Şimdi Ara

Dostoyevski kimin çevirilerinden –daha iyi– okunur?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
1
Favori
18.595
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Evet arkadaşlar, Dostoyevski hangi çevirilerle okunmalı sizce?

    İnternette Hasan Ali Ediz, Nihal Yalaza Taluy, Mazlum Beyhan, Ergin Altay, Mehmet Özgül, Sabri Gürses ve Ayşe Hacıhasanoğlu gibi çevirmenlerin önerildiğini görüyorum daha çok. Bu isimlerin çevirileri İş Bankası, Varlık, İletişim ve Can yayınları gibi büyük yayınevlerinde zaten. Kimi çevirmenlerin (ör: Hasan Ali Ediz, Ayşe Hacıhasanoğlu) sadece birkaç Dostoyevski romanı çevirdiğini ama yine de alternatif çok kaliteli çeviriler olduğu belirtildiğinden dolayı atlamak istemedim.

    En çok Dostoyevski romanı çeviren iki isim; Nihal Yalaza Taluy ve Ergin Altay.

    Saydığım tüm çevirmenler arasında en iyi çeviriler kimin sizce? Atladığım, bu çevirmenlere yakın/daha iyi çevirmenler var mı? Sizin tercihiniz hangi çevirmenden yana oldu/olurdu?

    Yayınevi saplantılarınızdan ziyade çevirmen saplantınızı sorduğumun altını çizeyim. Kişisel gözlemlerinizi merakla bekliyorum...







  • quote:

    Orijinalden alıntı: DaysofHope

    Ben de çeviri konusuna çok dikkat ederim, bir kitabı almadan önce her yayınevini incelerim. Şuan elimde Karamazov Kardeşler'in eski basım Leyla Soykut çevirisi ile İş Bankası yayınlarının Nihal Yalaza Taluy çevirisi var. Soykut ve Taluy çevirilerini ilk 100 sayfalarını karşılaştırmıştım. Bence Leyla Soykut daha iyi çevirmiş. Kelimelerin ve cümlenin anlamlarını daha doğru vermiş bana göre.

    http://vatankitap.gazetevatan.com/haber/_dostoyevski_bizimle_gurur_duyuyor/1/16040

    Mesela yukarıdaki linkteki yazarın da dediği gibi NYT kendine göre bir dil oluşturmuş. Bu beni rahatsız etti açıkcası. Ben çevirinin olduğu gibi yapılmasından yanayım. Çevirmen sırf daha çok göze hitap ediyor diye kelimelerle oynamasını ve cümlenin yapısını değiştirmesini yanlış buluyorum. İki çeviriyi karşılaştırırken kelimelerde ve cümlelerde bu kadar farklılık olması beni şaşırttı. Mesela Soykut'un paragrafın başında çevirdiği cümleyi Taluy uzun bir cümle kurarak paragrafın sonunda yer vermiş. Çok az yerde birbirine benzer cümleler kurmuş çevirmenler. NYT çevirisinde dönemin şartlarını da dikkate almak lazım. Pek hoşuma gitmeyen yapay bir dil kullanmış. O yüzden ben bundan sonra Taluy çevirilerinden uzak durmayı düşünüyorum. Yalnız benim beğenmemem NYT çevirilerinin kalitesini düşürmez. Yine de oldukça iyi çevirmiş Karamazov Kardeşleri. Okuduğuna pişman etmez insanı. Çeviri konusunda takıntılı olduğum için ileride farklı bir çeviri ile okumayı düşünüyorum Karamazov Kardeşleri. Burayı daha sonra editleyerek bir tane örnek vereceğim çevirilerin farklılığı konusunda.

    http://tufanpalali.com/ceviri-sorunu-rus-eserleri_dostoyevski/

    Yukarıdaki linkte sadece bir kaç paragrafı karşılaştırmış. Yine bu paragraflar iyi, neredeyse hepsi anlam bakımından aynı, bazı çevirilerde anlam bile değişiyor.

    Alıntıları Göster
    Dostoyevski'yi Mazlum Beyhan, Ergin Altay veya Leyla Soykut çevirilerinden okumanızı tavsiye ederim. Nihal Yalaza Taluy çevirileri ise bence kişinin bir klasik romandan beklentilerine bağlı olarak tavsiye edilebilir ya da edilmez.

