Şimdi Ara

Hem bilgisayar mühendisliği hem de genel olarak üniversite konusunda sık gördüğüm hatalar

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
100
Cevap
49
Favori
13.264
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
95 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Selam arkadaşlar, ben 2018 yılında bilgisayar mühendisliğinden mezun oldum ve 5-6 senedir sınav dönemlerinde bu bölümü takip ediyorum. Ülkenin siyasi ve ekonomik durumunun kötüleşmesi, işsizliğin artması gibi sebeplerle bu sınavın gençler üzerinde baskısı devamlı artıyor, bunun farkındayım, ama bazı hataları çok sık görüyor gibiyim, ve "circlejerk" denilen bir terim vardır, aynı ortamdaki insanlar devamlı birbirinden aynı şeyleri duya duya bunu gerçek olarak algılamaya başlar, bu durumda bireylerin birbirinden duydukları hep kulaktan kulağa dolaşan, hiç birincil gözden görülmeyen bilgiler olur, ben de bunu yıkma amaçlı bu konuyu açıyorum.


    Üniversiteye giriş sınavları az süre içinde çoktan seçmeli soruları en optimal yöntemlerle çözme üzerine kurulu, çoğu genç ve bu yaratıcılığı, detaylı düşünmeyi, açık fikirliliği öldüren bir şey. Çoğunuz için hayatınızın bu kısmı artık geride kaldı, ve bu siyah-beyaz, 1 ya da 0 mentalitesinden çıkma ve yeniden düşünme zamanı geldi.


    İlkokuldan üniversiteye kadar olan zamanda hayatınız, seçimleriniz oldukça lineer. İlkokul'da derslerine çalışıp okuyup ortaokula geçersin, aynı şeyi yaparak liseye, sonra aynılarını yaparak üniversiteye, ama hayatın çoğu aslında böyle değil. Daha fazla uzatmadan başlıyorum:


    1) Puanlar ve sıralamalar tamamen daha önce üniversite okumamış ve çalışma hayatını görmemiş yeni lise mezunlarına bağlı.

    Evet, istisnalar olsa da bu hesaba katılmayacak kadar düşük seviyede. Sınav sonuçları gelen arkadaşlar önceki senenin okul sıralamalarına bakıyor, görüyor 20.000 ile almışlar, kendi sıralaması 19.000 diye burayı yazıyor, seçim kısmının %90'ı bundan ibaret. Okullar objektif bir şekilde ranklenmiyor, 3. parti bir grup uzman şu okul bu okuldan iyidir demiyor, tamamen ama tamamen yeni sınavzedelerin bir önceki senekileri takip etmesiyle oluşan bir sistem bu. Bunu bilmek önemli, çünkü bu 9000 sıralaması olan bir insanın 15.000 yerine 10.000 ile gireceği bir okulu seçmesi gibi bir zorunluluğun hiçbir şekilde olmadığını, hatta bunu düşünmenin çok yanlış olduğunu gösteriyor. Sırf lokasyonu bile daha uygunsa 15.000 seçilebilir, puanınıza yazık falan olmaz, o puanın tek amacı sizin istediğiniz üniversiteye girmeniz, olabildiğince ucundan, taban sıralamaya yakın girebilmek değil.


    2) Üniversitelerde ileri seviye mesleki eğitim verilmiyor.

    Gördüğüm kadarıyla gençler üniversite eğitiminin meslekleri açısından çok önemli olduğunu, mesleğini yapmayı orada öğreneceklerini, okuldan okula bu eğitimin aşırı değişeceğini düşünüyor.


    Ben Koç mezunuyum, okurken MIT mezunu hocalar vardı, dolayısıyla onların müfredatını yakından takip ettiğimiz pek çok ders oldu, ve rahatlıkla söyleyebilirim ki nerede okursanız okuyun öğreneceğiniz bilgiler çok temel ve hiçbir şekilde sizi mesleğinizde iyi yapmayacak, hatta mesleğe hazır hale bile getirmeyecek. Üniversite meslek eğitimi için efektif bir sistem bile değil, özelleşmiş bir eğitim düzeni 2 yılda çok daha fazla şey öğretebilir.


    Üniversitenin asıl değeri sosyal açıdan da sizi geliştirmek, alanlarında uzmanlaşmış hocalarla tanışmak, kültürel olarak sizi kuvvetlendirmek, çevrenizi genişletip hayatınız boyunca arkadaşınız olması muhtemel insanları tanımak. Hayatınızda bir daha hiç kendinizle yaşıt, hayattan benzer isteklere sahip, sizle benzer yolları yürüyecek bu kadar fazla insanla bir arada olmayacaksınız, ve bence üniversitenin en değerli yanı da bu. Son olarak şunu da ekleyeyim, akademik başarı iyi öğretmen yapmıyor. 30 senedir cutting edge işlerle uğraşan bir profesörün efektif bir şekilde yazılıma giriş dersi öğretmesini bekleyemezsiniz. Benim gördüğüm master/doktora öğrencilerinin etüt derslerinde anlattıkları çok ama çok daha anlaşılır ve bilgi vericiydi, o yüzden bazı derslere gitmeyip de sadece etütlere giden pek çok öğrenci vardı.


    3) Bölümlerin seneler içinde olan sıralama değişimlerinin meslekle doğrudan ilgisi yok.

