Şimdi Ara

Neden Muhammed böyle bir şey yaptı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
181
Cevap
2
Favori
3.333
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
10 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Erdemliler denen , masumları savunan bir tarikata üyeydi.

    Güçlü zayıfı, o dönemde acımazsızca ezip, malını gasp ederken

    bir devlet düzeni yokken, toplum paramparça iken

    Neden bu sorunu çözmek için, bir din yarattı?

    Bence cehaleti yenmek zor iş olduğu için ve insanları düzeltmek için söylediği bu şeyler, o şartlar için en etkili yöntemdi. Onu suçlayamayız.

    Bıraktığı şeyler şuan hem bilimsel hemde kısmen ahlaki olarak geçerli olmasa bile, o zamana göre büyük hamleydi. Dediklerinin doğru olmadığına inansakta, bu onun kötü biri olduğu anlamına gelmez. Beyaz yalanlar, yanlış olan çok şeyi düzeltti. Onun için ona kötü gözle bakmak ve onu karalamak tamamen yanlıştır.

    Fakat en etkili yöntemi , "ayı yarma", olarak tarihe geçen, güneş ve ay tutulmalarını mucize göstermek için,
    Bu tutulma tarihleri kimden öğrenmiş olabilir? Aristo ve shishenden beri tutulma vakitleri hesaplanabiliyor ve biliyoruz ki 613 yılında itibaren mekke üzerinde çok defa güneş ve ay tutulması oldu. Bu erdemliler tarikatı, bu bilgileri kimlerden almış olabilir? Bunda iskenderiyenin desteği var mıydı? Arka planda, ileri düzey astronomi bilgi olan insanların olması gerekli, bunların arap olduğunu zannetmiyorum.







  • Ortada Saygısızlık falan yok. Ortada ekstra saygı göstermeme durumu var ki bu saygısızlık değildir. Küçük düşürücü bir ifade yok. Bir insana ismiyle hitap etmek saygısızlık değildir. Şu leş şekilciliğinizi bir kenara bırakın. İçinizdeki o Hz demezsem ayıp ederim, günah olur, peygamber üzülür gibi düşünceler sizde var olabilir fakat başkalarında olmak zorunda değil.
    Olayıda evirip çevirme ortada saygısızlık falan yok.
    Ne münasebet bilgiyi sizin vermeniz gerekir.Usul bunu gerektirir çünkü.Bir yerden bir şeyler okumuşsunuz sonra aklınız da kendinizce puzzle oluşturmuşsunuz.Hilful Fudul veya orjinaliyle Hilf-Al Fudul hakkında ipucuları bize de verin de puzzle biz de rahat çözelim.
    Dışardan takip ediyorum.Arapça eğitimi aldım,incelemelerim-araştırmalarım var felan yazıyorsunuz.Astronomi konusunda bilmemeniz ilginç.Neyse konu biraz dağılacak ama bulmuşken sorayım Arapça eğitim almaktan kastınız tam olarak nedir? Emsile veya Âvamil okumuşluğunuz var mıdır?
    tüm bu mucizevi olaylarda meseleye yaklaşımda 2 hata işlenir genelde..

    ilki..mucize kavramının ifade ettiği manadan habersiz olmak..

    mucize nedir..sözlük anlamı yani..

    mucize kelime anlamı olarak genel manada tabiat (fizik) kurallarının üstünde gelişen insanı acz içinde bırakan gelişme olay..gerek dini gerekse litaratürde durum bu tarif bu yani..

    mesela ayın yarılması olayını işitipde bu nasıl olur demek ..yani içinde yaşadğımız doğa fizik kurallarına bağlı kalarak anlamaya çalışmak..son derece hatalıdır..zira mucize doğa-fizik kuralları üstü bir boyutta cereyan eder..zaten doğa-fizik kuralları içinde yaşansa mucize denmezdi..değil mi..

    doğa-fizik kuralları üstünde cereyan eden bir olayın kanıtlarını ..doğa-fizik kuralları ve imkanları içersinde aramak ..doğal olarak bulamayınca !!! hani bak kanıt yok demek..nasıl izah edilir..

    ayrıca olayın diğer bir boyutuda var..

    mucize tüm dünya halklarına gösterilmedi..ilgili olayda yani ayın yarılması mucizesinde..olaya muhattab ebu cehil ve bir kaç kişi..yaniiiii doğa-fizik üstü boyutda gerçekleşen bu olayda ortaya çıkan harkulade işin yansıması sadece bu 3-5 kişiye oldu !!!

    farklı bir boyutta cereyan eden bir olayın muhattabları belli iken ...sadece onlara has iken...!!! neden dünya üzerinde ayın yarılması farklı coğrafyalarda müşahade edilmedi neden ay da fiziksel kanıt görülemiyor denmesi..

    2 anlayışdan birine delalet eder..her iki anlayışda sakattdır..ama hangisi daha kötüdür..buna siz karar verin..

    ilki mucize kavramına ifade ettiği anlama ve mucizenin gelişim sürecine yabancı bilgisiz bakış açısı ve değerlendirme...

    ikincisi ise kavram -anlam ve gelişim sürecini bilmekle beraber muhattabını ahmak yerine koyma ..alicengiz oyunu (diyalektik) ile aksi yönde ikna çabası.. ki ateistler bunu çokca yapar hepsi değil tabi ama çoğu yaapar

    her iki durumda sakıncalı..


  • Yarım doktor candan yarım hoca dinden eder.
    Arkadaşım hoca dediğime bakma ne olduğunu biliyorum.Neyse konumuz bu değil.Bir yerlerden bir şeyler öğrenmişsin.Yarım yamalak introya kendi dünyanda betimlediğin fikirle soslayarak sunuma hazırlıyorsun.Öncelikle bütün kaynaklarıyla "Hilful Fudul" nedir? Kimdir? Kimlerdir? Ne zaman kurulmuştur? Faaliyetleri nedir? Kaynaklarıyla ver ondan sonra gir konuya.Zaten milletin okuma huyu yok.Yarım bilgiyle tam da dozunda veriyorsun gerekeni.
    Astronomi konusunu bu cemiyet ile bağdaştırmışsın iyi güzel.Kaçırdığın bir nokta var.Dönemin tarihini iyi inceleyen herkes bilir ki Arap yarımadasında Astronomi ile insanlar bayağı ilgileniyorlar.Kur'an'da yıldızlar,burçlar konusunda veya Hadisler'de bu konular üstünde durulması, çok açık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

    Yarım doktor candan yarım hoca dinden eder.
    Arkadaşım hoca dediğime bakma ne olduğunu biliyorum.Neyse konumuz bu değil.Bir yerlerden bir şeyler öğrenmişsin.Yarım yamalak introya kendi dünyanda betimlediğin fikirle soslayarak sunuma hazırlıyorsun.Öncelikle bütün kaynaklarıyla "Hilful Fudul" nedir? Kimdir? Kimlerdir? Ne zaman kurulmuştur? Faaliyetleri nedir? Kaynaklarıyla ver ondan sonra gir konuya.Zaten milletin okuma huyu yok.Yarım bilgiyle tam da dozunda veriyorsun gerekeni.
    Astronomi konusunu bu cemiyet ile bağdaştırmışsın iyi güzel.Kaçırdığın bir nokta var.Dönemin tarihini iyi inceleyen herkes bilir ki Arap yarımadasında Astronomi ile insanlar bayağı ilgileniyorlar.Kur'an'da yıldızlar,burçlar konusunda veya Hadisler'de bu konular üstünde durulması, çok açık.

