Şimdi Ara

İstanbul'un fethi çok abartılmıyor mu? 8 bin vs 80 bin + 2ay ????

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
84
Cevap
1
Favori
2.237
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Fatih aşığı adam bile bunu söyleyebiliyor, gerçi Celâl rasyonel adamdır şaşırmamak lazım yani söylediğine.

    Şöyle anlatıyor bir bilim adamının serüveni kitabında
    Not:İlk konuşma çizgisindeki soruyu soran kişi(Sefa kaplan), yanıtlayan Şengör, konuşmalar böyle devam ediyor.

    — Adamlar Bizans’ı ele geçirmiş, nasıl farkında olmaz ki?
    — Tamam ama o bunun farkında bile değil. Ele geçirmekle
    kalmamış, pek çok kurumunu kopya etmiş. Bunun bile far-
    kında değil. Osmanlı Türk’ten çok Bizanslı’dır.

    — İyi ama Fatih kendisini Doğu Roma İmparatoru olarak
    tanımlıyor...
    — Bir kişi daha var mı bunu diyen? Ayrıca Fatih, kendisi için
    Doğu Roma İmparatoru falan demiyor.
    — Papa’ya yazdığı mektupta var böyle bir ifade.
    — Hayır. “Sultan-ı iklim-i Rum” diyor. Bu kadar. Yani, “Ro-
    ma topraklarının sultanıyım” diyor. Kendini onun devamı
    olarak görmüyor. Rum lafı Selçuklu’da da var. Dert değil o.
    Ama Bizans’la ilgili olarak Fatih’in en ufak bir fikri yoktu.
    Kanuni gibi bir padişahın dünyadan haberi yoktu. Piri Reis
    gibi adam kalkıp kitap yazıyor, Allah için bir yönetici çıkıp
    ila, “Ne kadar enteresan şeyler yazıyor bu adam, dünyanın
    öteki tarafındaki kıtalardan söz ediyor, acaba bir enstitü ku-
    rup ilgilensek mi?” demiyor. Kanuni, “Şuraya bir donanma
    göndersek, oradaki topraklardan biz de alsak” diye bir şey
    geçirmiyor aklından. Halbuki, İspanya ve Portekiz kıçını yır-
    lıyor, İtalyanlar gidiyor, İngilizler casusluk yapıyor. Bizimki-
    lerde en ufak bir tecessüs yok. Portekiz bizim önümüzü kesi-
    yor Hint Okyanusu’nda, neredeyse bütün Asya’yı da ele geçi-
    riyorlar. Osmanlı küçücük Portekiz’le başa çıkamıyor. Her
    seferinde dayak yiyor. Her karşılaştıklarında mağlup oluyor.
    ■— Ama daha ne tecessüs gösterecek adamlar? Orta Asya’dan
    kalkıp gelmişler, Doğu Rom a’nm başkentini ele geçirmişler...