    Korelasyon gösterenler yok değil, mesela inşaat gerçekten kötüleşti, çünkü zaten iğne ipliğine bağlıydı, Türkiye'deki geçici beton sevdasına bakıyordu tamamen, dönemsel değişkenlik göstereceği belliydi, ama mesela hukuka bakalım. Açıkçası sıralamaları çok takip etmedim, ama hukuk sıralamaları muhtemelen hiçbir şekilde mesleki hayattaki değişimleri göstermiyordur. Son 5-6 sene içinde polisler yerlerde sürüklediler, kontrolsüz miktarda mezun verildi, günde 12 saat çalışıp az maaş almak normal sayılmaya başlandı. Eğer bu bölümün sıralaması çok ciddi anlamda düşmediyse bu sıralamalara güven olmayacağını bilebilirsiniz.


    En bilgili olduğum bilgisayar mühendisliği özelinde konuşursak bu sıralamaların ve liseliler arasında olan popülerliğin etkisi o kadar komik şekilde yorumlanıyor ki, şaşırıyorum gerçekten. Sıralamaların yükselmesi mezun sayısını artırmıyor, garip garip ne idüğü belirsiz bina üniversitelerinin açtığı bölümler de sektörü etkilemiyor. Bir kere bilgisayar mühendisliği mezununun bir imza yetkisi vs. yok, işverenin umrunda değil senin bilgisayar mühendisliği okuyup okumadığın, yani rekabet açısından bunların da hiçbir etkisi yok. İmza yetkisi olan mesleklerde bu fark yaratır, ama yazılımcı olcaksanız tamamen önemsiz. Sıralamalar sadece ama sadece sizi ilgilendiriyor, bu sıralamaları ne 10 sene öncenin mezunları ne de işverenler biliyor. Kolay bir iş değil, o yüzden kendisine uyumsuz olmasına rağmen yazanlar zaten çok çalışkan değillerse tutunamayacaklar, yani bu sizin düşünmeniz gereken bir faktör değil.


    4) Üniversite - yurtdışı imkanı ilişkisi yok denilebilecek seviyede.

    Bazı yerlerde bazı Türk okullarını duyanlar olur, ama genel anlamda pek bir önemi yok. Özellikle master/phd vs. için gidilecekse açık ara en önemli etken para. Paranız varsa gidersiniz, bu kadar basit. Tamamen bedava bir okuldan kabul bile alsanız orada yaşamak için gereken para oldukça yüksek, parası olmayanın biriktirip buna yatırması gerekir. Koç için konuşacak olursam mezun olur olmaz gidenlerin büyük çoğunluğu ailesinden yardım alabilen arkadaşlar, sonradan gidenler hep para biriktirip gitti ya da gitmekten vazgeçti. Bunun okulla da çok alakası yok, başarıyla da, 2.4 ortalamalı arkadaş bile TUM'a girdi. Para para para, bunu çok karıştırmayın, hangi okulla daha rahat yurt dışına giderim gibi şeyler düşünmeyin. Erasmus şartları vs anlarım ama mezuniyet sonrası için bir etkisi olmayacak.


    5) İneklemek yapabileceğiniz en iyi şey değil.

    Bu özellikle akademisyen olmayacaksanız daha da önemli. 4.0 ortalamaya olabildiğince yaklaşmaktan daha önemli şeyler var okulda. Bu derslere gitmeyin, çalışmayın demek değil, sadece tüm üniversite hayatınızı buna adamayın, üzülürsünüz. Klüplerde sosyalleşmek, çevre edinmek, mümkünse part-time çalışmak, kendi kendinize projeler yapmak, sunum yapma/konuşma/özgüven tarzı konularda kendinizi geliştirmek 3.0 yerine 3.5 ortalama yapmaktan daha önemli bence. Hepsini yapabiliyorsanız ne güzel, bunu yapabilenler de var, ama odanıza/kütüphaneye kapanmayın hiçbir şekilde.


    Forumda görüyorum kendisine şu kadar çalışacağım her gün diye hedefler koyanlar, bir daha yaşamayacaksınız üniversite hayatını, sonrasında zaten 60 yaşına kadar çalışacaksınız, eğlenmek ile boş bir hayat geçirmek aynı şey değildir, eğlenmeye zaman ayırın.


    6) Bölüm seçin, üniversite değil.

    Bu çok klasik bir öneri, biliyorum, ve üniversite seçmenin avantajlı olabileceği bazı uç senaryolar da var, ama benim gözlemlediğim forumdaki durum çok daha kötü. Sıralamanızı söyleyin size ne yazacağınızı söyleyim tarzı konular var, kişiler hiç neyden hoşlandıklarını bile yazmadan sıralamasını söylüyor, diğer insanlar da ona okul-bölüm kombinleri söylüyor, ve bu tabi ki 1. maddede bahsettiğim gibi tamamen sıralamayı olabildiğince tabandan girebilecek şekilde kullanmak. Bunu yapmayınca sıralamanın boşa gideceği düşünülüyor, halbuki tam tersine bu yaptığınız sıralamayı boşa götürmek.


    Resmen bölüm fark etmeden sıralamasının yettiği her okul-bölüm'ü not alıp bunları yüksekten düşüğe sıralayarak yazan insanlar var. Yapmayın, etmeyin, daha 17-20 yaş aralığındasınız çoğunuz, tüm ömrünüz bununla geçecek, aşırı ciddi bir karar, ama böyle yaparak herhangi bir karar vermemiş, sadece anlamsız sayıları takip etmiş oluyorsunuz. Olacak iş değil gerçekten. Şu anki sevgilim daha iyi yönlendiren olmadığı için böyle yapmış ve ne kadar cahilmişim diye anlatıyor hep o lise son zamanlarını, bunun pişmanlığını hala yaşıyor.