    O zaman, tam bilgi verınde aydınlatın bizi. Bazı arapların astronomi konusunda bilgili olduklarını bilmiyordum meselâ.
    Bu bilgi ıskenderıyye den destek almayı gereksiz kılar. Demek olaylar araplar arasında bir iş birliği ile cevrılmıs.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Ne münasebet bilgiyi sizin vermeniz gerekir.Usul bunu gerektirir çünkü.Bir yerden bir şeyler okumuşsunuz sonra aklınız da kendinizce puzzle oluşturmuşsunuz.Hilful Fudul veya orjinaliyle Hilf-Al Fudul hakkında ipucuları bize de verin de puzzle biz de rahat çözelim.
    Dışardan takip ediyorum.Arapça eğitimi aldım,incelemelerim-araştırmalarım var felan yazıyorsunuz.Astronomi konusunda bilmemeniz ilginç.Neyse konu biraz dağılacak ama bulmuşken sorayım Arapça eğitim almaktan kastınız tam olarak nedir? Emsile veya Âvamil okumuşluğunuz var mıdır?
  • tüm bu mucizevi olaylarda meseleye yaklaşımda 2 hata işlenir genelde..

    ilki..mucize kavramının ifade ettiği manadan habersiz olmak..

    mucize nedir..sözlük anlamı yani..

    mucize kelime anlamı olarak genel manada tabiat (fizik) kurallarının üstünde gelişen insanı acz içinde bırakan gelişme olay..gerek dini gerekse litaratürde durum bu tarif bu yani..

    mesela ayın yarılması olayını işitipde bu nasıl olur demek ..yani içinde yaşadğımız doğa fizik kurallarına bağlı kalarak anlamaya çalışmak..son derece hatalıdır..zira mucize doğa-fizik kuralları üstü bir boyutta cereyan eder..zaten doğa-fizik kuralları içinde yaşansa mucize denmezdi..değil mi..

    doğa-fizik kuralları üstünde cereyan eden bir olayın kanıtlarını ..doğa-fizik kuralları ve imkanları içersinde aramak ..doğal olarak bulamayınca !!! hani bak kanıt yok demek..nasıl izah edilir..

    ayrıca olayın diğer bir boyutuda var..

    mucize tüm dünya halklarına gösterilmedi..ilgili olayda yani ayın yarılması mucizesinde..olaya muhattab ebu cehil ve bir kaç kişi..yaniiiii doğa-fizik üstü boyutda gerçekleşen bu olayda ortaya çıkan harkulade işin yansıması sadece bu 3-5 kişiye oldu !!!

    farklı bir boyutta cereyan eden bir olayın muhattabları belli iken ...sadece onlara has iken...!!! neden dünya üzerinde ayın yarılması farklı coğrafyalarda müşahade edilmedi neden ay da fiziksel kanıt görülemiyor denmesi..

    2 anlayışdan birine delalet eder..her iki anlayışda sakattdır..ama hangisi daha kötüdür..buna siz karar verin..

    ilki mucize kavramına ifade ettiği anlama ve mucizenin gelişim sürecine yabancı bilgisiz bakış açısı ve değerlendirme...

    ikincisi ise kavram -anlam ve gelişim sürecini bilmekle beraber muhattabını ahmak yerine koyma ..alicengiz oyunu (diyalektik) ile aksi yönde ikna çabası.. ki ateistler bunu çokca yapar hepsi değil tabi ama çoğu yaapar

    her iki durumda sakıncalı..





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sabah Yıldızı -- 25 Mart 2016; 9:21:42 >




  • Eşhedu En La İlâhe İllâllah Ve Eşhedu Enne Muhammeden Abduhu Ve Resuluhu
  • quote:

    Orijinalden alıntı: erkurt02

    Eşhedu En La İlâhe İllâllah Ve Eşhedu Enne Muhammeden Abduhu Ve Resuluhu

    Aman aman yanlışlıkla okudum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Lews Therin Telamon kullanıcısına yanıt
    Ne güzel :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi erkurt02 -- 25 Mart 2016; 11:26:48 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

    Ne münasebet bilgiyi sizin vermeniz gerekir.Usul bunu gerektirir çünkü.Bir yerden bir şeyler okumuşsunuz sonra aklınız da kendinizce puzzle oluşturmuşsunuz.Hilful Fudul veya orjinaliyle Hilf-Al Fudul hakkında ipucuları bize de verin de puzzle biz de rahat çözelim.
    Dışardan takip ediyorum.Arapça eğitimi aldım,incelemelerim-araştırmalarım var felan yazıyorsunuz.Astronomi konusunda bilmemeniz ilginç.Neyse konu biraz dağılacak ama bulmuşken sorayım Arapça eğitim almaktan kastınız tam olarak nedir? Emsile veya Âvamil okumuşluğunuz var mıdır?

    Ben gerekli bilgileri verdim, teferruata girmek istemiyorum. araştıran böyle bir sonuca varabilir.
    Eğer yanlış olduğunu iddaa ediyorsanız, bunu kanıtlamak size düşer.
    Astronomi bilmem ile "arapların astronomi bildiğini bilmem" aynı şeyler değil. Arapların astronomi bilmesi, bu "puzzle"a daha iyi oturuyor.
    Tarih boyunca bilge ve zeki insanlar ,lobileşip, cahil toplumu düzeltme yollarını aramıştır.

    emsile,bina ve avamile aşinayım. makdud,izhar,kafiye ve molla cami okumuşluğumda var. Kuranı okurken az çok anlıyorum.
    Arapça , incelikleri olan bir dildir. Bu incelikleri kullanarak, her cümleyi farklı şeye yorumlayabilirsiniz.
    Beni rahatsız eden, bir yer çeliştiği zaman, ihtimali düşük bir anlama çekilmesidir.
    Arapça 25 farklı mecaz bulunduran dildir. Mecaz kavramınıda araplardan öğrendik.
    Allahın ben bu kitabı apaçık bir şekilde anlayasınız diye arapça indirdim dedikten sonra, yüce insanlarımızın sürek mecazlara baş vurması hiç mantıklı değil.
    Kuran yazıldığı zaman harekeleri boş ver, harflerin noktaları bile yoktu. Allahtan bunu pek bilen yok.
    Aksi taktirde, bir çelişki bulduklarında, orada "allah yarattı" demiyor "allah tıraş etti" diyor diye iddaa edenleride göreceğiz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    tüm bu mucizevi olaylarda meseleye yaklaşımda 2 hata işlenir genelde..

    ilki..mucize kavramının ifade ettiği manadan habersiz olmak..

    mucize nedir..sözlük anlamı yani..

    mucize kelime anlamı olarak genel manada tabiat (fizik) kurallarının üstünde gelişen insanı acz içinde bırakan gelişme olay..gerek dini gerekse litaratürde durum bu tarif bu yani..

