Şimdi Ara

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusü (59. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6.222
Cevap
62
Favori
456.498
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Konunun Etiketleri
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 5758596061
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar ben de bu okulu bırakan sayısız insandan birisiyim. Bu okula gitmek hayatımın en kötü tercihi olduğu gibi bu okulu bırakmak da hayatımın en güzel kararı oldu. Şimdi bu okulda okuyan veya gereksiz okul milliyetçiliği yapıp, şahsi algılayanlar çıkabilir, yapabileceğim bir şey yok. Bu okula 2004 veya 2005 yıllarında başlayan öğrencilerden belki yarıya yakını bu okulu bıraktı. Sonrasında ne oldu bilemeyeceğim. Benim gittiğim sene eğitim bursluydu, bizden sonraki gelenlere yurtları da burslu yaptılar, sonrasında bilgisayar falan da verdiler galiba ama çare etmedi. Tüm bunlara rağmen kontenjanları dolduramadıklarını duydum, şimdiyse neredeyse girdiğim her internet sayfasında reklamlarını görüyorum; herkesi burslu alacağız gibi bir reklamları var. İşin özü, tüm bunlar bu okulun çöktüğüne işarettir. Kalitesi kesinlikle Ankara ODTÜ'yle yarışamaz, ODTÜ'den genelde sürgün yiyen öğretim görevlileri veya daha çok para kazanmak isteyenler ve KKTC'den ve dünyanın çeşitli yerlerinden yine pek de kaliteli olmayan hocalar derslere girerler. Arada iyi hocalar da vardır elbette ama kesinlikle vasat bir büyükşehir üniversitesine yetişemez. Aynı şekilde okulun olduğu dağ başı ve KKTC'de öğrenci olmak faktörleri de eklenince fellik fellik kaçmanızı tavsiye edeceğim bir okul. Alacağınız diploma da ODTÜ değil ODTÜ KKK diplomasıdır. Buradan Ankara'ya geçerim gibi hayalleriniz varsa, ODTÜ, yatay geçişle zaten çok az kişi alır bunlarda da en az geçeceği bölümün %90'ının üzerinde bir puan almanızı şart koşar. Geçiş ihtimali binde birden bile düşüktür. Okuldaki fiziksel yetersizlikler ne hale gelmiştir bilemeyeceğim. Benden bu kadar. Gerisi size kalmış.

    Yabancı dilde eğitimin sömürgelere yakışır iğrençliğine ve yanlışlığına girmeyeceğim bile. Ama konuyla ilgili bir yazı paylaşabilirim sizlerle:

    Yabancı Dilde Eğitim Yanılgısı

    Son yıllarda eğitim dilinin nasıl olması gerektiği her türlü okul düzeyinde sıkça tartışılan konulardan biri olmaya başladı. Bu konudaki düşüncelerimi gerek okuldaki izlenimlerimden gerekse çevremizdeki insanların bu konuya ait düşüncelerinden faydalanarak EMO-Genç 3.Öğrenci kurultayı kapsamında ifade etmek istiyorum. Son yıllarda Türkiye’de yabancı ülkelerde pek de benimsenmeyen bir eğitim düzeni ortaya çıkmıştır. Bu da eğitimimizi kendi ulusal dilimizle değil de yabancı bir dille yapmak şeklindedir.



    Bilim her geçen gün takip edilmesi zor bir şekilde ilerlemekte ve bilimsel gelişmeler sadece fiziksel hayatı değil, aynı zamanda kültürel hayatı da etkilemektedir. Bu etkileme hem yeni kültürel biçim ve değerlerle yol açmak şeklinde hem de var olan kültürel değerleri değişime uğratmak ve bazen de yok etmek şeklinde kendini göstermektedir. Bu kültür değişiminin belki en önemli parçası dil ve dildeki değişimdir. Dolayısıyla bilimin süratle gelişmekte olduğu günümüzde kültürel, ekonomik ve jeopolitik değerlerin himayesinde, kendisine kaynaklık eden dili de beraberinde getirmektedir. Günümüzde ise bu dilin İngilizce olduğu söylenmektedir.



    Bu amaçla İngilizce öğretimi anaokulundan üniversiteye kadar eğitim sürecinin bütün aşamalarına sokulmuştur. Öyle ki yabancı dilin sadece yabancı dilin öğretilmesini amaçlayan derslerde çeşitli yöntemlerle verilmesi gerekirken, her türlü eğitim aşamasında sayısı gitgide artan okullarda dersler Türkçe yerine İngilizce olarak verilmeye başlanmıştır. Fakat bu uygulamanın en basit aksaklığı eğitim kadrolarının İngilizce eğitim için yetersiz oluşu, bunların birçoğunda eğitimin melez bir dille yapılmasıdır. Üniversiteler de dâhil olmak üzere, birçok okulda İngilizce eğitim, öğrencinin öğrenmesi gereken temel kavramları öğrenmemesine yol açmakta, dolayısıyla İngilizce bilen ama konusuna hâkim olmayan öğrenciler yetiştirilmektedir. Ülkemizin en iyi üniversiteleri ya tamamen, ya da kısmen İngilizce eğitim verdiklerinden dolayı da ülkemizde Türkçe’den ziyade Türkçe’ye hâkim olan bir eğitim dili oluşmuştur. Öyle ki akademik hayatta da İngilizce barajı konulduğundan bilim yapmak isteyen eğitimciler en verimli yıllarını İngilizce sınavlarını atlatabilmek için yoğun bir şekilde İngilizce çalışarak geçirmekte, kendi konularına yeteri kadar zaman ayıramamaktadır. Böylesine bir yöntem dünyanın hiçbir yerinde olmayıp, bilimsel olarak ilerlememizde bize vakit kaybettirmektedir. Bilimsel yayınları izlemek amaçlanıyorsa bu, tüm yabancı dilde olan kaynakları Türkçe’ye çevrilerek yapılabilir ve her türlü kesimden insanın kullanımına sunulmuş olur.



