Şimdi Ara

Ryzen Threadripper 3990X tek başına Crysis çalıştırdı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
67
Cevap
0
Favori
3.325
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj


  • AMD’nin performans odaklı bilgisayar segmentinde çıtayı daha da yukarı çıkardığı üçüncü nesil Ryzen ThreadRipper serisi ilginç işlere imza atıyor. Grafik birimi olmadan işlemcilerin oyun oynatabilmesi mümkün hale geldi.



    İlginç çalışma



    Bilindiği üzere bilgisayar sistemlerinde oyun oynayabilmek için bir grafik birimi şart. Onlarca çekirdekten oluşan grafik birimleri oyunları kolayca işleyebilirken çoklu yapının ısınmamasını da sağlıyor.



    Ayrıca Bkz.Corsair Scimitar RGB Elite oyuncu faresi duyuruldu



    Bununla birlikte LinusTechTips ekibi son kullanıcı tarafında en güçlü AMD işlemcisi olan Ryzen ThreadRipper 3990X ile ilginç bir işe imza atmış. 64 çekirdekli ve 128 izlek birimli bu canavar üzerinde Crysis oyunu başarılı bir şekilde çalıştırılmış.



    Ekibin yazılım modunda grafik birimini devre dışı bırakarak Crysis oyununu çalıştırdığını ifade ediyor. Videonun 9.30 kısmından itibaren düşük ayarlarda Crysis yapımının oynanışı görülebiliyor.



    Ekip grafik gücü gerektiren farklı işlemlerde de ThreadRipper 3990X işlemcisinin iş yaptığını ifade ediyor. Çekirdek sayısı giderek artan işlemcilerin yakın bir gelecekte düşük grafik gücü gereksinimlerini de karşıladığını görmek sürpriz olmaz.



     



     



     



     





     




  • Evet GPU düz mantıkla bakarsak CPU'ya nazaran çok daha yüksek işlem gücüne sahip. Ancak çok daha büyük handikapları da var.

    GPU yapısı itibari ile; az çeşitte ve formatı-boyutu eni konu belli veriyi paralel olarak çok kanaldan (stream/cuda) ve hızlı olarak (az ve genelde sabit çevrim sayısı) işlemek için tasarlanmıştır. Gücü niteliğinde değil niceliğindedir. (100 kg taşıyan 10 hamal yerine 25 kg taşıyan 100 hamal gibi)

    GPU'nun işleyebileceği komut, veri tipi ve sayısı sınırlı ve belirlidir. Basit ve tekrarlı işleri yapmak için tasarlanmıştır. Bu yüzden karmaşık kodları işlemek için son derece yetersizdir. GPU; benzer fonksiyonları paralel işlemede toplam olarak CPU'dan güçlü olsa da farklı veya tekil fonksiyonları işlemede (kodların büyük çoğunluğu) CPU'nun yanına bile yaklaşamaz. Bu da GPU için kodları belli alanlarla (parçalanabilir, basitleştirilebilir, tekrarlanabilir) sınırlı kalmaya zorlar. Genel kullanım için isteneni vermekten çok uzaktır.

    Yani hamallara biraz farklı ama basit yükleri de taşıtabiliriz, basit işleri de yaptırabiliriz ama komplex işler için zayıf ve anlamsız kalırlar. İyi bir aşçılık, ressamlık, öğretmenlik gibi büyük mantıksal ve işlevsel farklar içeren işlerde bekleneni vermez. Yaptıracağımız işi hamalın orjinal yeteneklerine ne kadar benzetebilirsek o kadar verim alabiliriz.

    Yapılacak işi de hamalın yeteneğine uydurmak gerektiğinden bu işi de yine CPU ile yapmak durumundayız. Bu yüzden işlemcilerin yaptığı gibi her fonksiyonu iyi işlemesini, her işi yapabilmesini bekleyemeyiz.

    Durum aslında Triathlon (koşu, yüzme, bisiklet) sporcusunun durumuna benzer. Yarışçı (GPU) kadar hızlı koşamaz, yüzücü (DSP) kadar iyi yüzemez, bisikletçi (xyz) kadar iyi olamaz. Ama bunların hepsini yapabilir ve sürecin tümü ele alındığında diğer üçünden her halukarda daha başarılı olur.
    Kusura bakmayınız ama 30+ yıldır ASM kodlayan biriyim ve bilgisayar alanında gerçekten yeteri kadar iyi bildiğimi düşündüğüm tek şey olan işlemci hakkındaki yorumunuza katılamayacağım. Tutarsız ve anlamsız bir yorum olarak görüyorum.

