Şimdi Ara

/ Benden Geriye / Bir nevi 'kısa' Özet / Kanıt / Nefret / Tahammül / Zor Günler

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
2.511
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Saatlerimi harcayıp yazdığım bu mesajın okunmasını, anlaşılmasını beklemiyorum.
    Bu mesajı okuyanlar, kendileri yaşamadıkları için anlamayacaklardır.
    Ayrıca okuyanlar için zaman kaybı olabilir.
    Ben bunu ne için yazdım peki? Yarın bir gün anlatamam, imkanım olmaz, yarın başımıza ne gelir bilinmez diye yazıyorum.





    27 yaşındayım, 23 yaşında bir kız, 17 yaşında bir erkek kardeşim var. 50li yaşlarda annem, ve ba-ba derken iğrendiğimiz, nefret ettiğimiz bir adam. (İnanın bunu sadece ben söylemiyorum, evin diğer bireyleri de sevmiyor.)

    2017 haziranda lisans mezunu oldum, YL lisans yaparken evin içindeki huzursuzluğunda etkisiyle (elbette derslerin de etkisi olmuştur) okulu (YL) bıraktım, kimseye değil, kendime zarar verip her şeyden kurtulmak istedim, arka bıraktığım ailemin üzülüp kahrolacağını bilsem bile benim hissetmeyeceğim için tüm bunları göze aldım. (bu kısma çok girmek istemiyorum ama cidden oldukça yakınken hayatıma son vermeye şu an biraz daha iyiyim) bir hafta sonra askere gidiyorum.

    Babam 2017 ekimde (asker) emekli oldu, son iki yıldır bizden uzak bir şehirde görev yaptığından huzurluyduk. Ayda bir gelir küfreder, söver, kavga çıkar geri dönerdi. Vize/final zamanlarında gelince yanımıza geldiğinde sınav haftalarım bile daha stresli geçerdi. (evde sürekli huzursuzluk) Babam asker emeklisi olunca; bazı olup biteni asker olmasına bağlamayın. Kendisinden asker disiplini, ciddiyeti görmedik.

    Sanırım ilk kez 8-9 yıl kadar önce babamla arama ciddi mesafe koydum(lise son senemde bıraktığım dönem)bunda da kendi payı var, net hatırlamıyorum ama en az 1 yıl hiç konuşmadım. (2 yıl bile sürmüştür) Aynı odada bulunmadım, aynı sofraya oturmadım. Tüm bunların nedeni sataşma olmasın, artık kavga çıkartacak yeni bir şey yaşamayalım, ani tepkiler verilmesin diyeydi. Kendimce huzuru arttırıp, tartışmaları azaltmaktı.

    Neyse AOL'den lise bitti, dershaneye gittim (bu sıra kısa cümlelerle mesafeli de olsa arada konuşuyoruz), tayini Ankara'ya çıktı, (kardeşler ve anne Konya'da kalmaya 1 yıl devam edecek, çünkü kardeşim Anadolu lisesi son sınıf) benimde puanlarım iyi ama Ankara'da ba-ba var! Neyse lojman tuttu, odalar ayrı olacak. Dedim yine konuşmayız, Ankara'da okuyayım.(çok az eşyası olan rezil bir evde bir süre yaşadık) Ben kendisiyle iletişim kurmuyorum o bana sataşıyor, kavga ettik, evi terkettim, üç gün başka yerde kaldım, annem ikna etti döndüm. Bu böyle olmayacak, ikinci dönem bırakıyorum okulu dedim. Evde sınava tekrar hazırlandım, daha iyi puan almama rağmen Konya'ya döndüm, artık KYK'da kalıyorum. (İki yıl KYK'da kaldım, sonra annemler Konya'ya geldi, baba oradan başka bir ile gitti) Hem çalıştım (yine de para gönderdi, zaten para vermeyi babalık yapmak sanıyor, para mal mülk diyerek ölecek, cimrilik, pintilik, var-yemezlik hep bunda)

    Bir EVİ, (kendi evi, onunmuş) bir arabası var. Emekli oldu daha büyük bir ev alıp annesini getirecek bakacak. Annesi de (ailesi, ailesiii) kendi gibi ama yaşlıdır bu konu pek önemli değil. Annem her şeye rağmen yaşlıdır, annedir getir tabi diyor (babanne yaşlı ama zor biri) Aslında emekli oldun, annenin yanına gidebilirsin de diyor ama babam annesine tahammül edemiyor. Emekli olunca gitti 10-15 gün kaldı kendi de şikayetçi. Buraları geçelim..

    Ne dedik, evi arabası var. Yeni ev alacak. 5 aydır alamıyor. Para kıymetlidir, hemde 30 yıl ardından alınan büyük para. Ama harcayamıyor. Zevksiz, mantıksız bir adam. Hayal dünyasında yaşıyor. Ev alıp satma hayali var; kapıcılara, bana ev bul alıp satalım, diyormuş. Lan sen kimsin, daha bir ev alamadın oturacağın. Bütçesini aşan evlerde gözü kalıyor(reklamlar), bütçesini karşılayan evleri pahalı buluyor, şu an ki oturduğu evden çok farklı olmayan yerlerdeki evlere kovalıyor. Ev alacağını duymayan kalmadı, rezillik.

    Ben öğrenciliğimde çalışıp para kazanıp gittim 10bin liraya motor aldım, geçtiğimiz yaz sattım.

    Bir kez ailecek gittik(5 ay önce, ilk günler), saplantılı şekilde saçma bir evi beğenmiş alıyordu, yapma etme dedik, eksilerini söyledik, inanmadı, sonra orada oturan başka biri denk geldi, adam bizim söylediğimi söyledi evden soğudu. Gözü kör, dikkate almıyor bizi, önemsemiyor.

    Market sapığı, her gün çıkar aynı marketleri gezer, gerekli gereksiz alışveriş yapar. Odada duyarım, şu 4 liraydı ben 1,95'e aldım, şu X martkette ** lira ben Y marketten ** liraya aldım. (Arkadaşlar annemde, bende herkes bazen fiyat araştırması yapar, siz yaşamayınca bilmiyorsunuz) Gider en uyduruk ürünleri alır. Ben kardeşime kendi kartımı verip bana şunları alır mısın diyorum, onların getirdiği poşeti görünce evde vardı diyor, halbuki farklı ürünler, farklı markalar) Evin girişindeki masanın altında/yanında 15-20 tane 5 litrelik su var. Bunların yarısı marketten alınan (içme suyu) yarısı ise tatlı su çeşmesinden doldurulan sular. (çay için).

    Yıllar önce şu an oturduğumuz eve taşınınca mutfak dolabı falan yaptırıldı; banyoya yakın, dolap olması gereken yere yaptırmadı. Gitti sunta çaktı raf yaptı. Rafların önüne perde çekti. Banyoya duş kabini 3-5 yıl yaptırmadı. Sonra 100-150 liraya duvardan duvara tek bir plastik parça taktıdı, o plastik parçanın altından banyonun geri kalanına su sızıyordu, her ay silikon çekti. Ha ayrıca banyonun duvarına da köşebent çakıp üzerine sunta attı, alın size raf!

    Daha anlatıp sizi sıkmak istemiyorum. Daha ne çok şeyi anlatılır, elektrik süpürgesi hikayesi mi? Pencere sinekliği hikayesi mi? mutfak/banyo bataryası (musluk) hikayesi mi? Kız kardeşime alınması gereken tek kişilik basit bir dolap alma sürecinin hikayesi mi? (benzer dolabı 10 yıl önce annemle ben tek günde 5-6 farklı yere bakarak almıştık.)

    Kendisi dışarıdan oradan buradan gelir, açım diyerek çıldırır, yahu ölmedin ya, sabret! Bu kadının da bir planı var. Bu kadar yormasaydın kendini, iki simit yeseydin. Aceleci, mutfakta anneme karışır. Mutfağa girdiyse orada da kendi bildiğini okur.