    Bu durum Türkçe’nin başına ilk defa gelmemektedir; Türkçe daha önce Arapça ve Farsça’nın, sonraları Rusça, Almanca ve Fransızca’nın da etkisinde kalmışlardır. Türkçe bu kültürlerin etkisinde kalmış fakat kendi gelişmesini de sürdürmüştür. Ancak, Türkçe’nin zamanımızda karşı karşıya kaldığı durum geçmiştekilerden farklılık göstermektedir. Telefon, uydu, radyo ve televizyon yayınları, gazete ve dergiler, cep telefonu, internet gibi yaygın haberleşme teknolojileri nedeniyle İngilizce’nin Türkçe üzerindeki etkileri çok yoğun bir biçimde oluşmakta ve geçmişle karşılaştırıldığında bu durum geniş halk kitlelerini etkilemektedir. Buna göre bölgesel ekonomik ve jeopolitik gruplaşmaların getirdiği politik baskılar da eklenince, İngilizce’nin Türkçe üzerindeki etkilerinin kalıcı olma ihtimali artmaktadır. Bunun yanı sıra kendi dilini eğitim her alanında kullanabilen Çin gibi ülkelerin gelişmesi ortadadır. Hindistan bile sömürgelikten kurtulduktan sonra Hintçe’ye dönme çabasında iken bizim eğitim dilindeki bu yöntemi devam ettirmemiz nedendir bilinmez. Aşağıda kaynağı ile verilen tabloda İngilizce eğitim yapan ülkeler verilmiştir. Görüldüğü gibi eğitimini tam anlamıyla İngilizce yapan bağımsız bir ülke yoktur.



    Üniversitelerinden En Az Birinde Yalnız İngilizce Eğitim Yapılan Ülkeler:





    Kaynak: The Word of Learning 1998, 48th Ed., Europa Publications, London’dan aktaran: Ümit Şenesen, “Başka Ülkelerde İngiliz Dilinde Öğretim”. Bütün Dünya 2000, sayı: 2001/04, Nisan 2001, Başkent Üniversitesi, Ankara, s. 30-33.



    İngilizce’nin öğrenilmesine ve hatta imkânımız varsa başka yabancı dillerinin öğrenilmesine kesinlikle karşı değilim. Aksine kesinlikle öğrenilmelidir.Ama günümüzde böyle bir anlayışla yetinilmemiş eğitimimiz İngiliz’ce olmuştur. Öyle ki çocuğunu anaokuluna başlatacak veli burada “İngilizce eğitimi veriyor musunuz?” diye sorabiliyor ya da bazı insanların özgeçmişlerinin en önemli yerinde iş sahası ne olursa olsun kendi iş sahasındaki tecrübeden önce “İngilizce bilir” ifadesini okuyabiliyorsunuz. Dolayısıyla yabancı dil öğrenmek başkadır; yabancı dilde eğitim başkadır. Bu ayrımın kesin bir şekilde yapılması gerekir. Kendi ders kapsamında ülkenin ihtiyaçlarına göre belirlenmiş sayıda öğrenciye çeşitli yabancı dillerin eğitiminin yapılması kuşkusuz faydalıdır. Ancak bunun yanında kendi ulusal dilimizi de her insan yeterince öğrenmelidir. yabancı dil öğrenmenin nedeninin “Türkçe’nin yetersiz olması” olmadığını iyice kavramalıyız.



    Oysa yabancı dillerin anaokulundan üniversite sonuna kadar öğretildiği ülkemizde insanlar kendi alanında gayet iyi derecelerle okuyup sonuçta yabancı dil sınavlarında tümüyle başarısız olabiliyorlarsa okullarda verilen yabancı dil eğitimi de amacına ulaşmıyor demektir. Verilen eğitim sadece birkaç kelimenin ezberletilmesi ve Türkçe’ye dolayısıyla da kendi ulusal benliğine uzak birey yetiştirilmesidir. Uzmanlaşmaya ve akademik alanda ilerlemeyi amaçlayan olası mesleki yabancı diller de diğer bütün ülkelerde olduğu gibi bazı kurslar aracılığıyla da verilebilir. Böylelikle kendi örgün eğitimizde Türkçe’ye ve kendi alanımıza daha çok zaman ayırmış oluruz.



