25 yaşına gireceğim yakında. Bunca yıldır hiç sevilmedim. Çok sevdim yine de sevilmedim.
Akranlarımdan kötü niyetli olanlar dahi kaçıncı sevgililerine kaçıncı "skorlarına" dönüyorlar. Çoğu zaman birilerinin günahını alıyorlar yine de onlar kazanıyorlar.
Herkes sevdi sevildi sevişti yaşadı yaşattı gençliğini.
Bakıyorum geriye bir tane kız elimi tutmamış, seni seviyorum dememiş, doya doya sarılamamışım, öpememişim.
Ağır geliyor artık. Hem de çok ağır geliyor gözlerim doluyor. Ben sevilmeyecek bir insan da değildim niye böyle oldu tarzında düşünceler, yaradana isyan...
"Temiz" kaldım bunca yıl boyunca kimsenin ahını almadım bakınca tek bunun vicdani rahatlığı var gerisi belki de benden de kaynaklanmayan derin acı verici bir pişmanlık.
Ne bileyim işte kısacık bir ilişkide elimle göz yaşlarını sildiğim aşık olduğum kız tarafından aldatıldım. Bir daha kimseyi de sevemedim. Zaten beni seven de hiç olmamış olmadı. Olmayacak gibi de geliyor.
Bazen böyle dank ediyor insana ben bunu haketmedim diye
B
BeautifulSwitzerland Teknik Yardım altına konu açtı.
24 yaşına geldim. 1 kere aşık oldum. 2 tane flörtüm oldu. İkisi de olmadı. Birisi aşık olduğum kızdı.
Çok gelen, ilgisini belli eden kız da oldu ama istediğim gibi değillerdi.
Ben egoistlik yapmak istemiyorum ama yazacağım durumu anlayın diye. 179 boyum var. Yıllardır fitness yapıyorum vücudum çok yerinde yıllardır. EE müh bitirdim. Üniversite de gördük yani... Giyimime de önem verdim özellikle üniversite yıllarında. Saçsa saç yeri geldi uzun kullandım yıllarca yeri geldi kısa modelli.
Yok yok yok. Olmuyor sevip sevilmeden geçti en güzel yıllarım, çok üzülüyorum ya yaşıtım insanlar kızı erkeği. İnsanların duygularını hiçe sayıp sırf eğlencesine 5. İlişkiye dönüyorlar, yapmadıkları kalmadı. Ben de daha sevdiğimin elini tutup gezemedim.
Çürüdük gittik bomboş bir hayat. Bıktım. Cinsellik filan da değil bu mesele tam olarak. Şöyle yüzüne baktığında "iyi ki benimle bu kız" diyebildiğim biri tarafından sevip sevilmek çok başka bir şey...
Yazmak istedim çok yoruldum artık
B
BeautifulSwitzerland Türk Telekom altına konu açtı.
Taahhüdüm bitmeye yaklaştığı için 16.05.2020 saat 17.53 de Türk Telekom müşteri hizmetlerini aradım. Taahhüdümün bitmeye yaklaştığını teklifleri öğrenmek istediğimi söyledim. Bana Eşsiz 4GB tarifesinde %20 indirim göründüğünü telsiz kullanım ücreti ile birlikte 35 liraya yararlanabileceğim söylendi. Kabul ettim. İşlemleri yaparken arkadaş sizin taahhüdünüz bitmemiş bitmesine 6 gün var o yüzden ben size %20 indirimi tanımlayayım ama taahhüd veremiyorum onu ayın 23'ünde arayarak verin 35 liradan kullanırsınız dedi. Peki dedim %20 indirim için onayımı aldı.
23.05.2020 saat 10.46 da taahhüd vermek için aradım. Taahhüdünüz 22.05.2020'de bitmiş. %20 indirim ile Eşsiz 4GB tarifesini aylık 35 liradan 12 ay olarak işleme alıyorum onaylıyor musunuz denildi. Onaylıyorum dedim. Ondan sonra ise zaten eski tarifemin Eşsiz 4GB olduğunu bu yüzden sistemin tarife yenilemesine izin vermediğini söyledi. Demin taahhüdünüz 22'sinde bitmiş diyen müşteri temsilcisi zaten taahhüdünüz yenilenmiş aylık 56 liradan kullanabilirsiniz diye geçiştirmeye çalıştı.
Ben 16'sında taahhüd onaylamadım. Bana söylenen şey ile başıma gelen şey çok farklı. Ya zaten VERMEDİĞİM taahhüdü bozun ya da Eşsiz 4GB tarifesini 35 liradan hattıma tanımlayın. Sorunum kısa süre içinde çözülmezse THH'ye başvuracağım. Konuşma kayıtları ortada açın dinleyin.
Sorun fotoğraftaki gibi tahminim %20 lik bir fark var tuşlar arasında bütün tuşlar sağdaki hariç normal.
Ankara'da garanti servisinin olmadığını, İstanbul'a piyanoyu yollamam gerektiğini söylediler. Şu sorun için koca aleti Allah'a emanet yollamak istemiyorum. Size danışmak istedim
Bu dizilerden filmlerden bazılarını izledikten sonra büyük boşluğa düşüyorum. İzlediğim dizide yaşınılan ülkenin doğası, mimarisi ve ilişkiler bahsedilen konuları duyduktan sonra kendi hayatıma dönünce adeta şoka uğruyorum.
Benim ülkemin mimarisi, yaşadığım şehrin doğası, benim ilişkilerim. Her gün maruz kaldığımız bu ülkenin dertleri, bir giriyorum konularda damat, siyasi partiler, çaresizlikler, yozgat'taki dede, bilmem nerdeki karantinadan kaçan adam, polise tükeren amcalar, darbeler, yolsuzluklar...
Bir tokat gibi çarpıyor insana yaşadığı yer ve kendi hayatı.
Biliyorum sonuçta bunlar birer dizi,film. Kurgu sonuçta fakat işte kurgu olmayan bir çok gerçeklik de var oyuncuların yaşamları vs.
Bu ülkelerden birine gitmek,orada yaşamayı artık ciddi bir şekilde düşünmeye başladım.
Oraya gidince dizilerdeki gibi vs yaşamayacağımı biliyorum fakat buradan çok daha iyi olmayacak mı diye de düşünüyorum.
Ne hissettiğim umarım size de geçmiştir...
DH Mobil uygulaması ile devam edin.
Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin.