Şimdi Ara

Bir Boksör Yükseliyor! 'Günlüğüm'

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
0
Favori
2.089
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhabalar, altta bir yerlerde konum olacaktı, boksa başlayacaktım. Eh, madem başladık, bunu rehber-günlük tarzı bir şeye dökme vakti geldi. Lafı uzatmadan başlayalım madem.

    Öncelikle söylemek istediğim birkaç şey var, hayır girer girmez beni delicesine yumruklamaya başlayıp kondisyon testi yapmadılar ve evet, aşırı yorucu.

    25.07.2016- Boks'a Başlamak. Aileden gelen boks sevdası beni de sardı ve başlamış bulundum.

    Öncelikle, hocanın 4 yıllık bir öğrencisi eşliğinde salonun alt katına indik, açma germe hareketleri, minik koşular, koşarken sağ dizi öne atmalı sol dizi öne atmalı koşular, kroşe koşusu olarak adlandırılan bir hareket, kolları içeri ve dışarıya doğru çevirmeler ve deparlar derken, sigara kullanan ben, henüz idman başlamadan nakavt oldum diyebilirim.

    Aslında başta hocanın adı üzerinden öğrencisi ders verecek diye korkmadım da değil. Neyse ki, sonunda yaşlı ama karizmatik, burnu yumruk yemekten darma duman olmuş hocamız aşağıya indi. Beni kenara gönderdi ve bekle geleceğim dedi. Diğer elemanlar benden daha tecrübeli olduklarından, birbirlerine hafif direktler atarak kombolarını çalışmaya başladılar. Hoca yanıma geldi ve yürümeyi gösterdi, su gibi olmuşum, terlemişim, devrilsem uyurum.

    Hoca geldi, ayak açımını gösterdi. Basitçe anlatmak gerekirse, ayakların arasında 5-10 cm bir boşluk açıyoruz, sonra solaksak -ki ben sanırım öyleyim- sol, sağlaksak sağ ayağımızı 180 derece yana çevirip, biraz arkaya hafif bükükçe koyuyoruz. Öndeki ayak da bükülüyor. Öndeki ayak yere tam basarken, arkadaki ayağın topuğu basmıyor. Bu, yumruk atarken beli de döndürmemize imkan sağlıyor. Beceremedim! Rezalettim. Bu şekilde yürümek, üstte bahsettiğim beni öldüren ısınma antrenmanından çok daha zordu.

    İlk defa yürümek bu kadar acı çektirdi bana! Hoca epey ilgili, sürekli yanıma gelip şakayla karışık azarladı, "Podyum mankeni" gibi hafif kırıcı, hafif de hırs yaptırıcı ithamlarda bulundu, meh. Rahatsız olmadım. Gelip defalarca gösterdi dediğim gibi, günün sonunda, en basit gardla birlikte yürümeyi söktüm.

    T-shirtümde ter olmayan tek yer alt kısımdı, o da belime geliyordu. Alt gövde yoruluyor, üst gövde terliyor, biraz garip bir durumdu benim için tabii. Bir sonraki antrenman, yürüyüşü pekiştirmek üzerine olacakmış. Eğer antrenman süresi boyunca bunu yaparsam, direkt, kroşe ve aparkat gibi vuruşlara geçeceğim. Tahminen bunları da pekiştirmem 2-3 hafta sürecek. Sonrasında eldiven alıp, kum torbası ve gölge boksuna başlayacağım.

    Öyle eskiv atmalar falan, çok sonraki kısımlar gibi geliyor. İki haftada terminatöre dönmüyoruz yani. Sparring durumu ise, şu bir aylık süreç içerisinde yok gibi. Nelere dikkat etmeli? Doğru yapabildiğinizi sandığınız hiçbir şeyin tamamen doğru olmadığına dikkat etmeli mesela. Şu an profesyonel boksörler bile vuruşlarını mükemmelleştirmeye çalışıyor, çünkü boks mükemmellik isteyen bir spor, en azından tek antrenmanda bunu gözlemleyebildim.

    Bir sonraki antrenman 27 Temmuz 2016'da. Hoca antrenmana 1 saat erken gelmemi, benimle birebir ilgileneceğini söyledi. Yani antrenmana başlamadan yürüyüşü pekiştirip, bir sonraki antrenmanda yumrukları konuşturma vakti gelebilir.


    Şu anki motivasyonlarım kaynaklarım, canım misyonlarım. Bitirdikçe yanına not düşeceğim;

    1-) Kendi fon müziğim olacak!
    2-) O eldiveni giyeceğim!
    3-) O torbayı inleteceğim!
    4-) O İğrenç başlangıç gardından kurtulup, gardsız bir şekilde ya da kendi özel gardımla yoluma devam edeceğim!
    5-) O ringdeki bir sparringi ben kazanacağım!
    6-) O benimle alay eden boksörümsü abiyi yıkacağım! -12-13 yıl sonra tiklerim bunu -



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi shiranui -- 27 Temmuz 2016; 3:57:39 >







  • Bugün ikinci idman olacak. Hoca 1 saat kadar erken gelmemi istedi, bunu neden istediğini bilmiyorum ve merak ediyorum. Uyku da tutmadı. Ben de boşa zaman harcamak yerine buraya bir şeyler yazayım istedim.

    Boks hakkında, genelde sorulan bazı sorular var, salonda yeniyim fakat iyi bir gözlemciyimdir. Edindiğim bilgileri paylaşayım istedim.

    Kutsal Soru 1: Boks, aşırı şiddet mi içeriyor?

    Biraz evet, biraz hayır. Şöyle diyelim, kuralsız ortamda, sokakta olacak bir kavga kadar içermiyor. Sparringdekiler birbirlerine var gücüyle vurup, katil olmaya çalışmıyorlar, zaten hoca denetiminde oluyor ve sürekli "Sert yok!" diye uyarıyor, uyarıyı dikkate almayana da ölümcül sünger darbesi diye adlandırdığım bir şey var.

    Yani, sokakta ölme şansınızdan çok daha düşük ringde ölmek. Sakatlık yaşama ihtimaliyse, karşıdan karşıya geçerken araba çarpma ihtimaliyle aynı.


    Kutsal Soru 2: Boks sokakta işe yarar mı?

    Boksör değilim, boks da yapmıyorum, şu sıralar boksla ilgileniyorum diyebilirim. Ama gördüğüm ve test ettiğim kadarıyla, evet işe yarar. Ama kullanmanızı önermiyorum, zira bir boksör sokakta birinin çenesini kırarsa ya da kafasına vurursa "Silahla Adam Öldürmeye Teşebbüs" gibi bir suç üzerinden yargılanıyor. Diğer sporcular için de geçerli bu :)


    Kutsal Soru 3: Boksta sadece kollar kullanılıyor, neden boksa gideyim?

    Size yemin ederim, ilk antrenmandan çıktığımda kalflarım öyle beter hale geldi ki, yürüyemedim. Boksta en az çalışan yerin kollar olduğundan eminim. Kalftan başlayıp, belden, kürek kemiğinden, omuzdan, neredeyse tüm vücuttan güç alınarak yumruk atılıyor. Wing Chun'daki gibi dirsekten yumrukla ton vurmuyor o boksörler yani. Tüm vücutlarını kullanıyor.


    Kutsal Soru 4: Burnum kırılacak mı?

    Salonda burnu kırık 2 kişi vardı. Biri kickboks hocası, biri de boks hocamız. Profesyonel bir maçta evet, bu ihtimal var. Ama ben kıkırdağımı aldırarak bu sorunu aşacağım.


    Kutsal Soru 5: Boks vücut yapıyor mu?

    Soyunma salonunda, kendimi bir vücut geliştirme salonunda sandım. Bir an t-shirtümü çıkarmasam mı diye düşünmedim değil. Obezite rahatsızlığınız yoksa ya da önünüzde bir yuvarlağa sahip değilseniz, 2-3 ay içerisinde size fit bir vücut garantisi verebilirim. Tabii bunun beslenmeyle de ilgisi var.