    Pazardan, marketten gelir; aldığı meyveyi sebzeyi, market alışverişini evdekilere duyurur. Mısır gevreği aldım.. Çok güzel peynir, aldım, ev yoğurdu aldım (ahali) çok da para verdim, en kalitelisi (misal: 20lira) Çünkü özellikle kendisi çok seviyordur, ondan paraya kıyılmıştır. Ama Çikolata kreması Ülker falan. Nutella görmedik. (Biz evdekiler de çok aramayız zaten, öyle insanlar değiliz)

    Şimdi bana çok söyleyemiyor ama meyve/kuru yemiş alır; kardeşlerime isimle seslenerek meyve yedirmeye çalışır. Kendi yiyor ya , aslında sizler için aldım sizi düşünüyoruma getiriyor. Ama kendi canı da çekmiş. Ondan gidip alınmış.

    Ben bir süredir, aldığı şeyleri pek yemiyorum. Bazen dışarıdan söylüyorum falan. (Bayağı sağlığımda etkilendi) Kendi peynirimi kendim alırdım arada, şu sıralar pek dışarıda çıkmayınca, kendisiyle de konuşmayınca kendince ba-balık etmek istemiş. Akşam mutfağa girdim, evde varken, başka 2 tane beyaz peynir kutusu (belki benle hiç alakası yoktur.) Daha öncede ben onun aldığı yoğurdu yemiyorum diye mutfakta küçük boy yoğurt gördüm ama yine dokunmadım. (Ba-balık bu değil.)

    Araya tekrar not gireyim. Arkadaşlar marka saplantısı olan bir insan değilim, sadece lezzet arıyorum. Yemek seçerim ama marka/mekan seçmem. Gösteriş meraklısı değilim. Bende neden yok demem, kullandığım telefon bin liralık cihaz.(istesem 5 bin liralık alabilirim) Öğrenciyken para kazanıp motor aldım, iyisini aldım, ama telefon ihtiyacım kadar. Kıyafete çok para harcamam, sigaram hiç içmedim. Alkol yılda 2-3 (6 aydır içmemişim, yılı bulur bu)

    Ba-ba denen bu adam övüneceği şeyleri olsun ister, sırf kendi istedi diye kızı hukuk tercih etti. Belki kardeşimde istiyordu ama kendisi de bunla bolca övündü. Bizlerle hiç övünmedi, övünemedi.

    Kız kardeşim ilk okuldan beri lisede burs aldı 5-6 yıl (üç kuruş cep harçlığı) (Devlet parasız yatılı sınavı) ba-ba denen adam kardeşimin biriken parasından para istiyordu borç adı altında, üç kuruş para be! geri vermedi tabi. Üniversitede kredi aldı kız kardeşim. Ba-ba denen adama bu kredilere güvenerek çok zorlanmadı, ben zaten hem okuyup hem çalışıyordum. 4 yıl boyunca çalıştım (para da gönderiyordu bana, yoksa birilerine borç verirdi, bana para gönderme demedim, son zamanlarda kıstı parayı) Ankara'da okulu bırakıp Konya'ya aynı bölümle tekrar dönünce hayatımda ilk kez 22 yaşımda (2013) çalışmaya başladım. KYK'da kalıyorum (iyi/kötü 2 yıl KYK) ilk maaşımla kendime telefon (ilk GM Discovery) aldım. Sonraki sene kız kardeşimde burayı kazandı, Kardeşime mümkün olan en uygun telefonu aldım. Nokia Lumia 820. Mart 2015'te kendime motor(2012 model Honda cbr250) aldım. 10bin civarı bir fiyata. (2017 yazı sattım) Dedem bizim gıyabımızda torunlarına 100er lira vermiş, bu para ba-bada, erkek kardeşime bu paralarla telefon (L525) aldım, üzerini ben tamamladım.

    10 yıl önce yurt dışına çıkan kuzenim oldu (yaşıtım) Halamın/kuzenlerin yanına gitti, yaşı 16-17 diyelim, çocuk yaşta. (Çok da iyi yaptı, daha çok gezsin, yakışır.) Zaten bu yaşta daha mümkün, henüz yaşlar küçükken daha keyifli vakit geçer, kasıntı olmazsın. Bizimki sürekli bende göndereceğim deyip durdu, sürekli dilinde! Birkaç yıl sonra kuzenimin kardeşi de gitti, Bizimkinin hâlâ dilinde eşşek kadar olduk, kuzenler büyüdü, çocuk değiliz artık.