    7) İlgili üniversiteden mezun ve mesleğini icra edenler dışında kimseye güvenmeyin.

    Gerek bu forumda, gerek ekşi sözlükte, gerek saçma sapan bloglarda gördüğünüz bilgilerin çoğu birinci elden deneyimlememiş, insanların oradan buradan duyduğu saçma sapan şeyler. Bu forum üzerinde kapıştığım çok oldu mesela, sanki yazılımcıymış gibi yazıp da aslında liseli olduğu aşikar olan insanlarla. Yok arkadaşının kuzeni 15000 liraya başlamış, yok eniştesini asgari maaşa almışlar, traş bunlar hep. O arkadaşının kuzeni gelip kendisi anlatsa diyecek ki ben çok uç noktayım, hem şöyle şöyle işler yapmıştım hem de çok şanslıydım, ama gel gör ki bunu anlatan insan sanki normal bir şeymiş gibi anlatıyor, kulaktan kulağa dolaştıkça saçmalaşıyor da saçmalaşıyor.


    Ciddi ciddi internetten bulduğu bilgilerle ego kasan çocuklar mevcut burada. Artist artist düpedüz yanlış olan şeyler söylüyor bazıları, cool takılıyor, bazılarınız da artılıyorsunuz, gözlemleyen insanlar da, ki bölümde çoğu insan gözlemci, bunları gerçek sanıyor.



    Şu an işyerindeyim, bunu daha da makaleye çevirmek istemiyorum, hızlıca aklıma gelenleri yazdım, sorusu olan varsa elimden geldiğince cevaplarım.




  • Öncelikle bunları analiz etmek baya zor, çünkü ülkede enflasyon oranları dolar kuru vs o kadar çılgın ki 3 sene öncesinin parasıyla şimdiki arasında dağlar kadar fark var.


    2018 senesi başladığında ben son senemde bitirme projemi yaparken dolar kuru 3.7 idi, ben Haziran'da mezun olduğumda 4.6'ya yükselmişti birden, o sırada maaşlar fiyatlar vs kendini güncellemekte sıkıntı çekiyordu bu değişimlerden dolayı.


    Ben Ağustos gibi bir deneme sürecine girip Eylül'de de resmi olarak işe başladım, o sırada asgari maaş 1600 liraydı ve bana 3200 lira + yemek + sene sonu primi şeklinde teklif yapılmıştı. Benim biraz saflığıma gelmişti, aslında 4000 liraya oynayabilirdim.


    Bu 4 ay sonra 2019 olmasıyla birlikte 3500 oldu. Ben yine deneyim kazanayım da sonra bakarız kafasıyla hiç pazarlık falan uğraşmadım, ama bu aşamada 5000 civarı alan arkadaşlar vardı. Doların 5-6 arası çılgın attığı dönemlerdi ve en fakir dönemim oldu, çünkü asgari ücret artık 2000 lira olmuştu ve benim maaşım 2x asgari maaştan azdı. İş değiştirip şartlarımı yükseltebilirdim ama açıkçası ben ilk işimde uzun kalmak ve olabildiğince hızlı deneyim kazanmak istedim. Şimdi geriye dönüp baktığımda o sırada almam gereken minimum maaş 4000 liraydı, çünkü zaten 2018'de 2x'di.


    2020'nin başında 2.4 maaşlık bir prim verdiler ve maaşı 4700 liraya yükselttiler. Bu 2x asgarinin biraz üzeriydi, ama artık orada 1.5 yıldır çalışan biri olarak sinirlendim, ülke ne kadar zor durumda olursa olsun 4700 lira aşağı yukarı 2018'in 3200 lirasıyla aynı paraya denk geliyordu, iş bakmaya başladım ve ofisten bazı arkadaşlarla konuştum, bunlar üslerimizin kulağına, oradan da patronun kulağına gitti, patron ne verirse kalacağımı sordu, 7000 dedim ve maaşım 7000 oldu, bu da 3x asgariye karşılık geliyordu. Bu dönemde biraz daha yüksek maaşlı iş bulmam mümkündü ama uğraşmaya değmeyeceğim kadar yükselttiler.


    Bu senenin başında maaşımı 9000 lira yaptılar, yine asgarinin 3 katı civarıydı ki döviz yükselişteydi, insanlar işten ayrılmaya başlayınca beklenmedik bir şekilde ek zam yaptılar ve an itibariyle 12000 yani 4x asgari alıyorum. Maddi olarak cidden memnun olduğum ilk zamanlar diyebilirim, hesaplı olmadan rahat para biriktirebiliyorum.


    Kerizlik yapmasam refaha daha erken de kavuşabilirdim, ama çok da önemli değil, uzun yıllar sürecek kariyerimin başlarıydı sonuçta.


    Biraz değişik bir yazı oldu, devamlı asgari üzerinden referans vermem gerekti, ama yıllar içinde enflasyonu takip edemeyenler için faydalı olabileceğini düşünüyorum.