    Küçük bir not düşeyim: Body building'deki gibi pirinç lapası+haşlanmış tavukla boks zor. Bir boksörün kesinlikle yemesi gerekiyor. Amatör olarak body ile uğraştım bir ay kadar ama, boksun ısınma antrenmanı, beni VG'den çok daha zorladı diyebilirim.
    ------

    Bugünki idman sonunda tekrar görüşmek üzere! Umarım konu yıllar yılı sürer, bu sporla bağım kesilmez!
    --
    Başlayacak arkadaşlar varsa, henüz ben geliş-e-memişken başlasınlar, birlikte yetişelim. Zira sparring partneri arıyorum hala, salondakiler epey sert çocuklar.




  • 27.07.2016- 2. Antrenman! Sol Direkt!
    -------

    Salona 1 saat erken gidip, benden önceki, benden yaşça küçük çocuklarla birlikte idman yapmak zorunda kaldım. Bir köşede adım çalışıp durdum. Hoca epey yoğundu, o yüzden fazla ilgilenemedi, ama yine de gelip doğruyu yanlışı gösterdi. Bir saat kadar ayna karşısında "footwork" çalıştıktan sonra, sigara içmek için dışarıya çıkmak istedim ama hocadan aldığım sert tepki eşliğinde tekrar geri gönderildim

    Saatin yediye yaklaştığını fark edip aşağıya indim, zaten soyunma odasında da bizim partinin geldiğini gördüm. Neşeliyim, Rocky triplerindeyim. Bir eleman daha katıldı yeni, 14 yaşında bir çocuk. Kickboks yapmış 1 yıl, ama boks adımlarında çuvalladı. Benim de daha düne kadar ne denli çuvalladığımı göstermiş oldu. Adımlarım oturunca, hoca gelip, adımla kroşeyi birleştirmeye başladı. Sol direkt, ileriye, geriye, sağa ve sola adım atarken sol direkt. Antrenman başında el ayak senkronizasyonunu kuramamış olmama rağmen, idman bitimine yarım saat- bir saat kala bunu da sökmüştüm.

    Hoca, "Time" komutu ile birlikte bizi şınava yatırıyordu, yaklaşık 5-10 dakikada bir kez yere yatıp, 30 şınav, 30 mekik çekip kalkıyorduk. Toplam 150 mekik, 150 şınav da antrenmanın cabasıydı.

    Şimdi neden mi konu içerisinde sigaradan bahsettim? Çünkü antrenman öncesini de katarsak üç saat boyunca hiç sigara içmedim, ve sigara ihtiyacı da duymadım. Normalde otuz kırk dakika içerisinde bir dal yakarım. Spor, sigaradan çok daha güzel bir alışkanlık, kim bilir, belki de bağımlılık.
    ------

    Sonraki antrenman; 29.07.2016.
    -----

    Motivasyonların durumu;

    1-) Kendi fon müziğim olacak! -İki üç şarkı arasında kararsız kaldım.-
    2-) O eldiveni giyeceğim! -Çok çok az kaldı-
    3-) O torbayı inleteceğim! -Vurdum, şu an için dişini sıkıyor -
    4-) O İğrenç başlangıç gardından kurtulup, gardsız bir şekilde ya da kendi özel gardımla yoluma devam edeceğim! -Denendi, zor be.-
    5-) O ringdeki bir sparringi ben kazanacağım! -Rakiplerime göz dağı vermeye başladım bile.-
    6-) O benimle alay eden boksörümsü abiyi yıkacağım! -12-13 yıl sonra tiklerim bunu- (En azından maç yapmayı kabul etti, bu da bir şey.)




  • Yaş kaç hocam? Nasıl gidiyor boks? Brn green hill g12 siyah eldivenini kullanıyorum. İlgilenirseniz fotoğraflarını atarım(satıcı degilim yardım amaçlı)

    Bandahin varmı bilmiyorum ama sakın 3.5 metre alma. En az 4 al

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hayrikoc61

    Yaş kaç hocam? Nasıl gidiyor boks? Brn green hill g12 siyah eldivenini kullanıyorum. İlgilenirseniz fotoğraflarını atarım(satıcı degilim yardım amaçlı)

    Bandahin varmı bilmiyorum ama sakın 3.5 metre alma. En az 4 al


    Aaa ben bu konuyu tamamen unutmuşum ya :D Devam ediyorum bu arada, 2. haftanın sonuna geldim bugün. -Cuma itibariyle yani-

    Eldiven olayını hocayla hallettik, 100 liraya Cyclone bir eldiven, Excalibur marka 4 ya da 5 metre bandaj, atlama ipi ve dişlik sahibi oldum.

    Dediğiniz eldiven için özelden mesaj yollayabilirsiniz bu arada, fiyat vesaire üzerine bilgi almak isterim. Sonuçta Cyclone'u başlangıç eldiveni olarak aldım, sürekli kullanıma uygun bir şey değil, illa ki vazgeçeceğim.
    Aaa ben bu konuyu tamamen unutmuşum ya :D Devam ediyorum bu arada, 2. haftanın sonuna geldim bugün. -Cuma itibariyle yani-

    Eldiven olayını hocayla hallettik, 100 liraya Cyclone bir eldiven, Excalibur marka 4 ya da 5 metre bandaj, atlama ipi ve dişlik sahibi oldum.

    Dediğiniz eldiven için özelden mesaj yollayabilirsiniz bu arada, fiyat vesaire üzerine bilgi almak isterim. Sonuçta Cyclone'u başlangıç eldiveni olarak aldım, sürekli kullanıma uygun bir şey değil, illa ki vazgeçeceğim.

    Şimdi ihmal ettiğim dört antrenmanı yazayım..

    Yaşım 17 bu arada, çok da geç değil boks için. Sıkı bir çalışmayla -şu anki gibi- müsabık derecesine çıkacağıma inanıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi shiranui -- 6 Ağustos 2016; 3:25:46 >




  • 29.07.2016, 3. Antrenman!

    Sol Sağ!
    ---

    İşte bir kez daha o alın teri kokan, sanki birbirlerine hiç vurmamışlar, hiç diğerini mağlubiyete sürüklemek için efor sarf etmemiş gibi birbirine bakan insanların olduğu o soyunma odasından çıkarak, üst katta antrenman yapmaya başlıyorum. Saat altı buçuk, belki o kadar bile olmamışken, arkadaşlarım yedide gelecekken, hoca söylemeden salona erken giderek üst katta antrenman yapmaya başladım.

    İleri! Geri! Sola! Sağa!

    On yedi yaşındayım, ilk sporum değil, müsabık olarak eskrimle uğraştım. Fakat boks, boks çok daha farklı. Adım atabildiğimi hissediyorum, ayağımın yere sağlam bastığını hissediyorum. Sanki araba çarpsa, önden arkaya akordiyon gibi katlanacakmış da, yine de bana bir şey olmayacakmış gibi. Kendimden emin hissediyorum.

    Yanımda, daha şimdiden tere boğduğum beyaz havlum var. Kendimi ringde hayal ediyor, öyle bakıyorum o aynaya. Ben, rakibimmişim gibi geliyor bana. Zaten öyle değil midir ki? İnsanın yaptığı her şey, temelinde kendiyle rekabet içerisinde olmaktan, kendini geçme hırsından kaynaklanmamakta mıdır? Kendimi yıkacak, ve her kendimi yıkışımda daha da güveneceğim kendime. Ta ki; kendimi yıkamayana kadar.

    İleri! İleri! Sağa! Sağa! Sola! Sola! Geri! Geri!

    Olmuyor, bir türlü başladığım yerde bitemiyorum. Hareket biçimi olarak, başladığım yerde bitmem gerekse de her seferinde biraz sağda, biraz önde, biraz arkalarda buluyorum kendimi. İçimi boğuyor. Hoca, yandan benim "bale" yaptığımı söyleyerek, ayağımı atışımın taklidini yapıyor. Tatlıca kızdırıyor beni, hırslanıyorum, aynaya daha da hırsla bakıyorum. Ben ki, şimdiye kadar hırs, öfke gibi hisleri ortaya koyamamış insanken, hiçbir kötücüllük barındırmayan bir hırs kaplıyor beni.