    mesela ayın yarılması olayını işitipde bu nasıl olur demek ..yani içinde yaşadğımız doğa fizik kurallarına bağlı kalarak anlamaya çalışmak..son derece hatalıdır..zira mucize doğa-fizik kuralları üstü bir boyutta cereyan eder..zaten doğa-fizik kuralları içinde yaşansa mucize denmezdi..değil mi..

    doğa-fizik kuralları üstünde cereyan eden bir olayın kanıtlarını ..doğa-fizik kuralları ve imkanları içersinde aramak ..doğal olarak bulamayınca !!! hani bak kanıt yok demek..nasıl izah edilir..

    ayrıca olayın diğer bir boyutuda var..

    mucize tüm dünya halklarına gösterilmedi..ilgili olayda yani ayın yarılması mucizesinde..olaya muhattab ebu cehil ve bir kaç kişi..yaniiiii doğa-fizik üstü boyutda gerçekleşen bu olayda ortaya çıkan harkulade işin yansıması sadece bu 3-5 kişiye oldu !!!

    farklı bir boyutta cereyan eden bir olayın muhattabları belli iken ...sadece onlara has iken...!!! neden dünya üzerinde ayın yarılması farklı coğrafyalarda müşahade edilmedi neden ay da fiziksel kanıt görülemiyor denmesi..

    2 anlayışdan birine delalet eder..her iki anlayışda sakattdır..ama hangisi daha kötüdür..buna siz karar verin..

    ilki mucize kavramına ifade ettiği anlama ve mucizenin gelişim sürecine yabancı bilgisiz bakış açısı ve değerlendirme...

    ikincisi ise kavram -anlam ve gelişim sürecini bilmekle beraber muhattabını ahmak yerine koyma ..alicengiz oyunu (diyalektik) ile aksi yönde ikna çabası.. ki ateistler bunu çokca yapar hepsi değil tabi ama çoğu yaapar

    her iki durumda sakıncalı..




    Eğer mucizen yoksa, insanlara Allahtan kitap indirdiğini nasıl kanıtlayacaksın?

    O zamanın şartlarında, Tutulma olmasını insanlar, tanrıdan bir işaret olarak görüyorlardı. Bu olay çoğu insana göre fizik üstüydü.
    Sadece filozoflar, bunun ışık oyunu olduğunun farkındaydı.
    Mısır/Hitit savaşında, farklı dine mensup 2 millet, savaş esnasında tutulma olduğu için savaşı bırakıp ,dost oluyorlar.
    Çünkü güneşin ışığını kesmeye hiç bir insanın gücü yetmez, sadece tanrının güce yeter. Bu tanrıdan bir işaretti.(onlara göre)

    Ay yarılması denen mucize, hem yemenden gelen kavimler, hemde kuzeyden gelen kavimler tarafından gözlemlenmişti. Bu mucize, iki kavmin yalanda anlaşması mümkün olmayan bir hadiseydi. Onun için, bu kadar büyük bir etki bıraktı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: erkurt02

    Eşhedu En La İlâhe İllâllah Ve Eşhedu Enne Muhammeden Abduhu Ve Resuluhu

    Aman aman yanlışlıkla okudum

    Önemli olan niyettir.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bu ülke de çok ilginç şeyler dönüyor.Bakın ortaya bir hipotez koyuyorsunuz.Diyorsunuz ki Hz.Muhammed "Hilful Fudul" a üyedir."Hılful Fudul" zamanın da karışıklıkları gidermek,haksızlığa engel olmak için kurulmuş bir teşkilattır.İslamiyet bu teşkilatın öğretileri çerçevesin de, teşkilat üyeleri veya bilimum güçler tarafından (haşa) uydurulmuştur.
    Öncelikle hipotez üzerinden çıkarımlar da bulunan "sizin" hakkınızdır, bunu sağlam delillere dayandırmak.Hem ortaya hipotez atıp hem de karşı çıkan varsa kanıtlasın demek tarihte görülmemiş bir davranış.Ha bu iddianızı sağlam deliller ile desteklemekte pek kolay değildir.Çünkü İslamiyet'in bu teşkilatın üyeleri tarafından uydurulduğu konusunda, yazılı kaynaklar olmalı.Ne demek istediğimi anlamışsınızdır umarım.Onun haricinde belli başlı ahlak kuralları uyuşuyor diye "bu dini bunlar uydurmuş" demek oldukça komik.

    Astronomi bilme konusunda "Arapların astronomi bildiğini, bilmemeniz"dir anlatmak istediğim ama neyse bunu uzatmayalım.Arap toplumunda genel olarak yaygındır o dönemde.Falcılar,yıldızlara göre gelecek yorumları,burçlar ve bilimum uğraşıların temelinde Sabîilerin olduğu sabittir.Yani astronomi ile ilgili bilgiler belli başlı zümreler değil avam düzeyindedir.Yani sizin aklınızda ki gibi öyle belli başlı zümreler ile toplantılar daha sonrasında bunları halka süslü kelimeler ile anlatma durumu yoktur.

    Arapça eğitimi konusunda cevabınız için teşekkür ederim.Evet Arapça incelikleri olan bir dildir.Her cümleyi farklı şeye yorumlayabiliriz,ta ki paragrafı bir bütün olarak okuyana kadar.Bir bütündür Kur'an'ı Kerim ve onu insanlar'a ileten Hz.Muhammed.Dönemi öncesiyle sonrasıyla iyi okumak gerekiyor.Hz.Muhammed sonrası ve daha sonraki dönemler de benim okuduğum kadarıyla her bir ayetin 1500 tane yorumu günümüz mantığıyla yapılmamıştır.Yorumlamalar olaylar ve hadisler üzerinden şekil almış yoksa ayet içerisinde kelimelerin 1000. anlamını seçme olayı yoktur.Bu son asırla birlikte ağırlığını hissettiren meal furyasının hediyesidir.Evet Kur'an'ı Kerim'in orjinalin de harekelendirmeler yani noktalama işaretleri yoktur.Bu medreselerde eğitim alan veya geçmişi olan kişiler tarafından bilinir fakat eline meal alıp sözlük sayfası karıştıran modern kesimin bileceği iş değildir.Oraya bir düzeltme yapayım.İbn-i Kesir,Beydavi,Razi,Celaleyn tefsirlerinde -ki bunlar temel tefsirlerdir neredeyse- kullanılan yöntem bize sözlüğe göre değil bir çok yönden incelenerek yorum yapılması gerektiğini ve geçmişte böyle yapıldığını göstermiştir.

    Velhasılkelam buyrun sizi dinliyoruz




  • Mr.Lucky kullanıcısına yanıt
    Kuran bile, Muhammed öldükten sonra kitap haline gelmişken. Ebubekir devrine kadar, kuran deve derisine ve tahtalar üzerine yazılırken nasıl benden yazılı bir kaynak beklersiniz?
    İlk yazılan kuran, Osman devrinde imha edilip, yerine 7 kuran yazılıp, islam devletinin merkezlerine gönderiliyor. Sadece 7 kuran var. Bu kitapta o zamanın en önemli kitabı.
    Halbuki Kuran ebubekir zamanında toplanıp, sadece icma halinde doğrulanan ayetler Kurana eklendi. Kurana eklenmeyen ayetler mevcuttur.