    *— Evet ama Doğu Rom a’nm başkentini ele geçirmenin tari-
    hini biliyor musun? Kaç kişiye karşı kaç kişi savaşıyor? O ne
    komik şeydir öyle!
    Ne bakımdan?
    » • Sekiz bin kişi ile seksen bin kişi savaşıyor ve iki ay sürü-
    yor.
    •— Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hakaret ediyorsunuz—
    — 1 layır. Atatürk de aynı fikirdeydi. Zabit ve Kumandan ile
    I hısbıhal kitabına bir bak. Osmanlı subaylarının, paşalarının
    I
    cehaletini nasıl anlatıyor. Benim oğlum Asım, “İstanbul’un
    fethi ciddiye alınacak bir zafer değildir” diye yazı yazdı, öğ-
    retmeni çok kızmış. Kara Harp Okulu Komutanı Reha Taş-
    kesen Paşa ise Asım’a, “Tesadüfen incelemiştim, seninle aynı
    fikirdeyim” dedi. Cumhuriyet ordusuyla Osmanlı ordusunu
    karıştırmayalım birbirine. Cumhuriyet Ordusu Atatürk’ün
    yarattığı müthiş bir güçtür.
    — Ama TSK Cumburiyet’le kurulmuş bir ordu değil ki. Her
    yıl bilmem kaçıncı kuruluş yıldönümünü kutluyor...
    — Evet ama TSK kuruluşunu M ete’ye dayandırıyor. M e-
    te’den bugüne gelirken arada iyisi de var, kötüsü de. Ayrıca
    sen bana itiraz etmeyi bir tarafa bırak, Bizans askeri sayısı 5
    bin kişi ile 8 bin kişi arasında tahmin ediliyor. Lütfen bu 8
    bin kişiyi dağıt bakalım o surlara.
    — İstediğiniz yere dağıtın, o surları nasıl delip geçeceksiniz?
    — Gel bak şimdi, elimizde Hammer’in 10. cildi var. 10. cil-
    dinde de tesadüf olarak Bizans surlarının haritası var. Bak şu
    uzunluğa, 5 bin kişiyi dağıt bakayım ...
    — İyi de surlar değil mi asıl engel?
    — İstediği kadar yüksek olsun surlar, dağ yüksek diye dağa
    çıkamayacak mısın? Sonra surlar iki adımlık yer. Ayrıca, top
    da var Fatih’in elinde...
    — Kaç tane top var?
    — Üç tane büyük şahi topu var ama onun dışında da bir sü-
    rü top var.
    — İşte bir delik açılıyor, oradan giriyorlar...
    — Kaç delik! O şahi topları bir tane attığı zaman duvarın ya-
    rısı iniyor aşağıya.
    — Ama geceleyin de tekrar yapıyorlar...
    — 8 bin kişi, o da maksimum sayı. Tamir mi yapacak, halkı
    mı doyuracak, yoksa savaşacak mı?