    Her zaman düşüncelerini ve inkılâplarını rehber edindiğimiz ve daima da edeceğimiz önderimiz Atatürk de Türk kimliğini Türkçe ile tanımlamıştır. Onun için de Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki temel amacı Türkçe’yi, dolayısıyla Türk kültür ve kimliğini yabancı boyunduruklardan korumak, bunun için de eğitimi her düzeyde Türkçe ile yapmak, halkın yabancı dille eğitime özenmesini önleyecek tedbirler almak olmuştur. Ayrıca Atatürk bu konuda şunları söylemiştir:



    “Batı dillerinden hiçbirinden aşağı olmamak üzere, onlardaki kavramları anlatacak keskinliği, açıklığı olan Türk bilim dili terimleri tespit edilecektir.” (Atatürk bugün askerlikte olsun, matematikte olsun kullandığımız birçok terimleri Türkçe’nin derinliklerinden çıkarıp halkın kullanımına sunmuştur. Bu zamana kadar birçok alanda ilerleme kaydedilmiş, her yeni bilimsel kavram tam Türkçe’siyle ifâde edilebilir konuma gelinmişken her nedense şu anda da eğitimizi yabancı dilde yapabilme isteğindeyiz! )



    Daha 1924’te: “Millî eğitimin ne demek olduğunu bilmekte hiçbir tereddüt kalmamalıdır. Bir de millî eğitim esas olduktan sonra onun lisanını, usulünü, vasıtalarını da millî yapmak gerekliliği münakaşa edilemez.” 1938’de, vefatından az önce: “Türlü bilimlere ait Türkçe terimler tespit edilmiş, bu suretle dilimiz yabancı dillerin tesirinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır. Bu yıl okullarımızda tedrisatın Türkçe terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olmasını kültür hayatımız için mühim bir hâdise olarak kaydetmek isterim.” Son olarak da Türk bilimci ve eğitimcisine şu vasiyeti: “Bakınız arkadaşlar, ben belki çok yaşamam. Fakat siz, ölene dek Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçe’nin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız. Çünkü Türkiye, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.”



    Sonuç olarak Türkçe’nin ve onunla birlikte Türk insanının duygularının, düşüncelerinin ve kendi kültürüne dayalı yaratıcı gücünün de yok olma ihtimali dikkate alınmamaktadır. O kadar ki, kendi dilinde konuşup yazamayanların, emrine girdikleri dilde, bilimsel düşüncenin özünde var olan farklı düşünebilmek ve var olanı sorgulamaktan yoksun kalacaklarını dahî görememekteyiz. Bu durum, bütün bir toplumun güncel becerilerinin ve düşüncelerinin kısıtlanması anlamına gelmektedir. Gerek kendi toplumları için, gerekse evrensel medeniyet için kendi kültürel değerlerinden kaynaklanan özgün çözüm ve önerilerde bulunamayan toplumlar yok olmaya mahkumdurlar. Bugüne kadar ürettiği evrensel değerler göz önüne alındığında, Türk milletinin bu sonu hak etmediği ortadır.



    Bazı dilbilimcilerin Türkçe’nin önümüzdeki yıllarda yok olabileceğini düşünmesi insana önce şaşkınlık sonra derin bir üzüntü veriyor. En az bin yıl önce yok olmuş dillerin olağanüstü çabalarla diriltildiği, tarihte hiç yer almamış kavimlerin dillerinin teşvik edildiği bir devirde Türkçe’nin bu denli ikinci plana atılmasını bizim günahımız olarak görmek gerektir. Bilim ve teknolojiyi yanımıza alarak bu durumu bir an önce düzeltmezsek, bilim ve teknolojinin hüküm sürdüğü bu çağda, ülkenin kalkınması ve ilerlemesi adına yaptığımız tüm uygulamalarda söz sahibi olamayacak ve bunları da kendi halkımıza kazandırmamış olacağız.

    Çözüm olarak Türkçe ve yabancı dil öğretimi çok ciddi bir biçimde kuvvetlendirilmelidir. Ama bununla birlikte bütün okullarda eğitim istinasız Türkçe olmalıdır. Türkçe okul kitapları çoğaltılmalıdır.



    Üniversiteler için gerekli Türkçe ders kitapları ve kaynakların yazılması için TÜBA, YÖK ve TÜBİTAK desteğinde teşvikler sağlanmalıdır. Ne yazık ki ülkemizde üniversite öğrencileri için Türkçe ders kitapları ve yardımcı kitaplar yok denecek kadar azdır. Bilim ve teknolojideki en son gelişmelerin aktarılacağı Türkçe kaynak yazmak isteyen ve akademik olarak ilerlemek isteyen öğretim üyeleri maddi ve manevî olarak desteklenmelidir. Üniversiteler başta olmak üzere bilim ve teknolojik araştırmalara devlet tarafından daha büyük kaynaklar ayrılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, Türkçe’yi korumanın en güzel yolu bilim ve teknolojiyi üretmekten geçer.



