Şimdi Ara

Hayatın anlamsızlığı ve bunun getirdiği depresif izolasyon

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
1
Favori
333
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bunu hisseden, yaşayan var mı?




  • Hayatta anlam arama, sadece akisina birak ve yasa. En kötü hissettigin anlarda sal gitsin, birak kendini. Gecmisin karanligi ile gelecek endisesi arasinda bogulursan, birak kendini simdiyi yakala. Huzur simdide, bunalimlar huzura giden yolun cikis kapisidir, korkun agir basarsa o kapi kapanir, o yuzden birak kendini teslim ol ve kapi kapanmadan huzuru sec.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Ülke şartları. Bu şartlar genelde kişileri bu duruma iter.

  • _turbo_ kullanıcısına yanıt
    Tam aradığım yorum hocam sağolun.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • tanrı yoksa huzur da yok, bu kadar basit.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnsana sahip çıkacak, sığınılabilecek bir süper varlığın yoluğu mu huzursuzluk yaratıyor? Tam anlamadım. Tanrı ile huzuru hiç özdeşleştirmedim. Bu bana çok uzaylı gelen bir yaklaşım. Ama insanlar arasında cidden yaygın.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    tanrı ile huzurun özdeşleşen şeyler olduğu iddiasında zaten bulunmadım. benim düşüncem, tanrının kapısını çalanların içsel huzuru yakalayacağı ve geri kalanların yakalayamayacağıdır.

    aksini iddia edip de huzurlu olduğunu söyleyenlerin iddia ediyorum ki algıları ancak yaşadıkları ve fiziksel olarak algılayabildikleri dünyanın materyalist dinamikleriyle sınırlıdır. ayrıca bakış açısı dar, felsefeyle uzaktan yakından ilgisi olmamış, din gibi insanın manevi ihtiyacını gideren araçlar üzerine düşünmemiş insanlar olduklarını söylemek de mümkündür, iddiama dahildir.

    özgür iradeye sahip olduğunu düşündüğümüz insanın dünyada yaptıklarından dolayı yargılanmadığı bir düzende iyilik, kötülük, doğru, yanlış, ahlak, erdem gibi kavramlar değerini ve anlamını yitirir. bence bu tablo karşısında yaşamaya devam etmek anlamsızdır.. bu gerçeklik karşısında insan ne yazık ki huzur bulamaz çünkü ahlak kavramı boşa çıkmış olur. sizin yaptığınız iyilik ile benim yaptığım kötülük arasında herhangi bir fark olmaz eğer tanrı'yı devre dışı bırakırsak.

    "evet, her şey boş ve yalan ama sen yine de iyi bir insan ol" şeklinde yorum getiren optimistik görüşleri gülünç buluyorum. insanın biyolojik açıdan sahip olduğu zayıf yönlerin bu düşüncelerin üzerinde büyük etkiye sebep olduğunu düşünüyorum. insanoğlu varlığını devam ettirebilsin diye her insan iyi olmayı doğru bir değer olarak görür, nesnel bir nitelik taşımayan iyilik kavramı egosunu bir kez olsun susturabilen insanın görebileceği üzere kötülükten farksız olur. bu düzende de yaşamanın bir anlamı yoktur.

    bu anlamsızlık insana huzursuzluk getirir, bu anlamsızlığın kökeni anlattığım üzere tanrısızlıktır. bu yüzden tanrı yoksa varlığından şüphe edilmeyecek derecede nesnel, genel, kabul edilebilir (bu kavramları açmam gerekir ancak çok uykum var..) huzur da yok demektir.

    gece gece pek dağınık yazdım, anlaşılmayan bir yer olursa belirtin lütfen.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • Yazdiklarina katilmakla birlikte bir eklemede bulunmak istiyorum. Insanlar hayati genelde zihinlerinin etkisi altindaki durum üzerinden yargilarlar. Yani hayatta sansi rast gitmis, ask hayatini dolu yasamis bir insan oldugu dönem o insan icin hayat cok güzeldir, ne varki sansinin iyi gitmedigi ve daha önce ask yasadigi kadinlarla sorunlar yasadigi dönemse hayat ona göre anlamsizdir. Sebebi hayati ihtiyaclari ve materyaller üzerinden yargilamasidir. Gercek huzurda ise sevgi ve huzur zitlari olmayan kavramlardir, yani o sevgi ve o huzurun, zihnin etkisi altinda olan bir sevgiyle bir kadina duyulan ve kaybedildiginde nefrete dönen sevgiye benzer yani yoktur. Gercek sevgi Kaybedilmezdir ziddi yoktur ve zamansizdir. Insanlarin geneli zihinlerinin etkisinde, gecmisle gelecek arasinda yasadigindan zihin bulutunun ardindaki ve simdide sakli olan o gercek varlik günesini göremezler. Hayata materyalist gözüyle bakanlar altin sandiginin üzerinde oturan dilenci gibidirler, gercek zenginligin iclerinde olduklarindan habersizdirler.