    Bunlara rağmen, benim yazılı kaynak gösterememi dert etmen garip. Arap toplumu , yazıya dayalı değil, çünkü. Rivayet ve anlatılara dayalı.

    Dolayısıyla benim hipotezimde bunlara dayalıdır.

    Bilimde önce hipotez ortaya atılıp, sonra hipotez kabul edilir veya reddedilir.
    Eleştirdiğiniz şey, bilimin ilerleme biçimidir.

    Zannedersem Astroloji ile Astronomi arasındaki farkı bilmiyorsunuz.
    Astroloji : Burçlardan,fallardan gelecek yorumları ve kişilik tahmininde eden BATIL İNANÇTIR. Cahil toplumlarda görülür.
    Astronomi : Gök cisimlerini ve hareketleriyle ilgilenen, matematiksel hesaplar yapan BİLİM DALIDIR. Gelişmiş medeniyetlerde görülür.

    Ayrıca Kuran ilk tefsir edilmeye başladığında itibaren 1000lerce farklı yorum ve anlam verilmiştir. İtikadı açıdan, günümüze sadece 2 yorum, Fıkhı açıdan 4 temel yorum hayatta kalmıştır. Bir çok yorum, 1400 yıl boyunca hayatta kalamamıştır.
    Bunun ardından, Türkiye gibi bilimin geliştiği toplumlarda, Kuranın bilimle çeliştiği görününce farklı yorumlar türemeye başlamıştır.

    Tefsirde dikkate almaya değer, en büyük alim Fahreddin-i Razidir. Bu adam hem fizikçi,hem bilim adamı hem filozof hemde din adamıdır. Tefsiri kebir kitabını inceleyen biri, ne kadar doğru yorumlayan bir müfessir olduğunu anlayabilir. Elmalılı gibi bilim cahili değildir. Buna rağmen Elmalılıda büyük bir tefsircidir. Atatürk özellikle, elmalıya kuranı türkçeleştirme görevini vermiştir. Çünkü halk kuranı anlamıyor ve dolayısıyla bilim ile çeliştiğinin farkında değildi.
    Fakat bu yüce insanın(Razinin), tefsiri bile şuan ki bilimle çelişir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: erkurt02

    Eşhedu En La İlâhe İllâllah Ve Eşhedu Enne Muhammeden Abduhu Ve Resuluhu




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Perceptron -- 25 Mart 2016; 16:51:00 >
  • Bu benim görüşüm
  • İyi güzel.Siz ben bu teşkilatı okudum ve İslamiyet'i uydurduklarına karar verdim diyorsunuz, ben ise ben de bu teşkilatı okudum ve İslamiyet'in bu teşkilatın uydurması olmadığına karar verdim.O zaman konu kapanabilir sonuçta metinler üzerinden herhangi bir dayanağı olmayan varsayımlar var.Bu şuna benziyor.Günümüz de bir kesimin Hz.Muhammed büyük sosyalistti, büyük devrimciydi.Bugün yaşasa Sosyalizm'e destek verir cümlelerinden farksız değil.Velevki yazılı kaynakları yok.Eliniz de bunu destekler,bunu geçmişte varsa dile getiren kişilerinde mi eserleri yoktur.Sonuçta Ebu Cehil,Ebu Leheb,diğer aşiret liderleri bunların mücadelesini biliyoruz.Bunu dile getiren hiçbir kimse de mi çıkmadı? Bu tamamen sizin iddianız ise paragrafın en başına dönerim, fikrimin bu şekilde olduğunu belirtirim.
    Hipotez ile ilgili de bir şeyler yazayım.Hipotez ortaya atılırken hop diye akla gelen ilk şey söylenmez tabiki.Herhangi biri Dünya düzdür diyor, sonrasında karşı çıkan varsa olmadığını ispatlasın diyorsunuz.İyi güzel de Dünya'nın düz olduğuna dair elinde neler var diye sormazlar mı? Ben ilerleyişi değil daha en başından hatalı olduğu görüşünü savunuyorum.

    Kur'an'ı Kerim indirildiği süreçte vahiy katipleri tarafından dediğiniz gibi yazılmıştır.Fakat 1-2 kişi tarafından değil bir çok kişi tarafından ezberlenmiş, öncelikle Hafızlar daha sonra Kurra'lar akıllara kazımıştır.Kur'an'ı Kerim'in yazılışı ile ilgili süreci buraya taşımanız konuyu farklı yerlere çeker.O yoksa o da yoktur tarzı eleştiri sistemi pek mantıklı değil.Muhtemelen önem derecesini göz önüne alarak çıkarım da bulunuyorsunuz ama Hz.Muhammed'in tebliğ mektuplarından bazıları günümüze kavuşmuştur.Sözlü anlatım ağır gelir fakat yazı felan yoktur demekte acımasızca bir yorumdur derim.Bazı konularda yazı yazarken hep aynı tabloyu çiziyorsunuz.İşin arkasında, önünde olanı vermeyip okumalarınızı kendi potanız da eritip aktarıyorsunuz. H.z Osman'ın durumunu öyle bir anlatmışsınız ki sanki "derhal kaldırılsın bu uydurmalar" tarzında bir yol izlemiş.Yok böyle bir şey. Aslında Kur'an'ı Kerim'in yazıya geçirilişi dair başlı başına bir konu.Yazıya başlamadan önce eleme işlemleri yapılmış,sağlam kaynaklar araştırılmış, aynı ayet birden fazla kişi tarafından sağlam deliller ile incelenmiştir. Yemame savaşlarında şehit olan Hafızların sayısı bir hayli fazla olunca buna dayalı olarak Allah Razı olsun Hz.Ebubekir dönemin de ilk çalışma yapılmıştır. Peygamberimizin bazı hadislerin'de geçen 7 kıraat durumu vardır.Bazı bölgeler de ciddi Kıraat farklılıkları ortaya çıktığı için Hz.Ebubekir'in toparladığı Mushaf'tan faydalanılarak Hz.Osman bir çalışma yapmıştır.7 Kur'an ifadesini kullanmışsınız ama bu yanlış anlamlara gelebilir.Kur'an'ı Kerim tektir fakat Hz.Osman döneminde bir de çoğaltma işlemi yapılmıştır.Bu sayı net değildir 7 görüşü de var, 4 görüşü de hatta 14 görüşü de.Ama dediğim gibi sayı kaç olursa olsun içindekiler birdir.

    Astroloji ile Astronomi arasında ki farkı öğrettip,aydınlattığınız için teşekkür ederim.Güzel oldu bu..

    Kur'an'ı yorumlamada bir çok parametre vardır.Sadece bilim'e göre hareket etmek, art niyetli kişilerin işidir.Kur'an'ı bilimle karşı karşıya getirmek bana her zaman komik gelmiştir.Modernist kesimin Kur'an - Bilim tavsirleri, inançsız kesimin de tersine ilham kaynağı oldu.İnançlar ayrıdır, değişen veya gelişen Bilim ayrıdır.Konuyu dağıtmayalım. Kur'an'ın yorumlanmasında Arapça'nın Filolojik yapısını ve dönemin durumunu inceliyoruz.