    RISC ve CISC mimarilerini yetenek olarak karşılaştırıp birini galip ilan etmek saçmadır. (Zaten bir anlamı da kalmadı zira artık iki türde de saf işlemci yok). Her iki mimarinin de birbirine göre üstün ve zayıf yanları vardır.

    Risc tasarımı daha basittir, daha az transistör kullanır, daha yüksek Mhz görebilir, daha iyi paralellik sağlar, fetch-decode çok daha basittir, kodlaması kolaydır vb. Ancak çok daha fazla register gerektirir, işlemler register üzerinde yapılabilir, bellek erişim metotları sınırlıdır, adresleme basit ancak kısıtlıdır, kodlar çok daha fazla bellek kullanır, EU işlem birimleri daha zayıftır, IPC/pipeline verimi daha düşüktür, kodlaması zahmetlidir (basit olsa da) daha fazla hamallık gerektirir, bir komutla daha az iş yapılabilir vb vb.

    Cisc tasarımı karmaşıktır, çok transistör kullanır, daha az Mhz görür, paralelliği daha azdır, fetch-decode kabustur, düzgün kodlaması zordur vb. Ancak az registerle de etkili kod yazılabilir, hem bellek hem registerde işlem yapılabilir, bellek erişim metotları fazla ve esnektir, adresleme olanakları geniş ve kullanışlıdır, kodlar daha az bellek harcar, EU işlem birimleri daha güçlüdür, IPC/pipeline verimi daha iyidir, kodlaması daha ustalık ister ama hamallığı daha azdır, bir komutla daha çok iş yapılabilir vb vb.

    Her iki tasarımın da kendie göre zayıf ve güçlü yanları olduğundan iyi yanlarını birleştirmek için çalışmalar yapılmış ve ortaya microcode mimarisi çıkmıştır. İsmini decode işlemi sırasında karmaşık CISC komutlarını basit RISC komutlarına çevirmede kullanılan microcode tablosundan alır. İşlemci dışarıya karşı (kodlama, komutlar, bellek erişimi vb) CISC gibi görünürken, decode sonrası çekirdekler RISC gibi çalışır.

    X86-64 mimarisinde bu yapının temelinde 1988yılında çıkan bir RISC modeli olan AMD AM29000 işlemcisi yatar. Yani AMD/Intel vb işlemcilerin gövdesi CISC tipidir. Ancak çekirdekleri AM29000K tabanlı RISC yapısındadır. (Intelin kendi çekirdek mimarisi yoktur).

    Microcode iyi yanları birleştirmiştir ama kötü yanları da yok değildir. Her iki mimariden de çok daha karmaşıktır, tasarlaması çok daha zordur, daha hızlı bellek ister, çok daha fazla transistör kullanır ve watt çeker, daha da düşük Mhz görür, daha pahalıdır vb.

    Sonuçta bir kanıya varacaksak şimdilik en iyi mimari microcode mimarisi diyebiliriz. Zira günümüzde saf CISC/RISC modeli hiçbir dişe dokunur işlemci yok. (ARM dahil)
    Yine yanılıyorsun. (bir noktada kısmen haklısın)

    Eğer bahsettiğin FM2 vb soket masaüstü APU işlemcilerse yanmaları söz konusu değil. TDP değeri 45-65-95 watt olan bu işlemcilerin yandığını iddia etmek, şimdi 300 wattları zorlayan intellerin plazma haline geldiğini söylemek gibi olur. Yani yanılıyorsun.

    İşlemciye gömülü gelmesinin nesi avantaj, APU olanlarda gömülü zaten. Onlar da işlemcinin çalışmasını etkilemiyor. Soğutma kastediyorsan çok daha güçlü masaüstü seviyesi R7-Radeon içeren APU tipleri tabii ki dandik HD-4000 içerenlerden daha çok ısınacaktır. Ya ne olacağıdı. Yani 1080ti ile 1050ti aynı mı watt çekecek, aynı mı ısınacaktı. Eğer sorun watt ise dediğin gibi ısınmayan R2-R3-R5-Radeon içeren APU tipleri de vardı ve halen 4000'den epey güçlüydüler.

    GPU işemcini performansını düşürmez. Ancak GPU güçlü ise fazla bant genişliği kullanır. Bellek yavaş ise işlemciyi de etkiler. Dahili 8C radeonlar R7-240 gücündedir ve 240 kart 29 GBs bantgenişliği kullanır. Ne yani aynı güçteki (bantgenişliği isteyen) 8C radeon + 4 core APU işlemciyi 25.6 GBs verebilen 1600 DDR3 ile mi besleyeceksin. Adam gibi kullanacaksan en az 2133 bellek lazım olur.