    Kaynakça

    · Bye-Bye Türkçe,Oktay Sinanoğlu

    · Dr. Ömer Karabulut (Eğitimciler Derneği Başkanı)

    · Prof. Dr. Atilla Aydınlı

    · Temmuz 2001, Yeni Avrasya, Ahmet Kılınç

    · Harun Demirkaya, Türkbilim

    EMO-GENÇ / Oğuzhan AYIK / İzmir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mthan -- 1 Ağustos 2011; 19:54:54 >




  • hayatının en iyi kararından sonra şimdi ne yapıyorsun ?
  • tam tercih yapacaktım şimdi son kez bir foruma bakayım dedim mthanın yorumunu gördüm :S cidden merak ettim hayatının en güzel kararını verdin peki şimdi neler yapıyorsun ? :)
  • Okul ilk öğrenci aldığı zamanlarda okuyan öğrenciler 2005-2006 dönemine kadar eğitimlerini Ankara Kampusu'nde sürdürdüler. Bu zamana kadar her şey oldukça iyiydi, "Ankara'da eğitim görüyoruz hehe yaşasın" havaları mevcuttu.

    Daha sonra Ankara'dan KKTC'ye geçen öğrenciler büyük bir şok yaşadı çünkü okul inşaat halindeydi, yol bile yoktu. Bu zamanlarda "aaaaa çok fenaaaa yolu bile yooook" nidalarıyla KKTC'den öğrenciler kaçtı. Bu öğrenciler kaçtıktan sonra okulun inşaatı hızla devam etti ve şu an o zamanki halleriyle herhangi bir alakası yok.

    Daha sonraki yıllar -artık herşey oturmaya başladığında, okul şantiye halinden çıkmaya başladığında- öğrenciler yine kaçmaya devam etti. Çünkü, bu sefer de ODTÜ'nün tanıtıma ihtiyaç duymaması sonucu tanıtımlar oldukça az yapıldı, puanlar resmen çakıldı. Bu zaman çerçevesinde gelen öğrenciler "ahaha Kıbrıs ODTÜ'de okurum, parayı basar, diplomamı alırım" havalarındaydılar, hazırlıkta hepsi teker teker tokatlarını yediler, kimileri dayandı, mücadele etti ve okulu okumaya devam etti, kimileri 2 senede hazırlığı bitiremeyip okuldan atıldı, dışarıdan sınav vermeye çalıştı, beceremedi, okul ile ilişkileri kesildi ya da Türkçe eğitim veren okullara yerleşme kararı aldılar ve gördükleri her yerde de okula dibine kadar sövdüler ve bundan bıkmadılar.

    Bu sene okul resmen tanıtım atağına geçti ve yine o zamanlardan kalma "öğrenciler" bunu çekemeyip adeta karşı savaş başlatmış durumdalar. Bu "kişiler" bana sorarsanız hayatlarında pek bir şey yapamazlar çünkü mağdur edebiyatından başka bir şey bilmezler.

    Öğretim diline gelince de kimse kimseyi "sen git ingilizce oku!" diye zorlamıyor, Türkçe eğitim ile yapan oldukça fazla okul var, bazıları da oldukça iyi.

    Okul hiç bir zaman öğrencilerine diz üstü bilgisayar dağıtmadı, hiç bir zaman bütün programları %100 burslu eğitimde olmadı, herhangi bir dayanak olmadan kafadan atmaları bence kesmeniz gerekli, ne türde insan olduğunuzu gözler önüne serip de kendinizi aşağılamanıza hiç gerek yok.

    Buraya gelen okumaya gelir, eğlenmeye değil ki biz bunu her zaman her yerde belirtiyoruz. Eğlenmeye gelenler de bu ve bundan önceki sayfalarda bulunan (yazdıkları silinmiş olabilir, bilmiyorum) "okulu terk eden gururlu insanlar" olurlar.

    Herkes aklını başına devşirsin, saçma sapan propagandaları da başka yerlerde yapın. Hazıra konma fikrini de artık bırakın. İnsanlar Ankara ODTÜ'ye gitmek için belki 4 sene belki 12 sene deli gibi paralar dökerek kasıyor, ODTÜ diğer idealist ama çok da fazla çalışmamış, ya da bazı nedenlerle çalışamamış insanlara gerçek ODTÜ'lü olma imkanı sunuyor ve bazı kafadan bacaklı insanlar bunu burunlarını kıvırarak geri tepiyor, aşağılıyor.

    Hala okula laf atmaktan haz alan gereksiz bünyeler için de "Bozkırı Yeşertenler" belgeselini şiddetle öneriyorum. ODTÜ, bozkırı yeşerten insanlarla ayakta durur, hazıra konmaya alışmış gereksiz ve saçma sapan ne olduğu belirsiz kişiler ile değil. Zaten bunun için ODTÜ'dür.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi trivento -- 1 Ağustos 2011; 21:22:19 >




  • Ayrilma nedeniniz nedir acikliyabilirmisiniz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mthan