    Bir çok farklı konuya değindik ama ilk mesajına dönersem şayet şunları söylemek istiyorum.Teşkilat'ın fikri yapısı ile İslamiyet'in kuralları örtüşüyor diye o ondan türemiştir yorumuna katılmıyorum.Zorlama bir yorumdur.İskenderiye'den yardım alabileceği veya diğer konular da yazdıklarınız ise muhtemelen kendinize ait çıkarımlardan öte bir şey değil.Sonuçta yine bana yazılı değil sözlü kaynaklar üstünden devam eden bir yarımada ile başlayan cümleler kuracaksınız.Neyse teşekkür ederim.Hayat sizin,karar sizin.İyi günler..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

    İyi güzel.Siz ben bu teşkilatı okudum ve İslamiyet'i uydurduklarına karar verdim diyorsunuz, ben ise ben de bu teşkilatı okudum ve İslamiyet'in bu teşkilatın uydurması olmadığına karar verdim.O zaman konu kapanabilir sonuçta metinler üzerinden herhangi bir dayanağı olmayan varsayımlar var.Bu şuna benziyor.Günümüz de bir kesimin Hz.Muhammed büyük sosyalistti, büyük devrimciydi.Bugün yaşasa Sosyalizm'e destek verir cümlelerinden farksız değil.Velevki yazılı kaynakları yok.Eliniz de bunu destekler,bunu geçmişte varsa dile getiren kişilerinde mi eserleri yoktur.Sonuçta Ebu Cehil,Ebu Leheb,diğer aşiret liderleri bunların mücadelesini biliyoruz.Bunu dile getiren hiçbir kimse de mi çıkmadı? Bu tamamen sizin iddianız ise paragrafın en başına dönerim, fikrimin bu şekilde olduğunu belirtirim.
    Hipotez ile ilgili de bir şeyler yazayım.Hipotez ortaya atılırken hop diye akla gelen ilk şey söylenmez tabiki.Herhangi biri Dünya düzdür diyor, sonrasında karşı çıkan varsa olmadığını ispatlasın diyorsunuz.İyi güzel de Dünya'nın düz olduğuna dair elinde neler var diye sormazlar mı? Ben ilerleyişi değil daha en başından hatalı olduğu görüşünü savunuyorum.

    Kur'an'ı Kerim indirildiği süreçte vahiy katipleri tarafından dediğiniz gibi yazılmıştır.Fakat 1-2 kişi tarafından değil bir çok kişi tarafından ezberlenmiş, öncelikle Hafızlar daha sonra Kurra'lar akıllara kazımıştır.Kur'an'ı Kerim'in yazılışı ile ilgili süreci buraya taşımanız konuyu farklı yerlere çeker.O yoksa o da yoktur tarzı eleştiri sistemi pek mantıklı değil.Muhtemelen önem derecesini göz önüne alarak çıkarım da bulunuyorsunuz ama Hz.Muhammed'in tebliğ mektuplarından bazıları günümüze kavuşmuştur.Sözlü anlatım ağır gelir fakat yazı felan yoktur demekte acımasızca bir yorumdur derim.Bazı konularda yazı yazarken hep aynı tabloyu çiziyorsunuz.İşin arkasında, önünde olanı vermeyip okumalarınızı kendi potanız da eritip aktarıyorsunuz. H.z Osman'ın durumunu öyle bir anlatmışsınız ki sanki "derhal kaldırılsın bu uydurmalar" tarzında bir yol izlemiş.Yok böyle bir şey. Aslında Kur'an'ı Kerim'in yazıya geçirilişi dair başlı başına bir konu.Yazıya başlamadan önce eleme işlemleri yapılmış,sağlam kaynaklar araştırılmış, aynı ayet birden fazla kişi tarafından sağlam deliller ile incelenmiştir. Yemame savaşlarında şehit olan Hafızların sayısı bir hayli fazla olunca buna dayalı olarak Allah Razı olsun Hz.Ebubekir dönemin de ilk çalışma yapılmıştır. Peygamberimizin bazı hadislerin'de geçen 7 kıraat durumu vardır.Bazı bölgeler de ciddi Kıraat farklılıkları ortaya çıktığı için Hz.Ebubekir'in toparladığı Mushaf'tan faydalanılarak Hz.Osman bir çalışma yapmıştır.7 Kur'an ifadesini kullanmışsınız ama bu yanlış anlamlara gelebilir.Kur'an'ı Kerim tektir fakat Hz.Osman döneminde bir de çoğaltma işlemi yapılmıştır.Bu sayı net değildir 7 görüşü de var, 4 görüşü de hatta 14 görüşü de.Ama dediğim gibi sayı kaç olursa olsun içindekiler birdir.

    Astroloji ile Astronomi arasında ki farkı öğrettip,aydınlattığınız için teşekkür ederim.Güzel oldu bu..

    Kur'an'ı yorumlamada bir çok parametre vardır.Sadece bilim'e göre hareket etmek, art niyetli kişilerin işidir.Kur'an'ı bilimle karşı karşıya getirmek bana her zaman komik gelmiştir.Modernist kesimin Kur'an - Bilim tavsirleri, inançsız kesimin de tersine ilham kaynağı oldu.İnançlar ayrıdır, değişen veya gelişen Bilim ayrıdır.Konuyu dağıtmayalım. Kur'an'ın yorumlanmasında Arapça'nın Filolojik yapısını ve dönemin durumunu inceliyoruz.

    Bir çok farklı konuya değindik ama ilk mesajına dönersem şayet şunları söylemek istiyorum.Teşkilat'ın fikri yapısı ile İslamiyet'in kuralları örtüşüyor diye o ondan türemiştir yorumuna katılmıyorum.Zorlama bir yorumdur.İskenderiye'den yardım alabileceği veya diğer konular da yazdıklarınız ise muhtemelen kendinize ait çıkarımlardan öte bir şey değil.Sonuçta yine bana yazılı değil sözlü kaynaklar üstünden devam eden bir yarımada ile başlayan cümleler kuracaksınız.Neyse teşekkür ederim.Hayat sizin,karar sizin.İyi günler..

    Okumuş olabilirsiniz. Ve benim teorime katılmaya bilirsiniz. Fakat beni kaynak göstermemekle suçlarken, aynı suçu ardından sende işliyorsun.

    Bilimi keşfeden filozoflar arasında şöyle bir konuşma vardır; (Aneksimendros olmalı ,hatırlamıyorum tam)
    - Ben dünyanın su üzerinde yüzen bir kara parçası olduğu düşüyorum?
    - O zaman suyun altında ne var?
    - Bilmiyorum?
    - Ben dünyanın boşlukta olduğunu düşünüyorum. Çünkü senin teorin olayı çözmüyor, dahada ileri atıyor. Bence dünya yuvarlıktır. Şu şu delillerim vardır. Onun için yuvarlak birşey etrafında ve altında su olamaz. Dünya boşlukta durur.

    Bilim böyle ilerler. Bir iddaa atılır ya başkası tez ile destekler veya biri antitez ile yalanlar.

    Senin " Ebu Cehil,Ebu Leheb," antitezine cevabım şudur.
    - Adı eskiden Ebu Alim olan birini daha sonrasında Ebu Cehil olarak adlandırılacak bir güç mevcutsa. Bu teşkilata karşı olanlar, gayet etkili biçimde susturulmuştur. Zaten bu adamlar, asla ve asla inanmamıştır. Acaba herkes inanırken bunlar neden inanmadı? Bu adamların biri çıkıp belki "muhammed bunu hesapladı , o olay mucize değil" demiştir. Fakat halk cahil olduğu için bunu ciddiye almamıştır. Acaba neden, savaşlar oldu? Olay savaş olmadanda çözülebilirdi.