    Hd-4000 ise o kadar zayıf ve dandiktir ki belleği yoramaz bile. Üstelik buna rağmen 1600 belleklerde (intel daha üstünden faydalanamazdı o zamanlar) bile yine de CPU performansını etkilemektedirler. Daha az etkilemesi iyi olduğundan değil bilakis zayıf-dandik-kötü, kısaca çöp bir GPU birimi olduğundandır. Benzerini istersen dediğim gibi R1-R2-R3 tipi radeon da işlemciyi fazla etkilemiyordu.

    Hızlı ram istemesini sorun olarak görmen ise resmen traji komik ve gülünesi bir durum. Güçlü GPU olsun güçlü CPU olsun hızlı bellek ister, ne kadar hızlısını verirsen o kadar artar performansları. Senin hatalı mantığına bakarsak yeni nesil ekran kartları GDDR5-GDDR6-HB2-HBM2 falan filan istiyorlar, yeni işlemciler DDR4 istiyor, DDR5 bekleniyor. Vay hainler, vay terbiyesizler, vay hadbilmezler vay, DDR3-GDDR3 neyinize yetmiyor. Cık cık cık.

    Yazdıkların tam bir fiyasko. Yazık sana.

    Haklı olduğun küçük bir kısma gelelim. Aslında ürün-model bazında haksızsın da AMD mal, akılsız bir firma olduğundan seni yer yer haklı çıkarmayı başarıyor.

    Intel'in laptop/notebook ve subnotebook seri işlemcileri genelde M,U,Y,Atom (kodunu hatırlayamadım) vb serilerden oluşur seviyesine göre. AMD'nin bunların hepsinin karşısında sağlam ürünleri vardı. FX (masaüstü değil),M,C,E vb APU modelleri vardı. Kendi seviyelerindeki Intel rakiplerine göre CPU olarak eni konu denk veya bir-iki tık gerideydiler. Hatta CPU olarak önde olan modeller de vardır. GPU olarak ise zaten çok daha iyiydiler. Fiyat olarak ise aynı seviyedekilere göre CPU olarak da epey iyi, GPU olarak ise fersah fersah iyiydiler.

    Madem vardı da niye taşınabilir pazarda dibe vurdu dersen cevabı belli, çünkü AMD malhun bir firmadır.

    Mesela FX-7500-7500P-7600-7600P-7800P-8800-8800P-9800P vb gibi APU modelleri vardır. Bunlar 25-45 watt TDP segmentinde, yani Laptop/powernotebook sınıfındadır. CPU olarak o zamaki rakibi olan Intel M serisine denk (bazıları iyi bile), GPU olarak ise ezici olarak üstündüler. Senin sandığın gibi yanmaları söz konusu değil, zira 25-45 wattılar ve rakip inteller de öyleydi. Şimdi akıllı adam/firma mantıklı olarak bunları Intel M serisini karşışına koyar (AMD için FT3-FT4 soket), benzer waat, benzer CPU gücü, üstün GPU gücü, avantajlı fiyat ile rakibini yıkar geçer. Yani hayatın olağan akışında böyle olması gerekir.

    Ama AMD böyle yapmaz, illa mallık yapacak. Ne yapar, bu işlemcileri 10-15 watt TDP segmenti olan subnotebook sınıfı FP3-FP4 sokete uygun olarak çıkarır (15-25 watt orta notebook sınıfına bile değil). Yani Intel Y serisini karşısına. Yahu orada zaten AMD E serisi APU var ve rakiplerinin hakkından da geliyor. Ne gerek FP3-FP4 sokete FX APU çıkarmaya (Ryzenler hakkından gelirken AM4 için threadripper-epyc çıkarmak kadar akılsızca).

    Mesela HP böyle güçlü APU içeren bir ürün çıkardı. 35 watt TDP (2.7 GHz CPU, 1.1 GHz GPU) olan FX APU'yu 15 watta sığdırabilmek için kırpıp kuşa çevirdi. CPU hzı 1.1 Ghz, GPU hızı 0.6 Ghz seviyesine indirilip kolu kanadı kırıldı. Oldu sana E serisi ve Intel Y rakibi APU. Hiçbir halta da yaramadı.

