Öğretmenlerin yattığı yerden maaş almasına tamam'da canlı derse ek para almaları büyük haksızlık!!! (19. sayfa)

He la he, sensin tamam...

Sallıyorsun.

Kimseye yalan borcum yok...Evet bu şekilde yatanlar var .

Öğretmen değilim. Kıraathanedeki dayı da değilim.

Öğrencilere ne hakaret edeceğim? Öğrenci milleti içerisinde herkese mükemmel diyebilir misin? Sen neyi savunuyorsun bu sinir, asabiyet neden hayırdır?

Üçüncüsü benim çocuğumun kreşi değil. Ben bir şeyler anlatmaya çalışıyorum sen gelmiş burada nefret kusuyorsun.

"Senin gibi topluma faydası arabanın bagajındaki stepneden daha az olan insanların çoçuğunun kreşi bizi alakadar etmez."

Bu cümle nedir? Senin bana karşı rahatça konuşma hakkını kim veriyor? Sen kin, nefret kusacaksın ama benim konuşmam hakaret olacak ha? Ne değişik insanlar var hayret ediyorum. Merak etme topluma faydam senden kat kat fazladır. Bunu ispatlama yada seninle kıyaslama mücadelesine girmem bile.

"Sen salgınla savaşan hemşirenin, doktorun çocuklarının çektiği dertleri biliyor musun? Onların çocuğuna kim bakıyor?"

Konu başlığı bu değil. Bu olsaydı ona göre konuşurduk. Her şeyi birbirine karıştırarak, çorba ederek bu zihniyete düştünüz zaten.

"Hemşirenin bir günde çalıştığı kadar haftada mesai yapmıyorsun işin gücün zırlamak, milletin evlatlarına hakaret etmek."

Ben bir hemşire kadar mesai yapıyorum hiç endişe etme. Milletin evladı diyerek hedef saptırma. Biz de okuduk yıllarca. Nerede nasıl tipler mevcut ve günümüz gençleri genel olarak nasıl bir yapıda gayet ortada. Beni hedef almaya, hedef göstermeye çalışıyorsun. Git kendi bahçende oyna bana bulaşma. Bunlar benim fikirlerim.

Sen de fikirlerini beyan et çekil kenara.

Bana "idiği ile idüğü" arasındaki farkı açıkça bahsetmeden böyle aşağılamaya kalkışman çok komik.

Bahsedemezsin çünkü dediğin şekli ile sözlükte var. Ancak toplumda yaygın olarak benim dediğim şekilde de kullanılmaktadır. Forumdaki herkesin yazdıklarını böyle inceler misin yoksa yazdıklarım zoruna gidip bunu dahi saldırı aracı olarak mı kullanıyorsun?

Komiksin.

seçkinci mi ? ahahah olm adamlar 4200 maaş alıyor farkında mısın ? 4200 ile seçkinci olunuyorsa bence sen çalıştığın işi sorgula . 4200 ne la ? sucu ada günlük 120 lira +30 da bahşiş alıyor . çoluk çocuk musunuz ev geçindirmiyor musunuz siz ? babanızın cebinize koyduğu 100 lira çok mu geliyor size ?

Tipik Türk insanı işte.Ekonomi bozulunca gözü başkalarının maaşına kayar.Bugün öğretmen yarın doktor ondan sonraki günpolis maaşlarını konuşurlar.Türkiye^de gelir adaletsizliği var ama bu adaletsizliği herkesin maaşını azaltarak mı çözmeliyiz?Sorunlar böyle mi çözülecek?Öğretmenin maaşının azaltılmasının kime ne faydası olacak?

Kıdem tazminatı kaldırılıyor bu konu hakkında konuşuyor musunuz?Ücretsiz izin,kısa çalışma ödeneği,asgari ücret hakkında konuşuyor musunuz?Konuşacağınız konular bunlardır.Başkasının hakkını elinden alınması için uğraşacağınıza kendi haklarınızı almak için uğraşın.Bu konularla uğraşın ki yanınıza farklı gruplar da gelebilsin.Aksi taktirde toplumun her kesimi ayrışır ve çalışanlar yavaş yavaş tüm haklarını yitirirler.

Girmediğin dersin ücretini almak etik mi ?

2 yıldır yatıyorsunuz ve bu ülkenin çocuklarına en ufak faydanız yok . Birde üzerine paramız yetmiyor diye ağlıyor sonra milletten saygı mı bekliyorsunuz .

İnsanlar öğretmenlere karşı böyle düşüncelere sahipse bunun en büyük Nedeni Maddi çıkarlarını ön plana çıkarmaktan başka bir işe yaramayan öğretmenlerdir .

öğretmene tek bir açıdan kızarım.

o da her öğrencisine eşit mesafede duramıyorsa ve sevgisini de her öğrencisine eşit gösteremiyorsa.

ha aklıma geldi. bir de bir başkasından edindiği bilgi, fikir veya düşünceyi kendisiyle paylaşanı, bir başkasına yetiştirerek adeta şikayet edeni. eğri otursun ve doğru düşünsün.

gerçekleri söylemiş olmak, yalan mı?

iyi öğretmen var, kötü öğretmen var. maaş konusunu tartışmak doğru değil. eğitim sistemi ile birlikte öğretmenleri tartışabiliriz. ha şu da her yere de öğretmen gitmiyor ki. o zaman gidene de saygı göstermek lazım. öğrnmenin sınırı yok. öğretmenler de öğrenci gibi sayılabilir. zamanla pişer. pişmeyeni de pişirirsin (yakarsın yani, görevden alırsın  ) olur biter.