    — Yani siz bu millet, bu kadar yeteneksiz diyorsunuz...
    — Millet değil, Fatih’in ordusundan bahsediyoruz. Hem de
    nasıl beceriksizler kardeşim! Kuşatma iki ay sürüyor. Düşün
    ki, toplarla mücehhez 143 parçalık Osmanlı donanması var.
    Dört tane Ceneviz gemisini durduramıyor. Gemilerin birinde
    de, imparatorun halkı besleyebilmek için son paracıklarıyla
    Sicilya’dan satın aldığı buğday var. Bu dört gemiyi 143 gemi
    durduramıyor ve içeri giriyor adamlar. Fatih de öfkesinden
    atını sürüyor denize...
    — Neye bağlıyorsunuz bunu?
    — Cehalet, beceriksizlik. Say sayabildiğin kadar. 143 gemi
    dört gemiyi durduramıyorsa beceriksizlikten, iş bilmemekten
    başka neye bağlanabilir ki... Yok efendim rüzgâr onlardan
    yanaymış filan. Altı-üstü dört gemi için bu kadar bahane üre-
    tilir mi? Üstelik, Osmanlıların gemilerinin hepsi kürekli, sü-
    ratli gemiler. Sandal gibi tabii. Kadırgayı biliyorsun. Neredey-
    se deniz seviyesiyle bir. Gelen geminin bordası ta nerede. Kar-
    şıdan gelen gemiyle aynı düzeyde olman lâzım ki harp edebi-
    leşin. Aksi takdirde, kale gibi tırmanman lâzım o gemiye, tır-
    manamıyorsun. Sonra gelen adam yelkeni senden iyi kullanı-
    yor. Çünkü Osmanlı yelken kullanmayı bilmiyor. Ha babam
    kürek. Niye okyanusu aşamıyor Osmanlı? Yelken kullanma-
    yı bilmediği için. Onun için İstanbul’u almışız falan, önemli
    başarılar değil bunlar...
    ( )nun için mi bu kadar başarılı oldu bu ordu?
    Nerede başarılı oldu? Gerçek bir Türk ve büyük bir asker
    ııl.m Timur iki saatte dağıttı koskoca Osmanlı ordusunu. Ti-
    mur dalga geçiyor adamlarla, harp meydanına bile inmiyor
    ve oturup Şahruh’la satranç oynuyor. Merak edip de başını
    (,1'Vİrerek bakmamış bile ne oluyor orada diye. Karşısındaki
    de yere göğe koyamadığımız meşhur Niğbolu fatihi Bayezid
    I l.ııı. Ne bir strateji fikri var, ne başka bir şey. Timur ise Ana-
    dolu'nun coğrafyasını Bayezid’den daha iyi biliyor. Düşünebi-
    liyor musun, Anadolu’nun etnik yapısını Bayezid’den iyi bili-
    yor. Onu Bayezid’in aleyhine kullanıyor. H erif ta Semer-
    kand’dan kalkıp geliyor. Aynı adam M oskova’da, Hindis-
    tan’da çarpışırken de aynı şeyleri yapıyor. Bizimkinin dünya-
    dan haberi yok. Kendi veziri Çandarlı, “Padişahım, duyuyo-
    ruz, bu herif bela. Biz bununla muharebe etmeyelim, gerilla
    harbi yapalım” diyor. Padişah ise “Erkekliğe sığmaz” diye ap-
    talca bir nedenle geri çeviriyor bu öneriyi. Osmanlı’mn kafası
    bu kadar çalışıyor işte. Bizans 8000 kişiyle iki ay dayanıyor.
    İmparator XI. Konstantinos’un koca bir heykelini dikmek la-
    zım bu şehre. Askerleriyle savaşırken kahramanca ölüyor
    adam. Ben, XI. Konstantinos hakkında niçin bir trajedi yazıl-
    madı diye hep hayret etmişimdir. Bundan daha güzel bir tema
    olamaz. İnsanlığın bildiği en önemli imparatorluğun sonu bu.
    — Biz de R om a’nm mirasçdan değil miyiz? Türk’üz diye
    mangalda kül bırakmayan yetmiş milyon içinde neredeyse çe-
    kik gözlü hiç kimse yok...
    — Kim ne derse desin, hepimiz Rom a’lıyız. Beğensek de öyle,
    beğenmesek de öyle. Koskoca Roma İmparatorluğu son bu-
    luyor. Kimsenin de aklına bir trajedi yazmak gelmiyor. Bir
    devir kapanıyor insanlık tarihinde.
    — Hadi bizde tragedya geleneği yok. Batı’da niye yazılmı-
    yor?
    — Hiç kimse yazmamış. Burası unutulmuş. İstanbul fethedil-
    dikten itibaren Avrupa’nın ilgisinin dışına çıkmış. Maalesef.
    Ne kadar acı bir şey... Dünyanın en önemli şehri bana sorar-
    san, bundan daha güzel bir şehir yok dünyada. Ben o kadar
    yer gördüm, buradan daha güzel bir yer yok.
    — Bu konuda tamamen aynı fikirdeyiz. Peki, İstanbul bu ba-
    le nasıl geldi?
    — Düşünebiliyor musun, dünyanın kültür düzeyi düşük
    halklarından birinin eline düştü bu kent. İstanbul’un yozlaş-
    ması 50 ’li yıllarda azmaya başladı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HIGHER -- 25 Mart 2019; 3:41:22 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >







  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Kraven demiş ki;
    Mesajı Yerinde Gör
    Çünkü senin yazdıkların bir adamı yanlışlamaktan öteye gidemiyor. Neden yanlış diye sorulduğunda "çok teknik anlatsam da anlamazsınız" diye cevap vermek. Kötülediğin Celal Şengör bile iyi kötü doğru yanlış bir şey anlatmış. Sen onu da yapmıyorsun.

    Kaç mesajdır yazdığın hiçbir şey yok. Bu dendiğinde de tek yazdığın şey anlamazsın anlamıyorsun git oku araştır vs....

    Bir de böyle olmaz diyene hesap soruluyor bir de mağdur konumuna geçmeler var tabi.

    Ne zaman Osmanlı karşıtı bir konu olsa çıkıyorsun konuyu açan kişiye ya da alıntısı yapılan kişiye sallayıp en ufak bir bilgi vermeden defolup gidiyosun. Bir iki cevap gelince de oku araştır vs...
  • Her şey bitti herkes bitti, İstanbul'un fethini Celal'den öğrenmeye başladık artık. Teorik fizikçi jeoloji üzerine yazdığında, tarihçi kimya üzerine yazdığında, manav ekonomi üzerine yazdığında ne kadar zırvalayabilirse tontişimiz de o kadar zırvalamış.

    Ezbere tarihi bilgiye falan da gerek yok, biraz metodoloji bilen herkes şu kısacık parçadaki bir dolu yanlışı görür ve dahi ciddiye almaz. Fakat bizim oğlan her fırsatta mutabasbıslığını gösterecek ya sorgusuz sualsiz almış direkt.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 24 Mart 2019; 19:7:28 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-EB772A469

    Bu mesaj silindi.
    Hocam fetihin önemli olmasının nedeninin, sonuçları ve etkisi olduğunu söyleyenler var, nedir bu sonuçlar ve etkileri?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam yarın sınavım var bu gece okuyamam bunu yarına artık

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • İlginçmiş. Bu soruları Celal Şengör'e soran kim?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-E767019CA

    İlginçmiş. Bu soruları Celal Şengör'e soran kim?
    İlk konuşma çizgisindeki soruyu soran kişi(Sefa kaplan), yanıtlayan Şengör, böyle devam ediyor konuşmalar. Bazı harfler silinik gözüktüğü için (kopyalanırken harflerin çoğu gözükmemiş), ben kitaptan okunması taraftarıyım. İnternette pdfsi bulunuyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir de Latinlerin yanlış hatırlamıyorsam iki haftada İstanbul'u aldığını biliyorum ama üzerine titremedim. Muhtemelen orada Bizans hazırlıksız yakalandı.
    Buna benzer benim bildiğim üç tarafı sularla kaplı Belgrad Kalesi var ama orada tabi deniz değil de nehir var. Fatih zamanında oradaki ilk kuşatma başarısız oldu. Sonra Kanuni aldı. Acaba aradaki fark neydi?
    Denizdeki muharebede Ceneviz'e çok sayıda olmasına rağmen yenilmesine bir şey diyemem. Yüzyıllardır karaya odaklı bir millet sonuçta. Fakat ben olsam ,mümkünse tabi, denizde iyi olan bir devletle müttefiklik ederdim. Hiç değilse bir donanma kiralardım. Parası neyse verirdik kardeşim. Böyle konuşuyorum da belki bunu yapmışlardır :D
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-AB1E07F87

    Bir de Latinlerin yanlış hatırlamıyorsam iki haftada İstanbul'u aldığını biliyorum ama üzerine titremedim. Muhtemelen orada Bizans hazırlıksız yakalandı.
    Buna benzer benim bildiğim üç tarafı sularla kaplı Belgrad Kalesi var ama orada tabi deniz değil de nehir var. Fatih zamanında oradaki ilk kuşatma başarısız oldu. Sonra Kanuni aldı. Acaba aradaki fark neydi?
    Denizdeki muharebede Ceneviz'e çok sayıda olmasına rağmen yenilmesine bir şey diyemem. Yüzyıllardır karaya odaklı bir millet sonuçta. Fakat ben olsam ,mümkünse tabi, denizde iyi olan bir devletle müttefiklik ederdim. Hiç değilse bir donanma kiralardım. Parası neyse verirdik kardeşim. Böyle konuşuyorum da belki bunu yapmışlardır :D
    Onu daha önce yapan oldu. Araplar Muaviye döneminde çok büyük bir donanma kurdu, denizcilikten anlayan ne kadar adam varsa topladı. Sonuç? Surları aşamadılar. Donanmaları da Yunan Ateşi ile cayır cayır yandı. Keza Bulgarlar da aynı akıbete uğradı. Yıldırım da.