    Arkadaşlar ben de bu okulu bırakan sayısız insandan birisiyim. Bu okula gitmek hayatımın en kötü tercihi olduğu gibi bu okulu bırakmak da hayatımın en güzel kararı oldu. Şimdi bu okulda okuyan veya gereksiz okul milliyetçiliği yapıp, şahsi algılayanlar çıkabilir, yapabileceğim bir şey yok. Bu okula 2004 veya 2005 yıllarında başlayan öğrencilerden belki yarıya yakını bu okulu bıraktı. Sonrasında ne oldu bilemeyeceğim. Benim gittiğim sene eğitim bursluydu, bizden sonraki gelenlere yurtları da burslu yaptılar, sonrasında bilgisayar falan da verdiler galiba ama çare etmedi. Tüm bunlara rağmen kontenjanları dolduramadıklarını duydum, şimdiyse neredeyse girdiğim her internet sayfasında reklamlarını görüyorum; herkesi burslu alacağız gibi bir reklamları var. İşin özü, tüm bunlar bu okulun çöktüğüne işarettir. Kalitesi kesinlikle Ankara ODTÜ'yle yarışamaz, ODTÜ'den genelde sürgün yiyen öğretim görevlileri veya daha çok para kazanmak isteyenler ve KKTC'den ve dünyanın çeşitli yerlerinden yine pek de kaliteli olmayan hocalar derslere girerler. Arada iyi hocalar da vardır elbette ama kesinlikle vasat bir büyükşehir üniversitesine yetişemez. Aynı şekilde okulun olduğu dağ başı ve KKTC'de öğrenci olmak faktörleri de eklenince fellik fellik kaçmanızı tavsiye edeceğim bir okul. Alacağınız diploma da ODTÜ değil ODTÜ KKK diplomasıdır. Buradan Ankara'ya geçerim gibi hayalleriniz varsa, ODTÜ, yatay geçişle zaten çok az kişi alır bunlarda da en az geçeceği bölümün %90'ının üzerinde bir puan almanızı şart koşar. Geçiş ihtimali binde birden bile düşüktür. Okuldaki fiziksel yetersizlikler ne hale gelmiştir bilemeyeceğim. Benden bu kadar. Gerisi size kalmış.



    Okul kesinlikle ankara odtüyle yarışabilir... çevresi ve bulunduğu mekan HARİÇ. onun dışında dersler hocalar eğitim kalite herşey aynı hatta yerine göre daha iyi bile. KKK öğretmenlerine yapmış olduğun hakaret kabul edilemez hiçte senin dediğin gibi değil burdaki görevliler hatta alaksı yok ama okuldaki çalışan herkes buna kapı görevlileri ve diğer işçilerde dahil işini tam anlamıyla hakkını vererek yapıyor..

    Okulda hiçbir fiizksel yetersizlikte yoktur hatta tam aksine okula yeni binalar yapıldı (yakın zamanda açılır heralde müdensilik labları galiba) ve oldukça bakımlı, mesela yerde bir tane çöp bulamazsın temizlik hem içte hem dışta hat safhada. birde bu yaz döneminde bazı yerleri yeniden boyanıyor , yani kesinlikle bir uğraş veriliyor ve bu okulu seviyorlar KKTC deki diğer üniversitlerin tam aksine. okulu pek fazla kişinin tercih etmediğini söylüyorsun bence bunun en büyük nedeni ODTÜ nün zor olması ve ÖSS de herkesin okula girebilcek kadar yükske puan tutturmamasından kaynaklanmamkatdır. birde şu diploma meselesine taktı herkes, önce ODTÜ den mezun olsunlar

    2009 da girdim okula hazıırlığı zorlanmadna geçtim, ilk senemde ilk dönem yine çok zorlanmadan geçtim çünkü derslerime gayet düzenli çalışıyordum fakat 2. dönem derslerin zorluğu artınca 2 dersten kaldım şuan yaz okulunu alıyorum ve yine düzenli çalışmaya başlayınca gördümki hiçte zor değilmiş herşeyin başı çalışmak, bu yüzden bu okulu bırakanlar bana göre derslere seyrek giren az çalışıp sonra geçmeyi ümit eden öğrencilerdne başka bişey değiller. bunu açık açık söylüyorum. bende bırakmayı çok ciddi bir şekilde düşündüm ve vazgeçtim çünkü bu okulu geçmek hayatımda kazandığım ve mutlu olduğum en güzel şeydi bırakmak ise tam tersi olacaktır.

    edit: tabii sen 2004-2005 dönemi girmişsin o yıllarda okulun durumunu bilemem ben şuanki durumundan bahsettim buda okulu seçecek kişilere aydınlatıcı bir bilgi olur inşallah



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi X-FI -- 1 Ağustos 2011; 21:28:48 >




  • Ayrıca, bir çok kişi de okulun isminin değişeceğini, durumunun Gaziantep Üniversitesi gibi olacağını söylemekte. O dönemlerde ODTÜ, Gaziantep'in kendisine özgü bir üniversitesi olsun diye kendi rızası ile kampüs açtı, bir çok bölümü ve okulu da oraya bağladılar ve en sonunda ODTÜ oradan çekilmek zorunda kaldı. ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, davet üzerine açıldı, KKTC'ye bağlı değil ve bu yüzden de sonunun Gaziantep gibi olması imkansız.
  • Gidin hayattan 'kazık yemiş', hayatın ne kadar 'acımasız' oldugundan dem vuran insanların bulunduğu 'seviyeli' ve 'kaliteli' platformlarda boy gösterin, burada aklı başında, bilinçli tercih yapmak isteyen ve geleceğini düşünen insanların zihinlerini bulandırmayın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi trivento -- 1 Ağustos 2011; 23:17:17 >
  • Beyler tercihi yaptım hayırlı olsun diyorum kendime umarım 2 ay sonra burdaki muhabbetlere (seviyeli ve güzel olanlara) kampüste devam ederiz :)) ( gerçi tutmama ihtimali daha yüksek ama kısmet bakcaz) :D


