Nedir bu Milletin, Batı Hayranlığı.. Görüşlerinizi merak ediyorum.

Boşver kanka hadi ayasofyaya gidelim Aziz Allah   

Bu milletin Batı hayranlığı tarihteki Rus saldırganlığından kaynaklanır.Batıyı birçok konuda eleştirebiliriz ancak bana Batı ve Rusya-Çin arasında tercih yapmam söylense gözü kapalı Batı'yı tercih ederim.

Öncelikle tarihe baktığımızda bu milletin başına Batıdan ziyade Rusların bela olduğunu görürsünüz.Sanıldığının aksine Osmanlı en çok Batıyla değil Rusyayla savaşmıştır.Osmanlının 18. ve 19.yüzyıllardaki tüm savaşları Ruslarla olmuştur.Osmanlıyı her savaşta mağlup eden ve zayıflatan başlıca devlet Ruslar olmuştur.Örneğin Osmanlı'nın donanması dört defa yakıldı.Bunlar;İnebahtı,Çeşme,Navarin ve Sinop baskınları şeklindedir.İnebahtıda Haçlı donanması baskını gerçekleştirmiş,Navarin baskınını ise ortak İngiliz-Fransız ve Rus donanmaları gerçekleştirmiştir.Çeşme ve Sinop baskınlarını ise sadece Rus donanması gerçekleştirmiştir.Osmanlı donanmasının başına gelen bu dört felaketin sadece iki tanesi Rusya tarafından gerçekleştirildiği göz önüne alınırsa Rusların diğer Batılı devletlerden daha çok Türklere düşmanlık beslediklerini görebiliriz.

Dahası Osmanlı için 'Hasta adam' tabirini kullanan ve 'Şark Meselesi' sorunlarını Batı gündemine sokanda yine Rusya'dır.Rusya bunların dışında hem Balkanlarda slav unsurları sürekli Osmanlıya karşı kışkırtmış hem de Doğu Anadoluda Ermenileri Osmanlıya karşı kışkırtmıştır.Sürekli Osmanlıya saldırmasından ötürü özellikle Balkan toprakları harabeye dönmüş,Rusların kışkırtması sonucunda da yerel ortodoks hrıstiyanları sürekli Osmanlıya karşı isyan etmiştir.Sadece 19.yüzyılda bile sürekli Ruslarla savaştığımız görülebilir.İmparatorluğun son yüzyılında en çok savaştığı devlet Rusya olmuştur.Öyle ki meşhur 93 Harbinde Osmanlı devleti tamamen bozguna uğramış ve imzalanan Ayastefenos anlaşması ile Rusya'nın sömürgesi durumuna düşmüştü.Neyse ki bu durumla çıkarları uyuşmayan Batılı devletlerin araya girmesi ile Osmanlının ömrü biraz daha uzamıştır.

Keza Osmanlı'nın I.Dünya Savaşına girmesinin en önemli nedeni de Rusya olmuştur.Osmanlı I.Dünya Savaşından sonra Rusların karşısına dikilecek ve kendisine müttefik olacak başka büyük bir devletin kalmayacağından endişe ederek bu savaşa girme ihtiyacı hissetmişti.Nitekim bu savaş esnasında Rusların kışkırtmaları devam etmiş ve Doğuda Ermeniler büyük Türk katliamları yapmışlardır.

Lakin I.Dünya Savaşı esnasında Rusyada yaşanılan bolşevik ihtilali ile yüzlerce yıl devam eden Türk-Rus savaşları sona ermiş ve bir bahar dönemi başlamıştır.Özellikle Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki milli mücadelenin İngiltere aleyhine olması Ruslarında işine gelmiş ve milli mücadelede bize en çok destek veren tek yabancı devlet olmalarını sağlamıştır.Atatürk döneminde temelleri atılan bu karşılıklı çıkarlara dayalı dostluk 1945 yılına kadar devam etmiştir.

1945 yılından sonra ise daha Avrupada savaş tam sona ermemişken Sovyetler Mart 1945'te sürekli yenilenen Türk-Rus saldırmazlık paktını yenilemeyeceklerini ilan ettiler.Böylece Türkiye Sovyetler tarafından her an istila edilme korkusu içine düştü.Çünkü o dönem Kızıl Ordu Avrupa'nın neredeyse yarısını işgal etmiş ve kendisine bağlı uydu devletler kurmuştu.Dahası Sovyetlerin lideri Stalinde Türkiye'ye karşı emperyalist ve yayılmacı hedeflerini açıklamaktan geri durmuyordu.Yeni Türk devletini Osmanlı gibi Batı'nın kucağına iten yine Ruslar olmuştu.Stalin Türkiye'den Ardahanı,Karsı ve Iğdırı istiyor dahası Çanakkaleyi savunmak amacıyla Türk askeri ile birlikte bir Kızıl ordu birliğinin Çanakkaleye konuşlandırılmasını talep ediyordu.Tüm bu istekler Türkiye'yi ciddi anlamda rahatsız etmiş ve ona alternatif güç aramaya itmiştir.

