Şimdi Ara

Turgenyev'in 'Babalar ve Oğullar' Romanı Üzerine Kısa Bir Not (Alıntı Değildir)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
3.144
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Ivan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883)’in “Babalar ve Oğullar” Romanı Üzerine Kısa Bir Not:

    Uyarı: Önce romanı okuyun. Metin, romandan yoğun anlatılar içerir.

    Ivan Sergeyeviç Turgenyev'in Babalar ve Oğullar'ı, hem döneminde hem de günümüzde hala geçerliliğini sürdüren nesil çatışması olgusundan ziyade tam bir geçiş aşamasını çok güçlü bir biçimde vurgulayan önemli eserlerden birisidir (ve belki de en önemlisidir). Nitekim “Babalar ve Oğullar” için nesiller arası çatışmayı tüm yönleriyle ve derinlemesine irdeleyen ilk eser diyebiliriz.

    Klasik Rus edebiyatında her ne kadar yazarların, romanlarının ana karakterlerini kendi hayat görüşlerine göre yarattıkları bilinse de Turgenyev, oldukça hakçıl bir çatıştırma ile esasta Platon'un idealleri ve ruhun ölümsüzlüğünün yani inanç ve erdemlerin önüne, inanmayış ve erdem yoksunluğunu koymuştur. Eser bu yönüyle o denli çok boyutlu ele alınabilir ki romantizm ve nihilizm (hiçizm, hiçliğe inanış) çatışmasının da ötesinde değerlendirilebilir bir hal alır. Romantizmin "ben niye varım?" sorusunun karşısına nihilizmin "ben ne diye varım ki!" sor(g)usunu getiren eser, bu açıdan hayatı esasta felsefi bir düzlemde de ele almıştır. Bu anlamda eser, birçok felsefi hatta ideolojik akımla da bir hesaplaşma düzeyine çıkarılabilir. Bu bakış öylesine güçlüdür ki eser, söz konusu hesaplaşmaları günümüze adeta dünkü meseleymiş tadında yansıtabilmiştir.

    Babalar ve Oğullar, muhteşem bir edebi eserden çok ötedir. Evet Ivan Turgenyev, Yevgeniy Bazarov'dur. Hem de romanı yazdığında kırklı yaşlarında olmasına karşın... Turgenyev de tıpkı Bazarov'un kusursuz bir güzelliğe aşık olduğu gibi Batı'ya aşık olmuş, kusurlu bir nihilisttir (hiççi).

    “Ana karakter nihilist Yevgeniy Bazarov”un, bir bakıma öğrencisi de olan arkadaşı Arkadiy Kirsanov ise hocasına hayran olma neticesinde yalnızca “nihilist olma heveslisi” basit bir kişilik olmaktan öteye geçememiştir. Macera; soylu arkadaşının (Arkadiy'in) mezun olup baba evine dönmesi ve Bazarov'u da davet etmesi ile Arkadiy’in; kullarını serbest bırakmış, topraklarını köylüye (mahsulün yarısını almak şartıyla) hibe etmiş, iyi kalpli fakat beceriksiz bir adam olan babası Nikolay Petroviç Kirsanov'un çiftliğinde başlar. Bu iyi kalpli ve silik adamın karısı yıllar önce ölmüştür. Burada kendisi dışında bir de sofu kardeşi Pavel vardır. Çok gezmiş çok dolaşmış, gençliğinde çok canlar yakmış, emekli bir subay olan, soylu müsveddesi ve "Bazarov'un ters karakteri" Pavel Petroviç Kirsanov (Arkadiy’in amcası) sonunda kardeşinin yanına dönmüştür. Bu ellerinde kalan son toprak parçası üzerindeki küçük çiftlikte, birtakım “ücretli” uşaklar, kahya ve hizmetkarlarla birlikte, bir de Feniçka adında bir köylü kızıyla yaşayıp gitmektedirler. İşler, Nikolay Petroviç’in işten anlamazlığı sonucu sürekli kötüye gitmektedir ve adeta kokuşmaktadır.