    Buda da yetmedi, Intel M serisinin karşısı boş kalınca hatasını düzeltip FX-xxxx serisi APU'ları tekrar FT3-FT4 soket yapacağına yeni bir mallık yaptı. Intel M karşısına 65-95 watt TDP değerine sahip masaüstü FM2/FM2+ soket APU modellerini az kırparak M serisi olarak koymaya kalktı. Senin yanıyor dediğin (haklı olduğun) modeller işte bunlar. Tabii ki hiçbir halta yaramadılar yine.

    Evet bu bile yetmedi yine. Intel M serisinden zayıf U serisinin karşısına FX APU tiplerinin daha zayıfları olan FX-770 vb (FX-xxxx APU'lar FX ise bunlar Athlon) APU tiplerinin FT3-FT4 soket olarak koymak yerine masaüstü APU tiplerini bira daha kırparak MX serisi olarak koydu. Tabii ki yine bir işe yaramadılar. FX-770 vb ise yine FP3-FP4 sokete çıktı. Yani Atom karşısına, üstelik orada Atomun hakkından gelen C APU serisi gayet başarılı iken hemde. Bu seri 15-25 watt olduğundan 10 watt atom segmentine sığması için yine kırpılmak zorunda kaldı. Ver her zamanki gibi işe yaramadılar.

    AMD mallık yapmayıp Intel Atom ve Y serisini karşısında zaten başarılı olan C ve E serisi APU'lara dokunmasa, Intel U ve M serisinin karşısına da kırpık masaüstü APU saçmalığı yerine FX-xxx ve FX-xxxx modelleri FT3-FT4 soket olarak koysa zaten sorun yoktu. CPU olarak ancak 1-2 tık zayıftılar. Üstelik FX-xxxx olnlarda denk hatta iyi olanlar bile vardı. GPU olarak ise zaten Intel'in esamesi bile okunmazdı. Watt değerleri aşağı yukarı denkti 15-25 ve 25-45 watt TDP sınıflarında. İşlemci içi IHS olarak Intel gibi dandik macun değil lehim kullandıklarından, aynı watta bile daha az ısınıyorlardı. Fiyatları da ucuzdu.

    Yani yağ, yumurta, domates, biber vardı ve beklenen AMD'nin güzel bir menemen yapmasıydı. AMD ise mal olduğundan yumurtayı haşladı, biberi kızarttı, domatesi kavurdu ve güzelim malzeme zayii oldu, ortaya çıkan yemekler de kimsenin işine yaramadı.

    AMD geçmişten beri hep iyi düşünmüş-hayal etmiş, iyi tasarlamış, iyi yaratmıştır. Ancak piyasa analizi, model-alan isabeti, üretim, pazarlama alanında malın önde gidenidir. Bizim bakkal efendiye versen bu konuları zamanında daha iyi yapardı. Şimdi epey toparladı ve 4500U-4900U vb laptop APU tipleir doğru sokete geliyor ve daha çıkmadan ünlendiler.


    Gelelim sana.

    İşini yaşını bilemem ama ben programlamaya başladığımda senin daha portakalda vitamin bile olmadığın hususu epey yüksek ihtimal. 40 yıla yakındır bilgisayarla haşır neşirim, bu yazıyı yazarken bile onlarca kez wiki vb baktım yanlış hatırlamayayım, yazmayayım diye. Bilmiyorsan sallama, önce az araştır da öğren. En azından biraz da öğrensen destekli sallamayı becerebilirsin. Öyle hiçbir veriye dayanmadan o yanıyordu bu kaçıyordu demek boş laftır ve dolu adamdan boş laf çıkmaz.
    DirectX'den başka API olmadığını sanıyorsan sana laf anlatmanın anlamı yok. Anlayacak kapasiten bile var mı emin değilim.

    Crysis sadece Win Altında DirectX ile çalışmaz ey kişi. OpenGL ile de çalışır, PS3 (cell işlemcili, OpenGL varyantı API kullanır) ile de çalışır, Xbox 360 ile de çalışır.

    Ki OpenGL türevleri daha DX ortada yokken bile vardılar ve hızlandırıcı olmayan dandik SVGA kartlarda cPU tarafından işleniyorlardı.

    Crysis oyun motoru olan Cryengine Win-PSx,Xbox yanında Wii, Linux, MAc vb birçok sistemde de çalışır. Gerekirse DX kullanır, grekirse Open GL, gerekirse OGl varyantları sisteme göre.

    Senin iddiana göre sadece DX ve Win ile çalışması gerekir ki bu durumda komik bile sayılamazsın.

    Desteksiz sallamanın da bir sınırı var yahu. El insaf.
    Hem evet, hem hayır.