    An itibariyle de çevremdeki yazılımcı arkadaşların maaşları 9000-18000 lira arası. 3000 dolar alan da var ama o biraz konu dışı. Bu maaşlara dahil olmayan ekstra yemek parası, yol parası, prim/bonus gibi şeyler de var.


    edit: ilk soru uzun sürünce diğerlerini unutmuşum  


    Çıkıp gitme olayı şirketine göre değişir. Bizim şirket İTÜ Teknokent sınırlarında ve özel şartlar var, haftalık saat doldurmak zorundayız covid döneminde biraz karışmış olsa da, o yüzden aylık saat doldurma amacıyla ofiste kalıp içme, satranç oynama tarzı etkinlikler yaptığımız oluyor.  


    Home office olduğum dönemler günlük belirlediğim işleri bitirdikten sonra kafama göre takılıyorum.


    Ek mesai bizde özel durumlarda oluyor, ama onu anlayabiliyorum, çok acil durumlarda el atmasak şirket ayakta kalamaz, bu kadarı Almanya gibi inanılmaz yan hakları olan yerlerde bile oluyor. Müşterinin devamlı kullandığı kod patlarsa el atmak gerekiyor, ama genelde sonraki patch için kendi bilgisayarlarımızda yeni şeyler geliştirdiğimiz için öyle acele bir durum olmuyor.

    'Hayatınızda bir daha hiç kendinizle yaşıt, hayattan benzer isteklere sahip, sizle benzer yolları yürüyecek bu kadar fazla insanla bir arada olmayacaksınız, ve bence üniversitenin en değerli yanı da bu. '

    Pandemi sağ olsun, asosyaller sağ olsun, sevişecekler ondan gitmek istiyorcular sağ olsun, yüz yüze mezun olamayıp online mezun olmaya çalışanlar sağ olsun, üniversite yüzü göremeden evde pc karşısında kıçımızın üstünde okuyoruz biz de. Ne güzel değil mi?

    Sevdiğiniz, istediğiniz alanı seçin diyor herkes fakat hangi alanı sevip sevmeyeceğimi nereden bileceğim? mesela benim bilgisayarlara ilgim var ama üniversitede okumadan oradaki dersleri sevip sevmeyeceğimi nereden bileceğim? mesela sırf fiziğe ilgim var diye elektrik elektronik seçmem mantıksız olur, derslerin tam olarak içine girmeden nasıl sevip sevmeyeceğimi anlayacağım?

    Üzülmen normal, ben de kendimi kötü hissederdim sırf birkaç sene geç doğdum diye o okullarda okuyamasaydım, ama bunun o kadar da önemli olmadığını bilmelisin. İçinde ukte kalabilir, ama sektör sadece bu okullardan eleman alacak kadar dar değil.


    Düşük sıralamalı mühendislik seçimlerine karşı benim de sert görüşlerim var, ama benim bahsettiğim şey seninki gibi sıralamalar değil, 300.000 olup mühendislik okuyanlar, çünkü realistik olarak bakarsak öyle bir sıralama için bırak zoru ortalama matematik sorularını bile çözememiş olmak gerekiyor ve mühendislik eğitimi verilen okullarda o seviyede birinin mezun olması, herhangi bir başarıya sahip olması pek mümkün değil. Bunun elitist bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum, çünkü bana kalırsa zaten bölüme uygun olan birinin ortalama bir çalışmayla ilk 100.000'e rahatça girebilmesi gerekir.


    Tekrar edeyim, sıkma canını, kötü bir durumda değilsin.

    Liseli öğrencilerin algısının bozulduğunu şuradan anladım ben de.. “sıralamalar yükseliyor, çok mezun verecek” tarzı cümlelerinden.. Nasıl yani? Sıralaması yükselmese aynı sayıda mezun vermeyecek miydi yahu..

    Baştan aşağı mükemmel tespitler. Hukuk en kötü dönemini yaşamasına rağmen sıralaması yükseliyor e bu borsa değil ki sıralaması yükselince mükemmel mi her şey? EA’da Felsefe bile yükseliyor yahu noldu ülkeyi Aristokratlar mı yönetiyor

    @Yirikalische


    20 yıllık eski bir donanımhaberci (eski hesabım Amerikan telefonuna bağlı olduğundan giremiyorum), ve bir Bilgisayar mühendisi olarak ben de tecrübelerimi aktarayım.


    Dediklerin çok doğru, özellikle

    1) Puanlar ve sıralamaların aslında bir algının sonucu olması, ve çok yanıltıcı olması

    5) İneklemek yapabileceğiniz en iyi şey değil.


    Ama katılmadığım tek şey şu:


    6) Bölüm seçin, üniversite değil.


    Bunu demeni kötü üniversite görmemene bağlıyorum. Ben de Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinden mezunum, ama yıllar içinde şunu farkettim, öyle üniversiteler var ki gitmesen daha iyi.


    Kötü üniversiteye gidersem ne kaybedecem diyebilirsin? Dünyanın en değerli şeyini: zaman. Kendini yetiştirme şansını, ve özgüvenini.


    5 ile ilgili yorum yapayım. Koç, Sabancı, Bilkent insanın suyunu çıkartır ve sana sosyal bir yaşam fırsatı vermez. İyi açıdan bakarsak bu senin çok sağlam (high grit) bir çalışan olmana neden olur, ama şunu da unutmayın, üniversite gençliğin en güzel 18-25 yaşları arasının yıllarıdır. Kampüs hayatı olan bir yer seçin.


    Geçen Bilkent'li ve Ankara Üni. mezunu bir arkadaşla Anadolu'da bir üniversiteyi geziyorduk, ki biri ABD, biri Hollanda doktoralı, dedik ki 'keşke burda okusaymışız'. Cünkü hangi üniversiteye gidersen git, özellikle yazılımda, iş büyük oranda sana bakar. Tabii çok dandik, kaprisli hocaların olduğu yerlere gitmeyin.


