Şimdi Ara

Voyager 2, resmen yıldızlararası uzaya ulaştı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
35
Cevap
0
Favori
1.828
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj

  • Amerikan uzay ajansı NASA, 1977 yılında uzaya fırlattığı Voyager 2 sondasının resmen yıldızlararası uzaya giriş yaptığını duyurdu. Bugün yapılan açıklamalarda uzay aracının heliosferin sınırı olarak kabul edilen heliopause'a 5 Kasım 2018 tarihinde ulaştığı ifade edildi. Böylece Voyager 2, yıldızlararası uzaya ulaşan ikinci insan yapımı araç olarak tarihe geçmiş oldu.



    Kozmik ışınlara teslim oldu




    NASA'lı bilim insanları, Voyager 2'nin bulunduğu ortamda son birkaç ay içerisinde önemli değişikliklerin gözlemlendiğini söylüyor. Ağuston ayından bu yana uzay aracına çarpan kozmik ışınlarda (dış uzaydan Güneş Sistemi'ne giren süperhızlı parçacıklar) ciddi bir artışın olduğu gözlemlenmiş. Bununla beraber güneş rüzgarlarının uzay aracı üzerindeki etkisinin ise yavaş yavaş azalmaya başladığı tespit edilmiş. NASA, 5 Kasım itibarıyla da artık ortamda herhangi bir güneş rüzgarı akımının kalmadığını söylüyor. Bunun ardından Voyager 2'nin heliosferi terk edip yıldızlararası uzaya ulaştığı kesinleşmiş.




    Voyager 2, 2007'den bu yana tam 11 yıldır heliosferin en dış katmanı olan heliosheath (gündurgun) bölgesinde seyahat ediyordu. Tüm Güneş Sistemi'ni kapsayan kabarcık benzeri bir bölge olan heliosfer, neredeyse tamamıyla güneş rüzgarlarından oluşuyor. Burada bir tür koruma kalkanı görevi gören güneş rüzgarları, yıldızlararası uzaydan gelen kozmik ışınlara karşı Güneş Sistemi'ni koruyor. NASA'nın ifadelerine göre heliosfer tam 37 milyar kilometre genişliğe sahip.



    Heliosferin en dış katmanı olan heliosheath, güneş rüzgarlarının artık yıldızlararası ışınlara yenik düşmeye başladığı ve hızını büyük anlamda yitirdiği bölge olarak biliniyor. Heliopause ise heliosheath'in teorik sınırı olarak kabul ediliyor. Yıldızlararası uzaya ulaşan ilk uzay aracı Voyager 1, 2004 yılında heliosheath'e ulaşmış ve 2013'te de heliopause sınırını geçmişti.



    "Daha önce kimsenin gitmediği, görmediği yerlerdeyiz"




    Voyager 2'nin yıldızlararası uzaya ulaşmasıyla ilgili konuşan NASA'lı bilim insanı John Richardson,"Bu görevde çalışmak benim bir kaşif gibi hissetmeme neden oluyor. Çünkü gördüğümüz her şey yeni, daha önce kimsenin gitmediği görmediği yerler." sözlerini kullandı.



    Voyager 2 projesinde görev yapan bir başka bilim insanı Ed Stone ise,"Heliopause'ın hemen ardındaki yıldızlararası uzayla ilgili bilmediğimiz hala çok fazla şey var. Voyager 2, Voyager 1'de bulunmayan bazı ekipmanlara sahip. Çok daha farklı bir konumdan ve farklı bir zamanda yıldızlararası uzaya giriş yaptığını da unutmamak gerek. Heyecan veriici aylar bizleri bekliyor." ifadelerine yer verdi.



    NASA'nın ifadelerine göre Voyager 2, 2025 yılına kadar Dünya'yla iletişim halinde kalacak. Sonrasında ise aracın yakıt yetersizliği nedeniyle sessizliğe gömülmesi ve yıldızlararası uzaydaki yolculuğuna yalnız başına devam etmesi bekleniyor. Güneş Sistemi'nin sınırlarını incelemek amacıyla fırlatılan Voyager 2; sırasıyla Jüpiter (1979), Satürn (1981), Uranüs (1986) ve Neptün'ü (1989) ziyaret etmiş ve bugün Güneş Sistemi ve gezegenleri hakkında bildiğimiz birçok şeyi ilk kez keşfetmişti.



    NASA'nın hazırladığı video:













  • Vay Be...

  • Muhteşem...