En nihayetinde bu gücün Amerika olduğu anlaşılmış ve Amerikan şemsiyesi altına girilmiştir.O dönem bu şemsiyenin altına sadece Türkiye değil Türkiye dahil İngiltere,Fransa,İtalya,Batı Almanya,Yunanistan ve daha birçok irili ufaklı Avrupa devleti de girmişti.Yani anlayacağın üzere Türkiye'yi Batının kucağına iten doğrudan Rusya olmuştur.

Stalinin ölümüyle beraber yerine geçen Kruşçev Türkiye'ye karşı yayılmacı politikadan vazgeçmiş ve en azından Türkiye'nin tarafsızlığının eskisi gibi sağlanmasını istemiştir.Lakin kısa sürede Sovyetlerin kendilerinden bağımsız olmak isteyen Macarlara karşı giriştiği katliam hareketleri Türkiye'yi bu konuda Batıya güvenmeye itmiştir.En nihayetinde Batının Kıbrıs meselesinde Türkiye'yi yalnız bırakması üzerine Türkiye 1964 yılından itibaren Osmanlıda olduğu gibi denge politikası gütmeye başlamıştır.NATO içinde olup Sovyetlerle ilişki geliştiren ender NATO müttefiklerinden biri olmuştur.Lakin yine de toptan NATO'dan ayrılmayı doğru bulunmamıştır.Türkiye'nin amacı Amerikaya karşı Sovyetleri,Sovyetlere karşı da Amerikayı kullanmak olmuştur.Bugünde bu politikanın uygulanmasına devam ediliyor.

Türkiye ve Ruslar arasındaki ilişkiler Sovyetler dağılıncaya kadar bir istikrar içine girmişse de Sovyetlerin dağılmasından sonra yeni kurulan Rusya Federasyonunun yeniden Türkiye'ye karşı politikalar içinde yer almaya başladığı görülür.Mesela Sovyetlerin reddettiği ''Ermeni soykırım'' iddialarını yeni kurulan Rusya Federasyonu kabul etmiş ve bu konuda Türkiye'ye baskı yapmaya başlamıştır.Keza lafta bağımsız olan Ermenistan devletinininde bu konuda Türkiye'ye karşı politikalar izlemesini el altından desteklemiş,Ermenistan üzerinden D.Anadolu topraklarımız üzerinde hak iddia etmeye başlamıştır.Öte yandan Azerbaycandan Karabağın alınmasında ve Hocalı soykırımlarının yaşanmasında da hep Ruslar aktif aktör olmuşlardır.

Tüm bunların dışında PKK terörününde Ruslar tarafından desteklendiği söylenebilir.Rusya diğer Batılı ülkeler gibi Pkk'ya el altından sürekli destek vermiştir.Esasında Pkk daha Sovyetler zamanında kurulmuş bir komünist-sosyalist terör örgütüdür.Pkk'nın neredeyse tüm terör saldırılarında aktif olarak Sovyet yapımı silahlar kullanması tesadüf değildir.Dahası Suriye iç savaşı esnasında Pkk'nın Suriye kolu olan Ypg'ye de önemli desteklerde bulunmuştur.Bu destek Ypg'nin Moskovada resmi temsilcilik açmasına kadar gitmiştir.Yani bugün Dünya üzerinde Pkk'nın tek resmi temsilciliği de Rusyada bulunur.

Kısacası evet Batı'ya bağımlı olunmamalı ancak Doğu'ya da bağımlı olunmamalı.Gördüğünüz üzere tarihsel gerçekler Ruslarla gözü kapalı dostluk kurulamayacağını bize gösteriyor.Dahası Çin içinde durum aynı.Ne Rusya ne de Çinle Türkiye ittifaklık kuramaz.En fazla bunları çıkarları doğrultusunda denge unsuru olarak Batıya karşı kullanabilir.Aynen bir dönemler Osmanlı'nın Çarlık Rusyasına yaptığı gibi...