Doksanlarda gençtik durum elbette şimdikinden çok daha iyiydi. Emekliler ikramiyesiyle ev alabiliyodu yani o derece. Tamam durum zaten kötü değildi ama yine de duruma göre misli misli umutlu bir toplumduk. Çocuklar sokakta oynardı, mahallede herkes birbirini tanır, ahbaplık ederdi, insanlar hakikatten mutluydu gülüyodu. Orta hallileri bir tarafa bırak fakir insan bile neşeli mutluydu, biz de fakir sayılırdık yani ordan biliyorum. Ben 7 yaşındayken tek başıma sinemaya gitmiştim düşünün yani öyle güvenli bir yerdi. Ekonomik kısmı bi tarafa koyalım o umutlu gülen toplumu çok özledim. Şimdi kimse gülmüyor. Güleceğine, mutlu olacağına dair umudu da yok. İnsanlığın umudunu alırsan geriye ne kalır ki? Umut edebilecek psikoloji bile kalmadı artık. Umutsuz insan daha mı iyi yönetiliyor acaba? Bunu mu fark ettiler? Bu mutsuzluk, umutsuzluk kültür haline gelmeye başladı. |
Bildirim