  • ODTÜ ya da ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu hakkında bilgi edinmek için ya da bölümler arasında karar veremiyorsanız, bilgi almak için 5 Ağustos'a kadar ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Küçük Fuaye Alanı'na saat 10:00-16:00 arası gelebilirsiniz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi trivento -- 2 Ağustos 2011; 16:59:40 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ThE_mAnIaC

    Okul ilk öğrenci aldığı zamanlarda okuyan öğrenciler 2005-2006 dönemine kadar eğitimlerini Ankara Kampusu'nde sürdürdüler. Bu zamana kadar her şey oldukça iyiydi, "Ankara'da eğitim görüyoruz hehe yaşasın" havaları mevcuttu.

    Daha sonra Ankara'dan KKTC'ye geçen öğrenciler büyük bir şok yaşadı çünkü okul inşaat halindeydi, yol bile yoktu. Bu zamanlarda "aaaaa çok fenaaaa yolu bile yooook" nidalarıyla KKTC'den öğrenciler kaçtı. Bu öğrenciler kaçtıktan sonra okulun inşaatı hızla devam etti ve şu an o zamanki halleriyle herhangi bir alakası yok.

    Daha sonraki yıllar -artık herşey oturmaya başladığında, okul şantiye halinden çıkmaya başladığında- öğrenciler yine kaçmaya devam etti. Çünkü, bu sefer de ODTÜ'nün tanıtıma ihtiyaç duymaması sonucu tanıtımlar oldukça az yapıldı, puanlar resmen çakıldı. Bu zaman çerçevesinde gelen öğrenciler "ahaha Kıbrıs ODTÜ'de okurum, parayı basar, diplomamı alırım" havalarındaydılar, hazırlıkta hepsi teker teker tokatlarını yediler, kimileri dayandı, mücadele etti ve okulu okumaya devam etti, kimileri 2 senede hazırlığı bitiremeyip okuldan atıldı, dışarıdan sınav vermeye çalıştı, beceremedi, okul ile ilişkileri kesildi ya da Türkçe eğitim veren okullara yerleşme kararı aldılar ve gördükleri her yerde de okula dibine kadar sövdüler ve bundan bıkmadılar.

    Bu sene okul resmen tanıtım atağına geçti ve yine o zamanlardan kalma "öğrenciler" bunu çekemeyip adeta karşı savaş başlatmış durumdalar. Bu "kişiler" bana sorarsanız hayatlarında pek bir şey yapamazlar çünkü mağdur edebiyatından başka bir şey bilmezler.

    Öğretim diline gelince de kimse kimseyi "sen git ingilizce oku!" diye zorlamıyor, Türkçe eğitim ile yapan oldukça fazla okul var, bazıları da oldukça iyi.

    Okul hiç bir zaman öğrencilerine diz üstü bilgisayar dağıtmadı, hiç bir zaman bütün programları %100 burslu eğitimde olmadı, herhangi bir dayanak olmadan kafadan atmaları bence kesmeniz gerekli, ne türde insan olduğunuzu gözler önüne serip de kendinizi aşağılamanıza hiç gerek yok.

    Buraya gelen okumaya gelir, eğlenmeye değil ki biz bunu her zaman her yerde belirtiyoruz. Eğlenmeye gelenler de bu ve bundan önceki sayfalarda bulunan (yazdıkları silinmiş olabilir, bilmiyorum) "okulu terk eden gururlu insanlar" olurlar.

    Herkes aklını başına devşirsin, saçma sapan propagandaları da başka yerlerde yapın. Hazıra konma fikrini de artık bırakın. İnsanlar Ankara ODTÜ'ye gitmek için belki 4 sene belki 12 sene deli gibi paralar dökerek kasıyor, ODTÜ diğer idealist ama çok da fazla çalışmamış, ya da bazı nedenlerle çalışamamış insanlara gerçek ODTÜ'lü olma imkanı sunuyor ve bazı kafadan bacaklı insanlar bunu burunlarını kıvırarak geri tepiyor, aşağılıyor.

    Hala okula laf atmaktan haz alan gereksiz bünyeler için de "Bozkırı Yeşertenler" belgeselini şiddetle öneriyorum. ODTÜ, bozkırı yeşerten insanlarla ayakta durur, hazıra konmaya alışmış gereksiz ve saçma sapan ne olduğu belirsiz kişiler ile değil. Zaten bunun için ODTÜ'dür.



    Olay budur.




