Üye Girişi
Bağlan Google+ ile Bağlan Facebook ile Bağlan
Yeni Kayıt
Tüm Forumlar
  • Tüm Forumlar
  • Donanım / Hardware
  • Anasayfa Haberleri
  • Bu Konuda
Şimdi Ara

Galaksilerin çarpışmasından geriye kalan enkazda yaşıyoruz

Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar
Editörün Seçtiği Fırsatlar
Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
23
Cevap
1
Favori
2.044
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Konuya Özel
0 oy
Öne Çıkar
Cevapla
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Galaksilerin çarpışmasından geriye kalan enkazda yaşıyoruz
     
    Samanyolu galaksisinin milyarlarca yıl önce çarpıştığı bir galaksinin izleri bugün hala etkisini sürdürüyor. Bilim adamları geçtiğimiz Kasım ayında Samanyolu etrafında dönen düşük yoğunluklu ancak görece büyük bir galaksi keşfettiklerini açıkladılar. Bu galaksiye Antlia 2 adı verildi.

    Rochester Teknoloji Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı, Samanyolu galaksisinin dışında yer alan hidrojen disklerdeki dalgalanmanın, milyarlarca yıl önce Antlia 2 ile Samanyolu galaksisinin çarpışmasına bağlı olduğuna dair delillere ulaştıklarını açıkladılar. Hidrojen disklerdeki dalgalanmalar onlarca yıldır çözülemeyen bir gizem olarak bilim dünyasındaki yerini koruyordu.
     
     
      
    Doçent Sukanya Chakrabarti başkanlığındaki araştırmacı ekip, Avrupa Uzay Ajansı Gaia uydusundan aldıkları verilerle Antlia 2 galaksisinin yörüngesini geriye dönük olarak hesaplamışlar. Yaptıkları simülasyon neticesinde yaklaşık 6 milyar yıl önce iki galaksinin çarpıştığını ve bu çarpışmanın Samanyolu galaksisindeki dalgalanmalara neden olduğunu görmüşler.

    Elde edilen bulgular, bir tezi de çürütmüş durumda. Mevcut dalgalanmaları açıklayan bir teori de Samanyolu galaksisiyle Sagittarius cüce galaksisinin çarpışmış olmasıydı. Simülasyonlar bunun mümkün olmadığını göstermiş.
     
     
    Chakrabarti ve ekibi, Antlia 2'nin başka bir gizemin çözülmesine yardımcı olabileceğine inanıyor: Karanlık Madde. Karanlık maddenin doğasının ne olduğunu tam olarak bilmediğimizi vurgulayan Chakrabarti, “Ancak, ne kadar karanlık madde olduğunu bildiğinize inanıyorsanız, o zaman tespit edilemeyen tek şey yarıçapa bağlı yoğunluk değişimidir.” diye vurguluyor.
     
    Yine Chakrabarti tarafından 2009 yılında karanlık madde açısından yoğun olduğu tespit edilen cüce galaksiyle Antlia 2’nin konumları örtüşüyor. Chakrabarti, “Antlia 2 tahmin ettiğimiz cüce galaksiyse, yörüngesinin ne olduğunu biliyoruz. Yaptığımız simülasyonla galaktik diske yaklaşması gerektiğini de biliyoruz. Bu durum da galaksinin yalnızca kütle profili üzerinde değil, aynı zamanda yoğunluk profili üzerinde de sıkı kısıtlamalar koyar. Bu da Antlia 2'yi karanlık maddenin doğasını öğrenmek için eşsiz bir laboratuvar olarak kullanabileceğiniz anlamına gelir” diyor.







