Eğitim sistemi bence başarılı. Gelin konuşalım

Okulların fiziksel durumu fena değil. Çoğu yerde klima ve akıllı tahta var. Akıllı tahta zaten devrim niteliğinde. Çok faydalı.

Sınıflar fazla kalabalık değil. Öğrenci ders çalışmak istiyorsa rahatlıkla çalışabilir.

LGS netlerinin düşük olması soruların zorluğu ile alakalı. Şu an matematikten 20 soruda 10 doğru yapan öğrenci 10-15 yıl önceki soruların tamamını çözer. Şu an sorular eskiye göre çok daha zor. İsteyen sorulara açıp bakar.

Neredeyse her köyde okul var. Devletimiz elinden geldiğince atama yapıyor. 67 bin civarında okul varmış. Sayı daha da artıyor.

Elbette eksiklikler vardır ama genel anlamda eğitime büyük yatırımlar yapılıyor. Akıllı tahta ise gerçekten bir devrim. Helal olsun. Öğrencinin konuları görerek , izleyerek öğrenmesi sağlıyor.

Üniversite sayıları arttırılmalı. Japonya'da ve ABD'de toplam binlerce üniversite var. Bizde sadece 209 üniversite var.

PİSA sonuçlarına göre de gelişme gösterdiğimiz çok çok açık.

Ee eğitim nerede hocam hiç ona değinmemişsiniz sadece fiziksel şartlardan bahsetmişsiniz. Eğitim klimayla, akıllı tahtayla olmuyor. Evet akıllı tahta tabi ki kolaylık ama günümüze kadar yetişen bilim insanları kara tahtayla yetişti, tahtayı değiştirince eğitim çağ atlamıyor..

PİSA sonuçlarına göre ülkemiz giderek gelişiyor, yükseliyor. PİSA sonuçları ortada. Gelişiyoruz.

okullarımız gerçekten çok güzel.

eğitim sistemi de kötü sayılmaz ama müfredat bence güncellenmeli.

orta ve lise'de, mesleki değilse, bu kadar teorik bilgi verilmesinden yana değilim. daha çok hayatın içinden, kendini ifade etme, araştırma, topluluk önünde konuşabilme gibi yeteneklerin geliştirilmesinden yanayım.

sorunun diğer ayağı veliler:

çevremde gördüğüm kadarı ile bir çok anne baba, çocuklarını; geliştirilebilir yetenekleri doğrultusunda mesleki yönlendirme yapmak yerine, kendi istedikleri / hayalleri veya çevre faktörüne göre mesleki yönlendirme peşinde. sonuç, genelde hayal kırıklığıdır.

günümüzde, meslek için üniversite şart değil. lise'den sonra mesleki becerileri geliştirecek epey kurs, program mevcut aslında. biraz da bireyin kendisi bunu tercih etmeli...

sonuç itibari ile eğitim uzun bir hayat yolu desem yanlış olmaz sanırım..

Eğitim ile öğretimin farkını bile bildiğinizi zannetmiyorum. Öğretimin yazdıklarınız ile alakası yok gibi birşey, biz okul okurken bunların hiçbirisi yoktu bildiğimiz kara tahta işte fakat öğretim ciddi anlamda yapılıyordu. Yerlere çöp atmanın kötü birşey olduğundan, israf yapmamaya birçok adab ve toplumsal kural öğretilirdi.

Öğretime gelince eğitim olmadan öğretim olmaz. Sonuçta dünyanın en büyük suç örgütü lideri de iyi bir öğretime sahip olabilir ki çoğu da öyledir. Ayrıca öğretim dünyada artık Finlandiya diye ismini çok duyduğumuz çocukların kendi kendine uğraşarak öğretmenin yardımı ile bilgiye ulaşma yöntemine doğru gitti. Bu sistemde öğretmen rol modeldir ve oldukça saygın bir yerdedir. Öğretmen eğer öğrencilerine 70 puan veriyor ise bu geçerlidir ve gidip kimse benim çocuğuma niye 70 verdim diye şiddet uygulamayı aklından bile geçmez. Bizim öğrencilik yıllarında da benim çocuğum niye Takdir almadı diye velinin okulu bastığını hiç hatırlamıyorum.

Ülkemizde sözde Finlandiya eğitim sistemi yapılmaya çalışılıyor ama bütün öğrencilere özellikle özel okullarda öğretmenler 100 verince veya vermeye zorlanınca sistemin işlemesine imkan olmuyor. Bundan dolayı da mecburen bir sınav yani ÖSS yapılmak zorunda kalınıyor. İstediğin kadar üniversite aç, istediğin kadar sınavı kaldır de iyi üniversitelerin sayısı bütün ülkelerde bellidir ülkemizde de belli.

Haliyle Finlandiya sistemi diye başlayan eğitim hamlesi ( akıllı tahtalar, taşımalı eğitim, sınıf sayısının arttırılması vs vs) döndü dolaştı yine eski klasik sisteme döndü. Şu anda öyle bir duruma geldi ki eskinin dersanelerinin yerini özel okullar aldı, özel okula çocuğunu gönderemeyen bir ebeveynin çocuğunun iyi bir üniversite kazanması çok çok zor.

Ayrıca özel okulların artması toplum olma özelliğimizi de kaybetmemize yol açmaya başladı. Eskiden fakir,zengin,kentin ileri geleninin çocuğu hemen hemen hepsi aynı okulda eğitim alırdı. Özel okullar bir elin adetini geçmez oraya da genelde zengin ama çocuğu çok da okuma heveslisi olmayan kişiler giderdi vs vs.

