratik değildir çünkü.


    burda ölümüne onları savunuruz , başka çaremiz yoktur.


    onların kültürü onların yemekleri onların herşeyi güzeldir.


    onların kadınları bile güzeldir bizdekiler kara çarşaflı öcü.


    onların dili güzeldir alfabeleri her şeyleri şahanedir.


    öz yurdunda garipsin öz vatanında parya...





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.