  • quote:

    tanrı ile huzurun özdeşleşen şeyler olduğu iddiasında zaten bulunmadım. benim düşüncem, tanrının kapısını çalanların içsel huzuru yakalayacağı ve geri kalanların yakalayamayacağıdır.


    Özdeşleşmeyle demek istediğim tanrının kapısını çalanların içsel huzuru yakalayacağı, geri kalanların yakalayamayacağı. Yani tanrı huzur kümesinin eşdeğeri veya huzurun anlamı tanrıda demek istediğim bu.

    quote:

    aksini iddia edip de huzurlu olduğunu söyleyenlerin iddia ediyorum ki algıları ancak yaşadıkları ve fiziksel olarak algılayabildikleri dünyanın materyalist dinamikleriyle sınırlıdır


    Materyalist dinamiklerle sınırlılık maneviyat olmayacağı anlamına gelmiyor. Bu sebeple birçok insan sorgulamaz böyle şeyleri zira ihtiyaç duymaz.

    quote:

    Özgür iradeye sahip olduğunu düşündüğümüz insanın dünyada yaptıklarından dolayı yargılanmadığı bir düzende iyilik, kötülük, doğru, yanlış, ahlak, erdem gibi kavramlar değerini ve anlamını yitirir. bence bu tablo karşısında yaşamaya devam etmek anlamsızdır.. bu gerçeklik karşısında insan ne yazık ki huzur bulamaz çünkü ahlak kavramı boşa çıkmış olur. sizin yaptığınız iyilik ile benim yaptığım kötülük arasında herhangi bir fark olmaz eğer tanrı'yı devre dışı bırakırsak.


    Yargının olmaması (veya olması) ahlakın olmayacağı ya da formüle edilemeyeceği anlamına gelmez ki. Ahlak ile yargı bağımsız mefhumlar. Misal gümüş ilke (silver rule). İlahi veya dünyevi yargı olsa da, olmasa da geçerli olabilecek bir ilkedir. Hiç kimse kötü davranışa veya büyük acılara katlanmak istemez. Doğal bir eğilimle kaçar bunlardan. Ölçüt pekala bizizdir.

    quote:

    evet, her şey boş ve yalan ama sen yine de iyi bir insan ol" şeklinde yorum getiren optimistik görüşleri gülünç buluyorum. insanın biyolojik açıdan sahip olduğu zayıf yönlerin bu düşüncelerin üzerinde büyük etkiye sebep olduğunu düşünüyorum. insanoğlu varlığını devam ettirebilsin diye her insan iyi olmayı doğru bir değer olarak görür, nesnel bir nitelik taşımayan iyilik kavramı egosunu bir kez olsun susturabilen insanın görebileceği üzere kötülükten farksız olur. bu düzende de yaşamanın bir anlamı yoktur.


    İyi bağıl ve subjektif. Ama bir "ortak iyi" bulmak (belki de) mümkün. "Nesnel" iyi dediğimiz şey de zaten biraz da budur. Belki de tamamen budur. İnsan varlığından bağımsız nesnel bir iyi (ontolojik niteliğine bakılmaksızın yani beyin kimyası ürünü müdür Platoncu idea mıdır veya Tanrının buyruğu mudur önemsemeksizin) var mıdır? Etik dediğimiz alan asırlardır bunu sorgulamıştır.

    quote:

    bu anlamsızlık insana huzursuzluk getirir, bu anlamsızlığın kökeni anlattığım üzere tanrısızlıktır. bu yüzden tanrı yoksa varlığından şüphe edilmeyecek derecede nesnel, genel, kabul edilebilir (bu kavramları açmam gerekir ancak çok uykum var..) huzur da yok demektir.


    Ontolojik niteliklerin (madde, ruh, nur vs) veya meşrulaştırma biçimlerinin (akıl, tanrı, icat vs) bence fazla bir önemi yok. "Anlamsızlık" da benim için bir anlamdır. İnsan dediğin meşrulaştırır. İnsanı insan yapan özellik budur. Meşrulaştırma çok çok önemli bir terim; Latince legitimare (yasallaştırma) fiilinden gelen İngilizcesini de yazabiliriz: legitimization. Dünyayı döndüren dev çark. Herakleitos'un deyimiyle her şeyi yıldırımla yöneten Zeus'un oyunu, büyüyüp de kral olmuş çocuğun tacı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Şu an, bu durumu yaşıyorum.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.