    Bu üniversitenin puanı Bilkent'ten de Ankara'dan da çok düşük. Bilgisayar mühendisliğinde mesleki eğitim verilmiyor, etiketin değeri yok, o zaman en güzel kampüs hayatı yaşayacağınız yere gidin. Ankara'da ne var? Bozkırın ortası, memurlarla ve kırolarla dolu bir şehir.


    Bölüm seçerken dikkat edeceğiniz bazı şeyler var:


    1. Bilgisayar Bölümü sitesi mobil uyumlu değilse 2021'de oraya ben gitmezdim, ya önemsemiyorlar, ya yapamıyorlar. İlk 30'da bile böyle üniversite var.
    2. Diyelim ki X üniversitesine başvuracaksın, oradaki hocaların %80'i de X üniversitesi mezunu ise orada liyakat yoktur. ABD'lilerin deyimiyle inbreeding vardır, çeşit yoktur, herkes birbirine benzer. Yine o X üniversitesinde %80'i bir Y üniversitesindense de bu da yine kötü tabi.
    3. Bölüm tanıtımında öğrenciler değil de sadece hocalar konuşuyorsa, kötü. Öğrencileri tanıtımında konuşturmayan bölüme gitme. Daha önemlisi mezunlar.
    4. Bölüm sitesinde ders programı, müfredat, ders içerikleri bulunmuyorsa gitme. O bölüm sahipsiz bölümdür, sana da sahip çıkmaz. Bunlar küçük ama önemli bir detay.
    5. Bölümde endüstri tecrübeli hocalar yoksa gitme. Asıl endüstri tecrübesine sahip hocalardan öğrenirsin. Ama bunu iyi araştır. Bir gün öğrencilerle konuşuyordum 5 hocası vardı bölümlerinin. Dediler ki bana bizim bütün hocaların yurt dışı iş deneyimi var. Söylemedim yüzlerine ama dedikleri yanlıştı. Bütün hocaları tanıyorum. 3'ünün yurt dışı eğitim deneyimi var, 2'sinde ise o bile yok. Hiçbir hocalarının ne yurt içi, ne yurt dışı iş deneyimi yoktu, ve bu öğrenciler bunun bile farkında değildiler (kötü üniversite).
    6. İlk 100 bine giremediysen bilgisayar falan okuma. Sınavda kaza olduysa, hiç çalışmadıysan, tekrar sınava gir. Bilgisayar müh. en çok zeka gerektiren bölüm. Elektronik, İnşaat okuyabilirsin belki ama, onlar o kadar zeka ve yeni şeyler öğrenmeyi gerektirmiyor.
    7. Sakın matematik, elektronik seçme bilgisayar okuyacaksan, yapacağın en büyük aptallık olur. İTÜ Elektronik'e gideceğine, YTÜ Bilgisayar'a git.
    8. Gideceğin bölümün en önemli özeliği Endüstri tecrübesi olan yurtdışı tecrübeli hocalar, kampüs, ve verdiği İngilizce eğitim. İnanın bazı Anadolu üniversitelerinin İngilizce eğitimi Ankara'daki özellerden iyi. Devlette İngilizce olmaz demeyin.
    9. Özelin avantajı öğrenci işleridir, kolayca transkript şu bu alırsın. İdari personeli daha kurumsaldır, devlette tipik devlet memuru sıkıntısı vardır. Ama özeller devletten iyi denilemez. Türkiye'deki 4-5 özel dışında vereceğiniz paraya yazık. Hatta atıyorum Bahçeşehir, TOBB, Özyeğin vs buraya yarı burslu gireceğinize, ben olsam devlete gider, o parayı da ya yana koyar, ya da yerdim öğrenciyken. Yanlış olmasın, bunlar çok iyi üniversiteler, ama para vermeye değmez. Yani kampüs yok, etiket değeri desen ehh belki, tam olarak neye para veriyorsun? Para bolsa tabi gidilir o başka.
    10. Özeldeki sorun da şu, eğer zengin değilsen, zengin çocukların arasında ezik hissedebilirsin. Kız arkadaşın zengin biri olabilir ve lüks yerlere gitmek isteyebilir. Bunları küçümseme.
    11. Özelin diğer sıkıntısı da şu ilk 100'den de adam var, 45 bininci adamda var. Burada hoca nasıl dengeli ders işleyebilir?
    12. Bölüm sitesine bak, güncelleniyor mu, haberler etkinlikler var mı, yoksa 5 yıldır bir şey girilmemiş mi?


    Unutmayın gençler, üniversite belki eşinizi tanıyacağınız, belki en yakın arkadaşlarınızı tanıyacağınız, belki beraber iş kuracağınız insanların yeri. Üniversite sonrası iş hayatı, belki bir plazada, belki evden daha asosyal olacağınız zamanlar başlayacak. Sosyal aktiviteleri olmayan, kulüpleri fakir üniversitelere gitmeyin.


    Benim üniversite hayatım sıkıcıydı, bizim zamanda Youtube, Udemy yoktu, iyi üniversiteye gitmek şarttı ama bu devirde bilgisayar müh için değil. Ancak sıralamanızın çok altında da bir yer seçmeyin. Yani 500. olduysan, 50 binden öğrenci alan yere de girme, tembelleşirsin.


    sorularınız olursa cevaplamaya çalışırım.