    Arasında metrelerce derinlik ve genişlikte hendekler bulunan son derece büyük ve kalın üç katmanlı, kuleli surları aşmayı çocuk oyuncağı zannediyorlar. O güne kadar 9-10 defa kuşatılıp neden düşürülemediğini düşünen yok tabii ki. Ayrıca Fatih, fatih değildi. 2. Mehmed kendini ispat etmesi gereken yeni ve genç bir sultandı. Acaba ordu mu isyan eder, paşalar mı sıkıntı çıkarır, yeni bir haçlı birliği toplanıp üstlerine mi gelir, arkada Anadolu'da sıkıntı çıkar mı, Memluk acaba Anadolu'ya mı girer, suru aşabilecek miyim, zayıf olan donanmam acaba denizde ne yapar vs. vs...Bu ve bunlar gibi tonla şey, teknik sorun, dönemin şartları vs. hiçbiri önemli değil, vay efendim bizim şu kadar askerimiz varmış da şehirde şu kadar adam varmış nasıl o şehri rahatlıkla alamamışız da başarı değilmiş. Bu kafaya hakikaten edilecek bir laf var da burada olmuyor işte.




  • HIGHER kullanıcısına yanıt
    Bence Celal Sengör cok abartiliyor. Istanbulun fethi tarihe damga vuran olaylardan biridir. Batililar dünya tarihini kendilerine mal etmek icin elinden geleni yapar, elit gecinmek icin bunlarin kuyruguna takilmis birkac sazanda kendi tarihini önemsiz göstermek icin elinden geleni yapar. 21 Yasinda genc bir Sultanin Istanbulu almasi en az eskisi kadar güncelligini kaybetmemistir. Dümyanin öbür ucunda 50 kisiyi katleden katil bile 566 yil gecmesi e ragmen bunu unutamamistir. Bugün Bizim topraklarimizda olan Ayasofyada bir kismi ibadete acmaktan bile cekinirken Ayasofyayi Istanbulu fethedip camiye ceviren bir Sultan onca muhalif sese ragmen bunda basari göstermis olmasi ne kadar abartilsa az kalir.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Bir insan ne kadar zeki olursa olsun eğer kafasında belli şeyleri saplantı haline getirmişse bu şekilde zırvalar. Celal Şengörde de var bu durum. Normalde böyle sığ düşünecek bir adam değildir diyorsun ama oluyor işte. İşin kötüsü bizim milletimizde şöyle kötü bir huy var. Bakıyor ha bu adam çok akıllı baksana oğlum bilim adamı bu, öyleyse her dediği doğrudur bize bok yemek düşer tribine giriyor. Hal bu ki adamın kimliğiyle söylediği şeyin alakası yok. Ama ona bakmıyor. Şu söylediğin etmenleri bir kenara koyalım herhangi bir kuşatmada bile her zaman savunan taraf avantajlı konumdadır. Sen surlarda gedik bile açsan dar alanda ve senden yüksekteki düşmanın attığı envai çeşit şeyle muhatapsın. Sanki sadece karşılıklı kılıç oynatıyorlar. Manevra kabiliyetin yok. Bir yandan gedikten girmeye çalışıyorsun diğer yandan üstten ok, mızrak, kızgın yağ, kaya, neft her şey yağıyor. Surlara tırmanmaya kalksan aynı mevzu. Adam kaybettikçe askerin morali azalıyor. Beş bin kişi saldırsa bunların bini ölse ilerleme kaydedemese komutan olarak geri kalan 4 bini de ölsün mü dersin boş yere yoksa geri mi çekersin? Kaldı ki İstanbul gibi dönemin en sağlam korunan şehrini kuşatmışsın. Çocuk gibi karşı taraf 8 bindi Osmanlı 60 bindi o kadar uğraştılar beceriksizler. Pardon 60k adamı aynı anda hücuma kaldırmalıydı Fatih. Ne de olsa adam kaybetmek Fatih için önemsiz bir mevzuydu. Mantar çünkü bunlar. Yerlerine yenisi bitiveriyor hemen.
    Ayrıca 8 bin adamı o surlara diz bakalım demiş Celal Şengör de arkadaş o sekiz bin adam kuşatmanın başında dağınık değildi ki, Halice gemiler indikten sonra bir kısmını o tarafa kaydırdılar öyle girdik zaten içeri. Aynı anda tek bir ciheti koruyan 8 bin kişinin sayısı dağılınca savunma da kırıldı. Buradaki taktiksel hamleyi görmezden gelip adamlara başarısız demek neyin kafası? Nasıl dağılmasını sağlayacaksın o 8 bin adamın. İstanbul Fatihe kadar sadece karadan kuşatılabilen bir şehirdi. 8bini bırak iki bin kişi bile yığsan kara surlarına haftalarca dayanabilirdi o şehir ki öylede yaptılar. 53 gün boyunca tuttular.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: _turbo_