    Bazarov, ters karakteri Pavel Petroviç’le girdiği keskin tartışmalarda onu daima alt etmekte, onu özellikle barındırdığı soylu nefreti nedeniyle, derin bir öfke ve küçümseyişle kendine açıkça hasım belletmektedir. Pavel Petroviç Kirsanov sonunda sevdiği kızı bile elinden alma cüretini gösteren bu delikanlıyla olan husumetini bir gurur meselesi haline getirmiş ve ölüm kalım savaşına dönüştürmüştür. Çetin bir düellonun sonunda istenmediğini iyice anlayan Bazarov, bir ara uğradığı baba evine artık kesin dönüş yapmış fakat tifodan ölmüş bir hastanın otopsisi sırasında, bulaşık bıçakla elini kesmiştir. Tek tedavi yöntemi iyi bakılmak ve dinlenmek olan, fakat yüzde doksan ölümle sonuçlandığını bildiği bu çaresi olmayan hastalığı kapması da Bazarov’a göre son derece önemsiz bir olaydır. Öyle ki bu korkunç hadiseyi babasına oldukça önemsiz bir şeymiş gibi, “tifolu bir hastanın otopsisi sırasında elimi kestim, sanırım hastalığı kaptım” cümlesiyle gayet sakin bir tavırla söylemiştir. Ve kendisi de bu amansız hastalıktan ölmüştür. Bu acıklı son, romanın trajediden çok gerçekçilik akımının öncüllerinden olmasının bir sonucudur.

    Romanda nihilizmin en üst noktasını temsil eden Bazarov karakteri, esasen yazarın da istediği gibi kusurlu bir güzelliktir. Her ne kadar dik başlı, dediğim dedik, kimseye eyvallahı olmayan, korkusuz ve tam da karakteristik bir nihilist gibi görünmesine karşın Bazarov, tam da öyle değildir: Şefkatli olmaması gerekmesine rağmen şefkatlidir. Aşık olmaması gerekmesine rağmen aşık olmuştur... İçinde hiç coşku olmaması gerekmesine rağmen hala coşkulu hatta utkuludur: Kimseye, hatta kendine bile belli etmemesine rağmen ölümden korkmasa da ölümü kendisine yakıştıramamaktadır. Ve en önemli kusuru aslında aşık olması değil, sonsuz öfkesidir.

    Bazarov, bu nefreti ya da amansız öfkeyi kaba kuvvetle değilse de sonsuz bir aşağılama, engin bilgi düzeyi ve iyi konuşma becerisi ile çevresinde kendisine direnen herkese karşı hesapsızca yansıtmaktadır. Tüm bu nefretinin bir yansıması sonucu hakarete uğradığını düşünen (ve evet bu bir hakaretti) Pavel Petroviç Kirsanov’la düello etmiş, şefkatli olmaması gerekmesine rağmen ve ikinci kez ateş etme hakkı bulunmasına rağmen bunu yapmamış, hatta hasmının yarasını sarmış, onla "hiç" istemese de empati bile kurmuştur. Ötesi, ona hak vermiştir. Çünkü o kusursuz görünen, son derece kusurlu ve aslında şefkatli bir nihilisttir. Okuyucunun bu ruhsuz görünümlü, soğuk yapılı, uzlaşmasız genci çok sevmesinin altında, Turgenyev’in edebi dehası ve inceden inceye işlediği kusursuz görünümlü kusurlu nihilist portresi yatmaktadır.