  • düşünsenize insan yapımı bir alet uzayın derinliklerinde sessiz biryerde ilerliyorz karanlık boşluk acaba 5 yıl sonra yada 500 yıl yada 5 bin yıl sonra bir gezegene veya bir gökcismine çarpacakmı yoksa uzayın derinkliklerinde binlerce yıl yolmu katedecek vay be

  • Vay anasını :O

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Hiç mi bir şey çarpmıyor buna bozulmuyor?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Vay be, teknolojiye ve üretime kim yatırım yaparsa o güçlü olur

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Binlerce yıl da yol gitse uzayda mesafeler anlamsız. Hiçbir yere varamayacak. Öylece silik bir nokta gibi kaybolup gidecek. Uzay bir yerlere varmak için gereksiz biçimde büyük. Bir sonu var ama bizim için sonsuz gibi. Işık hızında gidebilseydik belki bir yerlere varma şansımız olurdu.





    Bizimkisi bir takıntıdan ibaret. Bilim bir takıntıdır. Dünya dışında yaşamak bir yana asgari düzeyde hayatta kalması bile imkansız olan organik bir formun hezeyanıdır bilim. Tabi biraz da milletin vergilerinin iç edilmesidir. Bir gün NASA'ya birileri çıkıp ver biraz da biz yiyelim şey yani biraz da biz araştıralım diyecek.

  • hadde janem

  • fthkn F kullanıcısına yanıt
    Değişik bir bakış açısı ama bence bir bilim insanı yazmış gibi :) eğer değilse durum vahim.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Flat dünya boşverin gitsn

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • swat882 kullanıcısına yanıt
    Belki de çözüm organik olmayan bir forma dönüşmektedir...

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Bu arac ya da bunun benzerinde (nasanin gonderdigi) herhangi bir medeniyet ile karsilasirsa diye olabildigince evrensel bir dille yazılmış mesajlar var ozel bir maden uzerind plak seklinde. Altida da bildigimiz plak var icinde değişik ses kayıtları var.
    Barış ozcan videosunda anlatiyor bu arada.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • fthkn F kullanıcısına yanıt
    dediklerinize kısmi olarak katılsam da şöyle de bir şey var ki 1700 lü yıllarda avrupadan deniz yolu ile amerikaya ulaşmak yıllar sürüyordu fakat şimdi ise uçakla 10 saat. o yüzden hiçbir yere varamayacak demek hatalı olur. insanlık ve teknoloji sürekli gelişmekte bugün bize sonsuz zaman gibi gelen ışık yılı olarak tabir ettiğimiz zaman biçimi, bundan 400 yıl sonra belki saatlerle aşılabilecek. o günlere gelebilmek için de hep daha ötesini hayal edip onun için çalışmak ve öğrenmek demek. bu uzay araştırmaları bu kadar uzay keşif gemileri vesaire hep bunun için.

  • Çok boş beleş konuşuyorsunuz.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • fthkn F kullanıcısına yanıt
    bu soylediklerinin benzeri 500yil once magellan icinde soylenebilirdi, 300yil once james cook icinde. heleki ikisininde kesiflerini bitiremeden olduklerini dusunursek. gelgelelim insan her ne kadar olumlu organik bir yasam formu olsada arzulari meraki bunun cok daha otesine geciyor. bu arzularin tutkularin pesinden giden, herseyi merak edip arastiran toplumlar bugun dunyanin hakimi. once ispanya, portekiz, sonra hollanda ingiltere bugunde ayni yolda amerika ilerliyor. ote yandan insanin faniligine dem vurup yerinde oturan osmanli ve cin ne kadar buyuk medeniyetler imparatorluklar olurlarsa olsunlar modern cagin bu arastirma kesfetme tutkusuna hazirliksiz yakalandilar. osmanli ayak uyduramadi yok oldu, cin bir sekilde ayak uydurdu, su an oda tum gayretiyle bilimin her alanina, uzay calismalarina arastirmalara yatirim yapiyor.

  • AirSupport kullanıcısına yanıt
    Uzay çok engin bir yer ve çoğunlukla boşluktan oluşuyor. Hiçbir şeyden kastınız asteroit ve benzeri şeylerse, evet çarpması çok düşük bir ihtimal.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • İnsanlık için gerçekten çok güzel bir olay.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • erhan850 kullanıcısına yanıt
    Sen bu hezeyanlar yararlıdır vazgeçmeyelim diyorsun. Ben de aynısını diyorum. Ama insan kendine karşı dürüst olmalı. Ondan sonrası kolay.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • darkaura kullanıcısına yanıt
    Ohooo sen yine konuyu sömürmeye kavgaya gürültüye getirdin. Bu kanaldan bir yere varamazsın. Benim niye sömürgeci devletim yok herkesin var diye aglayacaksan uzatmayalım.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.