  • Hocam çok güzel yazmışsınız, elinize sağlık. Birde Türkiye'deki yazılım sektöründe iş hayatı nasıl onunla ilgili yazınızı da okumak isterim.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam yazınız çok güzel ufuk açıcı teşekkür ederim fakat her geçen yıl biligsayar mühendisliğine artan talepten dolayı sıralamaları inanılmaz çekiyor. Mesela ben 10k küsur sıralamada bile top tier üniversitelere giremiyorum. Benim gibi bu duruma üzülen çok insan var. Klişe olarak iş öğrencide biter fakat boğaziçi odtüdeki öğrenciler de kendini geliştiriyor zaten. Diğer üniversiteleri de pek tercih edesim gelmiyor

  • Eklemek istediğim bir şey var ÖSYM sınavları yıldan yıla daha iyi hale geliyor bence. Özellikle 2018 ve sonrası soruların çözüm yollarını ezberleyen kişileri eliyor. Sayısal ve sözel muhakeme yetenekleri artık daha ön planda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-4h062020 -- 4 Ağustos 2021; 11:43:48 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yararlı bir konu olmuş hocam elinize sağlık.
    Upp

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sevdiğiniz, istediğiniz alanı seçin diyor herkes fakat hangi alanı sevip sevmeyeceğimi nereden bileceğim? mesela benim bilgisayarlara ilgim var ama üniversitede okumadan oradaki dersleri sevip sevmeyeceğimi nereden bileceğim? mesela sırf fiziğe ilgim var diye elektrik elektronik seçmem mantıksız olur, derslerin tam olarak içine girmeden nasıl sevip sevmeyeceğimi anlayacağım?

  • Yıldırım0705 kullanıcısına yanıt

    aynı durumdayım.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-4h062020

    Hocam çok güzel yazmışsınız, elinize sağlık. Birde Türkiye'deki yazılım sektöründe iş hayatı nasıl onunla ilgili yazınızı da okumak isterim.

    Daha spesifik, nokta atışı sorular sorarsan daha detaylı yardımcı olabilirim, ama kısaca açıklayacak olursam:


    Ben çalışma kültüründen oldukça memnunum. Farklı mesleklerin farklı çalışma kültürleri olabiliyor ve bu şirketten şirkete bazı değişkenlikler gösterse de genel hatlarıyla aynı kalıyor.


    Mesela hukukta arkadaşlardan gözlemlediğim kadarıyla nerede çalışırsan çalış ücretsiz ek mesai, üssün çıkmadan senin işten çıkmanın ayıp sayılması, resmi giyinme gibi durumlar var. Yazılım dünyasında ise iş bitiricilik çok önemli. İşlerini hızlı ve az hatalı yaptığın sürece diğer şeyler pek önemli değil. Bazı bankalar harici giyim oldukça rahat ve ek mesai genelde müşteriye güncelleme yapıldığı günler sorun çıkması durumunda oluyor. Hataya çok açık değil, testerlar da olsa herkesin kendi kodunun kalite kontrolünü iyi bir şekilde yapması gerekiyor, ama bunu düzgün yapabildiğin takdirde de herkes sizden memnun kalıyor.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Yıldırım0705

    Hocam yazınız çok güzel ufuk açıcı teşekkür ederim fakat her geçen yıl biligsayar mühendisliğine artan talepten dolayı sıralamaları inanılmaz çekiyor. Mesela ben 10k küsur sıralamada bile top tier üniversitelere giremiyorum. Benim gibi bu duruma üzülen çok insan var. Klişe olarak iş öğrencide biter fakat boğaziçi odtüdeki öğrenciler de kendini geliştiriyor zaten. Diğer üniversiteleri de pek tercih edesim gelmiyor

    Üzülmen normal, ben de kendimi kötü hissederdim sırf birkaç sene geç doğdum diye o okullarda okuyamasaydım, ama bunun o kadar da önemli olmadığını bilmelisin. İçinde ukte kalabilir, ama sektör sadece bu okullardan eleman alacak kadar dar değil.


    Düşük sıralamalı mühendislik seçimlerine karşı benim de sert görüşlerim var, ama benim bahsettiğim şey seninki gibi sıralamalar değil, 300.000 olup mühendislik okuyanlar, çünkü realistik olarak bakarsak öyle bir sıralama için bırak zoru ortalama matematik sorularını bile çözememiş olmak gerekiyor ve mühendislik eğitimi verilen okullarda o seviyede birinin mezun olması, herhangi bir başarıya sahip olması pek mümkün değil. Bunun elitist bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum, çünkü bana kalırsa zaten bölüme uygun olan birinin ortalama bir çalışmayla ilk 100.000'e rahatça girebilmesi gerekir.


    Tekrar edeyim, sıkma canını, kötü bir durumda değilsin.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: air raid siren

    Sevdiğiniz, istediğiniz alanı seçin diyor herkes fakat hangi alanı sevip sevmeyeceğimi nereden bileceğim? mesela benim bilgisayarlara ilgim var ama üniversitede okumadan oradaki dersleri sevip sevmeyeceğimi nereden bileceğim? mesela sırf fiziğe ilgim var diye elektrik elektronik seçmem mantıksız olur, derslerin tam olarak içine girmeden nasıl sevip sevmeyeceğimi anlayacağım?