    Palavracı bizim ba-ba; kızım sana iPhone 7 alacağım, dedi. Yahu biz uç noktada pahalı şeyler istemiyoruz ki! Zaten inanan da yok. Geçenlerde eve eski bir arkadaşı geldi, konuşmalarına kulak misafiri oldum, dedi ki kıza iPhone 7 alayım diyorum, umreye falan giden birinden istesem, ucuz oluyormuş, kayıt falan derken 200 lira falan ucuz olurmuş dedi, belki biz gidince alırım, falan diyor. Sen nasıl bir rezilsin ya! Evde kendi aramızda dalga geçiyoruz telefonun üst modeli çıktı diye:D Kendi kendine büyük vaatler uyduruyor.

    Site içinde bir eve baktık, sitenin ortak kullanım yüzme havuzu var. Aidatı yüksek diye evi almadı, neymiş havuzu kim kullanacakmış.(erkek kardeşim 2 yıl yüzdü) Sonra başka bir eve bakmışlar. Annemle konuşuyor, ben duyuyorum, baktığımız evin havuzu olsa alırdım diyor; ben gülsem mi, sen ne biçim bir manyaksın desem mi bilemedim, hiç ses etmedim.

    Buraya kadar ciddiye almadınız mı beni?

    Ba-ba denen şahsiyetin kavgalarını pek anlatmadım. Dışarıdan insanlarla da kavgaları olmuş; apartmandan, esnaftan. (bu kısmı geçiyorum, yeterli şey anlatamayabilirim)
    Ba-bamın olduğu tatillere gitmemeyi tercih ediyorum. Lisedeyken gitmemeye başladım, adam burada çıldırdı. Yahu bırak beni git. 17-18 yaşında varım,daha önce mecburiyetten 15 yaşımda evde tek başıma 2-3 ün geçirmişim) Memlekette geçen tatiller ayrı bir rezil geçerdi. Ben gelmiyorum deyince ranzayı tekmeledi kırdı (belki bizde şiddet görmüşüzdür, illaki). Başka bir tartışmada, büyük bir masanın ortadan destek sağlayan boşta duran büyük ayağını ağıp savurmuştu salonda, onunda bir kısmını kırmıştı. Bir yerde yemek yerken sinirlenip tepsiyi ikiye katlamış. Demlik devirdiği günler birkaç kez yaşanmıştır. 3-5 ay önce yine çay bardağını halıya fırlattı, annem silerken bende belki utanır diye bende sildim annemle.

    Memlekete, tatile ben gelmiyorum diye beni dışarı atacaktı (yaş 17-18) kapının kilidini değiştirmek için çıkıp gitti, sanırım nalburdan kilit aldı, kapı kilidini değiştirdi. (Bakın valizi hazır, tatile gidecekler) sonra sanırım sakinleşti yeni anahtardan birini verdi (belki annem sayesinde)
    Muhtemelen çalışma arkadaşları anlatınca heveslendi, yaz kamplarına yazıldı, 3-4 (yıl) defa akdenize tatile gittiler, ben hiçbirine gitmedim. Geçen yıl ilk kez Uludağ kış tatiline gittiler. (kaymayı bilen yok:) Ben bunların hiçbirine gitmedim. İstisnasız hepsinde kavga edilir mi arkadaş! Tatilden gelince kardeşlerim annem iyi ki yoktun bir şey kaybetmedin dediler. Bakın yaz tatillerinde bile bana diyorlardı ki, sen gel ayrı takılırsın ama gün içinde (sabah/akşam) illaki göreceğim. Nefret ettiğim sesini ve sevimsiz yüzünü görmeye tahammül edemiyorum. (Son zamanlarda kız kardeşim bile yüzünü görmemek için aynı ortamda vakit geçirmiyor.)
    Evdekilere karşı küfreder, hakaret eder, 5-6 sene önce bana/anneme silah çekti. (Manyak bir insanın elinde silah var!) bıçağa sarıldığı zamanları da gördük. Ama en fazla psikolojik şiddet; küfür, hakaret, sürekli arkadaş sürekli! Kız kardeşim cevabını verir, ben veririm, o zaman bize kızar, sen bana hakaret edersen (ya susacaksın) ya da bende sana ederim. Annemi yalnız yakaladığında (mutfak, bizim olmadığımız başka bir oda) tehdit eder, aşağılar. Annem (ev hanımı/lise mezunu) 50 yaşında, inanın çoğu insanın seveceği, uzlaşmacı bir insan, sevimli. Ba-ba kılıklı yaşam formu annemin kilosuna laf eder, kuaföre gitmesine laf eder, epilasyona ihtiyacı olduğu durumlarda hakaret eder, küçümser. (ba-ba kılıklı karaktersiz herif gibi aşağılıkça ifadelerle yazmıyorum hakaretleri)