    • En Beğenilen Yanıtlar

    Tüm Yanıtları Genişlet
    Manhunt Three kullanıcısına yanıt
    Manhunt Three demiş ki;
    Mesajı Yerinde Gör
    quote:

    Orijinalden alıntı: Manhunt Three

    Kulak memesini tam olarak bilmeyen bilim adamları neleri buluyor...
    tezat sekilde kucuk sistemlerim davranislarini cozmesi, tahmin etmesi buyuk sistemlerden cok daha zor. bir insanin kime asik olacagini asla tahmin edemezsiniz ama o insanin icinde yasadigi, ufak bir parcasi oldugu dunyanin 20 sene sonra hangi kordinatta, ne hizla hareket edip, hangi acisal momentuma sahip olacagini lise fizik bilgileriyle bile hesapliyabilirsiniz. bunun en uc noktasi quantum dunyasi. oyleki temel prensip olarak bir atomalti parcacigin hizini bilirseniz konumu bilemiyorsunuz, konumunu biliyorsaniz hizini bilmenin hic bir yolu olmuyor, tamamen belirsiz ve tahmin edilemez davranislarla dolu bir dunya. muhtemelen evrendeki butun belirsizliklerin ve karmasinin temelide burdan quantum dunyasindan geliyor. olcek buyudukce ufak parcalarin belirsizlikleri birbirlerini notralize ederek goksel objelerin milyarlarca yil sonra yada once nerede olduklarini tahmin edilebilir hale getiriyor.
  • Kulak memesini tam olarak bilmeyen bilim adamları neleri buluyor...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Manhunt Three

    Kulak memesini tam olarak bilmeyen bilim adamları neleri buluyor...
    tezat sekilde kucuk sistemlerim davranislarini cozmesi, tahmin etmesi buyuk sistemlerden cok daha zor. bir insanin kime asik olacagini asla tahmin edemezsiniz ama o insanin icinde yasadigi, ufak bir parcasi oldugu dunyanin 20 sene sonra hangi kordinatta, ne hizla hareket edip, hangi acisal momentuma sahip olacagini lise fizik bilgileriyle bile hesapliyabilirsiniz. bunun en uc noktasi quantum dunyasi. oyleki temel prensip olarak bir atomalti parcacigin hizini bilirseniz konumu bilemiyorsunuz, konumunu biliyorsaniz hizini bilmenin hic bir yolu olmuyor, tamamen belirsiz ve tahmin edilemez davranislarla dolu bir dunya. muhtemelen evrendeki butun belirsizliklerin ve karmasinin temelide burdan quantum dunyasindan geliyor. olcek buyudukce ufak parcalarin belirsizlikleri birbirlerini notralize ederek goksel objelerin milyarlarca yil sonra yada once nerede olduklarini tahmin edilebilir hale getiriyor.




  • Önceden olan yine olacaktır. Kemerlerinizi bağlayın.
  • Bilim insanları demek istediniz herhalde.
  • Asil ilginc olan Einstein’in gorelilik ilkesinin zaman genislemesi etkisine gore bu olay baska bir sistemde dun hatta belki saniyeler once gerceklesmis olabilir..
  • maymun çenesi ile insan kafatasını birleştiren insanlara bilim adamı ünvanını veren zihniyet bu galaksileri çarpıştırır bununla da kalmaz şapka bile giydirir. yani bilim insanı şu haberi yapsan ne olur yapmasan ne olur. telafuz edilemeyecek rakamlara sahip zaman değerlerine bağlı olarak, şu oldu sonra bu olacak demeleri yani aklıma ilk gelen bunlar büyücülüğe soyunmuş olmalılar, müneccimliği de güzel yapar bunlar. zannedersem, galaksilerin şekillerinden duydumuş oldukları rahatsızlık bir kesim çalışanı rahatsız etmiş diyeceğim amasıkılmış olmalılar. can sıkıntısına da samanyolunu oertada olmayan bir galaksi ile çarpıştırıyorlar. ya bunun simülasyonunu yapsan n eolacak ki bak en başta yazdımancak öyle bir şey olur.




  • Antlia 2 de tıpkı Büyük Macellan ve Küçük Macellan gibi Samanyolu uydusu zaten.

    Fakat yoğunluğu çok daha düşük. İçerisindeki karanlık madde miktarı daha fazla olabilir.


    Galaksilerin çarpışmasından geriye kalan enkazda yaşıyoruz

    Görsel de örnekleme sunmuş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Irishman -- 20 Haziran 2019; 1:33:41 >
  • Biz bir enkaz devraldık yani öyle mi?



