Şimdi Ara

Herkes bir şiirini yazsın

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
78
Cevap
3
Favori
3.892
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Evet, okuyalım bakalım...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Şimdi nereye gideceğimi bilemem,

    Dalından kopmuş bir yaprak gibi,

    Annesini yitirmiş bir çocuk gibi,

    Yağmuru bekleyen çorak bir yürek gibi,

    Çaresizim...

    Gidişler çetin olur, vedalar acımasız,

    Göz yaşları çatlatırken göz pınarlarını,

    Bir yumruk gibi oturur boğazının tam ortasına ayrılık.

    Gitme desen nafile,

    Vakit ayrılık vaktidir.

    Bir hoşçakallara sığar yaşanan her ne varsa,

    Kalan matemlerle sığınırsın yıkık dökük bir limana.
    tutkudur yağmur,



    huzurdur gece



    seçimdir yalnızlık



    alev alır ruhun,



    hobidir kendini yakmak



    bulut yağmur olur zaten



    nefes almaktır ağlamak



    düşünmek amaçtır



    hayaller tasası ,



    direnmek boşadır



    uzaklaşmak cabası,



    ölüm bir mucizedir ,



    ihtirastır yaşamak ,



    gündüz seherin sebebidir ,



    gecenindir karanlık



    eylemdir fırtınada yürümek,



    duymasını bilene en güzel müziktir,



    aynadır ruhuna toprak,



    yatmasını bilene en güzel yatak...



    hüzün bir bestedir ,



    siyahlara gizlenir notalar,



    iki çift göz vardır,



    sırrı köşedeki durakta



    bekleyen bir kız ,



    kulakları soğuktan kızarmış,



    yalnız bir renk değildir kızıl,



    seveninde rengidir soğuyanında



    Abdullah kara
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bipolarsendromlubiri...

    Şiir tadında bir hayat yaşadın.

    Gün oldu maziyi harflere astın, kelimeleri satırlarda ağlattın.

    Söylenmemiş bir aşkın güzelliğini, kağıtlara yarım bırakandın...

    Dokunma! Hep öyle hüzünlü dursun hatıralar mısralarında,

    Bırak karışsın gözyaşların ağlamaklı bir şiiirin son satırlarına...

    Biliyorum, uzun zaman oldu yılları saymadın...

    Kırdın, kırıldın, belki biraz yaşlandın ama beklemeye alışkındın.

    Sen ki arta kalan bir aşkın "keşke"lerinde solandın.

    Sen, dalgalı denizde kaybolan gemilerin sığınağı,

    Sonunda hep terk edilen ıssız bir limandın!

    Şiir tadında bir hayat yaşadın.

    İçinde sonsuz göklerin, bitmeyen bir özleme kanat çırpan kuşların...

    Yağmurun, bulutun, fırtınan, rüzgarın...yıldızlara gözlerinle dokunandın...

    Batar mı kağıttan gemiler yine siyah ufkunda, ne çok hasret can verdi kıyısında dudaklarının.

    Şiir tadında bir hayat yaşadın, seni bulduğumda uyaksız kalmıştın, paramparçaydın...

    Anlat, iki satır şiir yudumlayalım seninle birbirimizi uzun zamandır tanıyormuşçasına,

    Ne zaman bırakıp gitti uğruna devrik cümleler kurduğun kadın...

    Beni sorma lakin, çünkü ben limanları yakandım, en dip koylarında dolanır ruhum siyahın!

    Şiir tadında bir hayat yaşadın...

    Baştan sona yalandın.


     Herkes bir şiirini yazsın





    Teşekkürler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir kaç şişe devirdi gidişin…

    Değişti mimiklerim ve kahvaltı saatim.

    Sabahları anksiyete kokar duvarlarım.

    Çok ta zor değil belki ucuz bir biletle sana dokunmak.