    Yandığımı hissederek, o aynanın karşısına geçiyorum. Adımlarım büyük de olsa, eşdeğer tutmayı başarıyorum ve aşağı iniyoruz.

    Aşağıdayım, yine ayna karşısındayım. Arkamdan bazı sesler geliyor.

    "Pa pa pa!" "Ikş ıkş ıkş" "Hı hı hı" "Huh huh huh"

    Bu seslerin ne kadar işe yaradığını bilmiyorum, ama kişiyi telkin etmesi bile, faydalı olduğunun kanıtıdır. Derken hoca topluyor diğerlerini çevresine. Anlatmaya başlıyor. Hocayı dinliyorum pür dikkat, bir yandan idmanımı yaparken.

    "Bam bam bam!" diyor o da. O da kendini böyle telkin ediyor. Ben de istiyorum bundan ey Donanım Haber! Ben de sıradan hareketlerden sıyrılıp, nidama kadar bana özel olsun istiyorum.

    Ama olmuyor işte, hoca her gelişinde bende bir kusur buluyor. "Rocky'nin antrenörü Mickey gibi" şeklinde, boks hocasını tasvir eden biri var, bir sözlükte. Aynı hocadan eğitim alıyoruz galiba. Oradan alıntılayacağım ben de.

    "Salondaki antrenör, Rocky'nin antrenörü Mickey'nin birebir kopyasıydı. Abartıyorsam namerdim. Karakter falan da aynı... yüzü gülmez, sürekli eleştirir. Günün sonunda yaşlı ama karizmatik bir boksör."

    Birebir bu tanıma uyuyor hocamız, abartıyorsam namerdim.

    İdman benim için yoğun geçmiyordu belki, belki bir saat boyunca torba dövmüyordum, aralıksız torbaya vurmuyordum. Ama beni, psikolojik olarak bundan çok daha fazla etkiliyordu. Stres, el-göz koordinasyonu ve denge merkezini ayarlamak, bir yandan bunların hiçbirini bozmadan yürümeye çalışmak ve yumruk atmak. Aynısını kılıçla yapmaya alışkındım ama, çıplak elle ne bileyim. Zor geliyordu işte.

    Neyse ki, günün sonunda antrenörüm, Rocky'sinin yanına gelmiş ve yeni bir hamle öğretmişti. Sol direği attığım gibi, sağ ayağımı tersi yönüne çevirecek ve normalde dizden hafif kırık olan bu ayağı yay gibi doğrultacak, fakat diğer ayağı oynatmayacak ve denge merkezinin hiçbir şekilde şaşmamasını sağlayacak, öne düşmeyecek ve bu sırada, bir de sağ direği parmaklarım geride, yumruk atarken kullandığım kemikler vuracağım yerle ilk teması kuracak şekilde atarken, sol yumruğum çenemi koruyacak, vücudum da tamamen yan şekilde dönecekti.

    Bunu bilerek ardı ardına, pek okunaklı olmayan bir yazımla yazdım diyebilirim. Zira, bana da aynen bu şekilde söylendi ve gösterildi. Beş on dakika tekrar yaptığımda, idman aralarında yapmış olduğumuz "burpee" hareketi sebebiyle olsa gerek, bacaklarımın çöktüğünü fark ettim.

    Daha fazla kendimi zorlamadan, yukarıya çıkıp üstümü değiştirdim ve toplu taşımaya olan, otuz - kırk dakikalık yürüme mesafesine doğru yola koyuldum.

    Antrenman repliği: "Su verin lan!!!!!"
    ---

    Ekleme: Unutulan Kısım.

    O gün, aynayı da bölüşmüştüm. Yanıma on dört yaşında ama benden daha uzun, biraz da daha iri bir çocuk gelmişti. Bir yıl kickboks yapmış, sonra da boksa başlamış işte. Bir yandan, hocanın çocuğu düzeltişini izliyordum aynada çalışırken. Boks temelli bir spor yapmış olmasına rağmen, benim yaptığım hataların aynısını yapıyordu çocuk. Şanslı hissettim bir an, tek olmadığımı, başka çaylakların da olduğunu görmek, iyi hissettirmişti.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi shiranui -- 6 Ağustos 2016; 4:09:32 >




  • 1 Ağustos Pazartesi- 3.5.ncu Antrenman.