    Nihal Yalaza Taluy kendi üslubunu, kendi deyimlerini, hatta kelimelerini fazlasıyla katmış çevirdiği romanlara. Bu çok da çirkin durmuyor aslında, hemen öyle yerden yere vurmak doğru değil. Öyle ki farkın fevkinde olmayan daha çok sevebilir bile bu üslubu. Bir diğer konu; değerli çevirmenimiz ve yazarımız Nihal Yalaza Taluy, yarım asırdan daha uzun bir süre önce aramızdan ayrılmış olmasına rağmen dili ve üslubu hiç de eski gibi durmuyor. Çok ilginç. Belki biraz kesilmiş kısaltılmış, daha yalınlaştırılmış, yoğun Türkçeleştirilmiş o emek geçilmiş cümleler, bizi Nihal Yalaza Taluy'a her ne kadar yakınlaştırsa da o uzun Dostoyevski cümlelerini, o edebi dili arıyorsanız bu çevirmenimizin çevirilerinde bunu bulamayacağınızı söylemeliyim. Okuduğunuz şey Dostoyevski olmuyor o zaman. Karar sizindir.

    Nihal Yalaza Taluy'un Karamazov Kardeşler çevirisindeki kelime/üslup farklılaştırmasına bir örnek:

    Bunu söyleyen 13-14 yaşlarında Kolya adında bir çocuktur ve alaya alındığını, kendisinden hoşlanılmadığını düşünmektedir. Rusça aslı aynen şöyledir:
    "Söyleyin, benden çok nefret ediyorsunuz değil mi Karamazov"

    Nihal Yalaza Taluy ise şöyle çevirmiştir:
    "Söyleyin Karamazov, beni çok küçük görüyorsunuz, değil mi?

    Burada açıkça görüldüğü üzere Rusça aslında sonda olan özne, Taluy tarafından hem başa alınmış, hem de "nefret etmek" fiili, "küçük görmek" fiiliyle tamamen değiştirilmiştir. Rusça ve Türkçe'de özne vurguları çok benzemektedir...

    Taluy burada cümlenin akışına göre Dostoyevski'nin "nefret etmek" fiilini nedense yersiz bulmuş, yerine kendi fiilini koymuştur. Bu değişiklik ilk önce daha mantıklıymış veya daha hoşmuş gibi görünse de dikkatli gözler, bunun Dostoyevski'nin bir akıl oyunu olduğunu anlayacaktır. Çocuk kendisinin küçük görüldüğünü zaten bilmektedir daha doğrusu düşünmektedir... Ötesi, bunu kendisinden nefret edilmesine bağlamaktadır. Ve tepkisi çocukça bir nidadır. Fakat maalesef Taluy bunu görememiş, Dostoyevski'nin o sırada yanlış düşündüğü ya da daha uygun bir kelimeyi aklına getiremediği kanısına varmış, metnin edebi tamamlayıcılığından kopup yalnızca konuşmayı daha akıcı yapan bir fiili, orijinalinden değiştirmiştir.

    Leyla Soykut çevirileri bence iyi çevirilerdir. Fakat biraz "ortaya" biraz da "eskimişlik kusurları olan" çevirilerdir. Demek istediğim, özellikle ünlemlerde biraz Rusça biraz Türkçe, yeri geldikçe Rusça, çoğunlukla Türkçe kültürel çeviriler yapmıştır. Söz konusu tarz (ünlemler ya da çok karakteristik deyimler ya da çok karakteristik yüklemlerin yerel üsluba yaklaşması), modern çevirilerde tamamen terk edilmiş ve bu özel durumlarda orijinal dile tamamen sadık kalınması konusunda fikir birliği sağlanmıştır. Bununla birlikte gereksiz tasnifler ve aslından daha uzun cümleler, gizlenmemiş özneler, yerinde kullanılmamış virgüller, üslup farkına yol açmayacak ufak düzeltmelerin olmaması gibi eski çevirilere özgü "ekimişlikler" vardır. Pekiyi, Soykut çevirileri neden iyi çevirilerdir? Belki İngilizce, Almanca dillerinde yeni çeviriler daha etkili sonuçlar yaratır fakat Türkçe gibi daha durağan hatta edebi anlamda ciddi bir daralma, gerileme yaşayan dillerde eski çevirilerin modası geçmiş değil bilakis önemi artmıştır. Soykut'un çevirilerinde dilin daha diri olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, yeter derecede özgün üslup kullanılmış ve daha çok yazarın üslubuna yer verilmiştir. Son olarak; kullanılan dili, her ne kadar eski olsa da akıcı bulduğumu söyleyebilirim.