    Beklemeyi keşfediyorum uzun uzun…

    Sahibinin dönmesini bekleyen sarmalık tütün,

    İhanet etmeyip yanmasını bile durdururken,

    Bir leoparın kollarında ölmek kadar asil olmalı dönüşün.
  • kara kapının mandalı belirsiz ad tamlaması
    ak saçlı adamın eli babamın eski hırkası
    çek bedrinin konağına akşam safası
    içelim ancak bu şarap, şarab değil

    şimdi geceden kalmış küfelik
    elinde eski piştov aklım hayalim delik
    bir cepken var yenik... yenik...
    şimdiden saat 9 u vurdu
    vur vur da, kalp kalb değil

    gözlerinin akşam sefası yaptığına
    yalancı şahittir benim sözlerim
    ellerinin hırsızladığı bir aşktır
    benim sana vurgun olan şu kalbim
    çal ama kapımı; kapı çal değil

    yırttım akşam üstünü verdim geceye
    aldım bir çiçeği götürdüm eve
    kökünden koparmadık, insanlık öldü mü
    aklımca su döktüm dirilsin diye
    derken bahçıvan makası geldi.
    kes kes ama; söz söz değil

    yanlışlanamaz doğrularım var beynim episto
    duygularım şüpheci, gözler psiko
    içmeyelim dedim ben sana ay kız
    zehrin tadı buruk, gözlerim ayda
    ay dediysek kız değilmiş, zıkkım sigara
    iç iç ama, su su değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 6 Ocak 2017; 12:44:44 >




  • uçuk gözlerden bir aydınlık sabaha
    geceler ışıltıda karartılar solmakta
    desen ve renk olan her acayip ışıkta
    hep seni görmekte ve düşünmekteyim

    bir yalnızlık akşamını örterken ayda
    nuru olur parıldayan bir gökyüzü
    onun ışığında okunan bu kitapta
    bir sayfanın en sonunu okumaktayım.

    o sayfada yazılır amelinin kesresi
    hayatım film olup akar gider gölgesi
    ve o an akla gelen en büyük bir hayali
    hep sen olur görülür ve üzülmekteyim.

    ilmek ilmek dokunur da yaşı gözünden akar
    bir kuytuda bekleşir bitmeyen esareti
    bir acı soluklanacak bir yürek ararken
    konaklar sahibi olup ağlamaktayım.

    acısını sinesine gömmüş baharlar
    tohumlardan hep seni çıkarıyorken
    başı buğday veren her bahçenin sonunda
    bir ağaç dalı olup kırılmaktayım..
  • tutkudur yağmur,



    huzurdur gece



    seçimdir yalnızlık



    alev alır ruhun,



    hobidir kendini yakmak



    bulut yağmur olur zaten



    nefes almaktır ağlamak



    düşünmek amaçtır



    hayaller tasası ,



    direnmek boşadır



    uzaklaşmak cabası,



    ölüm bir mucizedir ,



    ihtirastır yaşamak ,



    gündüz seherin sebebidir ,



    gecenindir karanlık



    eylemdir fırtınada yürümek,



    duymasını bilene en güzel müziktir,



    aynadır ruhuna toprak,



    yatmasını bilene en güzel yatak...



    hüzün bir bestedir ,



    siyahlara gizlenir notalar,



    iki çift göz vardır,



    sırrı köşedeki durakta



    bekleyen bir kız ,



    kulakları soğuktan kızarmış,



    yalnız bir renk değildir kızıl,



    seveninde rengidir soğuyanında



    Abdullah kara




  • Uzak,

    Kimi zaman çok uzak,

    Kimi zaman uzaktan da öte...

    Eski zamanlardan kalan bir matem havası eser,

    Dolup taşar odan...

    Duvarlar arkadaşın, kuşlar sırdaşın, gece yoldaşın olur.

    Islak bir kaldırıma vuran bir sokak lambasının altında üşür ellerin,

    Kavuşur bağrında, kolların.