    Şey.. Dördüncü antrenmana kişisel bir sebepten -sevgili- ötürü geç kalmış, yedi buçuk gibi salona anca varabilmiştim. Neyse ki, yeni bir ayakkabı almış olmak bunun üzerimde bıraktığı kötü etkiyi azaltmıştı. Sadece ısınma faslını kaçırmış olmanın verdiği buruk sevinçle birlikte, hemen ayna karşısındaki yerimi almış, antrenmanıma başlamıştım.


    Sol, sağ. Sol, sağ. Sol, sağ. Ah! Olmuyor. Belim dönerse ayağım bozuluyor, ikisi de sorunsuz olursa dengem şaşıyor ve öne doğru düşüyordum. Her seferinde, hocanın gelmesini bekliyor, hoca gelince ancak bir şeyler yapabiliyor, fakat hoca gittiği anda göstermiş olduğu her şeyi unutuyordum. Öncesinde sorunlu bir gün geçirdiğimden olsa gerek, bir türlü odağımı o aynadaki yansımama veremiyor, bir türlü önceki antrenmanlardaki tempomu yakalayamıyordum.

    Ayna karşısında biraz daha çalışınca, hoca gelip adımlarımı biraz daha küçültmemi, yoksa bu şekilde kolaylıkla yere yapışacağımı söyledi. Boksta, uzun adım hiç önemli değilmiş, böylece bunu öğrenmiş oldum. O gün, sadece adım çalıştım. Adım at, adım at, daha çok adım at.

    Olmuyordu, efor sarf edip terliyor, bacaklarımı yoruyordum, fakat istediğim performansı bir türlü yakalamıyor, her seferinde hocanın düzeltmesine mağruz kalıyordum. Bu antrenmandan verim alamayacağım kesindi, zorlamaya gelecek bir şey değildi çünkü. Yalnızca otuz - kırk dakika kadar salonda kalabildim, sonrasında herkes antrenman sonrası açma germesini yaparken, üstümü değiştirerek salonu terk ettim.

    Havlu, boynumdaydı bu sefer. Nakavt olmuş bir boksör gibi hissediyordum. Aynadaki yansımaya nakavt olmuş, onun o aşağılayıcı bakışlarına maruz kalmıştım. Bir an, benden olmayacak düşüncesine kapıldım. İlk haftanın başındaydım, evet yeniydim, ama fazla aceleciydim. Hızlıca ilerlemek istiyor, sabredemiyordum. Evin yolunu tuttum, günü gözden geçirdim.

    Salonda da, hayatta da hatalı bir gündü, ama dersi alıp, kötü anları arkada bırakmak lazımdı. Bir sonraki antrenman, çok daha iyi olacak, bunun açığını da kapatacaktı!




  • Hocam bıraktınız herhalde günlüğü ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hozeis.

    Hocam bıraktınız herhalde günlüğü ?

    Öhhö. Yok canııım, sadece hastalandım ve biraz da üşendim. Hemen tamamlayayım
  • 3 Ağustos Çarşamba- 5. Antrenman. Sol-Sağ.
    ---------------------------------------------------------------
    Saat 18.30 civarları, salona yarım saat erken giderek hem benden önceki grupta bulunan akranlarımla sohbet muhabbet edip, hem de benden daha tecrübeli olan aynı akranlarımla birlikte hareketleri pekiştirmiştim. Bir önceki antrenmandan kaynaklanan moral bozukluğu içinse güzel bir yöntem buldum diyebilirim.

    Hocadan, bandajlarımı henüz eldivene geçmeden aldım. Evet, sadece saçmalık gibi durabilir, ama küçük şeylerle mutlu olabilen ben, hocanın elime kendi elleriyle sardığı bandajlarla antrenman yaparken daha da verim aldığımı hissettim. Adımlarım küçülmüştü, sol sağı başarıyla yapabiliyor gibiydim.