    ==

    Ezberlendiği bende biliyorum. Ezberlenerek aktarılan bir şey zaten yazılı kaynak olamaz.
    Buna rağmen Kuran değiştildi diye bir iddam yok. Orayı kimse yanlış anlamasın. Fakat şüpheli ayetler vardır ve bunlar kurana dahil edilmemiştir.

    ==

    Astronomi ve astroloji asla karıştırılmamalıdır.
    Anladıysanız,O zaman "Muhammed, astronomi bilen araplardan destek aldı" fikrinizi geri çekiyorsunuz?

    ==

    Evet. Kuranı sadece bilime göre yorumlayıp, hadisleri tamamen yok sayanlar var. Ve bunlar beni rahatsız ediyor.
    Maalesef bu forumda müslüman muhatap kesimin çoğunu onlar oluşturuyor.

    ==

    Bu benim görüşümdür. Çünkü Kuranın ,Alemlerin Yaratıcısından geldiğine inanmıyorum.
    Kuranı incelerkende yunan bilimi ve astronomisinin izlerini görüyorum.
    Mesela "denizlerin karışmaması" yunan biliminin iddaasıdır. Kurandan 1000 yıl önce ortaya atıldı.
    Fakat modern bilim anladı ki, yunanlar yanılıyor. Çünkü denizler karışır.
    Yaratıcımız nasıl olur ki Yunan Bilim adamların haklı olduğu zanneder. Demek ki Kuranı , yaratıcımız değilde yunan bilimiyle ilgilenen birileri yazdı.




  • Ya Mübarek bunu burada ilk paylaşan sensin zaten,suçlama dediğin olay bu yüzden Ben tabi ki senden kaynak isterim.1400 yıllık süreçte ve sonrasında -ki bu teşkilat Hz.Muhammed vefatı sonrasında da işlevine devam etmiştir- kimse mi dillendirmedi bu konuyu? Hz.Muhammed ölmeden yalancı peygamberler, ona suikast düzenleyenler vs vs bir çok kişi varken bunu dile getiren hiç kimse mi olmadı? Bu cümleler yazılı olarak bir yere hiç mi geçmedi? Bana bunlarla gelebilirsin mesela.Olmayan bir şeyin kaynağını nasıl sana sunayım.Bir çıkarım yapmışsın bunun üzerinden ilerleyerek Peygamber neden böyle yaptı sorusunu sormuşsun bende böyle bir şey yok ve buna paralel olarak Peygamber'in yaptığı bir şey de yok dedim :) Yani aslında temel olarak ekşi sözlük tadında bir konu.

    Teşkilat konusunda yazdıklarının tamamı iddia.O yüzden cevap verecek bir durum yok.Dediğim gibi teşkilatın durumu Hz.Muhammed'in vefatından sonrasına devam etmiştir.Yani susturma vs işlemleri yoktur olamazda.Olsaydı tarihi kaynaklara geçerdi bu.Bilmediğimiz bir kaynak varsa bu teşkilatın "derin yapısı" ile ilgili söyle okuyalım.

    "Anladıysanız,O zaman "Muhammed, astronomi bilen araplardan destek aldı" fikrinizi geri çekiyorsunuz? "

    Ben böyle bir fikir ortaya atmadım.Hz.Muhammed dönemin de insanlar gökyüzü ile ilgileniyordu.Benim bildiğim falcılık,yıldız ve ay'a göre bir takım gelecek tahminleri,burç yorumları.Arap yarımadasına geniş açıdan bakarsak astronomi ile ilgilenenler var yok değil.Hz.Muhammed'in iletişim de olduğu birileri var mı bunu da bilmiyoruz.Biliyorsanız buyrun sizi dinleyelim.Yoksa bu iddianızı da mı biz destekleyelim :)

    Kur'an'ın yaratıcı tarafından indirilip indirilmeme fikrini kabul etmek veya reddetmek sizin görüşünüzdür.Kabul etmem,saygı duyarım..




  • Mr.Lucky kullanıcısına yanıt
    İslama inanıyorsan, bana inanmaman gerekir. Fakat susturma gibi birşeyin olmadığını iddaa etmek geçerli bir cevap değil.

    Sana müslüman kaynaklarda pek göremeyeceğin bir şey göstereyim.

    İslam medeniyetinin, en önemli geleneklerinde biri susturmak ve yoksaymaktır. Yayılırken de susturma, yoksayma ve karalamaya devam etmiştir.


    Halife Ömer'in mektubu:

    'Yezdigirt,

    Teklifimi kabul edip biat etmez isen, sen ve halkının geleceğini iyi görmüyorum. Bir zamanlar senin ülken bilinen dünyanın yarısına hükmediyordu, lakin bak şu an ülken ne hale geldi? Ordun her cephede mağlup edilmiş ve ülken çökmeye yüz tutmuş bir haldedir. Kendini kurtarman için sana bir teklifte bulunmaktayım. Tek bir Tanrıya, kainatta ki herşeyi yaratan tek ve sadece bir Tanrıya iman etmeye başla. Biz sana ve tüm dünyaya O'nun, yani gerçek Tanrı'nın çağrısını getirmiş bulunmaktayız. Ateş'e tapmayı bırak, halkına da ateşe tapmanın yanlış olduğunu ve bırakmalarını emret. Doğruya, yani bize katıl. Kainatı yaratana, tek gerçek Tanrı olan Allah-u Ekber'e iman et. Allah-u Ekber'e iman ederek İslam'ı kabul et ve kurtuluşa er. Pagan geleneklerine, yanlış ibadetlere son ver ve Allah-u Ekber'i kurtarıcın olarak kabul et. Bu yol hem senin hayatta kalabilmeni ve hemde halkının huzura ermesini sağlayacak tek yoldur. Şayet Acem (Farsi) halkı için en iyisini düşünüyor isen bu yolu seçersin. Biat senin için tek çözüm yoludur.

    Allah-u Ekber

    Halife El Müslemin Ömer İbn El Hattab'


    III. Yezdigirt'in ona verdiği cevap:


    Hayatın ve Aklın yaratıcısı, Ahura Mazda'nın adıyla,

    Mektubunda bizim kim olduğumuz ve kime taptığımız hakkında bilgi sahibi olmadan bizi kendi Tanrına, Allah-u Ekber'e yöneltmeye istediğini yazmışsın. Ne kadar hayret verici bir durumdur ki, Arapların Halife makamına oturmuş bir kişi olarak bilgin Arap çöllerinde başı boş gezen bir Arap serserisi ve çöl bedevisi ile aynı seviyede!

    Küçük adam,

    Farsilerin binlerce yıldır tek Tanrıya ibadet ettiklerini ve günde beş vakit namaz kıldıklarını bilmeden bana tek bir Tanrıya ibadet etmemi teklif edersin. Tek Tanrıya tapmak yıllardır bu toprakların kültüründe en alışılmış gelenektir.