  • ya arkdslar %1oo bursluyu yazmayı cddi sekilde dusunuorm ama hazırlıkta kalma durumu nedir çok zor mu?*
  • İyi günler arkadaşlar;

    Bu yıl ilk kez sınava girdim mf4 derecem 46bin.Sonucu görür görmez neyse artık seneye dedim dün dershanenin verdiği geçen yılın taban puanlarını - derecelerini gösteren kitapta odtü kktc dikkatimi çekti.İsteğim bilgisayar mühendisliği idi geçen yıl 52bin ile tam burslu almış.Açıkcası benim içime sinmiyor her ne kadar odtü olsa da yani mantıklı gelmiyor.Bura da okuyan arkadaşlar öneriyor ama hani bu bana yoğurdum ekşi değil mantığı gibi geliyor lütfen bunu kötü algılamayın.
    Neyse araştırdım kampüs gayet nezih.Kıbrıs pahalı ve sosyal ortam yokmuş zaten sosyal bir insan değilim beni çok fazla etkileyeceğini sanmıyorum.Kısacası bana uyuyor ama 1 yıl okuyup beğenmeyip bırakmaktan korkuyorum çünkü seneye iyi bir yeri kazanacağımı biliyorum 1 yılımın boşa gitmesini istemiyorum.Hayatımın ileriki safhalarında benden daha iyi bi üniversitede okumuş bir insanın yanında ezilip büzülmek istemiyorum.Önemli olan üniversite değil olaylarını da pek samimi bulmuyorum kim istemez nerden mezunsun sorusuna İtü Boğaziçi ODTÜ felan demeyi.
    Gerçekten kafam karışık.



    Teşekkürler...




  • Arkadaşlar bu sabah ODTÜ KKTC'ye gittim ve şuan eve yeni geldim anlatmaya başlıyorum ..

    Öncelikle şunu söylüyorum.Bu okula resmen kayıtlı değilim.Okul düşmanıda değilim.Belki bu konuda tercih yapacak insanlara objektif yaklaşabilcek insanlardan biriyim.Gördüğüm kadarıyla kızı için bile bu forumda bu konuyu didik didik eden babalarımız bile var.Yani bu yazacaklarımın sorumluluğunu bilerek yazıyorum.İnsanları ne okuldan soğutmak ne de toz pembe bir kıbrıs gerçeğini sunmak amacım.Sadece objektif biri olarak gördüklerimi anlatmak istiyorum kıbrıs ve okul gerçekleri.
    Arkadaşlar Ercan Havaalanına indim.Kıbhas otobüslerinin kalkmasına daha bir saat vardı zamanımda kısıtlıydı sonuçta aynı gün geri dönecektim.Taksilerin olduğu yere gittim.[buarada tek gitmedim ben annem arkadaşım onun annesi]Taksiciye dedim ben odtüye gideceğim fiyatları baştan anlaşalım dedim.Gidişe 90 tl ye anlaşabildik anca.
    Neyse arkadaşlar öncelikle bu aylarda gerçekten forumdaki abilerimizinde dediği gibi gerçekten sıcak.Okula giderken etraf dağ taş boş arsalar.Medeniyete dair birşey bulmak zorBen birde İstanbuldan gelmiş biri olarak hani köyden indim şehre sözü varya onun tersini yaşadım.Metropolden indim köyeSanırım taksiyle bir 40-45 dakikalık bir yol sürdü.Odtüye ulaştık.İlk olarak rektörlük binasına girip tanıtımla ilgilenen bayanla konuştuk.Okulu gerçekten çok güzel tanıttı.Bu forumdakilerin söyledikleri herşeyi oda söyledi aslında aynı şeyleri söyledi yani :) Arkadaşlar şuna emin olun kampüs muhteşem.Sadece 3.yurda bakabildim gerçekten güzeldi diğerleri tadilattaymış.Yalnız yurtta bir problem olarak ortak çalışma odaları çok küçük geldi.Bu konu hakkında bu forumdaki arkadaşların fikirlerini almak isterim ?

    Onun hağricinde gerçekten yurtlar güzel.Binalar gıcır gıcır yepyeni çok düzenli ve tertemiz.
    Okul olarak yani bu forumda söylenen şeylere kesinlikle inanabilirsiniz.Her türlü imkan Odtü kalitesiyle bize sunulmuş.
    Ama işte öğrenci olarak sıkıntılar odtüyle alakasız şekilde başlıyor.
    Gerçekten kıbrıs kıbrıs denilen yer bence köy gibi nitelendirilebilir.Girneye güzel dediler bilmiyorum oraya gitmedim ama lefkoşa bile kötü sayılır.Taksiler gerçekten pahalı ve bence dolandırmayada hemen hazırlıklılar.Yaşam sanki öyle internet ortamında söylenen kadar pahalı değilmiş gibi geldi.Rum kesiminin tarafına uzaktan baktım gerçekten çok bakımlılardı.Bildiğin şehir gibi düzenlemişler.Tabi uzaktan gördüğüm kadarıyla ve yerli halktan öğrendiğim kadarıyla.KKTC'ni bu denli bakımsız ve geri kalması gerçekten üzücü.
    Yani arkadaşlar demek isteyeceğim kıbrıs güzel bir yer değil.Üniversite ise muhteşem.
    Burda olay okumak için fedakarlık yapmaya geliyor.Bende bu gece bu gördüklerimi kendi içimde sürekli düşüneceğim.Kıbrısa gitmeli miyim gitmemeli miyim diye.Gerçekten fedakarlık yapmadan okunabilcek bir yer değil kıbrıs.Ben bu fedakarlığı yapacağım gibi gözüküyor ama kendi içimde bununda savaşını veriyorum şuan.
    Fotoğraf çekme imkanım çok olmadı ama sanırım 15 tane falan fotoğraf çekmişimdir sanırım.İsteyen olursa eklerimde ama zaten aynıları sitede mevcut.
    Herkese iyi geceler