    Saat yediye kadar tek başıma çalışmamın ardından, alt kata inip grup olarak açma germe ve ısınma hareketlerini yaptık. Ardından, ayna karşısındaki köşeme çekildim. Köşem, evet. Burada benden başkasının olması garip hissettiriyordu ki, benimle birlikte idman yapan çocuk bırakmış ya da seans değiştirmiş olacaktı; ortalıkta görünmüyordu.

    Ayna tekrardan benimdi, tüm alan benimdi. Gölge boksuna devam ediyordum. Vücudumun önceki sporum olan eskrimden gelen esneklik avantajını da kullanarak, şu tecrübesiz halimle bile diğerlerinden daha fazla dönebildiğimden dolayı, diğerleri yumruk atarken çapraz gelecek şekilde dönerken, ben tamamen yan dönebiliyordum.

    İçimden sayarak vuruyorum artık. Çift sol direk çalışıyorum pekiştirmek adına. Sonra sol sağ deniyorum. "Bir-ki-üç" "Bir-ki-üç."

    Çok etkisi oluyor saymanın. Odağının bozulmamasını sağlıyor, senkronize olmanı sağlıyor. Ne var ki; bugün salonda daha fazla yapabileceğim bir şey de kalmıyor. Hocanın gelmesiyle, tekrardan duruşumdaki bozukluklar düzeltiliyor ve üst kata çıkıyorum. Üstümü değiştirip, eve geliyorum.

    Eve geldiğimde, bandaj sarmaya dair birkaç video izlerken, abimin gelip gülüşüyle tekrar kızmış, tekrar hırslanmıştım. Kısa bir diyalog geçmişti aramızda, onu da şuraya not düşeyim, hırslanırken lazım olacak
    -------

    -Bandaj burada, eldiven nerede?
    +Eldiven yok.
    -Ne demek eldiven yok?
    +Basbaya yok, bandajı da motivasyon amaçlı aldım.
    -Hocanın gözünde kendini düşürdün yani.
    +Yoo, aksine gayet mutluydu bunu söylediğimde.
    -Nezaketendir o.
    +Abi, yorgunum. Uğraşmasan?
    -Ibi, yırgınım. Igrısmısın.
    +Ya kes şunu.
    -Dur sarmayı öğreteyim, getir elini, avcunu aç.
    +Uhhh, al.
    -İşte bu kadar.
    +E sararken anlatmadın?
    -İzleseydin?
    +Rahat bırakmayacaksın yani.
    -Benim kardeşim beni yenecekmiş. Ne yani, vururken de mi söylememi istiyorsun?
    +Çok korktuysan ben söylerim, şimdiden terlemeye başladın.
    -İyi diyorsun hoş diyorsun da, dişlik varken nasıl konuşacaksın?
    +Dişlik? Dokunamayacağın için takmamayı düşünüyordum.
    -Oldu o zaman, göreceğiz. Hadi görüşürüz.
    +Göstereceğim. Görüşürüz.
    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    Bir sonraki antrenman; 5 Ağustos Cuma.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi shiranui -- 19 Ağustos 2016; 5:36:09 >




  • 5 Ağustos Cuma- 6. Antrenman. Çift Sol-Sağ!
    ------------------------------------------------------

    Yine idman saati 19'dan yarım saat kadar önce gelmiş, salonda ayna karşısında çalışmaya başlamıştım, sarılmış bandajlarımla birlikte. Bandajlarım, ah bandajlarım. O kadar güzel hissettiriyor ki. Fakat bu sefer, tekniksel muhabbete nasıl daldıysam, idman yapma fırsatı bulamamış, saat yediye kadar geyik yapmıştım.

    Üzücü tabii, bir yandan da mutluluk verici. Kafamı delip deşen soruları cevaplayacak birilerinin varlığı güzel olmasına rağmen; o kadar çok soruyorum ki idmana vaktim kalmıyor. Neyse ki soruların bir yerde biteceğinden eminim.