    Leyla Soykut'un Türkçeleştirilmiş ünlem ifadesine bir örnek:
    "Allah kahretsin onları"

    Rusça aslı ya da onların anladığı biçim:
    "Kahrolasılar" ya da "Şeytan götürsün onları"

    Hemen üstteki örnekte olduğu gibi, Ruslar'ın kızdıkları zaman ne dediklerini artık birebir anlıyor ve onlar gibi hissedebiliyoruz fakat "Allah kahretsin onları" dendiğinde şunu anlıyoruz: "Aaa Ruslar da bizim gibi dermiş." Bu şekilde yanlış kanılara vardırılmak artık yüzyılın okuyucusu için önemli birer ayrıntısızlık ve hatta haksızlık.

    Mazlum Beyhan'ın çevirilerini çok ama çok başarılı buluyorum. Belki seçtiği bazı kelimeler ya da ünlemlerle ilgili ufak tefek eleştiriler yapılabilir... Özellikle Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sını ve Gogol'un Ölü Canlar'ını harikulade çevirdiğini belirtmeliyim. Çevirilerinde "yazarın" cümle yapıları, üslup ve kelime seçimlerinin korunarak nasıl Türkçe'nin de son derece dikkatli (titiz) kullanıldığına şahit olacaksınız.

    Ergin Altay'dan yalnızca Karamazov Kardeşler ve Turgenyev'in Babalar ve Oğullar kitaplarını okudum. Bence çok başarılı. Çok daha dengeli bir çevirmen. Rusça'ya daha yakın olsa da cümleleri Türkçe tümce dizilişine çok daha uygun. Leyla Soykut'tan daha akıcı, "eskimişlik" hataları yok denecek kadar az. Burada eskimişlikten kastım elbette eski kelimelerin kullanılması değil, üslup ve biçem yönünden, noktalama işaretleri yönünden daha dikkatli bir çevirmen. Eleştirilebilir iki noktası, sanki fazla devrik cümle kurmuş ve bir de kelime seçimleri bazı noktalarda gerçekten kusurlu addedilebilir. Fakat bu kelimeler de öyle onlarca değil, belki 5-10 yerde saçma ve/veya yersiz denebilecek kadar garip çevrilmiş tamlamalara ya da deyimlere ya da özel isme rastlayabilirsiniz. Dostoyevski konusunda Mazlum Beyhan'a rakip olabilecek tek çevirmen diye düşünüyorum.
  • Hasan Ali Yücel

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Drybeansandrice kullanıcısına yanıt
    Cevabınız için teşekkür ederim ama konuda uyardığım gibi yayınevi tavsiyesi değil, çevirmen tavsiyesi bekliyorum. İş Bankası'nın Hasan Ali Yücel dizisinde saydığım çevirmenlerden üçü mevcut mesela. (Nihal Yalaza Taluy, Mazlum Beyhan ve Ergin Altay) İsmini pek işitmediğim, konuya yazmadığım çevirmenler de var sanırım. Ayrıca birçoğu olsa da tüm Dostoyevski romanları mevcut değil Hasan Ali Yücel dizisinde.