    Gözlerin tavana dikilir uzanırken yatağında,

    Bir türkü tüttürürsün sigaranın dumanında,

    Uzar da gider şehrin karanlık sokaklarında.

    Uzak,

    Çoğu zaman uzak bir sevdadır bizimkisi.

    Kavuşur bağrında, acıların.
  • ayar etme beni ey güzel
    düşürme dertten derde şu kış ayazında
    ellerin çiçek kokusu
    tenin ne güzel
    bırakma zemherinin ayyaş tadında

    gel del etme aklım efsunlu kaldı
    bak ki sihrin mecnun etti beni yar
    bir kuytuda bakışır gözüm arkada
    senden kalan bana sırf acı yadigar

    gel iş etme bana ey güzel
    bak ki gencim aklım uza karışır
    bir cahillik yaparım şu yaşta
    mahpus bana sen ellere karışır

    ah bir gelse öpsen beni be güzel
    bir yaram var cerah ile akar ya
    gözüm yaşım göğüm yağmur olmuş
    bi ara
    sen dağa ben kıyıya vurur da
    bir yunus olup ele karışır

    ah bir vursan elin kalbim üstüne
    bilsen bilsem ne çareler em ile
    bende yoktu sende bitti aşkımız
    bazen meftun bazen merhum... aşığız


    gel etme beni bulma ey güzel
    aşkım dağda gönlüm bağda
    kızarsın güller
    kokusun karışsın ele ayaza
    belki bahar gelir gelir de...
    bitmez güzler



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 6 Ocak 2017; 17:36:25 >




  • oturduğun taburenin düşeyağaz kaldığını

    görünce

    akşam akşam yine efkarlandım

    yoktun yine dün gece yanımda

    evdeki ipliklerden yumaklar yaptım



    açtığım zaman torbanın ağzını

    döküldü yine meyvalar



    anlaşılan yine şarab içerecek arılar

    bal peteği sandıklarda saklanmaz mı

    yıllanmış anılar



    yorgun yorgun uzandım şilteye

    ama giderim demez mi

    ayağımın bir tanesi

    diğerine

    söz geçmiyor bu gece

    ne ayağa ne ele.



    içimde bir sıkıntı var

    neden bu vakti kerahette bile

    kuşlar bana fısıldar



    yok mirim uyku yok.....



    ya gözlerim yalancı ya da

    yalancı baharları seyrederken

    kendini de kandırdı.



    şimdi o gözlerini bana ver de

    uyku getir yanından

    uzandığın şiltenin belki gidesi yoktur

    veyahut

    sütten kesilmiş çocuk gibidir

    dermandan.




  • rüyamda bu sabah
    görünce bir akbaba
    içim buruk uyandım

    derken bıkıp usandım
    telefonuma uzandım
    ondan gelen mesajda:
    buluşalım pasajda
    yazıyordu
    geciktim ve utandım

    bir masaya oturduk
    dert tasaya bulandık
    çayımız bittiğinde
    parkta biraz dolandık

    itfayeyi çağırdı
    buz gibi sesiyle
    söndürsünler diye
    aşkımız ateşini

    dedim bari gel
    son kez
    yiyelim bir revani
    olacağız pek yakında
    birbirimize yabani
    deterjanım ariel
    okumayın zebani
  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi taııbuv -- 25 Ocak 2017; 0:24:16 >
  • Hani zaman yoktu mekan yoktu olum yoktu