    Sözde müslüman; namazını kaçırmaz, Allah/peygamber demeyi iyi bilir, kuran okur ama en iğrenç küfürler ve hakaretleri de yine bu adamdan duyarsınız. (Dışarıda kibarlıktan kırılır başkasına karşı, ama annemi/bizi azarlamayı bilir)

    Ben son zamanlarda inancını yitiren, şüpheyle bakan bir düşünceye sahibim; annem kardeşlerim en fazla, abi tamam konuşmayalım, sen kendi içinde ne yaşıyorsan yaşa derler. Bizim bu adam, benim en ufak eleştirimi duyduğunda hakarete küfre başlar. (ona karşı söylemem zaten, kulak misafiri olduysa, uzaktan saydırır.) (Yahu ben dine küfretmem, hakaret etmem ki, sadece artık inancımı yitirdim, uydurma olabilir diyorum. Bunu da sürekli empoze etmeye çalışmıyorum. Farklı bir dinin mensubu da olabilirim.) Huzurlu yaşayalım, küfretmeyelim, başkasının hakkını yemeyelim, insan olabilelim.

    Arkadaşlar, ben kendimi kontrol etmeye çalışıyorum, ben müdahale etmedikçe adam ileri gidiyor. Akıl sağlığı yerinde değil. Ben nasıl kendimi kontrol ediyorum, şöyle ki; ben bana karşı hakaretlerini duyuyorum, anneme karşı olan durumun farkındayım, dövsem çözüm olmayacak. Dün annemi tehdit ediyor(bu konuyu aşağıda anlatayım) Tek başıma biraz zor olur ama döverim, kime ne olur bilemem. Erkek kardeşim şu sıra benden daha güçlü kuvvetli, alır aşağı indirir, elinde kalır adam! Çocuğu zaten tahrik ediyor. (Salonda otururlarken kardeşime sataşmış, elimde kalırsın sus demiş kardeşim)
    Dün erkek kardeşim evde yok (arkadaşlarıyla buluşmaya gitmiş) öğle suları ben yeni yeni uyanıyorum. Bir küfür/kıyamet, tartışma. Odamdan çıktım yatak odasının önüne gittim, kapı kapalı, annemle içeride tartışıyorlar. (annemin haklı bir nedeni var) kız kardeşim kapıda, bende kapıdayım dinliyorum. Tehditlerini duyunca kapıyı sert bir şekilde çaldım, yumruklama gibi (ben buradayım, adam ol der gibi) kapı kilitli değil, istesem girerdim de, annem bu durumlarda benim karışmamı istemiyor. Ağır küfürler ve tehditleri duyunca odamdan telefonumu aldım, ilk kez ses kaydı almayı başardım, (kız kardeşim polisi arıyorum sandı, polis gelse ne yapacak) İlk duyduğum küfürleri ve tehdidi kayıt edemedim ama yine hakaretler var ve tehditlerin bir kısmı. Neyse içeriden ses geliyor, tükürüyor falan. Ben sabrettim(sabretmek zor!). Annem, yatağa ne tükürüyorsun falan deyince girmedim içeri. Neyse çıkınca bir şey söylemedi. (adam kendini odaya kapattı) Öğleden sonra annem, ben, kız kardeşim mutfakta sohbet muhabbet ediyoruz, puding falan yaptık. Annem anlattı, annemin bornozuna, kıyafetlerine ve yatağa tükürmüş (annem onları alıp yıkadı), yatakta zıplamış. Bunlar olurken vurmuş da, ben onlar içerideyken vurduğunu anlamayınca girmedim. Zaten annem, ona vursa bile ben öfkelenmeyeyim diye ses etmiyor. Sen babanla karşı karşıya gelme diyor! Daha çok öfkeleniyorum! Biz annemin yanında olmayınca tehditler! Akşam kardeşim geldi, olayı yüzeysel anlattım, çoğu dolduracak halim yok. Ama farkında olsun. Benim yerimde erkek kardeşim olsa (ablası durdurmasa) içeri girer döver. Bende döverim ama dedim ya, çözüm değil. Onlar içerideyken tartışırken olan tehdit; önce seni, çocukları sonrada kendimi öldürüm diyordu. Silahı odasında ama dediğini göre mermi yokmuş, mermi olsa önce sana sıkarım sonra kendime diyor. Manyak inanın yapar. Bana, kızına, anneme vuran insan acımaz, cinnet geçiriyor durduk yere. Geçmişte ben net hatırlamıyorum, iş yerinde (askeriyede) büyük bir tartışması olmuş, psikiyatrı gitmiyor. Daha (çok) sonra, zamanını bilemiyorum ama annemle gidiyorlar bir psikiyatra annem ikinci kez gidiyor ama ba-ba denen adam gitmiyor. Doktor asıl onun gelmesi lazım diyor. Bizimki, hasta, sokaklarda, aile içinde kontrolsüzce geziyor. Psikiyatra gidilir be abi, ben de gittim bu huzursuzluklar yaşanırken. Hayatın mutlu gitmiyorsa çözüm arayacaksın. Kaçmayacaksın.