    Crypto Mining (yani BlockChain) teknolojisi sanıldığı kadar karmaşık değildir. Temel özelliği verinin zincir gibi birbirine bağlı (farklı formüller kullanılabilir) veri düğümlerinden (zincir baklaları gibi) oluşmasıdır. Hesaplamaya ilk zincirden başlamak zorunludur. Bir önceki bakla bitmeden sonraki bakla hesaplanamaz, zira önceki baklanın sonucu, sonraki baklanın hesaplama başlangıcıdır. Üstelik hesaplamada sadece önceki bakla değil, tüm önceki baklalar işleme katılır. Zorluğu birkaç faktörle sağlanır.

    İlki zincir uzadıkça sonraki baklanın hesap süresinin de uzamasıdır. Zira önceki baklaların hash değerleri (sayısal imza değerleri diyelim) de işlenen baklanın hesabına etki eder. Bir teki bile yanlış olsa bakla doğru olarak hesaplanamaz (kesin doğruluk/güvenlik sağlar). Ancak bu durum bakla hesap zorluğunun sürekli artmasına neden olur. Mesela 2.nci bakla sadece 1.nci baklanın değerini dikkate almak zorundadır. 3.ncü bakla ise 1 ve 2.nci baklanın değerlerini dikkate almak (tekrar hesaplamak) zorundadır ve artış böylece sürer ve gittikçe zorlaşır.

    İkincisi coinin alt birim yoğunluğudur. Örneğin en bilinen coin olan Bitcoin (BTC) 100.000.000 Satoshi alt birimine bölünebilir. Dolayısı ile 1 baklayı hesaplamak için en az 100.000.000 * formül adım sayısı kadar işlem yapmak gerekir. Bu birimlerin hesaplanmasında kullanılan kök anahtar uzunluğu değiştirilerek (boyu/hassasiyeti) zorluk derecesi de değiştirilebilir. Bu amaçla asal tamsayılar ve kayan noktalı sayılar kullanılır. Asal sayı tercihinin nedeni çarpanlara ayırma gibi yöntemlerle (OBEB-OKEK vb) indirgenememesidir. Daha büyük asal sayılar anahtar olarak kullanıldığında hesap zorluğu ve süresi artar. Kayan noktalı sayılar da asal sayıların frekans analizi vb yöntemlerle ile tahminini zorlaştırmak vb gibi amaçlar için kullanılır. Kullanılan asal anahtarlara yakınsayacak yollar tercih edilir. Küsürat hassasiyeti değiştirilerek işlem zorluk-süresi değiştirilebilir.

    Üçüncüsü ise kullanılan özet hash algoritmasıdır. Mesela bitcoin için SHA-256 özet fonksiyonu kullanılır. Bu çok bilinen SHA-1 hash metodunun geliştirilmiş halidir. 56 bit yerine 256 bit anahtar kullanır. Algoritma çok zor değildir, sadece toplama, and, or, xor, not ve shl-shr gibi çok basit aritmetik-lojik işlemlerden oluşur. Zorluğu baklanın zincirdeki sırasına göre artan şekilde, çok çok fazla işlemin yapılmasıdır. Yani ustalık değil hamallık gerektirir.

    EVET: Karmaşık denilmez ama ağır iş yükü gerektirir. Şöyle diyelim; 10*50 kg çimento torbası, 100*5 kg peynir tenekesi, 1000 * 5 gr baharat poşeti, 10.000 * 0.5 gr kum tanemiz olsun. Her seferde tek bir tanesini taşımak şartı ile hangisi daha uzun sürer, tabii ki kum. Oysa yapılan iş (taşınan yük) aynıdır. Mining de bunu gibidir. Az veya çok hesap yapmak zincirdeki baklayı değiştirmez. Yine aynı baklanın hash değerini buluruz, ancak yükün ağırlığına (hesabın hassasiyetine) göre taşıma sayımız (hesap adımı) artar-azalır ve zorluk ayarlanabilir. Karmaşıklık bundandır, çok çok fazla hesap adımı-tekrarı gerektirmesi.

    HAYIR: Yukarıda yazdığım gibi SHA-256 algoritması çok basit aritmetik işlerin sıra ile ve belli tekrar sayısına göre yapılmasından ibarettir. Teknik olarak hiç zorluğu yoktur, en çömez programcı bile kodlayabilir. (diğer algoritmalar da pek farklı değildir) Hesaplamalar karmaşık değildir toplama ve lojik işlemlerden oluşur sadece. Karmaşıklığı sağlayan anahtarın uzunluğu, zincirin gittikçe uzayan adım sayısı ve hassasiyet (hesap tekrarı) hususlarıdır.