    Bir zaman

    El ver elin üstüne vur ama vurma

    Ses ver sesim üstüne duy ama duyma



    Görme görme görme beni

    Yakma yakma bir zaman

    Olum yoktu zaman yoktu mekan yoktu

    Her bir an



    Serme serme serme beni

    Verme beni hiç bir an

    Olum yoktu mekan yoktu zaman yoktu

    Bir zaman



    Şimdi geldi şimdi gitti

    Karanlık bir golgeye

    Evim vardı evim yandı

    Dünya duzdu bir kere



    Yandı ateş sondu güneş

    Madden karalaşmıştı

    Mekan vardı zaman yaktı

    Duman oldu bir zaman



    İnsan yoktu ateş sondu

    Çiçek açtı bir zaman

    hayvan doğdu İnsan oldu

    gaza dondu her bir an

    Hani zaman yoktu mekan yoktu olum yoktu

    Her bir an



    Bakma bakma bakma beni

    Verme beni ellere

    Görme bilme duyma emi

    Sağır olsun her gece



    sen varken gorundu ya kainat

    şimdi her yerden gelsin

    olsun bana hep kat kat

    bildim şimdi kapatmak zamanıdır gözleri

    Zaman yokmuş mekan yokmuş olum yokmuş

    Bir zaman



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 27 Ocak 2017; 16:33:54 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Aramalısın beni bir resmin karanlık köşesinde
    Ya da bir şiirin en can alıcı yerinde
    Hatta romantik bir şarkının melodisinde
    Beni aramalısın sevgilim
    Çünkü ben yüreğinin çarptığı yerdeyim

    Bir filmin siyah beyaz çekimindeyim
    Durmak bilmeyen zamanın kölesiyim
    Varlığında ağlamayı bilmediğim
    Yokluğunda gülmeyi unuttuğum sevgilim
    Anla işte nefesinin bittiği yerdeyim

    Sen meleğim, sendin herşeyin anlamı
    Şiir'e dökülen her harf andırır gözyaşlarımı
    Bir meczup, bir deli, belkide bir yabancı
    Oysa sadece hissetmekti aşkı
    Biraz sancılı, ama çok tatlı
  • Ritmiğe biraz daha yakın oldu ama olsun

    --

    Sandım bundan sonra yerim cennetten
    Susmadı ki şu kalbimdeki lanet siren
    Sadece ilişkimiz değildi ki biten
    Bu son darbeydi beni uçurumdan iten

    Güller vardı bizim bahçemizde önceden
    Bendim belkide hepsini birer birer katleden
    Gezdim diğer bahçeleri farkı yok cehennemden
    Değil bu duygular benim burnumda tüten

    Olmasan da olur bundan sonra
    Uzamaz benim aşkım bir sonraki asra
    Ben direnen musaydım sen ise ra
    Artık susturabiliyor kalbimi bu asa

    Yok muydu acaba o güllerin dikenleri
    En son senin ellerin tuttu o gülleri
    Gerçekten mesafe ayıra bilirmiş sevenleri
    Biri çıkıp üflesin artık masamda ki külleri
  • Yaşa yahu bir kere 40 olmadan önce

    Adam olan bilmeliymiş sevmeyi

    Yak bir kez de bizim için bir kere

    Duman göze dolmalı kalp inlemeli



    Sigaramın dumanına bakma durma ne olur

    Seni seven bana düşman sus konuşma söz olur

    Koy başın dizime otur yana be güzel

    Kalbim sana sen bana yolum bize göz olur




    Şimdi gençlik kaçtı gitti el oldu

    Bir güzel vardı bize başkasına yar oldu

    Geçti kalbim geldi huzun evim bana dar oldu

    Adam olan 40 ında olmeyi de bilmeli



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 6 Şubat 2017; 18:21:34 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yangın var