    Anneme/kardeşlerime bu adamı şikayet edelim, tedavi edilsin diye öneri sundum (biliyorum olmaz, zaten hemen büyük oynayalım demedim) yani en azından biz gidip anlatalım. Gerçi doktorlar illaki kendini görmek isteyecek, bizim hasta adam gitmeyecek yine çözüm bulamayacağız, hasta daha hasta olacak. Benimki hemen yapalım değildi, bende inanmadım. Ama acı nokta da bu değil mi?! Biz buna tahammül edip sıkıntısını çekiyoruz, kimsenin elinden bir şey gelmiyor.

    Dedim ya yukarıda, her şeyden vazgeçtiğim anlar yaşadım diye. Yaşamdan vazgeçtiğim anlar oldu diye.. Ben çekip gidip uzaklaşmak istiyorum, geri de bıraktığım hiçbir şeyden haberdar olmadan. Göz görmeyince, kulak duymayınca huzurun kaçmaz. İşte bu nokta da aileme de güvence olamıyorum. Kendilerini sevsem de her zaman yanlarında olacağımı hissettiremiyorum. Hak veriyorum onlara da.


    Not: Çalışırken, okulda.. Babasıyla keyifli vakit geçiren arkadaşlarımı veya hiç tanımadığım insanları gördükçe, o sıcaklığı yaşayamadım diye çokça gece hüzünlendiğim duygulanıp gözümden yaşlar aktığı olmuştur. 27 yaşındayım, 3-4 sene önce bir erkek arkadaşımın omzunda bu hoşnut olmadığım durumlar yüzünden göz yaşı dökmüşlüğüm var. Evdeki hiç kimse, ba-ba denen şahsın başına bir şey gelse üzülmez. Sadece gerçek bir sevgi yaşamadık diye üzülür. Yani onu var eden bedenin yok olmasına değil, onun taşıdığı ba-ba kelimesinin sevgiyle söylenememiş olmasına üzülürüz.



    Bu mesajı yazmaya başladığımda saat 14 gibiydi (yaklaşık 2-3 saate yaklaşmış yazmam), ba-ba kılıklı herifin küfürlerini/hakaretleri duyup sinir olunca bilgisayarı açıp içimi dökmek istedim.

    7-8 gün sonra başlayacak olan askerlik vazifem umarım huzurlu geçer, aklımın zihnimin arkada kalması için oldukça çok neden var. Manyağın biri sürekli tehdit saçıyor, gözü dönüyor. Kardeşlerin biri lise öğrencisi, biri üniversite son sınıf. Evden çıkıp okula gidiyorlar.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >







  • Yukarıdaki uzunca metni yazmaya başladığımda daha içten bir şekilde başlayıp rahatlamak istedim.

    Şu an yukarıda yazdığım mesaj hakkında konuşmak istemiyorum, şimdi başlasam yazamazdım.

