Şimdi Ara

Barış ve Sinem'in Orta Direk Olma Hayali

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
611
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • https://www.paraanaliz.com/2020/ekonomi/kerim-rota-yazdi-baris-ve-sinemin-orta-direk-olma-hayali-50957/


    1974 doğumlu Sinem, Anadolu lisesini bitirdi. 1992 yılında girdiği üniversite sınavında Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden birinin Ekonomi bölümünü kazandı. Sinem mezuniyeti sonrası 1996 yılı Ekim ayında uluslararası bir şirketin pazarlama departmanında işe başladı. Başlangıç maaşı 65 Milyon TL net idi. O dönemde asgari ücret net 11,4 milyon TL idi. İlk maaşı asgari ücretin 6 katına denk geliyordu.


    1972 doğumlu Barış ise Fen lisesinden mezun olduktan sonra 1990 yılında 900.000 öğrencinin yarıştığı Üniversite sınavında başarılı olarak yine Türkiye’nin önde gelen bir üniversitesinde mühendislik bölümünü kazandı. Mezuniyet sonrası yüksek lisans yaptı. Askerliğini tamamlayıp 1997 yılı Ağustos ayında bir GSM şirketinde yazılım mühendisi olarak işe başladı. İşe başlama maaşı 175 Milyon TL net idi. O sırada asgari ücret net 24 Milyon TL idi. Onun ilk maaşı da asgari ücretin 7 katına denk geliyordu.


    Her iki gencin işe girişi arasındaki sadece 10 ayda asgari ücretin ve işe giriş maaşlarının %100’den fazla arttığı dikkatinizi çekmiştir. Bunun nedeni o yıllarda neredeyse %100’lere varan enflasyondu. O dönemlerde çalışanların maaş artışları reel ücretler çok erimesin diye altı ayda bir yapılırdı. Barış ve Sinem’in öğrencilikleri ve kariyerlerinin ilk yıllarında Türkiye’nin evlere şenlik enflasyon görünümü aşağıdaki gibiydi.


    Yaşı genç okuyucuların fiyatlar ve ücretlerin enflasyondan nasıl etkilendiğini anlayabilmesi için örnek verelim. 1993 Ocak ayındaki 100 liralık malın fiyatı, 7 yıl sonra 1999 yılı sonunda 6.676 TL’ye çıkmıştı. 1993 Ocak ayında 1 Milyon TL ile 115 Dolar alınırken, 1999 sonunda bu parayla artık 2 dolar bile alınamıyordu. (7 senede 1 dolar 8.700 TL’den 525.000 TL’ye çıkmıştı)


    Kooperatife girmek, ikramiyeyi almak..


    Barış’ın annesi ev kadını, babası ise emekli lise müdürüydü. Sinem’in annesi tapu dairesinden, babası mali müşavirlikten emekli oldu. Her ikisinin ailesi de 1990’lı yılların sonunda emekli olurken aldıkları ikramiyeyi İstanbul’da oturdukları semtte bir ev almakta kullandılar. Sinem’in ailesinin buna ilaveten 1980’lerde girdikleri bir yazlık ev kooperatifi sayesinde edindikleri ufak bir yazlıkları var. O zamanlar bu yüksek enflasyon ortamında bireysel kredi diye birşey yoktu. Ev sahibi olabilmek için ya emeklikte alınacak ikramiye beklenir ya da yapı kooperatifine aidat ödenirdi. Güvenilir kooperatife girmek için uzun araştırmalar yapılır, emekli olunca ele geçecek para ile nerede ne alınabileceği hesaplanırdı. Böylece emeklilik sonrası kiradan kurtulunur, sonrasında emekli maaşları en verimli şekilde kullanılırdı.


    İnişleri çıkışları olmayan hayatlar..


    Sinem ve Barış’ın aileleri hayatları boyunca sabit gelirli olarak çalıştılar. Ödedikleri vergi maaşlarından her ay kesildi. Dürüstlükten hiç ayrılmadılar. Çocuklarını da bu çizgide yetiştirdiler. Hayatları boyunca devlet veya belediye ile ihtilafları olacak bir varlıkları olmadı. Dolayısıyla çıkan imar barışlarından da faydalanmadılar. Bir yerde hazine arazisini işgal etmek akıllarının ucundan bile geçmedi. Çıkan vergi barışlarını da sadece haber olarak gazetelerden okudular. Herhangi bir siyasi partiye üye olmadılar. İhale kovalamadılar, devletten aldıkları ihaleyi alt yükleniciye yarı fiyata devretmediler. Çocuklarına devlette memuriyet hiç aramadılar, zaten çocuklarının buna ihtiyacı da olmadı. Çalışırken iktidardaki partinin yöneticilerine yaranıp erken terfi almayı veya daha yüksek maaşlı bir işe yerleştirilmeyi akıllarının ucundan geçirmediler. Zaten amirleri de bir partinin değil, devletin veya patronun temsilcileriydiler. O zamanlar her iki eşin de çalışması sayesinde iki maaş giren evler zengin sayılırdı. O günlerde sorulsaydı bir kişinin devletten dört maaş almasının ancak kimlik sahtekarlığı ile mümkün olabileceğini düşünürlerdi.


    Orta direk..