    Bunu GPU-CPU karşılaştırması için sorduğunu varsayarak ekleyeyim. Hesaplamada kullanılan aritmetik-lojik işlemler son derece basit olduğundan GPU-CPU fark etmez her ikisi de rahatça altından kalkar. Öyle ki fi tarihinden kalma 8 bit bir işlemci bile kullansan yine SHA-256 hesaplayabiliriz mesela. Aralarındaki fark bu hesaplamaları yapabilecek ünite sayısındaki farktır.

    Mesela benim FX-8320 işlemcide 8 FPU, 32 INT unitesi varken, HD-7950 kartımda 38+32 CU/TMU ve 1792 Shader ünitesi var. Karttaki üniteler işlemcidekine göre çok daha zayıf ancak sayısı çok daha fazla. Bu yüzden daha iyi sonuç veriyor. Bir önceki yazımdaki hamal örneği gibi.
    Yine yanlış yargı.

    GPU da CPU da işini yaparken temel fonksiyon olarak tamsayı ve kayan noktalı sayı aritmetiği kullanır. Veri uzunlukları farklı olabilir. Örneğin GPU genelde 32-64 bit FP (kayan nokta) hesabı yapar. Yeni modeller 16 bit FP de yapabiliyor. CPU ise 32-64-80-128-256 bit FP hesabı yapabilir. Oyunlarda genelde 32 bit FP kullanıldığından ikisi de işi yapabilir.

    Tamsayı olarak da GPU 16-32 bit INT işlerken CPU 8-16-32-64 (+128) bit işleyebilir. Yine oyunlarda yaygın olarak 32 bit kullanıldığından aynı durum söz konusudur ve ikisi de iş yapar.

    Farkı oluşturan INT-FP işleyen ünitelerin sayısında ve hızındadır. CPU olanlar frekans olarak daha hızlıdır ama sayı olarak çok daha azdır.

    Örneğin aynı yılda aldığım FX-8320 işlemcide toplam INT+FPU olarak 16+8=24 ünite vardır. Oysa HD-7950 kartımda CU+ROP+TMU+Shader olarak 28+32+112+1792=1964 ünite vardır. Özetle FX-8320 işlemci HD-7950 kadar grafik üretemez.

    HD-4000 içinde ise 16 CU, 2 ROP, 16 TMU, 128 Shader olmak üzere 162 ünite vardır. Threadripper içinde ise 64 çekirdekte 256 tamsayı ve 128 FP (FADD-FMUL tipi olan) ünitesi olarak 384 ünite vardır.

    Threadripper INT-FP hesaplayacak 2.37 kat üniteye ve çok daha yüksek frakansa sahiptir. Ancak grafikte bu kadar fark yapamaz, zira hem bellek etkinliği düşük (hem GPU hem CPU için kullanılacak, ayrıca texture desteği yok GPU gibi) hem de akış-vektör işlemleri (texturenin blok işlenmesi) yapamaz, her pixeli tekil hesaplamak zorunda. Bu nedenla büyük ünite ve hız farkına rağmen ancak geçebilir. Belki de geçemeyebilir.

    EK= Ayrıca hızlandırıcı grafik birimi mantığı çıkmadan önce zaten grafik de işlemci ile üretiliyordu. Grafik birimi işlemcinin grafik belleğine çizdiği/yazdığı veriyi sadece monitöre yollamaktan sorumluydu. CPU ile grafik yapılamasa idi CGA-HERC-EGA-VGA-MCGA-8514-SVGA kartların kullanıldığı zamanlarda hiç grafik (oyun-çizim vb) yapılamaz, her şey text mode olurdu. Sen bilmesen de CPU ile de grafik yapılır, oyun oynanır.

    Mesela XP ile güvenli modda boot ettiğinde veya normal modda grafik biriminin sürücüsü yoksa standart süper vga (SVGA) olarak çalışır. Bu yapılamasa XP ile text modda (DOS gibi) çalışmak zorunda kalır, solitaire bile oynayamazdık. Grafik kartının (hızlandırıcının) en önemli farkı çok daha fazla sayıda ünite içermesi sayesinde daha hızlı çalışmasıdır.