    Biz dünyada iyi işler yaptığımızda, nezaket geleneğinin temelini attığımızda, "İyi Düşünceler, İyi Kelimeler, İyi İşler" bayrağını elimizde salladığımızda, sen ve senin ataların çölde başı boş gezer, yiyecek başka birşey bulamadıkları için kertenkele yer ve masum kız çocuklarını gömerlerdi.

    Arap halkı Tanrı'nın canlılarına değer vermez. Sizler Tanrı çocuklarının ve savaş esirlerinin bile kellelerini keser, kadınlara tecavüz eder, kızlarınızı diri diri gömer, kervanlara saldırır, toplu katliam yapar, milletin karısını kaçırır ve mallarını bile çalarsınız. Sizin kalpleriniz taştandır. Biz sizin yaptığınız tüm kötülükleri kınarız. Siz bunca kötü davranışlarda bulunurken bize İlahi yolu nasıl öğreteceksiniz?

    Bana ateşe tapmamı bırakmamı söylersin! Biz Farsiler, Güneş ışığının yaratıcısının gücünü, ateşin sıcaklığını ve yaratıcının sevgisini bilen insanlarız. Güneşin ışığı ve sıcaklığı bize doğrunun ışığını gösterir, bizi birbirimize ve yaratana yakınlaştırır. Bize birbirimize iyi davranmamız da yardımcı olur, bizi aydınlatır ve Mazda'nın alevlerini kalbimizde tutmamızı sağlar. Bizim Tanrımız Ahura Mazda'dır. Ne gariptir ki, sizlerde O'nu yeni bulmuşsunuz ve O'na Allah-u Ekber ismini vermişsiniz. Lakin biz sizinle aynı seviyede değiliz. Biz diğer insanlara yardım eder, insanlar arasında sevgi ve dünyaya iyilik yayarız. Biz binlerce yıldır diğer insanların kültürüne saygı göstererek kültürümüzü yaymışızdır. Siz ise Allah'ın adıyla insanların topraklarını işgal eder, halkı katliam yapar, açlık, sıkıntı, yokluk yaratır, insanlara korku salar ve Allah'ın adıyla kötü işler yaparsınız.

    Bunca felaketten kim sorumlu? Size yağmalama yapmanızı, öldürmenizi ve tahrip etmenizi emreden Allah mı? Bunu Allah'ın adıyla yapan sizler mi? Yoksa her ikiniz mi?

    Sizler çölün sıcaklığından fırlamış, verimsiz, doğal kaynaksız toprakları yakıp yok etmiş kişiler olarak bize Tanrı sevgisini savaşla ve kılıcınızın gücüyle öğretmek istersiniz! Sizler çöl vahşilerisiniz. Buna rağmen bizim gibi binlerce yıldır şehirlerde yaşamış insanlara Tanrı sevgisini öğretmeye kalkarsınız! Bizim arkamızda binlerce yıllık kültürümüz var. Söyle bakalım! Tüm askeri gücünle, barbarlığınla, Allah-u Ekber adına işlediğin tüm katliam ve yıkımlarınla, Müslüman askerlerine bugüne kadar ne öğretebildin? Müslüman askerlerine bugüne kadar ne öğretebildin ki biz Müslüman olmayanlara öğretebilesin? Allah'tan hangi kültürü öğrenebildin ki şimdi başkalarına zorla ve kaba kuvvetle öğretmeye kalkarsın?

    Yazık!...Ne yazık ki, Ahura'nın Farsi Ordusu son zamanlarda senin Allah'a tapan askerlerine yenik düstü. Şimdi bizim insanlarımız aynı Tanrıya ibadet etmek ve yine aynı beş vakit namazını kılmak zorunda. Fakat bu sefer kılıç zoruyla, O'na Allah diyerek, Arapça konuşarak.. Çünkü senin Allah'ın sadece Arapça anlıyor.

    Tavsiye ederim ki sen ve senin haydut çeten, eşyalarınızı toplayıp ait olduğunuz çöllerinize geri dönün. Onları alışkın oldukları güneşin yakıcı sıcaklığına, kabile kültürüne, kertenkele yemeye ve deve sütü içmeye geri götür. Seni ve hırsız çeteni bizim verimli topraklarımızdan, medeni şehirlerimizden ve şanlı vatanımızdan men ediyorum. Yanında bulunan taş kalpli canavarlarını bizi katletmeleri, kadınlarımıza tecavüz etmeleri, kadın ve çocuklarımızı kaçırarak Mekke'de köle olarak satılmaları için üzerimize salma. Bunca suç ve cinayeti Allah'ın adıyla yapmalarına izin verme. Bu canice davranışa bir son ver.

    Aryanlar affedicidir, sıcaktır, konukseverdir, iyi insanlardır ve her gittikleri yerde arkadaşlık tohumu, bilgi ve sevgi eken insanlardır. Bu yüzden sizi yasadışı davranışlarınızdan ve caniliklerinizden dolayı sizi cezalandırmayacaklardır.

    Sizden Allah-u Ekberinizle çölde kalmanızı ve medeni şehirlerimize göç etmemenizi dilerim. Çünkü davranışlarınız bir hayli vahşi, dini inançlarınızda bir o kadar korkunç!

    Buradan Tek Tanrılılık ve 5 Vakit namaz ihtiyacının Perslerden geldiği anlaşılıyor . Bir tüccar olan muhammedin oraya gitmemesi mümkün değil ,heralde?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Perceptron -- 25 Mart 2016; 23:10:53 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: .fcan

    İslama inanıyorsan, bana inanmaman gerekir. Fakat susturma gibi birşeyin olmadığını iddaa etmek geçerli bir cevap değil.

    Sana müslüman kaynaklarda pek göremeyeceğin bir şey göstereyim.

    İslam medeniyetinin, en önemli geleneklerinde biri susturmak ve yoksaymaktır. Yayılırken de susturma, yoksayma ve karalamaya devam etmiştir.


    Halife Ömer'in mektubu:

    'Yezdigirt,

    Teklifimi kabul edip biat etmez isen, sen ve halkının geleceğini iyi görmüyorum. Bir zamanlar senin ülken bilinen dünyanın yarısına hükmediyordu, lakin bak şu an ülken ne hale geldi? Ordun her cephede mağlup edilmiş ve ülken çökmeye yüz tutmuş bir haldedir. Kendini kurtarman için sana bir teklifte bulunmaktayım. Tek bir Tanrıya, kainatta ki herşeyi yaratan tek ve sadece bir Tanrıya iman etmeye başla. Biz sana ve tüm dünyaya O'nun, yani gerçek Tanrı'nın çağrısını getirmiş bulunmaktayız. Ateş'e tapmayı bırak, halkına da ateşe tapmanın yanlış olduğunu ve bırakmalarını emret. Doğruya, yani bize katıl. Kainatı yaratana, tek gerçek Tanrı olan Allah-u Ekber'e iman et. Allah-u Ekber'e iman ederek İslam'ı kabul et ve kurtuluşa er. Pagan geleneklerine, yanlış ibadetlere son ver ve Allah-u Ekber'i kurtarıcın olarak kabul et. Bu yol hem senin hayatta kalabilmeni ve hemde halkının huzura ermesini sağlayacak tek yoldur. Şayet Acem (Farsi) halkı için en iyisini düşünüyor isen bu yolu seçersin. Biat senin için tek çözüm yoludur.