    Lütfen çevirmenler üzerinden gidelim. Hiç araştırmadan bu konuyu açmış değilim. En çok İş Bankası, Varlık, İletişim ve Can yayınlarından söz edeceğinizi biliyorum zaten. Bilmediğim gözlemlediğiniz en iyi çevirmenin kim olduğu?
  • Mazlum Beyhan çevirisini okumuştum gerçekten iyiydi lakin diğerlerini okumadığım için en iyisi mi bilemem ama sanki öyle kesin sınırlarla ayıramazsın.Fakat Karamazov Kardeşler kitabının Ergin Altay çevirisini önermem sansürlü çeviridir tabi kurguyu bozmuyor ama yine de belirteyim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ali çankırılı'da iyidir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • En iyi diye bir şey olamaz. Hepsini tek tek okumak, dahası orijinalini okuyup kıyaslamak gerekir ancak takdir edilmeli ki böyle bir şey bizim gibi sıradan okuyucular için mümkün değil. Kitaba göre de değişir mesela, ben Yeraltından Notlardan müthiş keyif aldım ancak çıkıp da bu kitabı çeviren Nihal Yalaza Taluy'un adını en iyisi diye vermem/veremem. Fazla takılmamak lazım.
  • Mazlum Beyhan
  • Zebercet kullanıcısına yanıt
    Bence yanılıyorsunuz. Herkesi sıradan okuyucu kabul etmek doğru olmaz. Nice mütercimler yetişiyor üniversitelerimizde, nice insanlar hayatları boyunca bu yayıncılık sektörü içerisinde çevirmen ve editör olarak çalışıyorlar, nice birden fazla dil bilen kitap tutkunu var... yani işin ehli insanlar da aramızdalar. Ülkenin büyük bölümü bu insanlar demiyorum tabi, ama bu insanlar gerçekten de yanıbaşımızdalar. İngilizceye pek hakim olmayan biri olarak ben bile kendimce İngilizce çeviriden, Türkçe Dostoyevski çevirilerini kontrol edebiliyorum. Ancak aracı bir ikinci dil olduğundan ve İngilizce'ye de pek hakim olmadığımdan çok emin değilim gözlemlerim hakkında. Bu sebeple de fikir almak istedim bu başlıkta. Kaldı ki işin ehillerinden olmasa da genel okuyucu kitlesinin genel fikrini öğrenmek de baya fikir verecektir hepimize. Ben "en iyi" ifadesini kullanırken nesnel olarak değil de öznel olarak sordum, ancak işin ehli biri çıkıp nesnel bir inceleme de yaparsa müthiş olur açıkçası, bunu inkar edemem. Genel okuyucular da direkt orijinal metinden kontrol yapmamış olsalar da anlam bütünlüğü, çeviri tutarlılıkları, akıcılığı gibi konularda yorum bildirebilirler açıkçası.

    Sonsuz, Antik ve Bordo gibi sabıkalı yayınevlerinin çevirilerini okuyan insanlar görüyorum. Bu çok rahatsız edici. Hasan Ali Yücel dizisi gibi artık markalaşmış, tüm çevirilerini okumamış olsalar dahi sonsuz güven duyularak tavsiye edilen dizilerden de biraz rahatsız olmaya başladım açıkçası. Her çevirmenin kendi üslubu, kendi genel kültür, bilgi-birikim seviyesi var ve bunlar eserin, aslına sadık çevirisini etkileyen şeyler. Yazarın –olağandışı denemeler haricinde- üslubu tek, ama külliyatını 10 farklı çevirmene çevirtince 10 farklı yazardan 10 farklı kitap okuyormuşsunuz gibi gelebilir. O yüzden olabildiğince az çevirmenden ama bunu yaparken de daha iyi çevirilerden okumak isterim ben.

    Özetle "en iyi" derken "en iyileri" arıyorum, ama daha çok da "öncelik verilmesi gereken"i. Hepinize yorumlarınız için çok teşekkür ederim. En az benim kadar sizlerin de yararlanmasını umuyorum bu başlıktan. Özellikle defalarca kere okumuş Dostoyevski tutkunlarını ve onların yorumlarını dört gözle bekliyorum. Elinizi korkak alıştırmayın lütfen.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pc-kolog -- 11 Haziran 2014; 22:16:14 >




  • Neden Dostoyevski okuyorsunuz ki? Neden eski kitapları okuyorsunuz ki? Neden yerli kitap okumuyorsunuz ki? Biraz çağı yakalayın, geri kalmayın... Sanki her yıl binlerce kitap çıkmıyor...