    Gülünecek durum göremedim ben. Attığın taşa da (sana) gülsem mi bilemedim. Değmez gibi.
  • Aslında tersi olsa, yani GPU üzerinden işletim sistemi çalıştırıp pc deki diğer işleri yapabilsek çok daha iyi olur. Gelişmiş GPU ların işlem gücü CPU lardan çok daha yüksek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi homebird -- 17 Şubat 2020; 19:32:17 >
  • Threadripper

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Ryzen Threadripper 3990X tek başına Crysis çalıştırdı
  • Bundan 15 sene önce GPU birimlerinin CPU gereksinimini ortadan kaldıracağı ile ilgili düşünceler yaygındı. Ama sanırım yakın bir gelecekte APU mimarileri, oyunlar için ekran kartlarına ihtiyaç duymadan tek bir yapı içinde her şeye yetecekler.

  • homebird kullanıcısına yanıt
    Basit ve parçalanabilen işler için dediğiniz doğru mesela makine öğrenimi ve daha bir çok alanda gpu kullanılmaya bayadan beri başlandı çünkü basit ama çok fazla işlem yapılıyor ancak karmaşık olan bir işlemi gpu da yapmanız pek pratik değil ve özellikle çok fazla parçaya bölemiyorsanız, gpunun işlem gücünün yüksek olmasının en büyük nedeni budur ama herşey parçalanıp basitleştirilmediği sürece asla cpu yerine geçemez.

  • Yok crysis.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Orjinal islemci mi?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • sony cell işlemci aklıma geldi onunda yüksek işlemci gücündenden dolayı yapabileceği söylenmişti. hemde bu kadar çekirdek olmadan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kuruwa -- 17 Şubat 2020; 21:18:56 >
  • İntel fanları ölü taklidi yapmayınız lütfen değerli yorumlarınızı bekliyoruz. :)

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Owww intel'e ağır darbeler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ` quaD.

    Orjinal islemci mi?
    Yok crysis.
  • homebird kullanıcısına yanıt
    Çalışma yapıları tamamen farklı.

  • homebird kullanıcısına yanıt
    Sanırım çalışma mantıkları farklı olduğundan 2 farklı birim olarak çalışıyorlar. Cpu ların işlem işlemesi ile gpu ların ki farklı olduğundan herkes kendi işine :)
    AMD daha apu ile gpu cross fire şekilde çalıştıramıyorken bile bu seçenek imkansız değil ama uzak gelecekte gözüküyor.

  • CPU lar çok farklı senaryolarda çalışabilecek şekilde çalışıyorlar. Atıyorum müzik dinlerken matematiksel işlemler yapıp bir taraftanda video render yapabilirsiniz. Ancak GPU lar böyle değil tek yönlü işlem yapmak üzere tasarlanıyorlar. Ancak Nvidia Cuda dan bu yana destekleyen uygulamalarda Grafik ünitesinin hesaplama gücünden de yararlanabiliyoruz.

  • homebird kullanıcısına yanıt
    risc mimarili bir islemcinin cisc mimarili bir islemciye gore yeteneklerinin kisitli oldugunu bilsen keske..

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Evet GPU düz mantıkla bakarsak CPU'ya nazaran çok daha yüksek işlem gücüne sahip. Ancak çok daha büyük handikapları da var.

    GPU yapısı itibari ile; az çeşitte ve formatı-boyutu eni konu belli veriyi paralel olarak çok kanaldan (stream/cuda) ve hızlı olarak (az ve genelde sabit çevrim sayısı) işlemek için tasarlanmıştır. Gücü niteliğinde değil niceliğindedir. (100 kg taşıyan 10 hamal yerine 25 kg taşıyan 100 hamal gibi)

    GPU'nun işleyebileceği komut, veri tipi ve sayısı sınırlı ve belirlidir. Basit ve tekrarlı işleri yapmak için tasarlanmıştır. Bu yüzden karmaşık kodları işlemek için son derece yetersizdir. GPU; benzer fonksiyonları paralel işlemede toplam olarak CPU'dan güçlü olsa da farklı veya tekil fonksiyonları işlemede (kodların büyük çoğunluğu) CPU'nun yanına bile yaklaşamaz. Bu da GPU için kodları belli alanlarla (parçalanabilir, basitleştirilebilir, tekrarlanabilir) sınırlı kalmaya zorlar. Genel kullanım için isteneni vermekten çok uzaktır.

    Yani hamallara biraz farklı ama basit yükleri de taşıtabiliriz, basit işleri de yaptırabiliriz ama komplex işler için zayıf ve anlamsız kalırlar. İyi bir aşçılık, ressamlık, öğretmenlik gibi büyük mantıksal ve işlevsel farklar içeren işlerde bekleneni vermez. Yaptıracağımız işi hamalın orjinal yeteneklerine ne kadar benzetebilirsek o kadar verim alabiliriz.