    Saat yedi. Her zamanki gibi açma germe ve ısınma koşularıyla başlıyor idman. Sonrasındaysa, onlar torbaya, ben köşeme. Asıl beni üzen kısım bu. Bazen karşılıklı antrenman yapıyor diğerleri, bazen biri torbaya vuruyor, biri tutuyor. Bense aynaya yaklaşıp, aynadan uzaklaşıyorum. Muhabbet kuşum gibi hissediyorum. Aynadaki ben değilmişim de başkasıymış gibi avutuyorum kendimi.

    Ben avutup, hareketi çalışadurayım. Antrenörümüz geliyor yanıma. Her gelişinde korkuyla karışık bir mutluluk oluyor içimde. Bu adama bir şeyleri kanıtlamak zorunda hissediyorum, o yüzden çok daha dikkatli oluyorum. Fakat dikkatle stresi karıştırıp, çoğu zaman çuvallıyorum.

    Neyse.. Hoca, duruşumdaki bazı hataları düzelttikten sonra, ilk üçlü komboma geçmiştim. Çift sol direk ve sağ direk.

    Çift sol direkte sıkıntı yoktu zira bunu epeyce çalışmıştım, ardından gelen sağ direkte ise zaman zaman kopmalar oluyordu. Hem adım atıp, hem ayağımı çevirip, hem de belimi döndürüyor fakat boynumu çevirmemeye özen gösteriyordum.

    Boks, bana vücudun plastikten yapılmadığını öğretiyordu yavaş yavaş. Her parçamı farklı farklı oynatabilmek.. Garipti. Kendimi bir aksiyon figürü olarak görüyordum. Diğer antrenmanlardaki yavaş ilerlememe kıyasla, çift sol sağ direkte nedense daha başarılıydım.

    Gün geçtikçe daha da yatkınlaşıyordum bu işe. Boks zaten emek işi. Diğer sporlara pek benzemiyor. Diğer sporlarda, bir hareketi öğrenince otuz farklı hareket öğreniyorsun. Boksta, bir hareketi mükemmelleştirmeye harcıyorsun tüm zamanı.

    Ee, beş bin teknik bilenden değil, bir tekniği beş bin kez tekrar edenden korkmalı diye boşuna denmemiş.

    Arkamda, torbada çalışanların feryat edercesine vuruşlarının, çıkardıkları seslerin beni motive ettiğini görüyorum. Ellerimde bandajlarım var. Mutluyum. Ben de ses çıkarıyorum. "Bir-ki-üç-dört!" "Bir-ki-üç-dört!"

    Oluyor gibi dursa da olmuyor aslında. Hoca her geldiğinde, diğer antrenmanlardaki gibi bunu da anlıyorum. Bunu anlıyorum ama, boksu anlamıyorum arkadaş. Sen ne kadar güzel sanarsan, o kadar çok kusur ortaya çıkıyor. Egoyu geçtim, özgüven bile bırakmıyor yapana kadar. Hırsla doluyorsun. "Yapana kadar." diyorsun. "Yapana kadar."

    Yapana kadar devam etmek isterdim. Fakat zaman dolmuştu. Yukarıya çıkıp, üstümü değiştirip bir kez daha salonu terk etmiştim. Her şey daha güzel olmaya başlamıştı benim için. Hareketler zorlaştıkça, idrak kabiliyetimin artması biraz garip de olsa, işime geliyordu. Yetişiyordum profesyonellere.. Ve işte geliyordum.


    Sonraki Antrenman: 08 Ağustos Pazartesi.




  • Bıraktın mı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yazmayı bıraktıktan bir süre sonra. Asker olan kuzenim şehit oldu, sonra da toparlayamadım. Yakında tekrar başlayacağım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: shiranui

    Yazmayı bıraktıktan bir süre sonra. Asker olan kuzenim şehit oldu, sonra da toparlayamadım. Yakında tekrar başlayacağım.
    Başladın mı reis

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • motivasyonuna bayıldım, türkiyeden şöyle sağlam bir boksör çıksın artık.
    sikletin ne bu arada boy kilo kaç
    yaşın bir tık geç ama o açığı kapatmak senin elinde
  • Hocam Ankara'da mısın?
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.