    şehrin ortasında taklar kurulur

    tahkimatı geçmek isteyen biri var

    yanan belki aşkımdır diye

    savrulur



    münadiler çağırır

    yeldamız bir seyirgahta emr verdi

    her seven sevdiğine bir çiçek olup

    açsın

    ve kapansın yangılardaki

    mesai



    bir saat arası çay molasında

    anlatılır oldu

    güldüren alevin rengi

    yansın bedenim

    kan kırmızıydı gözlerin

    şimdi sen olur da

    bir rüzgarı beklerim



    yüzümde ateşiyle yanar

    elinde çiçeklerin kokusu

    ve sen aşk-ı yelda

    bir günde bitmeyecek

    bir aşkın senden kalan son tortusu



    haberleri itfayicelerin sirenlerinde

    duyulur

    ömür bir sudur akıp giden sevdalar

    yangınlara vurulur



    bir ateş olur gözlerindeki

    umursamaz isteğim

    dayanmaktayım

    ferim açık ufukta sisler de varken

    gözlerime perdeler çeker

    benim kadar hayalken

    senin kadar insafsız gölgeler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yeni şiirler bekliyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kocaman bir ummanda kaybolmuş bir serçe gibiyim ve kanatlarım minicik.

    Bu koca denizi geçebilir miyim bilmiyorum.

    Her kanat çırpışımda daha çok yoruluyorum.

    Nefesim de tükenmek üzere.

    Ve dinlenecek bir yer de yok.

    Dursam, kaybedeceğimi de biliyorum.

    Koca bir umman üzerinde uçuyorum küçük kanatlarımla.

    Küt küt atan kalbim, daha da hızlanıyor.

    Bir umut ışığı arıyorum, üzerine konacak.

    Bu deniz beni de yutacak galiba.

    Güneş kızıllaşmaya başlıyor. Artık eskisi gibi parıldamıyor da.

    Karanlık hakim olmaya başlıyor artık. Ay, hakimiyeti alıyor güneşin elinden.

    Yakamoz vururken şu ufacık yüreğime, küçük soluk alışverişlerimin sesini duyamaz oluyordum.

    Ayy da görünmez oluyordu.

    Ve karanlık tamamen ele geçiriyordu dünyayı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lottuss

    bir minik kuşum var aynada.

    öylesine korkmuş ve öylesine ürkek ki...

    gözgöze geldik aynanın gerçek olmayan tarafında,

    öylesine dokunaklıydı ki gözyaşları kirpiğindeki.

    aslında yansımalarımızdı gerçekte görünen,

    çatlamış bir aynadan bakıyorduk içimizdeki kalabalığa.

    ne sen vardın minik kuşum bu aynada ne de ben,

    kaybolmuş gibiydik var olmayan bir sonsuzlukta...

    sen de benim gibi uçup gitmek istiyorsun biliyorum.

    iki dostuz seninle aynı kedere kafeslenmiş, canım kuşum

    ve her gün biraz daha ölüyoruz kurtulmak isterken.

    içimizde sahte insanlar birikiyor cesetten.

    hangisi dostumdu hangisi düşmanım unuttum...

    bak nasıl titriyor narin bedeninde tüylerin.

    uzaklara dalmışsın, birini bekliyor gibi gözlerin.

    benim minik kuşum, sırdaşım, solgun çiçeğim

    sen bugün biraz ölüyor gibisin.

    Her gün biraz ölüyoruz ve özlüyoruz minik serçe

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ali şinas kalbim kırık bir güfte
    yaz beni enderun olan
    içindeki merdut olup da
    bülbülü gül olmuş
    mektebe

    yusuf yunusa karışsın

    desin
    derd-i umman
    nerede

    bak ki kervanlar kıştan gelmiş
    neve
    bahar karışsın
    allamul ğuyub olana

    her yer zemheriden
    simsiyah giyinsin

    çıkarsın üstündeki libası
    düşünsün
    gözü kara

    kuyudan haber getiren düşsün
    bu sefer
    çıkılmaz
    bir ğayyaya

    ah-u enin edenim
    sanırsam ki mimden kurulmuş
    bir kürsüde

    dokun bana

    bak ki
    elemim zihayat olsa
    hayat boş eyvanlarda kaldı ahım

    hoşça kalsın
    içimdeki hoşluğu
    dolduran boşluğum
    adı kim veya adı
    hiç olan kimse

    bilsin ki
    meftun
    merhum
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.