    Derslerin hepsine bayılmana gerek yok, ben yazılım derslerinin hepsini severken bazı teorik derslerden nefret ettim mesela. Yazılım mühendisliği dersine seve seve çalışarak A alırken seçmeli aldığım kriptografi dersinden nefret ettim, sonunda salıp kaldım ve tekrar almadım.


    Önemli olan yapacağın mesleği sevecek misin, o da %100 anlayamasan da mezunların yaptıkları işleri inceleyerek olur. Yazılımda bu daha kolay, çünkü isteyen deneme şansına sahip kendisine uygun mu görmek için. EE mezunu olup da kendi işini yapan bir tanıdığım yok şansıma, o yüzden bu konuda çok yardımcı olamayacağım ne yazık ki.

  • Yirikalische kullanıcısına yanıt
    Başlangıç maaşlarını ve yıllık zam oranlarını merak ediyorum.
    Bir de iş saati dışında iş hakkında rahatsız edilmek istemem ama özel sektörde pek mümkün değil sanırım. Fazla mesai de çok can sıkıcı.
    İş bitirmek önemli demişsiniz mesela projede bize düşen kısmı bitirince çıkıp gidebilir miyiz?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 50-60-70k gibi sıralamalarda bilgisayar mühendisliği okuyanlara karşı bakış açınız nedir?

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-4h062020

    Başlangıç maaşlarını ve yıllık zam oranlarını merak ediyorum.
    Bir de iş saati dışında iş hakkında rahatsız edilmek istemem ama özel sektörde pek mümkün değil sanırım. Fazla mesai de çok can sıkıcı.
    İş bitirmek önemli demişsiniz mesela projede bize düşen kısmı bitirince çıkıp gidebilir miyiz?

    Öncelikle bunları analiz etmek baya zor, çünkü ülkede enflasyon oranları dolar kuru vs o kadar çılgın ki 3 sene öncesinin parasıyla şimdiki arasında dağlar kadar fark var.


    2018 senesi başladığında ben son senemde bitirme projemi yaparken dolar kuru 3.7 idi, ben Haziran'da mezun olduğumda 4.6'ya yükselmişti birden, o sırada maaşlar fiyatlar vs kendini güncellemekte sıkıntı çekiyordu bu değişimlerden dolayı.


    Ben Ağustos gibi bir deneme sürecine girip Eylül'de de resmi olarak işe başladım, o sırada asgari maaş 1600 liraydı ve bana 3200 lira + yemek + sene sonu primi şeklinde teklif yapılmıştı. Benim biraz saflığıma gelmişti, aslında 4000 liraya oynayabilirdim.


    Bu 4 ay sonra 2019 olmasıyla birlikte 3500 oldu. Ben yine deneyim kazanayım da sonra bakarız kafasıyla hiç pazarlık falan uğraşmadım, ama bu aşamada 5000 civarı alan arkadaşlar vardı. Doların 5-6 arası çılgın attığı dönemlerdi ve en fakir dönemim oldu, çünkü asgari ücret artık 2000 lira olmuştu ve benim maaşım 2x asgari maaştan azdı. İş değiştirip şartlarımı yükseltebilirdim ama açıkçası ben ilk işimde uzun kalmak ve olabildiğince hızlı deneyim kazanmak istedim. Şimdi geriye dönüp baktığımda o sırada almam gereken minimum maaş 4000 liraydı, çünkü zaten 2018'de 2x'di.


    2020'nin başında 2.4 maaşlık bir prim verdiler ve maaşı 4700 liraya yükselttiler. Bu 2x asgarinin biraz üzeriydi, ama artık orada 1.5 yıldır çalışan biri olarak sinirlendim, ülke ne kadar zor durumda olursa olsun 4700 lira aşağı yukarı 2018'in 3200 lirasıyla aynı paraya denk geliyordu, iş bakmaya başladım ve ofisten bazı arkadaşlarla konuştum, bunlar üslerimizin kulağına, oradan da patronun kulağına gitti, patron ne verirse kalacağımı sordu, 7000 dedim ve maaşım 7000 oldu, bu da 3x asgariye karşılık geliyordu. Bu dönemde biraz daha yüksek maaşlı iş bulmam mümkündü ama uğraşmaya değmeyeceğim kadar yükselttiler.


    Bu senenin başında maaşımı 9000 lira yaptılar, yine asgarinin 3 katı civarıydı ki döviz yükselişteydi, insanlar işten ayrılmaya başlayınca beklenmedik bir şekilde ek zam yaptılar ve an itibariyle 12000 yani 4x asgari alıyorum. Maddi olarak cidden memnun olduğum ilk zamanlar diyebilirim, hesaplı olmadan rahat para biriktirebiliyorum.


    Kerizlik yapmasam refaha daha erken de kavuşabilirdim, ama çok da önemli değil, uzun yıllar sürecek kariyerimin başlarıydı sonuçta.


    Biraz değişik bir yazı oldu, devamlı asgari üzerinden referans vermem gerekti, ama yıllar içinde enflasyonu takip edemeyenler için faydalı olabileceğini düşünüyorum.


    An itibariyle de çevremdeki yazılımcı arkadaşların maaşları 9000-18000 lira arası. 3000 dolar alan da var ama o biraz konu dışı. Bu maaşlara dahil olmayan ekstra yemek parası, yol parası, prim/bonus gibi şeyler de var.


    edit: ilk soru uzun sürünce diğerlerini unutmuşum  


    Çıkıp gitme olayı şirketine göre değişir. Bizim şirket İTÜ Teknokent sınırlarında ve özel şartlar var, haftalık saat doldurmak zorundayız covid döneminde biraz karışmış olsa da, o yüzden aylık saat doldurma amacıyla ofiste kalıp içme, satranç oynama tarzı etkinlikler yaptığımız oluyor.  