    Bence Celal Sengör cok abartiliyor. Istanbulun fethi tarihe damga vuran olaylardan biridir. Batililar dünya tarihini kendilerine mal etmek icin elinden geleni yapar, elit gecinmek icin bunlarin kuyruguna takilmis birkac sazanda kendi tarihini önemsiz göstermek icin elinden geleni yapar. 21 Yasinda genc bir Sultanin Istanbulu almasi en az eskisi kadar güncelligini kaybetmemistir. Dümyanin öbür ucunda 50 kisiyi katleden katil bile 566 yil gecmesi e ragmen bunu unutamamistir. Bugün Bizim topraklarimizda olan Ayasofyada bir kismi ibadete acmaktan bile cekinirken Ayasofyayi Istanbulu fethedip camiye ceviren bir Sultan onca muhalif sese ragmen bunda basari göstermis olmasi ne kadar abartilsa az kalir.
    Celal Şengör'ün abartıldığı falan yok.
    Celal çok dil bilen, vatansever ve müthiş Fatih sevgisi olan biri, dolayısıyla karalamaya vs. çalışmaz ki çalışmıyor da zaten.
    Adamın yaptığı tek şey ortaya veri koymak, bu veriye karşı bir argümanınız var mı, yok.




  • HIGHER kullanıcısına yanıt
    Karsit Argumani Fatih zamaninda ortaya koymus zaten. Bakiniz Istanbul. Tarihi gunumuz sartlarina gore yorumlamak sacmaliktan ibarettir. Bu olayin yankilari gunumuzde bile etkisini surdurmektedir.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    Celal Şengör'ün abartıldığı falan yok.
    Celal çok dil bilen, vatansever ve müthiş Fatih sevgisi olan biri, dolayısıyla karalamaya vs. çalışmaz ki çalışmıyor da zaten.
    Adamın yaptığı tek şey ortaya veri koymak, bu veriye karşı bir argümanınız var mı, yok.

    Alıntıları Göster
    Jeolojide bir şey demem ama diğer konularda yer yer çok boş yapıyor. Tarihi okuyan biri celalin yer yer sacmaladigini bilir bi ilbere bakın tarihi yorumlamasına müthiş çok büyük tarihçi oralardan okuyun tarihi, burdan değil.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • erkurt02 kullanıcısına yanıt
    Bu arkadaş Celalist. O yüzden çok takılmayın böyle konulara
  • Hep ad hominem hep ad hominem

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.