    Sanırım olup bitenden "uzaklaştım", yazmaya başlarken duyduğum tartışmayı unuttum, rahatladım.

    İnsan her an içini dökemez, ben hazır olduğum an içimi burada döktüm. Sorunlarımdan uzaklaşmak istiyorum. Konuya yazmayacağım. Sadece kötü hissettiğim anlarda gelip yazabilirim.

    Herkese, huzurlu, mutlu, sağlıklı bir aile hayatı diliyorum.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • aynı tarz ba-ba lara sahibiz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben konunun ilk mesajını yazmaya başladığımdaki küfür hakaret sırasında, salondaki halı tükürmüş lama gibi! Anneme de gelmiş. (konuya açtığım mesajdan sonra öğrendim, şimdiden 3-4 saat önce yani)Yeni bilgi olduğu için ekliyorum.

    Henüz ben yokken, yeni evlilerken belliymiş psikolojik sorunları olduğu. Yatak odasını kız tarafı almadı diye, senin bu odada yatmaya hakkın yok demiş evliliğin ilk aylarında yaşanan tartışmalarda. Kendini odaya kilitleyip uyumuş. Annem, koltuk üzerinde uyumuştum diye anlattı. Zaten tartışmalarında, küfürlerinde saldırılarında; benim param, benim malım, ben kazandım der durur. Parasını harcayamayıp hiç eder, varlığın içinde sünepe bir şekilde yaşar, yaşatır! Kadın yatağın ucunda idareten yatıyor. Ben/biz kardeşler iyi dayanıyoruz. Pis bir canlı olan bu adamın yiyip içtiği ekmeği suyu sokaktaki hayvan yese daha mutlu olurdum.

    Bugüne kadar her türlü hakaretine, küfrüne karşı uzak kalarak aşırı tepkiler vermedim. Odayı değiştirdim, kapımı kapattım, müziğin sesini açtım. Onun seviyesine düşmek istemedim, şiddetten uzak kalmayı tercih ettim. Aynı şekilde annemde her türlü şeye rağmen bizleri uzak tuttu. Saldırdığında karşılığını verdim kendimi savundum. Sonra kızgınlığım devam etse de fazlasını getirmedim. Bıraktım, kendi çekildi. Ben çekildim. Böyle yaşanmaz ki.

    Şu an tüm olup bitenin hesabını sormam için son yaptıkları bardağı taşırdı. Tehditler, hakaretler, küfürler arttı. Gözü dönüp etrafa zarar veriyor, annemin üzerine yürüyor, vurduğu oluyor. Ben bu adamı dövmek istiyorum, çözüm değil, yukarıda çokça dedim. Askere gitmeyecek olsam, en azından gösterdiği her türlü anormal davranışta ayağını denk almasını söyleyerek korku salabilirdim ama ben bugün bunu yapsam yarın yokum.

    Bir insanı seven kimse olmaz mı ya, bunu seven anlaşabildiği insan yok. Bir iki uzaktan ayda yılda bir görüştüğü arkadaşları iyi kötü muhabbet ediyor. Ama uzun süreli kimse anlaşamıyor. Sokakta biriyle tartışsa da dayağını yiyip otursa, sert duvara bir çarpsa.

    Bugün annem, ben ve kardeşlerim beraber sohbet muhabbet edip evin salonunda birlikte gayet güzel vakit geçirdik. Güldük, eğlendik... Dünkü olayın üzerine kendini yatak odasına kapadı, orada takılıyor. O geldiğinde odayı terk ederdim.(mutfaktaysam, mutfağı terkederim) Dün salona geldi, çıkıp gitmedim, müzik kanallarını sevmez müzik kanalı açtım. 5 dk sonra çekti gitti salondan. Benim gideceğimi düşündü. (ki normalde giderim) ama bu sefer dedim ki ben niye gidiyorum. Bu adamın hayatı hayat değil, deli insan daha fazla delirir. Buna rağmen dili durmuyor. Ha bi sus, küfretmenin hakaret etmenin sana yararı yok, sana da zarar veriyor. (milletin arkadasından da küfreder, saydırır)

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • sevgisiz büyümüs baban. Muhtemelen en seyi kendi babasndan gördü. Cok zordur böyle insanlarla gecinmek

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.