    Bazarov’un herkese karşı içinde duyduğu nefret, kendini amansız bir aşkın pençesine atmasına neden olacak kadar yoğundur. Öyle ki Bazarov özellikle soylulardan, kendini beğenmişlerden, sistemin öngördüğü şekilde yaşaması gerektiğine inananlardan (kendine göre bir düzen oturtmuşlardan), lüks ve rahatlık içinde yaşayanlardan; hülasa özellikle soylu, zengin romantiklerden, en önemlisi de tüm bunların gerekliliğini savunan soylu, zengin romantiklerden ölesiye nefret etmektedir. Ya da nefret etmesi gerekmektedir. Fakat tam da böylesi; soylu, esasta kendini beğenmiş fakat bunu belli etmemeye çalışan, düzenci, lüks ve rahatlık içinde tembel bir yaşayışta olan, zengin bir prensese, mutlak bir güzelliğe, Anna Sergeyevna Odintsova’ya gönlünü kaptırmıştır. Bazarov'un asıl kederi aşk mıdır yoksa bu aşkın tüm bu nefretini gereksiz ve geçersiz kılması mıdır? Yoksa her şey bir yalan mıdır?

    Turgenyev bir Dostoyevski değildir, bir Tolstoy da değildir. Onda Dostoyevski'nin çeşitliliğinden ve inatçılığından ya da Tolstoy'un doğaçlamacı (fakat başarılı) ve destansı anlatış tarzından eser yoktur. Bazıları bunu bir eksiklik, bazılarıysa duruluk ve üstünlük kabul etmektedir. Fakat tüm bunlara rağmen "Babalar ve Oğullar" Turgenyev’in en güçlü romanı olmakla birlikte, belki de klasik Rus edebiyatının en önemli ve şüphesiz dünya edebiyatının sayılı eserlerinden birisidir.

    Turgenyev, çağdaşlarıyla esasen kendisi bir münakaşaya girmemiş olmasına rağmen, elde ettiği erken şan ve şöhret nedeniyle çağdaşları tarafından çokça eleştirilmiş, alaya alınmış hatta düelloya davet edilmiştir. Turgenyev’in şan ve şöhretinin dönemin Dostoyevski, Tolstoy ve Gogol’larını gölgede bırakacak kadar fazla olmasının başlıca nedeni, Avrupalı büyük yazarlarla ve özellikle Flaubert’le olan sıkı ahbaplığıdır.

    Ayrıca Ivan Turgenyev, birçoklarına olduğu gibi klasik Türk edebiyatının toplumcu öncüllerinden Sabahattin Ali'ye de esin kaynağı olmuş, onun üretkenliğine üretkenlik katmış da bir yazardır. Sabahattin Ali’nin en güçlü romanı (kendisi uzun öykü der) "Kuyucaklı Yusuf"taki Yusuf karakteri de "Babalar ve Oğullar"daki Bazarov'un nihilist karakteristiğinin özünü barındırmaktadır. Ve hatta, her iki roman da -tamamen farklı ve özgün olay kurgularına ve sonlara sahip olsalar da- eleştiri oklarını aynı yöne doğrultmaktadırlar: Çürümüş sisteme ve servetin (ya da soyluluğun) her şeyi yok edici gücüne.

    Esrarlı bir cinayetle hayatını kaybeden Sabahattin Ali, yalnızca 41 yaşındayken geride çok güçlü romanlar, onlarca öykü, deneme, şiir, araştırma, eleştiri yazısı bırakmış, klasik Türk edebiyatının mihenk taşı niteliğinde bir siması olmuştur. Ve Ali muhtemelen, çok sevdiği ve koca öykülerini bir gecede okuduğu Turgenyev gibi dönemine damga vurmuş, düzene çomak sokmuş ve çok kişileri ürkütmüş eserler yaratmış fakat Turgenyev gibi yurtdışına gidemeden öldürülmüştür. 41 yaşında bu kadar fazla sayıda eserle aramızdan ayrılan Sabahattin Ali daha yaşasaydı kim bilir nice eserler ortaya koyacak, nice yollar açacaktı...