    Allah-u Ekber

    Halife El Müslemin Ömer İbn El Hattab'


    III. Yezdigirt'in ona verdiği cevap:


    Hayatın ve Aklın yaratıcısı, Ahura Mazda'nın adıyla,

    Mektubunda bizim kim olduğumuz ve kime taptığımız hakkında bilgi sahibi olmadan bizi kendi Tanrına, Allah-u Ekber'e yöneltmeye istediğini yazmışsın. Ne kadar hayret verici bir durumdur ki, Arapların Halife makamına oturmuş bir kişi olarak bilgin Arap çöllerinde başı boş gezen bir Arap serserisi ve çöl bedevisi ile aynı seviyede!

    Küçük adam,

    Farsilerin binlerce yıldır tek Tanrıya ibadet ettiklerini ve günde beş vakit namaz kıldıklarını bilmeden bana tek bir Tanrıya ibadet etmemi teklif edersin. Tek Tanrıya tapmak yıllardır bu toprakların kültüründe en alışılmış gelenektir.

    Biz dünyada iyi işler yaptığımızda, nezaket geleneğinin temelini attığımızda, "İyi Düşünceler, İyi Kelimeler, İyi İşler" bayrağını elimizde salladığımızda, sen ve senin ataların çölde başı boş gezer, yiyecek başka birşey bulamadıkları için kertenkele yer ve masum kız çocuklarını gömerlerdi.

    Arap halkı Tanrı'nın canlılarına değer vermez. Sizler Tanrı çocuklarının ve savaş esirlerinin bile kellelerini keser, kadınlara tecavüz eder, kızlarınızı diri diri gömer, kervanlara saldırır, toplu katliam yapar, milletin karısını kaçırır ve mallarını bile çalarsınız. Sizin kalpleriniz taştandır. Biz sizin yaptığınız tüm kötülükleri kınarız. Siz bunca kötü davranışlarda bulunurken bize İlahi yolu nasıl öğreteceksiniz?

    Bana ateşe tapmamı bırakmamı söylersin! Biz Farsiler, Güneş ışığının yaratıcısının gücünü, ateşin sıcaklığını ve yaratıcının sevgisini bilen insanlarız. Güneşin ışığı ve sıcaklığı bize doğrunun ışığını gösterir, bizi birbirimize ve yaratana yakınlaştırır. Bize birbirimize iyi davranmamız da yardımcı olur, bizi aydınlatır ve Mazda'nın alevlerini kalbimizde tutmamızı sağlar. Bizim Tanrımız Ahura Mazda'dır. Ne gariptir ki, sizlerde O'nu yeni bulmuşsunuz ve O'na Allah-u Ekber ismini vermişsiniz. Lakin biz sizinle aynı seviyede değiliz. Biz diğer insanlara yardım eder, insanlar arasında sevgi ve dünyaya iyilik yayarız. Biz binlerce yıldır diğer insanların kültürüne saygı göstererek kültürümüzü yaymışızdır. Siz ise Allah'ın adıyla insanların topraklarını işgal eder, halkı katliam yapar, açlık, sıkıntı, yokluk yaratır, insanlara korku salar ve Allah'ın adıyla kötü işler yaparsınız.

    Bunca felaketten kim sorumlu? Size yağmalama yapmanızı, öldürmenizi ve tahrip etmenizi emreden Allah mı? Bunu Allah'ın adıyla yapan sizler mi? Yoksa her ikiniz mi?

    Sizler çölün sıcaklığından fırlamış, verimsiz, doğal kaynaksız toprakları yakıp yok etmiş kişiler olarak bize Tanrı sevgisini savaşla ve kılıcınızın gücüyle öğretmek istersiniz! Sizler çöl vahşilerisiniz. Buna rağmen bizim gibi binlerce yıldır şehirlerde yaşamış insanlara Tanrı sevgisini öğretmeye kalkarsınız! Bizim arkamızda binlerce yıllık kültürümüz var. Söyle bakalım! Tüm askeri gücünle, barbarlığınla, Allah-u Ekber adına işlediğin tüm katliam ve yıkımlarınla, Müslüman askerlerine bugüne kadar ne öğretebildin? Müslüman askerlerine bugüne kadar ne öğretebildin ki biz Müslüman olmayanlara öğretebilesin? Allah'tan hangi kültürü öğrenebildin ki şimdi başkalarına zorla ve kaba kuvvetle öğretmeye kalkarsın?

    Yazık!...Ne yazık ki, Ahura'nın Farsi Ordusu son zamanlarda senin Allah'a tapan askerlerine yenik düstü. Şimdi bizim insanlarımız aynı Tanrıya ibadet etmek ve yine aynı beş vakit namazını kılmak zorunda. Fakat bu sefer kılıç zoruyla, O'na Allah diyerek, Arapça konuşarak.. Çünkü senin Allah'ın sadece Arapça anlıyor.

    Tavsiye ederim ki sen ve senin haydut çeten, eşyalarınızı toplayıp ait olduğunuz çöllerinize geri dönün. Onları alışkın oldukları güneşin yakıcı sıcaklığına, kabile kültürüne, kertenkele yemeye ve deve sütü içmeye geri götür. Seni ve hırsız çeteni bizim verimli topraklarımızdan, medeni şehirlerimizden ve şanlı vatanımızdan men ediyorum. Yanında bulunan taş kalpli canavarlarını bizi katletmeleri, kadınlarımıza tecavüz etmeleri, kadın ve çocuklarımızı kaçırarak Mekke'de köle olarak satılmaları için üzerimize salma. Bunca suç ve cinayeti Allah'ın adıyla yapmalarına izin verme. Bu canice davranışa bir son ver.

    Aryanlar affedicidir, sıcaktır, konukseverdir, iyi insanlardır ve her gittikleri yerde arkadaşlık tohumu, bilgi ve sevgi eken insanlardır. Bu yüzden sizi yasadışı davranışlarınızdan ve caniliklerinizden dolayı sizi cezalandırmayacaklardır.

    Sizden Allah-u Ekberinizle çölde kalmanızı ve medeni şehirlerimize göç etmemenizi dilerim. Çünkü davranışlarınız bir hayli vahşi, dini inançlarınızda bir o kadar korkunç!




    Öncelikle anlaşılan 1400 yıllık süreçte hiç kimse tarafından teşkilat hakkında kötü bir şey yazılmadığını,baskı,şiddet vb olaylar ile bir arada anılmadığını anlıyoruz.Çünkü eliniz de kaynak yok.

    "İslama inanıyorsan, bana inanmaman gerekir."
    Bu ifade ne anlama geliyor? Hani nereden yola çıkarak böyle akıl(!) dolu bir cümle yazdınız gerçekten merak ediyorum.
    Bak ben daha güzel bir şey söyliyeyim.
    2+2=4
    İslamiyet'e inanmıyorsan bana inanmaman gerekir.


    Ey Türkler,

    Lozan'ın gizli maddeleri var.2023'te Lozan bitecek.Kendinizi buna hazırlayın.

    Donanımhaber Forum Ahalisinden Mr.Lucky'nin Mektubu


    Dostum bu mektupta Louvre'da gizleniyor.Kimsenin bilmemesi gerekiyor




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.