    Sinem ve Barış’ın ailesi birçoğunuza çok tanıdık gelmedi mi? Turgut Özal’ın “orta direk” diye adlandırdığı, büyük hırsları olmayan, ancak haksızlığa hiç gelemeyen eğitimle ve çalışmayla herşeyin başarılacağına inanan, devlete saygı duyan ama hukuk devletini, adaleti, demokrasiyi ve ekonomik gelişimi talep eden orta sınıfın ilk temsilcileri annelerimiz ve babalarımızdan başkası değiller. Kendileri, Türkiye Cumhuriyetinin “iyi eğitim alırsan, çok çalışırsan, nereden gelirsen gel başarılı olabilirsin” vaadini içeren yazılı olmayan toplumsal sözleşmenin ilk nesil çocukları.


    Sinem ve Barış evlenir..


    Sinem ve Barış 1998 yılında evlendiler. Evlendiklerinde ödedikleri kira ikisinin maaşlarının beşte birine denk geliyordu. İkisinin de kariyerleri ilerledi ve terfiler aldılar. Sinem pazarlama departmanında olduğu için yılda 2 kez, Barış ise yılda 1 kez performans primi alıyordu. Primleri yıllık maaşlarının %30’u ila %50’si civarı oluyordu. 1999 depremi sonrası oturdukları evin sağlam olmadığını düşündüler ve bir ev alma hayali kurmaya başladılar.

    Barış 2002 yılında kariyerinin 5. yılında yeni bir iş teklifi aldı. O yıllarda şirketler yoğun teknoloji yatırımları yapıyordu. Uluslararası bir IT şirketi Barış’a aylık 2.500$ net maaşla ( o dönemde uluslararası şirketler dolara endeksli maaşlar teklif edebiliyordu) proje müdürlüğü pozisyonu teklif etti. Barış’ın iş değişikliğinden birkaç ay sonra bu kez Sinem’e başka bir şirketten müdür yardımcılığı pozisyonundan teklif geldi. Ona teklif edilen maaş 2 Milyar TL net idi. O günkü kurla 1.600 $’a yakındı. İş değişiklikleri sonrası evlerine giren yıllık net gelir primlerle beraber 70.000 $ civarına geldiği için artık bir ev almayı düşünecek hale gelmişlerdi. Her haftasonu ev bakmaya başladılar ancak buna cesaret etmeleri uzun sürdü.


    https://www.paraanaliz.com/2020/ekonomi/kerim-rota-yazdi-baris-ve-sinemin-orta-direk-olma-hayali-50957/


    Arkadaşlar yazı biraz uzun hepsini kopyalamak yerine böyle bir giriş bölümü yaptım. 5 dakikanızı ayırıp okuyun lütfen. Hepimizin bildiği şeyler ama bu sefer rakamlarla güzel açıklanmış.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TheCaliph_ -- 6 Eylül 2020; 11:29:11 >



  • Ülkenin nasıl bok olduğunu güzel özetlemişler

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Alıntı

    metni:
    Daralan istihdam ve gelir nedeniyle az da olsa bir birikime sahip olabilmiş 1960’lar ve 1970’ler doğumlu “babyboomer” ve “X” kuşakları bırakın çocuklarına, torunlarına bile bakmak zorunda kalacaklar.


    Bunların vizyonsuzlukları ve bencillikleri yüzünden sürdürülebilir bir ortam yerine BEN merkezli yapı ile hareket ettiklerinin kanıtıdır şu söz.


    Kısacası hayatta kalma zorluğu ülkemizde 50 yıl önce "Orta" iken, şu an için "Aşırı Zor" seviyesindedir.

  • Ilk ekşi de görüp okumuştum 3-4 gün önce, hâlâ etkisindeyim.Hakikate inanılmaz bir yazı

    Millet eskiden emekli olunca ev+araba biraz daha zorlarsa yazlık bile alıyordu.Şimdi emekli olAbilen bir insan ancak ortalama c sınıfı bir otomobilin peşinatını verebilir

    Hele adam gibi üniversiteye gidip yazıda geçen maaşları almak artık im kan sız.Odtu-itü mezunları bile 4bin maaşı duyunca 4takla atıyor mühendislik dalında

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Gerisini okudum. Güzel karşılaştırma. 90 ve sonrası hatta 85 ve sonrası için hayat zor.

  • Bunu dün okumuştum, çok güzel bir kıyaslama.


    "Yeni neslin işi kolağğyy yeğeniğğmm, her şeğin ellerğinin ağltındağğ bizm zamnımzda böylen miydi" diye gevrek gevrek konuşanlara her cümlesiyle tokadı indiriyor.

  • gercekten harika bir kiyaslama. 28 yasindayim 7 sene omce ehliyet aldim birak araba almayi direksiyon basina bile gecemedim. yabanci bebeler yazin part time is yaparak kendi arabalarini alabiliyorlar. bizimkiler de hala "fiyatlar bu haldeyken trafik bu sekildeyse fiyatlar dusmesin daha iyi" kafasinda. mustehak hacim mustehak!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Paranın alım gücü daha iyiydi orası kesinde,barış ile sinemin işleri 90 larda çok yolunda gitmiş,ne o öyle peri masalı gibi...özalın torpillilerinden veya cemaat önlerini tıkamamış anlaşılan.Birde arkadaşları savaşırken ses etmişler mi yoksa ben parama bakarım mı demişler...???

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yalnız bu yazıda Akpartinin ülkeyi hem ne kadar iyi hemde ne kadar kötü yönettiğini iyi anlatmış

  • he he akp şutlayınca parasız kalan merkez sağ,solların metaforlu manas destanlarını okumak çok zevkli,amatör ve ergen eğlendirir.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.