    Yapılacak işi de hamalın yeteneğine uydurmak gerektiğinden bu işi de yine CPU ile yapmak durumundayız. Bu yüzden işlemcilerin yaptığı gibi her fonksiyonu iyi işlemesini, her işi yapabilmesini bekleyemeyiz.

    Durum aslında Triathlon (koşu, yüzme, bisiklet) sporcusunun durumuna benzer. Yarışçı (GPU) kadar hızlı koşamaz, yüzücü (DSP) kadar iyi yüzemez, bisikletçi (xyz) kadar iyi olamaz. Ama bunların hepsini yapabilir ve sürecin tümü ele alındığında diğer üçünden her halukarda daha başarılı olur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi melikulupinar -- 17 Şubat 2020; 23:59:55 >
  • Eğlencelişk yorumları izle şimdi :D
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eAkman

    risc mimarili bir islemcinin cisc mimarili bir islemciye gore yeteneklerinin kisitli oldugunu bilsen keske..
    Kusura bakmayınız ama 30+ yıldır ASM kodlayan biriyim ve bilgisayar alanında gerçekten yeteri kadar iyi bildiğimi düşündüğüm tek şey olan işlemci hakkındaki yorumunuza katılamayacağım. Tutarsız ve anlamsız bir yorum olarak görüyorum.

    RISC ve CISC mimarilerini yetenek olarak karşılaştırıp birini galip ilan etmek saçmadır. (Zaten bir anlamı da kalmadı zira artık iki türde de saf işlemci yok). Her iki mimarinin de birbirine göre üstün ve zayıf yanları vardır.

    Risc tasarımı daha basittir, daha az transistör kullanır, daha yüksek Mhz görebilir, daha iyi paralellik sağlar, fetch-decode çok daha basittir, kodlaması kolaydır vb. Ancak çok daha fazla register gerektirir, işlemler register üzerinde yapılabilir, bellek erişim metotları sınırlıdır, adresleme basit ancak kısıtlıdır, kodlar çok daha fazla bellek kullanır, EU işlem birimleri daha zayıftır, IPC/pipeline verimi daha düşüktür, kodlaması zahmetlidir (basit olsa da) daha fazla hamallık gerektirir, bir komutla daha az iş yapılabilir vb vb.

    Cisc tasarımı karmaşıktır, çok transistör kullanır, daha az Mhz görür, paralelliği daha azdır, fetch-decode kabustur, düzgün kodlaması zordur vb. Ancak az registerle de etkili kod yazılabilir, hem bellek hem registerde işlem yapılabilir, bellek erişim metotları fazla ve esnektir, adresleme olanakları geniş ve kullanışlıdır, kodlar daha az bellek harcar, EU işlem birimleri daha güçlüdür, IPC/pipeline verimi daha iyidir, kodlaması daha ustalık ister ama hamallığı daha azdır, bir komutla daha çok iş yapılabilir vb vb.

    Her iki tasarımın da kendie göre zayıf ve güçlü yanları olduğundan iyi yanlarını birleştirmek için çalışmalar yapılmış ve ortaya microcode mimarisi çıkmıştır. İsmini decode işlemi sırasında karmaşık CISC komutlarını basit RISC komutlarına çevirmede kullanılan microcode tablosundan alır. İşlemci dışarıya karşı (kodlama, komutlar, bellek erişimi vb) CISC gibi görünürken, decode sonrası çekirdekler RISC gibi çalışır.

    X86-64 mimarisinde bu yapının temelinde 1988yılında çıkan bir RISC modeli olan AMD AM29000 işlemcisi yatar. Yani AMD/Intel vb işlemcilerin gövdesi CISC tipidir. Ancak çekirdekleri AM29000K tabanlı RISC yapısındadır. (Intelin kendi çekirdek mimarisi yoktur).

    Microcode iyi yanları birleştirmiştir ama kötü yanları da yok değildir. Her iki mimariden de çok daha karmaşıktır, tasarlaması çok daha zordur, daha hızlı bellek ister, çok daha fazla transistör kullanır ve watt çeker, daha da düşük Mhz görür, daha pahalıdır vb.

    Sonuçta bir kanıya varacaksak şimdilik en iyi mimari microcode mimarisi diyebiliriz. Zira günümüzde saf CISC/RISC modeli hiçbir dişe dokunur işlemci yok. (ARM dahil)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi melikulupinar -- 18 Şubat 2020; 1:59:55 >
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.