    Bu yaptığınız şey saçmalıktan başka bir şey değil. Taa ne zaman yaşamış ölmüş bir adamın kitabını okumak... Oysa Dostoyevski'den daha iyi ve şu an hayatta olan yazarlar var. Sadece siz bilmiyorsunuz.
  • Mavi Kurt Ruhu kullanıcısına yanıt
    Hayatında hiç Dostoyevski okudun mu? Gelmiş burada dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından birine çamur atıyorsun. Eski dediğin kitaplar tüm edebiyat çevrelerce kabul edilmiş klasik kitaplar. Merak etme yerli yazarlar da okunuyor. Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Peyami Safa gibileri varken senin kitabına kimse tenezzül etmez. Sizi sayıyla mı gönderiyorlar bu foruma? Gidin başka yerlerde bu saçma düşüncelerinizi yayın arkadaş, bırakın şu forumu edebiyat sevdalılarına.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NaFs -- 12 Haziran 2014; 16:12:21 >
  • Drybeansandrice kullanıcısına yanıt
    Hocam Hasan Ali Yücel çevirmen değildir zamanında Maarif vekiliymiş bu klasikler dizisine ismini vermişler,bu arada Ataol Behramoğlu çok iyidir ve de Ayşe Hacıhasanoğlu
  • Ben de çeviri konusuna çok dikkat ederim, bir kitabı almadan önce her yayınevini incelerim. Şuan elimde Karamazov Kardeşler'in eski basım Leyla Soykut çevirisi ile İş Bankası yayınlarının Nihal Yalaza Taluy çevirisi var. Soykut ve Taluy çevirilerini ilk 100 sayfalarını karşılaştırmıştım. Bence Leyla Soykut daha iyi çevirmiş. Kelimelerin ve cümlenin anlamlarını daha doğru vermiş bana göre.

    http://vatankitap.gazetevatan.com/haber/_dostoyevski_bizimle_gurur_duyuyor/1/16040

    Mesela yukarıdaki linkteki yazarın da dediği gibi NYT kendine göre bir dil oluşturmuş. Bu beni rahatsız etti açıkcası. Ben çevirinin olduğu gibi yapılmasından yanayım. Çevirmen sırf daha çok göze hitap ediyor diye kelimelerle oynamasını ve cümlenin yapısını değiştirmesini yanlış buluyorum. İki çeviriyi karşılaştırırken kelimelerde ve cümlelerde bu kadar farklılık olması beni şaşırttı. Mesela Soykut'un paragrafın başında çevirdiği cümleyi Taluy uzun bir cümle kurarak paragrafın sonunda yer vermiş. Çok az yerde birbirine benzer cümleler kurmuş çevirmenler. NYT çevirisinde dönemin şartlarını da dikkate almak lazım. Pek hoşuma gitmeyen yapay bir dil kullanmış. O yüzden ben bundan sonra Taluy çevirilerinden uzak durmayı düşünüyorum. Yalnız benim beğenmemem NYT çevirilerinin kalitesini düşürmez. Yine de oldukça iyi çevirmiş Karamazov Kardeşleri. Okuduğuna pişman etmez insanı. Çeviri konusunda takıntılı olduğum için ileride farklı bir çeviri ile okumayı düşünüyorum Karamazov Kardeşleri. Burayı daha sonra editleyerek bir tane örnek vereceğim çevirilerin farklılığı konusunda.

    http://tufanpalali.com/ceviri-sorunu-rus-eserleri_dostoyevski/

    Yukarıdaki linkte sadece bir kaç paragrafı karşılaştırmış. Yine bu paragraflar iyi, neredeyse hepsi anlam bakımından aynı, bazı çevirilerde anlam bile değişiyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DaysofHope -- 21 Haziran 2014; 12:13:52 >




  • Dostoyevski'yi Mazlum Beyhan, Ergin Altay veya Leyla Soykut çevirilerinden okumanızı tavsiye ederim. Nihal Yalaza Taluy çevirileri ise bence kişinin bir klasik romandan beklentilerine bağlı olarak tavsiye edilebilir ya da edilmez.

    Nihal Yalaza Taluy kendi üslubunu, kendi deyimlerini, hatta kelimelerini fazlasıyla katmış çevirdiği romanlara. Bu çok da çirkin durmuyor aslında, hemen öyle yerden yere vurmak doğru değil. Öyle ki farkın fevkinde olmayan daha çok sevebilir bile bu üslubu. Bir diğer konu; değerli çevirmenimiz ve yazarımız Nihal Yalaza Taluy, yarım asırdan daha uzun bir süre önce aramızdan ayrılmış olmasına rağmen dili ve üslubu hiç de eski gibi durmuyor. Çok ilginç. Belki biraz kesilmiş kısaltılmış, daha yalınlaştırılmış, yoğun Türkçeleştirilmiş o emek geçilmiş cümleler, bizi Nihal Yalaza Taluy'a her ne kadar yakınlaştırsa da o uzun Dostoyevski cümlelerini, o edebi dili arıyorsanız bu çevirmenimizin çevirilerinde bunu bulamayacağınızı söylemeliyim. Okuduğunuz şey Dostoyevski olmuyor o zaman. Karar sizindir.