Ucuz propaganda bunlar asgari ücret memur maaşının en az yarısı. çalışan vergi mükelleflerinin fazlası da özel sektör bunlar da asgari ücretli olunca kalan azınlık seçkin oluyor. bu her iki kelama maaş ajitasyonu yapan azgın azınlık.

memur maaşı ile asgari ücret eşitlenmeli.

öğretmen sıfatına sahip olan vatandaşına devlet Mart'tan itibaren tam 9 aydan beri tabandan ücretle maaşını ödüyor.

yetmiyor, bırak ek dersi, normal ders vermezken tabandan aldığı ücret üzerine bir de ek ders ücretini veriyor.

Marttan Beri eline tebeşir, marker almamış, ders kitabı açmamış, kendi çocuğu hariç hiç bir öğrencisine ''Çocuğum' diye seslenmemiş öğretmen yattığı yerden maaşını takır takır alıyor.

Mart'tan beri canla başla çalışan, virüsle mücadele eden, virüs kapan, hayatını kaybeden, uyumadan çalışan, istifa etme, izin hakları elinden alınan, o hastaneden bu hastaneye koşan, bakanlık personeli tarafından 'hadi hocam biraz hızlı başka hastalar da var diye mobbing uygulanan, hastanelerde magandaların saldırılarında karşı korumayan sağlıkçıların alın terlerinin karşılığını öderken binbir Ali Cengiz oyunları ile taban ücret, ekstra mesai kavramlarını değiştirerek ödüyor.

ve burada halen daha öğretmenlerin maaş alma durumunu savunanlar var ya

eğer bir gün sizde bu virüse yakalanıp bir doktora ihtiyaç duyarsanız

o zaman tekrar düşünün öğretmenlerin şu anki çalışma durumları ile aldıkları maaş helal mi?

Şu an ülkede seferberlik ilan edilip, sağlık çalışanlarının (baş hekiminden, profesürüne, doçentinten, asistanına, temizlikçesinden, hizmetlesine, hemşiresinden diş doktoruna kadar HERKES) maaşlarının taban ücretinin en az 2-3 katı maaş ödememiz ve öderkende Ananın Ak sütü gibi Helaldir dememiz gerekir.

yattığı yerden maaş alan öğretmenin maaşını savunmak olmamalı durum

böyle diyon da millet kızı oldu mu .............(anladın sen onu) memur arıyor . onu ne yapacağız ? annesi kızına memur damat arar,memur bulamadı mı kızar .oğlu gelir burada başlık açar .

şimdi bir kere devlet özel ayrımını bir yapalım.

bununla birlikte Devlet, Telekomu özelleştirdiği ve üzerinde söz hükmü olmadığı için bu dönemde internet eğitim için kullanıldığı için parasız yapamadığını hatırlatalım. hatırlatalım ki birçok devlet okulu öğrencisinin evinde internet olmadığını anımsayalım. İnternet olsa bile bir çok öğretmende yada öğrencide lap top yok, MEB öğrenciye ve öğretmene lap top vermediği gibi, MEB'in bağlı olduğu Devlet, laptop, tablet gibi ürünlere ek gümrük vergisi getirdiğini tamda pandemi döneminde bu uygulamayı hayata geçirdiğinide not edelim.

senin benim internet faturamdan alınan paralarla Kenan İmrizalioğluyla köylerde, tepelerde reklam çekip, her yerde hizmet veriyoruz derken, aslında halen daha internet çekmediği köylerin ve o köylerdeki çocukların bu soğukta bu karda kışta internet erişimine ulaşmak için dağlara tepelere, soğuktan hastalık, vahşi hayvan saldırısı, yarın bir gün belki çığ tehlikesiyle karşı karşıya kalma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılma durumlarını göz önünde bulunduralım.

işte online eğitim için en önemli unsur olan bilgisayar ve internet erişimi ile ilgili MEB ve Özelleştirilen Telekom'un durumu bu iken

Meb Canlı sınıf uygulamasını devlet için gönüllüye bıraktı. Çünkü zorunlu olsa, her öğrenciye ve öğretmene bilgisayar, öğrenci ve öğretmen olan her haneye ücretsiz internet vermek zorundalar.

Canlı sınıf imkanı olanlar canlı sınıf yapsın, olmayanlar bizim çocukluk zamanımızdaki TRT 4 - Açık öğretim derslerini, şimdi süslü bir isimle EBA olarak takip etsin diye çıkıverdiler işin içinden.

şimdi sana soruyorum, gönüllü olarak canlı sınıf uygulaması yapmayan yapamayan öğretmen,

EBA projesinde kamera önü kamere arkası projenin herhangi bir yerinde bulunmayan öğretmen

Rehberlik, Müzik, Beden Eğitimi gibi sadece sınıf ortamında fiziksel eğitimle aktarılan branşlaarın öğretmenleri.

idareci statüsündeki müdür ve müdür yardımcıları

ne yapıyorda maaş almayı hak ediyor? bu birinci sorum

Canlı ders Normal dersten daha zor diyorsun da, birinci soruma gelene kadar, devlette canlı derslerin yapılış ve katılış oranı belli zaten hani katılmayan bir çok öğretmen var.

Allah aşkına ölümcül bir virüsle, çevrende 1 sınıf dolusu hasta olan insanla ilgilenmek,

kamera başında ders vermekten ne kadar zor olabilir?