    Dünyadaki her kötü gidişi buna bağlarız şimdi, küresel ısınma, açlık falan. ??
  • quote:

    Orijinalden alıntı: haQQo

    Önceden olan yine olacaktır. Kemerlerinizi bağlayın.
    4.5milyar yil sonra, andromeda ve samanyolu
  • şu film bitse de evimize gitsek artık :)
  • Belediye seçimlerini kazananların ilk söylediği şeydir:)
    "Enkaz devraldık"
  • Kendimizi tam tanıyamadık daha, önce insan sonra feza.
  • darkaura kullanıcısına yanıt
    Bir bilim adamı senin bu dediklerin tam tersini diyor yani kulak memesini bilmiyorsak uzayı ve dünyayı bilmemiz imkansızdır diyor. ki senin anlattığın o kadar şey, bir büyü kitabında yazan inanç ve büyüler... Ayrıca hem sen hemde o artı basanların hiç biri Tıp diye bir şey bilmiyor herhalde... Ben kulak memesi dedim sen aşk... Küçük bir çocuğa, bilim adamları seninle ilgili mi daha çok şey biliyor yoksa bilmem kaç ışık yılı mesafede evrende bir yerde bir şeyler mi biliyor diye sorsak, küçük çocuğun cevabı tabi ki de benimle ilgili olacaktır. İnsan ve dünya ile ilgili henüz çok şey bilinmezken gidip ışık yılı mesafelerde veya hemen yukarıdaki ay ve güneşte bile araştırma yapmanın hiç bir manası yok. Hem zaman hem para hem emek tamamen boşa gidiyor. Hiç bir amacı yok. Aslında var ama buraya yazamayız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Manhunt Three -- 20 Haziran 2019; 15:34:35 >
  • Son paragrafta mavi ekran verdim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Manhunt Three

    Bir bilim adamı senin bu dediklerin tam tersini diyor yani kulak memesini bilmiyorsak uzayı ve dünyayı bilmemiz imkansızdır diyor. ki senin anlattığın o kadar şey, bir büyü kitabında yazan inanç ve büyüler... Ayrıca hem sen hemde o artı basanların hiç biri Tıp diye bir şey bilmiyor herhalde... Ben kulak memesi dedim sen aşk... Küçük bir çocuğa, bilim adamları seninle ilgili mi daha çok şey biliyor yoksa bilmem kaç ışık yılı mesafede evrende bir yerde bir şeyler mi biliyor diye sorsak, küçük çocuğun cevabı tabi ki de benimle ilgili olacaktır. İnsan ve dünya ile ilgili henüz çok şey bilinmezken gidip ışık yılı mesafelerde veya hemen yukarıdaki ay ve güneşte bile araştırma yapmanın hiç bir manası yok. Hem zaman hem para hem emek tamamen boşa gidiyor. Hiç bir amacı yok. Aslında var ama buraya yazamayız.
    askda insan icinde olan bio kimyasal, hormonal bir hadise ki cogu kimysal olay gibi quantum dunyasiyla iliskisi cok buyuk. ayni sekilde kulak memeside oyle. insan vucudundada dedigim durum ayni, butun olarka bakarsan organlarin gorevini anlamak kolay, nispeten basit, hucreye indiginde isler biraz karmasik ama gene anlasilan yanlar var, daha kucuge hucre ici kimyasal reaksiyonlara, protein sentezine, dna kopyalanmasina geldginden isler cilginlasiyor, aklin almakda zorlandigi isler basliyor. yani dedigim gibi ufak sistemlerdeki belirsizlik cok daha fazla, anlamasi cok daha zor.

    buyugu anlama noktasina gelirsek gereksizlik konusunda cooook yaniliyorsun. eger gecmiste gokler incelenmemis olsa en basitinden bu yazilari yazdigin bilgisayar olmazdi, internet olmazdi, bugunki modern dunya hic olmazdi, ayni iliskiden teknoloji ilerlemedigi icin insan vucudu hakkinda hala ortacag bilgi seviyesindeydik, belki bir parmak ilerisinde. neden dersen bugunki muhendisligin temeli olan kalkulus matematigini icat edenler bunu gezegen ve yildiz hareketlerini anlamak icin yaptilar. tamamen yeni bir matematik ortaya cikardilar ve o matematik elektromanyetik teoriden tut hayatinda kullandigin butun modern cihazlarin kesfi ile temelden iliskili, olmazsa olmazi. modern cihazlar olmazsa mr, rontgen, tomografi ve benzerleride olmazdi, bugun insan hakkinda bildiklerimizide bilemezdik.

    yani isin ana fikri bilim bir butundur, her bilgi her arastirma degerlidir, tum bilim dallari birbirini besler, birbirinden beslenir. ben tipda ilerliyecem astoronomi, fizik size kalsin dersen en fazla kuba kadar yol alabilirsin. sana bugun anlamsiz bosa masraf gozuken isler, ornegin cern deki hadron carpistiricisi ilerki yillarda tum bilim dallarini destekliyecek, sayisiz bulusa kapi acacak calismalar olabilir, olacaktir. bugunun ileri ve zengin uluslari gecmislerinde hic bir bilgiye gereksiz demedikleri herseyi arastirip ogrendikleri icin bugun bu noktadalar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oly1786

    Son paragrafta mavi ekran verdim.
    Biraz yukarıda The Ace of Spades in mesajında bu konuyla ilgili güzel bilgi var.

    "Antlia 2 de tıpkı Büyük Macellan ve Küçük Macellan gibi Samanyolu uydusu zaten.


    Fakat yoğunluğu çok daha düşük. İçerisindeki karanlık madde miktarı daha fazla olabilir."

    Kısacası yoğunluğunun düşük olması karanlık madde bakımından zengin olduğunun bir göstergesi olabilir deniyor. Çünkü yörüngesi hızı rotası vs daha fazla kütle vs ye işaret edebiliyor. Yoğunluğu azsa geriye karanlık madde kalıyor.
  • Bu da demek oluyor ki Nibiru olayi gercekmis :) ...
  • Burası hiç de enkaza benzemiyor. Samanyolu,güneş ,dünya içindekiler ile beraber gayet güzel temiz ,harika ve muntazam yaratılmış.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: darkaura

    4.5milyar yil sonra, andromeda ve samanyolu



    Alıntıları Göster
    Uzayda cisimler arası mesafeler o kadar uzak ki, çarpışma olsa bile gezegenimize bir cisim isabet etme ihtimali düşük. Zaten, insanlık o zamana kadar uzaydan gelebilecek bir çok tehlikenin üstesinden gelebilecek teknolojiye ulaşacaktır. Çarpışmadan sonra dünyaya isabet etme ihtimali olan bir çok cisim bir şekilde imha edilecek veya yörüngesi değiştirilecektir. Fakat, gezegen boyutundaki cisimlerin üstesinden hiç bir zaman gelinemeyebilir. Lakin, uzayda mesefaler o kadar uzak ki, defalarca galaksiler çarpışması olsa bile, başka bir gezegenin gezegenimize çarpma olasılığı son derece düşük. Çarpışma sonrası bir çok patlama olacaktır ve yaşamı yok edebilecek kozmik ışınlar yayılacaktır. İnsanlık, atmosfer yapısıyla oynayarak, gök yüzüne bir takım kalkanlar kurarak, DNA'sında değişimler yaparak veya bir çok farklı buluşlar ile bu kozmik ışınlarında üstesinden gelecektir. Hesaplamalar doğruysa çarpışmaya o kadar çok vakit var ki, bu süre zarfında insanlık kendi gezegenini yok etmezse (Bence bu gezegeni tüketip başka gezegene göç edecek), dış tehtitlerin üstesinden gelecek seviyeye ulaşacaktır.




    • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki

Benzer içerikler

- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.
Hizmet kalitesi için çerezleri kullanabiliriz. DH’ye girerek kullanım izni vermiş sayılırsınız.
Anladım Veri Politikamız