    Home office olduğum dönemler günlük belirlediğim işleri bitirdikten sonra kafama göre takılıyorum.


    Ek mesai bizde özel durumlarda oluyor, ama onu anlayabiliyorum, çok acil durumlarda el atmasak şirket ayakta kalamaz, bu kadarı Almanya gibi inanılmaz yan hakları olan yerlerde bile oluyor. Müşterinin devamlı kullandığı kod patlarsa el atmak gerekiyor, ama genelde sonraki patch için kendi bilgisayarlarımızda yeni şeyler geliştirdiğimiz için öyle acele bir durum olmuyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yirikalische -- 4 Ağustos 2021; 12:46:29 >
  • Liseli öğrencilerin algısının bozulduğunu şuradan anladım ben de.. “sıralamalar yükseliyor, çok mezun verecek” tarzı cümlelerinden.. Nasıl yani? Sıralaması yükselmese aynı sayıda mezun vermeyecek miydi yahu..

    Baştan aşağı mükemmel tespitler. Hukuk en kötü dönemini yaşamasına rağmen sıralaması yükseliyor e bu borsa değil ki sıralaması yükselince mükemmel mi her şey? EA’da Felsefe bile yükseliyor yahu noldu ülkeyi Aristokratlar mı yönetiyor

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Hoş geldiniz hocam, verdiğiniz bilgiler altın değerinde.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Ribas0 kullanıcısına yanıt
    Sıralaması mı yükseliyormuş bir de? Baya canlı kanıtı olmuş sıralamaların önemsizliğinin. "Yazılım öğren" bir meme olmuştu, onun büyümesiyle oldu hep bunlar. Bir gün hukuktaki çile popüler olsa sosyal medyada sıralamalar düşmeye başlar.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Yazı çok iyi hocam.

    Dediğiniz gibi sıralamalar sadece o seneki tercih veren öğrencilere göre değiştiği için gerçekten yanıltıcı olabiliyor. Sırasının altında / üstünde kalan bölümler olabiliyor.


    Yalnız şu konuda bir problemim var,

    6) Bölüm seçin, üniversite değil.

    Bölümün ismi ve çalışma alanları hariç pek bir şey öğrenemiyoruz ve o bölümün tam olarak ne iş yaptığını da öğrenemiyoruz. Elinin altında internet var falan demeyin gerçekten olmuyor. Hatta öyle ki aynı bölümden çıkan biri ak anlatırken diğeri kara anlatıyor iyice kafa karışıyor. Bir kişi kendine en doğru olan bölümü nasıl seçer sizce? Bunu gerek iş hayatı gerek de öğrencilik hayatı / dersler bazında soruyorum.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Vezhack2

    Yazı çok iyi hocam.

    Dediğiniz gibi sıralamalar sadece o seneki tercih veren öğrencilere göre değiştiği için gerçekten yanıltıcı olabiliyor. Sırasının altında / üstünde kalan bölümler olabiliyor.


    Yalnız şu konuda bir problemim var,

    6) Bölüm seçin, üniversite değil.

    Bölümün ismi ve çalışma alanları hariç pek bir şey öğrenemiyoruz ve o bölümün tam olarak ne iş yaptığını da öğrenemiyoruz. Elinin altında internet var falan demeyin gerçekten olmuyor. Hatta öyle ki aynı bölümden çıkan biri ak anlatırken diğeri kara anlatıyor iyice kafa karışıyor. Bir kişi kendine en doğru olan bölümü nasıl seçer sizce? Bunu gerek iş hayatı gerek de öğrencilik hayatı / dersler bazında soruyorum.

    Araştırmasının zor ve bazen her türlü bilgiye ulaşmanın imkansız olduğunun farkındayım, bu tarz bilgilere erişim daha kolay olmalı, ama yine de tıp mı bilgisayar mühendisliği mi tarzı konuları destekleyemiyorum.


    Mesela kendim için araştırıyor olsam bir yazılımcının hayatı nasıl geçer/daily life of a software developer tarzı googlelamalar yapıp gündelik yaşamları hakkında bilgi almaya çalışırım. Hiç bilgi bulamazsam forumlarda sorarım bu mesleği yapan var mı, gün içinde ne yapıyorsunuz, zorlukları neler vs. diye. Bana mesela burada okul soran, maaş soran, yurt dışı imkanı soran vs çok insan oluyor, özel mesajlar da yağıyor, ama çok çok nadir hocam günün nasıl geçiyor, ne yapıyorsun gibi sorular geliyor. Oturup kod yazıyoruz kadar basit değil bunların cevabı.

  • Vezhack2 kullanıcısına yanıt

    Okulun/bölümün tanıtım videolarını izleyebilirsin. Bölümün kendisi veya öğrenci toplulukları, mezunlarıyla söyleşi/etkinlik yapıyorsa izleyebilirsin. Hatta bizim gibi bölümden yeni mezun ve hala okuyanların yaptığı canlı yayınları izleyip sorularını sorabilirsin. https://www.youtube.com/acmhacettepe


    Daha tecrübeli insanlara ulaşmak istersen Linkedin'den iletişim kurmayı deneyebilirsin.

  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.