    Nihal Yalaza Taluy'un Karamazov Kardeşler çevirisindeki kelime/üslup farklılaştırmasına bir örnek:

    Bunu söyleyen 13-14 yaşlarında Kolya adında bir çocuktur ve alaya alındığını, kendisinden hoşlanılmadığını düşünmektedir. Rusça aslı aynen şöyledir:
    "Söyleyin, benden çok nefret ediyorsunuz değil mi Karamazov"

    Nihal Yalaza Taluy ise şöyle çevirmiştir:
    "Söyleyin Karamazov, beni çok küçük görüyorsunuz, değil mi?

    Burada açıkça görüldüğü üzere Rusça aslında sonda olan özne, Taluy tarafından hem başa alınmış, hem de "nefret etmek" fiili, "küçük görmek" fiiliyle tamamen değiştirilmiştir. Rusça ve Türkçe'de özne vurguları çok benzemektedir...

    Taluy burada cümlenin akışına göre Dostoyevski'nin "nefret etmek" fiilini nedense yersiz bulmuş, yerine kendi fiilini koymuştur. Bu değişiklik ilk önce daha mantıklıymış veya daha hoşmuş gibi görünse de dikkatli gözler, bunun Dostoyevski'nin bir akıl oyunu olduğunu anlayacaktır. Çocuk kendisinin küçük görüldüğünü zaten bilmektedir daha doğrusu düşünmektedir... Ötesi, bunu kendisinden nefret edilmesine bağlamaktadır. Ve tepkisi çocukça bir nidadır. Fakat maalesef Taluy bunu görememiş, Dostoyevski'nin o sırada yanlış düşündüğü ya da daha uygun bir kelimeyi aklına getiremediği kanısına varmış, metnin edebi tamamlayıcılığından kopup yalnızca konuşmayı daha akıcı yapan bir fiili, orijinalinden değiştirmiştir.

    Leyla Soykut çevirileri bence iyi çevirilerdir. Fakat biraz "ortaya" biraz da "eskimişlik kusurları olan" çevirilerdir. Demek istediğim, özellikle ünlemlerde biraz Rusça biraz Türkçe, yeri geldikçe Rusça, çoğunlukla Türkçe kültürel çeviriler yapmıştır. Söz konusu tarz (ünlemler ya da çok karakteristik deyimler ya da çok karakteristik yüklemlerin yerel üsluba yaklaşması), modern çevirilerde tamamen terk edilmiş ve bu özel durumlarda orijinal dile tamamen sadık kalınması konusunda fikir birliği sağlanmıştır. Bununla birlikte gereksiz tasnifler ve aslından daha uzun cümleler, gizlenmemiş özneler, yerinde kullanılmamış virgüller, üslup farkına yol açmayacak ufak düzeltmelerin olmaması gibi eski çevirilere özgü "ekimişlikler" vardır. Pekiyi, Soykut çevirileri neden iyi çevirilerdir? Belki İngilizce, Almanca dillerinde yeni çeviriler daha etkili sonuçlar yaratır fakat Türkçe gibi daha durağan hatta edebi anlamda ciddi bir daralma, gerileme yaşayan dillerde eski çevirilerin modası geçmiş değil bilakis önemi artmıştır. Soykut'un çevirilerinde dilin daha diri olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, yeter derecede özgün üslup kullanılmış ve daha çok yazarın üslubuna yer verilmiştir. Son olarak; kullanılan dili, her ne kadar eski olsa da akıcı bulduğumu söyleyebilirim.

    Leyla Soykut'un Türkçeleştirilmiş ünlem ifadesine bir örnek:
    "Allah kahretsin onları"

    Rusça aslı ya da onların anladığı biçim:
    "Kahrolasılar" ya da "Şeytan götürsün onları"

    Hemen üstteki örnekte olduğu gibi, Ruslar'ın kızdıkları zaman ne dediklerini artık birebir anlıyor ve onlar gibi hissedebiliyoruz fakat "Allah kahretsin onları" dendiğinde şunu anlıyoruz: "Aaa Ruslar da bizim gibi dermiş." Bu şekilde yanlış kanılara vardırılmak artık yüzyılın okuyucusu için önemli birer ayrıntısızlık ve hatta haksızlık.