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Isbara ALP -- 2 Ağustos 2011; 23:16:08 >




  • kesinlikle girne iyidir lefkoşaya iyi değil diyebiliriz belki ama girne nin çok güzel yerleri vardır inş. bnde gelicem bu sene ankaradan tutarsa yüzde 50 kaçla kapatır bilinmediği içn tam çelişkideyim tahmini olanda yok hiç zor günler gerçekten bnlar
  • @FearFroMe: Kıbrıs hakkında genel izlenimlerin doğru. Lefkoşayı şahsen Ankara'nın Ulus semtine çok benzetirim :) Ancak Girne, KKTC'nin turistik yeri olduğu için Lefkoşa ile çok alakası yok. KKTC'de bulunan oteller de zaten Girne'de olur.

    Okulda okumaya başladığın zaman Kıbrıs'a büyükşehirden gelen bir kişinin çektiği sıkıntıyı hazırlıkta çekersin, bunun da nedeni bölüme göre hazırlığın daha rahat geçmesidir. Bölüme geçtiğinde özellikle sınavlar başladığında Kalkanlı'ya gidecek zamanı bile zor bulursun, zamanının çoğu kampüs içinde geçer. Sınavların başlaması ile bitmesi arasında geçen yaklaşık 2.5 ay da hemen geçer. Çünkü sınav dönemi aynı zamanda ödevlerin ve projelerin yoğunlaştığı dönem olur.

    3. yurdun odalarındaki ortak çalışma alanından mı bahsediyorsun yoksa oda dışlarındaki çalışma alanlarından mı bahsediyorsun?

    Bu arada taksici seni kazıklamış ki zaten bunu havaalanı taksicilerinin hepsi yapar Kıbhas ile havaalanı ulaşımı 11.50TL tutuyor. Onun dışında okulda okurken tanıdık bir taksici ayarlayıp arkadaşlarınla birlikte taksiyle gidersiniz ki bana sorarsan Kıbhas yeterli :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gazikaraarslan

    ya arkdslar %1oo bursluyu yazmayı cddi sekilde dusunuorm ama hazırlıkta kalma durumu nedir çok zor mu?*


    Hazırlığı geçip geçmemen tamamen sana bağlı. Rehavete kapılıp yata yata hazırlık okursan geçemezsin :)
  • Oda dışlarındaki çalışma yerlerinden bahsediyorum hocam
    Ayrıca sonuçta İstanbulda yaşadığımdan nereye gidersem gideyim istanbul dışı olduğu sürece zorluk çekeceğim.çünkü istanbulun eşi benzeri yok.Bu konuda kıbrısı yerden yere vurmayayım ama gerçekten geri kalmış biryer
    Evet tanıtımdaki bayanda dedi genelde ödev proje ve sınav derken günler çok çabuk geçiyor.Hergün ders çalışmanız gerekiyor dedi
  • oda dışındaki yerler eğer çalışma grubu için yeterli olmazsa kütüphanenin çalışma salonları var ya da alt kattaki ortak çalışma salonunda çalışılabilir. eğer yine olmazsa başka yurtlarda da çalışabilirsiniz :) Ama yeterli oluyor. Yetersiz diyene rastlamadım hiç.

    KKTC'nin nüfusu yaklaşık 500 bin küsür. Ondan çok da gelişmiş olmasını fazla beklememek gerekli. Ayrıca, gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri de tanınmama sorunu. İnsanları kişilik olarak Türkiye insanlarından daha gelişmiş ama ona emin olabilirsin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi trivento -- 2 Ağustos 2011; 23:51:48 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ThE_mAnIaC

    oda dışındaki yerler eğer çalışma grubu için yeterli olmazsa kütüphanenin çalışma salonları var ya da alt kattaki ortak çalışma salonunda çalışılabilir. eğer yine olmazsa başka yurtlarda da çalışabilirsiniz :) Ama yeterli oluyor. Yetersiz diyene rastlamadım hiç.

    KKTC'nin nüfusu yaklaşık 500 bin küsür. Ondan çok da gelişmiş olmasını fazla beklememek gerekli. Ayrıca, gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri de tanınmama sorunu. İnsanları kişilik olarak Türkiye insanlarından daha gelişmiş ama ona emin olabilirsin


    Hocam biraz kıbrıs halkında tembellik ve zengin zübbeliği gördüm sanki yanılıyor muyum




  • 
Sayfa: önceki 5758596061
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.