Daha meslek liselerine girmedim bile kısacası eğitim olarak iyi giden hiçbirşey yok bir avuç iyi yetişmiş beyin de ülkeden kaçıyor zaten bkz doktorlar.

konuyu kendine kufrettırmek için açmışsın anlasılan :D

Okul binalarına bakarak 'eğitim sistemi başarılı' demek nasıl bir kıyas yeteneğidir gerçekten merak ediyorum.

Dahası hangi devlet okulunda üstelik her sınıfta klima varmış gerçekten merak ettim.Özellikle her sınıfın 20-25 kişiden oluştuğunu iddia etmekte gerçekçi değil.İmam Hatipleri bilemem ancak Anadolu liselerinde sınıf mevcudu,yeterli Anadolu lisesi yapılmadığı için 30-40 kişiye kadar çıkabiliyor.Hatta buyrun şikayet var isimli sitede yapılan yorumları okuyun;

www.sikayetvar.com

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Sınıf Mevcudu Şikayetleri - Şikayetvar

https://www.sikayetvar.com/milli-egitim-bakanligi-meb/sinif-mevcudu

Buyrun 2019 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberi;

www.cumhuriyet.com.tr

Sınıf mevcudu 50’ye dayandı

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sinif-mevcudu-50ye-dayandi-1549520

Okulların bu durumundan başka öğretmenlerin ve idarenin yaptırım gücü ellerinden neredeyse tamamen alınmış vaziyette.Bu da okullarda özellikle liselerde ciddi bir disiplinsizliğin yaşanmasına yol açıyor.Öğretmenlerden ve idareden çekinmeyen öğrenciler özellikle büyük şehirlerde öğretmenleri çok zorluluyorlar.Zira ne disiplin yaptırımı var ne kalma var ne de ceza var...Okullar adeta çoluk çocuğun saatlerce boş boş vakit geçireceği yerler haline dönmüş vaziyette.Öğretmenlerde adeta bunların başında bekçi...Ne eğitim var ne de öğretim..

Dahası öğretmen atamaları yetersiz.Bu açığı kapatmak için ciddi oranda atama yapılması gerekirken derslere 'ücretli' öğretmenler giriyor.Bu ücretli öğretmenlerin eğitim fakültesi ya da formasyon almasına dahi gerek yok.Herhangi bir dört yıllık bölümden mezun olan birisi ilkokullarda 1,2,3 vs sınıflara dahi derse girebiliyor.Yani eğitimli ve kendini öğretmenlik mesleğinde geliştiren öğretmen sayısı gün geçtikçe azalıyor.Ciddi oranda bu işin eğitimini alan öğretmen açığı ve yığılması olmasına rağmen bakanlık 20 bin gibi komik rakamlarla atamalar gerçekleştiriyor.

Dahası üniversitelerin hali de içler acısı bir halde...Yeni açılan üniversitelerde nitelikli akademik kadro yok.Bu üniversitelere giden öğrenciler özellikle küçük bir ilde açılan üniversitelere giden öğrenciler ne akademik açıdan ne de sosyalleşme açısından hiçbir şekilde gelişme fırsatı bulamıyor.4 sene boyunca kendilerine verilen fotokopi kağıtlarını ezberleyip sınavlara giriyorlar.4 yılın sonunda ise doğru düzgün hiçbir etkinliğe katılamadan,sosyalleşemeden ve akademik olarak gelişmemiş bir halde üniversitelerden mezun oluyorlar.Akabinde bu diplomalı işsizler ordusu yaratıyor.Bu üniversitelerdeki akademik kadrolarda bilim üretmek yerine 'kadro' işgal etmekten öteye gidemiyorlar.Ciddi hiçbir araştırma yapılmadığı gibi yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerin birbirlerinin aynısı oluyor.Yani ciddi oranda 'intihal' tezlerle doktor ve profesör ünvanı alan 'sözde' bir akademik kadro oluşmaya başlamış vaziyette.Buyrun;

cnn türk

Türkiye'de yazılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin üçte biri çalıntı

https://www.cnnturk.com/turkiye/turkiyede-yazilan-yuksek-lisans-ve-doktora-tezlerinin-ucte-biri-calinti

Örnek verdiğin Amerika ve Japonya'daki üniversitelerde bu 'intihal' oranları çok düşüktür.Oturmuş bir akademik camia vardır.Akademi kariyeri bu ülkelerde 'kadro' olarak görülmez.Ciddi bir bilimsel uğraş olarak ele alınır ve bu alanda yükselmek Türkiye'de ki gibi 'intihal' tezlerle hiç kolay değildir.Gerçek anlamda alanında gelişmek ve akademik camiaya yeni verilerle bilgiler sunmak zorundasındır.O yüzden örnek verdiğin ülkelerdeki üniversiteler 'gerçek' üniversitelerdir.Türkiye'de ki üniversiteler ise ancak olsa olsa 'yüksek lise' statüsündedir.Türkiye'de bir elin parmağını geçmeyecek ölçüde 'gerçek' üniversiteler olsa da bu üniversiteler (ODTÜ,İTÜ,Boğaziçi,Hacettepe gibi) son yıllarda malum zihniyetin hedefinde olduğu için parçalanmakta ve siyasallaşmaktadırlar.Çok değil bu süreç böyle devam ederse 10 yıl içinde Türkiye'de gerçek anlamda 'üniversite' diye bir yer kalmayacak.

Velhasıl Türk eğitim sistemi son 20 yılda çökertilmiş ve içi boşaltılmıştır.Bugün üniversitelerde bilim değil 'ezber' sistemi vardır.Öğrencilerden tut akademisyenlerine kadar herkes önceden hazırlanmış ve bulunmuş bilgileri ezber yaparak,bunlar üzerinden makaleler ve tezler hazırlayarak üniversite okuduğunu veya akademik çalışma yaptığını sanmaktadır ancak bu illüzyondan başka birşey değildir.