    Ezcümle “Babalar ve Oğullar” Ivan Sergeyeviç Turgenyev’in başyapıtı, mutlaka okunması gereken en güçlü eseridir. “Babalar ve Oğullar” gerek edebi dili, gerekse savunduğu öz bağlamında son derece etkili ve değerli bir klasik roman olarak dünya edebiyatındaki yerini almış en önemli eserlerden birisidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi MeE -- 31 Mart 2016; 23:53:13 >







  • Turgenyev e gelene kadar

    fyodor ve niko ve puşkin var

    turgenyev akıllı olsun sırasını beklesin
  • quote:

    Orijinalden alıntı: errorman_cem

    Turgenyev e gelene kadar

    fyodor ve niko ve puşkin var

    turgenyev akıllı olsun sırasını beklesin

    Ne alaka ya. Sırf mesaj kasmak için yazmayın şu bölüme.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tadı damağımda kalmıştı, böyle kısa ve etkileyici romanları çok seviyorum nedense tıpkı Yeraltından Notlar gibi. Düello sahnesi hâlâ aklımdadır...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • rus edebiyatı gerçekten bambaşka bir dünya barındırıyor bünyesinde. bu ve benzeri eserler (rus edebiyatına ait ve realizm akımı etkisinde yazılanlar) aynı zamanda sosyolojik nitelikler de taşıyor. paylaşım güzel benim de aklıma eserden kesitler getirdi.
  • Yorumlarınız için teşekkür ederim. Babalar ve Oğullar romanının en önemli yanı onun muhteşem, benzersiz veya edebi bir şaheser olması değil, romancılığın yalnızca didaktik, epik, romantik veya aşırı kurgusal olması gerekmediğini ilk vurgulayan eser olmasıdır bence. Dostoyevski, Gogol, Tolstoy, Puşkin gibi diğer devleri okuduktan sonra özellikle Turgenyev'i okuduğunuzda "o döneme göre" çok değişik (hatta yeniden yorumlamacı, edebi kilometre taşı) bir tarzı denediğini ve hem de bunu "o döneme göre" çok çarpıcı bir konuyla birleştirmiş olduğunu görüyoruz. Bunu bilerek okumak ayrı bir tat veriyor. Elbette Turgenyev'in eleştirilebilir bir çok yönü vardır. Örneğin karakterlerini (her ne kadar özgün ve güçlü olsalar da) Dostoyevski gibi okuyucuya her türlü ayrıntısına kadar açarak vermediği gibi, karakterlerinin ana karakter dışındaki özgürlük alanını çok kısıtlı tutar ve hatta ana karakterin ölmesi, çoğu zaman romanın aniden sona ermesine neden olur. Özellikle bu çok eleştirilmiştir. İkincisi, doğa betimlemeleri çok güçlü olsa da aşırı yalın ve yine detaya inmemektedir. Bunları, Turgenyev'in özgünlük kaygısıyla böyle yaptığını söyleyen eleştirmenler de var. Hatta bunları üstünlük addedenler bile var. Roman dediğin yalın, okunabilir ve hatta kısa olmalı, tıpkı Turgenyev'inkiler gibi demiş bir eleştirmen. Şu an aklıma gelmiyor kaynak, özür dilerim. Fakat Babalar ve Oğullar'dan sonra yine Turgenyev'in "Ham Toprak" romanını okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Babalar ve Oğullar Turgenyev'in her ne kadar en önemli romanı olsa da en iyi romanı olmadığı kanısındayım ben yine de. Ham Toprak'la mutlaka taçlandırın bence. Ve çok ama çok önemli bir konu, naçizane tavsiyemdir; özellikle kilometre taşı niteliğindeki romanları "kurgusal ve edebi anlamda en iyi romanlar arasına girmeseler bile" mutlaka önce okuyun arkadaşlar. Örneğin Ham Toprak daha iyi bir romandır fakat Babalar ve Oğullar kilometre taşıdır ve daha önemlidir ve daha önce okunmalıdır "bence". Yine bence, Rus edebiyatının gelmiş geçmiş ve benzeri henüz doğmamış en iyi yazarı ne Dostoyevski ne Tolstoy ne Gogol ne Puşkin ne de diğerleridir. Andrey Platonov'dur bence. Muhakkak tanışmalısınız. Sürç-ü lisan ettiysek affola.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.