    Mazlum Beyhan'ın çevirilerini çok ama çok başarılı buluyorum. Belki seçtiği bazı kelimeler ya da ünlemlerle ilgili ufak tefek eleştiriler yapılabilir... Özellikle Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sını ve Gogol'un Ölü Canlar'ını harikulade çevirdiğini belirtmeliyim. Çevirilerinde "yazarın" cümle yapıları, üslup ve kelime seçimlerinin korunarak nasıl Türkçe'nin de son derece dikkatli (titiz) kullanıldığına şahit olacaksınız.

    Ergin Altay'dan yalnızca Karamazov Kardeşler ve Turgenyev'in Babalar ve Oğullar kitaplarını okudum. Bence çok başarılı. Çok daha dengeli bir çevirmen. Rusça'ya daha yakın olsa da cümleleri Türkçe tümce dizilişine çok daha uygun. Leyla Soykut'tan daha akıcı, "eskimişlik" hataları yok denecek kadar az. Burada eskimişlikten kastım elbette eski kelimelerin kullanılması değil, üslup ve biçem yönünden, noktalama işaretleri yönünden daha dikkatli bir çevirmen. Eleştirilebilir iki noktası, sanki fazla devrik cümle kurmuş ve bir de kelime seçimleri bazı noktalarda gerçekten kusurlu addedilebilir. Fakat bu kelimeler de öyle onlarca değil, belki 5-10 yerde saçma ve/veya yersiz denebilecek kadar garip çevrilmiş tamlamalara ya da deyimlere ya da özel isme rastlayabilirsiniz. Dostoyevski konusunda Mazlum Beyhan'a rakip olabilecek tek çevirmen diye düşünüyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi MeE -- 22 Mart 2016; 2:15:15 >




  • Mavi Kurt Ruhu kullanıcısına yanıt
    Güzel zihniyet :) sanırım kendini çağdaş biri olarak görüyorsun peki. Sen hangi kitapları okuyorsun ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mehmet Özgül gerçekten de kötü çevirmen, onun dışında Can, İletişim ve İş Bankası Yayınları'nın çalıştığı Rusça çevirmenlerin hepsi iyi bana göre.
    Çevirmenlerle ilgili şöyle yararlı bir yazı var;https://eksisozluk.com/entry/63554164



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C0963D60D -- 29 Ekim 2016; 13:28:05 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Cem yayınlarından (can değil ) 4 ciltlik leyla soykut çevirisiyle okumaktayım iş bankası daha az sayfada muhtemelen yontarak kırparak işi tamamlamış.Cem yayınevi aralık 1997.
  • Mavi Kurt Ruhu kullanıcısına yanıt

    Evet seni twitterda rezil olurken gördüm ve bu yazını teker teker aratıp burayı bulup kaydolup sırf bu cevabı yazmaya geldim


    Bana bak wattpaddeki Beyza alkoccu cahil velet, farkındayım cahile birşey anlatılmaz ve iq seviyen çok düşük ama emin ol bu saçmalıksa senin de nefes alman hiçbir anlam ifade etmiyor.

    Şimdi şu ssi bırakayım da rezilliğin tadını çıkar


    Ve ayrıca evet bu yazdığından dolayı burayı kizlar soruyor sanan bile olmuş.

     Dostoyevski kimin çevirilerinden –daha iyi– okunur?


     Dostoyevski kimin çevirilerinden –daha iyi– okunur?


     Dostoyevski kimin çevirilerinden –daha iyi– okunur?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Drybeansandrice

    Hasan Ali Yücel

    +1

  • Tüm kitaplarını neredeyse İş bankasından okudum , yanlış olmasın ama sanırım Amcanın Düşü hariç onu Can yayınlarından okumustum
  • Ötüken de dünya klasiklerini basmaya başladı. Karamazov Kardeşler'i Ender Gürol çevirmiş.

    İlk 16 sayfasını yayınlamışlar, çeviri kalitesini değerlendirebilir misiniz:

    https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/Karamazov_Kardesler.pdf

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.